RSS Feed for This Post

Hikem-i Ataiyye Şerhi (Yeniden)

Sunuş: Bu eşsiz kitabı daha önce bir kez tanıtmış idik. Uzun uzadıya anlatmak yerine yeni bir hikmet ile kitabın kendi kendini tanıtmasını daha faydalı buluyorum. Kalplere şifa olması duasıyla (MY)

 

 “Ey mürid, kulluğa ters düşen beşerî sıfatlardan sıyrılırsan HAKK’ın davetine icabet etmiş ve HAKK’a yaklaşmış olursun.” (1ci Cilt, 35ci Hikmet)

Ahmed Mahir Efendi’nin şerhi:

Din emri zâhirî ve bâtınîdir. Azalara ve kalbe dair emirlere “amel”, bâtını olanlara “akide” denir. Ameller ilâhî emre muvafık olursa taat, aykîrı olursa mâsiyettir. Akidelerin ilâhî emre uygun olanı imandır, aykırı olanı nifak veya cehalettir. Zahiri ile ilgili olanlara “fıkıh”, bâtınına dair olanlara “tasavvuf” denir. İnsan bu iki kısımdan ibarettir. Zahiri haller bâtının hükümlerine tâbidir. Çünkü yaratılış kanununa göre vücud ülkesinin hükümdarı kalptir, azalar onun emri altındaki halk ve askerlerdir. Bunun delili olan hadis-i şerifte buyuruldu:

“İnsan vücudunda bir et parçası vardır ki sağlığı vücudun sağlıklı olmasını, bozulması vücudun bozulmasını gerektirir. Bu da çam kozalağı şeklinde olan kalptir”

Kalbin sağlığı kötü sıfatlardan temizlenip iyi vasıflarla doldurulmasıyla hâsıl olur. Kulluğa ters düşen beşerî sıfatlar, işte bu kötü vasıflardır. Yoksa iman, taat, huşu, haşyet gibi ubûdiyetin ta kendisi olan güzel sıfatlardan sıyırılmak, yakınlık değil tersine uzaklık ve dalalet getirir.

Kötü vasıfların aslı ve kökü kibir, ucb, kin, riya, haset, mal ve mevki sevgisidir. Bu gibi kötü sıfatlar ahlâk düşkünlüğünün esasıdır. Dalları ise şunlardır: Buğz, düşmanlık, zenginlere saygı göstermek fakirleri hor görmek, tevekkülsüzlük, itimatsızlık, pintilik, korkusuzluk, uzun emel, övünmek, çok sevinmek, yapmacık davranmak, vesvese, yüze gülücülük, katılık, sertlik, kabalık, gaflet, acele, hiddet, hayâsızlık, kanaatsizlik, göğüs darlığı, baş olmayı sevmek gibi şeylerdir. Bu kötü vasıfların kaynağı nefs-i emmareye değer vermek, emrini gözetmek, hastalık ve garazlarına razı olmaktır. İşte kâfirin küfrüne, münafığîn nifakına, âsinin isyanına sebep olup kulluktan çıkaran bu hallerdir. Bunun çaresi de riyazet ve mücahede ile beşerî sıfatları temizleyip beşerî sıfatları melekî sıfatlara, şeytan vasıflarını mü’min ahlâkına, hayvanî tabiatı ruhanî tabiata döndürmektir.

Bu suretle kalp temizliğine, nefs tezkiyesine erişen mürid güzel sıfatlar kazanarak tevazu, huşû, ALLAH’ın emirlerine tâzim, yarattıklarına şefkat, hududu korumak, heybet, havf, tezellül, haşyet, ihlâs, rıza, minneti tanımak gibi güzel eserlere mazhar olur. İrfan, refet, merhamet, rıfk, göğüs genişliği, şefkat, merhamet, tahammül, atıfet, nezahet, emanet, teenni, vakar, cömertlik, hayâ, güleryüzlülük, nasihat, kemal ve saadet getiren iman ahlâkı ile dolar.

Sofiler buna yani kötü ahlâktan güzel ahlâka dönmeye “tezkiye” ve “tahliye” derler. Bu iki iş sülûkun hakikatidir. Salikler bunu gerçekleştirerek başka bir kulluk hakikatine erişirler. Emmare’den yakalarını kurtarır, HAKK’a yakınlık ve mârifet elde eder, rabbanî huzur ve vuslata kavuşurlar. Can ve cennet çağrısına yani ilâhî davete icabet ederler. HAKK’tan uzaklaştıran nefsin hazzını terk edip HAKK’ın huzuruna yaklaşırlar. En güzel amellerden hoşlanır, yük almaktan korunurlar.

Bu sebeptendir ki mahfuzluk evliyaya, mâsumluk da enbiyaya mahsustur. Evliya mahfuzdur, korunmuştur. Günah işleyebilir ama günahta ısrar etmez, tövbe ve istiğfara sarılırlar. Mâsumluk ise günahın asla kast olunmamasından ibarettir ve peygamberlere özgüdür.

Özetle HAKK’a yakınlık ve huzur, nefsin alçaklığını bilmeye ve kötü ahlâkın gideerilmesine bağlıdır. HAKK’tan uzaklık ve hicran ise nefse köle olmaya, heva ve hevese uymaya bağlıdır.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:mustafa özdemir Tarih: Eki 19, 2012 | Reply

    Tüm dostlara
    şerh fazlasını hakediyor.
    MEB’in eski baskı şeyh Saffet Yetkin’in şerhini de bulursanız marifet ve hikmetin zirvelerinde mütiş bir gezinti olacaktır.Ahmet Mahir Efendinin şerhi kadar deruni açılım ve tefekkür boyutu var. Az hacimli ama daha rafine .

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin