RSS Feed for This Post

Barış istemeyenler de var…

“… PKK’nın silah bırakması meselesi ilk defa bu kadar meşru ve sağlam bir zeminde ilerliyor. Bundan ötürü canı sıkılanların olduğu gerçek ama, barış söylemi çok ciddi bir çoğunluk tarafından sahiplenilince bu sesler eskisi gibi toplumu infiale sürükleme, yaratılan hengâme içinde barış imkânını boğma “yeteneğinden” mahrum kalıyor. Zaten barış da böyle bir sürecin sonunda gelmekte. Çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve PKK’lıların ailelerine kadar barışa verilen destek çok net. Bunu arkasına alan siyasi iradenin gücü o oranda artmakta. Zaten hepimizin ümitli olmasının altında yatan neden de, bu yüksek toplumsal destek. […]

Peki, bunca netliğe rağmen süreç herkesi memnun ediyor mu? Kuşkusuz hayır. İki lider de kendi tabanlarında tartışılmaz meşruiyete sahip oldukları için, kimse sesini çok yüksek çıkaramıyor. Ama satır aralarından sırıtan o memnuniyetsizliği de çok kolay fark ediyorsunuz. Çünkü PKK ve Kürt sorunu, çözüldüğü takdirde statükoyu temelinden sarsacak, hatta yerle bir edecek bir mesele. Devlet ve siyaset yeniden şekillenecek, ülke her anlamda içine girdiği deli gömleğinden sıyrılacak. Kariyerini bu çözümsüzlük üzerine kuran bir sürü insan “işsiz” kalacak. Bir de şu müzmin kötümserlik ve artık patoloji hâline gelmiş olan AK Parti alerjisi var. “Bu sorun asla çözülmezciler” ile “AK Parti’ye yaramasıncılar” pek mutlu değil bugünlerde …” (Markar Esayan / Taraf) 

 

… Bu konuda okumak için…

Röportaj:

 

E-Kitap

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler (Kitap + Tartışma)

Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:

“Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”

Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmek ile acıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz. PKK’lıları affetmek)

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişleIZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor.

Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, Kafkaslarda Türk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?

“…PKK destekçisi Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”

Böyle diyordu Emre Uslu. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar.

Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.

 

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Derin Düşünce (@DDGrubu) Tarih: Şub 15, 2013 | Reply

    Barış istemeyenler de var…: http://t.co/S7H5Beec

  3. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Şub 15, 2013 | Reply

    Barış istemeyenler de var…: http://t.co/KC9spYiR

  4. Yazan:olcay KILIÇ Tarih: Şub 15, 2013 | Reply

    “Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık… Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız… Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.” (Hucurat Sûresi, 49/13)

    Konuya basit bir bakış atarsak: İnsanları milletlere ve kavimlere bölüp dillerini ve renklerini farklı kılan Allah’tır. Irkçıların yabani bir nazarla baktıkları diğer kavimleri var eden ve onları farklı kılan fail Allah’tır. Demek ırkçılıkta zımni olarak Allah’a karşı bir düşmanlık ve husumet vardır. Zira fiili beğenmemek zımni olarak faili beğenmemek demektir. Irkçılık eşittir Allah düşmanlığı desek, mübalağa etmiş olmayız.

    Yaratıcımız bir, Rezzakımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, vatanımız bir, bir bir bir… binler kadar bir bir…” Bu kadar birlik noktaları varken, ayrılık noktaları öne çıkarıp bunu da düşmanlık aracı haline getirenler ne kadar zalim alçaktırlar anlaşılır.
    ırkçılık belası Batı’nın hastalıklı zihninin insanlığa bulaştırdığı bir mikroptur…

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin