Ağlayan başbakan olur mu? »
By Ayhan Korkmaz on Tem 24, 2010 in 12 Eylül, AKP, Anayasa Değişikliği | 8 Comments
By Ayhan Korkmaz on Tem 24, 2010 in 12 Eylül, AKP, Anayasa Değişikliği | 8 Comments
By İbrahim Becer on Tem 24, 2010 in 12 Eylül, Adalet, darbe, Özgürlükler, Psikolojik harp | 0 Comments
Jean Christophe Grange’ın son romanı “ölü ruhlar ormanı” nihayet elime geçti.
Fransız Yazarı, beni hiç yanıltmamasından mıdır, detaylara çok fazla önem vermesinden midir bilmem her daim sevmişimdir.
İçimdeki çocuğun “şiddete hayır” diye haykırmasına rağmen defalarca kendimi onun şiddete çağıran satırlarında kan revan içinde bulurum: “…Jean el fenerini karın bölgesine doğru tuttu. Yukarıdan aşağıya doğru, göğüs kafesi kemiğinden basene kadar yarılmıştı. Böğürlerinde yaralar, tırnak izleri, yırtıklar vardı. Hatta belki de yazılar. Jean, katilin yüzünü bu yaraların içine gömdüğünü ve kasları ısırdığını tahmin etti. Katil deriyi sevmiyor. Sadece taze etle temas etmek, kas örgüsünü, kemiklerin sertliğini hissetmek istiyordu…”
Bu satırları okuduktan sonra gelişen olay örgüsünde insan bir ikilem içinde kalıyor; Ben bu Katili yakalamak isteyen Sorgu Yargıcı Jean Korova’mıyım, yoksa detaylara çok önem veren ve hiçbir iz bırakmadan korkunç cinayetler işleyen bahse konu seri Katil miyim? Bir romanı hissederek okuduğunuz zaman kendinizi kahramanın yerine koymanız da kaçınılmaz oluyor. Elbette ki herkesin kahramanı kendinedir. Geçmişinizden gelen tereke kendi kahramanınızı seçmekte size yol gösterici oluyor.
Yine de geçmişten gelen mirasınızla bugünkü duruşunuzun örtüşmediği durumlar da olmuyor değil. Malum, Eylül ayının on ikisine isabet eden Pazar günü bir Anayasa referandumu yapılacak. Özgürlükler konusunda bir parça da olsa nefes aldıracak bir takım düzenlemeler tarafımıza sunulacak ve biz de “el cevap” diyeceğiz.
CHP, MHP ve BDP’yi yan yana görünce bunun “hayır”a alamet olduğunu anladım ama kendilerine ne hayrı olacağını Read the rest
By Rafet Gunay on Tem 24, 2010 in Hayat, İnsan, Ölüm, Zaman Nedir? | 2 Comments
Zaman insanoğlunun duyu organları ile algılayamadığı, fiziki, felsefi, psikolojik ve sosyolojik boyutları olan bir fenemon(olgu) ve gerçektir. İnsanın içinde bulunduğu psikolojik durum ve yaşadığımız olayların niteliğine bağlı olarak algılanan, hissedilen ve öznel bir zaman olarak nitelendirilen bir zamandan da söz edilebilir. Bazen bizler, içinde yaşadığımız olay ve yaşantıların ilginçliğine ve zenginliğine bağlı olarak zamanın nasıl uçup gittiğinin farkında olmayabilir ve “zaman nasıl da hızlı geçti” diye yakınırız.
Zaman yaşadığımız hayatın ta kendisidir. İnsan hayatı belli bir zaman diliminden oluşmaktadır. Allahın izni ile 900 yıl yaşamış Hz. Nuh(a.s) bile ; “bir kapıdan girdim, diğer kapıdan çıktım” diyebilecek kadar Read the rest
By Korsan Mahyaci Kamil on Tem 23, 2010 in atatürkçülük, Kemalizm, Kemalizmin Zararları, Militarizm, Ulus-Devlet, Video | 71 Comments
By Editorden on Tem 23, 2010 in Sivil Toplum, vicdan | 1 Comment
Bir kaç gündür haberlerde duyduklarımıza inanamıyorduk. Birisi bir şeyi iptal edecek, geri adım atılacak diye korkuyorduk. Son zamanlarda okuduğumuz hiç bir mesaj bize bu derecede mutluluk vermemişti:
“Herkese Merhaba,
Yaklaşık iki yıllık soluksuz ve aralıksız bir sivil mücadele sonucu, istediklerimizin tümü karşılanmamış olsa da, elde edilen sonuçtan sevinç duyuyorum. Bu başarı bizlere Türkiye’de gerçek bir vicdan hareketinin neleri başarabileceğine ilişkin hepimize moral motivasyon sağladığını düşünüyorum. Sizler gibi bu ülkenin temiz yürekli vicdanlı insanlarıyla bir arada olmaktan mutluluk duyuyorum. Tüm TMK Mağduru Çocuklar ve aileleri adına Diyarbakır’dan hepinize teşekkür ediyorum. Daha birlikte gideceğimiz çok yol ve yapmamız gereken çok iş olduğunu düşünüyorum. Sevgi ve dostlukla kalın.
Av. Mehmet Emin Aktar
Diyarbakır Barosu Başkanı”
Bu güzel insanların fikrî ve vicdanî gücü ile atılan bu adımı saygıyla selamlıyoruz. Elde edilen başarı sadece çocuklarla sınırlı kalmayacak, bu kesin. Türkiye’de haksızlığa uğrayan herkes için BARIŞÇI YOLLARLA bir şeyleri değiştirmenin mümkün olduğunu ispat ettiler.
Kendilerini tebrik ediyoruz. Türkiye’yi ve Barış’ı çok seven insanlar olarak onlara teşekkür borçluyuz.
By Konuk Yazar on Tem 22, 2010 in atatürkçülük, CHP, Kemalizm, Kürtler | 3 Comments
Kemal Bey, cumhuriyetin toplamı sensin. Sensin, köy enstitülerin kırık menteşesi. Önün ilikli, pantolonun ütülü, önünde evraklar kapmışsın devlet dersinde(Ece Ayhan’ın hep ikmale kaldığı ders)yıldızlı pekileri. Yakaladığın her “yolsuzlukta” yüzün tam orta yerinde mazoşist bir haz damlası, onuna adı da Mustafa olsun.
Bir dersin vardı, kaldığın derslerden bir Dersim vardı Kemal. Bit kadar bir şey, koca bir haritada. Hani demirden kuşlar uçmuştu tepenizde sen daha bir fikir bile değilken. Hani dağların anahtarını kaybettiğin o günlerin evraklarına ne oldu. Sen şimdi beş kuruşu olmayanın kaçak elektriğini yakalayan Read the rest
By Sevinc Gul on Tem 22, 2010 in İnsan, İnsan Müzikleri, Tasavvuf | 0 Comments
By Editorden on Tem 21, 2010 in Anayasa Değişikliği, Anayasa Mahkemesi, Demokrasi, Özgürlükler | 34 Comments
By Mehmet Yılmaz on Tem 21, 2010 in Çeviri, Çocuk, Kadın, Kürtaj, vicdan | 72 Comments
Size hakkıyla baba olamadım. Affınızı diliyorum. Bu mektubu yazma sebebim de budur. Mektubum elinize geçecek mi? Birbirinize sarılıp okuyacak mısınız? Yoksa bana ve annenize söverek yırtacak mısınız bu kâğıdı?
Siz ikinizden sonra doğan kardeşlerinize gerektiği gibi sevgi ve merhamet gösterdiğimi umuyorum. Ama ne yazık ki size karşı görevlerimi yerine getiremedim. İnanın çok ama çok pişmanım. 20 yıl gecikmeyle olsa da sizin yaralarınızı sarabilmek isterim. “Babamız bizi unutmamış” diyerek sevinmenizi Read the rest
By Yusuf Mehmet Bahadir on Tem 20, 2010 in atatürkçülük, Basın günlüğü, Beyin Yıkama, CHP, Psikolojik harp, Resmî Tarih | 145 Comments
“Eğer İngilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…” (Moustapha Kemal)
Resmî tarihin Sultan Vahdettin saplantısı (M.Armağan)
1918 şartlarında İngilizleri tutmayan var mıydı ki, Hürriyet gazetesinde yer alan bir köşe yazısında(1), Mondros Mütarekesi’ni ve İngiliz himayesini kabullendiği için Sultan Vahdettin’e hain yaftası yapıştırılabiliyor?
Açın bakın, Mondros’ta İngiltere ile aramızda rica minnet çöpçatanlık yapan General Twnshend’in hatıralarını, İngiliz gemileri kasım ayında Çanakkale’den nasıl birer ‘kurtarıcı prens’ olarak girmişlerdir, hayretle görürsünüz. Hadi onu bulamadınız diyelim, bari tarihçi Orhan Koloğlu’nun 1918 yılı üzerine yazdığı kitabındaki(2) basın taramasını okuyun ve zamanın PTT’sinin Mondros Mütarekesi’ni kutlamak için tam 22 bin serilik bir posta pulu çıkardığını Read the rest