RSS Feed for This Post

Ver, Ver, Ver !!!

Haydar Eren
Bu haritada Rusya vazgeçtiği için gösterilmeye gerek görülmeyen bir bölüm daha var. Eğer Sivas ile Karadenizi bağlayan bir hat çekip Trabzon dahil Doğu Karadenizi ve Doğu Anadolu’yu da çıkarırsanız, senaryonun tamamını görmüş olursunuz.

Haritaya alınmamış olan Trakya ve Batı Ege paylaşımı da var. Yani Istanbul dahil Trakya, Izmir dahil Batı Ege ve adalar da işgal edilmişti.

***

1919 da Mustafa Kemal Samsuna yola çıkmadan önceki resim şuydu.

Hükümet yok.

Devlet yok.

Ordu yok.

Ülkenin yarısından çoğu yok.

Para yok.


Maddi/Manevi Uluslararası destek yok.

Moral yok.

Silah, teçhizat yok.

Harbiyeliler, mülkiyeliler, katipler yok.

İstanbuldan Anadolu içlerine gidecek güvenli yol yok.

Samsuna gidecek gemi bile yok

Ne var?

Yüreği yanıp tutuşan, vizyon sahibi bir adam.

ve..

Hep “ver, ver, ver, ver…” denilmeye alışmış ANADOLU İNSANI.

Bu Samsunda karaya çıkmış olan Osmanlı Paşası bu sefer yine Anadolu insanından -canını- vermesini istiyordu.

Anadolulu insanı binlerce senedir yaptığı gibi hiç tereddüt etmeden “al paşam” dedi. Tam üçbuçuk sene daha, taaa 9 Eylül 1922’ye kadar canı dahil herşeyini verdi.

Ve milletin sayesinde ülke kurtulmuştu

Ertesi günden itibaren..

Istanbuldaki Harbiyeliler, mülkiyeliler, fesli-bastonlu katipler Ankara’ya doluştular.

Meclisteki “milletin mebusları” o veya bu şekilde yok olmaya başlıyordu.

Memleketi için canını veren milletin izi bile görülmüyordu.

***

Hala görülmüyor.

 

Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…

 ”…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…” 

Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin

 

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

 

Derin Göz

 Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot,  Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.

Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca,  Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, …

 (Buradan indirebilirsiniz)

 

Trackback URL

  1. 56 Yorum

  2. Yazan:VolkanS Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Sanırım bu sitede okuduğum en dandik yazıydı, yeni hiç bir şey öğrenmedim.

    Son paragraf hariç benzer metinleri hayat bilgisi 3 kitabında da bulabiliyoruz.
    fakat o yaş grubunda okuyucumuz olduğunu sanmıyorum,
    zaten onlarında böyle ekstralara ihtiyacı yok,
    okulda gereken vitamini alıyorlar.

    Yani bi tarafından tutup eleştireyim diyorum, tutacak yeri bile yok yazının.

    Elbette Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşındaki önemi inkar edilemez,
    Ancak tüm mücadeleyi Atatürk mucizesine indirgemek sağlıklı ve işe yarar bir tahlil yapılmasını imkansızlaştırır.
    Ki zaten yapılamamış,
    yukarıdaki yazı toplam 200 kelimeden oluşuyor, çoğu “var-yok”

    Yazarın ne yazdığından haberi de “yok” sanırım.
    Misal, önce “Harbiyeliler, mülkiyeliler, katipler yok” denerek olumsuz bir tablo çiziliyor, sonra da “Istanbuldaki Harbiyeliler, mülkiyeliler, fesli-bastonlu katipler Ankara’ya doluştular.” diyerek. şimdi bu harbiyeliler vs. iyi mi kötü mü?

    Meclisteki milletin mebusları niye yokolmuş ki?
    Atatürk ölümüne kadar tüm milletvekillerini bizzat seçmedi mi?
    Yoksa 1923’te 1925’te tasfiye edilen muhalif gruba mı “milletin mebusları” diyorsunuz? Anlamadım.

    Anadolu gerçekten tereddüt etmeden mi canını vermiş?
    O zaman niye asker kaçaklarını, isyanları önlemek için mahkemeler kurulmuş?

    Samsuna gidecek gemi yoksa Atatürk nasıl gitmiş?

    Sayın Editör,
    Bu yazının neresinde “derin” düşünülmüş de yayınlamaya layık gördünüz merak ettim.
    En kısa zamanda ilkokul 4’e giden kuzenimin yazdığı kompozisyonları da size ileteceğim, sevinsin velet.

  3. Yazan:bir dost Tarih: May 27, 2007 | Reply

    ne simdi bu?

    ne anlatiyor bu yazi ben birsey anlamadim.

  4. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Arkadaşlar, siz hiç Sabah’ta Yılmaz Özdil yazısı okumadınız mı?

    Ya da şimdiki değil de eski Rauf Tamer yazılarını? Bu farklı bir yazı sitilidir, kısa, kesik cümlelerle uzun yazıda anlatılamayanı anlatmaya çalışır.

    Ve bu sebeple de yayınlanmaya değer görülmüştür.

    Biraz sonra başka bir konuk yazar yazısı daha yayınlanacak, bunu beğenmediyseniz onu okuyun :-))

  5. Yazan:Mehmet Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Haydar Bey selamlar,

    Yakin tarihimizi ögrenmek için Çilgin Türkler gibi romanlar degil gerçek tarih kitaplari okumalisiniz :

    1919 DA MUSTAFA KEMAL SAMSUNA YOLA ÇIKMADAN ÖNCEKI RESIM ŞUYDU.
    HÜKÜMET YOK.
    Vardi, Ankara meclisinin bir çok mebusu Istanbul’dan geldi.
    DEVLET YOK.
    ORDU YOK.
    Vardi, birçok pasa (Kazim Karabekir gibi) ordusunu dagitmamis, silahlarini teslim etmemisti.
    ÜLKENIN YARISINDAN ÇOĞU YOK.
    Yanlis, Kurulus Savasinin önemli bir kismi sadece yunan ordusuna karsi yapildi. Italyanlar antalya ve konyadan tek bir kursun atmadan çekildiler.
    PARA YOK.
    Vardi, Sovyet Rusya ve Hindistan’dan tonla altin ve silah geldi.
    ……………..
    ……………..

    Liste uzun. Yazdiklariniz ne yazik ki ezberden öteye gitmiyor. Ben bu görüse ROMANTIK ATATÜRKçÜLÜK diyorum.Ne size ne de Türkiye’ye bir hayri olmadi, olmayacak da.

    Saygilarimla

  6. Yazan:hg Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Derin Dusunce, her yazılan yayınlansın diye mi oluşturuldu?!

  7. Yazan:hg Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Sn. Suat Öztürk;

    “Biraz sonra başka bir konuk yazar yazısı daha yayınlanacak, bunu beğenmediyseniz onu okuyun :-))” demişsiniz.

    Onu da okudum, yoruma kapalı tutulduğu için buraya yazayım kanaatimi:

    “Derin Dusunce, her yazılan yayınlansın diye mi oluşturuldu?!”

  8. Yazan:Suat Ozturk Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Arkadaslar,

    Son yazi (Alperen Gündüzer) İE’de acilmiyor bir turlu; bu sebeple yazinin devami ve yorum bolumu gorunmuyor. Mozillada eklemiştim sorun yoktu. Şu an dişarıdayim kullandığım pc de mozilla yok. Bu sebeple mozillada görünüp görünmediğini bilmiyorum

    Bakalım halletmeye çalışacağım.

    Bilginize.

  9. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Bu tip yazilarda uzun uzun aciklamalar olmaz, kisacik bir hedef belirten cumleler kurulur. Dunyada pek cok gazetede bu tip yazilar yazilir.

    Haydar Bey’in yazisini savunacak degilim, eminim bunu kendisi yapar ama onun isaret ettigi şey ulkenin tepesine binen ve hala inmemekte direnen ittihatci zihniyettir. Ve yazi bu anlamiyla “guncel” bir yazidir, tarih yazisi degil.

    Bu yazısın tarih yazısı olarak okunmasına şaşırmadım desem yalan olur.

    Yazinın odak noktasi bu garip halka hep “ver” dendigidir, halkinda cogunlugunun buna “evet” dedigidir. “Bu hic isyan olmadi” demek degildir, Ataturkculuk hamasati de degildir, bir zihniyeti ve halkin halimselimliğinden kaynaklanan edilgenligini vurgulamaktir.

  10. Yazan:Ayşenur Bulut Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Yok’tan var olduk öyle mi(!) 🙂

    Necip Fazıl gençliğe hitabe’sinde şöyle yazar: “…en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu…” Buna ne buyurursunuz?

    Halkımız hep ver der.Çünkü: ululemre itaat vardır damarlarında, dini ve vatanını kurtarmayı en büyük gaye edinmiştir,inanır ki kendisine ver diyenler hakikaten kendilerinde olmadığı için istemektedir,verdin mi de ona buna değil allah’a verir.Böyle düşünür buna inanır o yüzden verir.

    Milletten çok milletçi kesinenlerin varlığı bir sis gibi duruyor ülkenin önünde. Görmüyor olmanız yok olduğu anlamına gelmez halbuki.

    Suat Bey “güncel”liğini koruyan şey’in tarihi yok mudur?Bknz: Üç yıldızların yazıyı bölen kısımları…Üstelik yazının uslubuna gelen bir eleştiri yok;eleştiriler içeriğe yönelik.

  11. Yazan:VolkanS Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Yılmaz Özdil tarzı ile alıp veremediğim yok, fakat Yılmaz Özdil zihniyeti ile var.

    Kısa yazmak, bu stilde yazmak, boş yazmayı gerektirmez.

    Okuyucular yazarın kastını anlamadıysa bu okuyucunun kabahati değildir.

    Madem bu tarzda yazmaya soyunmuş, bu kadar az kelimeyle meramını anlatabilmeli yazar. Ya da yazmamalı.

  12. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Memleketi için canını veren milletin izi bile görülmüyordu.
    Hala görülmüyor.

    Sorun da bu değil mi? Cumhuriyeti asker kurdu, askerler yönetti, anayasaları askerler hazırlattı, ülkenin kaderini hep askerler belirledi. Demokrasinin de, cumhuriyetin de yolu, yöntemi askerin siyasetten elini çekmesinden geçer. Bugün ‘kadına tecavüz edildi ama kadın da mini etek giymeseydi’ demeye getiren aydınlarımız, ne darbe, ne darbe demek yerine ne şeriat, (lutfen) ne darbe diyen sözümona sivil insiyatif sınıfta kaldı. 367’ci hukukçular sınıfta kaldı, STK’lar sınıfta kaldı.
    Bakalım 22 Temmuzda milletin izine kimler tahammül edebilecek? Bu seçim, halkın askere, hukuksuz hukukçulara, emret paşam diye hazır duruşta bekleyen siyasilere mesajı olacak. Tabi bu mesaja tahammülü olmayanlar seçimi engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar, yapacaklar. Bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür, tahammülsüzlüktür anlamak mümkün değil. Türkiye’yi sancılı günler bekliyor.

  13. Yazan:Haydar Tarih: May 27, 2007 | Reply

    Volkan Bey,

    Bu yazidaki amacim edebi bir eser ortaya koymak degildi. Yazma tarzim konusunu savunmaya/aciklamaya girmeyede niyetim yok. Bir yazi, yazan kadar okuyaninda cabasini, katkisini ister. Suat Bey bunu anlamiski yayinladi. Ekrem Bey kendisinin yapmasi gereken katkiyi yapmis ve ustelik siz anlayasiniz diye yazarak aciklamis da.
    Anlamayanlar icin “hoşaf”in devami:

    Son zamanlarda herkesin bayragini kendi maliymis gibi sallayip, Anadolu insaninin kurdugu ulkeyi Anadolu insanina yasaklayan zihniyetin attigi “Cumhuriyeti biz kurduk” sloganlarina kisa bir cevapti.
    Cumhuriyeti biz kurduk diyenlerde, bayragi kendi partilerinin amblemi yapmak isteyenlerde aslinda bavullarini, cilali bastonlarini, yakisikli uniformalarini istanbuldan toplayip Ankaraya tasimaktan baska birsey yapmamislardir.

    “Bazi” devlet kurumlari Canakkale ve Istiklal harbinde hangi Anadolu vilayetinin kac sehit verdigi ile ilgili rakamlar verir oldular. Bunuda basina yansitirken kimi vilayetleri desifre etme gayreti tasirlar. Ayni kurumlarin, gazetelerin vs meslegi askerlik olan harbiyelilerin Istiklal Harbinde kac sehit verdigine, orantilarina, istatistiklerine hic rastladinizmi? Ama bildiri yayinlamaya, mahkeme karari ile meclis yonetmeye gelince, bu kesim cumhuriyetin bekcileriyiz demekten hic geri kalmazlar.

    Buradan acikca soruyorum.
    1- Istiklal (Kurtulus) Savasi boyunca kac sehit verilmistir ve
    2- bu sehitlerin kaci Harbiye mezunudur?
    3-Aralarinda hic mulkiye mektebi mezunu olan varmiydi?

    …cevabi ogrendiginizde yok denilecek kadar az oldugunu goreceksiniz.

    Ayrica;
    “Meclisteki milletin mebusları niye yokolmuş ki?
    Atatürk ölümüne kadar tüm milletvekillerini bizzat seçmedi mi?”. diyorsunuz.

    Bu sonuca nasil vardiniz hayret!
    Ilk meclisi olusturan mebuslar Erzurum, Sivas vs kongrelerinde varilan mutabakatlar sonucunda orada hazir bulunan delegelerce belirlenen isimlerdir. Eger Mustafa Kemal onlari “bizzat” secmis olsaydi daha sonra tasfiye etmesine gerek olmazdi… degilmi?

    Size bu kongrelerin ne maksatla yapildigini sanirim 3. sinifta iyi anlatamamislar. Umarim bu yasta ogrenmeyi merak edecek kadar akil-balig olmussunuzdur.

    Biraz da okuduklarinizi anlamaya caba gosterin, yazanlarin maksadini zihninizde bir adim daha oteye goturun. Yok, o cabayi gosterecek kadar donanimlarim yok, bu tarz yazilari anlamiyorum diyorsaniz… okumayin… okuyorsaniz yorum yapmayin… yapiyorsaniz ayaginiz yere bassin.
    ***

    Mehmet Bey,

    “1919 DA MUSTAFA KEMAL SAMSUNA YOLA ÇIKMADAN ÖNCEKI RESIM ŞUYDU.
    HÜKÜMET YOK.”
    diye yazdigima…

    “Vardi, Ankara meclisinin bir çok mebusu Istanbul’dan geldi”

    …derken saka yapiyorsunuz heralde.

    Diger yorumlarinizi da ayni sekilde “nukte” olarak degerlendiriyorum.

  14. Yazan:VolkanS Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Haydar Bey,

    ““Meclisteki milletin mebusları niye yokolmuş ki?
    Atatürk ölümüne kadar tüm milletvekillerini bizzat seçmedi mi?””

    burası biraz kinayeliydi, “Yüreği yanıp tutuşan, vizyon sahibi bir adam.” diyen yazarın Atatürk’ün seçtiği mebuslardan rahatsız olmaması gerektiğini düşünmüştüm.
    Bizzat seçme işi 1923’ten sonra başlıyor evet, kongreleri de biliyorum.

    Bunun dışında son mesajımın üzerine ekleyecek bir şey görmüyorum.

  15. Yazan:Ecenâze Tarih: May 28, 2007 | Reply

    VolkanS bey, el insaf lütfen:)
    Ben de tam “konuk yazarlığa” cüret etmeye niyet etmişken, tepkinizi görünce ödüm koptu açıkçası:)

    Açıkçası DERİN DÜŞÜNCE yi her kesimden, düşünme ve ifade tarzı farklı olan pek çok insan okumalı, istifade etmeli..
    [Örneğin Blue ve Metin the poor buraya renk veriyor..]
    Homojen bir “tarz” oluşacaksa, okuyucu kitlesi de giderek homojenleşir..
    Bu konuda ZAMAN gazetesi çok güzel bir örnektir..
    Her tarzda yazar barınmaktadır…
    Olur da burada PAKİZE SUDA tarzında bir yazı görürseniz bilin ki, inadına ben yazmışım ve Suat abimin kafasının etini yiyerek zorla yayınlatmışımdır..

    Şimdiden hoşgörünüzü rica ediyorum:)

    selam ve saygılarımla

  16. Yazan:blue Tarih: May 28, 2007 | Reply

    [Örneğin Blue ve Metin the poor buraya renk veriyor..]

    Mersi.
    Ben de keşke Ece hanım yazsa da okusak diye içimden geçiriyordum. Vallahi şahane bir konuk yazar adayı. Yazınızı hararetle bekliyorum.
    Bu arada ecenaze adli sitenin ismindeki espriyi daha yeni anladım. kaneze’nin bloguna nazire zannediyordum. Çok geç basıyor bazen.

  17. Yazan:Haydar Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Volkan Bey,

    “…mebuslardan rahatsız olmaması gerektiğini düşünmüştüm” derken

    varsayimda bulundugunuzu itiraf ediyorsunuz.
    Varsayimda bulunarak yazi yazmak, yorum yapmak Ozdemir ince, Colasan vs gibilerin taktigidir. Camur at… tutmazsa -caktirmadan- geri adim at taktigi yani. Eeee geleceginiz parlak. Isterseniz bu yorumu onlara e-mail olarak goderiyim… belki farkedilirsiniz.

    “Bizzat seçme işi 1923′ten sonra başlıyor evet” sozunuz
    bir onceki yorumunuzla kontradiksiyona dusuyor.
    Bizzat seciyormuydu?
    Secmiyormuydu?
    3. bir karar verinde onu baz alalim.

    “kongreleri de biliyorum” diyorsunuz
    vallahi bilmiyordunuz! Burada ogrendiniz.

    Yorum yapacaksaniz ayaginiz yere bassin. Yoksa “dandik” yorumlar yaparak literatur kirliligine sebep olmayin.

  18. Yazan:Talha Can Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Yazıdaki konu Tanzimattan itibaren ele alınsa idi günümüze ışık tutardı, yorumcuların kendileri için doyurucu bir yazı hissetmemeleri tarihi kesit
    içerisinde ve bir çerçeve ile ele alınması kısır bırakıyor. Bu sebeple yoruma açık olması kaçınılmaz.
    Diğer taraftan yazının fiziki yapısı yada yazarın görüşleri hakkında bir şey söyleyemem. Mutlaka az da olsa renk katacaktır.

  19. Yazan:VolkanS Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Haydar Bey,

    ne bildiğim konusundaki düşünceleriniz pek umurumda değil.
    Fakat yorumumu dikkatli okusaydınız,
    “Yoksa 1923′te 1925′te tasfiye edilen muhalif gruba mı “milletin mebusları” diyorsunuz?”
    kimin nasıl seçildiği konusunda neyi bilip neyi bilmediğimi daha iyi tahlil ederdiniz sanırım.

    Yazdığınız yazıda sonradan yorumlarınızda açıkladığınız anafikir çıkmıyor,
    yazınız bir başka okuyucunun ifadesiyle “Atatürk bir güneş gibi doğdu” makamından olmuş, bende böyle anlayıp, buna göre cevap yazdım.
    Bu da varsayım değil, “algı”

    “Okuyucular yazarın kastını anlamadıysa bu okuyucunun kabahati değildir.
    Madem bu tarzda yazmaya soyunmuş, bu kadar az kelimeyle meramını anlatabilmeli yazar.”

    Sayın Ecenaze,

    Elbette DD’de değişik düşüncelerden değişik tarzlardan yazılara yer verilebilmeli, benim bu yazıya olan eleştirim içinin “boş” olmasıydı.

    “Kısa yazmak, bu stilde yazmak, boş yazmayı gerektirmez.”

  20. Yazan:Haydar Tarih: May 28, 2007 | Reply

    “umurumda değil” deklarasyonu sizi anlatmak icin yeterli.

    “Bos” konusuna gelince…
    Son yazdiginiz “cikis yolu” adli yaziniza bir iki elestiri gelince hemen zigzaglar cizmissiniz. Sonucta iyi dusunulememis, fikir olarak analiz edilememis fakat cok iyi edebiyatladirdiginiz yuzlerce kelimelik “fikriniz”, en son yorumcu olan Mehmet’in 9 kelimelik yazisinin yaninda cuce kalmis. “Bos” tan ote “kof” bir yazi olmus. Ama icinde bir gayret piriltisi gordugum icin bir yorum yapmamistim.

    Diger iki (biri haber, digeri tercume/alinti) yazilarinizi begendim. Fakat burasi derindusunce.org size tavsiyem, http://derinedebiyat.blogcu.com/ diye bir site var, oraya gonderin yazilarinizi. Onlarin takdir edecegini umut ediyorum.

    Okuyucularin anlamamasi konusu subjektif.
    Sizin anlamaminiza uzuldum dogrusu. Herkesin anlayis kaabiliyeti metreyle olculmuyor maalesef.

  21. Yazan:Mehmet Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Haydar Bey, tekrar selamlar,

    ben sizi baska bir Haydar Bey sandim, kusura bakmayin. Eger “bizim Haydar Bey” oldugunuzu anlasaydim yaziyi biraz daha dikkatli ve ÖNYARGISIZ okurdum.

    Ama “su yok, bu yok” diye baslayan yazinizda bir de “vizyon sahibi” gibi laflar görünce eyvah dedim, AKYOL.ORG’daki Çilgin Türkler burayi da buldular 🙂

    Atatürk hakkindaki düsünceleriniz ve bilgileriniz bu yazidan tam anlasilmiyor bence. Biraz açarsaniz sevinirim.

    Bunun yaninda yakin tarihimiz hala politika malzemesi oldugu için bu konuda tarafsiz kaynak yok gibi.

    Muhabbetle

  22. Yazan:VolkanS Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Haydar Bey,

    “senin yazdıkların çok dolu sanki!” demişsiniz özetle.
    “Ad hominem” diyorlar bu yaptığınıza, google’dan aratıp okuyun biraz.

    ilk mesajımdan sonra da bu mealde eleştiriler gelmişti, cevaben:

    “İyi yazılar yazamıyor olmam diğer yazıları eleştiremeyeceğim anlamına gelmez,
    film eleştirmenlerinin ne kadarı yönetmenlik yapmış?” demiştim.

    Benim pek güzel yazamadığım doğrudur,
    (her ne kadar doldurmak için elimden geleni yapsamda) yazılarımın içinin boş olduğu konusunda da haklısınız.
    Eğer eleştirilerinizi bahsi geçen yazıların altında açarsanız, bana kendimi geliştirebilmem için yardımcı olmuş olursunuz.
    Aynı benim size yardımcı olduğum gibi.

  23. Yazan:Haydar Tarih: May 28, 2007 | Reply

    Tesekkurler Mehmet Bey,

    Yasami fotograf cekmek ve bu is icin gereken teknik mevzularla ilgilenmekle gecen adamin yazacagi “yazi” bu kadar olur.

    Etrafimdaki duzinelerle, 72 milletten “fotografciya” soyle yap boyle yap diye kritik vermekten, yaptigi mohkem olsa/olmasa dahi onlari tesvik etmekten sonra bu kafayla kalkip memleket islerine kafa yormaya kalktigimda tek becerebildigim yorum yapmak oluyor… belliki makalede “bos” kaliyorum.
    Aylardir “kardes” blog olan akyol.org da yuzlerce yorum yaptigim icin bu blogdakilerden cogu da beni tanir. “Haydar” isminin yanina soyadini koyunca vaziyet karisti anlasilan.
    Ama yinede, zirtabozca konulan tavir… hele hele kadrolu birinin bunu yapmasi bundan sonraki konuk yazar “adaylarini” teyakkuza gecirdigi gibi, kendisinin bundan sonraki yazilarinida ipotek altina aldi.
    Samimiyetle uzuldum bu duruma.
    Cunku Volkan Serin ideolojik cizgi olarak bana en yakin durusta olanlardan biri.
    ***

    Sagolsun Bekir Bey arada bana takilir… “parfum” sozumu pek tutmaz.
    Bagimsiz dusunen biri olarak su veya bu tarafin “parfumunu” reddederim. Bunu -demokrat- ve objektif olmanin temeli olarak gorurum.
    Ataturk’u anlarken de ayni cercevede hareket ederim. Ataturkun yaptiklarinin bir kismi bugun bu memleketin izdirap cekmesine sebep oluyor… pek cok insan magdur ve yuvalar yikiliyor.

    Fakat yigidi oldur hakkini ver misali, Ataturku o gunlerdeki ortam icinde degerlendirebilmek gerekiyor. Daha evvelki yorumlarindan birinde onun kurdugu Sumerbank, Etibank ornegini vermistim. Sumerleri ve Etileri “Turklerin” atasi oldugunu zannediyordu… o gunlerde bilinen o kadardi. Cunku birakin Uygurlari, Hunlari… o gunlerdeki bilginin Osmanli evvelinden bile haberi yoktu, Selcuklular in varligi ise o siralarda yeni yeni kesfediliyordu.

    Bugun Anadolu insaninin kim oldugunu, tarihinin ne oldugunu bilse eminim cok farkli dusunurdu. Urartulari da, Komageneleride, Kolkhobalilarida ( http://www.kolkhoba.org/ ) ve daha nicelerinide kucaklardi.
    ***

    Bugun bu bilgi var ve “onun izinden” gittigini iddia edenler neden bu kucaklamayi yapmiyor?
    Kucaklasa gerginlik yok olur, huzur ve asayis gelir ve -onlara- ihtiyac kalmaz.
    Ihtiyacim olmadigi andan itibaren “Turkiyenin 3. Buyuk Holdingi olan OYAK neden vergiden muaf” diye bir soru ile baslarim. Bugun Tandogan, Caglayan vs leri dolduranlarda bu sorulari sormayi akil ederler… ve mecburen “derin iktidari” devretmek zorunda kalirlar.
    ***

    Yukardaki yazimda kemalist temanin “algi”lanmasinin sebebi, benim bu konudaki durusumu bilmemekten kaynaklaniyor. Ben de tutup sayfalarca “ben buyum” demeyi tekrar etmeye gerek duymadim. Maalesef cevap yetistirmek vesilesiyle gene “kisa” yazmaktan kar edemedim. Saglik olsun.

  24. Yazan:sawyer Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Suat bey

    Konuyla alakasiz olacak ama birsey sormak istiyorum. Simdi Haydar beyin egitim seviyesini sorarak ayri yazilmasi gereken “de”, “da” eklerinin neden ayri yazilmadigiyla ilgili dalga gececek misiniz? Yoksa burada da isinize geldigi gibi davranip adamina gore mi muamele yapacaksiniz?

  25. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Sevgili Sawyer,

    Senin atladığın şu: Ben kimsenin eğitim seviyesiyle dalga geçmedim, geçmem.

    Birisi bana çok bilmiş edayla demokrasi dersi verirken “demokrasi olmadan da özgürlük, insan hakları olur” mealinde zırvalar söylüyor da bunu yazdığı cümlelerinde -ve daha önceki pek çok yorumunda- soru eklerini ayırmıyorsa ben elbette onun tahsilini merak ederim. Bu dalga geçmek mi?

    Ben size ciddi ciddi merak ettiğim için sordum. Dalga geçmek için değil.

    İnsanlar görüşlerinin içini doldurduktan sonra ingilizce klavye ile de yazar, kolayına gelir ekleri bitişik/ayrı da yazar. Bir yazıda sehven de hatalı yazılabilir. Bunlar önemli değil. Önemli olan içeriktir.

    Alınganlığı bırakıp şu yukarıda zırvanın içini dolduracak ve oradaki son yorumuma cevap verecek misiniz, yoksa vaktimi boşa harcamaya devam mı edeceksiniz?

    İlgilenenler Sevgili Sawyer’in incilerine buradaki son yorumlardan bakabilir:

    http://www.derindusunce.org/2007/02/12/evrim-karsiti-olunmali-mi/

  26. Yazan:sawyer Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Suat bey

    Ben “demokrasi olmadan da özgürlük, insan hakları olur” demedim. Hatta bakin son mesajimda ne demisim:

    Demokrasi olmadan insan haklari, esitlik, adelet, dusunce ve ifade ozgurlugu olurmus. Pes dogrusu Suat bey. Siz demokrasiyi Tanrilastirmissiniz bence. Demokrasi tek basini bir hictir. Onemli olan yukarda ifade ettigim degerlerdir. Bunlar olmadan demokrasi hicbir seydir.

    Bunlar olup demokrasi olmayabilir diyorsunuz. Bence bu da yanlis. Boyle birsey mumkun degil. Hicbir sistem yoktur ki bu degerleri sahiplensin ve demokratik olmasin. Demokrasinin temeli bu degerlerdir. Bunlar olmadan demokrasi olmasi mumkun degildir.

    Simdi siz bana “demokrasi olmadan da özgürlük, insan hakları olur” mealinde zirvaladigimi soyluyorsunuz. Burada bir gariplik yok mu Suat bey? Bu dediginizde ciddi misiniz?

    Benim anlatmak istedigim sey demokratik olduk demekle demokratik olunmadigidir. Bu degerlerin tamami zaten demokrasiyi olusturur diyorum ben. Bu degerlerin tamamina sahip olmak zaten dolayisiyla demokratikligi de getirecektir diyorum.

  27. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Sayın Sawyer,

    “Demokrasi olmadan insan haklari, esitlik, adelet, dusunce ve ifade ozgurlugu olurmus. Pes dogrusu Suat bey.”

    Ben nerede söylemişim bunu? Gösterin bakalım, cidden merak ettim. Daha okuduğunuzu anlamıyor -hatta okumuyo-  sonra düştüğünüz komik durumdan kaçmak için farklı alanlara çıkıyorsunuz.

    Ben böyle mi demişim yoksa “Demokrasi olmadan “esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu” olabileceğini sanan bir garip zihniyet.” mi demişim?

    Bunu da boşuna değil; sizin bu sözlerine karşılık söylemişim?

    İşte bunlara karşılık: “Bence demokrasi ici doldurulmasi gereken bir kavram. Tek basina bana gore pek birsey ifade etmiyor. Bana gore esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu cok daha onemli kavramlar.“(sawyer)

    Anlamazsınız yine tekrar yazıyorum. Bu sözlerinize karşılık, ” “Demokrasi olmadan “esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu” olabileceğini sanan bir garip zihniyet.” demişim.

    Gösterin bakalım ben nerede söylemişim ilk alıntıladığım sözü. Yani şunu:

    Demokrasi olmadan insan haklari, esitlik, adelet, dusunce ve ifade ozgurlugu olurmus. Pes dogrusu Suat bey.”

    Bekliyorum. Gösterin, sonra devam edeceğim.

  28. Yazan:sawyer Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Suat bey

    O zaman konuya soyle bakalim. Demokratik olmayan bir ulke var. Ne insan hakki namina birsey ne dusunce ve ifade ozgurlugu var ne de esitlik ve adalet var. Bu ulke demokratik bir duzene nasil gecer? Bu ulkenin demokratik olarak nitelendirilebilmesi icin bu ulkenin yoneticileri ne yapmalidir. Mesela asagidaki iki seyden hangisi olursa sizce bu ulke demokratik olmustur.

    1. Anayasasinda sadece devletin teokratik oldugunu yazan yeri demokratik olduguyla degistirmek.

    2. Anayasadaki teokratikligi vurgulayan maddeyi degistirMEden insan haklari, esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu konularinda duzenlemeler yapmak.

    Sizce bu iki durumun hangisinde bu ulke demokratik olmustur veya demokrasiye daha fazla yaklasmistir?

  29. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Öyle “yersen yoğurt içersen ayran” yok Sevgili Sawyer,

    Önce sorduğuma cevap verin ve ilgili ifademi bulun bakalım. (Bunu önemsiyorum çünkü, bu “anlayış kapasitesi” ile yakından alakalı. Boşu boşuna yazıp durmayayım değil mi yani?)

    ****

    Konuyu izleyen ama “ne diyor bunlar yahu?” diyen üçüncü kişilere:

    Sanırım Sayın Sawyer diğer başlıkta şu yorumumdaki ironiyi son “çevir kazı yanmasın” yapışına kadar anlamadı ve benim şu yorumda ironik olarak söylediklerimi gerçek sandı:)))

    İlgili yorum şu:

    Sayın Sawyer,

    “Neden Suat bey? Demokrasi nedir? Tanimlarmisiniz? Neden demokrasi olmadan bunlar olmuyor? Demokrasi bunlarin birlesiminden cokmu farkli birsey?” (sawyer)

    Şimdi bunu ciddi olarak mı yazdınız yoksa şaka mı?

    Soru eklerini ayrı yazmayı bilmeyen birisi bana demokrasi dersi mi verecek? Kuzum sizin eğitiminiz nedir Allah aşkına?

    Demokrasinin olmadığı yerde hangi özgürlükten, hangi insan hakkından söz ediyorsunuz siz?

    Vallahi pes.

    Tamam, aldığım tüm eğitimi reddiyor, bu konuda yaptığım tüm okumaları inkar ediyorum.

    Engin fikirleriniz beni titretti ve kendime getirdi..

    Demokrasi olmadan özgürlük ve insan hakları olur; bakın mesela demokratik olmayan, diktatörlerle ya da oligarşi ile yönetilen ülkelere.. Birey olarak oyunuzun, seçtiklerinizin bir kıymeti harbiyesi yoktur, başınızdaki ceberrutlara karşın birşey yapamazsınız ama nefes almak gibi bir özgürlüğe ve insan hakkına sahipsinizdir. Bu büyük bir lütuftur. Ya bu da olmasaydı?

    Onun için hayatta kalabilme özgürlüğünün kıymetini bilmek lazım.

    Teşekkürler, beni aydınlattınız, üzerime güneş gibi doğdunuz, yaşanın özgürlük, insan hakları.. Heil Sawyer!..

    İşte bu yorumdaki istihzayı anlamıyor ve “Demokrasi olmadan insan haklari, esitlik, adelet, dusunce ve ifade ozgurlugu olurmus. Pes dogrusu Suat bey.” diyor.. Biraz sonra da “Bunlar olup demokrasi olmayabilir diyorsunuz. Bence bu da yanlis.” diyor.. :-))

    Sevgili Sawyer’in yorumunun tamamı şu:

    Demokrasi olmadan insan haklari, esitlik, adelet, dusunce ve ifade ozgurlugu olurmus. Pes dogrusu Suat bey. Siz demokrasiyi Tanrilastirmissiniz bence. Demokrasi tek basini bir hictir. Onemli olan yukarda ifade ettigim degerlerdir. Bunlar olmadan demokrasi hicbir seydir.

    Bunlar olup demokrasi olmayabilir diyorsunuz. Bence bu da yanlis. Boyle birsey mumkun degil. Hicbir sistem yoktur ki bu degerleri sahiplensin ve demokratik olmasin. Demokrasinin temeli bu degerlerdir. Bunlar olmadan demokrasi olmasi mumkun degildir.

    :-))

    Ne diyeyim bilmem. Zorla alay etmemi mi istiyor kendisi ile vallahi anlayamadım..

  30. Yazan:sawyer Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Suat bey

    Yazinizi tam okumadigim, goz gezdirdigim icin orada soylediklerinizi yanlis anlamisim. Hatami kabul ediyorum. Istediginiz gibi dalga gecebilirsiniz. Ne kadar “eglenceli” bir kisilige sahip oldugunuzu herkes biliyor.

    Bu arada yukardaki mesajimdaki soruya vereceginiz cevabi merakla bekliyorum. Umarim eglence seansiniz arasinda kaynayip gitmez.

  31. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Sevgili Sawyer,

    “Yazinizi tam okumadigim, goz gezdirdigim icin orada soylediklerinizi yanlis anlamisim. Hatami kabul ediyorum. Istediginiz gibi dalga gecebilirsiniz. Ne kadar “eglenceli” bir kisilige sahip oldugunuzu herkes biliyor.

    Tam okumadığınız yazılara cevap yazmaya kalkmazsanız bu gibi durumlara düşmemiz olursunuz.

    “Bu arada yukardaki mesajimdaki soruya vereceginiz cevabi merakla bekliyorum. Umarim eglence seansiniz arasinda kaynayip gitmez.

    Bazı kavramları tartışmak belli bir altyapı ve kavrayış yeteneği ister. Kavram karmaşası yaşandığı ve konulara hakimiyette belli bir derinlik olmadığı zaman karşılıklı diyalog kakofoniye dönüşür.

    Burası okul değil, temel bilgiler satmıyoruz okurlara. Bildiğim kadarı ile hiçbir DD üyesinin de pedagojik formasyonu yok. (Belki Cengiz Bey’in olabilir, sormak gerek)

    O bakımdan; önce sizin bu konuda bazı “temel okuma”lar yapmanız gerekiyor. Daha sonra bunları seve seve tartışırız.

    Selamlar.

  32. Yazan:sawyer Tarih: May 29, 2007 | Reply

    Suat bey

    Simdi bu cevabinizla yukardaki sorumu es gectiginizi ve cevaplamayacaginizi mi ima ediyorsunuz?

    Ben yine de belki baska cevaplamak isteyen olur diye sorumu tekrarlayayim.

    1. Anayasasinda sadece devletin teokratik oldugunu yazan yeri demokratik olduguyla degistirmek.

    2. Anayasadaki teokratikligi vurgulayan maddeyi degistirMEden insan haklari, esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu konularinda duzenlemeler yapmak.

    Sizce bu iki durumun hangisinde bu ulke demokratik olmustur veya demokrasiye daha fazla yaklasmistir?

    Konuyla ilgilenenlerin cevaplarini bekliyorum.

  33. Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 29, 2007 | Reply

    “Simdi bu cevabinizla yukardaki sorumu es gectiginizi ve cevaplamayacaginizi mi ima ediyorsunuz?

    Hayır ima etmedim; direk söyledim, yalnız bir farkla, “cevaplayamayacağımı” değil cevaplamayacağımı..

    Sebebi yukarıda yazıyor.

  34. Yazan:sawyer Tarih: May 30, 2007 | Reply

    Suat bey

    Cevaplamamak da aslinda bir cevaptir. Siz cevaplamamis olsaniz da ben cevabimi aldim. Umarim demokrasinin tek basina birsey ifade etmedigini, kendini olusturan degerlerin uyumlu birlikteliginden baska birsey olmadigini gormussunuzdur. Saygilar.

  35. Yazan:Haydar Tarih: May 31, 2007 | Reply

    Sawyercigim,

    Yorumunuzu gec gordum.

    Haydar Bey’in anadili Turkce degil, Turkce ikinci dil. Ardindan Almanca, simdilerdede ingilizce. ilk ve ortaokulda aksani oldugu icin surekli dayak yemistir, lisedede malum sebeplerden dolayi edebiyattan aradabir ikmale kalirdi. Universite okyanus otesinde vs vs. 20 kusur senedirde Turk restoranlari ve su aralar blog sayfalarindan baska nadiren Turkce ile hasir nesirdir, birilerinin “FiNDUK” dedigi misal hala KIRK yerine KHIRGH der… Yani ufak tefek gramer hatalari icin Haydar Bey’in mazereti var…MFö 🙂

    Sizinki nedir?

  36. Yazan:sawyer Tarih: May 31, 2007 | Reply

    Haydar bey

    Suat beyle aramda gecen bir konu vardi heralde onu bulmediginiz icin boyle bir cevap yazma geregi hissettiniz. Benim elestirdigim kisi aslinda siz degildiniz Suat beydi.

  37. Yazan:Haydar Tarih: May 31, 2007 | Reply

    Biliyorum… benimki firsattan istifadeydi 😉

    Aranizda gecen bu mevzu ilk bakista polemik gibi gorunuyorsada aslinda detaylarda birseyler ogrenmek bakimindan yayarli tartisma… en azindan ben zaman zaman yararini goruyorum.

  38. Yazan:Ecenaze Tarih: May 31, 2007 | Reply

    Ben yine de belki baska cevaplamak isteyen olur diye sorumu tekrarlayayim.

    1. Anayasasinda sadece devletin teokratik oldugunu yazan yeri demokratik olduguyla degistirmek.

    2. Anayasadaki teokratikligi vurgulayan maddeyi degistirMEden insan haklari, esitlik, adalet, dusunce ve ifade ozgurlugu konularinda duzenlemeler yapmak.

    Sizce bu iki durumun hangisinde bu ulke demokratik olmustur veya demokrasiye daha fazla yaklasmistir?

    Konuyla ilgilenenlerin cevaplarini bekliyorum

    Sn Sawyer,
    Yunanistan anayasası bildiğim kadarıyla ,

    “Kutsal Üçleme”yle başlamakta, Anayasanın 3’üncü maddesinde de Doğu Ortodoksluğunun Yunanistan’da “hâkim din (prevailing religion )” olduğu ilân edilmekte ve dine ilişkin daha birçok hüküm getirilmekte…
    Böyle bir Anayasanın lâik olarak kabul edilmesi mümkün değildir..
    Ama Yunanistan demokratik bir ülkedir değil mi?

    saygılar

  39. Yazan:sawyer Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    Sayin Ecenaze

    Yunanistan anayasasiyla ilgili pek bir bilgim yok (oyle oldugunu sanmiyorum) ama eger insanlara dini gorusleri nedeniyle farkli muamele yapiliyorsa, kanunlar onunde esit gorulmuyorsa bence o ulke demokratik degildir. Yunanista boyle oldugunu sanmiyorum cunku AB uyesi bir ulkede bu kadar bariz insan haklari ihlallleri olmamali diye dusunuyorum, umuyorum.

    Eger Yunan anayasasina ait daha belirgin ornekler verebilirseniz ben de daha net yorumlar yapabilirim.

  40. Yazan:blue Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    The first part (articles 1-3), Basic provisions, establishes the Greek government as a parliamentary republic, and confirms the prevalence of the Orthodox Church in Greece.

    Yunan anayasası hakkında bilgi için bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Constitution_of_Greece

    Sayın sawyer,

    Demokratik olmak için sadece demokratik olmak gerekir. Ülkeler anayasalarına yazdıklarıyla demokratik olmaz, vatandaşlarına gösterdiği “tavır” ile demokrat olur.

  41. Yazan:sawyer Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    Laiklik ile demokratiklik arasinda direk baglanti olmadigini dusunuyorum. Demokratik olmak icin laik olmak sart degildir. Yani laik olmadan da pekala demokratik olunabilir.

  42. Yazan:Ecenaze Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    http://www.hri.org/MFA/syntagma/artcl25.html#A3

    varan1)
    In the name of the Holy and Consubstantial and Indivisible Trinity
    [Euzu besmeleleri:)]

    varan2)

    Article 3
    1. The prevailing religion in Greece is that of the Eastern Orthodox Church of Christ. The Orthodox Church of Greece, acknowledging our Lord Jesus Christ as its head, is inseparably united in doctrine with the Great Church of Christ in Constantinople and with every other Church of Christ of the same doctrine, observing unwaveringly, as they do, the holy apostolic and syn- odal canons and sacred traditions. It is autocephalous and is administered by the Holy Synod of serving Bishops and the Permanent Holy Synod originating thereof and assembled as specified by the Statutory Charter of the Church in compliance with the provisions of the Patriarchal Tome of June 29, 1850 and the Synodal Act of September 4, 1928.
    2. The ecclesiastical regime existing in certain districts of the State shall not be deemed contrary to the provisions of the preceding paragraph.
    3. The text of the Holy Scripture shall be maintained unaltered. Official translation of the text into any other form of language, without prior sanction by the Autocephalous Church of Greece and the Great Church of Christ in Constantinople, is prohibited.

    [bakın hele şe densizlere, Constantinople filan da diyo bu demokratlar:)]

    saygılar

  43. Yazan:Balbazar Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    Evet, “ulkeler anayasalarına yazdıklarıyla demokratik olmaz, vatandaşlarına gösterdiği “tavır” ile demokrat olur”.

    Ornegin, bir ulke vatandaslarinin bir araya gelip istedikleri yeri yakip yikmalari, elbirligiyle insanlari dovmeleri, linc etmeleri icin gerekli ortami sagliyorsa… O ulkenin polisi “kendi isini kendi goren” bu vatandaslarina ozel muamele yapip sirtlarini sivazliyorsa… O ulkenin yargi sisteminin bu tip “tahrik”e dayali kalkismalarla ilgili kararlari genelde magdur ve failin kimligiyle guncel siyasi ortama bagli degiskenlik gosterebiliyorsa… O ulkenin mudurleri, bakanlari ve bilcumle makam sahipleri, bu tip kitlesel kalkismalara karsi onlem almakta agirdan alip, genelde bu tip yaramazliklari hosgoren, hatta tesvik eden aciklamalarda bulunuyorlarsa… O ulkenin medyasi, bir kismi ve oteki kismi ile, “vatandas”larin bu hakli galeyanlarini bol bol tesvik edip magdurun kabahatlerini tekrar tekrar vurguluyorsa… Ve en onemlisi, o galeyana gelmis kalabaliklar, kulturu, kimligi, siyasi egilimiyle ulkedeki “cogunlugu” temsil ediyorsa… Iste o ulke demokratiktir.

    Ustune, o kalabaliklar kendilerini “Ya Allah Bismillah Allahu Ekber” gibi sloganlarla ifade ediyor, bu sanli edimlerini dinsel inanclariyla taclandiriyorlarsa o ulkeye seriat da gelmistir, goruldugu gibi uzulecek de, zannedildigi kadar korkulacak da birsey yoktur.

    Yunanistan, ortodoks cogunluga dahil olmayan vatandaslarini resmi olarak dislayan bir ulkedir. Bunun pratikte de devlet politikasi olarak uygulandigini Bati Trakya’li Turkler de, Yunanistan’daki Arnavut azinlik da iyi bilirler. Durum, AB uyeliginden sonra (AB o kadar da kalles olmadigi icin) gorece duzelmisse de, Bati Trakya’li Turkler “kendi yurtlarinda yabanci” olarak yasamaya devam etmektedirler. Buna karsilik, biz kagit uzerinde son derece sirin gozuksek de, mubadeleden sonra Turkiye’deki Rum nufus hizla erimis, bugun bu ulkede yasayan sadece 2000 Rum kalmistir. Buna da suphesiz, o sanli kalkismalarimizin katkisi buyuktur.

  44. Yazan:Ecenaze Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    Sn SAWYER, Yunanistan a mı gittiniz:)
    Neredesiniz?

    sayg.

  45. Yazan:sawyer Tarih: Haz 1, 2007 | Reply

    Sayin Ecenaze

    Benden neyin cevabini bekliyorsunuz? Ben yukarda cevap verdim. Laiklik ile demokratikligin birebir iliskisi yoktur. Yunanistan laik olmayip demokratik olabilir. Demokratiktir demiyorum cunku Balbazar’in soyledikleri dogruysa demokratik olduklarini soylemek mumkun degil.

    Simdi bu Yunanistan nerden cikti? Turkiye hakkinda konusmak varken neden Yunanistan’i konusma geregi duydunuz merak ediyorum. Belli ki Turkiye de Yunanistan da ne laik ne de demokratik.

  46. Yazan:İzzet Kütükoğlu Tarih: Eyl 22, 2007 | Reply

    Ben Yazarın bu yazı ile anlatmak istediklerini çok iyi anladım. anlamayanlara gelince, onlar hiç bir zaman yazarın düşündüklerini düşünmemiş oldukları için anlamışlar diye düşünüyorum. Bir yazı hakkında yorum yaparken, yazıdaki ince mesajların es geçilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
    şunun da farkında olmamız gerekir ki, anlamak sanıldığı kadar kolay değildir.
    Lütfen insanları kötü yazmakla itham ederken biraz daha dikkatli olalım. Farklı düşüncelerin bizleri mükemmele ulaştıracağını düşünüyorum saygılarımla…

  47. Yazan:Haydar Tarih: Eyl 23, 2007 | Reply

    Hakkatten, bu yazi yayinlanali aylar gecti bir Allahin kulu tutupta Kurtulus savasinda su kadar harbiyeli vede sukadar mulkiyeli sehit oldu diye birsey yazmadi. Savas olali tam 85 sene gectigi halde o “cok okunan gazeteler”in yazarlari, ders kitaplari, ADD dergisi, Vatansever Kuvvetler Bilmem Nesi bile yazmadi bunu.
    Ne hikmetse?
    Yokmuydu?
    Yoksa kayda deger bi rakammmi degildi?

    Ama savas, toz duman bittikten sonra gelip Ankara Palasta Vals yaptiklarini biliyoruz. Simdilerdede Rahatsiz Gencler filan ismiyle biz sehit olduk, biz memleketi kurtardik, biz cumhuriyeti kurduk vs gibi biseyler soyluyorlar.
    ***

    Tesekkurler Sayin Kütükoğlu. Aylardir burada yaziyorum artik anlayan anlamistir. Anlamayana da benim bildigim care yok.

  48. Yazan:fizikci Tarih: Eki 6, 2007 | Reply

    Yorumların tamamını okumak istemeyenler için özetleyelim:
    – Önce Volkan Bey yazıyı yanlış anlayıp Haydar Bey’i Kemalist zannediyor, veriyor veriştiriyor. Gereksiz bir şekilde yazının üslubunu da eleştiriyor.
    – Suat Bey ne var canım hiç mi Yılmaz Özdil okumadınız diyor.
    – Sonra Mehmet Bey geliyor, hayret, o da Volkan Bey gibi anla(ma)mış. O da veriyor veriştiriyor.
    – Sonra bir kaç arkadaş daha yazıyı olumsuz eleştirince, Suat Bey açıklama yapmak zorunda kalıyor. Aslında konuk yazarımız şunu diyor, yanlış anladınız.. şeklinde.
    – Volkan Bey diretiyor, “anlamadıysak bizim kabahatimiz değil, o da doğru dürüst yazsaymış o zaman”
    – Uzun süre sessiz kalan Haydar Bey (yazarımız) nihayet patlıyor. “Eşek hoşaftan ne anlar” diye başlayıp derdini gayet güzel anlatıyor.
    – Volkan Bey cevabında ama hem Ata’yı övüp hem de.. nasıl yani.. Ben anlamamışım demekki mealinde geri adım atıyor.
    – Sonra Ece Hanım Volkan Bey’e kızıyor.
    – Volkan Bey yazının içinin boş olduğunu söylemeye devam ediyor.
    – Haydar Bey Volkan Bey’e “sen de kof bi yazı yazmıştın. Ama ben onu okuduğumda senin gibi yapmamıştım, en azından gayretli bir arkadaş” demiştim diyor..
    – Sonra Mehmet Bey, yazıyı önyargılı okuduğunu kabul ederek özür diliyor.
    – Haydar Bey teşekkür ediyor. Biraz uzunca bir cevap yazıyor. Sümerbank ve Etibank ile bilmeyenleri şaşırtıyor.
    – Sonra birden… Sawyer ortaya çıkıp Suat Bey’e (eski bir kuyruk acısıyla galiba) ayar vermeye çalışıyor.
    – Sonra bir polemik başlıyor ki ben okumadım gerisini…

  49. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eki 6, 2007 | Reply

    Oooooooooooo Sayin Fizikçi, uyandinizsa baliga gidelim, nerelerdeydiniz? özlettiniz kendinizi 😀

    Dostlukla

  50. Yazan:fizikci Tarih: Eki 6, 2007 | Reply

    Mehmet Bey dostum,

    Uzun süre ayrı kalınca okunacak bir sürü yazı, yorum birikiyor. Madem bu zahmete katlanıyorum bari özetleyeyim de bir işe yarasın dedim. 🙂

    Muhabbetle efendim…

  51. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eki 7, 2007 | Reply

    Pekâlâ Sayin Fizikçi, buyrun demli bir çay alin tepsimizden 🙂  Her zaman bekleriz, bu kadar özletmeyin kendinizi bir daha (not : milliyetçilik kategorisinde ilginizi çekecek yeni yazilar var)

    c1.jpg

  52. Yazan:fizikci Tarih: Eki 7, 2007 | Reply

    Teşekkür ederim. İftara bir saat var. Nasıl da canım çekti..:) Mimar Sinan’ın kafatasını okuyordum bende. Artık arayı fazla açmam inşallah.

  53. Yazan:tarih Tarih: Eki 11, 2007 | Reply

    Selam,

    Çanakkale savaşı bir deniz savaşı mı? Evet.

    Atatürk bahriyeli mi?/denizci mi? Hayır.

    Demekki Liman paşa ya çok şey borçluyuz.

    (Tabiki; kendi bölümlerinde, sınıflarında kara savaşını kazanan komutanları tebrik ediyoruz)

  54. Yazan:fizikci Tarih: Eki 11, 2007 | Reply

    Sayın tarih,

    Atatürk’ün asıl hikayesi Çanakkale ile değil, Samsun’a çıkışıyla başlar. Liman Paşa’ya çok bir şey borçlu olduğumuzu zannetmiyorum. Çünkü her ne kadar Çanakkale savaşını kazansak da İngilizler çok geçmeden İstanbul’u işgal etti.

    Çanakkale’yi bir de Sultan Abdülhamid’e sormak lazım. Biz her ne kadar Çanakkale’yi yere göğe sığdıramasak da Sultan Abdülhamid sırtındaki küfede taşıdığı yumurtaların Çanakkale’de daha civciv bile olmadan kırılışını görünce Çanakkale hakkında pek olumlu şeyler söylememişti.

    Elbette askerlerimizin kahramanlığı, ölüme temiz çamaşırlarını giyip dualar ederek gidişi bambaşka birşeydir ama Çanakkale hiç olmasaydı bugün herşey çok farklı olabilirdi.

  55. Yazan:Haydar Tarih: Eki 12, 2007 | Reply

    Son zamanlarda tarih fokusu Stonhenge, Vikingler gibi uygarliklara cevirmeye cabalasalar dahi Amerikalilar, ingilizler, Almanlar ve bir kisim diger Avrupalilar tarihini donup dolastirip Yunan ve oradanda Misir tarihine dayarlar. MS. 9YY kadar ingiliz, Atilla MS. 4YY da Gotlari Dogu Avrupadan kovalayincaya kadar belirgin bir Alman tarihi yok.
    Hatta Misir tarihini oyle bir sundururlerki Misir neredeyse Yunan uygarliginin bir kolu imis izlenimi verdirmeye calisirlar.
    ***

    Eh! tarih bu.
    Herkesin bildiginin icinden isine gelenleri al, isine gelmiyenler es gec, muallakta olanlarada Ergenekon orneginde oldugu gibi masal uydur.
    Ne zamana kadar? Taaaki uydurdugun ortaya cikana kadar. O zaman da “efendim bilinen o kadardi” de kurtul… yada inkar etmete devam et.
    ***

    Isterdimki tarihcilerimiz duzmece resmi tarih yazip cizecegine; gerceklerin ayrintilarini bize soyle ballandira ballandira anlatsin, mukayeseli tarih dersi ogretsin… de insanlarimiz nereden nasil hangi atalardan gelmis onun zenginligini yasasin.

  56. Yazan:Haydar Tarih: Eki 12, 2007 | Reply

    …(devami)
    Cogu Avrupa ve Kuzey Amerikadaki okullarda ogretilen tarih dersi o ilcenin secimle isbasina gelen meclisince (school board) tarafindan belirlenirken bu mufredat daima muhalefet gruplarinca tartismaya aciktir.

    Ayrica, resmi tarih olmadigi gibi, var olan tarih anlayisinin arkasindaki guc bagimsiz Universiteler basta olmak uzere pek cok Sivil Toplum Kuruluslaridir. Ornegin ABD de siyahlarin yogun oldugu sehirlerde Afrika Tarihi derslerin agirlikli bolumunu olusturur.
    *
    Bizdeki tarih ise resmidir vr gercekten ziyade “olmasini arzu ettigimiz” tarihtir.

    Canakkale tarihimizin cok onemli bir basarisi olsada skandallar ve erata yapilan eziyetler konusu hala tartisilmaz bir tabudur.

  57. Yazan:VolkanS Tarih: Eki 12, 2007 | Reply

    @fizikci

    özetiniz çok hoş olmuş, tebessümle okudum.

    Evet ben yazıyı biraz yanlış anlamışım. tarz değil zihniyet olarak da “yılmaz özdil yazısı” sandım. Sonra da verdim veriştirdim, hatta yorumlarda görünmeyen bir kısım da var: yazara giydiriyorum diye az daha editörü küstürüyordum, meramımı anlatana kadar akla karayı seçtim, arada başka arkadaşlardan da fırça yedim. Velhasıl, öfkeyle kalktım zararla oturdum 🙂

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin