RSS Feed for This Post

Kutsal Basın Saldırınca Susun!

20080923_basindan_bizi_kim_koruyacak.jpg[…] Alın işte ben de buradan aynı çağrıyı tekrarlıyorum vatandaşlarıma. Hatta öğrencilerime de söyleyeceğim derslerimde. Yalan yazan, kişilik haklarına saygı göstermeyen, gazeteleri siyasetçilere ve sıradan vatandaşlara karşı tehdit ve şantaj aracı olarak kullanan, basın özgürlüğünden dem vurup linç kampanyaları açan veya linç kampanyalarını destekleyen gazeteleri satın almayın diye. Ne yanlış var bunda? Bir vatandaş olarak buna hakkım yok mu? Gazeteler ve gazetecilik kutsal mı? Basın özgürlüğüne saygı göstermek demek gazetelere hiç karşı çıkmamak, onlara asla itiraz etmemek, ne yaparlarsa yapsınlar sineye çekmek demek midir? […]

Medya masum, çaresiz insanların hayatını mahvedebilir ve hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak çalışmaya devam edebilir. Bir kısım medyada ahlakî standartlar ya hiç yoktur ya da çok düşüktür. Hem malî hem organizasyonel olarak güçlü medyada çıkan bir yanlış veya kasıtlı haberi düzelttirmek, eğer siz de güçlü değilseniz -yani medyanız, paranız, yüksek bürokratik veya siyasî statünüz yoksa- hemen hemen imkânsızdır. Hayatı medya tarafından haksız ve keyfî şekilde mahvedilen insanların bir albümü yapılsa bu albümün çok kalın olacağından şüphe etmeyin. O yüzden, insan şeref ve haysiyetine, insan hak ve özgürlüklerine değer veren, demokratik sisteme ve gücün denetlenmesi gerektiğine inanan herkes ahlaksız ve ilkesiz medya organlarına karşı dikkatli olmalıdır. En azından bu tür medya organlarına satın almamak ve seyretmemek yoluyla tepki göstermeli ve bunu yapmak için siyasilerin çağrısını beklememelidir. […]  ”

…Bu makale ilginizi çekti ise…

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Öğretmenlik, savcılık, soytarılık, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 17 Yorum

  2. Yazan:suzannur Tarih: Eyl 23, 2008 | Reply

    Yayla:
    Hayatı medya tarafından haksız ve keyfî şekilde mahvedilen insanların bir albümü yapılsa bu albümün çok kalın olacağından şüphe etmeyin. O yüzden, insan şeref ve haysiyetine, insan hak ve özgürlüklerine değer veren, demokratik sisteme ve gücün denetlenmesi gerektiğine inanan herkes ahlaksız ve ilkesiz medya organlarına karşı dikkatli olmalıdır. En azından bu tür medya organlarına satın almamak ve seyretmemek yoluyla tepki göstermeli ve bunu yapmak için siyasilerin çağrısını beklememelidir, demiş.
    Sanırım bu medyadan korunamadığını bizatihi yaşadığı için asıl derdin ne olduğunu çok iyi teşhis etmiş. İyi de Yayla da korunamadıysa, halk nasıl korunacak değil mi basının tecavüzünden?

    Meclis el atar mı kişisel hakların ve hayatların basın karşısındaki kuzu rolüne bilinmez ama bu tartışma daha uzayıp gideceğe benzer.

    Tartışılması gereken şey her ikisi de, aynı önemle. Malum basın bunun üzerine faşizm edebiyatı yaparken ve aynı edebiyatı başkalarına sansürsüz uyguluyorken, iki tarafı da sorgulamak gerekir.

    Ama şimdi bakınız, taraf psikolojisiyle nasıl demlenecek ortam, suçlu bulacağız at gözlüklerinden ve her nedense suçsuz olan bizim tarafımızdaki olacak, çok severim bu psikolojiyi, okuması çok eğlencelidir 🙂

    Zaten hemen yorumları görerek bunu teşhis edebilirsiniz :))Azıcık bekleyin ama…

  3. Yazan:fuatogl Tarih: Eyl 23, 2008 | Reply

    Bunu da bu sekilde savunabiliyorsaniz Tavit bey, gercekten diyecek birsey kalmiyor…
    Bir fasiste, irkciya sorun bakalim, oda guzel guzel neden aslinda hakli olduklarini anlatacaktir, gozlerinizi bile yasartabilir.

    Bir baskanin oyle bir cagri yapmasindan, hele hele “yerin kulagi vardir” demesinden de etkilenmiyorsa bizim demokratlarimiz..ohooo. Zor gercekten, meydan gercekten bos demektir. Meseleyi birde medya karsitligina vurup, birde 1-2 Chomsky alintisi yapariz, medyanin aslinda nasil bir guc oldugunu anlatiriz ve boylece bir despotluk olarak adlandirilacak seyi ortmus oluruz. Ne guzel.

  4. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Eyl 23, 2008 | Reply

    Bunu da bu sekilde savunabiliyorsaniz Tavit bey, gercekten diyecek birsey kalmiyor…

    “Hay ağzını öpeyim Atilla Hoca” diyorum ben de.

    Gariplik sizde. Bu yazıya bile nanik yaptığınıza göre..

    Hem, hakikaten neden faşizmin ayak sesleri de ssosyalizmin ya da tek parti döneminin ayak sesleri değil? Cevap please..

  5. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eyl 23, 2008 | Reply

    Fuat Bey bir yanlis bir digerini affettirir mi?

    Tayyip Erdogan=AKP=hükümet diyelim.
    Hükümetin adalete aykiri davranmasi yanlistir,
    Mahkemelerin Adalete aykiri davranmasi? Mesela DTP’nin aleyhinde kapatma davasi açilmasi dogru mu?
    Peki polislerin Dink’in katiliyle hatira fotografi çektirmesi?

    Toparlayalim,
    1) Yasama,
    2) Yürütme,
    3) Yargi,
    4) Basin.

    Bu 4 güç birbirlerini dengeleyecek biçimde çalismali. Bir tanesi (hangisi olursa olsun) öne geçmemeli.

    Eger digerlerini veya halki çignemeye kalkarsa elestirilmesi gerekir. Hele sizin gibi bir insan tarafindan.

    Yoksa siz de mi AKP’li sanilma korkusuyla darbeyi ve KUTSAL BASINI elestiremeyenlerin arasina katildiniz?

    :))

    Sevgiler, hürmetler

  6. Yazan:fuatogl Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Suat bey nanik yapılmayacak gibi değil ki. Atilla beyin o üniversite meselesindeki tavrı örnek bir tavır idi. Ama bu mesele etrafında “ilkeli medya” dan bahsetmesini hap diye yutacak değilim açıkcası, çok komik olmuş, zevahiri kurtarmıyor. Bu Hitler uygulamaları durup dururken, bazı Yahudilerin ticarette hırslı ve acımasız olmasından bahsetmek gibi saçma sapan birşey. Bunu yutarsak, hem Hitleri görmeyiz, hemde yahudilerden başka ticarette acımasız insan yok zannediveririz. Çifte yanılgı durumu yani.

    Ve gerçekten bravo Suat bey, ama o kadar da saf yerine koymayın beni :), “cevap please” demenizden de gaza gelmiyeyim şimdi.

    Başbakanın yaptığı hatadan da sola birşey çıkartıyorsunuz ya. Bence bu memlekette özenle darbeli bir şekilde beslenen “sola kin” duygusunun güzel bir örneği. Ne olursa olsun, hemen solu görüyor insanlar, hayret yahu. Başbakanın bu kabul edilemiyecek ifadelerinden bile sola karşı birşey çıkartabiliyor ya insanlar, gerçekten takdir etmek gerekiyor.

    Fakat şimdi bende bu tongaya düşüp uzun uzun neden başbakana sosyalist demenin neden çok saçma olduğunu anlatma girişimine girişemiyeceğim. Yada mesela aynı bağlamda sakaryadaki linç girişimlerinin neden sosyalist değil de faşist nitelikli durumlar olduğunu anlatacak değilim. Kavramlar nedir ne anlama gelir sempozyomu değil burası sanırım 🙂

    Sorun başbakanın ifadeleri. Bak ne diyeceğim, eğer sizin başbakana “Solcu/Sosyalist Erdoğan” deme niyetiniz varsa ben sizi hiç tutmayayım 😀 Benim için hiç sorun değil gerçekten, hatta bunun için miting organize edip yeri göğü inletin, çok hoş olur. Yeterki ortada sizi rahatsız eden rayından çıkmış bir durumun olduğunu kabul edin. Siz Sosyalist deyin bende Faşizm eğilimli(doğalından), baskıcı, otoriter gibi klasik kavramlarla takılayım “eski kafalı” birisi olarak. Bu saatten sonra öğrendiklerimi unutma niyetim yok 🙂

    “First things first”. Önce bu durumun kabul edilemez birşey olduğunu teslim edin please!
    Sonra sola sosyalizme vurabilirsiniz, yoksa hiç mi hiç inandırıcı olmaz bence. “yiyin birbirinizi”den hergün darbe karşıtlığını ifade edenlerden darbeci çıkartabilirken, bundan da birşeyler çıkartabiliyor olmalısınız değil mi? Ve ondan sonra da medyanın ne menem bir “kanat üretme makinası” olduğunu tartışın yine. O zaman bizde medyanın sistemli yozluğundan bahsedip katkıda bulunuruz doğan moğan diye ayırmadan. Gerçekten mızrak çuvala sığmıyor. Taraf tan garibim Alper Görmüş de sığdıramamış ki bak ne yazmak zorunda kalmış:

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gazete grubuna dahil gazetelere yönelik boykot çağrısının basın özgürlüğü açısından kabul edilemez bir çağrı olduğu apaçık…

    Sayın Belge ise lafı dolandırıp dolandırıp dolandırıp, avrupaya gidip gelip biraz daha dolandırıp son kısımda

    Türkiye’de genel olarak medya, siyasi veya başka türlü nedenlerle, boykot edilmeyi hak ediyor mu, etmiyor mu? Bence ediyor.
    Ama bu eylem, Başbakan’ın talimatıyla mı gerçekleşir? Bu böyle gerçekleşirse, demek ki benim o “ütopik ama mümkün” paradoksuyla anlatmaya çalıştığım o noktadan en uzak yerde durduğumuz anlamına gelecektir. O basit, üç kelimelik ibare, “Başbakan söyledi diye…” işin içine karıştı mı, özgürlük, bağımsızlık düşüncesi, eleştirel düşünce ve dolayısıyla elbette entelektüel düzey, nitelik, hepsi buharlaşır, uçar gider. Bütün bu değerler, şu ya da bu “köken”li otoritelerin topluma böyle talimatlar vermediği, veremediği, vermeyi aklından geçiremediği toplumlarda gerçek değer haline gelir.

    demiş, sonrada hemen ertesi yazıda hiç söz etmezken evrim teorisine filan girişmiş. Ne diyelim.

    Yeri gelmişken belirtelim, bu son şeyler “3.yolcu” diye nitelenen kesimin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor, dediklerini ne güzel de doğruluyor. Ergenekon/Kontrgerillaya,darbelere hiç tavizsiz karşı çıkmak gerekiyor, AMA baskıcı ve sansürcü iktidarlara da! İşi tam yapmak gerekiyor. Aynı şekilde hiç ayrımsız günümüz medya anlayışına ve onun yozluğuna da karşı çıkmak ve Doğan, Ali, Veli dememek gerekiyor. Birbirlerinden tek farkı, aynı yuvarlak masanın farklı açılarını işgal etmiş olmaları. Ve sürekli birbirlerini kovaladıkları için de gerçek bir ayrım söz konusu değil.

    Doğan, Çalık, Erdoğan, derin bürokrasi, sermaye, mermaye hepsi dizilmiş daire etrafından koşturup duruyorlar. Araya çomak sokacak birileri lazım…

  7. Yazan:suzannur Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Chomsky’ye ne gerek var, ne kadar büyük bir güç olduklarını yıllardır görmüyor muyuz?
    Darbe çığırtkanlığında öyle masumdu ki bu çocuklar, şu halleri gözlerimi yaşartmıyor değil. Tutunacak tek dalları basının özgürlüğü pardon faşizmlerinin özgürlüğü kaldı. Yansıtma mı yapıyorlar yoksa tutunacak tek dalları bu mu kaldı belli değil.
    Kim basından bu memleketin insanını koruyacak acaba? Her türlü kişisel hakların tecavüzü, insanları karalama, yalan haber, haber çarpıtma… hakikaten Yayla ne güzel demiş, tek basın bunlar mı ki, basına yapılan engelleme zannediyorlar durumu, egoya da bakınız.
    Yayla’yı -neydi o kuşun adı, leşçi olan?- iğdiş ederken ve parçalarken ne de masum ve özgürlük taraftarıydılar. (akbaba, evet hatırladım)Özgürlüğün böyle savunulduğuna ilk defa şahit olmamın verdiği şaşkınlığa verin sözlerimi. Cennete giden yol iyilik taşlarıyla örülüdür mü demişti Goethe, iyi çocuklardır bunlar da, amaçları safi özgürlüktür çünkü!.Duygusal sebepler canım, tamamıyle duygusal.

    Başbakan’ın yaptığı mı? Başbakan’ın kırdığı potları alt alta getirsek buradan Çin’e yeni bir set inşa ederdik. Uzaydan bile görünürdü :))Bir başbakan böyle davranmamalı. Salt ondan yola çıkıp da gerçekleri de örtbas etmemeli ama…
    ve evet, birileri de hep bana, dememeli. Bakınız olayların geldiği yere :)Ah paranın ve gücün şedit hissi dokunuşları, bir martının kanatlarına değen bir su damlası zerafetinde :))Birileri bir gün bu günlerin romanını yazarsa, birileri de söylenmeyen asıl gerçekleri söylerse, izleyen birileri de işte o damlayı tam da kanattan denize düşüş anında yavaş kamerayla yakalayabilecek ki o biz oluyoruz…

  8. Yazan:snowqueen Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Bir baskanin oyle bir cagri yapmasindan, hele hele “yerin kulagi vardir” demesinden de etkilenmiyorsa bizim demokratlarimiz..ohooo. Zor gercekten, meydan gercekten bos demektir.

    Doğru söze ne denir.

    Üçüncü yolcuların haklı olduğuda gösteriyor aslında bu durum. Anti-kemalizm safında durmak için “düşmanımın düşmanı dostumdur”mantığıyla AKP’yle flört etmenin yarasızlığı ortada.”Taraf” olan liberallarin yaptığı bu.
    Oysa Aydın Doğan değil Çalık olur bu sefer değişen isim. Başbakan’da “bizim Çalık” deyiverir.

    Kişi haklarına saldıran yayını sadece Doğan Grubu mu yapıyor ayrıca, Zaman Gazetesi de Önder Sav, Türkan Saylan vb. hoşuna gitmeyen insanlar hakkında gerçekten çok şahane kampanyalar yaptı.
    Vakit, Yeni Şafak gibi gazetelerin kişilerin resminin üzerine çarpı koyup hedef göstermesini saymıyorum bile.
    Hangi medyaya karşı korunacağız? Çalık’ın medyasına karşı mı, Doğan mı, Gülencilerin mi?

    Evet, meydan çok boş gerçekten.

  9. Yazan:TT Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Bak şu başbakana basının İFTİRA atma özgürlüğünü boykotla engellemeye çalışıyor…Hitleri geçti bunlar.
    Ancaak unutmasınlar ki Türkiye Türklerindir!

    (Sloganımızın Hitlerden mülhem olduğuna bakıp da kimse işkillenmesin. Biz değil, asıl nazi heveslisi olanlar iftira atma özgürlüğümüze taş koymaya çalışan AKP iktidarıdır!…
    Bu arada bize biat etmeye devam eden üçüncü yolcu yoldaşlarımız da sağolsun varolsunlar..)))

  10. Yazan:entelektüel solcu Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    sayın snowqueen ve fuatoğlu,
    ne zamandır yorumlarınızı takip ediyorum ve inanın çok komiksiniz. yahu bu yazıda bile bişey bulabildiniz helal olsun size…
    bence sadece medyaya karşı değil sizin gibi kendilerini entelektüel zanneden allamelere karşıda korunmak gerekir. hani paçalarından cehalet akıyor deler ya. Derindusunce bu yorumu lütfen yayınlasın…

  11. Yazan:fuatogl Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Mehmet bey,
    Bu AKP li sanilma, ergenekoncu olarak yaftalanma olarak ortaya cikan durumu cok onceden gordum, gorduler, ben geliyorum der zaten her zaman. Bunlar klasilesmis, sikca kullanilan seylerdir. Evet bana AKP li diyen bile oldu kisisel cevremde, yada “ergenekonu destekliyorsunuz hukumete karsi oldugun icin” diyende var. Bu en kolay cozumleme bicimi oldugunu icin, ve bizler kolayi secmeye meyilli oldugumuz icin bol bol kullanilan seyler.

    Ve bir yanlis digerini affettirmez, haksiz da gostermez. Herseyi ayri ele almak gerekir. Birinin birseye karsi ve yanlislar icermesi, karsi oldugu seye hicbir dogruluk kirintisi katmaz.

    Mahkemelerin Adalete aykiri davranmasi? Mesela DTP’nin aleyhinde kapatma davasi açilmasi dogru mu?

    DTP nin kapatilmasi icin dava dogru degildir, AKP ye acilan dava da. Ben kusura bakmayin, ama hukukun icra edilmesi olarak gormuyorum bunlari. Bunlar arkasindan guclu dinamikleri olan catismalardir. Ben o catismalarin niteligine bakma egilimindeyim hep, yuzeyde ortaya cikan bicimsel seylere degil. Ama bicimsel diye de gormezden gelmemek gerekir, yanlis oldugu vurgulanmalidir her duzeyde. Ben sahsen AKP ye acilan davanin yanlis oldugunu defalarca soyledim, hatta davanin kapatilma ile sonuclanmayacagini da – ama orasi ayri konu.

    Aslinda sizde onu ima ediyorsunuz simdi. Halbuki durum acik. Medyanin genelinin yerlerde surundugunu, gunumuzde medya denen seyin ne haltlar isledigini belirtmeme gerek kalmamaliydi! “Kutsal basin” diye de sadece Dogan grubunu ayiracak degilim. “Berbat medya” sepetine epeycesi giriyor cunku. Ikincisi, simdiki bu catismada da biri digerinden temiz degil acikcasi, rant kavgasi, ince pazarliklar – kokusu cikti.
    Sabah gazetesinden Hasan Bulent Kahramanin yazi dizisi var, onu elestiren Burhan Sønmez ile tartisiyor – takip etmenizi oneririm….

    Buradaki mesele su bana sorarsaniz. Bizim memlekette o kadar cok yanlis ve garip durum var ki, yanlis birseyin karsisina baska bir yanlisi dikmekte zorlanmiyoruz. Bende zerre kadar hazetmem Dogandan, Hurriyetten bilmem neden. Ama ortada hic amasiz mamasiz yanlis oldugu ortada olan bir durum varken, “ama” larla baska seylerin aslinda ne kadar yanlis oldugundan bahsetmek, basindan cani yananlari siralamak filan – kusura bakmayin ama bence pek tutmuyor zaman ve mekan acisindan.

    Peki polislerin Dink’in katiliyle hatira fotografi çektirmesi?

    Bunlar sasirtici seyler degil, gayet “normal” seyler bizim ulkemizde. Bicaklanan kardesini aylar sonra teshis icin karakola goturen arkadasi, resmen beklesen tiplere hedef gosteren, aha buda abisidir diyen polis arkadaslarin yuzunden birde ustune dayak yiyen adam arkadasim var. Adalet duygusu sifirlanmis insan cok memlekette, hic kimse de sasirmiyor emin oldun, herkes neyin ne oldugunu biliyor.

    Fakat nasil bu tarz olaylar ortaya ciktiginda birden cem erseverden bahsedemezsek, Basbakanin o tarz cagri yapmasindan sonrada sol,fasism kavramlarini tartismanin sirasi degildir. Once vahim oldugunu acikca kabul edeceksin – hele demokratlik iddian varsa, sonra da kafana takilan diger seylere saydiracaksin. Medya, darbe meselelerinde de ayni olmali elbette.

    Bak ben ne diyorum, aslindan yok birbirlerinden farki diyorum. Mesela sokaklarda darbe protestosu yapanlara uygulanan baski karsisinda cikip da, bak basbakan ne kadar fasist den dem vurmuyorum.

  12. Yazan:snowqueen Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Nickine tıklayınca, “Ilımlı Faşizm” yazısının yanında çarşaf gibi Recep Tayyip Erdoğan resmi konmuş bir site çıkan “entellektüel solcu(ne demekse)” bir arkadaşla pek sayın TT “Hitler’i geçip geçmemeyi” tartışsın bence.

    Araya hemen “Türkiye Türklerinden” ibaresini sıkıştırmak gerek ki, üçüncü bir yol arayışında
    olanlar “ırkçı, ulusalcı”, sanki böyle bir sloganı şiar edinmiş gibi gözüksün.
    “Türkiye Müslümanlarındır” anlayışı “Türkiye Türklerindir”den daha matahmış gibi.
    Ne DTP kapansın ne Boğazici üniversitesi
    kapasında başörtülü kızlar geri çevrilsin.
    Neden sürekli böyle düşündüğümü belirtmek, bunun koşuluyla değerlendirilmek zorundayım?
    Erdoğan’ın ekran başında yaptığı konuşmaları
    tipik bir dinci-sağcı-şovenist-ataerkil politikacı görüntüsü çiziyor. Oldukça faşizan
    tehditkar tavırlar. Bir ülkenin başbakanı
    bir yayın kuruluşunu nasıl boykot edebilir?

    Anlamadığım, “ya bu taraflaşma beni bozar, üçüncü bir yol olmalı” diyen neden bu kadar sinirinizi bozuyor? Ne demişler demokrasilerde çareler tükenmez:)

  13. Yazan:fizikci Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Yalan haber yapan, iftira ve şantajla amaçlarına ulaşmaya çalışan medya kuruluşlarını azıcık aklı olan herkes boykot etmelidir.

    Çünkü medya büyük bir güç ve savunmasız insanları çok kolay harcayabilir. Dün Atilla Yayla’nın başına gelen, birgün herkesin başına gelebilir.

    Boykot için tüketici bilinçli olacak önce. Hergün Hürriyet alan başörtülü insanlar tanıyorum. Bu gazetenin hergün en az bir yazarı türbanı diline dolar, muhabiri sıkıştıkça türban üzerine oruç üzerine yalan haber üretir. O başörtülü de gider o gazeteyi alır. Akılsızlık mı, bilinçsizlik mi ne derseniz deyin.

    Bunun için tüketiciler olarak çeşitli siteler yapmalıyız. Mesela yalanhaber.com gibi bir site yapıp hangi gazetenin en çok yalan ürettiğini ortaya dökmeliyiz. Yalan irtica haberleri, yalan evrim teorisi haberleri vs. propogandaya yönelik her türlü yalan haberi öyle bir sitede arşivlemek lazım.

    Tüketiciler bu bilinç düzeyine ulaştığında gazeteler ister istemez yalancılıktan vazgeçmek zorunda kalacak, daha önemlisi içlerindeki yalancı yazar ve muhabirleri tasfiye etmek zorunda kalacaklardır.

  14. Yazan:sadık Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Boykot çağrısına muhatap olan gazete Akit ya da Zaman olsa idi,tepki ile ile değil tebrik ile karşılacaktı.
    Başbakanımızın fincancı katırlarını ürkütmekten öte hiç bir kusuru yok.
    Fincancı sadece fincancılık yapmakla yetinmeyip bilumum sektörlere el attığı için beyefendinin katırlarını ürkütmeden hiç bir şey yapılamazdı.
    Ortada kırk katır mı,kırk satır mı,tercihi sözkonusu idi.Ancak fincancımız katırlarla satırları birbirine destekçi yapmayı tercih etti.
    Bundan bozacının şahidi şıracı durumu doğdu.Şıracı ise bozacının işlerini takip ettiği yetmiyormuş gibi şimdi de,başbakanı kınama kararı almış.
    Birileri de buna satır özgürlüğü falan diyor.Fincancının katırlarını savunmak ne zamandan beri satır özgürlüğüne girer oldu.
    Fincancı satır özgürlüğü üzerinden lam cim yapmayı bırakıp ya satırcılığı katırcılığa alet etmekten vazgeçecek.Ya da satırcılığı terkedecek.
    Kırk katır mı kırk satır mı,hikayesi böyle çözülür.Yoksa fincancının satırları kendi katırlarını doğrayacak.
    Ne demişler,kendi düşen ağlamaz!

  15. Yazan:fuatogl Tarih: Eyl 24, 2008 | Reply

    Yalan haber yapan, iftira ve şantajla amaçlarına ulaşmaya çalışan medya kuruluşlarını azıcık aklı olan herkes boykot etmelidir.

    Fizikçi bey siz bir vatandaşsınız, dilediğiniz şekilde boykot etme hakkına sahipsiniz, mesela ben yıllardır birçok gazeteyi boykot ediyorum. Fakat işin özünü kaçırıyorsunuz…Şurada da anlatılmaya çalışılmış ,tekrar etmeyelim:
    TÜKETİCİ DEĞİL O BİR BAŞBAKAN ANLAMIYOR MUSUN HOCAM

  16. Yazan:TT Tarih: Eyl 25, 2008 | Reply

    işin özünü kaçırıyorsunuz…Şurada da anlatılmaya çalışılmış ,tekrar etmeyelim:
    TÜKETİCİ DEĞİL O BİR BAŞBAKAN ANLAMIYOR MUSUN HOCAM

    Ne olacak yani başbakansa…Medyanın yargısız infazlarından yalan ve iftiralarından bu ülkede başbakanlar genelkurmay başkanları da dahil milyonlarca insan mağdur olmuyor mu?…

    İftira atmayan yalan haber yazmayan bir medya herkesin arzu değil mi yani?..

    Deniz Feneri olayında açıkça iftira atılan(milliyet bundan dolayı özür dilemek zorunda kaldı) bir başbakan şunları söylüyor:

    Erdoğan: “Onun için, bundan sonra ben de diyorum ki, partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın almayın. Bu kadar açık konuşuyorum. Siz mi bize karşı yalan bu tür yalan yanlış kampanyaları yapıyorsunuz? Tamam, biz de en doğal, en tabii olan hakkımızı kullanıyoruz, size karşı bu kampanyayı başlatıyoruz, almıyoruz. http://www.cnnturk.com/HaberDetay/Turkiye/2/Erdogan_Bu_gazeteleri_evinize_almayin/493977/0

    Sanki başbakan tabanını veya halkı kötü bir eyleme teşvik etmiş gibi abuk subuk yorumlarda bulunuluyor…

    Kanunlarda kimseye verilmeyen yalan haber ve iftira atma özgürlüğü neden medyaya verilsin ki?

    Bir başbakanın “Yalan ve iftira haber yazan gazeteleri almayın” tavsiyesi sivil toplum bilincini güçlendirici bir demokratik tepki çağrısı değil de nedir ?…
    Basın özgürlüğü evet, “basının iftira atma özgürlüğüne” ise hayır.

    Bu anlayışa göre bir gazeteci gelip başbakana tokat atsa bile, tokadı yiyen başbakan olduğu için başını öne eğmeli değil mi?…

    Memlekette basın özgürlüğü var nasıl olsa!..

    Yoo o kadar da olmaz demeyin yalan haber ve iftira atmanın adiyattan sayıldığı bu ülkede basın kutsaldır eleştirilemez yada boykot edilemez.Mağdur başbakan bile olsa herkes sussun…Herkes susmaya devam etsin ki basın özgürce! konuşsun…

  17. Yazan:osman Tarih: Eyl 27, 2008 | Reply

    ya arkadaşlar benim bu muhalefet işleyiş hakkında kafamda derin sorunlar var bena yardımcı olun
    AKP ye kapatma davası açıldı ve doğal olarak AKP kendini savundu- böyle davanın açılamyacağını söyledi, delilerin yetersiz olduğunu ve uydurma olduğunu söyledi.
    Sonuç olarak gelen cevap:Yargı bağamsızdır bu şekilde yargı yıpratılıyor yargıya müdahale etmeyelim Adalet mülkün temelidir.
    Ergenekon davası açıldı AKP susuyor..Ergenekona karşı konuşan muhalefet:Bu nasıl dava.. deliller yetersiz,ben ergenekonun avukatıyım siz bir paşayı nasıl bu şekilde göz altına alırsınız,ülke gündemini değiştiriyorlar..
    ya ben gerçekten merak ediyorum hani yargı bağamsızdı,hani adalet yerini bulurdu, hani yargıya müdahale edilmezdi..
    Arkadaşlar artık uyanalım maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.

  18. Yazan:PirMuhammed Tarih: Eyl 27, 2008 | Reply

    yalan haber yapanlar elbette doğan medyasıyla sınırlı değil.

    ama haklarını yememek lazım;doğan medyası yalanlarıyla tescilli bir marka. oruç tutmayan kediye dayak nevinden haberleri, zamanında iyi geyik konusu olmuştu. tamam ramazan ayında kendini bilmez insanlar, oruç tutmadı diye başkalarına zarar verdi bu doğru.fakat olayı şehir magandalarının eseri diye sunmak yerine;islam,din,dindar vb. kavramları hep ön plana çıkarıyorlar. sanki herşeyin sorumlusu dinmiş gibi,sanki herşeyin sorumlusu dindarlarmış gibi. tamam akp’den nefret ediyorsunuz anladık,neden herşeyi dine ya da dindarlara fatura ediyorsunuz, bu kısım boşlukta duruyor.

    öte taraftan o türkan saylan dediğiniz kadının ne olduğu kim olduğu belli.kendi konuşması gazetelerde çıktı.“muhammed (asm)” isminden rahatsız olan bu kadını ve benzerlerini entellektüel ya da aydın gibi kavramlarla soslayarak servis yapmayınız.tamam, kişi inanmıyor olabilir.ama bu, kişilere islam’a ve onun kutsallarına saldırma hakkını vermez.ayrıca atatürkçü olarak adlandırılması da kişiyi ve her söylediği lafı haklı çıkarmaz.

    sizin değer vermediğiniz şeyler için geçmişte binlerce,milyonlarca insan can verdi.bugün de can verecek belki milyonlarca insan var.

    bu kadar insanın hatırısına,bu kadar insanın inanç ve düşüncesine hakaret etmeye hakkınız olmadığı gibi onları eleştirmek için onlardan daha iyi bir konumda olmanız gerek.

    başbakan’ın yaklaşımı kusurlu,bu doğru.fakat savunduğunuz doğan medyası’nın tavır,söylem ve eylemlerini gözardı etmeyiniz.

    aydın doğan ki daha düne kadar başbakan’ın yalakasıydı,bunu neden söylemiyorsunuz?madem bu kadar doğruları bildiğinizi iddia ediyor ve ortaya çıkıyorsunuz bunları da söyleyin ki samimiyetinize inanalım.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin