RSS Feed for This Post

Taraf Okurları Sivil Nöbette

Taraf Okurları’nın Duzenlediği Eylem

“Genel Kurmay Askeri Savciligi Taraf gazetesi binasina baskin yapmayi planliyor. Baskin daha once Nokta dergisine yapilanin bir benzeri olacak. Baskin nedeni ise belli, Daglica haberleri ile ilgili Taraf’in elindeki belgelere el koymak. Ustelik gazete bu belgeleri herkese oldugu gibi savciliga da verebilecegini soyledigi halde. Ancak savcilik adini koymadigi bir belge daha istiyor. “O” belge nedir kimse bilmiyor. Iste savcilik”O” belgeyi bahane ederek her seye ragmen Taraf’a baskin duzenleyebilir.

Aslinda amac Taraf’i yildirmak, orselemek, yormak. Bu antidemokratik gelisme karsisinda, Taraf okurlari olarak gazetemize sahip cikalim. Gazeteyi cikaran ekibin morale ihtiyaci oldugunu dusunuyoruz. Onlari moral olarak desteklemeli ve cesaretlerini odullendirmeliyiz.

IKI VARDIYALI NOBET (Sabah 11 Aksam 5 / Aksam 5 gece 12)

Baskinin yapilmasi muhtemel tarih olan 7 Temmuz Pazartesi gunu, gazetenin Kadikoy’deki merkez binasi onunde toplanalim. Toplanti o gunun is gunu oldugu dusunulerek soyle hesaplandi. Isteyen okurlar sabah 11’den aksam 5’e kadar gelir nobetini tutar, isteyen aksam 5’den gece 12’ye kadar gelir nobetini tutar. Isteyen sabah 11 den aksam 12 ye kadar tum gun nobet tutar.

MUMLARI YAKALIM
Yanimizda mum getirmeyi unutmayalim ki karanlik coktugunde mumlarimizi yakabilelim.

GITARINIZ SAZINIZ FULUTUNUZLE GELIN

Bu nobeti can sIkici bir etkinlige cevirmek yerine eglenceli bir ortama cevirmeliyiz. Unutmayin yasta degiliz. O nedenle yaninizda varsa gitarinizi, sazinizi, flutunuzu ve daha baska muzik aletleriniz de getirin ki calip sarkilar soyleyelim.

Ayrica yanimizda evde hazirladigimiz basit yiyecek ve iceceklerimizi de getirelim ki aciktigimiz da yiyelim icelim.”

 

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:Zühre Meryem Kaya Tarih: Tem 7, 2008 | Reply

    evet şimdi şarkı söyleme zamanıdır…

    Çokluğun birliğe ulaştığı sonsuz bir yer vardır. Aynı yolu paylaştığın insanlarla nefes aldığın kıtanın birliği gibi… Ama yürüdüğümüz yer dar bir koridor. Genişlik her birimizin özlediği kavram… Geniş bir salona açılmasını diliyoruz bu dar koridorun. Bunca yıl taşıdığımız, biriktirdiğimiz, geriye kalan dediğimiz, bunca yıpratılmadan geriye kalanları, bizden geriye kalanları koridorun sonunda ki salona taşımak tek isteğimiz… Yürüdüğümüz ve yürüyeceğimiz koridorun daha da daralarak tıkanmasına, tıkatılmasına artık izin vermeceğiz. Bunu tüm sesimizle gür bir sedayla haykırıyoruz. Salonun ortasına geldiğimizde bizi aydınlık beklemezse bir mum ışığı yakacak kadar gücü var bu memleketin insanlarının, biliyoruz. Mumu karanlığa değil daraltılan koridorların açıldığı geniş odalarda her şeyi net olarak görmek için yakacağız. Bunca yıl yıldırılan, susan, yalnız bırakılan, yokluğa itilen bir toplum için yakacağız. Evet! Gün susma günü değildir… Gün “ortak akıl hareketi” günüdür. Her şeyi bilimsel düşünme günüdür. Yanılmadan! Yanıltmadan! Yanılsamalara izin vermeden!

    Öncelikle basın içinde yer alan biri olarak, yaptığı çalışmaları için Taraf Gazetesi’ni ayakta alkışlıyorum. Ses olmaya sesini duyurmaya devam edecek. Gür seda dedikleri işte bu halkın ve haklının yanında olmak!

    Haklı olmak ya da halktan olmak değil içine çekmeye çalıştığım konu. Büyük bir yanılsama yapılmaya çalışılıyor medyada; halkın korunması için üstelik halkın parasıyla alınan silahları hiç bir güç halka çeviremez ve bu kim olursa olsun rütbesi, görevi, oturduğu yumuşak koltuğun taşıdığı anlam ne olursa olsun hiç kimse halka silah çeviremez ya da çevirme planları yapamaz. Çevirmişse bunun sorgusunu vermek durumundadır. Verecektir!

    “Neyle suçlandığımı bilmiyorum!” diyen, titreyen bir ses ve korku yüklü gemileri andırıyor gözleri. Her an ufukta küçülüp kaybolacakmış gibi. Savcılık tarafından “terör örgütü” olarak tanınan gizli bir örgütün (Ergenekon çetesinin) parçası olmakla suçlanıyorsun nasıl neyle suçlandığını bilmiyorsun. Ben yardım edeyim o halde; ülkeyi kana bulayıp kaos ortamından faydalanmak ve bunu üç saç ayağına (Atatürkçülük, Laiklik, Cumhuriyet) oturtarak, ideolojilere yaslanarak, yanıltarak, halkı birbirine düşürerek yapmaya çalıştın hani … İşine geldiği gibi kullandın askeriyeyi, yargıyı, medyayı, halkı… Hatırladın mı? Halkı kendi arasında psikolojik harbe sürükledin. Yalan yanlış haberlerle basını kullandın, darbe yapabilmek için zemini kayganlaştırdın. Hani halkın yanında gibi göründün, sivil toplum örgütlerinin içine sızarak darbeyi teşvik etmiştin, bu ülkede darbe nasıl yapılır? Sorusunun cevabı için günlerce kafa patlatıp, planlar yapmıştınız hani sen ve yandaşların… Hatırladın mı? Zaten unutmamıştın! Çünkü korku yüklü gemileri andırmıştı gözlerin her an ufukta küçülüp kaybolacakmış gibi ve ben o gözleri gördüm.

    AKP’nin kapatma davası sürecinde hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını destekleyenlere ne oldu? Nereye kayboldu bu hukukun gücüne ve tarafsızlığına inanan adamlar. Konu Ergenekon soruşturması olunca hepsi sırra kadem oldu. Ortalıkta kalanlar ise bunun hukuksal değil siyasi bir oyun olduğunu bir iki mırıldandılar baktılar kendi kaynattıkları kazanlarına düşüyorlar. Onlarda soruşturmayı yürüten savcılar üzerine medya aracılığı ile yüklenmek dışında lal kesildiler.

    Darbe yapmak bir ülkede sorgulanır hale gelmişse buna karabulutlar üstümüze çöreklenmiş gibi hayıflanmak yerine “güneşli günler göreceğiz çocuklar.” deyip türküler söyleme zamanıdır. Bu bir devrimdir. Türkiye yeni bir yola girmiştir, dar koridorların sonu geniş aydınlık salonlara açılmıştır.

    Zühre Meryem Kaya

  3. Yazan:Hale sengul Tarih: Tem 8, 2008 | Reply

    nobet 12’de bittigine gore gece baskinlari sadece karsi tarafa mahsus saniyorum.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin