RSS Feed for This Post

Ahmad Jamal müziği ve bir roman

“… Niteliksiz Adam bir pencerenin arkasında durmuş, bahçenin havasıyla örülü incecik yeşil filtreden kahverengimsi caddeye bakıyor, on dakikadan beri saat tutarak bakış alanını içten içe kaynayan bir koşuşmayla dolduran otomobilleri, arabaları, tramvayları ve uzaktan yüzleri silik gözüken yayaları sayıyordu; bir gelip geçme hareketi içersindeki kitlelerin hızlarını, açılarını, canlı güçlerini ölçüyordu; bu kitleler dikkati yıldırım hızıyla kendilerine çekiyorlar, sımsıkı tutuyorlar, yeniden bırakıyorlardı; ölçüsü olmayan bir zaman parçası boyunca bu dikkati onlara karşı direnmeye, kendini onlardan koparmaya, birinden bir sonrakine sıçramaya, kendini ona doğru atmaya zorluyorlardı; kısacası, Niteliksiz Adam bir süre kafasında hesap yaptıktan sonra saati gülerek cebine koydu ve saçmalamış olduğunu saptadı. — Eğer insan dikkatin sıçramalarını ölçebilseydi, göz kaslarının çalışmasını, ruhun sarkaç hareketlerini ve insanın kendini bir caddenin akışı içinde ayakta tutabilmek için harcamak zorunda olduğu çabanın tümünü hesaplayabilseydi, o zaman büyük bir olasılıkla — Niteliksiz Adam, böyle düşünmüş ve oyun oynarcasına olanaksızı hesaplamaya çalışmıştı — ortaya, Atlas’ın dünyayı taşımak için gereksindiği gücü gölgede bırakan bir büyüklük birimi çıkardı ve insan günümüzde hiçbir şey yapmayan bir insanın bile ne büyük bir çalışma gerçekleştirdiğini ölçebilirdi …” (Niteliksiz Adam, Cilt 1, Robert Musil, çeviren: Ahmet Cemal)

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:çuvaldız Tarih: Tem 17, 2012 | Reply

    Sunuş: Bireylerin birer gözden ibaret olduğu, herkesin herşeyi gördüğü bir toplum hayal edin. Özel hayat, gelenekler, aramak, öğrenmek, ön-arka, küskünlük, gaflet, tehdit, fırsat gibi bir çok kavramı akletme imkânı ortadan kalkmaz mıydı?

    Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde algılıyoruz kavramları. Hani meşhur bir güvercin[0] vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. İnanmak zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik!(M.Y)

    Bir müze içinde çerçevesiz tablo ya da kahverengimsi bir caddede ,bakış alanını içten içe kaynayan bir koşuşmayla dolduran …uzaktan yüzleri silik gözüken …….. bir gelip geçme hareketi içersindeki kitlelere bakmak arasında pek bir fark yok aslında

    ……….Müze gezerken bu “dışarıdan” bakma hali o kadar baskındır ki insan kendi vücudunun da bakılabilir bir cisim olduğunu unutur. İşte Velasquez’in Nedimeler’i bu bakımdan ilginç. Çünkü tablo çerçeveyle sınırlı değil. Duvarda asılı duran aynada yansıyan iki insandan biri siz olabilirsiniz. Şayet bu doğru ise ressamın tuvalinde resmedilmekte olan da sizsiniz demektir. Yani bakan olduğunuz kadar bakılansınız. Tablo sizi içine mi çekti yoksa tabloda görünenler çerçeveden dışarı mı taştı?(M.Y)
    http://www.derindusunce.org/2012/06/23/resim-sanatindaki-hakikat-jacques-derrida/,

    Belki de (asıl cümleden farklı olarak)kitlelerin gelip-geçme hareketinin içerisinde olup bitene durarak dışarıdan bakmak, içeride ne olup bittiğini kavrayabilmek için elzemdir; Ve bir sinema filminde hızla arda akarak bir birini takip eden donmuş anların karelerinden birinde karar kılmak ve onu olduğu gibi muhafaza etmek için gayret etmek de bir güvercinin kanatlarıyla havayı itebilmesi için kendisine bırakılan “kanat çırpma boşluğunu” doldurmasına benzetilebilir. Kaçınılmaz. Uçabilecek şekilde yaratılmış bir kuşun kanatlarının olması kadar doğal ve bir o kadar da mecburi.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin