RSS Feed for This Post

Çocukları sokağa atma özgürlüğü

Kaliforniya’da bir sığınma evi. 8 yaşındaki Lilly 5 haftalık kardeşini uyutuyor. NCFH‘a göre ABD’de her 45 çocuktan biri evsiz. Ülke genelinde bir buçuk milyondan fazla çocuk otel odalarında, garajlarda, depolarda ve çadırlarda yaşıyor. Dünyanın en güçlü ülkesi ABD. Bu ülkenin en zengin eyaletlerinden biri olan Kaliforniya aynı zamanda evsiz çocuk yarışında da ilk 5’in içinde.

 2008’de başlayan emlâk krizi bir çok insanı zor durumda bıraktı. Kriz öncesinde birikimi veya sabit geliri olmayan insanları borca sokmak, onlara sorumsuzca kredi vermek yasaktı. Zaten bu tür riskli krediler müteahit firmaların hatta bankaların iflasına yol açabilirdi. Ancak ekonomik özgürlükler(!) adına bu “emniyet kemeri” gevşetildi. Ev kredisi ödeyemeyecek durumdaki insanlar kağıt üzerinde ev sahibi yapıldı. NINJA krediler sayesinde oldu bu (No Income No Job or Asset). Emlâk talebi böylece yapay olarak şişirildi. Goldman Sachs gibi firmalar müşterilerini inşaat sektörüne yatırım yapmaya teşvik ettiler. Fakat balonun patlayacağını bildikleri için aynı firmalar sektörün çöküşüne oynadılar… Ve sektör çöktü. Bazı bankalar ise bu çöküşten akıl almaz kârlar elde ettiler.

 “Hispanikler” olarak bilinen Latin Amerika asıllılar en sert tokadı yiyenler oldu. Ev sahibi olma umuduyla bankaların tuzağına en çok düşen onlardı. Düşük gelir grubunda olan ve zar zor geçinen bu insanlar bir anda kendilerini sokakta buldular. Şimdi çoğu parklarda yatıyor, umumî tuvaletlerde yıkanıyor. Bir kaç gün çalışıp para biriktirebildiklerinde ucuz bir otel odası kiralayarak çocuklarını yıkama imkânı buluyorlar. Sokakta yaşayan çocuklarda çeşitli sinirsel bozukluklar hızla baş gösteriyor: Korku krizleri, hiperaktivite, şiddet eğilimi, intihar girişimleri… 

Aşağıdaki fotoğraflar yalan balonu altında ezilen bu gerçek insanların gerçek hayatından bir kesittir.

Resimleri tam boyutta görmek için

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

… Bu konuda E-Kitap okumak için…

 

… Bu konuda e-kitap …

Liberalizm Demokrasiyi Susturunca

Halkın iradesi liberalizm ile çatışırsa ne olur? 2008′de başlayan ekonomik kriz sürmekte. Eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerine ayrılan bütçeler kırpılırken batan bankaları kurtarmak için yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Alın terinin finans kurumlarına peşkeş çekilmesini istemeyenler protesto ediyor. Ama batılı devletler polis copuyla finans sektörünü savunmaktalar. Ne oldu? Bütün nüfusun binde birini bile temsil etmeyen bankacıların çıkarları geri kalan %99.99′un önüne nasıl geçti? Alıp satma, üretip tüketme özgürlüğü nasıl oldu da halkı finans sektörünün kölesi yaptı? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkın iradesi çiğnenebilir mi? Okuyacağınız kitap demokrasi ile  liberalizmin savaşı üzerinedir. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin. 

 

 

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Ey Kapitalizm! Kara Sevdam! / Charles Allen Scarboro

Ne gariptir ki Türkiye’de hemen her kesimden insanı kolaylıkla birleştirebilen bir slogan var: “Kapitalizme Hayır!”. İslâmcı, komünist, ülkücü, Kemalist… Yürüyüşler yapıyorlar. Seminerler düzenliyorlar. “Küresel sermayeye geçit yok!” . İşçilerin sömürülmesinden Afrika’daki açlığa, ortadoğudaki petrol savaşlarından dünyanın kirlenmesine kadar her taşın altından çıkan bir düşman bu. İyi ile kötü arasında bir çizgi çekmek, kötüleri “öteki tarafta” bırakmak… O kadar kolay mı?

“Ah keşke her şey o kadar basit olsaydı. Bütün kötülükleri içi kararmış birileri yapsaydı ve bütün mesele onları bulup yok etmekten ibaret olsaydı. Ne var ki İyi ile Kötü arasındaki çizgi her insanın kalbinden geçiyor. Kim kendi kalbinin bir parçasını yok etmek ister?” (Soljenitsin)

Okuyacağınız bu kitap insanların para ile, tüketim ile kurdukları ilişkiye ışık tutuyor. Charles Allen Scarboro’nun Karl Marx ve Max Weber’in fikirlerinden de isitifade ederek hazırladığı özgün bir çalışma. Scarboro İstanbul’da yaşayan bir Amerikalı. Akademik birikiminin yanı sıra kapitalizmin anavatanından gelmesi, “içimizde yaşayan bir öteki” olması bu kitaba ayrı bir lezzet katıyor.  Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 6 Trackback(s)

  2. Nis 9, 2012: Liberalizm : Adalet ve güvenlik mal gibi satılabilir mi? : Derin Düşünce
  3. Eki 1, 2012: Yunanistan: Dış borç demokrasinin ve ulusal egemenliğin sonu oldu : Derin Düşünce
  4. Eki 9, 2012: YAKINDA: Fakir tuzağı :
  5. Kas 19, 2012: Yunanistan o masaya meze oldu!
  6. Ara 3, 2012: Batıda demokrasi ve hukuk kim vurduya gitti!
  7. Ara 4, 2012: Bize Demokrasi değil Adalet lâzım

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin