RSS Feed for This Post

Çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmak – Bölüm 2

Toprak ağası kendi kendini nasıl yok eder? 

Ne dedik birinci bölümde? Modern üretim çok para istiyor. Modern öncesi dönemde para tarımda. Dolayısıyla en zengin kesim büyük arazileri olan toprak ağaları. Devlet olarak bu insanların parasını bir şekilde kullanacaksın. Bunu zorla yaparsan komünist, güzellikle yaparsan kapitalist oluyorsun. Ben komünizmi bir kenara bırakıp çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmak hedefi kapitalizm ile nasıl başarılır, onu açıklıyorum. 

Bir korku vardır devlette feodal beye karşı. “Ağa dediğin adam feodal haliyle bile devlete kafa tutuyor. Bir de bunları kendi ellerimizle besleyecek miyiz yani?” Buna benzer cümlelerle dile getirilir endişeler. Modern gelişimi bir anlasak bütün korkuların boşa olduğunu anlayacağız. Bir kere bu adam yatırımcı olduktan sonra tepeden tırnağa devlete bağımlı hale gelecek.  

Neden merkezi devletin başına bela oluyor feodal yapılar? Çünkü bu düzende üretim devletten tamamen bağımsız. Dışarıdan gelecek hiçbir şeye ihtiyaç yok. Feodal bir köyü kuşatın bir ay, hiçbir ihtiyaç baş göstermez. Buğdayından, etine, giyimine kadar her şey içeride üretilir ve tüketilir. Her köy atölyelerinde ihtiyacı olan kıyafet ve ev eşyalarını da ürettiği için ticareti yapılabilecek farklı bir ürün de yoktur. Köye ne giren var ne çıkan. İşte buna tam ekonomik bağımsızlık denir. Görüleceği üzere böyle bir şey sadece feodalizmde mümkündür. (Tam bağımsızlık isteyen birisi demek ki önce modern, çağdaş olmaktan vazgeçecek.) 

Feodal beyi modern üretime geçirelim. Bakalım feodal devletçik nasıl yok olacak? Ağa fabrikasını açtı, düğmeye bastı. Neyle çalışacak bu fabrika? Elektrikle. Kim getirmiş oraya elektriği? Devlet. Şimdi ağa devlete kafa tutabilir mi dersiniz? 

Varsayalım ki tuttu. Kendisi baraj kurup üretti elektriğini. Pantolonlar çıktı banttan. Tabi bu kadar tesis bir köyü giydirmek için kurulmadı. Çevre köylere, illere satmak lazım. Ticaret için de yol lazım. Devlet yol getirmezse ağa yine battı. 

Her aşamada devlet çıkar üreticinin karşısına. Fabrika kurmak için makine ithal edeceksin. İsterse ettirmez. Ürettiğini ihraç edeceksin. İsterse ettirmez.  

Diyelim ki, modern tarım yapmak istiyorsun. Öküzü kestin yedin. Yerine traktör alacaksın. Yerli üretim yoksa dolar lazım. Dışarıdan en verimli tohumu ithal ettin. Yine dolar lazım. Dolar kuru ikiye katlanıverirse bir daha battın. 

Diyelim ki sistemi kurdun bir kere. Devleti dinlememek yine mümkün değil. Baraj kurmuş tarlana kadar suyu getirmiş. Kesiverse o kadar yatırımın boşa gidecek. Ne yapacaksın bu durumda? Devletle iyi geçineceksin.     

İşte modern üretim böyle oturtur ağayı devletin kucağına. Artık gelir vergisi bilem verir eskinin otorite dinlemez devletçiği. Modern ekonomi onu karının derdinde olan burjuvaya dönüştürmüştür.  

Bakalım kim kime ne verdi. Kapitalist gelişme için bireylerin paraları sisteme girmesi lazım. Ağa parasını kullandırdı, karşılığında zenginleşti. Devlet feodal devletçiklerden kurtuldu. Bir de üstüne burjuvalaşan ağadan güzel güzel vergisini aldı.  

Politik açıdan işte böyle zayıflayacaktı feodal beyler. Cumhuriyetin kurucuları feodalitenin modern üretimle zayıflayacağını öngöremediler. Onlar bir Fransızca bir de Fransız sanayi devrimini bilirlerdi. Sanırlardı ki soylu sınıf ne yapılsa yola gelmez, ondan burjuva olmaz. Ne yazık ki devlet yöneticileri Almanya başta olmak üzere bir çok ülkede soyluların modern değişimin başını çektiğini bilmiyorlardı.  

Öyle bir eksik okuma oldu ki bu, on yıllar kaybettirdi Türkiye’ye. Modern tekniklerle üretim bir kez başladığı zaman onun içinde olan her şeyin de modernleşeceği kavranmış olsaydı, şimdi Almanya gibi sanayi devrimini çoktan tamamlamış bir ülke olacaktık.

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

 

 

 

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:eg Tarih: Oca 26, 2009 | Reply

    doğrusu kapitalizme ve modern üretim ilişkilerine çok naif bakan bir yazı dizisi. aslında çok fazla eleştiri var dillendirilecek ama yazı altında bir yorumda yapmak yerine bir yazıyla yapmayı tercih ederim.

  3. Yazan:Pratap Tarih: Oca 30, 2009 | Reply

    Proje iyi de, “bugün Almanya gibi sanayi devrimini tamamlamış bir ülke” olamayışımızın sorumlusunu neden Cumhuriyet kadroları olarak gösteriyorsunuz? Koskoca Osmanlı Devleti’nin eli armut mu topluyordu?
    Benim tarih bilgim biraz zayıftır ama, bildiğim kadarıyla Almanya’nın sanayi devrimini tamamlayarak İngiltere seviyesine erişmesi tam I.Dünya Savaşı öncesine rastlar. Yani Almanya ile beraber sanayi devrimi yapmak istesek ve başarsaydık, zaten Osmanlı yıkılmadan başarmış olacaktık. Osmanlı’nın toprak genişliği, doğal kaynaklar ve pazar hakimiyeti açısından Cumhuriyet Türkiye’sine üstünlüğü de ortadayken bizi alıkoyan şey neydi? Projeyse buyrun projeyi yapmışsınız, topraksa toprak, ağaysa ağa? Hadi Cumhuriyet kadroları ağzı şaraplı frankofonlardı da, Padişahın elini kim tuttu?

  4. Yazan:emre er Tarih: Oca 30, 2009 | Reply

    Sevgili Pratap;

    Osmanlı 17. yy’dan sonra başlı başına bir hata. Cumhuriyeti de Tanzimat’tan başlatmak mümkün aslında. Ama özellikle Cumhuriyetten başlıyorum; çünkü burada bir çağdaşlaşma hedefi çok net bir şekilde ortaya konmuş.

  5. Yazan:ramazan Tarih: Şub 8, 2009 | Reply

    Yaw arkadaş sen bi ağzına almışsın cumhuriyetin kurucuları şöyle de cumhuriyetin kurucuları böyle… Ondan sonra gelenler daha beter etti her şeyi o zamanlar amerika ingiltere höst dedi mi bugünkü gibi pısmak zorunda kalmıyorduk bugünkü gibi zavallı değildik. Bi defa şu fikrine de katılmıyorum ağa devletle iyi geçinecek çünkü ona bağımlı… İyi de arkadaş kim ne yaparsa devletle iyi geçinerek yapıyor. Aksini yapan görmedim ben bugüne kadar zaten… Devletle iyi geçinip de kuyusunu kazan yok mu sanıyorsun!

  6. Yazan:emre er Tarih: Şub 8, 2009 | Reply

    Ramazan Bey;

    1) Sonra gelenler öncekilerden daha kötü yönetti derseniz öncekilerin kötü yönettiğini kabullenmiş olursunuz. Sonrakileri de ayrıca tartışırız.

    2)Amerika İngiltere höst dedi mi zayıf olduğunuz sürece pısarsınız. Bunun cesaretle bir ilgisi yok. Mesela 1925’te hiç istemediğiniz halde Musul’u İngilizlere bırakmak zorunda kalırsınız.

    3)Benim tartıştığım temelde “toprak reformu” fikrinin sakatlığı. Bu fikir tarih boyunca hep varoldu. Hatta Ecevit’e seçim kazandırdı. Ben burada “köykent” gibi imkansız projelerin imkansızlığını nedenlerini ortaya koyarak anlatmaya çalışıyorum. Kulağa hoş gelen herşey gerçekten hoş olmayabilir.

  7. Yazan:ramazan Tarih: Şub 27, 2011 | Reply

    1)Öncekilerin kötü yönettiğini değil, o zamanki koşullarda devletimizin durumunun çok daha kötü olduğunu kastettim. Onyıllarca savaşıp güçsüz düşmüş bir milletten de daha fazlasını beklemezsiniz heralde.
    2)Zavallılık zayıf olduğun için bazı politika ve hedeflerden vazgeçmek değil, kişisel menfaat için milli menfaatlerden vazgeçmek demektir. Cumhuriyetimizin kurucuları bugünkü gibi iktidar koltuğu için amerika kapılarında yalakalık yapmıyordu.
    3)Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bazı yanlış politikalar olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bunu da gerekli saygı kurallarına uyduğunuz sürece dile getirmekte özgürsünüz. Ama benim gözlemlediğim kadarıyla başka işiniz kalmamış olacak ki, her lafı dönüp dolaştırıp Atatürk’e ve Atatürkçülere getiriyor, ben bu konudan Atatürk aleyhine ne çıkartabilirim diye binbir dereden su getiriyorsunuz. Üzerinden 90 kusür yıl geçmiş olmasına rağmen bu ısrarlı karalama kampanyasının sebebi ne? Ne yaptı size bu adam da olur olmadık her şeyde kötüleme ihtiyacı duyuyorsunuz? Atatürk’ü ve tarihi iyi bilmeyenler bi daha yazı yazmasın arkadaş! Cehalet neden en büyük düşmanımız şimdi daha iyi anlıyorum.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Şub 6, 2009: Çağdaş uygarlık seviyesinin üzeri - Bölüm 7 : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin