RSS Feed for This Post

2058’de İstifa Etmiyorum Ulan!

Trackback URL

  1. 10 Yorum

  2. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    Etseydi şaşardım zaten!

  3. Yazan:Levent Cetin Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    Aynen.
    Necmettin Erbakan’i da unutmayalim. Yuzkizartici suctan hapis yatar, olum doseginde de olsa geri gelir. Bumerang mubarek.
    Ecevit, Demirel, Inonu, Caglayangil, Kamran Inan ve daha nice moruklar da saymakla bitmez.

  4. Yazan:durhat Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    yaw bu koltuğa yapışma hastalığı acaba bütün dünyada da böyle mi,yoksa bize mahsus bir durum mu?Levent beyin dediği gibi adam yüzkızartıcı suç işliyor yine sıkılmadan bu ihtirasın peşinden koşturmaktan yorulmuyor.merhum Ecevit neredeyse kolunda serumla protokollere katılır duruma geldiydi.çoban sülo hala o konferans senin bu konferans benim siyasi birikimlerini(!)nesillere aktarmakla meşgul.bunlara bakıldığında aslında baykalın son kullanma tarihine bir hayli zaman var gibi görünüyor.e,malum bizde siyasilerin raf ömrü biraz uzun oluyor.fosillerle yönetilmek bizim kaderimiz herhalde.

  5. Yazan:sevim Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    adamlarda kabahat yok,memleketti idare edecek kimse yokmuş gibi baştacı edilirlerse sonuç böyle olur tabii.hadi onlara koltuk,makam mevki tatlı geliyor.peki her seçimde onları seçip başa getirenlere ne demeli.dimi yani.

  6. Yazan:Hasan Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    İstifa etse de benim açımdan hiçbir şey değişmeyecek, sonuçta CHP, CHP’dir.

    CHP’yi tümüyle dönüştürebilecek bir liderin CHP’nin kendi tabanından destek bulacağını düşünüyor musunuz? Çarşaf, türban vs. gibi sözde açılımları bile büyük bir sertlikle karşıladılar.

    Şunu anlamamız gerek; bizim CHP’de değişmesini istediğimiz şeylere onlar Atatürk’ün ilkeleri diyor. Partilerinin yegane varlık nedeni ve felsefesi bu.

  7. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Mar 31, 2009 | Reply

    Hasan bey,size katılıyorum:sadece liderlerin istifa etmesi/değişmesi yetmiyor,her şeyden önce zihniyetin değişmesi gerekiyor.Dolayısıyla CHP’nin bir zihniyet değişimi içinde olmadığı açık.En azından vaziyet şimdilik bunu gösteriyor.
    Ayrıca,sözünü ettiğiniz sözde açılımların yarattığı etki de aynen tesbit ettiğniz gibi.Yani CHP’nin tamamen seçim öncesi göstermelik açılımı bile kimi kemikleşmiş tabanı tarafından ısrarla rededildi.
    Ancak,uzak bir ihtimal olsada şöyle bir olasılık da münkün.Mesela,seçime bir kaç ay kala laiklik vurgusu,irtica söylemi vs.den biraz kaçındı CHP.Çok samimi değilse de,sanırım bu tür retoriklerin artık kâr etmediğini kendileri de nihayet anlayabildiler.Dolayısıyla bu basit edebiyatın artık miadını doldurduğunun farkına varılarak şayet bu tutum ilke haline getirildiği takdirde bence taban kendiliğinden düzelme gösterebilir.Zira olası bir değişimi CHP vizyonuyla bağdaştıramayan koyu Kemalistler partiden uzaklaşacaklardır.Ki bu da kısmen daha sağlam bir taban oluşmasını sağlayacaktır.
    Ha,diyeceksiniz ki bildik sloganlara itibar etmeyen sağlam bir kitle tabanı niye kendini CHP’de ifade etsin veya tanımlasın.Daha açık bir ifade ile “neden CHP?”sorusu akla geliyor haklı olarak.
    Buna da şöyle açıklık getireyim izninizle.Mesele,tüm Türkiyeyi kucaklayacak bir sosyal demokrat parti veya yapının tek alternafinin CHP olduğu şeklinde algılanmamalı.Zaten CHP’nin tamamen tükenmesinin de baş nedeni bu vizyonsuzluğudur.Ancak,hazır kurulu bir parti olması hasebiyle Türkiye’nin mevcut sosyal demokrat yapı boşluğunu kapatması açısından sürece kazandırılabilir.Zira Türkiye’de siyasal dinamiklerin parti bazında halktan taban bulması oldukça zor ve zahmetlidir.Örneğin aydın,liberal,demokrat kesimlerin ve tüm demokrasi yanlılarının birleşip bir çatı partisi kurmasının zemini biraz kısıtlı.Zira,ülkemizde demokrasi güçleri;toplum mühendisiliği,kanaat önderliği ve akademik tartışmalarla sınırlı bir misyon yüklenmiş gibidirler.Oysa toplumun değişim ve dönüşümü bu güçlerin iktidarı hedeflemeleriyle mümkün olabilir.

  8. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Konu sadece Baykal’ın gidip gitmemesi değil. Baykal’ın neden gönderilemediği. Aynı durum ileride Tayyip Erdoğan için de geçerli olmayacak mı ? AKP’nin veya CHP’nin veya herhangi diğer bir partinin tüzüklerine ömür boyu liderliği engelleyecek hükümler koymalarını sağlayacak bir kanun var mı ?
    ABD niye en demokratik ülkelerden biri ? Obama’nın nasıl seçildiğini takip ettiyseniz bunu bilmeniz gerekir. Önce partiler kendi içlerinde aday yarışı yaptı. Bu iki partide de yaşandı. Sonra bütün ülke genelinde seçimler yapıldı.

    Şimdi durun ve düşünün, yıllardır %10 barajı için birşey yapmayan, seçim sistemini değiştirmeyen hükümetlerin, Parti tüzüklerinde ömür boyu liderliği engelleyen hükümleri engelleyen kanunlar çıkartılmamasında da suçu yok mu ?

  9. Yazan:Hasan Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Aziz bey;

    Son paragraflarınızda yaptığınız tesbite katılıyorum. Türkiye artık AKP gibi merkez sağ geleneğinin ilerletebileceği bir ülke olmaktan çok uzak. Ne kitleleri kucaklayabilir, ne farklılıkları tam anlamıyla yönetime taşıyabilir, ne de bir noktadan sonra “homo economicus”un taleplerini karşılayabilir.

    Çünkü en nihayetinde AKP ve merkez sağ geleneği; muhafazakar değerleri siyasetin bir parçası haline getiren, bunlardan kimlik oluşturan, insanı bu değerlerin nesnesi olarak gören, insan haklarını bu değerlerin yedeğinde gören, Batı’yı ötekileştiren ve kendi inançlarının iktidarını sağlama “özlemiyle yanıp tutuşan” bir tabana sahip. “Yeni Osmanlı olacağız” gazını kolay yiyebilecek bir tabana sahip..

    Türkiye’de sosyal demokrat bir parti lazım.

    Var olan sosyal demokrat grupların, liberal demokratların (aralarında çok fark yoktur) ve özgürlükçü-sol’un CHP’yi sizin dediğiniz biçimde değerlendirdiği doğrudur. Kurulu, kendi tabanı, marka değeri olan, ölüsü bile meclise girebilecek bir parti CHP. Ama ne yazık ki derinden bir vizyon değişimi gerektirecek bu durum CHP açısından mümkün görünmüyor. Çünkü CHP, bu söylemlerini ve sosyal demokratik misyonunu, Kemalist misyonun yedeği olarak görüyor..

    Yani sosyal-demokratlara, liberal-sol’a, özgürlükçü-sol’a yeni bir parti kurmak düşüyor. Buna ihtiyaç var..

    İhtiyaç var, peki buna kuracak kadro var mı?

    Halk tabanında buna yer var mı?

    Bunlar çok ciddii sorular ve gerçekçi bakılınca en azından şu dönem için olumsuz gözüküyor durum.

  10. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Hasan bey,
    Sorularınız gerçekten yerinde ve sorulması gereken ciddi sorular.
    Halıhazırda sosyal demokratların,liberal sol’un,özgürlükçü sol’un bir parti kurma şansı oldukça zayıf görünüyor.
    Ayrıca bunu kuracak kadrolar ve destekleyecek halk tabanı da pek oluşmuş değil.
    Dolayısıyla asıl sorun da burada başlıyor:
    Demokratik güçler ve toplumsal muhalefet,adete “muhalefet”etmekle sınırlamış kendini.Sanki bir misyon ve vizyon sınırlaması var…Tartışmasına tartışıyoruz da bunu pratiğe geçirmek gibi kaygı oluşmuyor her nedense.
    Böyle olunca da malum,AKP ve CHP gibi belli bir kitle tabanına sahip olmuş partilerin etrafında dönüp dolaşılıyor.Tabii arzu edilen toplumsal değişim ve dönüşüm de gerçekleşemez oluyor.
    Özetle,Türkiye’nin ekonomik,siyasi ve toplumsal çehresinin değişmesi,artık bu sınırlı duruşu terketmek ve çözüme dair projelerin hayata geçeceği yepyeni siyasi açılımlarla mümkündür.Aksi takdirde umduğumuz değil,bulduğumuz ile yetinip bunun üzerinden tartışmaya devam eder dururuz.
    Saygı ve selamlar…

  11. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    27 Yıl boyunca tek parti diktatörlüğünün müsebbibi olan ve T.C.’yi bir “parti cumhuriyeti” olarak gören zihniyetin değişmeye ihtiyaç duymayacağı ve değişmeyeceği açıktır.

    Yıkıp yerine kurmuş olduğu Osmanlı Devleti bile çok partili iken T.C.’nin kuruluşundan 1946’ya kadar tek partili olmasını anlayabilen var mıdır?

    Esasen, Demokrat Parti göstermelik olarak kurulmuş, Batı’ya çok partili bir demokrasi gösterişine girişilmiş, ancak kuyruğundan yarattığı DP, ile organize etmeye çalıştığı “çok partili demokrasi” oyunu yürümemiştir. Kendi kuyruğundan yarattığı DP’nin, kurucuları da lider kadrosu da CHP’lidir. DP’nin kuruluşunda yer alan sosyalistler ise ansızın bir gecede partiden ihraç edilmişlerdir. Her koşula uyum sağlama yönünde çok başarılı olan Kemalist iktidar; “çok partili demokrasi” oyununu çok daha işlevsel hale getirmiş, rekor sayıda parti kapatılması sağlanarak, “Tek Parti Cumhuriyeti” anlayışına uygun düşmeyen partiler yargı sisteminin de “nevi şahsına münassır” yaratıcı uygulamaları ile kapatılmıştır.

    Cemaatçi Halk Partisi (CHP)’nin lideri istifa etmez, bu anlayışın bir istifa kültürü yoktur. Ancak tayin edilenlerce görevinden alınabilinir ki, bunların istifa kültürü ancak bu tarzda işleyebilir. Aydınlıktan gözleri kamaşan, aydınlığı sevmeyen “yarasalar konseyi” karar verdiğinde, Cemaatçi Halk Partisi’nin lideri de bavullarını ansızın toplayıp, evine yerleşebilir. Atamayla gelen, atamayla gider. Buna itiraz edecekler var ise öyle ise bana “Hikmet Abi” ve “Altan Abi” formülünü açıklayıversinler de onlara hak vereyim, söz konusu abi formüllerini kim üretmiştir? söyleyebilen varsa beri gelsin.

    AP,CHP,DYP,ANAP,DSP,SHP,MHP,BBP (sayıları artırabilirsiniz) bu partilerin birbirinden bir farkı var mıdır? olsa bile ne yazar iktidar olduklarında uygulayacakları siyaset hepsinin aynıdır. Yani hepsi tek partinin varyantlarıdır. Bunlardan farklı görünen tek parti olan AKP, direkt iktidar yapılmıştır, bir farkı kalmadığında diğerleri gibi sandığa gömülecek, figüran partiler listesine dahil olacaktır, bunu da tarih gösterecektir.

    Tek parti cumhuriyeti’nin diktatörlük izlerini taşıyan, tek parti cumhuriyeti anlayışına sahip CHP, taa 1950’de misyonunu tamamlamışken, günümüzde hala inatla devam ettirilmeye çalışılmasını anlayabilmek mümkün değil.
    Önü, derin devlet ve o zamanki tek sesli merkez medyası tarafından kesilmemiş olsaydı Erdal İnönü ve Fikri Sağlar yönetimindeki SHP, Avrupa tarzı sosyal demokrat parti olma yolunda çok daha olumlu misyonlar yüklenmiş ve çok daha başarılı olabileceği aşikardır.

    Son söz; Cemaatçi Halk Partisi, çarşafa yöneldiği günden itibaren benim gözümde cemaatçi nitelik kazanmıştır. Anayasa değişikliği için daha 6 ay önce türban yüzünden kıyametleri kopartan bir partinin, çarşaf ve kuran kursu açılımları ne kadar samimidir, bunun samimi olduğuna inanan chp’li var mıdır?
    inananlar var ise bir sözüm yok, ancak yok ise, soruyorum

    samimiyetsizliğin ve inançsızlığın bir partisi olabilir mi?

    bir parti, inançsızlık ve samimiyetsizlik üzerinden örgütlenebilir mi?

  1. 1 Trackback(s)

  2. Tem 13, 2009: Kim bu sömürge valileri? : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin