RSS Feed for This Post

CHP’nin İslâm Vizyonu

Ak Parti’den İznik Belediye Meclisi üyesi seçilen Zeliha Peşte, başörtüsü ile oturumlara katıldığı gerekçesiyle CHP’nin önerge vermesi üzerine istifa etti.

İznik Belediye Meclisi’nin tek kadın üyesi olan Zeliha Peşte, geçtiğimiz günlerde yapılan belediyenin yeni dönemdeki ikinci meclis toplantısında gündem öncesi CHP’li üyeler Ali Sarı, Hikmet Özkan ve Mehmet Akyüz’ün verdiği önergenin okunması ile şok oldu.

Daha önce hukuk fakültesinden de bu nedenle ayrıldığını anımsatan Zeliha Peşte, İçişleri Bakanlığı’ndan olumlu bir karar beklemediği için istifa ettiğini kaydetti. Bu konuda Ak Parti’den de çok büyük beklentisi bulunmadığını anımsatan Peşte, “Ülkenin şartlarını biliyorum. Süreç çok adil işlemiyor şuan. Başörtüsü, özgürlükler kapsamında değerlendirilmedi bugüne kadar. Başörtüsü yüzünden Ak Parti’nin de zarar görmesini istemiyorum.” diye konuştu.

CHP’nin sorun çıkarıp çıkarmayacağından endişe duyduğunu aktaran Peşte, ilk meclis toplantısı öncesi “Rahat olun, bizim öyle bir tedirginliğimiz yok” şeklinde destek gördüğünü dile getirdi.

İlk meclis toplantısında gerçekten de hiçbir sorun yaşanmadığını belirten Peşte, ikinci meclis toplantısını ve istifa sürecini şöyle anlattı: “Seçimi kazandıktan sonra CHP’nin tavrından endişe ediyordum. Ama ilk toplantıda birşey olmamasına rağmen ikinci meclis toplantısına gittiğimizde, gündem başlamadan CHP’nin bu dilekçesi okundu. Ben şok oldum. O anı hatırlayamıyorum. Sanki odanın dışından dinliyormuşum gibi bir şok yaşadım. Bir tartışma yaşanmadı. Ama olan benim ve bizim özgürlüklerimize oldu. Ben olayın büyümesini ve partimin zarar görmesini istemedim. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı’ndan gelecek sonucu da beklemedim istifa ettim. Ama bir kaç gündür çok üzgünüm. Bunları hak etmedik.”

Başörtüsünün iktidar kavgası olmaktan çıkartılması gerektiğini vurgulayan Peşte, “12 yaşında bir kızım var. Çocuklarımız en azından bunları yaşamasın. Kadın olarak zaten hayata zorluklarla başlıyoruz. Bir de bu tür başörtüsü gibi ek bir sıkıntılar çıkartılıyor. Güya bir Ak Parti meclis üyesi, ‘CHP’lilere nasıl başörtüsünü kabul ettirdik’ demiş. Bunun üzerine sinirlenmişler ve önerge vermişler. Bu çok saçma bir gerekçe. CHP Türkiye’nin her yerinde böyle zaten” şeklinde konuştu.

CHP İznik İlçe Başkanı İsmail Güleç ise başörtüsüne karşı olmadıklarını ancak kamusal alanda takılmasının yasal olarak imkansız olduğunu ileri sürdü.

Güleç, başörtüsü konusunun Türkiye’de halledilemeyen bir konu olduğunu belirterek, şunları ifade etti: “Arkadaşımız zaten daha önce türban nedeniyle hukuk fakültesini de bırakmış. Biz sokaktaki insana karışmıyoruz. Benim eşimde başörtülü. Türban değil ama başörtüsüyle gezer. Ama herkes kamusal alanda kılık kıyafete uymak zorundadır. Bizim için sokaktaki insanın bir sorunu yok. Özgürdür. Kamusal alanda görev yapan insanların bu konuya dikkat etmesi gerekir.” (CİHAN)

 

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 40 Yorum

  2. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Eğer Hukuk devletinde yaşıyorsak kanunlara uymak zorundayız. Resmi kurumlarda başörtüsü yasağı bilinmeyen birşey değil ki !
    Niye bu ısrarlı zorlama ?

    Çözüm mecliste aranmalı.

    Şimdi bazıları “Ama Anayasa Mahkemesi” diyecekler. Anayasayı herkes için değiştirirseniz, Anayasa mahkemesi de birşey diyemez.

    Mesela

    “Devlet kimsenin kıyafetine karışamaz” şeklinde bir değişiklik yapın, isteyen çıplak, isteyen türbanla çalışsın veya okusun.

    Var mı o açık görüşlülük ?

  3. Yazan:MY Tarih: May 15, 2009 | Reply

    “Eğer Hukuk devletinde yaşıyorsak kanunlara uymak zorundayız. Resmi kurumlarda başörtüsü yasağı bilinmeyen birşey değil ki !
    Niye bu ısrarlı zorlama ?” (HB)

    bir kere hukuk devletinde yasamiyoruz, ordu vesayetinde yasiyoruz, basbakan asmis bir ordu var ve bu ordu basörtüsüne gicik oluyor.

    ikincisi yasalar insanlarin vicdanini uygulamaya koyar. Vicdanen yanlis olan bir yasa varsa bile YASA olmak onu TARTISILMAZ yapmaz.

    Yoksa sizin savundugunuz durus ile Iran’da insanlara DEVLET ZORUYLA basörtüsü dayatilmasina itiraz edemeyiz. iran’da yasayan Hakki Bentekler “Kardesim Iran’da yasalar böyle n’aaapçan?” derler adama.

    “Devlet basörtüsüne karisamaz” diye bir kanun, anayasa maddesi ya da YÖK tüzügü vb ne zaman tartisilsa ya TSK’dan e-muhtira geliyor ya da Anayasa Mahkemesi’nden kapatma davasi.

    Yani din ve vicdan özgürlügüne APAÇIK, UTANMADAN, SIKILMADAN karsi olan kurumlar var bu ülkede.

    Bu zararli olusumun siyasi kanadini da CHP olusturuyor.

    “Niye bu ısrarlı zorlama ?” (HB)
    çünkü insaniz Hakki Bey, sizi bilmem ama biz insaniz. Onbinlerce kadinin hayati mahvoluyor hâlâ bu ülkede. Okuma haklari ellerinden aliniyor. Kariyer haklari ellerinden aliniyor.
    içine kapanik, kocasina ve topluma karsi ezik, asalak durumunda yasamak zorunda birakiliyorlar. Bütün bu eziyetin basini da CHP çekiyor.

    Kadin degilim ama insan olmak bana yetiyor bunun çok zor oldugunu anlamak için. Kürt degilim ama Kürtçe yasagini yillarca “üniter devlet” adina savunmus bir CHP’nin utancini tasiyorum.

    ismet inönü’nün emriyle Varlik Vergisi yüzünden Askale’deki toplama kamplarinda can veren ermenilerin, yahudilerin ve rumlarin utanci da milletçe yüzümüze bulasmistir.

    insan ANLAMAK için bir sey OLMAK zorunda degildir Hakki Bey, EMPATi denen bir zihin fonksiyonu sayesinde KENDiSiNi BASKASININ YERiNE KOYARAK onu anlayabilir. Ermeni, Kadin ya da basörtülü olmadan da bir seyler anlasilabilir.

    “Niye bu ısrarlı zorlama ?” (HB)
    Bunun için bu israrli zorlama. SADECE insan oldugumuz için. Bizim ömrümüz bitene kadar da sürecek. Bizden sonra da baska insanlar bizim yerimizi alacak. Haksizliklara karsi SUSAMAZ insan dediginiz yaratik.

    CHP Anayasa Mahkemesi’nden kaçabilir ama mensublari vefat ettikten sonra O’nun huzurunda sebep olduklari zulümlerin hesabini vereceklerdir.

  4. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    bir kere hukuk devletinde yasamiyoruz, ordu vesayetinde yasiyoruz, basbakan asmis bir ordu var ve bu ordu basörtüsüne gicik oluyor. (MY)

    Ordu Başbakan asmış olabilir. Birçok ülkede de zamanında krallar, başbakanlar asıldı. Romanya’da Çavuşesku’lar ne zaman kurşuna dizildi ? Şimdi Romanya AB üyesi. Geçmişe takılıp kalırsanız bir adım ileri gidemeyiz. Şu anda Türkiye Meclisin yaptığı Kanunlar ile yönetiliyor. Buna da Hukuk Devleti denir.

    “ikincisi yasalar insanlarin vicdanini uygulamaya koyar. Vicdanen yanlis olan bir yasa varsa bile YASA olmak onu TARTISILMAZ yapmaz.” (MY)

    Elbette yasalar tartışılır ve değiştirilir. Aksini iddia etmiyorum. Ancak bir yasa değiştirilene kadar ona uyulmaldır. Aksi halde Anarşi olur !

    ““Devlet basörtüsüne karisamaz” diye bir kanun, anayasa maddesi ya da YÖK tüzügü vb ne zaman tartisilsa ya TSK’dan e-muhtira geliyor ya da Anayasa Mahkemesi’nden kapatma davasi.”
    (MY)

    İşte hassas nokta bu. “Devlet Başörtüsüne Karışamaz” diye bir kanun çıkarırsan, devlet başörtüsü dışındaki giysilere karışabilir. Bu da demokrasiye ve insan haklarına ve eşitliğe sığmaz. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesinden döner.

    Ben ne diyorum ? “Devlet kimsenin kıyafetine karışamaz” Hadi böyle bir yasa çıkarsınlar, bakalım Anayasa Mahkemesinden dönecek mi ?

    Ama bunu söyleyebilmek için yürek ve gerçek demokrat olmak gerek.

  5. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Hakkı bey,

    Ben ne diyorum ? “Devlet kimsenin kıyafetine karışamaz” Hadi böyle bir yasa çıkarsınlar, bakalım Anayasa Mahkemesinden dönecek mi ?

    AKP’yi kapatılma noktasına getiren anayasa kanun teklifinde başörtüsünün adı bile geçmiyordu. Aynen bahsettiğiniz gibi “üniversitelerde devlet hiçbir öğrencinin kılık kıyafetine kısıtlama getiremez” gibi genel bir maddeydi.
    Yasalar değiştirilene kadar uyulur eyvallah da… yasaların değiştirilmesine izin vermiyorlar. Her yasa değişikliği CHP tarafından anayasa mahkemesine paslanıyor, onlar da iptal etmek için bir gerekçe buluyorlar. Zten orada zebellah gibi bir “laiklik” maddesi var ki nereye esnetsen sünüyor.
    Hepimiz biliyoruz ki, devlet denilen askeri vesayet altındaki kurum başörtüsüne karşı ve bu yüzden ağzınızla kuş tutsanız kıyafet özgürlüğü getirmenize imkan yok. Bu yüzden lafı kıvırmanın, yok ama kanunlar böyle, değiştirene kadar napalım uycaz artık filan demenin samimi olmadığı ortada.
    Ama ileride aynı bugün Kürtlerin hakları teslim edildiği gibi başörtülüler de serbestçe okuyup çalışmaya başladığında, Kürt sorunu konusunda çok yanılmışız, yanlışlar yaptık diyen kuvvet komutanları gibi birileri de çıkıp aynı şeyi başörtüsü için söyleyecek. Ama olan yılları heder olan iki-üç nesile olacak. Ve iki yüzlü, samimiyetsiz klişe laflar duymaktan bezmiş bizlere oluyor ne oluyorsa. Dönüp dolaşıp aynı salak mevzuyu konuşup ömür tüketiyoruz. Artık argümanlar da tükendi, geviş getirir gibi börkenekten, taşlıktan ağza getirip çiğneyip geri gönderilip duruyor.

  6. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    “Aynen bahsettiğiniz gibi “üniversitelerde devlet hiçbir öğrencinin kılık kıyafetine kısıtlama getiremez” gibi genel bir maddeydi.” (Ekrem Sınai)

    Hayır değildi ! Değiştirilmek istenen madde ile kılık kıyafetleri belirleme yetkisi, standart kanunlara bırakılıyordu. Daha sonra sadece AKP hükümetinin yeter sayısı ile çıkarılacak yasa ile kılık kıyafet “hükümetin istediği gibi” belirlenebilecekti.

    Dönüp dolaşıp aynı salak mevzuyu konuşup ömür tüketiyoruz. Artık argümanlar da tükendi, geviş getirir gibi börkenekten, taşlıktan ağza getirip çiğneyip geri gönderilip duruyor.”
    (Ekrem Sınai)

    E yazmayın o zaman…

  7. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Hakkı bey,

    Hayır değildi ! Değiştirilmek istenen madde ile kılık kıyafetleri belirleme yetkisi, standart kanunlara bırakılıyordu. Daha sonra sadece AKP hükümetinin yeter sayısı ile çıkarılacak yasa ile kılık kıyafet “hükümetin istediği gibi” belirlenebilecekti.

    Peki kılık kıyafet belirleme yetkisinin “standart” kanunlara bırakılmasının neresi yanlış? Hükümetleri ben “yasama” organı olarak biliyordum. İsmi değiştirip “yasamayamama” organı mı yapalım?

    E yazmayın o zaman…

    Sözün muhatabı sizsiniz efendim. Her söze cevap verilmez. Size saygımızdan veriyoruz.

  8. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Hakkı bey,
    Genç Siviller’in eylem amaçlı bir yarışması var.’Bana anayasal gencin resmini çizebilir misin?’.Yarışmaya katılmayı düşünüyorum,eğer sizce de uygunsa mailleşsek,bana bir fotoğrafınızı gönderir misiniz?Ben yarışmaya ‘anayasal genç’ olarak sizin resminizle katılmak istiyorum.Zira yasaya uyma,bu yasaya uymada ki ısrar ile geçmişe bakıp ‘şunlar bunlar asılmıştı’ zamanında oldu,olsun ne olacak?Anayasa böyle diyor,böyle yapacaksınız,vs.vs. gibi yasa ile -ki bu yasa ne kadar saçma,dayatmacı,özgürlük dışı,kaos oluşturucu,bölücü,dönüştürcü,birey tanımaz olduğu halde-yaşayacaksınız diyen birinden daha iyi ‘anayasal birey’ örneği olamaz.
    Dalga geçmiyorum efendim,gayet ciddiyim.

  9. Yazan:can Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Başörtüsü, sadece başın kapatıldığı bir örtü değil. Bu gün bu kapanma biçimi bir siyasi ifadeye dönüşmüştür. “Velek ki siyasi simgedir” dediğimizi düşünürsek, siyasi alanların toplumun her kesmine açık olması lazım. Sonuç: il meclisleri siyasi platformlardır başörtü yada türbanla (adı ne olursa olsun) girilmesinde bir sakınca olmaması gerekiyor. Tapu ve kadastro müdürlükleri vs. gibi kurumlarda ise başörtülülere kontejyan dayatması anlamsızdır, ortak yaşam alanlarımızdır, makul kıyafetler ile hizmet edilmesi gerekmektedir.

  10. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    “Peki kılık kıyafet belirleme yetkisinin “standart” kanunlara bırakılmasının neresi yanlış? Hükümetleri ben “yasama” organı olarak biliyordum. İsmi değiştirip “yasamayamama” organı mı yapalım?” (Ekrem Sınai)

    Ekrem Bey hükümetlerin yetkilerinin de bir sınırı vardır. Sınırsız yetkili hükümetler olan yönetim şekli “Demokrasi” değil “Dikta Rejimi” dir.

    “Dikta Rejimleri” hani sizin şu sözde karşı olduğunuz “Darbe” rejimlerine benzer.

    Kılık kıyafet konusu, hükümetin yetkisine bırakılırsa, yarın bir hükümet “Resmi Dairelerde sadece don ile çalışılır” diye bir kanun çıkarsa, alkışlayacak mısınız ?

    Sözün muhatabı sizsiniz efendim. Her söze cevap verilmez. Size saygımızdan veriyoruz.”
    (Ekrem Sınai)

    Cevap vermek zorunda değilsiniz. Saygısızlık kabul etmem.

  11. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Cevap vermek zorunda değilsiniz. Saygısızlık kabul etmem.

    Peki. Diğer arkadaşlar için şu yazıları okumalarını tavsiye ediyorum:
    http://www.derindusunce.org/2008/02/04/aptallar-icin-basortusu-kilavuzu/
    http://www.derindusunce.org/2008/02/22/zekiler-icin-basortusu-kilavuzu/

  12. Yazan:eg Tarih: May 15, 2009 | Reply

    türkiye’de chp zihniyeti denen bir zihniyet vardır bunu kabul etmek gerek. bu “zihniyet” kendisini türkiye’nin sivil ve askeri bürokrasisi ve üniversitelerinde açığa çıkaran bir despotizm demektir.

    hatırlayacaksınız. üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği yapıldığında türkiye’de küçük bir “namuslu” üniversite öğretim üyesi destek vermişti yasa değişikliğine. bu destek kampanyasında karşı bir grup üniversite elemanı ise bildik şeylerle bu desteğe karşı çıkmışlardı. ya hep ya hiç! bu zaten türkiye’de oldum olası birşeyin olmasını istemeyenlerin tutundukları tavırdır.

    türkiye’de üniversite öğretim üyeleri her zaman darbecilerin yanında tutum almışlardır bu bilinmedik birşey dğeil. darbecilere fahri doktoralar veirlmiş, daha yakın zamanda bir sürü rektör (odtü rektörünün açıklamalarını hatırlayın) açıkça darbe çağrısı yapmıştır. bir özgürlüğe karşı “karşı-bildiri” yayımlayan öğretim üyelerinin kendi üniversitelerinde açıkça darbeci, despot bir yönetime ses çıkardıkları vaki değildir.

    yine hatırlayalım, verdiği bir konferanstan dolayı üniversiteden geçici olarak uzaklaştırılan atilla yayla’ya akademik camiadan, bildiğimiz birkaç namuslu insan harici destek veren, yök’ü ve gazi ün. protesto eden bile çıkmamıştı. bugün binlerce genç kızın çok açık bir zulme uğradığı bir yerde bu zulümleri ortadan kaldırmak için uğraşacağına, yine özgürlükleri engellemek için bildik laiklik “teranelerinin” arkasına sığınılan bir faşizm oluyorsa bu ülkede, kimse kusura bakmasın bu ülke utanç verici bir ülkedir. akademik camia da bu utançtan en fazla nasibini alması gerekendir!

  13. Yazan:Atilla Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Genç Siviller’in eylem amaçlı bir yarışması var.’Bana anayasal gencin resmini çizebilir misin?’.Yarışmaya katılmayı düşünüyorum,eğer sizce de uygunsa mailleşsek,bana bir fotoğrafınızı gönderir misiniz?Ben yarışmaya ‘anayasal genç’ olarak sizin resminizle katılmak istiyorum.

    AKP hükümetinin, güya kılık kıyafet özgürlüğü getirmek amaçlı meşhur yasa değişikliği tartışılırken, tasarılarından biri de kanuna, “uygun örtünme şekli”ni gösteren bir fotoğraf eklemek şeklindeydi.

    Eğer dönemin gazetelerini araştırırsanız haberi bulabilirsiniz. Eğer şanslıysanız belki kanuna eklemek istedikleri örnek örtülü bayan fotoğrafını da bulursunuz, bence sözünü ettiğiniz yarışmaya bu fotoğrafla katılmanız daha uygun olur.

    Özgürlükçü anayasaya uygun fotoğraf varken, darbeci anayasaya uygun fotoğrafı ne yapacaksınız?

  14. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Atilla bey,

    ben kararlıyım,Hakkı beyin fotoğrafı ile katılacağım zira merak edip yarışmanın içeriğine baktım illa ki ‘darbeci’ anayasanın gencini resmetmem gerektiğine kanaat getirdim.Ama siz geniş düşünmüşsünüz hoşuma da gitti hani ya.Bence siz de ‘özgürlükçü anayasal’ genci resmedebilirsiniz.İçerikte zenginlik olur.Hatta ‘darbeci anayasal genç’ ile ‘özgürlükçü anayasal’ genci aynı karede resmedip,bir gönderme yaparak,Tr’nin özgürlük için bile kuralları olan bir ülke olduğu vurgusunda bulunabilisiniz.Belki siz kazanırsınız,kim bilir?Ben gayet medeni yarışma olsun istiyorum.O nedenle başarılar (!)

  15. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    “Yarışmaya katılmayı düşünüyorum,eğer sizce de uygunsa mailleşsek,bana bir fotoğrafınızı gönderir misiniz?Ben yarışmaya ‘anayasal genç’ olarak sizin resminizle katılmak istiyorum.” (Cemile Bayraktar)

    Cemile Hanım

    “Anayasal Genç” tamlamasının anlamını tam olarak anlayamadım. Ama ben kendimi “Genç” tanımına fazla uygun görmüyorum. Yolu Yarıladım 🙂

    Öte yandan ben kendim için “Yasalara Saygılı” tamlamasını kullanmayı tercih ederim.

    Ben Demokrasinin, Toplumun büyük çoğunluğunun mutabık kaldığı, Toplumun tümünü kapsayan yasalar ile korunacağına inanıyorum.

    Keza Mevcut yasalara da, değişene kadar uyulması gerektiğini savunuyorum. Çünkü Yasalara haydutlar, asiler, anarşistler ve DARBECİLER uymaz.

    Keşke AKP hükümeti anayasa değiştirmeyi düşünürken, Muhalefet Partileri ile içerik konusunda mutabakat sağlama yoluna gitse. Toplumsal barış ancak böyle sağlanabilir.

  16. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Hakkı bey,güzel bir ömür diliyorum.Olsun hala genç sayılırsınız 🙂

    Vallahi kendimi bildim bileli o yasalar üstüme üstüme geldiği için ben pek konformist olamıyorum,haydut,anarşist,darbeci olmamama rağmen yine de yasaya uygun bir birey olamıyorum,sivil olma niyetim var ama Tr garip bir ülke sivil olmanız bile yasaya ters düşüyor,dolayısı ile sivil olmanız da hali ile sizi non-konformist yapıyor.Sizi derken sizi yapmıyor sizin için kolay yasa sizi imha etmiyor,size dokunmuyor o nedenle mevcut hali değişene kadar uyunuz diyorsunuz,amenna ama biz uydukça o yasa değişmiyor.Yasa yine size dokunmuyor,yasa yine bizi devre dışı bırakmak istiyor.İşte o dediğiniz de o kadar rahat olmuyor,uy yasaya geç karşıya,peki.

  17. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 15, 2009 | Reply

    “Sizi derken sizi yapmıyor sizin için kolay yasa sizi imha etmiyor,size dokunmuyor o nedenle mevcut hali değişene kadar uyunuz diyorsunuz” (Cemile Bayraktar)

    Cemile Hanım,

    Öncelikle iyi dilekleriniz için teşekkürler. Kısaca “Hep Beraber” diyorum.

    Kendimizi kandırmaya gerek yok. Anayasamız mükemmel değil ve değişmesi gerekiyor. Dolayısı ile yasanın dokunduğu insan sayısı tahmininizden fazladır.

    Ama daha önce de söylediğim gibi, Yeni Anayasanın Toplumun tümünü kucaklaması için Mutabakat şart.

    AKP Hükümeti, “Biz bunu değiştiriyoruz. CHP ve MHP olarak siz bunu onaylayacaksınız, onaylamazsanız şöyle – böylesiniz” diyemez.

  18. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 15, 2009 | Reply

    Hakkı bey,sanırım sizin sorununuz Akp,ben o konuda üzgünüm yardımcı olamayacağım.

  19. Yazan:ali duman Tarih: May 16, 2009 | Reply

    Kadın açısından bağnaz bir dönem içerisinde olsaydık, çarşaf giyen, erkeğinin 3 adım arkasında yürüyen, yabancı erkekle konuşmayan, na-mahreme yüz göz olmayan bir kadın modeli ile karşı karşıya olacaktık.
    Türk islamiyeti sessiz sedasız bir reform yaşamış ve yukarıdaki kadın modelini parçalayıp atmıştır.
    Bugün kadın, türbansız veya türbanlı, hayatın içine girmekte, erkekle yan yana yürümekte, aynı masada oturup tartışmakta ve hayatın içinde yer almaktadır. Kadının verdiği bu mücadeleyi yok saymak, her türlü bölünmüşlüğüne ilave olarak, kadını kendi içinde türbanlı-türbansız diye bölmek, bağnazlığın geldiği en üst seviyedir.

    erkeğin yanında yürüyen, onunla aynı masa etrafında konuşan, tartışan, hayatın içine giren kadın, her koşulda desteklenmesi gereken kadındır, başında ne olduğu, kılık-kıyafetinin nasıl olduğu onun kendi özelidir.

    asker vesayetçisi, darbeci, parti görünümlü chp denen bağnaz yapılanma, türban takmış kadını hayatın dışına atmaya, na-mahreme, erkeğinin 3 adım gerisinde yürütmeye, dar bir dünyaya mahkum etmeye çalışmaktadır.

    sınırlarının ne olduğu belli olmayan bir kamusal alan uydurulmuştur, bu ne demektir? anlayan varsa beri gelsin, ziraat bankası da, devlet hastanesi de kamusal alandır.
    Kamu hizmeti yürütenin her inanca eşit olması gerekliliğinden hareketle, bu görevi yürütenlerin türban takması yasak olabilir, ancak ne hizmet alan, okuyan öğrencinin, ne de kamusal alan saçmalığının akılcı bir gerekçesi olamaz, Cumhurbaşkanı’nın eşi, türbanıyla her gün kamusal alanı kullanabiliyorsa, bu herkes için haktır.

    takiyyeci chp, en büyük takiyyesini inanç alanında yapmakta olup, ilericiliği kravat-şapka takmaya, açık baş kadın giyimine indirgeyerek, toplumuna olan hor görme ve saygısızlığını göstermektedir. chp’nin asla ilerici bir yönü olmamıştır, chp bu haliyle Türkiye’nin en gerici ve en bağnaz partisidir. bu hali 12 eylül faşizminin yaptığı anayasayı, diğer yasaları, 301’i savunuyor olmasından da belli değil midir? takiyyecidir, 12 eylül anayasasını savunduğunu açıkca söylemek yerine alvera dalevare yapmakta, elli dereden su getirmektedir, hayatı boyunca açık siyaset yapmamış, örtülü siyaset ile takiyye içerisinde olmuştur. Ergenekon’un altında kalacağı günler ise yakındır.

  20. Yazan:eg Tarih: May 16, 2009 | Reply

    hakkı bey,

    “AKP Hükümeti, “Biz bunu değiştiriyoruz. CHP ve MHP olarak siz bunu onaylayacaksınız, onaylamazsanız şöyle – böylesiniz” diyemez.”

    demişsiniz. peki şöyle diyebilir mi akp? biz bir anayasa maddesi değişikliği yaptık ve chp harici tüm partilerden destek aldık ve 411 oy ile bu değişiklik kabul edildi; ama bize bunun karşılığından kapatma davası açtılar, bilindik basın kaosa kalkan eller diye başlık attı, üniversiteler darbe çığırtkanlığı yaptı. dava sonucunda kapatmadılar ama altan’ın tabiriyle bıçağı sokup içerde bıraktılar. yani bu ülkede chp’nin (saylan’ın dediği gibi sanırım) istemediği hiçbir şey olamazmış. demek ki bu ülkede anayasa değişlikliği olacaksa ilk ve herşeyden önce chp’den istediği gibi bir anayasa olması gerekirmiş!

    411 oy yeterli bir mutabakat değil mi acaba ben merak ediyorum. eğer 411 oy mutabakat değilse nasıl bir mutabakat öneriyorsunuz?mesela biliyoruz ki chp başörtüsü yasağına karşı olmak bir yana elinden gelse sokakta da başörtüsünü yasaklayacak bir zihniyet. peki bu yasağı kaldıracak bir anayasa değişikliğini chp ile mutabakat içinde yapmak mümkün mü? aynı şeyler 301 ile ilgili ve bir sürü başka şey için de geçerli. hakkı bey, anayasa değişikliği için şartlar bellidir, başka şart uydurmayın lütfen. hiçbir yasanın %100 mutabakatla çıkması mümkün değildir. sadece bu ülkede değil hibir ülkede mümkün değildir üstelik…

  21. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 16, 2009 | Reply

    “hakkı bey, anayasa değişikliği için şartlar bellidir, başka şart uydurmayın lütfen.” (eg)

    Enver Bey haklısınız, Anayasa değişikliği için şartlar bellidir. Anayasa Mahkemesi de bu şartlardan biridir.

    Siz sayı ile uzlaşmadan bahsediyorsunuz. Ben ise CHP ve AKP’nin zihniyetlerinin uzlaşması gerektiğinden. Çünkü bahsettiğiniz değişiklikte CHP’nin katkısı olsaydı, muhtemelen Anayasaya aykırı bir durum olmayacaktı.

    Ben burada kesinlikle CHP zihniyetinin doğru olduğunu söylemiyorum. Sadece orta yolu bulmanın tarifini yapıyorum.

    Keşke AKP de CHP de ilk seçimde meclis dışında kalsalar. Ve yerlerine yeni ve daha demokratik partiler gelebilse.

    Aslında ben şunu çok net söyleyebilirim. Bu iki partinin gücü birbirlerinin varlıklarına dayanıyor. İnsanlar beğendikleri değil, daha az beğenmedikleri partiye oy veriyorlar.

    Sizce bu ortamda yapılacak Anayasal değişiklikler değişiklikler herkes için sağlıklı olacak mı ?

  22. Yazan:ali duman Tarih: May 16, 2009 | Reply

    12 Eylül faşizminin yaptığı anayasa ile yaşamak daha mı sağlıklı? maksat 12 eylül faşizminin yasalarını savunmak, gerisi hikaye, gerisi laf-ı güzaf, gerisi süsleme sanatı. işte al sana chp zihniyeti. alttan üste, üsten alta her yanı takiyye.

  23. Yazan:eg Tarih: May 16, 2009 | Reply

    efendim somut bir örnek verdim. bana artık zulmün dansikası haline gelen başörtüsü sorununun nasıl çözüleceğini (chp ile uzlaşarak) anlatır mısınız) mesela orta yol nedir? bir anlatın da biz de anlayalım…

  24. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 16, 2009 | Reply

    Hakkı bey,
    Chp’ye bakışınızda kullandığınız pembe gözlüklerinizi arada sırada ödünç alabilir miyim?Gerçekten ihtiyacım var

  25. Yazan:Jakoben Tarih: May 16, 2009 | Reply

    Özgürlükler sorununu “başörtüsü sorunu” ile sınırladığınız zaman “orta yol” imkanını daha baştan dışlamış oluyorsunuz. Bu memlekette herkesin özgürlük sorunu var, siz “hayır sadece benim özgürlük sorunum çözülecek, sadece bunu konuşacağız” derseniz “orta yol” aramış olmuyorsunuz zaten. Orta yolun bulunabilmesi en azından masada tüm tarafların sorunlarının bulunmasını gerektiriyor. “Ben sadece kendi sorunumla ilgiliyim, sizin özgürlük sorunlarınız beni ilgilendirmez, şimdi siz söyleyin bakalım benim filanca sorunum konusunda nasıl orta yol bulabiliriz” diye sorarsanız olmaz. Önce “benim şu sorunum var, sizin bununla ilgili ne sorununuz var” diye sormanız gerekiyor. Yoksa neyin ortasını bulacaksınız?

    Başkası dışlanarak uzlaşma olmaz.

    Başörtüsü sorununda da uzlaşma aranacaksa gayet doğal ki, “laik kesimler” olarak adlandırdıklarınızın kılık ve kıyafet konusundaki ayrımcılığa ve baskıya uğramama talepleri gözönünde bulundurulmalı ve bu konuda yasal güvenceler verilmelidir. Ha kimse, dünyanın tüm müslüman ülkelerinde alenen kılık kıyafet faşizmi yaşanırken bunlar paranoya filan demesin. Bunlar başörtüsü sorununun bir parçası. Bir iktidar partisi milletvekilinin gazetecilere “bizim iktidarımızda eşi türbanlı olmayana devlet ihalesi verilmez” dediği ülke burası.

    Şimdi size sormak lazım, siz dünyanın tüm müslüman ülkelerindeki malum uygulamalar konusunda kaygı duyan “laik kesimin” kaygılarını, haklı olmasa bile en azından meşru kaygılar olarak görüyor ve bunları da başörtüsü sorununun bir parçası olarak tartışmaya hazır mısınız? Eğer bunların sorunlarını görmezden gelecekseniz, zaten meselenin bir ucu kaçmış olacağı için ortası bulunamaz.

    Peki orta yol bulmak şart mı?

    Tabi ki değil. Pekala, “ben sadece kendi meselemle ilgilenirim” diyebilirsiniz, ama o zaman kendi sorunlarınızı salt kendi imkanlarınızla çözmek durumunda kalırsınız ve çözemediğiniz zaman da başkaları benimle niye uzlaşmadı diye sormazsınız. Uzlaşma karışılıklı olur çünkü. Siz başkalarına ne verdiniz ki, onlar size versin?

  26. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 16, 2009 | Reply

    Chp nin “bilirkişi heyeti”gibi her konuda rızasının alınma nedeni nedir?Böyle bir zorunluluk mu var,nedir mesele?Yani chp onay vermiyorsa mutlaka bildiği bir şey vardır diye bütün taleplerimizi chp nin insafına mı bırakalım?Bir kere chp önce içine battığı çamuru bir temizlesin.411 üyenin oyuyla meclisten geçmiş kararı laiklik,cumhuriyet elden gidiyor diye yaygara koparıp kararı anayasaya götürsün…Seçim öncesi hiç yüzleri kızarmadan çarşaf,kur’an kursu açılımı diye sahte ve ikiyüzlü şovlar düzenlesin…Seçim bitince aynı mantaliteyle”şurası kamusal alandır,burada kırmızı çizgiler var”,”burada dur orada geç”diye abuk subuk kurallarla insanların geleceğiyle oynamaya davam etsin.Ve bütün bunlar hiç olmamış ve sanki yedieminmiş gibi her kararı yine ona havale edelim.E valla ne âlâ memleket.Bundan güzel demokrasi mi olurmuş?

    Demekki beklememiz gerekiyormuş chp nin insafa gelip eşref saatine denk gelmesini.Ölme eşeğim ölme!

  27. Yazan:suzannur Tarih: May 16, 2009 | Reply

    Değişmeyen tek şey CHP’dir :))

  28. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: May 16, 2009 | Reply

    @Jakoben
    Özgürlükler sorunu başörtüsüyle değil bireyin hakları ile sınırlandırılır.Bir bireyin arzu ettiği gibi giyinip giyinemeyeceği karşıt görüşün endişesi ile mi ölçülecek?
    Bu özgürlük problemlerinden yalnızca bir tanesi.Sizin yaşam tarzınıza, bireysel hak ve özgürlüklerinize ilişkin bir despotluk varsa şayet bunuda beraber savunacağız.

    Laik kesimin kaygısı derken kast edilen nedir onu bir açar mısınız? Zira bende o kesime giriyorum sekülerizmi demokrasi için başat bir koşul olarak ele alıyorum.Ama bahsettiğiniz kavram o kadar geniş ki siz hangisinden bahsediyorsunuz.

    Bu tanımı ilk kez kullanan George Jacob Holyoake, sekülerliği, inançtan kaynaklanan bütün düşüncelerin dışlanmasını esas alan doktrindir diye tarif eder.Bu hareketin içinde ateistler bulunmasına rağmen George Jacob Holyoake hareketin ateizme gitmesine karşıdır.Aslında bizim ülkemizde yorumlandığı biçimiyle devletin dine karşı olmasını referans almaz, devletin ve hukukun her çeşit inançtan bağımsız olarak işlemesine vurgu yapar.Peki yasalar hiç bir şekilde dinden yada eski öğretilerden referans almayacak mıdır?

    Bu günkü hukuk büyük oranda dini öğretilere dayanır.Hırsızlık,cinayet,tecavüz bunlar öncelikle dini öğretiler tarafından yasaklanmıştır.Şimdi dinin bu sürece kattığı pozitif etkilerden faydalanıyoruz.İyi atfettiğimiz şeylerin çoğunuda dinden referans alıyoruz.Eğer tüm erdemleri ,tüm ahlakı baştan yazmak niyetinde isek o zaman tutucu bir biçimde(ya da içi boşaltıldığı hali ile) seküler olalım.Hayır bu tanımı makul bir çerçeveye oturtacaksak ki bu makul çerçeve bireyin hakları ile tanımlanabilir.Hiç bir inanç devletin ya da hukuğun eylemlerinde ikiliğe yer verecek biçimde olmasın ve haklar bu çerçevede tanımlansın.

    İkincisinde hem fikirsek o zaman sizin bir giyim tarzı karşısında endişe etme hakkınız yok çünkü bir başkasının hakkına tecavüz etmediği gibi kişinin bireysel hakkıdır. bizim iktidarımızda eşi türbanlı olmayana devlet ihalesi verilmez diye atıfta bulunduğunuz sizin burada ihlal edilen bireysel hakkınızın çözümü ise türbanı yasaklayarak “bir başkasının bireysel hakkını ihlal ederek” çözülecek bir mesele değildir.Birbirinden ayrıdır.Bir pazarlık malzemesi değildir.

    Başörtüsü sorununda da uzlaşma aranacaksa gayet doğal ki, “laik kesimler” olarak adlandırdıklarınızın kılık ve kıyafet konusundaki ayrımcılığa ve baskıya uğramama talepleri gözönünde bulundurulmalı ve bu konuda yasal güvenceler verilmelidir.

    Bir başkasının zaten sahip olduğu hakkı ortaya koyarak karşılığında kendi meselenize mi çözüm bekliyorsunuz?Bu sözüne ettiğiniz haklar zaten kanunlarla korunuyor.Türk adaleti bu konuda taraflı davranırsa temyiz edersiniz bu da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda garantör ve bu tip hak ihlallerine hiç toleransı yoktur.Hele ki farklı giyinen farklı düşünen bir grup sizin giyim tarzınızdan dolayı size şiddet uygulayacak ayrımcılık yapacak.Şimdi Avrupa Birliği sürecinde olan dış ticaretinin ağırlığı Avrupa’da olan bir devlet altına imza attığı bu anlaşmalara nasıl aykırı davranacak?Daha neyin garantisini istiyorsunuz?
    Bu resimde ben bahsettiğiniz gibi bir kıyafet faşizmini ister istemez bir “paranoya” olarak değerlendiriyorum.Çünkü özgürlüğünüz hem ulusal hem de uluslarüstü odaklar tarafından korunuyor.

    İhale meselesine tekrar dönersek bu konuda sizinle hemfikirim.Ticari ve siyasi hayatta giderek yoğunlaşan bir cemaat baskısı var.Bu milletvekilinin talihsiz açıklaması haddini aşmış.Sizin yaşadığınız bir haksızlık, bir hak ihlali varsa şayet ben sizinle birlikte bunu sonuna kadar savunmaya hazırım.Bunu yaparkende motivasyonum başkasının hak ve özgürlüklerini masaya yatırarak bir “orta yol” bulmak değil,bir bireyin ihlal edilen hak ve özgürlüklerini korumaktır.

    Siz başkalarına ne verdiniz ki, onlar size versin?
    Bunu size ben soracağım.

  29. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Aklınız fikriniz Türban’da. jacoben Bey gerekli cevabı gayet güzel vermiş. Orta yol karşı tarafı da güvence altına almakla bulunur.

    İslam ülkelerinin giyim kuşam konusundaki referansları ortadayken, laik kesime nasıl bir teminat veriyorsunuz ?

    Bakın ben yukarıda defalarca çözümü tekrarladım.

    “Devlet Türban’a karışamaz” değil. “Devlet kimsenin kıyafetine karışamaz” şeklinde bir düzenleme herkesi garantiye alır. Orta yol budur.

    Siz ısrarla “Türban” dedikçe, hiçbir şekilde ilerleme kaydedilemez. Çünkü biz de bayanların “Mini Etek” ve “Askılı bluz” hakkını koruyoruz.

    Yarın, öbür gün. Kadınların Okuma hakkını, çalışma hakkını, araba sürme hakkını da biz koruyacağız.

    Bakın, sözde İslam’ı referans alan Taliban’ın Afganistan’da, Pakistan’da yaptıkları ortada.

    Gerçekten özgürlüğü ve demokrasiyi savunuyorsanız, bana CHP düşmanlığınızla cevap vermeyin. Çünkü ben CHP zihniyetine de karşı olduğumu söyledim.

    Birlik olabilmek için, hadi siz de söyleyin, zor değil “ Devlet kimsenin kıyafetine karışamaz

  30. Yazan:eg Tarih: May 17, 2009 | Reply

    hakkı bey (yine birileri üslup diyecek ama söylemeden edemeyeceğim) Allah ıslah etsin demek istiyorum.

    hakkı bey jakoben beye (nickini hak ettiğini söylemek istiyorum) sadece basit bir örnek verdim ve o örneği uzlaşma ile nasıl çözebileceğimizin çözümünü sordum. o örneği alın ve 301 ile değiştirin(301 sorunun hatırlayın, chp’nin başkanı türklüğe hakaretin yolu açılmak isteniyor diye çığırmıştı…). o konuda bir çözüm bulun. kürt sorunu ile değiştirin o konuyla ilgili bir çözüm bulun. birinde bari birşey yapın Allah aşkına…başkalarını kösteklemek ve başlarında demokles kılıcı gibi darbe sopasını tutmak yerine…

  31. Yazan:eg Tarih: May 17, 2009 | Reply

    hakkı bey kusura bakmayın ama mugalata yapıyorsunuz. bugün üniversitelerde başörtüsü harici bir kıyafetin yasak olduğunu ben bilmiyorum. var mı öyle bir kıyafet yasağı? asklı bluz ya da mini etek özgürlüğymüş. bunlar üniversitelerde yasak mı? yapmayın Allah aşkına insanların da bir sabır sınırı vardır. biraz vicdanınıza kulak vrin. ne kadar insanın yıllardır canı yanıyor sizin chpnizle uzlaşılacak diye. ben bu ülkede chp zihniyetiyle uzlaşmayı REDDEDİYORUM. eğer bir uzlaşma olacaksa chp zihniyeti demokrasiyle uzlaşacak. yoksa faşist chp ile ne diye uzlaşacağım (chp’ye faşist diyorum diye kimse üslup müslüptan bahsetmesin çünkü chp bu ülkkedeki tek faşist partidir ve bu sözü bile isteye yani taammüden söylüyorum…)

  32. Yazan:eg Tarih: May 17, 2009 | Reply

    bakın ben şu sözü veriyorum: eğer birgün “sizin gibilerin hakları” çiğnenirse çiğneyenlerin karşısında ilk ben olacağım. bunu taahhüt ediyorum. siz de hayatınızda bir kez doğru birşey yapın da sizin gibi olmayanların hakkını savunun.

    bakın bu sitede benim ve birçok başka kişinin, kürt sorununda, alevilerle ilgili konularda, ermeni sorununda vesaire haksızlıklara karşı yazıları vardır. yani ben kendi şahsıma haksızlık yapan babam olsa haksızlık edilenin yanında olurum. bir kez olsun siz de öyle birşey yapın. bırakın demogoji yapmayı. açık açık insanların özgürlüklerinin yanında olun.

    hakkı patır patır çiğnenen insanların uğradığı zulmü biraz olsun anlamaya çalışın. hiç başörtülü bir kızın başındaki başörtüsünün bu şekilde bir zorbalıkla zorla çıkarılmasının ne demek olduğunu düşündünüz mü? ya da eğitim hayatları ve hakları açıkça ihlal edilen insanların?

    sizin gibi düşünenlerin hayaletten korkar gibi korktuğu iran rejiminden ne farkı var chp zihniyetinin? iran’ın molla rejimiyle bu ülkede en fazla benzeşen zihniyettir chp zihniyeti. bunun bile farkında olmamak nasıl bir kendine güvenen cinnet halidir anlamak cidden zor. sinirlenmeyeyim diyorum ama öyle şeyler yazıyorsunuz ki insan sabır taşı olsa çatlar. vallahi bu başörtülü kızlar iyi ki ayaklanmıyorlar. eğer onların uğradığı haksızlıklara sizin gibiler uğrasaydı muhtemelen bu ülkede son 5 yılda 5 darbe yapardınız. yapmayın biraz vicdan lütfen, biraz vicdan!

  33. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Hakkı bey,
    hadi bana bir örnek verin devletin ya da sistemin ‘başörtüsü’ dışında bir giyim tarzına müdahale ettiği yasakladığı bir örnek,bir örnek de kabulum,ikinciye gerek yok,bir örnek?Tahriklerinizin etkisiyle aynı perdeden cevap vermiyorsam emin olun bu söylediklerinizin kabul edilebilir olmasından değil,kendime olan saygımdandır.Lütfen üstünüze alınmayın,Enver beyin de bir üslup sorunu olduğunu düşünmüyorum,sadece aynı perdeden karşılıyor,iyi de yapıyor.Zira çoğu kez bunu arzuluyorsunuz.

    Burada ya da sizin ima ile gösterdiğiniz hiç bir yerde insanlar ‘salt’ başörtüsü özgürlüğü için konuşmuyor.Olaylara bireysel özgürlükler noktasından baktığımız için sadece kendi derdimizle dertlenmiyor ortak dertlerimiz ile endişheleniyoruz.Damdan düşeni damdan düşen anlar felsesiyle yorumlayabildiğimiz için ‘ittihak ve terakkici’ zihniyetin ötelediği her kesimin hakkını kendi haklarımızı arıyormuş gibi arıyoruz.Başörtüsü yasağı eziyetinin yıllardır devam ettiği,bırakın kamusal alanı sosyal alanda başörtülü kadınlara yapılan psikolojik baskılar karşısında var olan,yaşanmış bu büyük sorunlar karşısında,bunları görmezden gelip tutup mini etek,dekolte endişhesi yaşamak,hiç olmamış bir yasağa ‘ama ya olursa,teminat istiyoruz?’ yaklaşmıyla yaklaşmak insanlık dışı.Vicdanlarınızın olmadığını düşünüyorum.Akli melekelerinizin yetersiz çalıştığını.Ve daha bir sürü şey…

  34. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Enver Bey

    1 – Devlet Kimsenin Kıyafetine Karışamaz sözü bana aittir. CHP’nin böyle bir söylemi yok ! Konuya CHP’yi karıştırp durmayın.

    2 – Devlet Kimsenin Kıyafetine Karışamaz denildiği zaman, Türkçe bilen kişiler bunun Türbanlıları da , Çarşaflıları da, Burkalıları da, kapsadığını anlarlar. Siz hangi dili biliyorsunuz ?

    3 – Mini eteklilere, falan karışılmıyor olması, karışılmayacağını göstermez. Nitekim TRT genel müdürünün Hadise’nin kıyafeti ile ilgili yorumuna dikkatinizi çekerim. Bu yüzden yasalar herkesi güvenceye alacak şekilde yapılmalıdır.

    4 – 3 tane yorum yapmışsınız, yine benim sözümü söyleyecek cesareti bulamamışsınız. Allah sizi ıslah etsin…

  35. Yazan:eg Tarih: May 17, 2009 | Reply

    hakkı bey,
    bakın sizin söylediğiniz şeyi söylemek çok basit birşeydir. sizin gibi söyleyip de sonra başkalarına yapılan apaçık zulme yandaş olmak olabileceği gibi, hiç söylemeye bile gerek duymadan bunu ahlaki bir ilke olarak kabul edenler vardır. ben devlet kime zulmederse etsin o zulmün karşısında yer alırım. hiç hazzetmediğim kemalistler bile bu zulme uğrarsa onların yanında olmayı taahhüt ediyorum, var mı başka söylemem gereken birşey? eğer söylemekle olsaydı chplilerin çoğunu da demokrat kabul etmemiz gerekirdi ama biliyoruz ki chpliler sadece mugalata yaparlar…

    ancak mantığınzdaki tutarsızlığı göremiyorsunuz üzgünüm. yani “ilerde sizin gibiler zarar görebilir” diye bugünden insanların haklarının kısıtlanmasının, zulme uğramasının yanında olmak nasıl bir mantıktır ben kavrayamadım.

  36. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Kendinizle çelişip duruyorsunuz…

    ”Aklınız fikriniz Türban’da.” (Hakkı Bentek)

    diyen biri,bir alt satırda ;

    ”Yarın, öbür gün. Kadınların Okuma hakkını, çalışma hakkını, araba sürme hakkını da biz koruyacağız.”(Hakkı Bentek)

    diyorsa,ben bu sözü söyleyen insanın asla ve asla benim haklarımı koruyacağına inanmam.Siz ancak ve ancak mini etek,askılı bluz haklarını korurusunuz.Benim başörtüm ilgi alanınıza falan girmez o nedenle ‘gölge etmeyin başka ihsan istemez’diyorum.

    Jakoben,

    o muhterem nikiniz sayesinde zaten bu ülkenin tepeden inme ilkeleri bizleri o günlerden çözümlenemeyen sorunlarla bugünlere getirdi.Halen daha sadece ‘başörtüsü’nden dem vuruyorsunuz diyorsunuz.Sadece ‘başörtüsü’ demek istemiyoruz siz sadece ‘başörtüsü’ olarak anlamak istediğiniz için öyle anlıyorsunuz.”Siz başkalarına ne verdiniz ki, onlar size versin?”(Jakoben) bunu söyleyebilen birinden ya da birilerinden bir şey olmaya niyetli değiliz!

    İnsan biraz geniş düşünebilecek,Enver bey orada ‘tek derdimiz,başörtüsü’ falan demedi.Sadece Akp-Chp uzlaşması diyorsunuz size işte basit bir örnek ‘başörtüsü yasağı’ bunun üzerinden Chp ile nasıl uzlaşılabilir bunun cevabını bekliyorum,dedi.Siz olduğu gibi değil anlamak istediğiniz gibi anladığınız için -herzamanki gibi- tutup başörtüsünden dem vurdunuz.Bırakın Chp’yi,Chp siyasetini beğenmiyorum diyen sizlerle bile bu konu çözülmüyor.Zira siz var olan sorunu görmüyor(başörtüsü yasağı),olmayan bir sorunun ürküntüsü konusunda teminat istiyorsunuz.Biz yine kendi sorunumuzu konuşamıyoruz,cümleye başlamadan size teminat vermek zorunda kalıyoruz.Konuşulması gerekenler yine konuşulmuyor,bilinçli davranışlarınız yüzünden konu basitleşip,ucuzlaşıyor.

  37. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Bugün yine Cumhuriyet Mitingleri başladı.İnsanların kendi haklarını aramak için yaptıkları her eylemi içeriği bana uymasa dahi kutsal bulurum.Ama Cumhuriyet Mitingleri ve oraya katılan herkes bu ülkenin yüz karasıdır.O mitingler kendi haklarını aramaya gelen insanların değil,’Tr’de 17.500 göz altında kayıbı görmüyoruz,Alevi-Sünni kırdırmasına devam edeceğiz,biz daha çok Ermeni ve Kürt ölsün istiyoruz,Ergenekon’u görmüyoruz,Başörtüsü yasağı devam etsin,bidon kafalı halkın oyları geçersiz sayılsın’ demek.Stk mı?Tsk mı?Ne olduğu belli olmayan Add’nin insan avı siyasetinin devamlılığı.Bu durumda acaba Allah kimi ıslah etse???Kimden başlasa???

  38. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Hakkı bey,

    Devlet Kimsenin Kıyafetine Karışamaz.

    Bu noktada uzlaştık.Yukarıda da yazdığım gibi bir kadının mini etek ya da askılı buluz giymesi yasalarımız tarafından korunuyor.

    Siz gerçekleşmesinden endişe ettiğiniz bir durum için garanti istiyorsunuz ben ortada olan bir durum için özgürlük istiyorum fark bu.

    Yasalar bu bahsettiğiniz hakları koruyor.Ben kendi adıma teminat veriyorum böyle bir hak ihlali gerçekleşirse sizin yanınızdayım, elimden geleni yaparım.Ancak ortaya çıkma ihtimali olan bir mesele için garanti veremem nasıl Anadolu’da oruç tutmadı diye adam dövüyorlarsa devlet organlarını kullanıp nasıl insanların bu arzu ettikleri gibi giyinme hakkını yasaklıyorlarsa bu meseleler ortaya çıkmadan da mesele hakkında verilecek garanti en çok bu kadar olabilir.Bizim kanunlarımız, Avrupa Birliği Hukuku ve kişisel bir teminat bundan daha iyi korunan bir şey düşünemiyorum.

    Ancak diyorsunuzki neden sürekli türban meselesi üzerinde duruyorsunuz, çünkü bu yürürlükte olan ve uygulanan bir yasak.Baştada dediğimiz gibi.

    Devlet Kimsenin Kıyafetine Karışamaz.

  39. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Olcayto Bey,

    Size çok teşekkür ederim. Sonunda sizinle ortak noktada buluştuk.

    Evet Anasaya’da kılık kıyafet ile ilgili bir madde olacaksa, bu madde Devlet Kimsenin Kıyafetine Karışamaz olmalı. Böylece hem şu anda Türban yüzünden sıkıntı yaşayanların bir sorunu kalmaz. Hem de Türban takmayanların hakları korunur.

    Ancak üzülerek görüyorum ki, sizinle aynı noktaya gelemeyip demogojiye sığınanlar var. Çünkü onların derdi sadece kendileri. Devlet’in kimsenin kıyafetine karışamaması fikrine katılmıyorlar. Çünkü karışılmasını istedikleri kıyafetler var.

    Neyse kendini yeterince ortaya koyanlar, zahmet edip cevap vermesin. Ben de cevap vermeyeceğim. Kimin ne olduğu anlaşıldı.

  40. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 17, 2009 | Reply

    Benimkisi kapanmış bir mevzuyu tekrar alevlendirmek gibi olacak ama bir iki satır eklemeden edemeyeceğim.

    Şimdi yukarıda bir yorum/haber yazısı var.

    Yazının içeriği de gayet açık ve net.Tabii konu bilinçli olarak saptırılmadığı sürece.Yani bilinçli olarak sabote edilmek istenmediği takdirde ortalama Türkçe bilen her okur-yazarın anlayabileceği bir dille yazılmış.

    Haberde deniyor ki,chp,bildik zihniyetiyle yine bir hak ihlalinde bulunup bir pot daha kırmış.Anlaşıldığı üzere,üzerine vazife olmayan bir konuda bir vatandaşımızın haklarını gaspetmiş.Zira karşılaştığı baskıya dayanamayarak görevinden istifa etmek zorunda kalan sözkonusu vatandaşın geleceğiyle oynamış,doğuştan sahip olduğu doğal haklarına kısıtlama getirmiştir.

    Şimdi önce burasına açıklık getirelim.”Ama”lara,”ancak”lara kaçmadan;”kanun şöyle yazıyor”,”iç tüzük böyle diyor”gibilerinden basit savunmalara sığınmadan dosdoğru bir şeyin cevabını verelim:
    Chp’nin bu tavrı doğru mudur değil midir?
    Bu tarz kısıtlamalar antidemokratik midir değil midir?

    Şayet bunu dürüstlükle ve açık yüreklilikle verilecek bir cevap varsa memnuniyetle bekliyorum.Bu birinci kısmıydı.

    Kanunlara gelelim şimdi.Peki kanunlarda belirtilen her madde doğru kabul edilebilir mi?Benzeyeceğiz diye fırtınalar kopardığımız İran’da,Malezya’da da kanunlar var sanırım(orman kanunuyla yönetilmiyorlar ya).E,herhalde aman benzemeyelim,bizden uzak olsun dediğimiz “o”kanunları beğenmiyoruz ki benzemekten sakınıyoruz.O halde bizde de işe yaramayan ve ihtiyaçlara yeterince cevap vermekten uzak kanunlar olabilir.Ki vardır.Dolasıyla buna itiraz etmek ve değişmesini talep etmek de gayet doğal olmalıdır,zira bu bir haktır.

    Peki kanunlar ile günlük yaşamdaki haklarımız çelişiyorsa bizim tavrımız ne olmalı?Kanun böyle yazıyor diye(Niçe’nin “Zerdüşt Böyle Buyurdu”kitabını anımsadım nerden estiyse)öylece -hukusuzluğa ve eşitsiliğe yolaçsalar bile-boynumuz kıldan ince diyerek rıza mı gösterilmeli?
    Şayet demokratik yollarla değiştirilmesinde bir mahsur görlmüyorsa burada ek sorular çıkacak.
    Mesela türban sorunun aşılması için 400 küsür vekilin oyuyla kanun değişikliğine gidildi.Peki değişebildi mi?Değişmedi.Peki kim engel oldu?

    Şimdi tekrar başa dönelim;insanların giyim tercihlerinde özgür olmaları bir hak mıdır değil midir?(chp’nin savunma avukatları sn.Hkkı Bentek ve namı değer Jakoben rumuzlu katılımcıya sorumdur).
    Böyle bir hak yoktur,nayır-nolamaz diyorsanız başka sorum yok.
    Var diyorsanız,peki bilmem kaç yıldan kalma kanunlarda böyle garabet bir hüküm var diye sizce insanlara bu zulüm daha ne kadar reva görülmeli?
    Ha,önce kanunlar değiştirilsin ki “kanunsuz bir iş yapmayalım”diyorsanız o halde gene sorayım;acaba bu kanunlar nasıl değişecek?Her seferinde chp ve saz arkadaşlarınca kanun değişikliği engelleniyorsa bir mucize falan mı bekleyeceğiz değişmesi için.

    Gelelim şu meşhur “orta yol”meselesine;
    Nedir bu orta yol?Nasıl bir yol öneriyorsunuz orta yolla…Her seferinde chp’nin konuyu Anayasa Mahkemesine taşıdığı bir ortamda demek ki,demokratik talepler değil chp’nin istedikleri doğrultusunda hareket edilmeli.E,o zaman da bunca maşakkate ne gerek var.Zaten şu anda her şey chp’nin isteği gibi değil mi(bir türlü iktidara gelememesi hariç tabii).

    Dolayısıyla orta yol,uzlaşma,mutabakat deniyor ama chp’nin nesiyle uzlaşılabilir merak ediyorum.Mübarek tüm vizyonunu değişime değil değişmeME üzerine kurmuş,varlığını statukonun devamına bağlamış.Kısacası chp’de uzlaşacak bir küçük kıvılcım bir cevher göremiyorum.Benim bilmeyip te sizin bildiğiniz daha iyimser,umutlu bir yol varsa lütfen söyleyin ki biz de gaflete düşmeyelim.

    Bir de,neden olaya chp karıştırılıyor diye sormuş sn.Bentek.Peki bütün bu kargaşa kimin başının altından çıkıyor,chp’yi karıştırmayacağız da kimi sorumlu tutalım.

    Gelelim özgürlüklere.Yahu el insaf diyeceği geliyor insanın.Orta yol,uzlaşma vs.derken geldik Hadise’nin “ya ilerde tanga ile sahneye çıkmasına bir engel gelirse”meselesine…Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki,gündeme gelmediği düşünülen özgürlükler Hadise’nin giyeceği sahne kostümüne indirgenebiliyor.Hani diğer özgürlüklerden Alevi sorunu,Kürt sorunu ne bileyim dil,inanç,mezhep,kültür,tercih vs.yi ilgilendiren yasak ve kısıtlamalar kasdedilse gam yemeceğim.Bula bula mini etek,askılı buluz örneği çıktı “özgürlük sepetinden”.Üstelik”ya gelecekte şöyle olursa,böyle olursa”şeklindeki hayali paranoyalar üzerine kurulan kehanetlere dayandırılarak.Bir kere varolan soruna kem küm ederek “ama”larla falan örtme çabasına girerken henüz olasılıklar üzerinden bir şeyi savunmak eşyanın tabiatına aykırıdır.Ayrıca inandırıcı olmaz ve vicdanla da bağdaşmaz.

  41. Yazan:yusuf Tarih: Haz 11, 2011 | Reply

    bu olayı gerçekleştircem diyenler insanlığından utansın.Utanmayan saten insan değildir.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin