RSS Feed for This Post

Dikkat Kitap: Tarih Şaşırmaktır!

Polisiye filmlerde suçlular parmak izlerini silerler.  Böylece polisin ve savcıların “tarihi okuması” engellenmiş olur. Gerçek saklanarak yerine “resmî bir yanılgı” yerleştirilir.

Devletler de resmî tarih yazdıkları zaman daha önce yazılmış olanlar gayrı resmî, hatta yasa dışı olur. Parmak izi silmek gibidir devlet eliyle tarih yazmak … Bir düşünün: Padişahların bütün yazışmalarını, Saray’ın arşivlerini, bütün Osmanlıca kitapları toplayıp yakmak, Osmanlı’dan ve Selçuklu’dan kalma bütün çeşmeleri, camileri, han ve hamamları yıkmaktansa “sadece” resmî bir tarih yazıyorsunuz ve bir çırpıda bin yıllık hakikî tarihiniz çöpe. Yeni kuşakların geçmişi anlama şanslarını ortadan kaldırıyorsunuz.

Hele bir de “oradan geçerken” lisanı devirip alfabeyi değiştirdiyseniz, temizlik tamam!

Biz de kendi yaşadığımız topraklara yeni gelmiş sığınmacılar gibi etrafa bakıyoruz. “Devlet nedir? Millet nedir? Osmanlı mıyız yoksa Türk mü?” diye sorguluyoruz kendimizi, tarihimizi. Çünkü boş beyaz bir kâğıttan başlamaya mahkûm edildik. Resmî tarih ve dil devrimi ile dilimiz ve kültürümüz devirildi, bizler de altında kaldık.  Tarihimizi bilmediğimiz için bugünü anlamıyoruz. Yarın ise bir korku filmi gibi. Cahillikten her yerde komplo teorileri görüyoruz. Adeta ıssız bir adaya düşmüş yabancılar gibi gölgemizden bile korkuyoruz, komşu ülkelerden, iç ve dış düşmanlardan hatta birbirimizden bile…

Sitemizin Laiklik, Tarih ve Osmanlı dosyalarına katkısıyla yakından tanıdığınız Mehmet Bahadır Republic of Turkey – Hindi Cumhuriyeti isimli yazısında şöyle özetliyordu bu durumu:

“Aslında, küçük ve mutlu azgın bir azınlığın amentüsü haline gelmiş dogmatik bir zihniyetti karşımdaki. Sorgulanamazdı, zira devletin temel kurumlarını sorgulamaya ya da dünyadaki benzerleri ile mukayese etmeye başladığınız zaman, malum zihniyet hemen bir savunma ve saldırma pozisyonu alıyordu. “Kutsalıma dokundurmam” refleksi ile hareket ediyor ve hatta sizi, yobaz olarak yaftalayıp dışlayabiliyor ve sonuçta kendine sürekli iç düşmanlar üretebiliyordu.  Geçen onca sancılı ve acılı yıllar ve hatta tecrübelerimiz “Cumhuriyet Kazanımları” hakkında bize yeterince bilgi veriyordu zaten.”

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz.

Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…

Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:HASAN ARPACIK Tarih: Eyl 27, 2020 | Reply

    Önemli kısmı çok hoşuma gitti

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin