RSS Feed for This Post

Psikolojik Savaş (Gri Propaganda) / Nevzat Tarhan

“Toplumun görünmeyen mekanizmasını işleten kişiler, görünmeyen hükümeti oluşturuyorlar. Adını hiç duymadığımız kişiler tarafından zihinlerimize şekil verildi, zevklerimiz biçimlendirildi.”  (Walter Berneis)

Savaş, zihinlerde meşguliyetini tüm soğukluğuyla devam ettirirken, yeni olana sempatiyle yaklaşan tavrını, kendi çerçevesine eklemledi. Sebep, artık sıcak savaşların soğuk savaş yöntemlerine dönüşmesi ve keşfedilmişte, zamanın+sermayenin daha az olması böylece zihin yeni kodlar üretti; savaşa katkı sunmak adına. Birçok insanın, ateş açmaya meyilli soğuk aleti artık -bilgiye- sıçramıştı. Aynı paralellikte, psikolojik sınırımızı belirlemeye/ihlal etmeye çalışan -dış etkilerin içselliğe uzantısı- belirdi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın¹ “Psikolojik Savaş” adındaki kitabı², bu bağlamda bizlere sesleniyor. Sistematize edilmiş içeriği ve zengin kaynak kullanımıyla sanki aranan tüm tablolar karşımızda.

Kitap 9 ayrı bölüm ve bölüme ait, alt başlıklar ile yoğun bir içerik barındırıyor. Birçok bölüm, içeriğe uygun sözlerle süslenirken, bazı tarihi olaylar ve tarihe yansıyan isimler de analiz edilmiş. Karşılaştırma, örneklendirme yöntemi ve betimlemenin yer bulduğu satırların haricinde, genel olarak bir tanımlama-açıklama havası söz konusu.

Kitabın birde sevimli yanı var. Ortaokul ve lise yıllarında, test çözmekten kaçan ruhumuz,  dergilerde yer bulan -kendini ölçen testleri- çözmeye meyilli olur. Testin sonunda, evet/ hayır ya da seçeneği bol şıklardan biri belirlenip, sonuç okunur. Aynı şekilde, kitabın bazı bölümlerinde test verilip, renklilik kazandırılmış. Gerçi,  psikoloji ağırlıklı kitapların bir kısmında, bunu görebiliriz.

ººººº

Evrenin görünmez yasalarının, bir savaş perdesiyle örtüldüğünü ve fırtınalı bir havada artistik tavırlara yer verilmemesini anımsatan kitap belki de daha kalınca giyinip, bol telli bir şemsiye almamızı öneriyor.

Hazırsanız başlayalım (sunum evresine geçiş= yazarla söyleşi yapma hayali:) ³

ººººº

essenza: Dilerseniz söyleşimize, kitabın adı yani “Psikolojik Savaş” terimiyle başlayalım. “Psikolojik savaş” nedir?

Nevzat Tarhan:“Psikolojik savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almaktır” (s.15)

e. Peki, okuyucu bu kitabı neden okumalı?

N.T. “Hile ve aldatmaların etkili olabilmesi için, gizli kalması gerekir. Amacımız hile ve aldatma yöntemlerinin bilinmesini sağlamakla toplumsal ahlaka hizmet etmektir. Psikolojik savaşta yenilen taraf, bilgi gücü zayıf olan taraftır. Doğru insanların ayakta kalmak, toplumun geleceğinde söz sahibi olmak gibi bir kaygıları varsa bu kitabı okumaları önemlidir.” (s.12)

e. İnsanın “hâkim olma” dürtüsü, dün olduğu gibi bugünde güncelliğini koruyor. Bugün,  bu arzu nasıl bir dönemsel farklılıklara işaret?

N.T. İnsanlık tarihinde üç dönem vardır. Bunlar kölelik dönemi, işçilik dönemi ve bugün yaşanan özgürlük dönemidir. Özgürlük döneminde güç odakları, denetimi ellerinde tutabilmek için, baskı, tehdit ve korkutma yöntemleri yerine, daha çok propagandayı kullanmaya başladılar. (s.21)

e. Bu savaşa hazırlık yapanlar kimler? Güç kimden yana?

N.T. “Yüksek teknolojilere sahip olan ABD ve diğer Batılı ülkelerin askeri karargahları,  geleceğin savaşları için hazırlanıyorlar. Bu savaşlarda kurşun yerine bilgi kullanılacaktır. Savaşın kimin kazanacağını teknoloji belirleyecektir.” (s.21)

e. Geleceğin savaşlarında, “bilgi” ana merkez ise asker sayısında bir azalma olduğu söylenebilir mi?

N.T.“Bu tabloda görüleceği gibi, teknoloji ilerledikçe bilgi akışı hızlanıyor, kilometreyi koruyan asker sayısı ise azalıyor.” (s.23)

 

10 Km koruyanasker sayısı Bilgi çıkışı Yıllar
ABD iç savaşı 38.830 Telgraf, dk. 30 kelime 1861-1865
1.Dünya savaşı 4.040 Telgraf, dk. 30 kelime 1914-1918
2.Dünya savaşı 360 (Telg. Telefon) dk. 66 kelime 1939-1945
Körfez savaşı 23-24 Bilgisayar dk. 192 bin kelime 1991

 

 

e. Bu savaşın taktiksel hedefleri hangi unsurları barındırıyor?

N.T. “Psikolojik savaşın beş taktik hedefi vardır: toplumda itaat duygusunu arttırmak, uluslar arası kamuoyunu yanıltmak, halkla yönetim arasını açmak, komutanları yanıltmak ve kültür değişimini sağlamak” (s.24)

 

e.“Toplumda itaat duygusunu arttırmak” dediniz. Bu durumu tarihten bir örnekle açıklayabilir miyiz?

N.T. “Bu duyguyla, korku duygusunu uyandırarak doğabilecek tepkileri önlemek amaçlanır… Nitekim yaşanan soğuk savaşlarla Rus toplumu, Batı değerlerine karşı sempati duymaya başladı. Kendine olan güveni azaldı. Çernobil gibi olaylar abartılmak suretiyle kamuoyunun sisteme olan bağlılığı zayıflatıldı. Soğuk savaş; yoğun film, radyo ve diğer basının yaptığı propaganda etkisi Sovyetler toplumunda amacına ulaşmış oldu. Bu silaha başvurmadan kazanılan bir savaştı” (s.24)

 

e. O zaman bilinçli olarak hazırlanan projelerden bahsediyoruz. Olaya bakış açısını daha net bir örnekle karşılarsak; dünyaya hazırlanan bir proje gerçekleştirildi mi?

N.T. “Kültür ihracı yoluyla yapılan psikolojik savaşın örneğini bugün bütün dünya yaşıyor. Birçok kültürler yok olmak üzereyken Amerika kültürü dünyada tek kültür olma yolunda. Hollywood yapımı filmler, blucin, kola ve fast foodlarda insanların yüzyıllara dayanan kültürel dokuları, yaşama biçimleri ve damak zevkleri değiştirilmeye çalışılıyor. Fransa ve İtalya bu durumun farkında olan ülkeler olarak İngilizceyi günlük yaşamda kullanmıyor, kendi mutfak, sanat ve dillerini böyle koruyabiliyorlar… Kültürel değişim projesinin bilinçli bir proje olduğunu ispat eden olay 1980’li yıllarda ülkemizde yaşandı. O tarihlerde Kültür Bakanı (Gökhan Maraş)Meclise, ABD filmlerinin kısıtlanması ve Türk filmlerinin teşvik edilmesi için bir yasa teklifi verdi. Bunun üzerine ABD Başkanı (G. Bush) bizzat telefonla T. Özal’ı arayarak yasa teklifinin Meclisten geri çekilmesini sağladı. Böylece bol Amerikan filmi seyredilecek, ardından Amerikan hayranı insanların sayısı çoğalacak ve tabii olarak da para akışı ABD’ye gidecekti.” (s.26)

 

e. Belli bir kuvvet üzerine, bu durumu tetikleyen olaylar da mevcut. Örneğin ülkemizde bir dönem, dini değerlere karşı tutum vardı. Belki hala var.

N.T. “Bu daha çok uzun vadeli bir planın gereğidir. Toplumun kültüre dayalı yaşadığı inanç sistemini değiştirerek, ancak toplumu istediği gibi sömürmek mümkün olacaktır… Düşmanın dini değerlerini, geleneklerini ve kültürel özelliklerini gülünç hale getirecek biçimde propaganda yapmak önemli bir taktiktir. “İmam”, “Şaban”, “Şakir”, “Abdi”, “Kürt”, “Şeriat”, “ahlak” gibi millet nazarında kabul gören ve günlük dilde kullanılan kelimeleri, sinsi propagandalarla yıpratmak ve toplumsal iletişimde uyuşmazlıkların doğrulması ve kavga alanı oluşturulması bu duruma bir örnek olarak gösterilebilir.” (s.27)

 

e.  Başörtüsü meselesi, bu anlamda psikolojik savaşın detaylarından değil mi?

N.T. “Asırlardır süregelen kültürel inanç sisteminin bir geleneği olan baş örtmeye, bu alanın dışına çıkılarak siyasi bir anlam yüklenildi… Sakıncalı insanlar konumuna oturtuldu… İnançları ve işi arasında tercihe zorlanan bu insanlar psikolojik sorunlar yaşamaya başladılar… Ancak dini değerlere karşı yapılan savaşlar uzun vadede hep dini değerlerin lehine sonuçlanmıştır.” (s.28)

 

e. Psikolojik savaşta, “zihin kontrolü el değiştiriyor” diyebilir miyiz?

N.T.“Psikolojik savaşın yöntemi beyin yıkamadır… İstihbarat örgütleri beyin kontrolü konusuna bilimsel olarak eğilmektedirler. Sürekli çalışarak bu konuda yeni yollar araştırmaktadırlar.” (s.35, s.65)

e. En sık kullanılan yöntem hangisidir?

N.T. “Kimyasal maddeler yardımıyla kişinin düşüncesinin etki altına alınmasıdır.” (s.66)

e. Bu maddeyi alan kişide ne tarz değişiklikler görülür?

N.T. “Zihin kontrolü deneylerinde ilk kullanılan madde LSD idi. LSD psikokimyasal bir maddedir. Bu maddeyi alan kişide, olağanüstü psikolojik değişimler olur. Halüsinasyonlar görmeye başlar, canlı ve neşeli olur, güçlü olma duygusu taşır, ardından farklı düşünce ve davranışlar içerisine girer. Bu madde beynin ön bölgesinde, Dopamin adı verilen zevk maddesini aşırı salgılamaktadır. Bu maddeyi alan bir kişi, inandırıldığı konuda olağanüstü eylemler gerçekleştirebilmektedir… İçkisine LSD veya uyuşturucu katan kişilerin kolay intihar etikleri ve kolay adam öldürdükleri bilinen gerçeklerdir.” (s.67)

e. Bu anlamda Hitleri örnek verebiliriz.

N.T. “Hitler, milyonlarca psikoaktif maddeyi kullanarak ordusunu hareket kabiliyeti açısından çok hızlı hale getirmiştir.” (s.67)

e. Psikolojik savaş yöntemlerini kullanan kişilerin ruh halleri nasıl?

N.T.“Belli ruh halleri ve kişilik yapıları vardır. Bunlara karşı korunabilmek ve karşı fikir geliştirebilmek için bu ruh hallerini iyi tanımak gerekir… Kitapta bu ruh hallerinin psikiyatrik analizleri yer alıyor… Örneğin, püritenler: baskı, ceza, korkutma, tehdit ve sindirme gibi unsurları uygulayarak, dünyayı doğru, adaletli, sevgi dolu yapmaya çalışırlar. Bu püriten eğer baskın kültüre mensup biri ise, diğer kültürleri yok etmekten zevk alır. Bunların -ya sev, ya terk et- tarzındaki şovenizmi sloganlaştırdıkları görülür.” (s.129, s.150, s.151)

 

e. Aynı örnek üzerinden ilersek, püriten kişi eğer bir yöneticiyse ne olur?

N.T. “Bu kişi birinci adam olursa vay onun yanında çalışanların haline demek gerekecektir. İkinci adam olurlarsa büyük bir boşluğu doldururlar.” (s.151)

 

e. Baskıcı kişilikten bahsetmişken insanlık tarihi belki bu tarz ya da buna yakın kişilerle dolu. Birçok olay yaşandı ve çoğu zaman kaderine razı hayat seçildi. Baskısal manyetik durumların, gölgesinde olma hissiyatı neye tekabül ediyor? Bu yüzyılda bir değişiklik var mı?

N.T. “İnsanlık tarihinde hep adaletsizlikler oldu… Bu yüzyılda insanlık uyandı, sade insanlar da her şeyi görebilir oldular. Böylece toplumsal talep arttı. İnsanlık uyanmışken ve insaniyetin getirdiği nimetleri tatmışken bunu güzel yaşamak için adaletli bir global düzene ihtiyaç vardır.”(s.89)

 

e. Çağımızın evrensel değerleri nelerdir?

N.T.  “Özgürlükçülük, çoğulculuk, açıklık ve uzlaşma” ( s.209)

 

e. Bu ışıkla yola çıkarsak, küresel barış gerçekleşir mi?

N.T.“İyi insanlar-kötü insanlar mücadelelerinde küresel ahlak, şiddet içermeyen kültür, insanlık bilinci, adil ekonomik düzen ve paylaşma ahlakı çoğunluğun kabul ettiği altın standart haline gelmezse, ne yazık ki küresel barış olamayacaktır.” (s.89)

 

e. Son olarak, kitap kapsamında ana merkez neyi işaret ediyor? Yapılması gerekenler neler olabilir?

N.T.“Kitapta kapsanan konuların çoğu sevgi, saygı, güven duygusunun önemine işaret eder. Baskıcı yaklaşımların insanı ahlaksızlaştırdığı, ikiyüzlülüğe, samimiyetsizliğe ittiği vurgulanır. Siyasi ve askeri otoritenin kültürel inanç sistemini göz önüne almasına uyarı niteliği taşır…”

“Barış ve huzurun yaygınlaşması için insan psikolojisini merkez alan politikalar üretmek ön planda yer alacaktır. Post-modernizm böyle diyor.” (s.210)

e. Peki, çok teşekkürler.

 

ººººº

¹  http://www.nevzattarhan.com/hakkinda

²  Tarhan, N. 2003. Psikolojik Savaş, Timaş Yay. , 216s.

³ Nasıl bir besteden notayı çıkarmak bütünlüğü bozarsa, bu kitap için de önemli kıldığım sözcükler, zincire tabi bu bağlamda söyleşi hayali kurmak belki de en iyisi.

 

 

Kitap Tanıtan Kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

Kitap Tanıtan Kitap 2

Kitap tanıtan Kitapların birincisi kadar sevildi, o kadar çok ilgi gördü ki ikincisini yayınlamak için sabırsızlanıyorduk. Yeniden 44 kitap tanıtımıyla geliyoruz karşınıza: Dostoyevski, Sezai Karakoç, Yıldız Ramazanoğlu, Jean Paul Sartre, Amin Maalouf, Taha Akyol, Hasan Cemal, Ali Şeriati, William C. Chittick, Alain Touraine, Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri… Farklı asırlar, farklı coğrafyalar, farklı konularla dergi tadında bir kitap… Ortak olan tek şey İnsan belki de? İnsan’ın iç dünyasındaki saklı hazineleri paylaşma muradı…Buradan indirebilirsiniz.

Kitap tanıtan kitap 3

İnsanları birleştiren, engelleri ortadan kaldıran bir eylem yazmak… ve tabi okumak. Heinrich Böll, Sadık Yalsızuçanlar, Jean-Paul Sartre, Leyla İpekçi, Samuel Beckett, Peyami Safa, Immanuel Wallerstein, Marilyn Monroe veya Baudelaire… Farklı ülkelerde yaşamış, farklı kaygılarla yazmış olsalar da bütün yazarlar bir iz bırakmak, günü gelince başka insanlarca okunmak isterler. Evet… Yazmak vermektir. Kitap tanıtan kitaplarımızın üçüncüsünü ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Kitap tanıtan kitap 4

Alışılagelmiş kitap sunumlarından farklı bir çalışma bu. Neden? Öncelikle kitap tanıtan kitap serisinde tanıtımı yazanlar da tıpkı tanıtılan sanatçı ve filozoflar gibi birer yazar. Bir çoğu profesyonel ve yarı-profesyonel olarak yazı hayatlarını sürdürmekteler. Ek olarak… katkıda bulunan yazarlar eserin güzelliği kadar kendi iç güzelliklerini, kişisel tecrübelerini, eserle ve yazarla tanışma serüvenlerini de ortaya koyuyorlar. Bu bakımdan kitap tanıtan kitap Aktaş, Kafka, Ramazanoğlu veya Kazancakis ile olduğu kadar Başarslan, Gürkan, Becer ve Özdemir ile de tanışmanın veya mevcut dostluğu ilerletmenin güzel bir yolu. Bu 4cü kitapta Yine « ağır » konuklarımız var : Franz Kafka, Cihan Aktaş, Michel Houellebecq, Yıldız Ramazanoğlu, Nikos Kazancakis, Ali Şeriati, Jacques Derrida, Selim İleri, André Gide. 20 farklı kitap, Rusya, Fransa, İran, Almanya ve Türkiye’den 20 yazar. 98 sayfalık bu kitabı, kitap tanıtan kitapların dördüncüsün ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

 

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin