RSS Feed for This Post

Deliliğe Methiye

Batılı insanının üç karakteristik özelliği olduğu söylenir. Nermi Uygur Avrupa’da yaşarken gözlemlediği batı insanının tüm hayatını, yaşam felsefesini, sevinçlerini, korkularını bu özelliklerin etkisi altında şekillendirdiğini anlatır İçi Dışıyla Batının Kültür Dünyası isimli kitabında: Birey, akıl ve bu dünya.

 Aydınlanma felsefesinin insanoğluna en büyük vaatlerindendir akılcılık ve bireyi ön plana çıkaran seküler bir dünya. Ancak yine modernizmin eleştirisini yapan düşünürlere göre modern dünya en başta bireye ihanet etmiştir. Akıl, bireysel akıl olmaktan çıkmış, bireyi kendi içinde eritip yok eden bir kolektif akla dönüşmüştür. Kültür ise bireyi yok etme sürecinde dış dünyanın içimize saldığı bizi yarı insan yarı robottan ibaret bir cyborga çeviren dış ajandır.” Adorno ve Horkheimer’a göre, Kültür Endüstrisi çağında düzen, bedenleri serbest bırakır ve ruhlara saldırır. Artık düzen “benim gibi düşün ya da yok ol” demek yerine “benim gibi düşünmemekte serbestsin. Yaşamını ve tüm sana ait olanları da koruyabilirsin. Ancak o andan itibaren aramızda bir yabancısın” demektedir. Modern özne, modernliğin öznesi olduğu için modern değildir; modernliğin ürettiği özne olduğu için moderndir.”(Besim Dellaloğlu)

      Yabancı yani toplumca kabul görmeyen tasvip edilmeyen kişi. Anormal derecede normal insanların oluşturduğu bir dünyada bir nevi a-normal. Düzenin dışında davranan kişi modern dünyada Kafka’nın Gregor Samsa’ sıdır.  Yani meşhur kitabı dönüşümdeki bir sabah kendini yatakta dev çirkin bir böcek olarak bulan karakter. Gregor Samsa kendisini bir sabah yatağında dev bir böcek olarak bulduğu andan itibaren artık ailesinin yüz karası, tüm çekilen sıkıntıların sebebidir. İçinde bulunduğu aile onun dilini anlayamamakta o ise o ailenin içinde yaşaması için gerekli yiyeceği bir türlü bulamamaktadır. Samsa bir böcek olarak yaşayabilir ama kendi odasında gözlerden ırak ve istenmediğinin bilincinde olarak.

      Bizim gibi modernleşme sürecini tam olarak tamamlayamamış toplumlarda ise işler biraz daha karışıktır. Düzen kimi zaman bize sen benim gibi düşünmüyorsan var olabilirsin ama yabancısın der. Kimi zaman eğer benim gibi değilsen var olman mümkün değil ya böyle olacaksın ya da artık içimizde olamazsın der. Bazen de benim gibi değilsen olabileceğin yerler vardır olamayacağın yerler vardır dır bize sözü. Birinci durumda kişinin yaşadığı derin bir bunaltı ve yalnızlık duygusudur. Bu yalnızlığa mahkûmiyet kararını kimi zaman modern toplum verir kimi zaman geleneksel. Bizden değilsen burada olamazsın dediği yerde kişiyi bekleyen güvercin tedirginliğidir. Eğer böyle olmakta ısrar ediyorsan olabileceğin yerler vardır olamayacağın yerler vardır cevabını alanları ise bekleyen mahrumiyet ve kırılan bir onurdur.

      Topluma uyan örnek kişiyi bekleyen iltifatlara mazhar olamaz aykırı kişi. O ağızların tadını kaçırandır çoğu zaman. Tüm ecinnilerin aynı peştemali giyerek çarşambadır çarşamba çığırtılarıyla aynı yönde döndüğü dev bir hamamda bir kenarda ama bugün perşembe diyen şaşkındır. O hamamın cinlerine uymayı red eden a-normaldir. Derhal normalleştirilmesi gerekir dolayısı ile. Bak senin yaşıtların günde 500 soru çözüyor sen ise odanda oturmuş saatlerce resim yapıyorsun denilen ya da bak komşunun kızına balkon yıkıyor, camları siliyor nasıl da gayretli seninse tek yaptığın sabahtan akşama roman okumak diye çatılan çocuktur. Diğer kadınlar envai çeşit yemekler yapıp akşama kocasını şıkır şıkır karşılar, en şen şakrak halleri ile sabah programlarındaki iç gıcıklayıcı konulardan bahsederken, suratında ekşimiş yoğurt gibi bir ifade ile birinci sayfa, üçüncü sayfa haberleri, falanca köşe yazarının analizleri ile iç sıkan kadındır belki de.  Her gün aynı saatte kalkan, dakikasında işine varan, hiç hatasız kaşeleri basan, risksiz, tehlikesiz, sürprizsiz, sorumluluk bilinciyle dolu, iyi bir koca, iyi bir baba, iyi bir evlat olmayı ret edip Everest’e tırmanmayı ya da bir barış gönüllüsü olmayı kafasına takmış çatlaktır. Bütün bir eğitim hayatı boyunca bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır diye şiirler okutulduğu halde vicdani retçi olucam diye tutturan densizdir. Gül gibi mesleği varken başını açmayı ret ettiği için eve kapanmış sabahtan akşama kadar altın yaprakları elinde ufalayıp tezhip yapan deli bozuktur. Gürültülü göbek atma ayinlerine tahammül edemediği için en yakın akrabalarının bile düğününe gitmeyen gıcık kadın. Tüm televizyonlar ve radyolar kendisine kapatıldığı halde ben türkülerimi ana dilimde söyleyeceğim diyen haddini bilmez şarkıcıdır. Cumhuriyetin bekçisi, rejimin bekçisi, vatanın bekçisi şunun bunun bekçisi olacakken ben sadece bir gencim hayatımı bildiğim, hayal ettiğim gibi yaşamak istiyorum, neyin bekçisi olmak istiyorsanız buyurun siz olun diye baş kaldırmış zibididir. Kendi iki günlük lokmasının olmadığına bakmadan evdeki bir paket bulgurunu ikiye bölüp depremzedelere yardıma yollayan mantıksız komşu. Ne giyinmesi gerektiği gibi giyinen, ne konuşması gerektiği gibi konuşan, ne düşünmesi gerektiği gibi düşünen, ne eğlenmesi gerektiği gibi eğlenen, ne yaşaması gerektiği gibi yaşayan, ne de ölmesi gerektiği gibi ölen çılgın.

      Tez zamanda tedavi edilmesi, olmuyorsa tecrit edilmesi daha da sakıncalıysa yok edilmesi gereken sistem hatası.

      Sürü içerisinde sistemleşememiş bir birey. Anormal derecede normal insanların kurduğu çok gaddar ve sıkıcı bir dünyada bir a-normal.

      Steril ve homojen hayat tarzımıza baş kaldırmış tehditkar bir deli.

      Bizlere sıradanlığımızı hatırlatan bir oyunbozan.

      Kısacası bir yudum hava.

Trackback URL

  1. 7 Yorum

  2. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Oca 9, 2009 | Reply

    çok güzel bir yazi, elinize, zihninize saglik, güncelligini koruyan,
    ve basimiza gelen felaketlerin kök sebeplerine isik tutan
    bir kitabi tanittiginiz için tesekkür ediyorum.

  3. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 9, 2009 | Reply

    elinize gönlünüze sağlık özlem hanım. nermi uygur’u yazılarından bilirim ama bu kitabını okumamıştım. bu vesileyle kitabı okumak için de bir fırsat yaratmış oldunuz. teşekkürler.

  4. Yazan:özlem Tarih: Oca 9, 2009 | Reply

    Tesekkur ederim. Gerçi bu yazi sadece Nermi Uygur’un kitabina bir iki cümlelik atıfta bulunan bir girişle başlıyor. Kitabın içeriğine dair başka bir şey yok içinde. İkinci paragrafta ise Besim Hocanın bir makalesinden biraz alıntı var. Ben Hem Besim Hoca’yı hem de Nermi Uygur’un kitabını tavsiye ederim. Nermi Uygur Batılı bir zihniyetin içerisinden batıyı günahı ile sevabı ile yorumlamaya çalışmış kitabında. Hem eleştirmiş hem de kendisini hayran bırakan yönlerini anlatmış.
    Benim için farklı bir dünyanın farklı paradigmaların insanları ama sahip oldukları birikimle keşfedilmesi heyecan verici. Ozellikle sosyal bilimlerin bazi kollari ile gec tanismis bir insan oldugum icin de boyle:)

  5. Yazan:Enver Gülşen Tarih: Oca 9, 2009 | Reply

    besim hoca’nın benjaminia kitabı galiba. onu okudum o kitapsa

  6. Yazan:suat Tarih: Oca 9, 2009 | Reply

    Elinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.

  7. Yazan:fatma Tarih: Oca 10, 2009 | Reply

    yazı çok hoş gerçekten. sorun bu ‘aydınlanma’ macerasının bizim içimizden çıkmayışından kaynaklanıyor. zorla “aydınlatmak” istemiş birileri.
    fakat bu eğer bir ihityaç olarak bizzat içimizden gelen bir talep olmuş olsaydı asla böyle olmazdı diye düşünüyorum.
    ve işte bunun için hala sancılarımız var…

  8. Yazan:Sever IŞIK Tarih: Oca 11, 2009 | Reply

    “Anormal derecede normal insanların oluşturduğu” QUASİMODO YOĞUN TOPLUM kendini normal, olması gerekeni anormal olarak yabacılaştırıyor. Sonra bu yakınındaki ve yanındaki ve içindeki “yabancı”yı kendileştirerek/kendine uydurarak tanınır ve katlanılır hale getirmeye çalışıyor.

    Birçok anormalleştirme biçimi var; pedagojik anormalleştirme, tıbbi anormalleştirme, kriminal anormalleştirme, iktisadi normalleştirme vb. Her anormalleştirmede normalleştirmeyi tesis edecek bir tahakküm alanı yaratıyor.
    Arzularının hilafına olarak diyarı terk etmemek için deveyi güden insanın metamorfoz geçirmesi,“Gregor Samsa”laşması/böcekleşmesi kaçınılmaz. Böcekleşme cari hayat düzeninde bilinir, tanınır, konuşulur ve tekin olana denk düşüyor.
    “Steril ve homojen hayat tarzı”mıza baş kaldırıp oyunu bozabilene aşk olsun!

  1. 2 Trackback(s)

  2. Oca 13, 2009: Modern Tabular: Antisemitizm ve Eşcinsellik — Düşünceler
  3. Oca 15, 2009: Modern Tabular: Antisemitizm ve Eşcinsellik : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin