Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

Bu Pazartesi: Onlar da Başörtüsü Yasağına Hayır Demişlerdi »

Geçtiğimiz aylarda başörtüsü yasağının hayatın her alanından kaldırılması için düzenlenip Başbakan’a teslim edilen Ak-Der’in imza kampanyası, toplumun çok farklı kesimlerinden, düşünce ve yaşam pratiklerinden gelen 20 bin insanın ve pekçok derneğinn verdiği imzalar ile kimsenin  bir diğerinin; özelde başörtülü insanların hukukunun çiğnemesini hoş görmediği bir vicdan manifestosu gibiydi.
Bu pazartesi mezkur imza kampanyasının Read the rest

Müsaade Var Mı, Vicdani Ret Hakkımı Kullanacağım? »

Sunuş: Vicdani ret, bireyin ahlaki değerleri, dini inançları, politik görüşleri doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir.  

  Vicdani reddin geçmişi ilk devletlere dayansa dahi resmileşmesi 20 y.y. başlarına dayanmaktadır.  

  Dünya üzerinde birçok ülke de vicdani ret hakkı bir tercih olarak kabul görürken Türkiye’de durum farklıdır. Vicdani reddini açıklayan insanların davaları 3-5 yıldır devam etmektedir. Hatta bu konuda yazan yazarların dahi hakkında soruşturma açılmıştır. Hatta hatta vicdani ret hakkını kullanmak isteyen Enver Aydemir 20.07.2007 tarihinden bu yana askeri cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. 

  Halen askerlik görevinin kutsal kabul edildiği bir ülke de, dini inançları nedeniyle vicdani reddini açıklayan Enver Aydemir’in avukatı Davut Aydın ile hem Enver Aydemir’in durumunu, hem de vicdani reddi konuştuk. 

C.B. : Davut bey, Türkiye Cumhuriyeti hukukunda vicdani reddin durumu nedir?  

D.E. : Türkiye Cumhuriyeti yasalarında vicdani reddin yeri Read the rest

DESTEK: Gazze İçin Küresel Ses »

Gazze’ye doğru farklı ülkelerden yola çıkan gemiler bütünüyle silahsız bir insani yardım girişimidir. Gemiler Gazze halkının ambargo sebebiyle mahrum olduğu tıbbi yardım ve Gazze saldırıları sırasında evleri yıkılan Gazze halkına evler inşa edilmesi için gerekli yapı malzemeleri ile yüklüdür. Bu malzemelerin Gazze’ye ulaştırılması sorumluluğunu, biz uluslararası toplumun barışa ve adalete inanan yurttaşları adına, bine yakın silahsız insani yardım gönüllüsü DEVAMI

Baykal özelinde CHP »

Bahse konu kaseti izlemedim ve dahi izlemeyeceğim. Kişiler ilgi alanıma girmez!

Benim de dâhil olduğum “yandaş medya” ilk günden itibaren aynı minval üzerinden gitmekte zaten. Oysa ki gürültünün büyüğünü koparan da CHP’nin kendi “yandaş medyası” oldu. (bkz. Yılmaz Özdil, Tufan Türenç…)

Efendim, Deniz Baykal sanılanın aksine bir yere gitmez, sadece mevzi değiştirir. Gitmemesinin sebebi de Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar’ın kendilerine atfettikleri “eşi menendi bulunmaz” liderlik vasıfları değil, konjonktürün uygun olmamasıdır.

Eğer o vasıflar, o çatı altında birinde olsaydı, bu halk bu siyasi harekete bir kez olsun iktidarı nasip ederdi. Tüm dünyada Sosyal Demokrat hareketler emek- sermaye ikilemi üzerinden politika yaparken, Türkiye’de ne hikmetse Read the rest

Müslümanların Kapitalizme İkna Olma Süreci »

Karl Polanyi ünlü eseri Büyük Dönüşüm’de (2000) liberal itikadın doğuşunun kapitalizmin iyice yerleşme ve genişleme çabasının bir sonucu olduğunu ifade eder. Yani liberal itikat tüm “doğallık” iddialarına rağmen kapitalizmin oluşmasından sonra türetilmiştir. Türkiye’de sol ilahiyat tartışmalarını geliştirmek için de, dindar zihinlerde “kapitalist itikadın” oluşum sürecini değerlendirmek icap eder. Bu tarihsel dönüşüm ve oluşum sürecini anlamak için, kapitalist sistemin yayılmasının getirdiği sonuçlar yanında, yerel bazı psikolojik ve sosyolojik etkenleri de hesaba katmak gerekir.   Bugün Müslümanların kapitalist zihniyeti temellük etmelerinin bir sembolü haline gelen ifadeyle “başörtülülerin de jipe binmeye başlaması” aslında dindarların “jipe” zaten çok önceden binmeye hazırlandıkları gerçeğini DEVAMI

 

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

molinera cristina branco »


Deniz Baykal… »

Yorumsuz »

Devlet Kuranların Millet Kurgusu; 27 Mayıs 1960 Darbesi(2): Dayatılan Son, İhtilal! »

Çok Partili döneme geçişin rahatsızlığını daha ilk günlerde yaşamaya başlayanlar; kendi içlerinde guruplar oluşturmuş, küçük darbe birlikleri kurmuş, kendi içlerinde birbirine düşmüş, rahatsızlıklarını arttırmış, ülkeyi de rahatsız etmeye başlamıştır. Artık ortam her türlü hukuksuzluğun uygulanabilirliği kıvamına gelmiştir. Her dönemin hamanı basın, iki öğrencinin öldürülmesini abartmış, açlık-sefalet naraları atmıştır. Bugünlerin bir cümlesi olan ‘ Ordu Göreve ‘ naraları düşmeden, ordu içinden bazı isimler gaipten bu seslenişlere cevap vermiştir. Dayatılan son vuku bulmuştur; vakit darbe vaktidir.

   Ali Fuat Başgil 27 Mayıs sabahını şöyle anlatmaktadır:

 ” 26/27 Mayıs gecesi, her türlü tertibat yerli yerince alınmıştı. Plan gereğince önce PTT ve Ankara Radyosunu ve sonra da tespit edilen diğer yerleri ele geçirmek için sabah saat 04.00’da tam teçhizatlı ve elleri silahlı Harp Okulu talebeleri, uykuya dalmış şehre indiler. Yalnız PTT’nin işgali bir kişinin ölümüne mal oldu. Bilinçli patlayan silah sesleri durumu halka bildirmenin bir yöntemiydi. Çok kısa bir süre içinde ( 1.5 saat ) bütün kilit noktaları işgal edilmişti. Önce hükümet üyeleri, sonra büyün milletvekilleri derhal Harp Okulu’na sevk edildiler. Bu arada Ankara Radyosu iktidarın silahlı kuvvetler tarafından ele geçirildiğini ilan ediyordu.

   Cumhurbaşkanı kendisine silah doğrultanlarca Köşk’ten sürüklenircesine çıkartılarak tutuklandı.

   Tüm bunlar gerçekleşirken, Menderes Eskişehir’deydi. Durumu haber alır almaz Konya’ya geçmek üzere Kütahya’ya hareket etti. Kütahya Vilayet Konağına geldikten sonra burada tutuklanarak Ankara’ya götürüldü.” ( Ali Fuat Başgil 27 Mayıs İhtilali Ve Sebepleri )

   Milli Birlik Kuruluyor…

   Halkın lehine bir iş yaptığını düşünenler aslında ne yaptığını bilmiyordu. Tek derdi demokrasiyi baltalamak, militer bir sistemi ve onun sivil ismini hükümran kılmak isteyenler darbeye konsantre olmuştu. Bu öyle bir darbe hipnozuydu ki; darbeden başka bir şey düşünemeyenler, hükümeti devirdikten sonra ne yapacaklarını dahi düşünmemişti. Milli Birlik Komitesi içerisinde mühim bir isim olan Orhan Erhanlı anlatıyor:

 ” Hükümet devrilmişti ancak kimse ne olacağını bilmiyordu. Memleket radyo tebliğleri, telsiz ve telefon emirleriyle yönetiliyordu. İktidarı ele geçirenlerin kimler olduğu, Read the rest

Pek yakında: Liberal Ahlâkı Ararken… »

1980’lerden itibaren “liberal politikaların” bir çok ülkede uygulandığına tanık olduk. ABD’de Ronald Reagan İngiltere’de Margaret Thatcher, Şili’de Augusto Pinochet, Kanada’da Brian Mulroney ve bütün çelişkilerine rağmen Türkiye’de Turgut Özal…

1600’lerden 2000’lere “liberal ahlâk” denen şeyin sabitleri nelerdir? Liberal düşüncenin BÜTÜN AHLÂKÎ DAYANAĞININ BİR YANLIŞ ANLA(ŞIL)MA ÜZERİNDE DURDUĞUNU söylersek çok mu abartmış oluruz?

Smith, Mandeville, Mill, Hayek, Friedman, Rawls, Röpke, Kant, de Tocqville, Popper, Berlin, Rothbard, Mises, Atilla Yayla, Pascal Salin, …

Liberaller, liberalimsiler, ölümünden sonra devşirilenler, kolektivist ve solcu liberaller liberal ahlâkı nasıl temellendiriyorlar? Pek yakında, Derin Düşünce sayfalarında!