RSS Feed for This Post

DUYURU: Ali Nesin’den mektup

Sevgili Dostlar,
Hayatin bir mucadele oldugunu biliyordum da, dogrusu boylesine yogun bir mucadeleden habersizdim. Sel, deprem, bora, tufan ve her turlu afet, hepsi viz gelir, ama aptallik karsisinda acz icinde kaliyorum, ne yapacagimi, ne soyleyecegimi, nasil davranacagimi bilemiyorum. Bu yuzden sizleri bilgilendirmekte geciktim. Son ana kadar, “olmaz, bu kadari da olmaz” dedim.
Yanilmisim. Olabilirmis. Bugun yarin Nesin Vakfi’nin Sirince’deki iki evinden birini yikacaklar. Aldigimiz duyumlara gore yarin (yani persembe gunu) sabahin korunde yikima geleceklermis.
Bu evler Nesin Vakfi’na ayda 1500 lira kira getiriyordu. O parayla cocuklarimizi besliyor, isitiyor, giydiriyor, okutuyorduk.
Ev deyip gecmeyin. Bunlar bildiginiz evlerden degil. Nakis gibi islenmis olaganustu guzellikte iki Rum evi. Sadece gelir degil, ayni zamanda gurur kaynagimizdi bu evler. Ve sadece Turkiye’ye degil, dunyaya kazandirdigimiz zenginliklerdi.
Turistlerin “tipik Rum evleri” diye fotograflarini cektikleri uc bes Sirince evinden ikisiydi, Sirince’nin alametifarikalariydi.
Cocuklar kazaniyor, Sirince kazaniyor, Turk turizmi kazaniyor, insanlik kazaniyor, ustune ustluk kimse kaybetmiyor… Daha ne!
Kazin ayagi oyle degil iste…
Anlatmaya ta en bastan baslayayim:
 
1998’de Sirince’ye Sevan Nisanyan dostumu ziyarete gittim. Eski bir Rum evini restore etmis. Mutevazi kalmaya calisarak bana gosterdi. Gordugumu soyle anlatmayi deneyeyim: Muhtesem bir ev, ne evi, olaganustu bir basyapit, bas dondurucu bir guzellik, kelimelerle ifade edilemeyecek bir sey. Siz hic oksama ve ibadet karisimi bir istek veren bir ev gordunuz mu bugune kadar? Ben gordum! Bundan ben de isterim diye tutturdum. Nesin Vakfi icin eski bir harabe satin aldik. Iskeletin yarisindan cogu gitmisti, sadece bayira dayali kismi kalmisti, ikinci katin yerinde de yeller esiyordu.
Her uygar insan gibi once izin almaya calistik. Turkiye’ye yeni gelmistim, saf ve temizdim o zamanlar! Meger izin almak mumkun degilmis.
Soyle bir sahne canlandirin gozunuzde: Bir sabah uyandiginizda, dogup buyudugunuz dededen kalma evinizin tarihi eser olduguna karar verildigi, dolayisiyla bir sonraki emre kadar civi cakamayacaginiz soyleniyor. Sen kimsin, ne hakla, ne tarihi gibi sorular soramiyorsunuz.
Sonuc mu? Sonuc su: Daminiz akiyor, aktaramiyorsunuz. Ahiriniz yikiliyor, onaramiyorsunuz. Evladiniz evleniyor, oda ekleyemiyorsunuz. Sicak basiyor, cardak dikemiyorsunuz. Keciler bahcenize giriyor, bahce duvari yapamiyorsunuz… Sirince yasanmaz bir yer oluyor.
Ve kac yil boyunca? Siki durun: Tam 27 yil boyunca! Yani bir kusak boyunca! El insaf! Buna zulum denir. Devletin vatandasina yaptigi zulumdur bu. Baska da adi yoktur. Buyuk Z ile zulum.
Guzelim Rum evleri teker teker yok oluyor, Sirince bosaliyor, bir tarih yok oluyor ve acisini koylu cekiyor. Ama devlet erkaninin umurunda degil. Neden olsun ki, onlarin dami akmiyor ki!
Bu arada cesur bir adam cikiyor ve bu yok olusa izin vermiyor. Seversiniz sevmezsiniz, Sevan Nisanyan bir fenomendir. Sanki elinde sihirli degnek, neye el atsa ortaya guzellikler sacilir. Tartisin, kavga edin, ama bu yetenegini de lutfen teslim edin.
Sevan da (ve ayiptir soylemesi) ben de iyiyi, dogruyu, guzeli gorduk mu dayanamayiz. Sonunda olum olsa o yolda gideriz. Dostlugumuzu da biraz yarim aklimiza ama daha cok bu inadimiza borcluyuz. Oyle yaptik. Aptallik yerine iyiyi, dogruyu, guzeli tercih ettik. Aynen Matematik Koyu’nde yaptigimiz gibi.
Arsa dahil toplam 70.000 dolara iki goz kamastirici yapit daha ortaya cikti. Bu iki evden biri yarin yikilacak.
Bugun birini, yarin digerini, bir sonraki gun de Matematik Koyu’nu yikarlar.
 
Sadece Nesin Vakfi’nin degil, Nisanyan evlerinin ikisi de dahil olmak uzere toplam 22 koy evi yikilacak.
Koyluler infial halindeler. Devletle halk karsi karsiya.
Dokuz nufuslu yoksul bir ailenin iki goz evi yikilacak ornegin. Hem de bu kis kiyamette.
Insanlarin kimseye zarar vermeden, kiyida kosede biriktirebildikleri uc bes kurusla, alinteriyle, emekle yaptiklari evler yikilacak.
Aptalligi yeterince yazdim sanirim, yazmaktan ben sikildim. Isin ozune geleyim: Gelin Sirince’de konugumuz olun. Yarattigimiz guzellikleri son bir defa gorun. Vahsete ve tarihe tanik olun. Baska imkani olmayanlar icin yarin aksam saat 9’da Taksim’den, AKM’nin onunden Sirince’ye otobus kalkacak.
 
Isin ozunun ozu: Bir iki gun icinde gerceklesecek bu vahsetin sorumlularini herhalde merak ediyorsunuzdur. Soyleyecegim. Ama icim kan aglaya aglaya soyleyecegim: Izmir Il Ozel Idaresi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin egemenligi altindaki Izmir Il Genel Meclisi.
CHP artik kime sikayet edilir bilmiyorum; son merci oleli 70 kusur yil olmus.
Sayin Kilicdaroglu: Ne yap ne et, bu halki bu halk partisinden kurtar! Sirince gibi on koy, Nesin Vakfi gibi on vakif feda olsun, yeter ki bizi bu halk partisinden kurtar.
Muhtac oldugun kudret halk partisinde degil, bu halkin kendisinde mevcuttur!
 
Sevgi ve saygilarimla,
Ali Nesin (www.nesinvakfi.org) 0533 711 85 61

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Şirince yok olmasın,çağrı Tarih: Şub 16, 2011 | Reply

    Aynur Nişanyan FLAŞ!! Yıkım ertelendi.
    Selçuk Kaymakamlığı tarafından yarın (17 Şubat) için ilan edilen yıkım İzmir Valiliği’nden gelen emir üzerine ertelendi. Yıkımın hangi tarihde yapılacağı belirsizliğini koruyor.
    Acil çağrimıza uyarak bugün veya yarın Şirince’ye gelmeyi planlayan dostlarımız şimdilik rahat edebilir. Gene de en yakın tarihte sizi Şirince de görmek istiyoruz. 9 Mart’a kadar olan davetimiz geçerliliğini korumaktadır.

  3. Yazan:Leyla Tarih: Mar 8, 2011 | Reply

    Sevan Nisanyan’la her konuda anlastigim soylenemez ama the houses he built at Sirince speak for themselves. Check his web site at http://www.nisanyan.com Turizmin gelismesi icin butik otel, butik otel diye oluyoruz. Adam alasini yapmis. Yigidi oldur hakkini yeme. Sevanyanin yaptiklari yikilmamali.Yikim karari valilikce uygulaniyorsa ve eger uygulanirsa CHPyi degil secmeni oldugum AKPARTIyi suclarim, bu da biline. Selcuk kaymakamligi emirleri Izmir Il Genel Meclisinden degil valilikten alir diye dusunuyorum, please correct me if I am wrong.

  4. Yazan:Ali Nesin'in kaleminden Tarih: Mar 9, 2011 | Reply

    Ali Nesin’in kaleminden Sevan Nisanyan

    Sevgili Dostlar,

    Sevan Nisanyan’in tum malvarligini Nesin Vakfi’na bagisladigini herhalde duymussunuzdur.

    Bu tesekkur mektubu vesilesiyle size biraz Sevan’i anlatmak istiyorum. Gazetelere yansiyanlarla anlasilmasi mumkun degildir cunku.

    Robert Kolejli Sevan’in adini ilk gencligimde duymustum. Belli bir ogrenci cevresinde zekasindan ve engin kulturunden efsane gibi bahsedilirdi. Cok daha sonra, bundan nerdeyse 35 yil once, Paris’te tanistik ilk kez. O zamanlar basimi kitaptan pek kaldirmadigimdan ustumde bir etki birakmamisti, ama 10 yil sonra, ayni boluge dustugumuzde, esi benzeri olmayan biriyle karsi karsiya oldugumu hemen anlamistim. Birlikte “orduyu isyana tesvik”ten yargilandik. Gozunu kan burumus bir savci 20 yil hapsimizi istedi. İnsafsiz bir hakim istenen cezayi gule oynaya vermeye hazirdi. Genctik. Goz gore gore ve durduk yerde hayatimiz kararacakti. Zor gunlerdi dogrusu. Ama birbirimizi hic yalniz birakmadik. O gun bugun dostuz. En cetin sinavlardan gecmis bir dostluktur bizimkisi.

    Cezaevinden kacma planlarini anlatirdi bana… Makinali tufekli askerlerle cepecevre cevrilmisiz… 20 yil kodeste curuyemezdik, belli ki ceza alacaktik, durusmalarin seyri belliydi, kacmaliydik, anca beraber kanca beraber, nobetcilerin bir anlik dalginligini firsat bilip pirrr… İcimden “deli mi ne”, disimdan da “olur” derdim; hatta mukemmel kacma planina katkida bile bulunurdum kuskulanmasin diye… Olmaz desem o aksam kacmaya kalkisabilirdi…

    Form kazanmak icin 2,5 metre uzunlugundaki hucrede her gun saatlerce done done kostu. Ben ranzama uzanmis, hayretle kan ter icindeki bu kararli adami izlerdim. Para biriktirmek ve nefesini acmak icin gunde uc paket ictigi sigarayi cezaevinde birakti. Ciddiydi yani. Neyse ki aklandik, kolay olmadi ama aklandik. Yoksa bugun delik desik olmus cesedimiz kimbilir hangi servinin altinda yatiyor olacakti, cunku, adim gibi biliyorum, bir geceyarisi beni durterek uyandirip “hadi” diyecek ve kacmaya ikna edecekti.

    Bu, Sevan’in beni ilk oldurme cabasidir. Son olmadi, daha sonra sik sik denedi!

    Hakkari’nin mayin dosenmis yollarina surukledi pesinden. Ucurumlarla sona eren issiz yollara girdik. Girilmesi tehlikeli ve yasak bolgelerde kim vurduya gidecegiz, son sozlerim “ah yandim!” olacak diye kac kez yuregim agzima geldi. Ama yigitlige krem surdurmedim. Ne o? Sevan tas ustunde tas birakilmamis bir kilise gorecek…

    Bir baska gun iki cocugumu birden alip Ege daglarinda kucuk bir kir gezintisine cikti. Safagin sokmesine az kalmisti cocuklarimi yeniden bagrima bastigimda… Devasa kayayi asamayan kulustur Kartal’i kayanin tepesinde birakip dagin obur tarafina yuruyerek inmisler… Hangi guzergâhi secmislerse…

    En kotu mevsimde Kackar daglarini ayagimizda mokasenlerle asmaya kalktik. Kecilerin bile “anneee” diye bagirip kacacaklari daracik patikalardan gectik, derinlikten gokyuzu mavisine calan yarlari tirnak gucuyle astik. Tam bir cilginlik! İlk kez orada onu yalniz biraktim. İkna etmesine firsat tanimadan, gorunurde yokken sivistim. Hala daha utanirim, ama el insaf, bir gunde bir insan kac kez olum tehlikesi atlatmaya tahammul edebilir ki? O ise anlasilan Azrail’le benden daha samimiydi.

    Gurcistan ic savasinin tam gobeginde bulmustur kendini. Bu maceradan birkac yil once Sri Lanka hapishanelerinde yatmisligi vardir. Peru daglarindaki akillara durgunluk veren maceralari basli basina bir hikayedir. Daha neler neler… Allah’in sevgili kulu olmali ki hala hayatta.

    Ancak cizgi roman kahramanlarinin boyle bir yasami olabilir; o da ancak ucu besi bir araya gelirse!

    Acaba bu satirlar nasil bir vakayla karsi karsiya oldugumuzu yeterince anlatabildi mi? Sevan degerlendirilirken ya da yargilanirken harcialem kriterler bir yana birakilmali.

    Dostlugumuzun kavgasiz gurultusuz gectigi sanilmasin. Birbirimizin gozunu oymamiza ramak kaldigi anlar oldu!

    Bu arada, kavgada acimasizdir, soyleyeyim. Hakli olduguna inanmayagorsun, karsilastigi her turlu direnc onu daha da azdirir. Bu gibi durumlarda hic ses cikarmayin, ortalikta gorunmeyin, tepki gostermeyin. Bir zaman sonra yelkenleri suya indirecek ve cussesine tezat bir zerafetle yanibasinizda beliriverecektir. Yaramaz bakislarina dayanamayip kucaklasirsiniz.

    Tanistigimizda siyasi dusuncelerimiz birbirine zitti. Beni etkilemedigini soylemek yalanlarin en buyugu olur. Ama bugune dek ne o benim dusuncelerimi temelden degistirebildi ne de ben onun. Tam tersine her ikimiz de daha uc noktalara vardik. Dusunce ayriligindan dusmanlik degil, zenginlikler dogdu. Su ironiye bakin ki varimizi yogumuzu Nesin Vakfi’na verdigimizden su an itibariyla ikimiz de zugurtuz!

    Tuyler urpertici dusuncelerini duydugumda hic karsi cikmam, en iyi yaptigim isi yaparim: Dinlemek. Bakalim nasil savunacak, isin icinden nasil siyrilacak diye merakla beklerim. Neyi savundugundan cok, neyi nasil savundugu onemlidir.

    Sunu da ekleyeyim, gun gelir gerekir: Sevan’a karsi hakli cikmanin tek bir yolu vardir, baktigi bakis acisini reddetmek. Cunku Sevan, yakaladigi bakis acisinin sonuclarina acimasizca katlanir ve tek bir mantik hatasi yapmadan, essiz bir belagatla sizi pesinden surukler. Cocuklugunuzdan beri inandiginiz degerlerin gozunuzun onunde lime lime edildigine tanik olursunuz. Sessiz sedasiz yol alirken kayalarda parcalanan bir dalgaya benzersiniz, daha Turkcesiyle esek tepmise donersiniz.

    Olumsuz her turlu durumu lehine cevirme konusunda ustune yoktur. Ornek: Jandarmalar esliginde hapse giderken yolda beni aradi. Durumu anlatti. Cok uzuldum tabii. “Merak etme, dedi, hapisten ciktigimda iyi ki hapse girmisim diyecegim”. Aynen dedigi gibi oldu. Turkcenin etimolojisi uzerine muhtesem bir eser ortaya cikti.

    Sevan’in su anda Nesin Vakfi’na ait olan Sirince’deki eserleri uzerine bir iki satir illa ki gerekiyor.

    Sirince gunun birinde sit alani ilan edildi ve akabindeki 27 yil boyunca koyun imar plani yapilamadi. Civi cakilmiyordu. Mecazi anlamda degil, gercek anlamda civi cakilmiyordu. Kimileri yasalarin yasama degil, tam tersine yasamin yasalara uyacagini saniyor! Akilsizligin dik alasi, halki yok saymanin had safhasi. Herkes gizli sakli ve korka cekine tadilat ve kacak insaat yaparken, Sevan bunu alenen, gostere gostere yapti. Vatandasa zulmeden bir yonetimi tanimiyorum ve bunu da cumle aleme ilan ediyorum dedi. Ustune ustluk bir de “Hodri Meydan Kulesi” dikti!

    Ta ilk gencliklerinden beri bozuk duzeni yikmaya calisanlarin istisnasiz hepsinin Sevan’i kutlayacagini ve hatta kahraman mertebesine yukseltecegini zannedersiniz degil mi? Hayir, oyle olmadi. Meger bozuk duzeni yikmak bazilari icin soyut bir kavrammis; bir tur meze diyelim! Bozuk duzen bugune dek yikilmadigindan bunun boyle oldugunu tahmin etmeliydik!

    Sevan’in yarattigi yerler, “oldum de cennete mi geldim” dedirtecek guzelliktedir. Meleklerle huriler nerde kaldi diye saginiza solunuza baktirir. Oysa yaptigi sey son derece basittir: Doganin eksiklerini tamamlar! Akliniz basiniza geldiginde, ben niye bunu dusunemedim, benim neyim eksik diye kendi kendinizi yersiniz.

    Su an itibariyla Nesin Vakfi dunya capinda essiz bir guzelligin sahibidir. Bu yukun altindan nasil kalkacagiz bilmiyorum. Sevan’in ozgurlugu anlasilan bizim esaretimiz!

    Keske bu guzellige bu kadar kolay konmasaydik, keske bizim de bir katkimiz olsaydi…

    Borcumuz olsun. Nesin Vakfi cocuklari bu guzelligi idrak edecek ve yaratacak kapasitede yetistirilecektir.

    Sadece Nesin Vakfi’nin simdiki ve gelecek nesilleri adina degil, (bu hakki kimseye sormadan alarak) insanlik adina da Sevan’a tesekkur ederim.

    Ali Nesin (www.nesinvakfi.org)

  1. 1 Trackback(s)

  2. Mar 3, 2011: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin