RSS Feed for This Post

İsrail’in kuyruğuna basınca ya PKK havlıyor ya da gülenistler!

basbakan-davutoglu-ve-hamas-lideri-halid-mesal-konyada_m12

 

“… Fevri çıkışlar ve tekil olaylar provokasyon olarak kabul edilebilir. Ancak günlerce süren sokak olaylarında binlerce kişinin mobilize edilmesinin, seri cinayetlerin ve bu işin siyasetteki-medyadaki “reklamının” merkezî iradeden bağımsız, kendiliğinden gelişmesi imkânsızdır. Kaldı ki, istisnai diye açıklanan olaylar devamlılık arz edecek şekilde yıllardır tekrarlanan bir pratiğe dönüşmüşse, bu artık provokasyon değil taktiktir.

TSK’nın operasyon gücünün vesayet odaklarının hakimiyetinden kurtarılıp olması gerektiği gibi Meclisin ve siyasi iktidarın emrine geçmesiyle PKK kırsaldaki savaşı eskisi gibi yürütemeyeceğini anladı. Artık “F-16’ların kalkması” örgüt için baş edilmesi güç, yakın ve gerçekleşebilir bir tehdit. Ayrıca iki yıldır devam eden Çözüm Süreci de, düz ovadan dağa yöneleni mahkûm edecek bir siyasallaşmayı sağladı. Bu zorunluluk da silahın konforunu kaybetmek istemeyen Egemen Kürt siyasi hareketini düz ovayı (kenti) terörize etme stratejisine yöneltti. Böylece, bir taşla iki kuş vurulacak, sivillerin yaşadığı kameraların ışığı altındaki kentlerde teröre müdahale etmenin dağdakine göre daha zor olduğunu bilen mülki idarenin çözüm süreci hassasiyetiyle sağduyulu davranması, milliyetçi kamuoyuna “devletin acziyeti” diye pazarlanabilecekti. Ancak dağda bile çuvala sığmayan silahlı siyaset mızrağı, kentte yalnızca devletin değil, örgütün çuvalına da daha zor sığıyor. Çünkü içinde savaş mızrağı olan o çuvalları, hepimiz uyurken gece yarıları sırtlayıp sokağa savaşmaya çıkanlar, yakalanmaktan kaçamadıkları doğan günün ışığında poz veriyorlar …” (Melih Altınok)

 

… Bu konuda okumak için…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler (Kitap + Tartışma)

Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:

“Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”

Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmekileacıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz.PKK’lıları affetmek) Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişleIZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, KafkaslardaTürk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?

“… Şiddet yanlısı Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”

Böyle diyordu bir gazeteci. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin