RSS Feed for This Post

Uludere hepimize mezar olmasın!

Ölüm ibrettir aslında, ikazdır, acıdır, acıtır yani insan olan için hüzündür, insanın hayatında, insana insan olduğunu hatırlatan en kuvvetli olaydır.

 Ölüm ibrettir aslında, sözü susturur; susanı konuşturur. Güçlüdür ölüm, her şeyi tersine çevirebildiği vakidir.

  Ölüm ibrettir aslında ibret alabilen için ibrettir elbet.

  İlk değil… İlk değil deyişim alıştığımdan değil elbet bir daha, bir daha olmasına şaşırdığımdan…

  Bizim güçlü ordunun binlerce “yanlışından” biridir. Öyle ya, güçlü ordu keklik toplayan köylüyü terörist zannedip öldürmüştür. Koyunlarını otlatan Ceylan Önkol’u henüz bir çocukken öldürmüştür. Uludere’de terörist zannettiği 35 sivili öldürmüştür. Öyle güçlüdür ki tüm bu kabul edilemez cinayetlerin faili olarak yargılanmayacak, hesap vermeyecek, susacak, “hatayla, yanlışlıkla” oldu diyecek kadar güçlüdür, öyle güçlüdür ki, bu gücünden dolayı kimse onu görevden alamaz, böyle bir dokunulmaz güçtedir! Uludere’de de bize gücünü göstermiştir. 35 insanı (çoğunluğu aynı aileden) bombalarken sivil-terörist ayrımı yapmadan tüm gücüyle katliam yapmıştır.

  Ordu’nun gücünü! önceleri kendini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde darbeler ve katliamlar ile özerk ve dokunulmaz ilan ederek ortaya koyuyordu. Mesela 12 Eylül Darbesinin hemen öncesinde Çorum’da yaşanan kanlı olaylar sırasında Çorum valisi olan Rafet Üçelli, yıllar sonra bugünlerde bir itirafta bulunuyor ve Çorum Olaylarında askerin seyirci kaldığını anlatıyor. Yani ordu bazen öldürmek bazen ise öldürmelere göz yummak suretiyle dilediği şekilde davranabiliyor, nasıl olsa hukukun üstünlüğü ordu için geçerli değil. Ordu yargıdan da, vatandaştan da güçlü! olduğu için yargılanamıyor; yargılanamadıkça katletmeye devam ediyor.

  O günlerden, bu günlere geldiğimizde ordunun bu denli güçlü (hesap bile vermeyecek) konumda olma nedeninin halkın bir kesimi olduğunu da görüyoruz. Bir ülke ordusu düşünün, ordusu halkından 35 sivili katletmiş, üzerinden 7-8 saat geçmiş, tek kelime açıklama yapmamış. Dağ, taş katledilen 35 insan için ağlarken; 35 insanın sevenlerinin âhı yeri göğü yakarken güçlü ordudan bir açıklama gelmiyor, işine gelince ülkenin ve ülke insanlarının sahibi gibi davranan ordu, işine gelmeyince bir memur edasıyla köşesine çekiliyor. Ancak onun yerine başkaları konuşuyor hem de en en acısından: “Neden kaçakçılık yapıyorlar? Seni hain, neden TSK’yı eleştiriyorsun, onlar kaçakçılık parasıyla PKK’yı besleyecekti… Güçlü Türk ordusu…” vs. vs.

  Tüm bu söyleyenlerin bile inanmadığı savunmalar yere göğe sığmıyor, yer de gök de çatırdayacak zannediyorum. Zira sınırda mazot kaçakçılığı yaparken katledilen gariban 35 Kürt köylüsünün öldürülmelerinin yanlışlığı sorgulanmadan hemen “orada niye o işi yapıyorlardı?” kötü niyetliliğiyle olayın üstü örtülmeye çalışılıyor. Bunca kahır arşa ağır geliyor da, bazı insanlara gelmiyor; kahroluyorum; kahroluyoruz!

  Hiç kimse hainliğin peşinde değil, hiç kimsenin orduya karşı gereksiz ve gerçek olmayan bir eleştirisi yok, gayet insani birkaç soru: “Bu kadar güçlü bir ordu, nasıl 35 sivili yanlışlıkla katleder? Üzerinden saatler geçmesine rağmen nasıl bir açıklama yapmaz? Nasıl birileri çıkar ve TSK’nın bu eylemini savunur, gerekçe arar; nasıl?”

  Ne oluyor size, ne oluyor da bu katli meşru gösterebiliyorsunuz? Ölenlerin yakınların gözyaşları toprağı eritirken nasıl sizin yürekleriniz böyle taş kalabiliyor, nasıl? Katliam gibi bir olay karşısında bir taziye, bir başsağlığı dilemeden üstelik bilmeden savunmaya geçebiliyorsunuz? Bu ülke ne yaptı size? Bir Uludere’ye, Uludere’de katledilenlere bakıyorum bir de insani olmayan gerekçeler ile bu katliamı savunanlara sadece 35 kişi ölmedi Uludere’de bu katliama göz yumanlar, ses çıkartmayanlar, savunanlar öldü diyorum çünkü bunu görüyorum; insanlık ölümü gerçekleşmiştir, makineye bağlı yaşayabilir, o makine-kalbi olmayan şey ırkçılık illetidir, diyorum.

  Bu kez susmayın ne olur, artık susmayın ne olur? Allah rızası için artık susmayın. Uludere 35 sivil insanımıza mezar oldu, lütfen kalanlarımıza mezar olmasın. Allah rızası için susmayın artık! Bakın ne diyor Allah:

  “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘Allah yolunda savaşa (mazlumun canını, hakkını savunmaya) çıkın!’ denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz?” Tevbe Suresi

  Hz. Salih’in kavminde isyankâr davranıp deveyi kesenler ile deveyi kesenlere mani olmayanlar yani “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlar” birlikte helak edildi. Uludere’deki katliamı TSK’yı savunarak, görmezden gelerek geçiştiremeyiz. Uludere hepimize mezar olmadan evvel ve lütfen, elimizi vicdanımıza koyarak, 35 sivil insanı katledenlerin yargılanmasını sağlayalım, sağlayalım ki bu sınırsız ve kontrol edilemez güç bir daha böyle “yanlış” katliamlara imza atamasın.

  

… Bu konu sizin için önemliyse…

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz. 

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:Ali Riza Karacaer Tarih: Ara 30, 2011 | Reply

    Cemile Bayraktar’ in samimi feryadi yüregimi parcaladi, icim sizladi. Sirnak’ta yine TSK’ nin hicbir sekilde izahi mümkün olmayan ve onun icinde bana göre her yönüyle TSK icindeki sivil iradenin mesruyetini hazmedemeyen derin-güclerin provakasyonuna benziyor. Bircok insana bu iddiam bir komplo-teorisi gibi gelebilir. Buna bir itirazim olmaz. Ancak iddiami komplo-teorisi olarak görecek olanlarin su sorulara cevap vermesi lazim:
    1.TSK icinde bir gurup üstdüzey subay insansiz hava araclarinin kordinatlarini PKK militanlarinin lehine degistirmedi mi?
    2. Daha cok yakinda bir yüzbasi TSK’ nin F16 savas ucaklarina yanlis, yani hic teroristin olmadigi bombos araziyi bombalatmadi mi?
    Sözün kisasi: TSK icindeki kirli yürekli derin-güclerin millet iradesine direnmeye devam ettigi cok acik ve nettir. Bu olay bu kadar güclü ve modern bir Ordunun yapabilecegi teknik bir hata ile aciklanamz. Istihbarat yanlisi filan demek katliami mesru görmekle es anlamlidir.

  3. Yazan:Haruni Tarih: Ara 30, 2011 | Reply

    Bu ordu değil mi kendi karakolunun basılmasında, askerlerini PKK’nın öldürmesinde kasıtlı ya da kasıtsız ihmalde bulunan? Kendi korucusunu da vurdu bu ordu sonunda. Asıl suçlular, Kürt ulusalcıları, PKK’lılar elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Bir de siyasi malzeme çıktı bu iki yüzlülere şimdi. Bu meseleyi ajite edebildikçe ederek, dağa daha çok adam çekerler şimdi. Nur topu gibi yeni bir sorunumuz oldu şimdi. Hadi hayırlı olsun…

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin