RSS Feed for This Post

İbn Arabi’nin Fususundaki Anahtar Kavramlar (Toshihiko Izutsu)

“…Biri M.Ö. VI. yüzyılda Çin’de diğeri M.S. XII-XIII. yüzyılda İspanya’da doğmuş, aralarında yaklaşık 18 yüzyıllık bir zaman aralığı ve yaşadıkları yerler itibâriyle de yaklaşık 9000 km’den  fazla  bir  uzaklık  bulunan,  biri  Çince  diğeri  Arapça  konuşan  bu  iki  insânın biribirlerini, Varlık Âlemi’nin yapısı hakkında aynı şeyleri beyân edecek şekilde etkilemiş olduğunu  iddia  etmek  bir  maymunun  bilgisayar  klâvyesinin  başına  geçip  de  bir  çırpıda Mehmed  Âkif’in  bütün  Safâhat’ını  aynı  sıra  içinde  eksiksiz  ve  hatâsız  yazabilmesi  kadar muhâldir… “

Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre (Söz konusu eseri indirmek için)

Toshihiko Izutsu’nun A Comparative Study of The Key Philosophical Concepts  in Sufism and Taoism / Ibn ‘Arabî and Lao-Tzû, Chuang Tzû başlıklı iki cildlik kitabının birinci  cildi  1966,  ikinci  cildi  ise  1967  yılında  Tokyo’da  “Keio Kültür  ve Dil Araştırmaları Enstitüsü” tarafından yayınlanmıştır. Bu kitabın varlığından 1967 yılında haberdar olmuş ve aynı yıl Japonya’dan getirtmiştim.

Toshihiko Izutsu bu kitabında bir yandan Muhyiddin İbn Arabî’nin Fusûsü-l Hikem isimli eseri ile Kâşânî’nin bunun hakkındaki tefsîrini, diğer yandan da Lao-Tzû’nun Tao Tê Çing (ya da Batı’daki bilinen okunuşuyla Tao Tö King) isimli eseriyle Çuang Tzû’nun bunun hakkındaki tefsîrine dayanarak her iki felsefî sistemdeki anahtar-kavramların önce bir semantik analizini yapmaktadır.

Bir kelimenin semantik değerlerinin, yâni kelimenin etimolojik lûgat mânâsının üzerine zaman  içinde eklenmiş olan   yeni anlamların ya da vuku bulmuş olan anlam kaymalarının tesbiti  demek  olan  semantik  analiz,  kelimelerin  kullanıldıkları  yerde  hangi  anlamla  yüklü olarak neye delâlet ettiklerinin araştırılması, ya da eski deyimiyle “kelimelerin medlûllerinin teşhis ve tesbiti” demektir.

Eserin 1. cildi İbn Arabî’nin Ontolojisi (Varlık Bilgisi) ve 2. cildi de Lao-Tzû ve Çuang Tzû’nun Felsefî Dünyâ Görüşü’ne  tahsîs  edilmiştir. Yazar  İbn Arabî’nin  felsefesindeki  anahtar-kavramlar  ile  Lao-Tzû’nun  felsefesindeki  anahtar-kavramların  semantik  değerlerini (yâni medlûllerini)  tesbit ettikten  sonra:

1) bu kavramlar arasında bire-bir bir  tekâbüliyetin var olduğunu,

2) her  iki sistemin de ortaya koymuş olduğu ontolojinin Varlık Âlemi’nin bir silsile-i merâtibe (hiyerarşi’ye) dayalı katmanlı bir yapı ihtivâ ettiği bir ontoloji olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

 Biri M.Ö. VI. yüzyılda Çin’de diğeri M.S. XII-XIII. yüzyılda İspanya’da doğmuş, aralarında yaklaşık 18 yüzyıllık bir zaman aralığı ve yaşadıkları yerler itibâriyle de yaklaşık 9000 km’den  fazla  bir  uzaklık  bulunan,  biri  Çince  diğeri  Arapça  konuşan  bu  iki  insânın biribirlerini, Varlık Âlemi’nin yapısı hakkında aynı şeyleri beyân edecek şekilde etkilemiş olduğunu  iddia  etmek  bir  maymunun  bilgisayar  klâvyesinin  başına  geçip  de  bir  çırpıda Mehmed  Âkif’in  bütün  Safâhat’ını  aynı  sıra  içinde  eksiksiz  ve  hatâsız  yazabilmesi  kadar muhâldir.

Kanaatimce Prof. Izutsu’nun bu araştırması, Cenâb-ı Hakk’ın (hangi zamanda, hangi  iklimde  ve  hangi  îtikadın mensûbu  olarak  yaşamış  olmasının  hiç  önemi  olmaksızın)  seçtiği müstesnâ insânların gönüllerine, Varlık Âlemi’nin esrârını farklı boyalarla boyanmış olsa bile, aynı şekilde ilhâm ettiğini çok bâriz bir şekilde ortaya koyan kıymetli bir çalışmadır.

Aslında Prof.  Izutsu kolay ve akıcı bir  ingilizce kullanmaktadır. Bu bakımdan  tercüme herhangi bir güçlük arzetmiş değildir. Bununla beraber konuya yabancı olanların bâzı noktaları daha iyi anlamaları ve teknik deyimlerle ünsiyet kesbedebilmeleri için metinde parantezler içinde de açıklayıcı notlar vardır; bunlar italik olarak dizilmişlerdir.

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:cb Tarih: Eki 29, 2010 | Reply

    dürüst olmak gerekirse dindar müslüman biri olarak hayatımın hiçbir döneminde tasavvuf başlığına detaylı anlamda meyletmedim. ön yargılarım, peşin hükümlerim hep vardı. ancak derin düşünce takipçiliğim, mehmet yılmaz ile sohbetlerim, bu alanda benim için bir anahtar vazifesi gördü.

    bir dönem, içimde kaybettiğim bir şeyler hissi; yine tasavvufi öğretide başat anlatımlara konu olan ‘ insan eksik yaratılmıştır, o eksiği maneviyattır, ve orayı ‘kendinden’ başka hiçbir şey ile dolduramaz ‘ desturu üzere aradığını tam olarak bulamasa dahi, en azından aradığının nerede olduğunu ve adının ne olduğunu öğretti, belki hatırlattı. tasavvufun maneviyatı doyuran yönüne anahtar kavramlar anlatımlarıyla şahit oldum.

    izutsu nere düşer, konfiçyüs nere? arabi nerededir, gazali nerede? Allah nerededir? Hiçbir yere sığmayan Allah, insanın kalbindedir; o nedenle bu bir haldir, ‘ Zaman ‘ başlığında irdelemeye çalıştığımız gibi, zamanın çok dışında ve üstünde bir haldir.

  3. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eki 29, 2010 | Reply

    “Nasıl ki dil ile “ateş” demek dili yakmıyor, “su” demek harareti gidermiyor, “ekmek” demek karnı doyurmuyor, “kılıç” demek vücudu kesmiyorsa; aynı şekilde, sadece dille kelime-i tevhidi söylemek de kişiyi kötülüklerden (ALLAH’ın rızası dahilinde olmayan hallerden) alıkoymaz. […] Söz kabuk, mâna özdür. Söz sedef ise, mâna incidir. Öz olmayınca kabuğu neylersin. İncisi olmayan sedef neye yarar. Kelime-i tevhidin sözcükleri ve mânası, beden ile ruh gibidir. Ruhsuz beden bir işe yaramadığı gibi, kelime-i tevhid de mâna olmaksızın hiçbir fayda sağlamaz.” [Er-Risâletü’t-tevhîd (Hz. Gazâlî)]

    ne yazik ki Tasavvuf’u Islam’dan ayri ve gayri zannedenler çok. Bunu Islam adina söyleyenler oldugu gibi kendisini “tasavvuf ehli” ilân edip adeta yeni bir din icad etme yoluna girenler, Tevhid’den uzaklasanlar da var.

    Her iki hata türü için gerek Gazâlî Hz.’den gerekse Bediüzzaman Hz.’den çok net açiklamalar okudum.

    Ama acelesi olanlar için Hz. Mevlânâ’dan bir söz ile yardimci olmaya çalisalim:

    “Söylediklerimde Tevhid’den baska bir sey görüyorsan o senin gözlerinin sasiligindandir”

    Gerçekten de Mesnevî’de belki Kur’an’in yarisi vardir. Yine alimlerin buyurdugu gibi Mânâ öz, biçim ise kabuktur.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Ağu 22, 2015: Şerhu Esmâillahi’l-Hüsna / Sadreddin Konevî Hazretleri

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin