Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

4 başkan öldüren muz cumhuriyeti ABD’nin sindirim sistemi nasıl çalışır? »

  • 56 yıldır kapatılamayan bir cinayet dosyası. Sadece dünkü güç mücadelelerini değil gelecek savaşları da açıklıyor.
  • Kennedy ABD’nin 35ci başkanıydı; başkanlığının 3cü yılında öldürüldü. Bu cinayeti anlamak, Türkiye’nin ve dünyanın yakın geçmişini anlamak olacak. Katili bulmak değil amacımız. Katilin bulunmasını engelleyenleri, sistemi tanımak. Çünkü bugün de sistem böyle işliyor… ABD’de ve Türkiye’de.
  • Kennedy FED’i dizginlemeye çalıştı. 11110 nolu icra emri, FED kontrolündeki doları, gümüş sertifika ile değiştirme denemesiydi. Kennedy bunu başarsaydı FED’in gücü Amerika Birleşik Devletleri Hazine Müsteşarlığına geçecek yani ABD halkı, kendi parasını özgürce basabilecekti.
  • Kennedy Domuzlar Körfezi Çıkarması’nda harekât noktasını değiştirdi ve ABD ordusunun doğrudan müdahalesini yasakladı. Harekât başarısız ve CIA rezil oldu: 118 ölü, 360 yaralı, 1,202 esir. Bu sebeple CIA ve Küba darbesinden rant bekleyen anti-Castro çetesini öfkelendirdi.
  • Kennedy, Domuzlar Körfezi Çıkarması rezaleti sebebiyle CIA başkanı ve olan Allen Dulles’i ve ekibini görevden aldı. Dulles Rockefeller’in adamıydı. Kennedy CIA ile FBI’ı birleştirip adalet bakanlığına bağlamayı planlıyordu. Adalet bakanı kardeşi Robert Kennedy idi.
  • Kennedy Küba yenilgisinden sonra CIA’nin yurtdışı operasyonlarını sınırladı ve yetkilerini Pentagon’a devretti. Vietnam’da ve Küba’da şahinlerin sözünü dinlemiyor, diplomatik çözümler arıyordu. Nikita Kruşçev ile görüşerek CIA ve iş dünyasındaki şahinleri üzdü.
  • Kennedy, Fidel Castro ile de gizli bir görüşme yapmak için araya gazetecileri koymaya başlamıştı. Kennedy’yi barış güvercini zannetmek yanlış olur. Ancak askerî harcamaları kısıtlayıp diplomasiye önem vermesi bankaları ve petrolcüleri kızdırdı. Neden?
  • ABD’deki büyük bankalar normal bankalar gibi yatırım ve mevduattan kazanmaz. Onların geliri savaş, petrol ticareti ve kamu borcudur. Nasıl çalışır bu kazanç makinesi?
  • Devlet sürekli borçlanır, bu borç dolar ile ödenir, artan emisyon hacmi ihracat şampiyonlarınca (Japonya, Almanya ve bugün Çin) emilir, petrol dolarla satılır, petrol üretilen ve taşınan bölgelerde savaş çıkartılarak petrol fiyatı yüksek tutulur. Petrol kandan ağırdır isimli kitapta anlattığımız gibi petro-dolar, bu sistemin birinci veçhesidir.
  • Meselenin arka yüzü ise ve #Rimland yani Avrasya’nın kuşatılması. Bu kuşatma, Afrika ve Güney Amerika’ya kavram olarak genişletilebilir. Bu konuyu da “Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır” isimli kitapta haritalarla açıkladık.
  • Kennedy, İsrail’in nükleer silah yapmasına da karşı çıkıyordu. Oysa İslâmistan’da gerginlik çıkması ve sürmesi, petrol fiyatını yükseltmek yani petro-dolar sisteminin devamı için gerekliydi.

Read the rest

Dikkat Kitap: Fikir Kırıntıları-6 »

Elinizdeki bu kitap, Fikir Kırıntıları-6, Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran çalışmaların altıncısı. (Buradan indirebilirsiniz) Maksadımız, iş hayatındaki uzmanlaşmadan kaynaklanan ufuk daralmasını engellemek, merak uyandırmak ve okurlarımızı araştırmaya teşvik etmek. Kısacası, bahsettiğimiz konuları derinleştirmek isteyenler makale ve kitap okuyarak kendilerini geliştirmeye devam etmeliler. Fikir Kırıntıları-6’nın sorguladığı meseleler şunlar:

  1. Savunma enerji sektöründeki stratejik şirketlerimiz güvende mi?
  2. Türkiye neden uçak motoru yapamıyor?
  3. Neden Kürtler hedefteydi? Yeni bir Halepçe olur mu?
  4. Uygurlar için ne yapılabilir?
  5. Banka nedir; nasıl çalışır; nasıl çalışmalıdır?
  6. S-400 füzesi, ABD darbelerini engellemek için kullanılabilir mi?
  7. ABD bir hukuk devleti midir?
  8. Gerçekler hakikaten var mıdır?
  9. 3cü dünya savaşı: Ne zaman başlar? Kaç yıl sürer? Nasıl biter?
  10. Vatikan’ın kaç parası var? Nerede saklı? Vatikan bu parayla ne yapıyor?
  11. Bireysel silahlanma Türkiye’ye uyar mı?
  12. Frankenstein ve Marx
  13. Nobel ekonomi ödülü mü yoksa soytarılık mı?
  14. Abdülhamid neden Osmanlı’nın çöküşünü engelleyemedi?
  15. Geleceğin savaşları neye benzeyecek?
  16. Savaşan robotlar askerlerin yerini alacak mı?
  17. Amerika nükleer silahlarına sahip çıkamıyor
  18. Veri politikası
  19. Ruhr Kızılordusu ve Alman işçi isyanı

Buradan indirebilirsiniz.

Savunma enerji sektöründeki stratejik şirketlerimiz güvende mi? »

Görsellerle birlikte okumak için silsile burada.

 

  • Elektronik harb sırlarımızın PKK destekçisi ülkeler eline geçmesi Türkiye için büyük bir güvenlik zaafı teşkil eder. Aselsan gibi şirketler ABD, Fransız yahut İsrail kontrolüne geçebilir mi? Veya insansız hava araçlarımız, radar yazılımlarımız, zırhlı araç fabrikalarımız…
  • Türkiye için en büyük tehdit MİT veya TSK gibi stratejik kurumların düşman eline geçmesi mi? Peki ya stratejik şirketlerimiz? Büyük bankalar, ordumuza füze, radar ve yazılım üreten firmalar, rafineri ve nükleer santrallerin düşman kontrolüne geçmesine engel olabiliyor muyuz?
  • Türkiye, bağımsız bir ülke mi? Kâğıt üzerinde evet ama gerçek hayatta? “Bağımsız ülke” derken neyi kastediyoruz? Barışta ve savaşta istediğini yapabilen ülke. Yani millî savunma sanayi ve enerji bağımsızlığı. Türkiye bu konularda ilerledi ama henüz tam bağımsız değil.
  • Buna ek olarak, Zarrab ve Halk bankası meselesinde gördüğümüz gibi yerli(!) medya, #fetö ve Amerikan adalet bakanlığı işbirliği yaparak Türkiye’ye baskı uygulayabiliyor. “Yolsuzluk” etiketiyle istedikleri iş adamlarını hapse atıp psikolojik işkence ile yalan beyanlar doldurtabiliyorlar.
  • Aslında General Electric gibi büyük ABD firmaları senelerdir Amerikan adalet bakanlığı ile suç ortaklığı içinde. Rakip firmaları ucuza satın almak, Pazar paylarını büyütmek için yalandan mahkemelerle ve sahte delillerle rakip iş adamlarını tutuklatıyorlar.
  • Türkiye’de bu mafyamsı yapı gündeme gelmedi. Ama dediğimiz gibi, Türkiye’nin stratejik savunma ve enerji firmaları hedefte. Biz şimdi Fransa’ya yapılmış bir saldırının anatomisini yapacağız. Bu saldırının bir benzeri Türkiye’ye de yapılabilir. Agâh olalım.
  • 24 Nisan 2014, Alstom genel müdürü Patrick Kron özel jetiyle Fransa’ya dönerken Alstom’u gizlice Amerikalılara sattığı basına sızmıştı.
  • Dönemin finans bakanı Arnaud Montebourg, Kron’u bakanlıkta bir odaya kapadı ve azarlamaya başladı: “Hükümete haber vermeden nasıl böyle bir satış yapabilirsin? Hemen iptal et!” Kron tehdide tehditle karşılık verdi: “Firma zararda, toplu işten çıkarmaya giderim”
  • Alstom sıradan bir firma değil. Fransa’nın nükleer santrallerinde, savaş gemilerinde ve nükleer denizaltılarda kullanılan buhar türbinlerini üreten firma. Yani Fransa’nın hem savunma hem de enerji bağımsızlığının garantisi. İşte Amerikan General Electric’e satılan Alstom bu.

Read the rest

S-400 füzesi bir CIA darbesini engellemek için kullanılabilir mi? »

Görseller ve yorumlarla birlikte okumak için silsile burada.

  • Satın aldığımız S-400 füzeleri, ABD tarafından yapılacak darbeleri engellemek için kullanılabilir mi? ABD’nin başka ülkelerde yaptığı darbelere bakarak S-400 için ne söylenebilir? Ve ABD neden “müttefik” dediği Türkiye’de darbe yapıyor?
  • ABD, silahlarını sadece darbe sırasında kullanmıyor. Başarılı darbelerden sonra başa geçirdiği sömürge valilerini korumak için balistik füzeler atabilen savaş gemileri yolluyor.
  • Bunlar birkaç yüz km menzile sahip, isabet başarısı yüksek silahlar. S-400 gibi savunma sistemleri bu füzeleri durdurabiliyor. Bu meseleyi bir örnekle açalım şimdi.
  • Soğuk savaş sırasında CIA komünizm ile mücadele uğruna pek çok darbe yaptı. Ancak Berlin Duvarı’nın 30 yıl önceki çöküşü ABD’nin hükümet darbelerini engellemedi. Venezuela’dan Türkiye’ye, Gürcistan’dan Tayland’a kadar her yerde CIA yeni darbeler hazırlıyor. Neden?

Read the rest

ABD bir hukuk devleti midir? »

Görseller ve istatistikler ile birlikte okumak için silsile burada.

  • Son zamanlarda babacan hâkim Frank Caprio’nun maceraları geziyor internette. Amerika’nın Rhode Island eyaletinde görev yapan Caprio Noel Baba gibi, para cezası kesmeye kıyamıyor; herkesi affediyor. Bu tabi reklâm. Ya gerçek Amerikan adaleti nasıl işler?
  • Amerika’da hapisteki insan sayısı 2.5 milyon. Toplam nüfusun sadece %13’ü zenci iken hapisteki Amerikalıların %71’i zenci. Amerika hapisteki insan nüfusunda Rusya (600.000) ve Çin’den (1.5 milyon) bile önde.
  • “Evet ama zenciler daha çok suç işliyor” diyenler de aldanıyor. Zira Amerikan polisinin öldürdüğü zenci sayısı şehirdeki suç oranlarından bağımsız.
  • Bugün ABD hapishanelerindeki zenci sayısı, 1850’deki köle sayısından fazla. Sempatik hâkim Caprio’nun videolarını “ah nerdee Türkiye?” diye paylaşan sazanlara da selâm olsun.
  • Dünya nüfusunun sadece %5’inin yaşadığı Amerika’da dünyadaki tüm mahkûmların %25’i yaşıyor. Nasıl çalışıyor bu makine? ABD’de eyaletlerin yarıdan fazlası özel hapishanelere ihale açıyor ve mahkûm olmasa bile yatak başı para ödüyor. Cezaevlerinde milyarlar dönüyor!
  • Aslında bu bir para çarkı. Yani insanlar suç işledikçe ABD’deki bazı şirketler muazzam para kazanıyor. Çünkü cezaevlerinin bir kısmı özelleştirilmiş. Bu sebeple gençleri, göçmen ve zencileri kasıtlı olarak suça itiyorlar.
  • Özel hapishaneler mahkûmları zorla çalıştırıyor ve asgarî ücretin altında bir para ödüyor. Çoğu zaman yemek, giysi ve dışarıyı aramak fahiş fiyata. Cezası biten mahkûmlar bazen 30.000 $ borçla dışarı çıkıyor ve tabi yeniden suç işliyor.

Read the rest

Tüketim / Consumption / Consommation / استهلاك »

Ne değildir?

İnsanın ihtiyaçlarını gidermek için bir şeyi alıp kullanması değil.

Nedir?

İhtiyaç zannedilen gereksiz şeyler uğruna kendini tüketmek.

Nasıl?

Sokrates pazara gider gezer, hiçbir şey almadan dönermiş. Soran dostlarına “Ben oraya ne kadar çok şeye ihtiyacım olmadığını görmeye gidiyorum” dermiş. Bugün birçok insan önemsemediği insanlara hava atmak için ihtiyacı olmayan şeyleri borç parayla satın alıyor ve borcunu ödemek için sevmediği bir işte ömür boyu çalışıyor.

Neden tükenen biz oluyoruz?

Çünkü ekmek, su gibi gerekli şeylerin dışında kalanlar kimlik tüketimi. Harcadığımız paranın büyük kısmı buna gidiyor. İnsanların doğdukları köye, inandıkları dine, aileye, geçmişe, geleneğe bağları zayıfladıkça “hava atmak” çok büyük önem kazanıyor. Sadece başkalarına değil kendimize de hava atıyoruz. Pahalı bir kol saati, lük bir otomobil, hiç olmazsa ithal bir sigara… Kullanılan marka, insana sadece bir kalite garantisi vermiyor. Bir topluluğa ait olma hissi, manevî bir yükseliş Read the rest

Bireysel silahlanma Türkiye’ye uyar mı? »

  • Bildiğiniz gibi bu silsileden 4 gün önce bir anket yaptık. 1914 okurumuz katılmış; 87 yorum yazılmış; herkese teşekkür ediyoruz. Destekleyenler ve karşı olanlar eşit oranda.
  • Bireysel silahlanmayı destekleyen yorumcuların mutabık olduğu konulardan biri adi suçların önlenmesi. “Kötüler zaten silahlı, iyiler de silahlı olursa…” diyorlar. Ancak buradaki sorun “iyi” insanları saptamak. Gerçekte toplum iyi ve kötü insanlardan mı oluşuyor yoksa…
  • Yoksa hepimiz zaman zaman nefsimize yenik düşüp kötü şeyler mi yapıyoruz? Yalan söylüyoruz; eksik tartıyoruz; ücret aldığımız iş saatinde dalga geçiyoruz; işçilerin maaşını geç ödüyoruz… “Kötü” dediğimiz tecavüzcüler ve katiller inanın bizden çok daha kötü doğmadılar.
  • Bazen içinde yaşadığımız şartlardan dolayı geçici olarak kötü, hatta çok kötü şeylere meylederiz. Bendeniz geçmişe baktığımda “iyi ki o an elimde silah yoktu” diye şükrettiğim birkaç olay hatırlıyorum meselâ… (Bkz. Ben büyüyünce insan-ı kâmil olucam!)
  • Bazımız da geçmişteki travmaların, ailesinin, yaşadığı mahallenin etkisiyle kötüye çok sık meyleden biri haline gelir. Kötü insan doğulmaz; cemiyet bunu üretir. (Bkz. Kötü insan nasıl üretilir?)
  • Demek ki devletin “iyi” vatandaşları “kötü” vatandaşlardan ayırma imkânı yok. Geçmişte suç işlemiş olanlara silah taşıma yasağı konması önerilebilir ama bu geç kalmış bir yasak olur. Binlerce insan öldükten sonra birkaç bin “kötüye” silah yasaklansa neye yarar?
  • Darbelerin önlenmesine gelince… 15 Temmuz darbe girişimine benzer olaylar yaşandı başka ülkelerde. Bizdekine benzeyen iki başarılı önleme oldu: 19 Ağustos 1991, Rusya’da Yeltsin’e karşı ve 11 Nisan 2002’de Venezuella’da Chavez’e karşı. Bizim gibi onlar da silahsızdı… çok şükür! … Neden?

Read the rest

Abdülhamid neden Osmanlı’nın çöküşünü engelleyemedi? »

  • Osmanlı neden çöktü? Abdülhamid neden Osmanlı’nın çöküşünü engelleyemedi? Bu sorular çok sık geliyor gündeme. Bu gece okulda verilen ideolojik ezberlerin ötesine geçelim. Neden çöktü Osmanlı?
  • Osmanlı’ya bakınca kuruluşundan itibaren “tarım temelli” bir devlet görüyoruz. Yani ekonomisi, savaşı, komutan ve devlet memurlarını ödüllendirmesi, vergi politikası… Devletin temel yapısı toprak üzerine kurulu: Bkz. Tımarlı sipahiler, öşür vb. Bu bir kusur mu?
  • Değil. Osmanlı’nın resmen kurulduğu 1299’da model bu. Avrupa ve Çin de böyle işliyor. Zira savaş için gereken askeri beslemek, hareketi için gereken atları hazır etmek, barışta ekonomiyi döndürmek… Kısacası sermayenin tabiatı toprak. Yani?
  • Yani ihtiyaç fazlası üretilen şeylerin saklanması, tüccar elinde sermaye, devlet elinde politik güce ve silaha dönüşmesi topraktan geçiyor. Ancak 1600’lerden itibaren önemli değişimler var ve bunların merkezi Avrupa… Nedir?
  • Britanya insan gücü sıkıntısı çekiyor. Verimli toprakları yok. Katolik-Protestan kavgası ise Amsterdam gibi bölgelere sıkışmış, zengin ama topraksız devletlerin doğmasına sebep oluyor. İspanya ve Fransa’nın aksine bu devletler aristokratik değil. Yani?
  • Yani toprak sahibi “soylu” bir sınıf eli ile değil tüccarların menfaatlerine uygun şekilde yönetiliyor. Bu tüccarlar, Vatikan’ın Avrupa kralları üzerine kurduğu baskıdan da rahatsız. Avrupa, yeni bir mülk ve siyasî güç paylaşımına gebe.
  • Britanya? İngilizler ihtiyaçları olan şeyleri komşu ülkelerden çalmak zorundalar. Britanya bir korsan devlet. Ancak yelkenli gemiler çok sayıda insan gücüne ihtiyaç duyduğu için zaten az olan toprağı işleyecek insan da yok. Bu
  • açıdan Hollanda, Venedik ve Britanya benzeşiyor. Nedir?

Read the rest

Veri politikası »

  • Bilgi teknolojilerinden ve bilgi mühendisliğinden bahsedelim; konumuz veri politikası. Özellikle bilgi-işlem müdürü, danışman ve katma değeri yüksek sektörlerde üst düzey yönetici olan okurlarımızın işine yarayacak bilgiler…
  • Veri politikası Atlantik okyanusunun iki yakasında en çok konuşulan gelişmelerden biri. İyi ama neden veri yönetimi (management) değil de “politika” diyoruz? (Policy, Data Government). Önce bunu anlatalım.
  • Veri politikası, veri yönetimi değil. Neden? Veri yönetimi, objektif teknik ve ekonomik kıstaslara sahip bir disiplin. Veri ağının kapasitesi, depolama ihtiyacı, aynı anda bağlanacak kullanıcı sayısı, taktik çözümlerin fiyatı ve birbiriyle uyumlu çalışabilmesi…
  • İmkânlara göre, şirket beklenen yatırım getirisi için 2-3 farklı çözüm bulur. Bilgi-işlem sisteminde öncelik güvenlik, performans ve veri kalitesi. ETL, EAI, OLAP, DBMS gibi teknik bileşenler ile veri yönetimi (data management) ihtiyacı karşılanır.

Read the rest

Atatürk’ü kanunla korumak… »

Sunuş: Atatürk’e hakaret etmek ülkemizde bir suç. Ancak neyin “hakaret” olduğu belli değil. Yakın tarihimizi tartışmak isteyen hemen herkes, aleyhinde dava açılmasından korkuyor. Sosyal medyada bu kanunun kaldırılması için çağrılar yapıldığında “Atatürkçü” ve “Atatürk düşmanı” gerginlikler konuyu anlamamızı engelliyor.

Hukukî boyutun ehemmiyetinden dolayı silsile yapmak yerine bir hukukçu ile sohbet etmeyi tercih ettik; Avukat, düşünce özgürlüğü savunucusu ve aktivist Kerami Özdemir (@kerami_ozdemir) bizi kırmadı; değerli vaktinden ayırdı sağolsun. Soruları kendisine e-posta ile gönderdik; verdiği cevapları yayınlıyoruz. Konuyla ilgili, katkısı olabilecek kişilere bu sohbeti ulaştırırsanız bu sayfanın altına yorum yazarak tartışmayı zenginleştirebilirler. (MY)

SORU: 5816 sayılı kanun nedir? Hukukçu olmayanların anlayabileceği bir lisan ile anlatır mısınız? Atatürk’e hakareti suç olarak tarif eden başka kanunlar var mı?

CEVAP: 5816 sayılı yasa 1951 yılında çıkartılmıştır. Çıkartılırken de büyük tartışmalara sebep olmuştur. O tarihten beri de hep tartışılmaktadır. Kısaca Atatürk’ün hatırasını koruma yasası olarak bilinir. Uygulamada ne yazık ki eleştiriyi ve düşünce ve ifade özgürlüğünü tamamen engelleyen bir yasadır. Ülkemizde Atatürk’ü korumakla ilgili başka yasa yoktur.

SORU: 5816 sayılı kanun kapsamında yargılanan insanların “suçları” ve aldıkları cezalar nelerdir? Meselâ ne dediler ve ne ceza aldılar? TV’de veya internette işlenen suç ile arkadaş ortamında, iş yerinde işlenen suç arasında fark var mı?

CEVAP: 5816 sayılı yasadan genel olarak 1 yıl 3 ay gibi ortalama cezalar alınmaktadır. Kişinin sabıkası yoksa Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmektedir. Bir çeşit erteleme. Cezanın yanında bazı ek mahrumiyetlerde verilmektedir.5816 açısından suçun çoklu ortamda işlenmesi cezanın arttırılması sebebi olarak görülmektedir.

SORU: Türkiye’de kanun ile korunan başka kişiler var mı? Padişahlara, peygamberlere yahut Allah’a hakaret etmenin cezası nedir? Halka açık bir yerde böyle bir hakaret yapıldığında “X kişisine hakaret” mi yoksa “tahrik ve kargaşa çıkarma” gibi bir suç mu isnad edilir? Read the rest