Büyük Dünya Seyahatnamesi / İbn-i Battuta
By Aylin do Nascimento on Ara 12, 2014 in Kitap Alıntısı, Ölüm
“… Orada bulunduğum sırada Sultan’ın çocuklarından biri vefat etti. Türkler, Mısır ve Şam ahalisinin yaptığı gibi ölenin ardından abartılı şekilde feryat etmezler. Lur halkının padişah çocukları öldüğü zaman yaptıklarını ve daha önce beyan ettiğimiz hareketlerini ise hiç yapmazlar. Cenaze defnolunduktan sonra Sultan ile öğrencileri üç gün süreyle sabah namazlarının ardından kabristanı ziyaret ettiler. İkinci günü ben ek halkla birlikte törene katıldım. Sultan benim yaya yürüdüğümü görünce derhal bir at göndererek özür diledi. Medreseye döndüğümüzde de atı adamlarına iade ettim. Ama Sultan, “Ben onu gezgine armağan olarak verdim, ödünç olarak değil!” diyerek atı geri gönderdi. Ayrıca bir takım elbise ile bir miktar para da ihsan etti …”
… Bu konuda okumak için…
Çocuklarımıza Ölüm’den daha çok bahsetsek ne olur? Meselâ evde besledikleri hayvanların, saksıdaki çiçeklerin ölümü üzerine yorum yapmalarını istesek? Mezarlık ziyaretleri yapsak onlarla birlikte ve sonra ne düşündüklerini, ne hissettiklerini sorsak? Çocuklara ölümden bahsetsek belki daha güzel bir dünya kurulur bizden sonra. Çünkü bugün Ölüm’ü TV’den öğrenmek zorunda kalıyor çocuklar. Gerçekten bir “problem” olan ve çözüm bekleyen kazalar, hastalıklar… Çocuklar ölüm sebepleriyle Ölüm’ün hakikatini ayırd edemiyorlar. Küçülen ailelerden uzaklaşan dedeler ve nineler de bizden “uzakta” ölüyor: Kendi evlerinde, hastahane ya da bakımevlerinde. Doğumlarına tanık olamayan çocuklar bir gün ölme “sırasının” onlara da geleceğini anlayamıyor. Ölümü bekleyen modern insan idam mahkûmu değilse eğer, kısa çöpü çekmekten korkan biri gibi. İstenmeyen bir “büyük ikramiye” ölüm… Bu kitap Ölümden bahsediyor. Ölüm denen o “konuşmayan nasihatçıdan”, o karanlık ışıktan. Kendisini göremediğimiz ama sayesinde hayatımızın karanlık yarısını gördüğümüz ölümün ışığı. Buradan indirebilirsiniz.