RSS Feed for This Post

Anayasa Mahkemesi kapatılsın!

20080818_derindusunce_org_anayasa_mahkemesi1.jpgAmeliyat olarak cinsiyet değiştiren şarkıcı Bülent Ersoy’un hukuken erkek olduğuna hükmetti Danıştay. Dolayısıyla gazinolarda sadece erkek kıyafetiyle sahneye çıkabileceğine karar verdi. Takvimler 14/02/1983’ü gösteriyordu.

 Bu koca koca adamların Bülent Ersoy’un cinsel hayatından başka konuşacak konuları yok muydu yani? İşkence iddiaları tavan yapmıştı. Gözaltında insanlar kayboluyor, faili güya meçhul cinayetlerde aydınlar can veriyordu. Ama bizim Danıştay Bülent Hanım/Bülent Bey geyiği yapıyordu.

Yıpranan kimdi sizce? Bulent Ersoy mu? Yoksa Danıştay mı?

KapatMAma kararından beri moda olan laf: “AKP yıprandı”. AKP’nin de yıprandığını hiç zannetmiyorum. Tersine güçlenmiş olabilir. Yaklaşan yerel seçimler gösterecek ama AKP’nin bir kez daha oy kazanarak çıkacağını düşünüyorum bu son olaylardan. Belini kırmayan darbeler örgütleri güçlendirir.

Ama AYM (Anayasa Mahkemesi) çok ağır bir darbe aldı. Kuruluş amaçları ve yetkileri dışında hareket eden bütün kurumlar gibi AYM onulmaz biçimde yıprandı. 27 Nisan Muhtırası’nı hatırlayın. 600 bin kişlik koskoca bir ordu eşkıya durumuna düşürülmüştü. Vergisiyle, zorunlu askeriyle kendisini yaşatan milleti ve onun seçtiği meclisi bütün dünyanın görebileceği bir şekilde, internet üzerinden tehdit etti. “Benimle sevişmezsen çıplak fotoğraflarını internete koyarım” diyen sapıklar gibi. Ve Türk milleti bu sapıkça tehditlere onurlu bir genç kız tokadıyla cevap verdi : %47!

Şimdi darbeciler “en güvendiğiniz kurum TSK” tipi anketler ile mastürbasyon yapıyorlar. Onlara soralım: Paranızı neden TSK’ya yatırmıyorsunuz? Uçak biletinizi neden TSK’dan almıyorsunuz? Yangın çıkınca neden TSK’yı aramıyorsunuz? Çünkü her kurumun bir kuruluş sebebi, yetki çerçevesi ve aslî görevleri var. Fahişesinden çobanına, gazetecisinden cumhurbaşkanına herkesin bir mesleği var bu ülkede. Bu mesleğin dışında icraate kalkışan herkes rezil oluyor, olacak.

Elbette sınırlarımızı korumak için Sulukule’den bir Roman ekibi çağıracak değiliz. Bir komşu ülkeyi işgal etmek istersek Kokoreççiler Sendikası’nı aramayacağız telefonla. Ama ekonomi, hukuk veya eğitim gibi konularda her salataya maydonoz olan bir TSK korkunç biçimde yıpranmasına da engel olamayız. En son Ergenekon soruşturması sırasında “AKP’yi nasıl alt ederiz” diye diye kafa patlatan vatansever(!) subaylarımızın hazırladığı belgeleri TARAF yayınladı. CHP’nin kurmayları gibi düşünen ve davranan bu insanlar askeri üslerde ve orduevlerinde çalışan personelin bile neredeyse yarısının AKP’ye oy verdiğini görünce deli olmuşlar. Halkı “bilinçlendirmek” için Cumhuriyet Gazetesi dağıtmayı bile düşünmüşler!

Yani yıllar boyu iran, Irak, Suriye, Ermenistan sınırları kevgir gibi terörist geçirirken harp okullarında vergilerimizle okuttuğumuz subaylarımız terörle savaşmayı bırakmışlar, CHP’nin kucağına oturmuşlar. Ben de neden bu terör bir türlü bitmiyor diye soruyordum kendi kendime!

Evet, Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır. Yetkilerini aşan, siyasî projelere alet olan bu kurum tamir edilemez biçimde yıprandı. Bilkent üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun’dan dinleyelim:

“Bu kararla Anayasa Mahkemesi, anayasal yetkilerini açıkça aşarak, kendisini anayasa değişiklikleri konusunda son sözü söylemeye yetkili nihai hakem olarak ilan etmiştir. Hiçbir normal demokraside kabul edilemeyecek olan bu durum, bundan böyle Anayasa Mahkemesi’nin onaylamayacağı bir anayasa değişikliğinin gerçekleşemeyeceği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, mesela siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak kısmi bir anayasa değişikliğinin bile, Anayasa Mahkemesi engeline takılması ihtimali mevcuttur. Nitekim geçmişte de Anayasa Mahkemesi, Siyasi Partiler Kanunu’nda partilerin kapatılmasını güçleştirici yönde yapılan değişiklikleri iptal etmiştir.”

AYM Türkiye’de demokrasinin ve anayasal düzenin bir desteği değil kösteği haline geldi. Her türlü siyasî akımdan insanın özlediği zengin ve özgür bir Türkiye projesine giden yolda en büyük engellerden biri ne yazık ki artık bu mahkeme. Tarifini bile doğru dürüst yapamadığı bir laiklik ilkesini korumak uğruna ülkeyi krizden krize sürükleyen, kendini TBMM’nin üzerinde gören,  hastalıklı bir işleyişe sahip, kanserli bir organ artık söz konusu olan. Bu kurumun hukuk ve laiklik algısı o denli yozlaştı ki bir yandan AKP’ye çok ağır bir suç atfederken diğer yandan çok hafif bir ceza öngördü. Oylardaki farklılıklar dahi bu mahkemenin üyeleri arasında laiklik ve ODAK OLMA konularında bir mutabakat olmadığını ispat ediyor. Bütün bu tedavisiz iç hastalıkları sebebiyle demokrasi düşmanı faaliyetlerin bir odağı haline gelmiş olan AYM kapatılmalıdır. Ancak bu şekilde yeni ekonomik krizlerin ve paranoyak komplo teorilerinin önüne geçebiliriz.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Ağu 20, 2008 | Reply

    Anayasa Mahkemesi kapatma davasinda iyi bir imtihan vermedi, sonucta darbecilerin insa ettigi bir Mahkeme tabii önüne gelen bu mahkemeyi kullaniyor. Orada görev yapan yargiclarin ve hakimlerin bu olayi nasil meslek gururlarina yidiryorlar acaba…tabii gururlari varsa!!!!

    Kendisine Cumhuriyeti koruma vermis ordumuz sayisiz darbe yaparak Cumhuriyetin en önemli ilkesi *Egemenlik Kayitsiz Sartsiz Milletindir* ihlal etmesini acaba ordu gururuna nasil yidiryor. Hic durmadan irtica tehlikeci sezen ve laikcilik bekciligi yapan en güven duyulan kurum neden sehitlik gibi dini bir olguyu kendi cikarlari icin kullanir. Neden sözde laik bir devletin Diyanet gibi belirli bir kisma dini hizmet veren bir kurumu var.

    Anayasa Mahkemesinie ve onu yönlendiren Ordu mensublarina karsi halkin hür iradesini engellemeye calismaya odak olduklari icin dava acmak gerekir.

    Umarim birgün sivilerin yaptigi bir Anayasa ve Anayasa Mahkemesine sahip oluruz cünkü Anayasa Mahkemesi cok önemli kurulus.

  3. Yazan:elif dedim Tarih: Ağu 20, 2008 | Reply

    Mehmet Yilmaz Bey mukemmel ustu bir yazi tesekkurler…

  4. Yazan:Emre seringöz Tarih: Ağu 24, 2008 | Reply

    Anayasalar yazmak yeni bir devlet kurmak gibidir. Aynı şartları taşır.
    Genel seçimlerde oy verenler devleti değiştirsin diye değil yönetsin diye oy veriyor. Yönetmek için alınan oyun değiştirmek için kullanılması ne kadar şereflidir. Önce bunu sormak gerekmez mi?

  1. 2 Trackback(s)

  2. Eyl 17, 2008: Deniz Feneri, Doğan ile kavga, Aydın kime denir? : Derin Düşünce
  3. Eki 22, 2008: Anayasa Mahkemesi kapatılsın! : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin