RSS Feed for This Post

Demokles Kılıcı Olarak Anti-Semitizm Damgası

İsrail’in Gazze’ye saldırıları devam ederken, her gün birçok insan ölürken ve ölenlerin sayısı artık bine doğru yaklaşırken, Türkiye’de yeni bir kırılma daha yaşanıyor. Her olayda; solcusu, sağcısı, islamcısı, kemalisti tarafından alınan tavırlarla yeni ayrılıklar ve yeni birleşmeler yaşanmakta. Darbeler, muhtıralar, Ergenekon tutuklamaları, Ermenilerden özür dileme kampanyası , 1 Mayıs olayları, Engin Çeber’in işkence sonucu ölmesi…her birisi yeni birliktelikler ve yeni ayrılıklar yaşattı.

Gazze’nin İsrail tarafından acımasızca bombalanması, sivil, masum, çoluk çocuk yüzlerce insanın öldürülmesi, İsrail, harekâtına daha da yoğunlaştırarak devam ederken, hepimiz için yeni ayrışma ve birleşme noktası anlamına geliyor.

Bu ayrışmalardan birisini yaratan bir olay olarak bir bildiriyi ele almak istiyorum. İnsan hakları aktivisti olarak bilinen bir grup insan, Türkiye’de görüldüğünü iddia ettikleri anti-semitizm ve Yahudi düşmanlığına karşı bir bildiri hazırlayıp imza toplamaya başladılar. Bildirinin dili ve muhtemel tetikleyici faktörleri üzerine düşünmeden önce bildirinin kendimle ilgili bölümün aktarmak isterim. ” Savaş bahane, anti-semitizm her yerde” başlığıyla hazırlanan bildiride(1), benim 29.12.2008 tarihli Taraf gazetesindeki yazımdan “Adorno ‘Auschwitz’den sonra siir yazilamaz’ derken, Auschwitz’de kurban olanlarin bugün cellat oldugunu görseydi ne hissederdi acaba?” bölümü alınarak yazım anti-semitizm ve ırkçılık örneği olarak gösterilmiş. Bunun dışında yine aynı gün Taraf gazetesindeki bir manşet; “Rab’bin sana bunu emretmiş olamaz” manşeti de yine anti-semitizme örnek olarak verilmiş. Yine bir başka gazetenin “Katil İsrail” manşeti de örneklerden birisi olarak gösterilmiş.

Öncelikle kayıtsız şartsız ifade özgürlüğüne inanan bir insan olarak bu ifadelerle bir bildiri hazırlanmasına ve ismimin bildiride geçmesine ifade özgürlüğü olarak baktığımı söylemeliyim. İfadeler benim için hakaret de olsa, sonuçta cevap verebileceğim her ifadenin dile getirilmesini bir düşünce özgürlüğü olarak görüyorum. Sadece anti-semitizme değil, her türden ırkçılığa insanlığın en önemli belası olarak bakan ve milliyetçiliği dahi, eninde sonunda ırkçılığa ulaşan bir kaydırak olarak gören birisi olarak böyle bir suçlamanın benim yazım dolayımında benim için yapılabilmesinin muhtemel sebeplerini ele almam gerekiyor.

İlgili bildiride net olarak görülebileceği gibi; bildiri, Filistin olaylarında tek suçlu olarak Filistin’i gösteren ve İsrail’i bugün yaptığı açık zulümde bile haklandırmayı amaçlayan bir bildiri. Anti-semitizme karşı yazıldığı söylenen bildiri ve bildiriyi imzaya açanların yazıları göz önüne alındığında bu kişilerin İsrail eleştirilerini dahi anti-semitizm kapsamında gördükleri net olarak anlaşılabiliyor.

Gazze yanarken, çoluk çocuk yüzlerce insan İsrail tarafından dünyanın gözleri önünde katledilirken, yaşayanlar da susuz, elektriksiz, aç yaşamaya mahkum edilirken hazırlanan bu bildiride kullanılan dilin açık bir İsrail savunusu bir anlam içermesi manidardır.

Oysa derin bir kaygiyla gözledigimiz resim bu degil: gündelik yasamin diline coktan yerlesmis bir ezber gazetelerde,televizyonlarda ve sokaklarda intikam rüzgarlari estiriyor: savas bahane edilerek, bizzat savasin vahseti yerine İsrail ve kolay bir gecisle Yahudiler seytanlastiriliyor. Cünkü bu savasa karsi cikma “hassasiyeti” gösterenlerin cogunun ne yazilarinda ne eylemlerinde savasin diger müsebbibi Hamas’a dair ne bir itiraz ne bir bilgi görülmüyor. “Yahudiler güvenilmez insanlardir. Bunun icin eminiz ki Holokost onlarin üstüne yine gelecektir” diye konusan ve yazan  yöneticileriyle, Hamas’a dair hicbir rahatsizlik sezilmiyor.  İslami cihad cagirtkanlarindan liberal yazarlara, solun da büyük bir kismini kapsayan bir yelpaze icinde Ortadogu’nun (da) Yahudisizlestirilmesi ve İsrail’in haritadan silinmesinden baslayan talepler,  savasin gercek nedenleri ve kaynaklari yerine  Yahudileri kinamak ve tarihi olgulari degistirmek ve indirgemeye kadar variyor. “

Yukarıda bir bölümünü aktardığım bildirinin tamamının içeriğinin çok daha korkunç bir dil taşıdığını düşünüyorum. Gazze’deki son katliamları bir savaş olarak gösterme ve bu savaşın müsebbibi olarak Hamas’a fatura çıkarılması hiçbir şey için olmasa orada ölen minicik bebeklerin hatıralarına saygısızlıktır bence.

Bildiriyi hazırlayanların tezine göre Ortadoğu yahudileşsizleştirilmek isteniyor ve bütün bu olanlar bunun sonucu. 1948’den bu yana Filistin topraklarının %90ına yakınını işgal etmiş, her gün yeni yerleşim yerleri açan ve şiddetten beslenen İsrail’in yaptığını meşrulaştıran bu bildiriye göre, bu kadar katliam ve zulüm karşısında dahi İsrail’i eleştirmek anti-semitizm ile eş anlamlı demek. Zaten bildiriyi hazırlayanların yazdıkları yazılarda bu açıkça da dile getirilmekte. İsrail eleştirisinin eninde sonunda anti-semitizme yol açacağı söylenerek İsrail’in kutsallaştırılması söz konusu. Üstelik bunu yapanların, şimdiye kadar insan hakları aktivisti ve solcu insanlar olarak bilinmeleri konuyu daha da ilginç hale getiriyor.

Bildiride eleştirilen yazımın hangi içeriğiyle anti-semitist olarak ele alınmış olabileceğini düşünürken, bildirinin yazarlarının yazıları imdadıma yetişti. Aushwitz’i, Holocaust’u bir başka katliamla, zulümle metafor olarak bile benzeştirmek anti-semitizm demekmiş onlara göre. Her gün bebekler ölürken, Gazze açık bir ablukada tüm dünyanın gözü önünde ölüme terk edilirken, Gazze ile Aushwitz arasında kurulan analoji bile anti-semitist damgası yemek için yeterli olabiliyor.

Holocaust bir mite dönüşmüş vaziyette. Bu anlamda asla dokunulamaz, başka bir şeye benzetilemez ve asla anlaşılamaz…bu anlamda Holocaust mağdurları zulüm yapabilme hakkını kazanmış olurlar (ama yaptıkları zulüm değildir, sadece kendilerine karşı tüm dünyada olan, Müslüman dünyasında daha da fazla olan düşmanlığa karşı meşru müdafaa yapıyorlardır!). Şaka değil, neredeyse savunulan bu.

İsrail, Gazze’de şimdiye kadar bine yakın insan öldürdü. Bir buçuk milyon insan aç, susuz ölümü beklemekte. Bu ortamda bile İsrail zulmünü eleştirememek, aslında büyük oranda bu propogandanın sonucu. Yani İsrail eleştirisi = anti-semitizm. Anti-semitizm, bugün zulme karşı duranların tepesinde bir demokles kılıcı gibi duruyor. Her an o damgayı yeyip, ırkçı ve Yahudi düşmanı olarak adlandırılmanız mümkündür. Avrupa’nın suçluluk kompleksi, İsrail’in yaptığı katliamları, zulmü kınamayı bile engelliyor. Amerika ise İsrail’in en büyük destekçisi zaten.

Yahudi düşmanlığı ile İsrail eleştirisi birbirinden tamamen farklı şeylerdir. Örnek olarak kendisi Yahudi kökenli bir aydın olan Roni Margulies’in yazısını verebilirim(2).  Yazı, son zamanlarda okuduğum en vicdanlı yazıydı ve İsrail’i gayrimeşru ve terörist bir devlet olmakla itham ediyordu. Benim yayımlanan yazımda da bir kez dahi “Yahudi” kelimesi geçmiyordu. Doğuştan bir ırkın kötü ya da iyi olabileceğine inanmayan birisi olarak anti-semitist olmam mümkün değil. Bunun ne vicdanla, ne ahlakla, ne insafla ilgisini kuramam. Ancak, İsrail eleştirisine de sonuna kadar devam edeceğim. Benim için, İsrail terörist bir devlettir ve İsrail yandaşı kampanyalarda nasıl damgalanırsam damgalanayım bu mücadele benim için bir ahlak, vicdan ve insanlık görevidir. Bu adalet ve vicdan mücadelesi ise, İsrail zulmüne son verip hakkaniyetli bir çözüme razı oluncaya kadar devam edecektir.

İsrail eleştirisini anti-semitizm olarak damgalamak isteyenler, bilerek ya da bilmeyerek zulme destek verdiklerinin farkındalar mı acaba? İslamofobia vicdanları köreltiyor ve mazlumun dahi kimliğine göre muamele ettiriyor olabilir mi? Yoksa İsrail utanmaz şekilde katliamlarına devam ederken, apaçık bir “İsrail destekçisi” metnin anti-semitizme karşı bir metin olarak ortaya çıkarılması mümkün olabilir miydi? Samimi olarak söylüyorum: o metin cidden de anti-semitizme karşı bir metin olsaydı, örnek olarak benim yazımı anti-semitist olarak verselerdi bile metnin içeriğine imza verirdim. Ancak metnin anti-semitizme karşı değil, anti-İsrail’e karşı bir metin olduğu su götürmez bir gerçek ve bildiri, İsrail eleştirmenlerini tepelerindeki demokles kılıcıyla rahatsız edip susturmayı amaçlıyor bence.

  1. http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=9&ArsivAnaID=49828&SayfaNo=1
  2. http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=52763

Trackback URL

  1. 18 Yorum

  2. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    çok dogru, bizim aydinimiz bati endeksli oldugu için Avrupalinin ayak izlerine basarak yürür, kendisi düsünce üretemez. burada perde arkasini verdiginiz düsünce kalibi da Avrupa’da ceyeran edenin aynisi.

    Soykirima “savas” diyerek, sonra da “savas bahane” diyerek Gazze’de olanlari ÖNEMSiZLESTiRME kapmanyasi yapiyorlar bilmeden.

    Ayni sorunu Ermenilerden özür dileme sirasinda da yasamistik, ACILARI PAYLASMAK anlaminda(!) “özür” kelimesi kullanilmisti, Türkçe yeterince zengin bir dil oysa, herkes ne düsünüyorsa onu dogru kelimlerle ifade edebilir.

    http://www.derindusunce.org/2008/12/17/ermenilerden-ozur-dilemek-aydin-pornosu-mu-oldu/

    http://www.derindusunce.org/2008/12/22/dogustan-sucluyum-im-sorry/

  3. Yazan:Muzaffer Kazim Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    Filani mütefekkir… fismekani da münekkit taniriz. Mütefekkirin faraza 10 cilt eseri vardir. Hepsi de bir zamanlarin Parisinde oturan efendisi filozoftan tercüme… Geriye bir kac makalesiyle bir kac sohbeti kalir.

    Sinifta yoklam yaparcasina (mevcut-namevcut) diye san´atkar yoklamasi yapan münekkkit, bütün selahiyetini üc bucuk asagilik nüktesine borcludur.

    Buna ragmen mütefekkir, kendini yeni bir dünya görüsüne,.. münekkit de bir tenkit ölcüsüne sahip kabul eder.

    Bir günlük beylik beyliktir derler… Günlük kadronun fani kücük beyleri.

    Hepsi atlanarak alinti; ben yazmadim ama yazildi.

  4. Yazan:Nun Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    Hay ağzına sağlık Enver Hocam.

  5. Yazan:Sever IŞIK Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    Yahudi uğrağı zulmü lanetleyen insanlar/yazarlar, İsrail’in cinayetlerini dile getirince antisemistist ilan ediliyorlar ve sonra bu yazarların bu suçu/günahı işlemişçesine kendilerini savunmak durumunda kalmaları, antisemitist olmadıkları aşikarken, tekrar tekrar antisemitist olmadıklarını söylemek zorunda kalmaları insanın gücüne gidiyor doğrusu…

  6. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    sever bey,
    kesinlikle haklısınız. adeta tekrar tekrar “anti-semitist ” değilim diye kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz. savununca da “o zama bu kelimeyi, şu cümleyi neden kullandın” diye bir soruyla karşı karşıya kalıyoruz. hayır kardeşim değilim, ben israile karşıyım dediğinizde de o zaman “israil karşıtlığı gizli anti-semitizmdir” sözleriyle karşılaşıyorsunuz. aslında bugün taraf’ta da yayımlanan bu yazıyı kendimi savunmak için değil (çünkü o bildiriyi hazırlayanlarla israil-filistin sorununda ‘ters’noktalarda durmak benim için olsa olsa gurur vesilesidir.)daha çok bildirinin dilini ve muhtemel amaçlarını deşifre edebilmek içindi. üstelik bu bildiri şimdiye kadar “anti-militarist” diye bildiğimiz insanlardan gelince daha da ilginç oluyor. demek ki anti-militarizm sadece türkiye sözkonusu olduğunda doğru bir pozisyonmuş onlara göre. israil’in vahşi militarizmini bu kadar cansiperane savunabildiklerine göre!
    sevgilerimle

  7. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    @nun,
    linkteki yazınızı okudum. gerçekten ilginç uluslararası af örgütünün böyle bir tehditte bulunması. aslında şaşırtıcı da değil.
    benim taraf’ta gazze ile ilgili yazım yayımlandığında içinde bu bildiriyi hazırlayanların da olduğu birkaç kişi, yazının avrupada olsa suç oluşturduğunu, türkiye’de zaten bu konularda kanun boşluğu olduğu için benim gibi anti-semitistlerin yargılanamadığını vesaire bir sürü zırvalık sıraladılar. bu insanların bu ülkede en “irkiltici” şeylerde fikir özgürlüğü talep ettiklerini (ki bu taleplerinde kendilerinin yanındayım) düşününce, anti-semitizmle alakası dahi olmayan, bir acının dışavurumu, bir isyan yazısı olan bir yazıya dahi yasaklanması (bu da yetmez yargılama)gereken bir yazı muamelesi göstermesi ilginçtir. yani düşünce özgürlüğünü en uç aşamaya kadar savunduğunu düşündüğümüz insanların ne kadar garip şekillerde ifade yasağı ve ifadenin yargılanmasını istemeleri gerçekten çok şok edici oldu benim için. herhalde şok olma limitimi doldurdum, bu dünyada bundan böyle hiçbir şeyden şok olmam gibi…

    yazınız için tekrar teşekkürler.

    sevgilerimle

  8. Yazan:Cüneyd Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    Enver Bey, bende sizin yazinizi okumusdum ve bende o yazida antisemitizm bulamaisdim. Solcu arkadaslar abartmis.
    Ama sizin yukardaki yazinizda birsey beni rahatsiz ediyor (bunu da yapici bir elestiri olarak görün)
    1. Baska bir sitede bir gurub insanlan sizin bir “sorununuz” var, ve görüldügü gibi siz haklisiniz. Ama benim anlamadigim: Bu siteyi niye bir sikayet formu olarak kullaniyorsunuzki? “Ey ahali, bana böyle böyle dediler”. Yani bunu biraz yadirgadim.
    2.”… İsrail eleştirisini anti-semitizm olarak damgalamak isteyenler, bilerek ya da bilmeyerek zulme destek verdiklerinin farkındalar mı acaba? İslamofobia vicdanları köreltiyor ve mazlumun dahi kimliğine göre muamele ettiriyor olabilir mi?…” Demisiniz.
    Internet Forumlarinda “Gibbsons Law” diye bir kural var: Bir Forum tartismasinda birisi bir süre sonra antisemitizm, fasizim suclamasiylan gelir, ve o tartisma orada biter. Cünkü sizin her türlü argümanizin böyece musrulugu kalkmisdir. Sizin basiniza gelen buydu. Ama peki siz ne yapiyorsunuz? Sizde islamofobilen geliyorsunuz, ve size karsi her türlü elestirinin mesruglugunu aliyorsunuz. Yani solcu arkdaslarin size yaptigini sizde simdi aynisi yapiyorsunz.
    Kizmayin ama: Su bir iki yazinizi takip ettim, konulara cok duygusal davraniyorsunuz ve bu da biraz üslübunuza yanisyor.
    Ayrica (bu herkez icin gecerli): Size birisi antisemit, homofob demis, buna niye takiyorsunuz. Bana bunca internet ortaminda neler denilmediki: Vatan haini, Ermeni Dönemesi, Yahudi Dönmesi, Sabeteyaci vs. vs. (Velev ki Ermeniyim, ne olacak, bu simdi küfürmü). Ama ben hic buna takmadim. Yani biraz relax olalim internet ortaminda. Disardada bir hayat var. 🙂 🙂 🙂

  9. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 13, 2009 | Reply

    🙂
    cüneyd bey,
    kısa kısa cevap vereyim:
    1. gazze yanarken relax olamıyorum üzgünüm.
    2. bu siteyi şikayet forumu olarak görmüyorum. hayatımda kendilerine karşı söyleyemediğim hiçbir şeyi birisinin arkasından söylemedim. o bildirinin ilk defa imzaya açıldığı forumda burada yapmadığım kadar sert eleştiriler yaptım. o eleştirileri ise bu bildirinin hazırlayıcılarının hepsi okudu. birçok polemik de oldu. dolayısıyla burada bir durumdan bahsettim. yoksa kimseyi kimseye şikayet etmedim. dediğim gibi buradaki eleştirilerim onların okuyabileceği yerde yaptıklarımın çok çok daha yumuşağıdır.
    3. islamofobiyi bilinçli olarak söylüyorum. çünkü bildirinin hazırlayıcılarını gerek yazılarından gerek forumlardaki yazışmalardan çok iyi tanıyorum. bu tanıma fazlasıyla uyuyorlar bence…zaten vicdanlarının körelmesinin (filistin konusunda) sebebi de budur bence.
    4. duygusalsınız demişsiniz. evet duygusalım. yazdığım hiçbir yazıyı “salt akılla” yazılan bir makale gibi görmedim. böyle yazma niyetim de hiç olmadı. öylesi bana kuru bilgi aktarımı gibi gelir ki bana hiç hitap etmiyor. bu yüzden yazdığım yazıda öfkem varsa öfkemin, sevgim varsa sevgimin, acım varsa acımın, isyanım varsa isyanımın duyulmasını isterim…bu yüzden duygusallığımın üslubuma yansımasını olsa olsa bir iltifat olarak alırım.
    5. ah, kimselerin vakti yok
    durup ince şeyleri anlamaya

    kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
    evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
    yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
    bakıp kapatıyorlar
    geceye giriyor türküler ve ince şeyler
    ….
    cüneyd bey bence relax olmayın siz de…bunu da yapıcı bir eleştiri olarak alın lütfen:)
    sevgilerimle

  10. Yazan:Cüneyd Tarih: Oca 14, 2009 | Reply

    Enver Bey birsey sorabilirmiyim?
    “Gazze yanarken relax olamıyorum üzgünüm.” demissiniz.
    Öfkeniniz, isyaniniz, gazze konusundaki duygusalliginiz gazzedeki ölen cocuklar icin ne fayadasi var? Sizin o öffekeniz, isyaniniz gazze de kac tane cocugun hayatini kurtardi?
    60 senedir hepimiz öfkeliyiz, filistinlerin sorununde neler degisti?
    (Konu acilmisken: Amira Hass in Gazza kitabini hic okudunuzmuz mu?).
    Hayir bana simdi ne yapilim diye sorarsaniz…. vallah bende bilmiyorum. Ams sunu biliyorum ne ben öfkelenmedim diye ne de siz öfkelendiniz diye daha kötü insanlar degiliz.

  11. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 14, 2009 | Reply

    cüneyd bey,
    insanın relax olup olamaması kendi kontrolünde olan birşey değildir. bazı şeylerden acı duyarsanız otomatik olarak “relax” olamazsınız.
    gazze için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. ama elbette yapabildiklerimiz maddi ve manevi destek ötesine geçemiyor. ama hz.ibrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali ben de hiç olmazsa “tarafım belli olsun” istiyorum. bu sizin için önemli olmayabilir ama benim için hayati bir meseledir.

  12. Yazan:Cüneyd Tarih: Oca 14, 2009 | Reply

    Ben konuyu biraz baska bir acidan bakmak istiyorum:
    savaskarsitlarin imza kampanyasina bir göz attim. Yani Enver Beyin yazdiklari haric, öbür basliklar cidden antisemititsim kokuyor. Mesella “Şu sıralar çevrede en çok duyduğum söz, ‘Hitler haklıymış’ oluyor.” ya da ““İsrail’i Kahret Ya Rab”.
    Hadi Enver Bey i yanlis anlamislar, ama burda bariz bir sekilde israili elestireyim derken, bazi insanlar antisemitism yapiyorlar.
    Hele Nuh Gönültas in tesbiti( “Şu sıralar çevrede en çok duyduğum söz, ‘Hitler haklıymış’ oluyor.”) Türkiye deki antisemitism boyutunun vahim oldugunu gösteriyor. Aklima gecen günkü Eskisehir deki “Yahudiler ve Ermeniler giremez, köpekler girebilir” pankarti aklima geldi. Yani lafin kisasi: Bu ülkede bir antisemitizm var, ama tartisilmiyor. Bunu tabi bir kesim mal etmekte olmaz. Yani sirf Anadolu Vakit antisemitisimi yok, ayni anda Yalcin Kücük ve Soner Yalicnin solcu antisemitizimi var.
    Bence biz bir de Türkiye deki antisemitizimini tartismamiz lazim. Bu bana biraz eksik geldi! Yoksa sirf ben mi antisemitism ve her türlü irkciliktan rahatsiz oluyorum?

  13. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 15, 2009 | Reply

    cüneyd bey,
    o bildiriyi israil yanlısı yapan şey sadece bildirinin kendisi değil, bildiriyi yazanların yazdıları (2006’da lübnan bombalanırken ve şimdi) yaızlardır. size gazze bombalanırken birkaç gün önce yazılmış bir yazı. bildiriyi hazırlayanlardan birisi tarafından yazılıp bildiriyi imzaya açan kişi taerfından adeta bildirinin tefsiri gibi gönderildi. bu metinden seçtiğim bazı bölümler aşağıda. bana birisi bunun tefsirini yaparsa çok sevineceğim. ben mi ynalış anlayıp israil yanlısı diyorum bunlara yoksa bu tabir onlara az bile midir?

    “Aslında o İtalyan müslüman, faşist ve antisemit Kont, bugünkü durumu çok iyi özetliyor: İsrail’in bugün mücadele ettiği güçlerin toplamını kendinde barındırıyor.”

    “Türkiye’de kendini sol olarak adlandıranlar İsrail düşmanlığı yaparken bu tuzağa düştüler. Solda olan bir gazete, Türk faşistlerin sıkışınca Kürtlere karşı kullandıkları ana tema “bebek katili” tanımlamasını, İsrail için kullanırken kendini bir anda
    islamcı=antisemit=faşist üçlüsü ile koalisyon yapar halde buldu. Kısaca günümüzde İsrail düşmanlığı üzerinden sinsi bir biçimde antisemitizm yapılıyor. Bu yol ise insanı doğrudan faşizme, islamcılığa ve ırkçılığa götürür. Batı’da son on yıldır sol entelijansiya içindeki en önemli tartışmalardan biri olan bu konudan, tabii buradakilerin pek haberi yok. İstense de istenmese de, katı bir İsrail düşmanlığının sizi götüreceği yer doğrudan antisemitizm, yani ırkçılıktır. Tabii bu lanetli tanımlamayı kimse üstlenmek istemez ama sonunda varılan nokta o olur. Onun için ezilen ulus edebiyatı yapmadan önce karşınızdakinin kim olduğuna bakacaksınız (Filistinliler mi, yoksa islamcı Hamas mı?), kimin kimi kullandığını bileceksiniz (Filistinliler mi, yoksa Hamas’ı kullanan İran mı?), kim kimin rehinesi çözeceksiniz (Filistinliler İsrail’in mi, yoksa aslında Hamas’ın mı rehinesi?) ve tavrınızın kime yaradığını göreceksiniz (Filistinlilere mi, yoksa Tahran’ın Truva atı Hamas aracılığı ile İran’a mı?).
    Filistin sorunu vardır, büyük bir dramdır, ama onun muhatabı El Fetih ve Devlet Başkanı Abbas’tır; Filistinlileri Gazze şeridinde rehin alan ve suçu yokken ölen siviller üzerinden politika ve propaganda yapan Tahran’ın ajanı Hamas değil… Hamas’ın ayrıca o sivillerin ölmesi için yaptığı mizansenlerin (İsrailli sivilleri yok etmek için ateşlenen küçük füze rampalarının camilerin, okulların etrafına kasıtlı olarak konması gibi) insanlık dışı olduğunu da burada hatırlatalım.
    Aslında İsrail hep savunma amaçlı savaş yaptı. Eni çok dar, boyu kısa ve dört bir yanı düşmanlarla çevrilmiş çok küçük bir ülkenin ayakta kalmasının başka bir yolu da yoktu. Bu durum genelde hep anlayışla karşılandı. Ancak Oslo barış sürecinden itibaren İsrail’in savunma amaçlı askeri operasyonları eskisi gibi destek görmedi. Bugün İsrail’in yaşadığı sorun, güvenlik açısından haklı olmasına rağmen, barış süreci herşeye rağmen geçerli olduğu için, tezini kabul ettirememekten doğuyor. Sonuç olarak ateşkesi bozan Hamas ve İsrailli sivilleri hedefleyen de bir hafta boyunca tek taraflı olarak attıkları 500 füze oldu. Ama güvenlik krizini yaşayan İsrail olduğu ve siviller doğrudan Hamas tarafından hedef alındığı halde, güçlü olduğu için günah keçisi rolünü de İsrail oynuyor.”

    “İkinci hassas konu meşruiyet meselesidir. 2000 yılında İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı da olan Türkiye uzmanı akademisyen Alon Liel 1999 yılında yaptığım bir İsrail gezisinde bana ülkenin en önemli sorununu şöyle dile getirmişti: “Bizim açımızdan en önemli konu meşruiyet (légitimation) meselesidir, varolma ve yaşama hakkımızın kabul edilmesidir. Bunun için barışı mutlaka gerçekleştirmemiz gerekiyor. Suriyelilerle, Filistinlilerle ve ardından diğerleriyle. Barış gerçekleştikten sonra her ülke kendi yoluna gidecektir. Biz kendi yolumuza, Arap ülkeleri kendi yollarına. Türk dostlarımızın bizim bu ‘meşruiyet’ kazanma niyetimizi, arzumuzu anlamaları gerekiyor”. Bölgede tek dostu Türkiye olduğu için İsrail’in bu beklentisi bizim açımızdan çok önemli.
    İsrail’e 1999 ve 2000’de iki yıl ard arda gittim. Hem röportaj yaptım, hem gezdim, hem de bu ülkeyi iyi tanıdım. Geziden kastım turistik değil siyasi idi. 16 yaşımdan beri SHOAH beni etkilemişti, Musevilerle aramda bir empati oluşmuştu ve bu gezilerin sonunda İsrail’i gerçekten anladım. Ölümcül tehditlere rağmen ordusu (Tsahal) sivillerin denetiminde olan, siyaseti üç kilit kişinin belirlediği (Başbakan, Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı), Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan’ın memuru olduğu, müthiş güçlü bir sivil toplumu olan bu ülke, Batı demokrasileriyle yarışabilecek çok ileri bir siyasi sisteme sahipti. Çocukların kutsal olduğu bu ülkede savaş sırasında yapılan hatalar acımasızca eleştirilir. Lübnan savaşı sırasında Sabra ve Şatila katliamlarını protesto etmek için 300.000 kişinin barış mitingi yaptığı bu ülkede olanlar, Türkiye’de benzer bir durumda hayal bile edilemez. Türkiye’nin demokrasi alanında İsrail seviyesine gelebileceğine ihtimal bile vermediğim bir demokratik yapıdan bahsediyorum. Aynı AB süreci gibi Türkiye’nin İsrail demokrasisinden de öğreneceği çok şeyler var. Ancak, 1996 yılında imzalanan Savunma ve İşbirliği Anlaşması ile dost olan iki ülkenin ilişkileri islamcı AKP’nin 2002’de hükümet olması ile bozuldu. Bunda Hamas’ın Ankara seyahati ve hükümetin İsrail aleyhine düşmanca açıklamaları etkili oldu. Ben İsrail’de iken Türkiye’yi ve Türkiyelileri bu kadar seven dünyada başka bir millet olmadığını gördüm. Türkiye’nin imajının dünyada en mükemmel olduğu tek ülke İsrail’dir. Biz bile kendimizi acımasız bir şekilde eleştirirken, onlar bizim aleyhimize tek kelime söylemiyorlardı. Ankara’nın islamcı ve antisemit nutuklarından sonra şimdi ne durumdadır bilemem. Ama İsraillilerin kendilerini sırtlarından bıçaklanmış hissettiklerini sanıyorum; tehlike içinde günlük yaşadıklarından dünyanın en politize toplumu olduklarını da bu arada hatırlatayım. Türkiye’de İsraille ilgili en küçük bir olayın orada yayılıp bütün toplum tarafından öğrenilmesi için sadece birkaç saat yetiyor. Bölgede kader birliği yapacak sadece iki ülkeyiz. Biz onlardan demokrasiyi öğreneceğiz, onların devletlerini yaşatabilmesi için de en azından moral askeri bir güvenceyi de biz sağlayacağız. Türkiye’yi dost olarak arkasına almış bir İsrail geleceğe daha bir güvenle bakar. Ama AKP olduğu sürece ikircikli durum sürecektir. Bölgeye barışın gelmesi yükselen siyasi islam nedeniyle (özellikle İran faktörü) uzmanlara göre en az 25 yıl süreceği için, yapılması gereken ucuz İsrail düşmanlığının peşine takılarak sinsi antisemitizm yapmamak ve ırkçılık tuzağına düşmemektir. Ve tabii SHOAH’yı hiçbir zaman unutmamak ve genç kuşaklara sürekli hatırlatmaktır.”

  14. Yazan:Hasan Tarih: Oca 15, 2009 | Reply

    Bugün, adını tahmin edebileceğiniz bir partinin sempatizanları tarafından dağıtılan bir bildiri geçti elime. Üzerinde bazı markaların ismi yazıyor ve boykot isteniyordu.. Markaların çoğunun, başta Coca-Cola’nın İsrail ile (oraya da mal göndermesinin dışında) ilgisi yok. Markaların diğer bir ortak noktası da Ülker firmasının rakibi olması tabii..

    Anti-semitizm, hiç olmayan bir şey değil. Ancak çizginin ne tarafında olduğu belli olan ve demokratik fikirleri savunan kişiler neyi nasıl savunacağının farkındadır. Türkiye’de anti-semitizmi dillendirenler ve Gazze’yi bombalayan zihniyeti paylaşanlar bellidir..

  15. Yazan:Anarkist Tarih: Oca 15, 2009 | Reply

    savaş karşıtı lübunyaların israil yalayıcılığında üzerine yoktur bunu yenimi farkediyorsunuz.bu insanların ne olduklarına dair bir fikri olan varmı? savaşa karşıymış lan sen karşı olsan nolur? lopet! denyo senın internet forumuna yazdığın bildirilerimi okuyor israil ordusu nebraaam.. derdiniz ne anlamadım ki.. derdiniz mi yok yoksa..

  16. Yazan:Sevimgul Lerna Tarih: Oca 16, 2009 | Reply

    bi kere 1948 de filistin diye bir ulke yoktu , orada yasayan multeciler yasadiklari topraklari satip gittiler , kalanlar da etraftaki diger ( onlari ulkelerine almayi kabul etmeyen hem de) arap ulkelerinin gazi ile ulkeden cikmayi red ettiler . Al sana bir senaryo: bir sehri baris icin Kurtlere versen, ama PKK da oraya gizlensin , oradan sana fuze atip dursun , karsilik vermeye gittiginde de attigi butun fuzeleri okullarin hastanelerin sivillerin altina yerlestirmis olsun , ve sana bu saldirilari 40-50 sene durmadan yapsin , ne cocuklarini korkmadan okula gonderebil , ne kendin evinde su an yayildigin ve ahkam kestigin gibi rahat otur. Bugun benim gozumde Hamasi destekleyenlerin PKK yi destekleyenlerden farki yoktur , oradaki cocuklarin olumunu kina evet , ama Hamas’i da kina. Turkiye zaten hamas’i destekleyen tek ulke cikti , simdi bu yaziyi okudum da , yarin obur gun PKK da bir devlet kurar , Hamas’i destekliyorsaniz bizi de destekleyin der.
    Ayrica onemli bir bilgi , pankartlara Israil yerine yahudi yazarsan tabi ki antisemit ilan edersin , neyi elestiriyorsan ona yonel.
    Ikinci bilgi; Bu ulke yuzlerce savasa taniklik edildi , ilk defa milli egitim bakanligi cocuklari protesto isine karistirdi , gelecegin cocuklarini irkci yetistirmek degil de ne , bu ulke her gecen gun geriliyor , 10 seneye kalmaz Suudi Arabistandan farkimiz kalmaz , kadinlarin sokakta taslandigi bir ulke olur , gorursunuz. Kinamanin , boykotun da bir adabi olur , insanligini sagduyunu kaybederek saldirarak boykot edersen bir bakmisin sadece gericilerin , fasistlerin arasinda kalmissin.

  17. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 16, 2009 | Reply

    sevimgül hanım,
    vallahi pes size ne denir ki başka!

  18. Yazan:Cüneyd Tarih: Oca 16, 2009 | Reply

    Sevimgül hanim,
    bilgileriniz biraz yanlis galiba. Tamam su gercek. 1948 den önce cogu arablarin bazilari siyonistlere toprak ya da arsa satti (yoksa bunca siyonist kibuzimler orada nasil olusdu) Ama 1948 den sonra savasta bir sürü filistinli ülkeyi terk etti, kalanlarin bir bölümü göce zorlandi, ama arblarin bir bölümü ülkelerinde kaldi, tabi bir sürü engelerlen karsilastilar (Tom Segev in The Israelis ve One Palistine: kitablarin bir göz atin)
    Ama tam da üslübunuza katilmasam: Hamas in sorumlugu bu son olaylarda büyük. Yani Hamas o kdar masum degil. Yani Israilin kendi halkina saldircagini göze alip Hamas saldirlarda bulundu. Yani bu bir gercek. Zaten ben Hamas in filistin halkini düsündügü sanmiyorum, daha cok kendi iktidarini düsündügnü zanediyorum.
    Yani bir de su Hamas elestirsek, ama galiba bu da bir tabu.
    Ha son paragraftakileriniz tabiki katilmayip biraz sacmaldiginizi düsünüyorum.

  19. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Oca 16, 2009 | Reply

    Sevimgül hanım,

    1. Filistin konusunda hiçbir şey bilmiyorsunuz.
    2. Al sana bir senaryo: PKK hastanenin altına mühimmat yerleştirdi. O hastanede de Sevimgül hanım, annesi ve arkadaşları var. Hadi kolay gelsin…
    3. Hamas’ı terörist yapan, 3-5 Israilliyi öldürmekse, 1100 Filistinliyi öldüren nedir? Bu insanlar ölüme boyun mu eğsin? Çözümünüz nedir? Gel Israil, bizi öldür mü desinler? Halk, Hamas’ı destekliyorsa bunun sebebi halkın da terörist olması mıdır? Benim çocuğum İsrail bombasıyla öldüyse benim elime silah alıp ateş etmem çok mu “brütal” bir davranış olur?
    4. Pankartlarda hiç “yahudi” yazıldığını görmedim.
    5. Sizce boykotun “adabı” nedir?
    6. Filistin olayıyla Suudi Arabistan’dan farkımız kalmamasıyla nasıl bir ilişki vardır?

  1. 3 Trackback(s)

  2. Oca 13, 2009: Antisemitizm Eşcinsellik ve Modern Tabu — Düşünceler
  3. Oca 15, 2009: Modern Tabular: Antisemitizm ve Eşcinsellik : Derin Düşünce
  4. Şub 10, 2009: Modern Tabular: Antisemitizm ve Eşcinsellik — düşünceler

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin