RSS Feed for This Post

Sosyal devlet haydut mudur?

Devlet vatandaşının güvenliğini sadece doğrudan değil dolaylı olarak da korumalıdır.  

Canı dolaylı olarak ne tehlikeye atar? 

  • Hastalık. 
  • Açlık.  
  • Soğuk.  

Bunlar benim aklıma gelenler. 

Bunların hiçbirisi savaş gibi hepimizin başına gelmiyor. Öyleyse neden zenginin rızası olmasa bile onun parasıyla fakir fukara doyuruluyor, iyileştiriliyor? Bu bir çeşit gasp değil midir? 

Evet, gasp olsa bile uygulama doğrudur. Çünkü söz konusu bir insanın yaşamı olduğunda mülkiyet hakkının önemi kalmaz.  

Varsayalım ki dağ başında yürüyüş yapıyorsunuz. Açlıktan ölmek üzere olan bir kişi ile karşılaştınız. Yardım aramak için çevrenize bakındınız. İleride bir ev var. Kapıyı çaldınız, yaşlı bir amca çıktı karşınıza. Yaşlı amcaya durumu anlattınız ve yiyecek bir şeyler istediniz. O da size kişinin ölümüne kendisinin yol açmadığını, dolayısıyla bu durumu umursamadığını söyledi. Kapıyı yüzünüze kapattı.  

Bu durumda ne yaparsınız?  

Tamam, bir kez daha bakındınız çevrenize. Ama başka kimse yok.  

Dakikalar geçiyor. Birazdan bir kişi açlıktan ölecek.  

Ne yaparsınız? 

Yaşlı adamın bahçesinde meyve ağaçları var. Ağaçtan meyve çalar mısınız? 

Ben çalarım. 

Peki bahçede hiçbir şey yoksa?  

Sadece yaşlı adamın evinde yiyecek bir şeyler varsa? 

Ben bir bahaneyle kapıyı açtırırım. Açılır açılmaz, bir taraftan amcaya sadece yiyecek bir şeyler alacağımı, bütün malında gözümün olmadığını söylerim, diğer taraftan hırsızlık yaparım.  

Aynı şeyi kişi hasta ise kişi soğuktan donmak üzere ise de yaparım. 

Burada akla, mantığa uymayan bir şey var, değil mi? 

Verdiğim örnekte yaşlı adamın ölmekte olan bir insana yardım etmemesini mantıklı bulmamıştınız, değil mi? 

Evet, hiçbir yaşlı adam bir kişiyi ölüme terk etmez.   

Hiç birimiz, klasik liberallerimiz dahi bir insanın ölümüne seyirci kalmaz.  

İşte bu nedenle devlet sadece temel ihtiyaçları karşıladığında buna hiç kimse itiraz etmez. 

Burada bir çelişki var gibi görünüyor.  

Hepimiz hayati tehlikesi olan birine yardım edeceksek neden yardım kuruluşları yeterince destek görmüyor? 

Neden devleti göreve çağırmak zorunda kalıyoruz? 

Çünkü benim verdiğim örnekte olduğu gibi öyle bir insanla karşılaşmıyorsunuz. Karşılaşsanız bile hayati tehlikenin farkına varmıyorsunuz. Özellikle büyük şehirlerdeki hengame içinde kaybolup gidiyor insanların yüzleri. 

Çünkü muhtaçlara yardım etme sorumluluğu dağ başındaki gibi bütün yüküyle omuzlarımıza binmiyor. “Muhtacın bir yakını akrabası vardır.” deyip geçiyoruz. Olmasa bile milyonlarca yardımsever insan var ne de olsa. Kötü haber: Ne yazık ki herkes bizim gibi düşüyor. 

İşte yardım kuruluşlarının sorunu bu. 

Çözüm ne mi?  

Hepimizi dağ başında bir muhtaçla başbaşa bırakmak. 

Ama nasıl? 

Kitle iletişim araçları geliyor hemen akla. Sizce televizyon “başbaşa bırakma” işlevini görüyor mu? 

Evet, ama muhtacın reklamı hiç de ahlaki olmuyor. Kaldı ki bu bile omuzlarımıza dağ başında olmanın verdiği sorumluluğu yüklemiyor. Yine de başkaları var hissiyatına kapılabiliyoruz. 

İşte bu nedenle her birimizi dağ başında bir muhtaçla başbaşa bırakmak imkansız.  

Aslında imkanlı olsaydı yine de yeterince yardım etmeyecektik. 

Çünkü insanoğlu çoğu zaman dağ başında karşılaştığımız adam gibi hemen ölemiyor. Yetersiz beslendiği için, soğukta kaldığı için, tedavi görmediği için milyonlarca insan yavaş yavaş ölüyor. Yavaş yavaş ölen insanları görmezden gelmek kolaydır. Üstümüze alınmayız hiç. Bütün suçu ecele atarsın, rahatlarsın. 

Yardım kuruluşları belki de hiçbir zaman yeterli olamayacak.  

Hala devlete ödediği vergiyle bir gariban çorba içiyor diye, tedavi oluyor diye, ısınıyor diye itiraz eden var mı? 

Varsa, evet devlet onların parasını gasp etmelidir.

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 18 Yorum

  2. Yazan:İbrahim Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Gerçekten güzel bir yazı yazmışsınız Emre Bey daha önceki yazınızda Keza öyleydi..

    Sosyal devlet mantığı bu olsa gerek zaten..

    Aslında bunların yapılmasını savunmak bile bir mantıksızlık gibi geliyor. Çünkü bunların normal olması gerekiyor..

    Ama bugün hala devlet neden benim paramla yardım yapıyor sorusunu soruyorlar..

    Eee kardeşim senin paran var onun yok..

    Peki bu yardımlar insanları tembelliğe alıştırıyor mu..

  3. Yazan:Alper Akalin Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Emre Bey;

    60lı yıllarda yaşamalıymışssınız. Yazdığınız melodram senaryolardaki yaratıcılık o kadar ağlatıcı ki, eminim ki sizi ünlü bir rejisör keşfeder ve fakir-zengin aşkı konulu bir filminize Ayhan Işık-Belgin Doruk’u tahsis ederdi.

    Demagojinin de bu kadarına pes..

    Gün gelir AKP, sosyal devleti bırakınca(ya da bırakmak zorunda kalınca; ee ne de olsa sosyal yardım adı altında nice yolsuzlukları da dönüyor, elbet bir babayiğit bunları ortaya çıkaracak, ilah-i adalete sonuna kadar inanıyorum) ne yazacaksınız çok merak ediyorum?

    Devlet paramızı gasp edemez. Kul hakkına giremez. Osmanlı zamanında da vakıflar vardı..

    Bunlar benim ilk aklıma gelenler.. Hemen böyle bir yazı döşersiniz..

    Kafanızın almadığı şu;

    1) Devlet aldığı paraların çoğu kısmını verimsiz ve özensiz kullanıyor. Yani havuzun bosaltan muslugu, dolduran muslugundan daha hızlı çalışıyor. Çünkü gücü elinde tutanların yozlaşması kaçınılmaz oluyor. 3-5 götürsem kimsenin ruhu duymaz mantığı, Türkiye genelinde büyük bir kaynak açığına sebep oluyor.. Tabi kaynak dediğimiz şeyler de, fakir-zengin ayırtetmeksizin toplanan paralar.

    2) Devlet zenginden değil fakirden alıp fakire veriyor.Bunun için, şu an devletin toplamış olduğu vergilerin nereden geldiğini görebilirsiniz. Hepsi dolaylı vergi.

    Detayına girmeyeceğim. Çünkü size devletin kaynakları etkinsiz ve verimsiz kullanma konulu bir seminer de versem, ille de AKP’em dersiniz..

    Bir gün bir teşkilata seminer vermeye gitmiştik. Orada da anladım ki, particilere iktisat anlatmak, deveye hendek paradoksundan daha zorludur.

  4. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Emre er bu konuda 3. yazınız bu 1 yazı neyinize yetmiyo? Devlet açı doyurursa defalarca tartıştık hepsini kopyala yapıştır yapmayı düşünüyorum.Bi devlet halka ihtiyacı olancaklarıı verirse o zaman halk nasıl çalışcak ihtiyacı olanı vermezsek halk nasıl ölmeden yaşıcak.Çelişkiniz burda zaten öksüzlere yaşlılara devlet eliyle gerekli yardım yapılıyo kimseninde itirazı yok. itiraz kendi rızasıyla çalışmayan insanlara yardım edilmesinde başlıyo.Gene 100 tane yorum gelir korkmayın hep aynı muhabbetler.Gene operaya bulaşmamışsınız bu sefer.

  5. Yazan:LiB€RAL Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Emre ER;

    Fakir insanlar neden evlenip çocuk yapar? Bu sorunun cevabını verebilir misiniz? Bence veremezsiniz. Başbakanının en az 3 çocuk yapmasını önerdiği bir ülkede neden fakirlerin evlenip çocuk yaptığının cevabını kolay kolay kimse veremez. Çünkü fakir birinin evlenmesi hele hele çocuk yapması çok yanlıştır.

    Fakir olan insanlar hiç evlenmesin çocuk yapmasın, bir kaç yıl içinde çağ atlarız. Fakir insanlar evlenince; eşi mutlu olamıyor, çocuk yapıyor çocukları rezil oluyor. Ne iyi bir hayat sürebiliyorlar ne de düzgün bir eğitim alabiliyorlar… Sonra toplumun altından kalkamayacağı sorunlar ortaya çıkıyor.

    Soruna bir de bu yönden bakarsanız; eminim doğru yolu bulacaksınız…

  6. Yazan:eg Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    fakir insanlar yaşamasın daha iyi. o zaman daha çok çağ atlarız…..

    ah liberal ah…ah cüce hokkabazlık, sefil aynalı dolap!

  7. Yazan:s.k. Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Dağ başında açlıktan ölen biriyle karşılaşırsak normal olan insanların hepsi yardım eder diye düşünüyorum.Fakat dediğiniz gibi insanlar ancak karşı karşıya kalınca vicdanları ortaya çıkıyor,öyle bir ortamda kalınca üzlüyoruz.Şu anda bile birçok temel ihtiyaçlarını karşılayamayan baştada açlık olmak üzere mücadele eden insanlar var ülkemizde.Hepimiz biliyoruz ama gözümüzü kapattığımız kesin.İşin diğer kısmı sosyal devlete gelince madem sosyal devletiz mutlaka yardım etmesi ve düşünmesi gerek.Medyada yansıyan AKP yardımları çok dikkat çekti.Fakat bunun daha öncesi varmıydı yani yardımların,seçim öncesi böyle bir görüntüyle karşılaşınca ister istemez farklı düşünceler ortaya çıkıyor.Bence ev aletleri yerine temel ihtiyaçlarını karşılyacak maddi yardımlar yapılsaydı bazıları için daha makbule geçerdi.TV bazı ailelerin buzdolabını almış ama içine kayacak en ufak bir yiyeceği yokken yardım çokta amacına ulaşmıyor,yoksa karşı değilim yardıma.

  8. Yazan:snowqueen Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Hala devlete ödediği vergiyle bir gariban çorba içiyor diye, tedavi oluyor diye, ısınıyor diye itiraz eden var mı?

    Varsa, evet devlet onların parasını gasp etmelidir.

    Enterasan, devlet “opera ve baleden” kesip garibana çorba parası vermelidir diye bitirmemişsiniz.

    Evet, itirazımız var, iyi ki var!
    Sizin kurtarma reçeteleriniz “sadaka”* dan ötesine geçemiyorsa e pes artık.

    *burada dini bir terimi aşağılamak değil niyetim ama bunun sömürü sistemini meşrulaştırmak, bununla kalmayıpta bir de erdemli göstermek maksadıyla kullanımı da kabak tadı verdi. Siz de sömürenler kadar sorumluluk alıyorsunuz o halde. Bu ne iktidar yanlılığı kardeşim, herşeye yarabbi şükür!

  9. Yazan:LiB€RAL Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    fakir insanlar yaşamasın daha iyi.

    eg;

    Fakir insanlar ölsün demiyorum. Yaşayan fakir insanlar çoğalmasın diyorum. Umarım aradaki farkı anlayabiliyorsunuzdur.

    Dünya’da kaldırabileceğinden fazla insan yaşıyor. En bol şey işgücü. O yüzden işgücünün değeri düşük. Türkiye gibi değil, gerçekten fakir bir ülkeye gidersen anlarsın ne demek istediğimi. Sokaklar insan kaynar, “bunların anası babası düşünmemiş mi, bunlar ne yiyecek ne içecek?” diye sorarsın kendi kendine. Fakir bir evden sekiz-on tane çocuk çıkar. Bu çocuklar bir şekilde dünyaya gelmişler, insan olarak yardım etmek gerek ama nereye kadar?

    Bütün dünya karar alıp komünist bir düzene geçse bile dünyanın kaynakları 6.65 milyar insana yetmez. Kimi bölgelerde yağmur ormanlarının %98’ini yok etmişiz. Tarım alanı açmak için doğayı mahvetmişiz. Buralardan yetişen ürün bile dünyaya yetmiyor. Kapitalistler buradan çıkan ürünü bir taraflarına sokmuyorlar. Dünya “habitable” kara alanının üçte ikisi hayvancılık ve hayvancılıkla ilgili sektörler tarafından kullanılıyor. Çiftlik hayvanlarınının ürettiği sera etkisine neden olan gazlar fabrikalardan sonra ikinci en büyük kirletici etkiyi gösteriyorlar. Yani dünya küçük, biz fazlayız. Bu kadar fazla olan hiç birşey de değerli olamaz. Eğer insanı Allah yarattı, biz yeryüzünde Allah’ın elçisiyiz diyorsan bilemem. Yoksa insanın fazla ürediği ve kendi değerini azalttığı gerçeğini inkar edemezsin.

    Tekrar başa dönelim; kapitalizm insana ilahi bir değer yükleyip insanı yüceltmez, el üstünde tutmaz. Kapitalizm için insan bir kaynaktır. Kapitalizm bükülmez, kırılmaz prensipleri olan bir ideoloji değil ortamın gereklerini yerine getiren adaptif bir olgudur. Yani insan azalırsa emek pahalı hale gelir.

    İnsan azaldığında bireylerin nitelikleri artar, 70 milyonluk Türkiye ile 5 milyonluk Finlandiya arasındaki farkı düşün. İnsan aynı insan ama eğitim farklı, din-tanrı inancı farklı, hayat görüşü farklı…

  10. Yazan:Alper Akalin Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Sevgili LiB€RAL;

    Fakir adam evlenmesin

    demekle, liberalizmle bağdaşmayacak derecede ırkçı-otoriyeryen mesajlar vermen ne yaman çelişkidir. Bunu liberalizmle nasıl bağdaştırıyorsun anlamak mümkün değil:)

    Bu arada, nickine tıklayınca bizim websitesi çıkıyor (3H Hareketi).

    Kim olduğunu merak ettim şimdi; zira seni görüp liberalizmi sosyal darwinci ve acımasız olarak genellemek ve etiketlemek isteyen insanlara süper kozlar veriyorsun.

    Ki biz bunu yıkmaya çalışırken senin liberalizm adına öne sürdüğün bu faşizan söylemlerin bizler için kötü bir şaka hatta komplo gibi duruyor:D

  11. Yazan:Ali Duman Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    En basit bir sosyal yardım meselesinde bile AKP’ye vurmak için pay çıkaran, AKP düşmanlığı afyonuna bulanmış, gerçeklere bihaber kalmış, afyonlu beyinlere;

    Bu sosyal yardımlar olmasa;
    HER KÖŞE BAŞINDA BİR KAPKAÇ OLAYI İLE ÖLÜMLER VE YARALANMALAR (ESKİDEN OLDUĞU GİBİ) SÜRMEYE DEVAM ETSE DAHA MI ÇOK HOŞUNUZA GİDECEK? HAVA KARARDIĞINDA 3 KURUŞ İÇİN İNSANLAR BOĞAZLANSA DAHA MI ÇOK HOŞUNUZA GİDECEK. GECELERİ SOKAKLARA ÇIKAMAZ HALE GELSEK DAHA MI ÇOK HOŞLANACAKSINIZ.
    Bu söylediklerim masal değil, zira biz bunları canlı ve kanlı olarak yaşadık yakın geçmişte.

    Dün yıldönümüydü 28 Şubat’ın, bizlere fadime şahin, ali kalkancı, müslüm gündüz filmi izletti birileri ve biz o filmlere fena halde dalmışken; bu azılı hırsızlar 21 banka batırıp 100 milyar dolarımızı çaldılar, şimdilerde deniz feneri vs.ler ile beynimizi afyonlamaya çalışıyorlar, o numara bir kez söker, yemezler ancak ders alınmamış ki bu aynı kartelin tezgahladığı dandik, pespaye ucuz hikayelere inananlar var. Sormak istiyorum onlara yolsuzluklara bu denli duyarlı idiniz de 100milyar dolarımız çalınırken O ZAMANLAR NEREDEYDİNİZ, kış uykusundan yeni mi uyandınız, hadi diyelim yeni uyandınız o halde Cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlığından niye hiç söz etmiyorsunuz da? O HIRSIZLIĞI YAPANLARIN DİLİNDEN KONUŞUYORSUNUZ, yoksa onların KARTEL MEDYASI’nın ağularına mı geldiniz. Deniz Feneri vs. hepsini sorgulayalım ama önce en büyüğünden başlayalım ve önce siz o hırsızların DİLİNDEN KONUŞMASINI BIRAKIN. Farkındasınız veya değilsiniz ama HIRSIZLARIN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORSUNUZ.
    Bu hırsızların kartel medyası, önce şeriat geliyor naraları atıyordu, baktılar ki bu halk bunu yemiyor, şimdilerde ise internet gongoları üzerinden “vatan satılıyor” naraları atıyorlar, bir vatan yüzlerce satılmaz ki zaten kendileri bu vatanı defalarca satmışlardı, en son sattıklarında ise borç oranı %70’lere çıkmıştı, en nihayet bu oranı %34’lere indirilebildi. Hem de öyle bir satmışlardı ki Kemal DERVİS’e muhtaç kalınmıştı ve ülke aynı İzlanda gibi iflas etmişti. Satılmanın en babası budur, bundan daha büyüğü tarihimizde olmadı. Şimdi asıl görev vatanı bu satılmışların elinden kurtarmaya devam etmektir. İşte bu yüzden bütün tavana hoplamaları, gün gelir keser döner, sap döner, hesap döner, kimbilir sadece bu hırsızların kiralık katillerini değil, kendilerini de içeri sokarız belli mi olur, yeter ki bu halk o iradeye ve bilince sahip olsun.
    (BDDK Başkanı açıkladı) Bizden çaldıkları 100milyar doların 60milyarı bir Kuzey Avrupa ülkesi bankasında olduğu ortaya çıktı, diğer 40milyar doları ise 15 Eylül 2008’te Lehman Brothers’de batırmışlardı, işte kriz, kriz diye ağlamaları bundan dolayıdır, bu hırsızlar tüm varlıklarını ülkemizi hortumlayarak sağladıkları için, daha öncekiler gibi yaratacakları bir kriz edebiyatı ve IMF’nin de yardımıyla batırdıkları 40milyar doları devletten yani bizim cebimizden hortumlamanın arayışı içindeler. Buna alet olursa AKP’de diğer hırsız partilerle aynı saflara düşer ve tarihin çöplüğündeki yerini alır. İzleyeceğiz ve göreceğiz.
    Bu hırsızların, 12 eylül artıklarının, 28 şubat teslimiyetçilerinin söylemi ile AKP’ye düşman olmak aynı zamanda hırsızların DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR.
    Diğer darbeci ve postal yalayıcı partilerden farklı olan tek parti AKP’dir. Darbe karşıtı, demokrasiden yana, sağ muhafazakar bir partinin varlığı ehven-i şer anlamında bir kazançtır, ancak bu durum çoğulcu ve katılımcı bir demokrasi çok yetersizdir, siyasi yelpazenin her renginden, darbe karşıtı, demokrasi yanlısı olan 2,3,4 ve daha fazla yeni ve sicili temiz partilerin var edilmesi Türk halkının önünde duran en büyük görevlerden biridir. Türk halkı şimdilik elde var bir ile yetinebilmeye çalışmaktadır, acil ve yakıcı olan sorun, hakim sınıfın değil , halkın adına AKP’ye muhalefet edebilecek, takiyeci, vesayetçi, darbeci olmayan yeni bir sosyal demokrat partiyi kısa vadede yaratabilmektedir. Seçim sonrası bu sürecin işlemeye başlayacağı çok aşikardır.

  12. Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Ulu pasa kalkar, kahvaltisini yapar, müslüman mandaya küfür eder, Golf oynamaya gider ara sira viskisini yudumlar, aksamlari Kemalist terbiyesi olan zevcesiyle ordu evinde henk yaparlar. Pasamizin olmayan düsmanlardan bizi koruma ücreti günlük 1500.- TL yapar.Tanrim daha cok versin ama 200 bin Pasa besleyince asker doguran Türk Annelerin ac kalmasi cok normal. Pasalarimzi dogurmak icin aldigimiz kredilerin hatti hesabi yok. Bu Göde takimi doymasini hic bilmiyor.

  13. Yazan:snowqueen Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    HER KÖŞE BAŞINDA BİR KAPKAÇ OLAYI İLE ÖLÜMLER VE YARALANMALAR (ESKİDEN OLDUĞU GİBİ) SÜRMEYE DEVAM ETSE DAHA MI ÇOK HOŞUNUZA GİDECEK? HAVA KARARDIĞINDA 3 KURUŞ İÇİN İNSANLAR BOĞAZLANSA DAHA MI ÇOK HOŞUNUZA GİDECEK. GECELERİ SOKAKLARA ÇIKAMAZ HALE GELSEK DAHA MI ÇOK HOŞLANACAKSINIZ.

    evet, anlıyoruz ki 3 kuruş için insanların boğazlanmasını istemiyorsak,
    fakirliğin önlenmesi için seçim zamanı bir çuval kömür ve içine ne konacağı meçhul buzdolabı dağıtmalıyız.

    İnsanların arasındaki gelir uçurumlarını seçim rüşveti ile kamufle etmeli, balık tuutmayı bilmeyene balık dağıtmalıyız.
    Sonra da böyle ağlak melodramlar eşliginde ne hayırlı işler yaptığımızı anlatmalıyız.

  14. Yazan:snowqueen Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Gerçekten muazzam bir yaklaşım, “üç kuruş için fakirler canımıza malımıza kast etmesin” diye bir çuval kömürle “iyilik meleği” olalım.
    Ama hala eğitim, sağlık paralı olsun, düzen işlesin, fakirlik ve zenginlik arasında geniş bir uçurum olsun. Kilise de çok sever bu yaklaşımı, sonra da cadı avı olarak “komünist avı”na çıkarlar, sonra “anarşist avı”olur. Sizin o saçmasapan erdemlilğiniz yüzünden.
    Muhammed veya İsa bugün yaşasaydı, önce sizi temizlerdi.
    Adalet duygusundan nasibinizi almamışsınız.

  15. Yazan:modul Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Snowqueen gibilere “sosyal devlet olsun” deseniz “sadaka ekonomisi” derler, ee o zaman “liberal devlet olsun” dersiniz “vahşet” derler.

    Bak bak bak balık tutmak öğrenilecekmiş. Nasılını da söyleseniz de hep beraber nehirlere hücüm etsek? Chavez usulu mü olacak bu? üretim falan yapmadan, yeraltından Allah vergisi çıkanı satıp satıp “sosyalizm nasıl da mümkün oluyor görün ey ahali” mi diyeceğiz? Ama petrol de yok ki Allah kahretsin, yapamayız.

    Dünyya kör, kendi ülkesine kör yardımlasmanin erdemine kör, rekabetin gücüne kör, ne neyi savunduğu belli ne neyi istediği. AKP sosyalizme geçse ona da karşı çıkar bunun gibiler “komünistler moskovaya” derler, reel sosyalizm çökmedi mi” deye feryadı basarlar.

    İlaç için “şöyle olmalı” deyin be, sıktı artık bu omurgasız muhalefet.

  16. Yazan:Ali Duman Tarih: Mar 1, 2009 | Reply

    Sn. snowqueen;

    iyisiniz, hassınız, vatanın her kuruşunun peşine düşmüssünüz ne kadar güzel, ancak her nedense 21 BANKA İLE 100MİLYAR DOLARIN HORTUMLAMASINI HİÇ GÜNDEME GETİREMİYORSUNUZ, getiremediğiniz gibi 100milyar doları uçuranlarla aynı telden çalıp, söylüyor, aynı cephede omuz omuzasınız, bu ne perhiz bu ne lahana tuşrusu, bu durumu ilim irfan görmemiş, dağdaki çoban bile idrak etti, ilim irfan görmüş sizler idrak edemediniz, yoksa Şems; “İLİM HAYRA YORULMAYACAKSA, CAHİL KALMAK EVLADIR” derken size mi hitap etmişti acaba.

    Hortumcu, darbeci, postal yalayıcıları ile aynı cephede olmak nasıl bir duygu, çok merak ediyorum, elbetteki Türk halkı “darbeci” ve “postal yalayıcısı” olmadığı için AKP’yi desteklemekte, şu Türk halkının ulvi anlayışını da bir anlayabilseniz belki en azından feodoliteten moderniteye geçebileksiniz, ha gayret.. gerci moderniteyi de yıkılırkan yakalayabileceksiniz ama olsun yine de sizin için bir ilerleme sayılacak önemli bir gelişmedir, zira bu halinizle gerici, dinci Fethullah Hoca’nın bile bir asır gerisindesiniz, bilmem farkındamısınız? yoksa Baykal’ın çarşaf açılımında mısınız? Lideriniz Baykal, kahramanız Kılıçdaroğlu kim tutar sizi. Göreceğiz bakalım …

    Elde var bir; Türk halkı darbeci, vesayetçi, postal yalayıcısı olmayan sağ muhafazakar bir partiyi bağrından çıkarmıştır, sıra; darbeci, vesayetçi, takiyeci, postal yalayıcısı olmayan, hakim sınıfın çıkarları yerine halkın çıkarlarını savunan, sahte değil “hakiki sol” partiyi yaratmaya gelmiştir, bu süreç “rezillikleri” ayyuka çıkmış takiyeci, darbesi, postal yalayıcıların sandığa gömüleceği 29 Mart’tan sonra işlemmeye başlayacaktır. Bundan böyle hırsız, darbeci, postal yalayıcısı partilerin de, medyanın da, bunların yandaşlarının da işi hiç kolay olmayacaktır.

    Komplocular, yalan, dolan tellalları başka kapıya hadi başka kapıya, Türk halkı artık sizin yalanlarınızı yemiyor, başka kapıya…

  17. Yazan:Ali Duman Tarih: Mar 2, 2009 | Reply

    Jakoben Kemalist anlayışın geldiği son nokta :

    Kürtçe; kürdlere yasak, Kürdler dışında herkese serbest… NASIL AMA… kark-kurk seslerinden bir millet yaratan kafadan başka ne beklenirdi ki ?

  18. Yazan:amarat Tarih: Mar 23, 2009 | Reply

    Sevgili Emre, sen liberalsen ben liberal olmayayım.

    Lütfen..

  19. Yazan:emre er Tarih: Mar 23, 2009 | Reply

    Amarat;

    Size derdimi anlatmak deveye hendek anlatmaktan zor.

    Ah şu kalıp ideolojilerden bir kurtulsak.

    Okuyan ve aklını kullanan insan birşeyi olduğu gibi nasıl kabul edebilir anlamıyorum.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eki 12, 2010: Türkiye devlettir : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin