RSS Feed for This Post

Madımak’ı devletin diliyle anmayalım!

20080627_derin_dusunce_org_madimak_sivas.jpg2 Temmuz yaklaşıyor…Bundan 15 yıl önce 2 Temmuz günü Cumhuriyet tarihinin en karanlık,en utanç verici günlerinden biri yaşandı.Sivas’ın Madımak otelinde 37 kişi yakılarak,dumanlar arasında boğularak katledildi.Bu katliamın 15.yılında 5 büyük Alevi örgütü ve yine birçok sivil toplum girişimi geniş bir katılımla orada olacak,bu katliamı unutmamak ve unutturmamak için orada olacaklar.Ben de 2 Temmuz günü bir aksilik olmazsa orada olacağım.Ben de bu utanç verici katliamı toplum olarak unutmamıza,bu kıyım olmamış gibi yapıp yaşamaya devam etmemize tüm kalbimle itiraz ediyorum!Bu ahlaksızca bir unutma arzusu çünkü…Dahası bu katliamın olduğu o günden itibaren “üzülmek” ve “acı duymak” gibi en yalın hislerin bile bu olay etrafında Türk devlet aktörlerince  yeterince ifade edilmediğini düşünüyorum.Dönemin özellikle sağ kanattaki politikacılarının hemen hepsi -iktidardaki,muhalefetteki ve Çankaya’daki dahil-insanlıktan nasibini bir zerre almamış açıklamalar yaptılar,yapabildiler.Türkiye Alevi toplumu kendi geleneksel bilgeliklerine uygun olarak geniş kesimleriyle bu konuda son derece mütevekkil,sabırlı ve sağduyu davrandı.Başka bir ülkede böyle bir katliamın ardından devlet yönetiminde olanlar bu kadar aymaz ve umursamaz davransa,siyasi partiler üzüntü ve özür yönünde dahi açıklama yapmasalar,hiçbirşey yaşanmamış gibi davransalar karşı-misilleme saldırılarla iş çığrından çıkabilirdi.Oysa Aleviler,ölülerini gömdüler ve matemlerini içlerinde yaşadılar büyük bir bilgelikle.Aslına bakılırsa Alevi toplumunun da çoğu esas itibariyle bu olayı hatırlayıp(ve Maraş,Çorum gibi benzer katliamları hatırlayıp) yeniden üzülmek istemiyor,hatırlayınca bu toplumun Sünnilerinin ciddi kısmında kökleri derinde olan Alevifobya ile karşılaşacaklarını biliyorlar çünkü.Fakat üstünü ört,ört bu nereye kadar gidecek?!…78’de Maraş da patladı,devamında Çorum geldi,93’de Sivas da patladı,95’de Gazi mahallesi olayında patlamanın eşiğinden döndü.Uzun bir süredir Alevi meselesi diğer gündemdeki meselelere kıyasla gerilerde kalıyor.Alevilik etrafında konuşulursa da Alevilerin hayata geçirilmesi fazlasıyla gecikmiş-hepsi de çok haklı olan-hukuksal taleplerinden bahsediliyor.Fakat Cemevlerine ücretsiz su ve elektrik verilmesi gibi basit bir idari tasarrufun bile bir türlü yapılamadığı bir ülke burası.Türk devlet zihniyeti de,o zihniyetin her tür gayrimeşru yöntemi kullanarak devirmek ve yoketmek istediği AKP hükümeti de bu konuya bakışta yekvücut haline gelebiliyor.AKP bu konuda kendini yoketmek isteyen gücün yedeğine girebiliyor.Başbakan Erdoğan iki gün önce,kendi Alevi milletvekillerinin verdiği soru önergesine tam devlet jargonuyla bir yanıt verdi.Aleviliği devlet zihniyetinin diliyle dışardan tanımlamaya kalktı.Sünni-dindarlığın her türlü tezahürünü irtica görüp mücadele etmek için hukuk falan tanımayan Yargı kurumları da,irticaya karşı müttefikimiz diye sırtlarını sıvazladıkları Alevi toplumunun sıra haklarına ve tanınma talebine gelince köktenci bir bağnazlıkla Aleviliği kendi tanımlamaya kalkıyor…Bu ülkede Alevilik mevzu bahis olunca,Tayyip Erdoğan Kemalist,Yaşar Büyükanıt ise bir anda İslamcı oluveriyor,aralarında fark kalmıyor…Bu ülkenin trajik düzeni de böyle sürüp gidiyor işte…

Devlet zihniyetinin kullandığı Sivas

Neyse biz yeniden Sivas’a dönelim,evet Sivas anılmalı,Sivas unutulmamalı ve unutturulmamalı…Ama tıpkı Denizler ve Türk 68’i meselesinde olması gerektiği gibi bugün için,yaşadığımız bu konjonktür için insanlık dersleri çıkarılarak anılmalı,bir daha böyle trajedilerin yaşanmaması amacıyla anılmalı…Bu vahşi katliamın olmasına göz göre göre seyirci kalan,hatta böyle bir katliamın olmasını kışkırtan Türk devlet zihniyetinin özünü anlama dersi olmalı bu ülkenin tüm ahlak ve vicdan sahibi insanları için Sivas…2 Temmuz katliamı maalesef şu ana kadar Alevilerin diri diri yakılmasına seyirci kalan Türk devlet zihniyetinin tam da arzuladığı yönde bir dil ve söylemle anıldı…Katledilen Alevi aydınlar,statükonun egemenliğini sürdürebilmek için tezgahlamak istediği yeni çatışmanın(laik-islami)tetikleyici fişeği olarak kullanılmak istendi.Yakılan insanlarımız Türk devlet zihniyetinin zenciyi zenciye kırdırtarak gücünü sağlamlaştırma politikasının aracı ve payandası haline getirildiler.Bu operasyon da büyük ölçüde başarılı oldu maalesef.Böyle bir katliam,orada yakılan insanları bu ülkenin makbul yurttaşı görmeyen ahlaksız bir zihniyet tarafından kendi güç konsolidasyonu için kullanılabildi,tüm toplum olarak bizler de buna göz yumduk,gerçekten çok üzücü ve utanç verici bir durum bu…

Alevifobya bu ülkede büyük sorundur

Evet,yukarıda da değindiğim gibi Alevilik meselesi,özü itibariyle toplumsal bir mesele…Şu an Kürt meselesi ve laiklik meselesi bu ülkenin gündeminde çok daha fazla konuşulan mevzular,fakat bu iki mesele de özü itibariyla siyasal nitelikte meselelerdir.Türk devlet zihniyeti özellikle son 5 yıldır psikolojik harp taktiklerinin her türünü uygulayarak bu iki meseleyi de toplumsal yarılma hattı haline getirmek için az gayret sarfetmiyor ama bu toplum şükür henüz o aşamaya gelmedi.Kürt meselesinde tehlike sinyalleri çalmıyor değil ama en azından Türkler ve Kürtler arası tarihsel anlamda derinlere dayanan bir etnik nefret yok,bu son derece “modern” bir durum,ama artık böyle birşey yok değil,bu Kürt meselesinin toplumsallaşması ihtimaline dair de ileride yazacağım…Alevi meselesine döndüğümüz zaman ise itiraf etmek zorundayız ki,toplumumuz için bu mesele kökü derinlere dayanan bir toplumsal ayrışma hattını ifade eden bir meseledir,hatta adını koyalım bu bir Alevifobya sorunudur… Bu toplumda egemen Sünni çoğunluğun ciddi bir bölümünde kökleri derin bir Alevifobya histerisi vardır…Ve bana göre Türkiye’nin en ama en önemli toplumsal nitelikli meselesi de budur.Ne Kürt meselesi ne başka birşey toplumsal anlamda bu problemin içinde barındırdığı tehlike potansiyeliyle kıyaslanamaz…Bugün laik yaşam tarzına sahip olan,aile kökenleri Sünni olan birçok insanda da biraz eşelerseniz bu Alevifobyayı görebiliyorsunuz.Nitekim makbul vatandaş tipi LAST(Laik yaşam tarzına sahip Sünni Türk)olan,kurucu temelleri bu kimlik ekseninde atılmış,bu LAST kimliğin egemen olması üzerinden inşa edilmiş bir devlet zihniyetine sahibiz.Sabah akşam laiklik obsesyonu içinde dört dönen Sünni kökenli egemenler için başörtülü bir kadın da,kimliğinin tanınması talebinde olan bir Alevi yurttaşımız da aynı şekilde makbul değildir…Ancak belli konjonktürlerde bazen Sünni-dindarlar bazen de Aleviler bu devlet zihniyeti için geçici müttefik olabilir.Bu ittifak zamanı geldiğinde iptal edilir ve Alevilere de Sünni dindarlara da gerektiği vakit devlet tarafından hadleri bildirilir,hatta bu bildirilecek had bizzat zenci kabul edilen bu kesimleri birbirilerine karşı tetikçi olarak kullanmak suretiyle yaptırılabilir,egemen zihniyet zaiyat da vermeden amacına ulaşır,gücünü artırarak yoluna devam eder…Türk devlet zihniyetinin özü budur,bu zihniyet devletin bekasını bu sayede sürdürebileceği gibi insansız,vicdansız ve ahlaksız bir bakışaçısında sahiptir…Sivas katliamında da bu zihniyet tekrarlanmıştır…Yakın zamanda Malatya katliamında da bu zihniyet tekrarlanmıştır,Şemdinli de bu zihniyet tekrarlanmıştır.Hrant katledilirken de,Denizler asılırken de,Menderesler asılırken de,80 öncesi hergün her kanatta insanlar katledilirken de aynı zihniyet tekrarlanmıştır…

Yananlar ikinci kez katlediliyor

Sivas katliamını anarken bu zihniyetin amacına hizmet ederek,tam o zihniyetin istediği gibi “şeriat isteyenlere karşı laik cumhuriyet rejimini savunmak” ekseninde bu katliamı anmak,o yakılan insanları bir daha yakmak,bir daha katletmek demektir…Açık söylüyorum,iyiniyetli bile olunsa gaflet yada körlük sebebiyle bu vahşi katliama ortaklık etmek demektir böyle bir yaklaşım…Dahası olayın özünü de saptırmaktır,ve açıkça olayın “Alevilik” boyutunu örtbas etmektir,bu anlamıyla Alevi kimliğine yönelik de bir ihanettir…Genco Erkal’ın “Sivas 93” adlı piyesi Alevileri devlet zihniyetinin vasıtası haline getiren bu çarpık ve ahlakdışı yaklaşımı net biçimde örneklemektedir,bu katliamı anan birçok kitap da aynısını arlanmazca hala yapabilmektedir…O insanlar “laik cumhuriyet yandaşı” oldukları için değil,Alevi olduğu için yakıldılar…O gözüdönmüş kalabalık Pir Sultan Abdal’ı  “laik cumhuriyetin savunucusu” olarak gördüklerinden mi Pir Sultan’ın heykeli yakıldı?Pir Sultan bir Alevi inanç önderiydi,bir Alevi ozanıydı,o sebeple o heykel yıkıldı,Sivas sokaklarında sürüklendi sonra da yakıldı.Burada direkt Aleviliği hedef alan toplumsal bir nefret ve bu nefretin açığa çıktığı bir cinnet hali var.Aynı şey 1978’in Maraş’ında da yaşanmıştı.Kürt meselesi bağlamında yaşadığımız,güvenlik güçleriyle toplumun karşı karşıya olduğu,çatıştığı durumdan farklı ve çok daha korkunç birşey hem Maraş da hem Sivas da yaşanan.Maraş da komşunun komşuyu,esnafın karşı sokaktaki esnafı boğazlamaya girişmesi gibi bir dehşet yaşandı bu ülkede.Sivas da bundan da korkunç bir durum vardı.Evet her iki katliamda da açık bir provokasyon olduğunu biliyoruz,Sivas da kitle dağılmak üzereyken bile,o kitlenin dağılmasını önleyip sistemli biçimde Madımak oteline yönlendiren kişilerin olduğunu tüm tanıklar söylüyor.O hiç yakalanamayan yada yakalanırsa da hep delil yetersizliğinden çıkan kişiler Maraşta da vardı.Fakat burada benim özellikle önemsediğim şey ortada bir küçük provakasyonla iç savaş çıkartılabilecek bir zeminin var olmasıdır.Esas toplumsal meselemiz,esas insanlık meselemiz,ahlak meselemiz budur.Bu zemin oldukça sürekli tasvir etmeye çalıştığım o devlet zihniyeti kendini takviye edecek kaynakları bulacaktır…Özellikle İslami endişe sahibi aydınlar,İslami kanaat önderleri bu ülkenin Sünni-dindarlarının ciddi bölümünün bir derecede Alevifobya histerisine sahip olduğu gerçeğini kabul ederek,bu mesele üzerinde ısrarla durmak zorundadır.Bu ahlak,vicdan ve insanlığın da bir gereğidir…Bilmeliyiz ki bu ülkede başörtülü oluşu sebebiyle hastane kapısında ölüme terkedilen Medine Bircan’larla,Madımak’ta Alevi olduğu için yakılan Hasret Gültekin’lerin,Bidon kafalılar denilip üniversite önlerinde aşağılanan,okula sokulmayan dindarlarla,mum söndü oynayanlar diye alay edilen Alevilerin kaderi aynı noktada buluşmaktadır…Kızılbaş ve Sıkmabaş diye aşağılama amaçlı sözlerle anılıp,küçümsenen insanların kaderi aynıdır,aynı devlet zihniyeti tarafından aşağılanmaktadırlar,aynı devlet zihniyeti tarafından bu iki kimliğe sahip insanlarımız da makbul yurttaş sayılmamaktadır…Geçtiğimiz 85 yıl içinde yeri gelince bu zihniyet bu kimliklere sahip yurttaşlarımızı yanına çekmiş,işini gördürmüş,sonra da yoluna devam etmiştir…2 Temmuz 93 katliamını da bu hakikatler ışığında kim olursak olalım,nerden gelirsek gelelim insanlık ortak paydasında anmalıyız,orda yananları ve tüm Alevi yurttaşlarımızı zenci olarak kabul eden egemen zihniyetin diliyle ve söylemiyle 2 Temmuz katliamını anmak ben de mide bulantısı yaratıyor…Tüm Alevi bilgelerinin ve insanlık birikimimizin bütün bilgelerinin bizlere öğrettiği adaletin,hakkaniyetin,ahlakın,erdemin diliyle analım 2 Temmuz’u…Başkasına yapılan haksızlığın derecesini hesap etmeden,”Bize yapılan şu kadardı,size yapılan bu kadardı” demeden,zulüm görene “Siz aslında şöylesiniz,fakat şimdi şundan şöyle davranıyosunuz” gibi sözler sarfetmeden,kime hangi derece yapılırsa yapılsın “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” deme erdemini göstererek Sünnisiyle Alevisiyle bir insanlık dersi haline getirerek beraber anabilsek Sivas’ı,bu duygularla buluşabilsek keşke Madımak’ın önünde,bu 2 Temmuz…Bu ülkede bu çok mu zor gerçekten?

Aynı konuda : Ergenekon Failleri, Madımak Katilleri »

 

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 16 Yorum

  2. Yazan:ahmet küçükercan Tarih: Haz 29, 2008 | Reply

    saygıdeğer yazar kardeşim sadece size ozaman ki başbakan yardımcısının rahmetli erdal inönü olduğunu hatırlatıp sol kanadı aklama yoluna değilde olaya politize bakış açısından ziyade insani bakış açısıyla yaklaşmanızı tavsiye ederim ayrıca sünnilerin alevifobiasından bahsederken acaba siz sunni fobia tavrınıda olduğunuzun farkındamısınız selamlar

  3. Yazan:fuatogl Tarih: Haz 29, 2008 | Reply

    Maras, corum, sivas vs. sig ve muglak bir laiklik etrafinda da donuyormus “gibi” gorunen tepedeki iktidar kavgasina eklemlenmis, oradan pozisyon alan birsey olmamali elbette. Ama olayi laiklik acisindan da gormek, muglak olarak kullandiginiz “devlet zihniyeti” hizmetcisi olmayi gerektirmiyor. Bu ulkede laiklik acisindan gercek bir problem var. Kemalizmin ne idugu belirsiz pisirik laiklik zirvaliklari var diye bu gercek ortadan kalkmiyor. Aleviler de bu sorunun onemli magdurlarindan. Diyanetiyle, islami kimlik dayatmasiyla, din dersleriyle bu ulke zaten hicbir zaman sozluk anlamiyla bile laik olmadi. Yok laiklige aykiriymis falan filan hepsi parodiden, yalan dolandan ibaret.

    Dolaysiyla laiklik vurgusu yapmak, illa da anlattiginiz bicimde tukaka degildir. Pekala gercekci bir vurgudur. Yakanlarda bosuna “kahrolsun laiklik!” diye slogan atmadi saatlerce!

    Birde ufak not, tabi ciddiye alirsaniz:
    Tarihsel mevzulara bakarken, somut kosullari, zaman ve mekani unutmamak gerekiyor Rasim bey kardesim. Derin 68 analizlerinizde bunlari bosladiginiz icin hatirlatmak istedim. Maras, Corum, Sivas, Gazi olaylarinin elbette ortak yonleri var, alevilere karsi tahammulsuzluk elbette bunlardan bir tanesi, ama yegane degildir. Zamana ve mekana gore kac tasla kac kus vurulabilir verimliligi gozetilen bu olaylar da, alevi tahammulsuzlugu hepsinde ortaktir, fakat hikayenin hepsi bu degildir.

  4. Yazan:saniye ince yıldız Tarih: Tem 2, 2008 | Reply

    akp geldi ne hikmettir bilinmez, her türlü kapanmış yaralar tırtıklanarak kanatılmaya çalışılıyor. adına da uytma modu; efendim unutmayalım deniyor. kardeşim aleviler gerçek türklerdir ve asla bu güne kadar oyuna gelmedikleri gibi bundan sonra da gelmeyeceklerdir. olayı anmak başka olay üzerinden kışkırtma taktiklerini sergilemek başka…

  5. Yazan:saniye ince yıldız Tarih: Tem 2, 2008 | Reply

    bir de arkadaşım başlığa takıldım afedersin “madımağı devletin diliyle anmayalım” cümlesi yerine gerçek müsebbibleri olan “hükümetlerin diliyle…”deseydiniz sizi biraz da olsa samimi bulabilirdim.

  6. Yazan:Tugce Tugce Tarih: Tem 3, 2008 | Reply

    Orada ölenlerin hepsi ama hepsi laik, aydın bir Türkiye taraftarıydı. öyle bir devlet olduğumuzu düşünerek oraya gidip, şenlikler düzenliyorlardı. Ama ağzından salyalar akan, laikliği içine sindirememiş hayvan bile diyemeyeceğim sürüler onları diri diri yaktılar. Ne diyelim, darısı onların ve çocuklarının başına. Bi gün biz de yakıp, yıkmayı ve yok etmeyi öğreneceğiz. Napolyon ne demiş, yenile yenile yenmeyi öğreneceğim… Biz de böyle yok edile yok edile bi gün yok etmeyi öğreneceğiz. Asıl bundan korkun…

  7. Yazan:turan çevik Tarih: Tem 3, 2008 | Reply

    37 can” diye bir kavram var hep..
    ama.
    iki tanesi mit mensubu çıktı onların.
    kaç tanesi gerçekten can? kaç tanesi kurunun yanındaki yaş?
    bunları bir ayırmak lazım.
    alevi örgütleri olayın neden ve nasıl gerçekleştiğini bir şekilde öğrenmek yerine hep kolaya kaçıyor.
    “sivasta yandık ey canlar” çok romantik bir çıkış……..
    evet yandınız yakanlara lanet olsun.
    ama orası için şiirler ve türküler yakmakla görevinizin bittiğini sanıyorsunuz.
    neler olduğunu izah ederken de cüppeli sarıklı gerici yobaz muhabbetine kaptırıyorsunuz kendinizi..
    olay çok büyük ama olayın taraftarı olan alevilerin izahı çok küçük ve tatmin edici değil.

    ( ki aynı gün sivasta sünni mahallelerinde rastgele ateş açan aleviler 10 kişiyi öldürmüştü-emniyet tutanaklarında mevcuttur olayın büyüyüp çatışmaya dönmemesi için kapatıldı)

    mazlum edebiyatını ve intikam çığlıklarını
    bir yana bırakıp gerçeği araştırmak herkes için en öncelikli iş olsa gerek…
    yoksa daha çook yanarız.

  8. Yazan:turan çevik Tarih: Tem 3, 2008 | Reply

    bu arada konu ile yakından alakalı olduğunu düşündüğüm başka konuları da bu yazının altına eklemeyi uygun gördüm..
    yaklaşık 8 yıldır müzikle ve müzisyenlerle iç içeyim. sanatçısından tut dinleyicisine kadar bir çok alevi arkadaşım var.
    (“aleviler aslında iyi insanlardır” aptallığı yapmayacağım tabii ki de)

    —son günlerde alevi kökenli tv lerde sivas olayları ile ilgili konuşmalar yapılıyor.
    paneller, konserler vs.
    inanın konu o kadar karmaşık bir hal aldı ki..
    olayın ortada kalması ve sokaktaki sakallıya fatura edilmesi gayet doğal.
    —alevilerin cinsel hayatı için zeka sınırlarını alabildiğine zorlayan ama elini yıkamaktan bile bizar olmuş cahil sünnilerin karşısında “siz yezitsiniz” diyen; ayrılıktan daha çok cahillik noktasında birleşen insanlarımız var.
    —alevilerin tek üretimi neden müzikmiş gibi algılanıyor? merak ediyorum.
    ( alevilik edebiyatı yapmayan alevi şirketler,kurumlar da var ama alevi deyince akla saz geliyor-normal olarak)
    —ben hiç alevilere saldıran bozlak,zeybek,karşılama havası duymadım. ama iki deyişten birinin sünnileri aşağılaması zoruma gidiyor.
    ve bu hiçbir alevinin umurunda değil.aksine çoşku veriyor.

    — bir alevi kendisini neden doğal solcu görür ve solcu yazarlardan başkasını okumaz? anlamıyorum. aksine sağcılar ise sol yazarları okuma konusunda daha esnek durumdalar.

  9. Yazan:ahmet terzi Tarih: Tem 4, 2008 | Reply

    gazi olayları çete gladio işimi deseniz anlarım olabilir derim ama sivas farklı sivasta her şey gözönünde oldu olaya ilk kıvılcımı verenler o zamanki refah partisi belediyesi idi fotoğraflara ii bakın belediye meclis üyesi bütün tahrikleri başlatan o ve belediye çalışanları arkadaşım o zaman sivasta idi.şenlikten 1 gün önce refah zaten halkı kışkırtmaya başlamaış halk bize çok kötü bakıyordu diyor.belki refah yetkilileri bu kadar olayların ileri gideceğini kestirememiş olabilir.ama başlatan refah belediyesidir.

  10. Yazan:ahmet terzi Tarih: Tem 4, 2008 | Reply

    saniye yıldız hanımefendiye katılıyorum akp son günlerde her olayı ergenekona bağlamaya çalışıyor ama sadece 12 eylüle karışmıyor.ağzına bile 12 eylülü almıyor neden acaba yoksa akp 12 eylülden beslendiği içinmi evet dinci yapılanmalar 12 eylülle başladı

  11. Yazan:snowqueen Tarih: Tem 4, 2008 | Reply

    Bence ikiz kulelere saldıran da Ergenekon’du, Irak’a giren de, depremleri de organize edebiliyorlarmış, 12 Temmuz’da halkı AKP’ye karşı kışkırtmak için bir deprem hazırlamışlar, Allahtan son anda müdahele edildi.

  12. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Tem 4, 2008 | Reply

    Alevilik mevzu bahis olunca,Tayyip Erdoğan Kemalist,Yaşar Büyükanıt da İslamcı oluveriyor,aralarında fark kalmıyor…
    Aslında bu cümle bile bütün hadiseyi özetlemeye yetiyor.Yani herkesin çok rahat anlayabileceği bir dille deniliyor ki,meseleye vicdanımızla,insanı duygularımızla yaklaşalım.Duygularımızın dili yüreklerimizden süzülüp gelsin,iktidar dengelerinin ince hesaplarına takılıp kalmayalım.

    Şimdi ne var bunda?Rasim bey böyle bir çağrıda bulunmakla hata mı etti?Hem bu kaygısını haklı çıkaracak sayısız neden var.Bugüne kadar alevi meselei siyasi çıkarlara,ince iktidar hesaplarına endekslendi;devletin de,hükümetlerin de yaklaşımı bunun ötesine geçemedi.

    Şimdi sormak gerek,acaba bu gerçeği vurgulamanın neresi samimi bulunmuyor?Yani böyle her konuda öküzün altında buzağı arayarak ucuz laf cambazlığı yapmanın kime ne yararı olacak anlamış değilim.

  13. Yazan:ümit harmancı Tarih: Tem 4, 2008 | Reply

    ne ülke ama ne halk ama…1400 yıl önce iki arap grubu iktidar pastası için savaşmış ve birbirini katletmiş..bu iki grubun ardılları 21. yüzyılda hala birbirine ters bakıyor..ülkemdede bunun yansıması alevi sünni sürtüşmesi olarak sahne alıyor..aynı etnik kökenden gelip kardeş olmarına rağmen..alevicilik,sünnicilik yapmaya devam edin.doğan çocuklaınıza biriniz Ali,dğeriniz Muhammed adını koyun;beyinlerinede mezhep zehirini akıtın,vuruşturun gelecek nesilleride…..nerede oğuzhanlar,buğrahanlar,gültekinler???????

  14. Yazan:Ali Dursun Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    Öncelikle sitenizin başarılı olmasını,yaygınlaşmasını diliyorum ve
    sitenizi kendi yakın çevreme öneriyorum.Eğer amaçlandığı gibi
    sürdürülebilirse entellektüel düzeyimizin artırılmasına çok büyük
    katkısı olacağından şüphem olmadığını ifade etmek istiyorum.
    Aslında Türk sol’u kullanıldı mı? sorusunu irdelemek isterdim fakat
    gündemi meşgul eden o kadar yüklü konular varken ve bunlardan en önemlisi
    “Ergenekon Operasyonu” iken buradan başlamak daha gerekli bir hal
    aldı.Aslında bütün konular bir bütünlük içinde gelişiyor ama
    fotoğrafın tamamını göremeyenler için parça parça karşılıklar
    çıkıyor.Dünyada olup bitenleri göremeyenler hiç kuşkusuz ülkemizdeki
    gelişmeleri anlayamazlar.
    Rusya’da reel sosyalizmin çözülmesi ve buna karşılık emperyalistlerin
    yoğun bir şekilde sürdürdükleri”sosyalizm iflas etti” propagandaları
    dünya ölçeğinde kısa süre içinde etkisini gösterdi.Sosyalizm bir
    şirket mi dir ki iflas etsin? Bu propagandalar sonucu evrensel düzeyde
    sürdürülen Ulusal kurtuluş mücadelesi,emek mücadelesi geriledi.Komünizm
    iddaasındaki partiler sosyal demokrat bir düzeye,sosyal demokrat partiler ise
    daha da merkeze savruldular.Siyasette yakalanan ve kullanılan düzey
    geriledi.Siyasetin kullandığı argümanlar değişti,sosyalizm ve emek
    tartışmaları yerini ilkel argümanlara,din,milliyetçilik,bölgecilik gibi
    konulara bıraktı.Bu yeni durum tam da emperyal çıkarlara hizmet
    ediyordu.Dünya ölçeğinde sol ve sosyalist iktidarlar önemli oranda güç
    kaybettiler,yerini emperyalist işbirlikçi iktidarlara bıraktılar.
    Irak işgali nedeniyle basına demeç veren Bush,bu 3. haçlı
    seferidir,diyordu.İlk iki haçlı seferinde büyük kayıplar veren işgalci
    emperyalistler 3.haçlı seferinde işlerini sağlama alarak geldiler.Ortadoğu
    coğrafyasında direnç gösterebilecek hiç bir ülke kalmamıştı.Irak
    işgali bütün dünyanın gözü önünde ve hatta çoğu işbirlikçi
    ülkenin koalisyonu ile kolayca yapıldı.Hatta işgal Irak içinden de önemli
    oranda destek buldu ve işgalciler neredeyse alkışlarla Irak’ı işgal
    ettiler.
    12 Eylül faşist darbesi ile ABD’nin çocukları olan darbeciler ülkemizin
    kimyasını bozdular.Bütün partiler,sendikalar ve dernekler dağıtıldı.Bu
    örgütlerde yer alan önderler işkencelerden geçirildiler,hapsedildiler,idam
    edildiler,büyük gözaltı başlamıştı.Dağıtılan bu örgütlerin yerine
    Atatürkçülük diye diye bizzat darbeci Evren Atatürkçülüğü yok
    ederek,kürsülerden ayetler ve hadisler okuyarak dinci örgütleri ikame
    ettiler.F.Gülen ile darbe anayasasını desteklemesi karşılığında
    anlaştılar.Böylece örgütlü yapılar tasfiye edilmiş yerine konulacak
    insan profili olarak tarikat ve cemaatler eliyle yetiştirilecekti.İşte
    AKP’yi iktidar yapan tarikatlar eliyle yetiştirilmiş,kaderci,dinci,Humeyni
    hayranı yeni nesildir.
    12 Eylül faşist darbesinde işkencelere maruz kalmış,hapis yatmış bir
    insan olarak darbeciler yargılansın diyorum,darbecilerden hesap sorulsun
    diyorum.Ülkemiz 12 eylül darbesiyle hesaplaşmadıkça
    demokratikleşemez.Öyleyse AKP ne yapıyor? Bu Ergenekon operasyonu
    darbecilerin ve derin devletin açığa çıkarılması mıdır?
    Hayır,asla,böyle bir şey değildir.Eğer öyle olsaydı en masumane
    başlangıç 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını engelleyen anayasa
    maddesi AKP meclis çoğunluğu ile kaldırılırdı ve Marmaris’te resim
    yapmakla meşgul olan darbeci Evren tutuklanır,hapsedilir ve yaptıklarının
    hesabı sorulur,yargılanırdı.Bu Ergenekon operasyonu bir kandırmacadan
    ibarettir.Darbelerden çok çekmiş emekçi halkımız kendini kandırmasın,bu
    yapılanlarla darbecilerden hesap sorulacağını ümit etmesinler.Darbecilerden
    okkalı hesap sorabilecek olan tek güç emekçilerin iktidarı
    olacaktır.Elleri kirli olanlar temiz eller operasyonu yapamazlar.

  15. Yazan:Ahmet Karabacak Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    Tuğçe tuğçe benim bu yorumumu okumayacaktır ama

    okuyanlar için yazayım..
    Dört askeri müdahalenin de arkasında ABD-NATO vardır. Nereden mi çıkarıyorum, izleyin..
    1- Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan idamları ve darbe hukukunu övmüş;1960 darbesini “devrim” olarak nitelemişti. Menderes aslında Cumhuriyet’e ihanetten yargılanmalıydı.

    Bunları düşünen eski danıştay BAŞsavcısı, bir de Yassıada yargıcı Salim Başol’un tavrına bakalım.
    Bir haklı itiraz üzerine yargıç “Ne yapalım, sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyor. Daha ne desin adam… 🙁
    2- 12 Mart 1971 öncesinde 9 Martçılar “devrim” adı altında “sol darbe” kovalarken yine tuhaf patlamalar oluyordu:

    Hasan Cemal’in çalıştığı Devrim’in Kızılay’daki bürosunun yakınındaki MASON derneğinin bahçesine devrimci gençler dinamit atmışlardı…

    Dinamiti getiren kim miydi? 27 Mayıs darbesini yapan Milli Birlik Komitesi’nin üyelerinden İrfan Solmazer!

    12 Mart öncesinde cuntacılık faaliyetlerine katılmış olan Erol Bilbilik, İrfan Solmazer’i şöyle anlatıyor:

    “Bir gün Orhan Kabibay’ın evinde toplandık. İrfan Solmazer bana ‘Erol sen denizcileri ihmal etmişsin’ dedi. Kimi ihmal ettiğimi sorunca ‘Sarp Kuray’ı Deniz Gezmiş’i ihmal etmişsin. Hiç temas kurmamışsın. Ama ben onlara Ankara’da İstanbul’da mısır patlatır gibi bomba patlattırıyorum’ diye konuştu.”

    Bilbilik’in aktardığına göre; Solmazer, Deniz Gezmiş’e “Amerikan Büyükelçiliği’ni tara ve yok ol” diye emir vermiş!

    Sarp Kuray’a da “Git filan yeri bombala” diyormuş…

    Final? Gezmiş’i, Kuray’ı ve benzerlerini çatır çatır kullandılar; İrfan Solmazer ise 12 Mart’a yirmi dört saat kala Almanya’ya uçuruluverdi!

    BU ANLATILANLARA BİLBİLİK HODRİ MEYDAN DEDİ,seyrettiğimden biliyorum. Kimsenin gıkı çıkmadı.
    3- 12 Eylül 1980 darbesine doğru SSCB’ye karşı, ABD-NATO çizgisinde hareket edecek bir milliyetçi akım için Türk Milleti’nin yönlendirilmesi MAKSADIYLA MİLLİYETÇİLER manipüle edildiler.
    Sağ ve sol kesimden aydınlar ve gençler öldürüldü. Dikkat çekici bir örnek de dava devam ederken 3.celsede Ağca’nın ; “Hani nerede verdiğiniz sözler?” benzeri yakınma mesajını meçhul yerlere göndermesidir. 23 Kasım 1979’da Ağca, meçhul yerlerin yardımıyla (ki KARTAL ASKERİ CEZAEVİNDEN yalnız başına kaçması imkansız) kaçmış, ÇATLI!!!nın yardımıyla İran’a gitmiştir.. Ne garip değil mi, delikanlı çatlı KATİLİ (para gani..) kaçırabiliyor.

    Başka bir örnek ; abd başkanı jimy carter’a ulaştırılan haberin sahibi Paul Henze, 2003 yılında bir Türk gazetesine verdiği demeçte “Bizim çocuklar işi başardı” sözlerinin Mehmet Ali Birand’ın uydurması olduğunu belirtmiş, ancak kısa bir süre sonra Birand 1997’de Henze ile yaptığı görüşmenin sesli ve görüntülü kayıtlarını yayınlayarak Henze’i yalanlamıştır.. Daha ne olsun..

    NOT : Madımak’ta bunların pis oyunlarından biridir, kendi vatandasına acımayıp 2 kuleyi ve içindekileri canlı canlı yakan zihniyet (burada bir ayrıntı : yahudiler o gün işe geç kalmışlar, hem de çoğu) Madımak’ı da yakar, abd konsolosluğunun önündeki POLİSLERİMİZİ öldürtüp saldırıya uğramış olan kendisi gibi açıklama da yapar.. A – M – A

    Türk milletiyle başa çıkılamayacağını unutur…

    Eğer Ergenekon ANS’ye kadar uzamazsa RTE ile ergenekon anlaşmış demektir. Yine de olsun, buda bir başlangıç sayılır.

    Bütün okuyuculara saygılarımla.

  16. Yazan:fatih y. abbas Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    devletin insanlari birbine kirdirmasina gerek yok ki. cunku kavganin sebebi, devlet algimizin icinde yatiyor. devlet deyince,
    devletten ne bekliyorsunuz deyince, eski ve cok koklu su kavga sebepleri, iktidar talepleri ortaya cikiyor:
    devlet herkesi zengin yapsin!devlet koylere kadar bir suru okul yapsin,
    her ile ve ilceye universite yapsin
    devlet her yere fabrika yapsin, devlet issize is bulsun
    devlet herkesi tedavi etsin, doktor gondersin, ilac dagitsin, devlet hastane yapsin, devlet su versin devlet elektrik versin, hatta devlet yemek versin..para dagitsin.. yetime yoksula sahip ciksin. emekliye, dula, cocuga cocuga, gence yasliya sahip ciksin
    devlet herkesi korusun ve kollasin!
    YETMIYOR, herkesi esitlesin! bolgeleri de esitlesin! Oneri: akdeniz’de karadeniz’de deniz manzarasi var, marmara’da bogaz.
    sivas’ta, yozgat’ta tunceli’de kars’ta afyon’da bogaz manzarasi yok!

    BUTUN BU TALEPLER DEVLETE VE IKTIDARA IHALE ULUFE RANT IMKANLARI, BUTCE YAGMASİ, SUNUYOR!
    TOPLUMA DA VERGI KAVGASI!

    DEVLET ICINDE ACIMASIZ BIR RANT-IKTIDAR KAVGASİ SURUP GIDIYOR. AKTAORLER ARASI BU KAVGA TOPLUMA DA YANSIYOR DOGAL OLARAK.
    “BARAJ IHALESI KAPAN AKTORLERDEN BIRI ALEVI ISE” SUNNILER BASLIYOR ITIRAZA, MIZMIZLIGA AKTORLERDEN BIRI KURTSE, GENE KAVGA BASLİYOR!

    BOS YERE KOMPLO TEORISI ICAT ETMEMEK GEREK!

  17. Yazan:ömer Tarih: Kas 2, 2010 | Reply

    Arkadaşlar ben Kahramanmaraşlı sunni bir vatandaşım Sivas olaylarının bir benzeri de biliyorsunuz bizim şehrimizde yaşandı.Bu tür saldırıları planlayanları şiddetle kınıyorum Yaradılanı severim yaradandan ötürü diyenleri samimi bulmuyorum acınıza katılyor sizleri yürekten destekliyorum. Ama benim düşüncem İsalmiyet veya başka bir dinde farklı mesheplere bu tür saldırılarıları onaylayan bir düşünce yoktur o dinini özümleyememiş cahil kişilerin vaya kandırılmış kişilerin işidir diye düşünüyorum. Saygılarımla

  1. 1 Trackback(s)

  2. Tem 8, 2008: Ergenekon Failleri, Madımak Katilleri : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin