RSS Feed for This Post

Gamalı Hilalin Yükselişi – Irkçılığımıza Bir Bakış

 Fatih Demir

Ey insanlar, şüphesiz biz sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır. [Hucurat- 13]

Milliyetcilikle yatip milliyetcilikle kalkiyoruz son gunlerde. Aslinda bu son gunleri, son aylara, onu da son yillara hatta son yuzyillara kadar goturebiliriz. Osmanli’nin son donemlerinde kurtulusu Turkculuk yapmakta bulan Ittihatcilarla baslatabiliriz mesela. Ya da daha gerilere gidip Tanzimat’la verilen azinlik haklari ile de iliskilendirebiliriz. Hatta 2.Viyana kusatmasindaki askerin isteksizligine kadar gerilere gidebiliriz. Ben hem konuyu cok fazla dagitmamak hem de daha elle tutulur gozle gorulur izler bulabilecegimiz dusuncesi ile 20.yuzyilin ilk doneminden baslatacagim.

“Göreceksiniz yüzbaşım!… İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti bir takım feci maceralara sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle, korkarım ki hem Çarlık Rusya, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda harbe sokacaklardır. Allah göstermesin, böyle bir hal vukuunda Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalandığına şahit olacağız, zira İngiltere’nin dahil olduğu bir harbin kaybedileceğini hiç zannetmiyorum. Çarlık Rusya ise, içi ne kadar köhne olursa olsun, mevcudiyetini muhafaza edebilecektir. Hiç olmazsa millet olarak ayakta kalacaktır. İnşallah İttihatçılar böyle bir tecrübeye girişmek hevesinde bulunmazlar, zira bu bizim memleket için hakiki bir felaket olacaktır!” 2.Abdulhamid (1)

Kimse 2. Abdulhamid’i dinlemedi. 1909 yilinda Meclis-i Mebusan uyeleri Cemiyetler Kanunu’nun 4.maddesi uzerinde tartisiyorlardi. Basta Araplar olmak uzere bircok azinlik mensubu bu maddeye karsilardi. Cunku 1908 yilinda yapilan secimlerde yaklasik 8 milyon nufusa sahip Turkler 150’ye yakin milletvekili ile temsil edilirken 10 milyon nufusa yakin Araplar sadece 60 milletvekili ile temsil ediliyorlardi. Milliyetcilik esasi uzerine siyasi bir cemiyet kurulmasini yasaklamayi uygun goren bu madde 69 red 90 kabul oyu ile yururluge girdi. Ayaklanan Arap gruplar sert askeri mudahalelerle bastirildi. Ama Ittihatcilarda durumun farkina varmislardi. Bu noktada ilk olarak Teskilat-i Mahsusa kuruldu. Amac imparatorluk icindeki halklari bagimsizlik icin kiskirtan ajanlara karsi politikalar uretmekti. Istiklal Marsi sairi Mehmet Akif’de kuruma yardimci olmaya calisiyordu.

“Ey unsûr-ı isyan, bu ne elim izmihlal?

Seni tahrik eden üç beş alığın marifeti.

Ya neden bekliyordun bu rezil akibeti.

Hani milliyetin islam idi…kavmiyet ne!

Sımsıkı sarılıp dursaydın a milliyetine.

“Arnavutluk” ne demek var mı şeriatta yeri?

Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri.

Arabın Türke, Lazın Çerkese yahut Kürd’e;

Acem’in Çinli’ye rüchanı mı varmış? Nerde…

Müslümanlıkta “anasır” mı olurmuş? Ne gezer!

Fikr-i Kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.

En büyük düşmanıdır ruh-ı nebi tefrikanın

Adı batsın onu İslama sokan kaltabanın.

Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü

Dinle Peygamber-i zişanın ilahi sözünü

Türk, Arapsız yaşamaz; kim ki “yaşar” der delidir.

Türk ise Arabın hem sağ gözü, hem sağ elidir.

Veriniz baş başa zira sonu hüsran-ı mübin

Ortada ne Devlet kalıyor billahi ne din.

“Medeniyet” size çoktan beridir diş biliyor;

Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.

Bunu benden duyunuz, ben ki evet, Arnavud’um…

Başka bir şey diyemem… işte perişan yurdum.

Bu siir bircok dile cevrilip Teskilat-i mahsusa tarafindan dagitilmisti. Dagitilmisti ama bu Abdulhamid’in belirttigi ikili politikanin bir ayagi idi. Cunku ayni anda obur tarafta Ittihatcilar tum Osmanli tebaasi okullarinda Turkce’yi zorunlu hale getirmis, gelismekte olan yarayi daha da derinlestirmisti.

Daha sonra Balkan savaslari cikmis, Istanbul ve Atina antlasmalari geregince Bulgaristan ve Yunanistan’da yasayan Turklere ilk defa “Azinlik” statusu verilmisti. Aldiginiz haklari vermenin de gerektigi korkusu ittihatcilari urkutmeye basladigi sirada Osmanli’nin olum fermani olan gizli bir antlasma imzalandi Almanlarla. 2. Abdulhamid’in soyledikleri birbir cikiyordu. 1. Dunya savasi baslamisti ve Osmanli durduk yere Ruslar’a savas acmisti. Bu da guclu azinlik gruplarindan korkan Ittihatcilarin halen basimizi agritan Ermenileri “Tehcir” yasasinin altyapisini olusturmustu. Toplamlari tum Ermeni nufusunun %5’ini gecmeyecek Hincak ve Tasnak olusumlari yuzunden 1 milyonu askin Ermeni nufusu binlerce yildir yasadiklari topraklardan surgun edilmislerdi. Ardindan buyuk yikim geldi. Osmanli onlarca parcaya bolundu. Sevr imzalandi. Ve Anadolu haric hemen hemen tum topraklar kaybedildi.

Kurtulus savasi bu sartlar altinda basladi. Herkesi bir arada tutacak birsey lazimdi. Sivas kongresindeki su metin belki herkesi bir arada tutacak seyin ne oldugu hakkinda birazcik ipucu verebilir :

“Makam-ı celil-i hilafet ve saltanata, İslâmiyete, devlete, millete ve memlekete manen ve maddeten hizmetten başka bir gaye ve emelimiz olmadığına binaen kongrenin müzakeresi devamı müddetince ihtirasat-ı şahsiye ve siyasiyeden ve fırkacılık amalinden münezzeh bir azim ve iman ile çalışacağıma ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ihyasına çalışmayacağıma namusum ve bilcümle mukaddesatım namına vallah, billah”

Kurtulus savsini veren insanlarin Amerikan, Ingiliz mandalarini tartistiklari o gunlerde edilen bu yemin milleti hilafet ve saltanat etrafinda birlestirmekten baska birsey degildi. Turk’u Kurd’u Cerkez’i kisacasi tum Turkiye halklari bagimsizlik icin, hilafeti ve saltanati korumak icin calisma yemini ediyorlardi. Cok degil uc yil sonra 1 Kasim 1922 gunu mecliste yasananlari Ataturk Nutuk’ta soyle anlatiyor :

“Üç komisyon bir odada toplandı. Başkanlığa Hoca Müfit Efendi seçildi. Sorunu görüşmeye başladılar. Dinişleri Komisyon üyesi olan hoca efendiler, herkesçe bilinen uydurma sözlere dayanarak halifeliğin padişahlıktan ayrılamayacağını savladılar. Bu savları çürütmek için özgür düşünceli kimseler de ortaya çıkar görünmedi. Biz, çok kalabalık olan bu odanın bir köşesinde tartışmaları dinliyorduk. Bu biçim görüşmelerin, istenilen sonuca varmasını beklemek boşunaydı. Bunu anladık. En sonu, Karma Komisyon Başkanından söz aldım. Önümdeki sıranın üstüne çıktım. Yüksek sesle şunları söyledim : “Efendiler, dedim, egemenliği hiç kimse, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla veremez. Egemenlik, güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk Ulusunun egemenliğine el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Ulusu bu saldırganlara, artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini kendi eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan, ulusa saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun, zaten gerçekleşmiş bir olayı yasa ile saptamaktan başka bir şey değildir. Bu, kesinlikle yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa, yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır; ama, belki birtakım kafalar kesilecektir. İşin bilimsel yönüne gelince, hoca efendilerin üzülmelerine ve kaygılanmalarına hiç yer yoktur: Bu konuda bilimsel açıklamalarda bulunayım.” dedim ve uzun uzadıya birtakım açıklamalar yaptım. Bunun üzerine, Ankara milletvekillerinden Hoca Mustafa Efendi : “Bağışlayınız efendim; biz sorunu başka bakımdan ele almıştık; açıklamalarınızdan aydınlandık.” dedi. Sorun, Karma Komisyonca bir çözüme bağlanmıştı.”

Hilafet saltanattan ayrilmis ve saltanatlik kaldirilmisti. Hindistan’dan Kuzey Afrika’ya kadar dunya muslumanlarinin Turkiye’ye maddi manevi desteginin arkasindaki asil gaye hep Hilafeti korumak olmustu zaten. Bu bazilari icin bugunlerde basit gorulebilir ama donemin sartlari altinda bu cok onemli idi. Hindistanda para toplayan orgutun adi belki size bir ipucu verebilir : Hint Hilafet Komitesi (İndian Committee of the Caliphate). (1,5 milyon sterlin gibi inanilmaz buyuk bir para toplanmis, bu paranin bir kismi savas arac gerecleri icin kullanilmis kalani ise Is bankasinin kurulus sermayesi olarak kullanilmistir. 2005 yilindaki Pakistan depreminde Is bankasi bolgeye 1.7 milyon dolar yardimda bulunmustur) “Hadi Turkler’e laik bir ulke kuralim” fikrinin herkesi etrafinda birlestirecek bir parlakligi yoktu. Ne Kurtler bundan yana olurdu, ne Cerkezler… Ne Pakistan para gonderirdi ne Araplar… Ama Halife’nin de suyu isinmak uzereydi.

1923 yilina gelindiginde Turk’u, Kurd’u, Cerkez’i, Bosnak’i buyuk zaferin mutlulugu icerisindelerdi… Devleti tekrar uluslararasi camiada herkesce kabul edilebilir bir yere getirmek icin gorusmeler suruyordu. Yapilan ilk sey yine bir surgundu. Ikili surgun… Zorunlu mubadele (exchange obligatoire)… Yunanistanla 30 Ocak 1923 gunu Lozan’da imzalanan anlasmada kullanilan kelimeler bize aradigimiz bilgiyi veriyor… Mubadelede Turkiye’de yerlesik Ortodoks Rum’lar ile Yunanistanda yasayan “Musluman”lar arasinda yapilacakti… Ana unsur “Musluman” olmalari idi. Cunku Osmanli ve devaminda Turkiye Muslumanlarin hamisi idi… Halife onun topraklarinda yasiyordu son 400 yildir… Ama yonetimin daha farkli bir plani vardi.

Lozan’da Turkiye’deki azinlik haklari yine dini eksende tanimlanmistir. Boyle tanimlaninca Turkiye’deki muslumanlara Turkiye Cumhuriyetinin hicbir ayri hak tanimasi gerekmedi. Ne sayilari 1 milyon kisinin uzerinde olan Kurtlere , ne Cerkezlere, ne Lazlara… Yine de Turkiye Halki bu durumu dert etmedi. Cunku onemli olan ” Allah, devlete millete zeval vermesin‘” soylemi idi. Ama olmadi.

3 Mart 1924 gunu Halifelik kaldirildi. Bunun etkisi buyuk oldu. (Serif Huseyin izleyen surecte kendini Halife ilan etti ve Arap milliyetciliginin guclu yapitaslarindan birinin onu de bu sayede acilmis oldu) Halkta bir huzursuzluk vardi. Siyasilerin bircogu hemen Terakkiperver Cumhuriyet Firkasinda biraraya geldiler. Giderek gucleniyorlardi. Halk buyuk destek vermisti kendilerine. Ve Seyh Sait Ayaklanmasi patlak verdi.

Ayaklanma bence Turkiye Cumhuriyeti’nin gunumuzdeki en onemli izlerini tasidigi icin cok onemli. Cunku bu olay bahane edilerek Turkiye’nin cehresi zor kullanilarak degistirilmeye calisilmistir. Ayaklanmaya gerekli mudahale hizli bir sekilde yapilmamistir. Iyice ilerlemesi beklenmis sonra da bu ayaklanma bahane edilerek Turkiye’yi demokrasiden uzaklastirmaya baslayacak iki onemli karar alinmisti : Takrir-i Sukun Kanunu ve “Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda “Dinin politikaya alet edilemeyeceği ve bu suçun da vatan hıyaneti sayılacağı”na ilişkin değişiklik”. Bir sure sonra alinan onay gerektirmeyen idam uygulama karari da hukuk devletinin karanliga gomulmesinin ilk adimi oldu. (Konu ile ilgili Atilla Yayla uzerinde yapilan tartismalari okuyarak daha fazla bilgi alabilirsiniz)

Turkiye din ve dindarlardan temizlenirken halki bir arada tutacak baska bir kavram on plana cikarilmisti : Turkculuk

Avrupada Fasizmin ayak sesleri yukselirken Turkiye’de seslere ayak uyduruyordu. Oncelikle Osmanli gecmisi ile ilgili baglar birbir koparildi. Osmanli ocu ilan edildi. ve Osmanli’nin daha da otesine uzanildi. Turk Tarih ve Turk Dil Kurumlari ile bu olusturulmaya calisildi. Insanin kanini donduracak seyler yapmaya basladilar. “Saf Kan Turk” bulmak amaci ile yapilan arastirmalar mi istersiniz, Kirikkalede bulunan sarisin bir ailenin Ataturk’un hazir bulundugu bir toplantida ayakta alkislanarak “iste safkan Turk” diyerek tanitilmasini mi? Bu olaylara alisik olmayan her turlu insan yada grubun cikislari bastirilir… Partiler, okullar, dernekler kapatilir… 1933’de yapilan 10.yil konusmasinda artik muhattap : Turk’tur…. Turk milleti zekidir, caliskandir, pagandir ve ne mutlu Turkum diyenedir… Kabe Arabin olsun, bize Cankaya yeterdir…

1934 yilinda ilk meyveleri alinmaya basladi bu politikanin. “Ein volk, ein reich, ein fuhrer” (2)’in Nazi Almanyasinin provasi Turkiye’de yapiliyordu. Trakya’da cikan ve devletin mudahale etmedigi olaylarla 15.000 yahudi vatandasin ev ve isyerleri yagmalandi, insanlar tecavuze ugradi, tartaklandi. Bolgede kisa bir sure once ogretmenlik yapmis ve Orhun adli Turanci bir dergiyi cikaran bir isim goze carpiyor : Nihal Atsiz

1935 yilina geldigimizde Turkiye’deki bazi kesimlerin geldikleri noktayi anlatmasi acisindan su alinti yardimci olur sanirim :

1935 yılında Türk Tarihini Araştırma Kurumu’nun (Bugün, TTK) seçtiği bir heyet huzurunda Süleymaniye Camii’ nin yanındaki türbesinden kemikleri çıkarılır Mimar Sinan’ın. Tabii geçen 350 yılın tesiriyle iskeletin büyük bir kısmı bozulmuştur. Dönemin ırkçı anlayışı uyarınca kafatası incelenir. Türk ırkının özelliklerine uyduğu anlaşılınca memnuniyetle mezar kapatılır. Ancak kafatası kurulacak Antropoloji müzesinde muhafaza edilmek üzere heyet tarafından alıkonulur.(3)

Ve kafatasi daha sonra kaybolur. Ilerleyen yillar savasin patlak vermesi ile Irkcilarin ekmegine yag surmustu. Butun dunya yuzunu Almanya’ya donmusken Irkcilik Turkiye’de de tam gaz ilerliyordu. Once yirmi kura ihtiyatlar olayi ile Gayrimuslim vatandaslarimizin askerligini yapmis olanlar da dahil olmak uzere buyuk kismi askere alindi. Ve silah verilmeden ve yer yer farkli uniformalar giydirilerek luzumsuz isler yaptirildi. Ardindan Gayrimuslimleri sarsan ve yabanci sermayenin her zaman icin gozunde korkulu bir imaj olarak beliren Varlik vergisi geldi. Varlik vergisini odeyemeyenler Askale Toplama kampina konuldu. 25 kisi burada hayatini kaybetti. Sahneler sizlere ayni yilllarda gerceklesen baska bir ulkedeki baska bir olayi hatirlatiyor mu bilmiyorum. Neyse ki mesele disardan duyuldu da vazgecildi.

Ama bunlarin hicbiri Turkiye’yi seven ve ayrilmak istemeyen Gayri-Muslimlerin gozunu korkutmadi, 6-7 Eylul olaylarina kadar. Irkci fasizan desteklerin “Ataturk’un Evi Bombalandi” haberi ile peslerine taktiklari kalabaliklar aynen Trakya olaylarinda oldugu gibi devlet gucleri tarafindan durdurulmadan gayrimuslim halkin evlerine isyerlerine canlarina saldirildi. Kiliselere (ki kutsal mekanlardir) okullara saldirildi. Olaylarda basrolleri oynayanlar yine irkci milliyetcilerdi “Kibris Turktur Dernegi”(4). Ki olaylardan sonra Istanbul’u bir daha donmemek uzere terkedecek 300.000 Rum asilli vatandasin Kibris’taki olaylarin gelismesi surecindeki rolleri yatsinamaz.

Ve tum bu olaylardan sonra %99’u musluman bir ulke vardi elimizde. Cocuklari her sabah “Turkum, dogruyum…” diyordu, daglarinda taslarinda “Ne mutlu Turkum diyene” yaziyordu.

Turk milliyetciligi adi altinda irkcilik kafalara o kadar yerlestirilmisti ki demokrasinin, ozgurluklerin arttigi ulkemizde “dilini konusma, sarkisini soyleme” hakkini isteyen herkese hain muamelesi yapildi. Ilkokuldan universiteye kadar oyle ogretilmistik ki Turkiye icinde resmi politikalar disinda konusulan her konu, yapilan her yeni yorum hainler disinda kimselerden cikamazdi. Bu nedenle, Ermeniler Ermenistana, Yahudiler Israile, Rumlar Yunanistana, Komunistler Rusyaya (ve son zamanlarda Muslumanlar Suudi Arabistana) gonderilmis ve problem cozulmustu. Ya geride kalip gitmek istemeyenler? Ya gonderilecek yeri olmayan ama yukselen gucu ile “devlet”e tehlike arzeden Kurtler…

Devlet ona da hizli bir cozum uretti. Guneydogu’da 1000in uzerinde okul kapatildi ve tum bu halk koyleri ile beraber yer gosterilmeden surgun edildi. Halk cozumu buyuk sehirlere gelmekte buldu ve bu da halihazirda bozuk olan yapiyi iyice bozdu. Ama irkci zihniyet bunda bile Kurtleri suclu buldu. Sozde onlar buyuk sehirlere cani gonulden gelmis ve ortamlarini bozmuslardi.

Gelisen teknoloji ve medya gucu sayesinde ulke halkina kendi dilinde egitim, televizyon, radyo gibi haklari vermek istemeyen irkci bir devlet ile karsi karsiyaydik ama hic kimse bunu o yillarda irkcilik olarak nitelendirmiyordu. Bu Turkiye’yi bolme planiydi o yillarda. Halbuki o yillarda devlet herseyde oldugu gibi bu konularda da halkina destegi verse, bolge halki ile birlikte Kuzey Irak’ta yasayan Kurt halkina da yaninda oldugu demokratik oldugu kardesi oldugunu hatirlatabilse ne PKK yada diger guclu Turkiye karsiti Kurt televizyonlarinin aglarina duserlerdi, ne PKK’nin sozlerine kanarlardi. 40 bine yakin vatan evladi toprak altinda yatiyor olmazdi. 300 milyar dolar para sirf bu is icin aktarilmazdi. Kuzey Irak Turkmeni ve Kurdu ile eger bir ulkenin altinda konfederasyona gidilecekse bu ulke Kurtlere haklarini vermekten bir an bile cekinmeyen Turkiye olacaktir diyebilirdi.

Ama hayal dunyasinda yasamadigimiz icin bunlarin hicbiri olmadi. Turkiye resmi agizlardan halen “Turkmenler” kardesim tabi ki onlari koruyacagim diyerek halen irkcilik yapmayi surduruyor. Cunku dunya uzerinde Kurtlerin bir hamisi varsa o da Turkiye olmaliydi. Kardes Turkmenler kadar kardes Kurtlerin de hakki korunmali idi. Eger mazlumu korumak icin savas acmak yigitlikse Kibris Turklerini korumak icin acilan savasin aynisi Saddam Kurtlerin uzerine kimyasal gaz attigi zaman Irak’a karsi da yapilmaliydi.

Problemler ve cozum yollari gunes ciplakliginda iken ortam yeni bir belge ile calkalandi. Milli siyaset belgesi denen bu belgede cozum onerileri son derece acik bir sekilde siralaniyordu. Uniter devlet tehlikedeydi ve bunun koruma yolu son derece basitti : Tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dil (5) (Bknz (2))… Sayilari hergecen gun artan sozde milliyetci, ulusalci ve benzeri isimler alan ama istisnai birkaci disinda tamami irkci soylemlerle hareket eden gruplar heryere yayildi. Internet siteleri kuruldu. Agir hakaretler edildi. En basit elestirilerde kapatilan siteler, toplanan kitaplar, toplatilan gazete ve dergiler yerli yerinde dururken bu gruplara karsi hicbir islem yapilmadi, tek bir dava acilmadi. Halbuki ayrimciligin en igrencini yapan bu gruplara karsi birseyler yapilmaliydi. Palazlandikca palazlandilar…

En son sozleri cimbizlanarak Irkcilara yem edilen Hrant Dink’e kiyanlarinda, papaz cinayetindekilerinde bu internet siteleri ile baglantilari tesbit edilmisti. Hrant Dink’i koruyamadik ama “Bu ulke guvercinlere dokunmadi” dedigi son yazisindaki ironik durumu ortaya koyan sozleri yeni tartismalari daha yuksek sesle konusabilmemizi basardi. Mahcupyan “hayir hep guvercinlere dokundu” derken bu manada hakliydi. Mefta’nin arkasindan , oldurulusu ile Ermeni olmasi arasindaki yuksek korelasyon bagini protesto eden “Hepimiz Ermeniyiz” sloganini bile tahammul edemeyecek kadar ileri gittiler. Katil ile kahraman edasi ile fotograflar cektirdiler bayragi da alet ederek. Gozumuzun icine baka baka “cete yoktur” dediler, yalanlar soylediler, ortbas etmeye calistilar. Ve hicbirsey degismedi. “Ha busefer olur mu?” dedik ama halen birsey olmadi. Halen devletin yuksek kesimlerinde bunlara karsi birsey yapilmiyor. Ne 301’e dokunabiliyorlar ne silah uzerine yemin eden cetelere. Ve bizler ulke vatandaslarina degil disaridakilere karsi yapilmasi gereken milliyetcilik kavramini oy kaygisi ile birbirlerine karsi “hangimiz daha milliyetciyiz” savasina ceviren siyasilerimizi izliyoruz…

__________________________________

(1)Yoneticilerin Icin Yeni Bir Bakis 2. Abdulhamid Han’in Liderlik Sirlari, Mehmet Aydin, Sayfa 177.
(2) “Ein volk, ein reich, ein fuhrer” tek halk, tek devlet, tek lider, Nazi Almanyasinin mottosu
(3) http://www.dusunceler.org/2006/06/23/mimar-sinanin-kayip-kafatasi/
(4) Kerkuk Turktur sloganlarini bu manada dikkatle izlemek lazim.
(5) Hala duruyorlar mi bilmiyorum ama en son Istanbul’daki tum askeri alanlarda bu ifadeler tabelalarda herkesin gorebilecegi bir sekilde yol kenarlarina dikili duruyorlardi. Ayrica Milli siyaset Belgesi icin bknz http://www.ikincicumhuriyet.org/arsiv/arsiv6071.htm

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Trackback URL

  1. 99 Yorum

  2. Yazan:D.Blue Still Tarih: Şub 21, 2007 | Reply

    Bir nefeste okudum, elinize sağlık. Mehmet Akif’in yukarıdaki şiiri bugün de çoğaltılıp dağıtılmalı, Arapça’ya çevrilip Irak’a, Filistin’e, Suriye’ye, Arabistan’a gönderilmeli. O kadar çok ihtiyacımız var ki…
    Kafatası milliyetçiliğinin bizi getirdiği nokta çok güzel özetlenmiş.
    Başka bir şey diyemem… İşte perişan yurdum…

  3. Yazan:ahmet tunahan Tarih: Şub 21, 2007 | Reply

    Türk ocaklarından bir gence şu soru soruldu:Müslüman bir Ermenimi senin için değerli ateist bir Türk mü. Müslüman ermeni daha değerli dedi.Niye tartışıyorlar çünkü gazeteci ekmek yiyor Mhp oy avcılığı yapıyor.

  4. Yazan:Ecenaze Tarih: Şub 21, 2007 | Reply

    . Ne 301′e dokunabiliyorlar ne silah uzerine yemin eden cetelere. Ve bizler ulke vatandaslarina degil disaridakilere karsi yapilmasi gereken milliyetcilik kavramini oy kaygisi ile birbirlerine karsi “hangimiz daha milliyetciyiz” savasina ceviren siyasilerimizi izliyoruz…

    Fatih bey,
    Başlığınızda kullandığınız “GAMALI HİLAL” ifadesindeki HİLAL eğer müslümanlığı işaret ediyorsa, son yıllarda yükselen ve çeteler kuran, derin devlet dediğimiz derin güçleri elinde tutan oluşumlar bence bu tür bilndik türden milliyetçiler değil artık!

    Silah üzerine yemin edip, Veli Küçük gibi isimlerin ve emekli kurmayların liderliğinde ön plana çıkmaya başlayan Ulusalcı oluşumlarda, gamadan bahsedebiliriz belki ama Hilal den bahsetmek abes olur..

    Biliyorsunuz bunlar, “laiklik +ulusalcılık üzerine birleşiyorlar..
    Hatta bu yeni oluşumlara “28 Şubatın aktifleşmiş hali” de deniyor biliyorsunuz..
    Ama kastınız bayrağımızdaki HİLAL ise o zaman birşey diyeyem..

    saygılar..

  5. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Şub 21, 2007 | Reply

    Blue Bey,
    Noktasına virgülüne katılıyorum.

    Fatih Bey,
    Gerçekten çok doyurucu, dolu dolu bir yazı olmuş, teşekkür ederim.
    Maalesef, bahsettiğiniz üzere, Cumhuriyetin kuruluşunu müteakiben açıktan açığa “ırkçılık”, “Türk Milliyetçiliği” kılıfıyla, devletin resmi ideolojisi olarak sunulmuş bu millete.
    Bugün en muzdarip olduğum husus ise;bu kör ideolojinin “ulusalcılık” adı altında hortlaması, yeni bir paketle sunulması, ülkemizdeki “milliyetçi-muhafazakar” kesimin de bu yöne kaymasıdır.

    “Kerkük Türk” mü?
    Allah aşkına bari bu sefer bu oyuna gelmeyelim…

  6. Yazan:Ecenaze Tarih: Şub 21, 2007 | Reply

    Ne 301′e dokunabiliyorlar ne silah uzerine yemin eden cetelere. Ve bizler ulke vatandaslarina degil disaridakilere karsi yapilmasi gereken milliyetcilik kavramini oy kaygisi ile birbirlerine karsi “hangimiz daha milliyetciyiz” savasina ceviren siyasilerimizi izliyoruz…

    Fatih bey,
    Başlığınızda kullandığınız “GAMALI HİLAL” ifadesindeki HİLAL eğer müslümanlığı işaret ediyorsa, son yıllarda yükselen ve çeteler kuran, derin devlet dediğimiz derin güçleri elinde tutan oluşumlar bence bu tür bilndik türden milliyetçiler değil artık!

    Silah üzerine yemin edip, Veli Küçük gibi isimlerin ve emekli kurmayların liderliğinde ön plana çıkmaya başlayan Ulusalcı oluşumlarda, gamadan bahsedebiliriz belki ama Hilal den bahsetmek abes olur..

    Biliyorsunuz bunlar, “laiklik + ulusalcılık üzerine birleşiyorlar..
    Hatta bu yeni oluşumlara “28 Şubatın aktifleşmiş hali” de deniyor biliyorsunuz..
    Ama kastınız bayrağımızdaki HİLAL ise, o zaman birşey diyemem..

    saygılar..

  7. Yazan:Suat Öztürk Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Yazıya katılıyorum.

    Fakat başlıkta bence bir problem var. “Gamalı Hilal” ne demek?

    Ece “Biliyorsunuz bunlar, “laiklik +ulusalcılık üzerine birleşiyorlar..
    Hatta bu yeni oluşumlara “28 Şubatın aktifleşmiş hali” de deniyor biliyorsunuz..
    Ama kastınız bayrağımızdaki HİLAL ise o zaman birşey diyeyem..
    ” yazmış.

    Aynen katılıyorum.

    Bu gamalı “hilal” neyi temsil ediyor? Müslümanlığı mı şu anki Türk bayrağındaki “hilal”i mi?

    Hilal her ne kadar sonradan da yerleşse zihinlere İslam’ın bir sembolüdür.

    Ülkemizde yükselen milliyetçilik salt islami milliyetçilik midir ki gamalı hilal deniyor?

    Turk solu, CHP, Cumhuriyet gazetesi, kanaltürk ve bilimum ulusaslcı şamanlar bu “hilal”in neresinde?

  8. Yazan:XSI Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Yanlis hatirlamiyorsam hilal eski Türklerde de sembol olarak kullaniliyordu.

  9. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Oncelikle yorumlar icin tesekkurler…
    Aslinda yukardaki yaziyi okuyan birinin basliktaki hilalden “3 hilal” “ici kurtlu hilal” “sancakli hilal” “isikli hilal” gibi hilallerden baska bir hilalden bahsettigimi sanmasi imkansiz diye dusunuyorum.

    Ha hilali kullanan muslumanlar yok mu? Tabi ki var. Sasanilerin hilali ilk muslumanlara karsi kaybettiklerinden beri arar ara degisik devletlerce ve halklarca da kullaniliyor. Ama gunumuzde ortalama milliyetci bir siteye ve ortalama Musluman bir siteye girerseniz Hilal’i muslumanlarin mi yoksa paganlarin mi daha cok kullandigini da gorebilirsiniz…

    Her neyse hilal bizim “hac”imiz degildir. Kutsal degildir. Ama yukarda anlattigim ve yerdigim gruplarin tamaminin bayraginda, flamasinda, logosunda, ikonlarinda, kisisel sayfalarinda bulacaginiz tek ortak ikon Hilal’dir. Daha sonra kurt gelir. O yuzden basligi bosverin derim.

  10. Yazan:Özkan Tümer Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Çok güzel bir yazı oluşturmuşsunuz teşekkürlerimi iletiyorum. Fazla söze ne hacet görüntüler anlatıyor zaten olanı biteni buyrun ; http://kemalistler.wordpress.com/2007/02/10/emekli-albayin-oldurme-yemini/

  11. Yazan:Suat Öztürk Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Başlığı boşveremem. 🙂

    Ben hala başlığın içeriği yansıtmadığını düşünüyorum.

    Milliyetçiliğin pek çok kategorisi var. Etnik milliyetçilik, Kültürel/bölgesel milliyetçilik, Dinsel milliyetçilik vb. gibi.

    Her bir kategoriyi ayrı ayrı değerlendirmek gerekir ama zaman zaman bu kategoriler birbirlerinin içine de geçmiş olabiliyor.

    Bu başlığa göre istisnasız tüm yükselen milliyetçi akımlar -ki milliyetçiliğin envai çeşidi vardır- “hilal” sembolunu kullanmali, ve “hilal” bu akımlar için özelleşmeli ki o zaman anlamlı olabilsin.

    Hilalin bizim kutsalımız olMamasıyla “hilal” denince “müslümanlığın” akla gelmesi çok farklı şeyler. Hilali ilk kimin kullandığı İslama nereden geçtiği falan önemsiz. Önemli olanı şu an “hilal”in neyin sembolü olarak “bilindiği”.

    Yükselen dinsel milliyetçiliğin yanında; bir asırdan fazla süren bir proje ile bu topraklardan İslam’ı söküp atmaya çalışan, kafatasçılığı ululayan, işleri güçleri sabah akşam İslam’a sövmek ve İslam’ın Türk milletini uyuşturduğunu öne sürmek olan şaman ırkçıları örneklemek için kutsal ya da değil tüm dünyada “müslümanlığın sembolü” olarak “bilinen” hilali kullanmak doğru mu?

    Bu başlıktan irrite edici bir biçimde “müslüman milliyetçiliği” iması geliyor. Bana göre bir yazının başlığı ile içeriği uyumsuz olmamalı. (İçeriğe katıldığımı daha önce söylemiştim)

    Sadece bir tane pagan milliyetçi grubun bile “hilal” sembolü kullanmaMası bu başlığı yazının içeriği ile tutarsız yapar.

    Aynı biçimde sadece bir tane milliyetçi olMayan akımın / grubun / kişinin / kuruluşun “hilal”i kullanması yine bu başlığı içeriği ile tutarsız yapar, ki yapıyor zaten. (Bayrağımızda hilal var, şimdi bu bayrağı kabul edenler ırkçı mı?)

    Ama yukarda anlattigim ve yerdigim gruplarin tamaminin bayraginda, flamasinda, logosunda, ikonlarinda, kisisel sayfalarinda bulacaginiz tek ortak ikon Hilal’dir.

    Bu çok yanlış. Bir ikonun sembol olabilmesı için o ikonun sadece belli bir grup tarafından kullanılması ve o ikonun akla o grubu getirmesi gerekir. Tüm minarelerde hilal ortak, şimdi onlar da bu ırkçı gruplara mı giriyor?

    Ayrıca elinizde istisnasız tüm milliyetçi akımların “hilal” sembolunu kullandığına dair bir veri var mı?

    Mesela Ulusalcı paganlardan ADKF-Türk Solu’nda ben göremedim. “Bayraktaki hilal var ya” dersen sorun daha da büyür çünkü yukarıda da söylediğim gibi “bayrak” milliyetçi olsun olmasın heryerde kullanılıyor. Dolayısı ile bayraktaki “hilal” ortak bir milliyetçi sembol denemez. Tekrar söylüyorum; “Bir ikonun sembol olabilmesı için o ikonun sadece beli bir grup tarafından kullanılması ve o ikonun akla o grubu getirmesi gerekir.”

    Yani bu başlığın zorlayarak “zahiri” anlamını alsak bile -ki okunduğunda ise kesinlikle müslüman milliyetçiliği çağrışımı yapıyor- ikon olarak faşistinden ulusalcısına müslümanından şamanına tüm milliyetçilerin ayrı bir biçimde “hilal” ikonunu kullanılıyor olması gerekir.

    Hilal böyle bir “özelleşmiş” ortak ikon değil.

  12. Yazan:D.Blue Still Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Gamalı hilal başlığında fazla bir yanlış yok. Özellikle 1960’larda ülkücü hareketin nasizmi örnek aldığını biliyoruz. Ari ırk, üstün ırk görüşü konusunda da tamamen bir örtüşme var. Hilal sembolü her ne kadar İslam’la ilgiliyse de Türkiye’de şoven milliyetçilerin sembolüdür. Haç da Hristiyanlığın sembolüdür ama ırkçılar tarafından kullanılmış. Hilalin İslam’la ilgisi ise yine Hz.Muhammed’den (S) çok sonralara dayanıyor. İslam putperestliğe karşı olduğu için ilk asırlarda İslam’ı sembolize eden bir işaret kullanılmamış. Çok sonraları hükümdarlar, Sasani’lerden yadigar bu sembolü güç ve iktidar nişanesi olarak kullanmışlar. Sembollere bu kadar takılmamak lazım diye düşünüyorum.
    Bununla beraber başlığın çağrışımının yanlış adrese yönlendiğini kabul etmek lazım. jihadwatch’da filan da aynı başlıklı bir makale görebilirsiniz yani.

  13. Yazan:ahmet tunahan Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Aslını inkar eden haram zadededir.Ama bu hiç bir zaman hiç bir gruba dünya durdukça mutlu olmanın bir nişanesi olamaz.Ecdad hilaline yıldızına hayran olduğu için benimsemiş.80 Öncesinde sabah olmazsa akşam muhakkak kominizm gelecek diyerek gençleri kaplara bölenler bugünkü milliyetçi mantığın mimarlarıdırlar.O hilalde ezan var ,namaz var, kul hakkı var, haram var ,helel var.O yıldızda hiç kimseye hain dahi olsa başakasını öldürme hakkı asla verilmemiştir.Milliyetçilik bayrağın asıl amacının yerine getirilmesidir

  14. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Suat Bey,
    Baslik “Gamalı Hilalin Yükselişi – Irkçılığımıza Bir Bakış”…
    Bir insan bu basligi okuyup nasil olayi Muslumanlikla iliskilendirebilir ki?
    Baslikta kocaman “irkciligimiz” yaziyor. Bunu yanlis anlamasi icin ugrasmasi gerekir. Ve olaya oyle bakmaya baslarsaniz da sizin kendi blogunuzda attiginiz basliklardan ” “İslam Savaşları” üzerine..” , “Benim zavallı ‘Dil’ im..”, “Gazali, İbn-i Rüşd’ü Döver mi?”, “İrtica Geliyor, Aman Dikkat!..” gibi basliklarda ima edilen seyler ile yazilarda anlatilan seyler ya farkli seyleri ya da baslikta bahsedilenin tam zittini ironik bir bicimde anlatiyor…
    Kaldi ki Gamali Hac deyince insanlarin aklina nasil pagan sembollerle irkcilik yapan (hac hristiyanligin sembolu olmasina ragmen) Almanlar geliyor ise ayni sekilde tamlamada hac’i hilal ile degistirince akliniza Turkce yazdigim, bu ulkede yasadigim ve hemen yaninda irkciligimiz yazdigim icin Turkiye’de yasayan ve pagan sembollerle irkcilik yapan Turklerin gelmesi lazim…

    Her neyse biz hep birsey uzerine fokus olalim diyoruz sonra ayrintilarda boguluyoruz. Eninde sonunda yaninda aciklamasi olan bir baslik…

    Yine de insanlar basliktan cok rahatsiz oldularsa basligin ilk kismi atilabilir…

  15. Yazan:metin-thePoor Tarih: Şub 22, 2007 | Reply

    Suat Beyciğim,

    Endişeniz yersiz bence. Hilal, ne yazık ki yakın geçmişin ve bugünün Türkiye’sinde müslümanlığın değil, sadece ve sadece ırkçı-faşist paganların sembolü haline getirilmiştir. Aynen, yine o grupların “ülkü” kelimesini, Netekim Efendi’nin de “evren” kelimesini berbat ettiği gibi hilal de kirletilmiştir.

    Fatih Bey,

    Elinize, beyninize sağlık.

  16. Yazan:Yaman Avcı Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    Türk şovenizminin 20 Yüzyıla ilişkin trajikomik evrimini konu alan enfes yazısından dolayı Fatih Bey’i tebrik ederek başlayalım.

    Suat Bey kardeşim, ben de Metin Bey’e katılıyor ve sizin başlığa ilişkin eleştiri ve endişelerinizi yersiz buluyorum. Yazının başlığında yer alan “gamalı hilal” ile Sn Tunahan’ın “O hilalde ezan var ,namaz var, kul hakkı var, haram var ,helel var.” ifadesinde bahsettiği hilali arasında fersah fersah fark var. Sizin karşı çıkışınızda ben Sn. Tunahan’ın endeşeleri ile paralel bir endişe seziyor ve bu yüzden anlamsız buluyorum. Metin Bey’in çok güzel belirttiği gibi bugün bu ülkede hilal İslamdan çok şovenizmi, ırkçılığı, pagan Türk milliyetçiliğini çağrıştırıyor.

    Sn. Blue Still’in “Özellikle 1960′larda ülkücü hareketin nasizmi örnek aldığını biliyoruz.” ifadesine de maalesef katılamıyorum. Hilalin bir sembol olarak 1960 sonrası ülkücü hareketin ikonu olduğu ise tamamen doğrudur. Bu tarihlerden önceki milliyetçilik anlayışları Hitler nazizmine daha çok benerken, bu tarihten sonra ne idüğü belirsiz “Türk-İslam sentezi” fikri milliyetciliğin özeti sayılmış, milliyetcilerde “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” oldukları vehmine kapılmışlardır.

    Türk milliyetçiliğinin daha ziyade 1960 öncesi Hitler faşizmini çağrıştırdığı fikrini Fatih Bey’in yazısından da çıkarmak mümkün. Yazının özellikle 1930 lu yıllara vurgu yapan bölümlerinde bu etkiyi açıkca hissetmek mümkün. Ben bunu daha öncesine, 1900 lerin başlarına taşımak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere İttihat-Terakki marifetiyle, 3 kıtadaki 600 yıllık Osmanı medeniyeti sonlandırılınca Türk’e bir vatan bulma çabasına giren İttihatçı aydın!lar, buram buram şovenizm kokan ‘Turan’ muhayyel ülkesini keşfetmişlerdir. Yenilginin ve yok oluşun utancıyla olsa gerek, bu mantalite Türk tarihinden ortalama 800 yılı çıkararak, tarihi Orta Asya bozkırlarına hapsetmişler, günü ise 1920 lerden başlatmışlardır. Aradaki 800 yıllık zaman dilimi adeta buharlaştırılmıştır. 1920li,30lu,40lı hatta 50li yılların dökümanlarında bu tesbitin doğruluğunu hissedeceksiniz incelemeniz halinde. Anayurta ait tarih nurgusu 60-70 yaşlarındaki büyüklerimizin halen ezberindedir. Ama onlara Selçuklu-Osmanlı medeniyetine ilişkin en basit soruyu dahi sorsanız kös dinlersiniz. Bilemezler özel merak duyup öğrenmemişlerse. Bereket versin 1950 de aksak ta olsa demokrasi sayesinde yavaş yavaş bu boşluk hissedilerek bu zaman dilimine ilişkin tarihe de dikkat çekenler çıkmıştır. 50-60 yaşında olanlar hatırlayacaktır, çocukluklarında Osmanlıya ilişkin güzel kelam etmek belaya bulaşmak ile eşdeğerdi.

    Daha önce bir vesile ile de yazmıştım. Esasında sorun 1920lerde yeni devletin (cumhuriyet) kurulmasıyla birlikte bu yeni yapıya uygun halk oluşturma projesiyle yakından alakalıdır. Yani önce devlet kurulmuş sonra buna uygun bir halk ihdas edilmek istenmiştir. Ve bu halk behemahal kendisi olmaktan uzak, kendi medeniyetine bigane, “çağdaş” diye isimlendirdikleri sentetik medeniyete uygun olacaktı. Ancak bu medeniyeti benimseyecek halkın bir kökeni olmalıydı. Onun için Ari Türk Irkı arayışları da bu dönemlere denk düşmüştür. Bu halk, yakın kültüründen yoksun ama damarlarında asil kan taşımalıydı, hatta birteki dahi dünyaya bedel olmalıydı. Bu muhayyel halka kendi müziği, (bilindiği gibi halki sanat ve tasavvuf müziği uzun yıllar yasaklı olmuştur), kendi örfü, adeti, ahlakı hatta dini dahi çok görülmüştür. Ülkenin başkenti Batı klasikleri, senfoni orkestralarınca inletildikçe yeni projenin başarısı sayılmıştır. (Çok gerilere gitmeye ne hacet, çok yakın geçmişte 9. senfoniyi “işte çağdaş Türkiye” ünlemeleri ile dinlemedik mi?)

    Yazacak çok zaman dar. İnşallah “gelecek mektuba kalsın gerisi” deyip burada keselim.
    Selam ve Sevgiler
    Yaman Avcı

  17. Yazan:D.Blue Still Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    Yaman bey,

    Haklısınız. 1960’larda hem Türkçülerde, hem İslamcılarda kayma var. Fakat ülkücülük 60’larda kurumsallaşmaya başlıyor. Bu yıllarda, halen olduğu gibi Nihal Atsız ekolünü benimseyen Türkçüler de etkin. Bugün bile Nasizm’e özenti devam ediyor. Aşağıdaki alıntı Nihal Atsız’ın sitesinden:

    Alman ırkçısı Adolf Hitler ırkına zarar veren yahudileri ve çingeneleri öldürdüğünü biliyoruz. Hakkında çok kitap okudum. Hitlerin doktrin kitabı olan KAVGAM’da yahudileri anlatırken sanki kürtleri anlatıyor gibi hissettim.

    Hitler sadece ırkına zarar veren çingeneleri ve yahudileri değil aynı zamanda eşcinselleri ve adi suçlularıda gebertmişti.

    Öldürme sistemi hariç yaptıklarına katılıyorum. Benim fikrimcede topluma zararı olan eşcinseller ve adi suçlular öldürülmeli. Ama ben olsam gaz odalarında sabun yaparak değil daha acısız bir yöntemle öldürürdüm…

    Geçenlerde tanıştığım bir emekli subay bana gelmiş geçmiş en büyük toplumcu Hitlerdir dedi.. Bu konu tartışılmaya değer bence.

  18. Yazan:Suat Öztürk Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    Arkadaşlar,

    Yazdıklarınızı okudum ama hiçbirinizin düştüğüm şerhlere ilşkin doyurucu bir cevap verdiğini düşünmüyorum.

    Şerhlerimin arkasında olmakla birlikte yazıya tamamen katıldığım ve takıldığım noktayı teferruat olarak gördüğüm için burada kapatıyorum. (Fatih kıyağımı unutma 🙂

    Hayırlı cumalar.

  19. Yazan:Talha Can Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    Elinize sağlık Fatih Bey,
    başlık teferruatı hakkındaki görüşümü Suat Bey’in mevzuyu kapatmasıyla belirtemeyeceğim:) (ama bir saniyenizi rica edeceğim, başlık bir bütün olarak gayet açıklayıcı, yalnız hilalin Türkiye’de dinden tamamen izole olduğunu düşünmüyorum. üşenmedim küçük bir anket yaptım sonuç: 4 kat çoğunlukla hilalden islamiyetin anlaşıldığı:)
    Yazınızı çok değerli buldum. Türkiye’de, milliyetçilik, kemalizm, muhafazakarlık, liberalizm gibi düşüncelerin gelişimini ve gidişatını irdelemek gerek. Özellikle son üçünün milliyetçilik ile olan münasebetleri, gelecek ve toplum sitatiği açısından kilit bir noktadadır. Son 20 yıldır orta sınıfın büyümesi ve yükselmesi ile öne çıkan liberal-muhafazakarlığın belki de dönüm noktası olacağı cb ve meclis seçimlerindeki en büyük sınavı, kemalizm çerçevesinden milliyetçiliği ne kadar farklı tuttuğu ve koruduğu olacaktır. Son gündemle de bunu görmek kolay. Yazınız temel bilgiler ve gelişmler için bir vizyon niteliğinde, tekrar elinize sağlık.
    Muhabbetle…

  20. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    ne mutlu türküm diyene türkiye türklerindir HADİ İŞİNİZE……….

  21. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    KOCA BİR İMPARATORLUK sizin gibi sığ kafalar yüzünden gitti lafa baksana ‘taşnakçı %5ermeni yüzünden tehcir edilen ermniler’ beyler koynumuza mı alacaktık ermenileri vatanlarında aman bende nasıl olsa düşünmeye olayları tahlil etmeye kapalısınız ama şunu iyi bilin BAZILARINA GÖRDÜNÜZ HAKLAR ACİZANE TÜRK’ ler ‘içinde geçerlidir.

  22. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    duramadım yine ‘ Esasında sorun 1920lerde yeni devletin (cumhuriyet) kurulmasıyla birlikte bu yeni yapıya uygun halk oluşturma projesiyle yakından alakalıdır.’ (YUKARDAN) MANDACİLİĞI KABUL ETSEYDİK PROBLEM YOKTU DEMİ

  23. Yazan:metin-thePoor Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    İşte üç hilalci kafa… Slogandan öte yol yok onun için. Dünyada herkes akılsız, akıl onun kafatasının içinde birikmiş, bulamaç olmuş. Efendiye Türklüğün tapusu verilmiş, bizim tapumuz yok.

  24. Yazan:Yaman Avcı Tarih: Şub 23, 2007 | Reply

    1000 yıldır Anadolu topraklarında medeniyet kurmuş halkı yok sayarak, onun örfünü, adetini, geleneğini, ahlak telakkilerini ve dini inançlarını rafa kaldırarak, şapkadan tavşan çıkarmaya çalışan okkabaz misali yeni devlet için yeni halk ihdas etmeye çalışmanın asıl “MANDACILIK” olduğunun ayırdında olamayan “o kafa” ya ne denir ki?
    Metin Bey teşhisi doğru koymuş.
    Selam ve sevgiler
    Yaman Avcı

  25. Yazan:Öncü Nesil Tarih: Şub 24, 2007 | Reply

    Gelecek için fikirleriniz mi var?

    http://www.aliseriati.com/izle.php?id=34

  26. Yazan:m Tarih: Şub 25, 2007 | Reply

    Gamali Hilal hakkinda … (Ece Hanim’in ve Suat Bey’in dikkatine)

    Geçen sene Paris’teki türkleri bir araya getiren bir toplantidaydim. Konsoloslukta
    çalisan bir kisi benim ve yahudi bir türkün karsisinda aynen su sözleri sarfetti :

    “Abi adam tutturmus ‘çocugumun nüfus kagidinda din hanesine hristiyan yaz’ diyor. Neymis? Ermeniymis. Olmaz! %99’u müslüman olan bir ülkede yasiyoruz dedim. Bastim ISLAM’i. ”

    Iste böyle dostlar. Simdi ermeni asilli bir türk vatandasi babasi ile ayri dinden gözüküyor nüfus kagidinda.

    Insan aptalliginin dini ve milliyeti olmuyor. Müslüman oldugunu söylemek/sanmak ile gerçekten müslüman olmak arasinda kalin bir çizgi var. Bu kalin çizgi var oldukça ISLAMOFASIZM veya GAMALI HILAL gibi kelimeler bir anlam tasimaya devam edecek gibi görünüyor. Bize antinomik gibi görünse bile…

    Türkoglu rumuzuyla yazan kardesimiz de dahil olmak üzere (“bütün insanlar kardestir” Kur’an) Türkiye’de yasayan hemen herkesin dedeleri arasinda kürt, türk, arnavut, çerkes oldugunu tahmin ediyorum. Aksi takdirde hepimizin kazaklar veya özbekler gibi çekik gözlü, çikik elmacik kemikli olmamiz gerekirdi.

    Kaldi ki bu ülkeler bile bagimsizliklarini kazandiklarinda kendilerine “türk” degil “türkî” denmesini istediler. Meselâ Kazakistan’da rus ve alman asilli bir çok insan var. Onlari hiçe saymak, irkçi bir imaj vermek istemediler.

    Çok sevip ve saydigim Fatih Bey bu yazisiyla bir kez daha 10 puani götürdü. ALLAH kendisinden razi olsun.

    Dostlukla

  27. Yazan:Mustafa Ajlan Abudak Tarih: Şub 25, 2007 | Reply

    http://www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=1&hid=10723

    Linkte hocam cevap vermiş bize sizlere iletmek düşer

  28. Yazan:m Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    Bilmiyorum Vatan gazetesi diye mi hafife almis (http://www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=51&hid=10735) veya vakti mi yokmus Ilber Hoca’nin ama bu röportajdaki Ilber Ortayli çok saygi uyandirmadi bende :

    “…Bunlar boş laflar. Bu gibi kavramları alıp, kabul edip tariflere girerseniz yanılırsınız. Öyle ders kitaplarından tahlillerle bu memlekete sosyoloji, histeografi girmez. Ulus devlet, milli sanayi gibi söylemler yanlış. Bunları kabul eden insanlar batı edebiyatı, medeniyeti ve kültürünü kaynaklarıyla etüt edip imtihan edebilecek durumda olmadığı için bu saçmalıkları kabul ediyorlar. Bunu görseler de görmezlikten geliyorlar. Bir kelimenin etimolojisini takip edecek durumda değil bu ülkenin insanları. …Türkiye’de yükselen bir milliyetçilik falan yok. Türkiye neyse o! Fakat böyle yükselen milliyetçilik diye abuk sabuk tahliller yapanlar çıkarsa bunun reaksiyonu doğar… Üç tane emekli subay kitap önünde tabanca koyup yemin ediyorlar. Nerede ben o derneği görmüyorum bile… ”

    Hani gazeteci biraz daha üstelese “gelin disarda yumrukla hesaplasalim” diyecek.
    “Herseyin dogrusunu ben bilirim” tarzinda verdigi cevaplarla bana öfkeli kemalistleri ve fanatik türk milliyetçilerini hatirlatti.

    Kendisiyle ne camide saf tuttum ne de derslerine girdim. Ama kendisinden farkli düsünen insanlari “bati taklitçisi, abuk subuk, bos laflar” diyerek elinin tersiyle itmek Islâm diniyle ne derecede bagdasir? “Fikirlerin zitligi bizler için rahmettir” diyen Hz Muhammed’in yaklasimini tercih ediyorum hem bir müslüman olarak hem de akli basinda bir insan olarak.

    Üslup konusunda da Mustafa Akyol’un beyefendi tarzini bu röportajdaki Ilber Ortayli’ya bin defa tercih ederim.

    Bunun yaninda Ortayli’nin savundugu fkirlerin de yanlis oldugunu düsünüyorum : Daha 1800’lerin avrupasindan kopyalanmis ve din tabanli Osmanli millet sistemine ikâme edilmeye çalisilmis etnik bir milliyetçilik var Türkiye’de. 1930’larda Atatürk’ün de benimsedigi ve dayattigi bu görüs bugün çocuk yapmis vaziyette.

    Internetteki videolarda türk gençleri Kurtlar Vadisi filmindeki gibi “sakaciktan” birbirlerinin bogazlarini kesiyorlar. Metal Firtina, Çilgin Türkler gibi romanlar
    100 binler satiyor. Bunlari okuyan insanlar da kendilerini tarih/geopolitik uzmani saniyor. Ilber Ortayli ne diyor? “Ortaligi samataya vermeyin!”
    Ne diyeyim? Peki hocam, olur.

    Türkiye’de milliyetçilikler var :
    1) Kana, gene dayali, ötekini dislayan milliyetçilik,
    2) Asimilasyoncu, “türküm de” diyen milliyetçilik,
    3) Vatansever olup da kendisini milliyetçi kabul edenler,
    4) Islâm ile birlestirilmis, türkleri seçilmis kavim kabul eden görüs,
    5) Digerleri.

    Bütün bilgisine ve kendisine yasatilan baskiya ragmen Atilla Yayla tevazuyu elden birakmamis, özgürlük konusunda bilgi saçmaya devam etmisti.

    Ilber Ortayli’nin daha güzel yazilari varsa okuyalim ama samimiyetle söylemek gerekirse bunu çok begenmedim.

    Dostlukla

  29. Yazan:Mustafa Ajlan Abudak Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    Evet bir makaleden direk İlber Ortaylı gibi bir alimin üzerine ahkam kesmek bencede şık olmamış Mehmet Bey kusura bakmayın!Size nacizane tavsiyem makalelerinden çok Kitaplarını okuyun mesela son kitabı olabilir ordan başlayın.Her şeyi ben bilirim demesine gelince sanırım Osmanlı konusunda azcık hakkı var Hocanın ne dersiniz? Bizim grupta bile hepimiz bişeyler söylerken Hoca da kendi fikrini söylemiş,Dünyanın alanında otorite diye kabul ettiği biri kendi ilim dalında siyasetten uzak bakınca sadece bildiğini aktarınca olmuyor galiba? sizde saygı uyandırmayacak denli tarafsız olamamışsa bu ”bildiğindendir” yoksa Hoca bilmeden ahkam kesecek adam değil! Elbet her insan hata yapar büyük hocalarda yapabilir bilgiye belgeye dayanmadıkça ama İlber hocanın söyledikleri sırf arzu halimizi anlatmıyor diye saygı duyulmazsa vay halimize…

  30. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    Mustafa Ajlan Bey,

    Madem bir link vermisiniz linkin icinde gecenler hakkinda da bizleri bilgilendirirsiniz umarim. Benim oncelikle birkac sorum olacak…

    Osmanlı’da Türkçe çok hakimdir. Özellikle yönetici kesimin ikinci dili Fransızca falan değil Türkçe’dir. Osmanlı’da Arapça ve Farsça bilinmezdi. Sonradan bir kimlik arandığında bugünkü duruma Türklük vurgusu yapılıyor. Ama zaten Osmanlı’da Türk kimliği hakimdi.

    1- Madem yonetici kesimin ikinci dili Fransizca falan degil turkce idi bu yonetici kesimin birinci dili neydi??
    2- Osmanli’da Arapca ve Farsca bilinmezdi derken kastedilen halk mi saray midir? Eger saray ise o kadar siiri, nesirin yazildigi divan edebiyati denen sey neden bana Farscaya daha yakin geliyor? Yok eger Osmanli denince halktan bahsediliyor saray dahil olmuyorsa neden olmuyor? Saray Osmanli degil miydi?
    3- “Sonradan bir kimlik arandığında bugünkü duruma Türklük vurgusu yapılıyor. Ama zaten Osmanlı’da Türk kimliği hakimdi.” bu cumle ne demektir? Orta Asya bozkirlarinda yardim arayan Pasalar bu anlamda nereye oturmaktadir?

    Türklük bilinci 19’uncu yüzyılda hakim olmuş. Özellikle de edebiyatta… 20’nci yüzyılda Türklük artık devletin adı oldu. Yeni bir devlet kurduk diyenler var. Bu yanlış. Çünkü Türkiye yeni bir devlet değil. Devletin sadece rejimi ve ismi değişti. Devlet ve millet yeni değil. Bu söyleme kargalar güler. Ama Türkler’de tarih şuuru zayıf. Adam dedesinin, ninesinin mektubunu bile okumuyor. Keşke herkes tarihini merak edip okusa.

    4- Madem Turkluk bilinci 19,uncu yuzyilda hakim olmus demek daha once baska birsey hakim olmus degil midir? Madem oyle onceden hakim olan sey nedir?

    5- Ozellikle de edebiyatta dendigine gore daha once de baska birseyler kullaniliyordu demek. Bu manada 2 numarali soruma da cevap verebilir misiniz?

    6- “Devletin sadece rejimi ve ismi değişti.” ne demektir? 100 yil onceki Carlik Rusyasi , 50 yil onceki Komunist Rusya ve su anki Rusya da degisen de sadece rejim ve devlet ismimidir? Rejimin bu devletlerin milletleri uzerinde hic mi etkisi yoktur?

    7- Madem ‘Turklerde tarih suuru zayif’ Kemalizmi goklere cikaranlar, Osmanliyi goklere cikaranlar, Islamiyet oncesi Turkleri goklere cikaranlar bilinclerini nerden almaktadirlar?

    “Milliyetçiliğin doğması imparatorlukların yıkımı demektir” diyorsunuz…

    8- Gazetecinin sorusuna “oyle demiyorum” demedigine gore imparatorlugun yikiminin sebebi milliyetciligin dogmasi degil midir? Oyle ise biz neyi tartisiyoruz?

    Türkiye’de yükselen bir milliyetçilik falan yok. Türkiye neyse o! Fakat böyle yükselen milliyetçilik diye abuk sabuk tahliller yapanlar çıkarsa bunun reaksiyonu doğar. O da kısa bir süre devam eder. Üç tane emekli subay kitap önünde tabanca koyup yemin ediyorlar. Nerede ben o derneği görmüyorum bile. Yani onlar sokakta değiller. Size bir takım tehlikeler karşısında uyuyun demiyorum ama ortalığı da şamataya vermeyin.

    9- Yukselen milliyetcilik “abuk sabuk” tahlil ise ‘uc tane emekli subay’ , ‘sauna’ , ‘atabeyler’ , ‘rahip, yargitay, Dink cinayetleri’ , ‘Bursa cetesi’ …… gibi olusumlari nasil acikliyorsunuz?

    Üç tane imparatorluk olmuştur. Roma, Bizans ve Osmanlı. Tekrar ediyorum bir dördüncü Roma yoktur ve olması neredeyse imkansızdır. Çünkü artık o tip kozmopolit imparatorluklar olamaz. İngiltere ve Fransa kendilerinin imparatorluklarıdır. Hakim olan bir ulustur. Hatta Fransızlar insanlara kendi tarih ve ideolojilerini ezberletmeye kalktılar. İmparatorluk Osmanlı’dır. Yani etnik bir temel unsur olsa bile o imparatorluk herkese açıktır, herkesin rengi vardır ve kimse kimseden rahatsız olmaz. Bu çok önemli bir şey. Bugün için federasyonlar bile ölmüştür.

    10- Ittihatcilar da aynisini denemediler mi? Yani Turkce ve Turk tarihi okutmayi? Hem madem Ingiltere ve Fransa’da hakim olan bir ‘ulus’tur, o zaman daha yukarda soylenen “Osmanlı’da Türk kimliği hakimdi” cumlesini nasil anlamaliyiz?

    “Din ve devlet Yahudilik ve Müslümanlık’ta ayrılmaz. Sonuçta biz Hıristiyan değiliz. Bizde kilise yok ki ruhani teşkilata ‘Ayırdım seni devletten’ diyelim…..Hıristiyanlıkta kilise ne devleti ne de hayatı düzenliyor. Ama Yahudilik ve Müslümanlık’ta din insanların devletini de, yaşam biçimini de, 24 saatini de düzenler. Ortaylı “Biz bunu bilmediğimiz için dinle devleti ayırdık diyoruz. Çok komik bir laf bu. Öyle sihirli formülle bin yıllık laik devlet portresi kurulmaz. Türkiye’de Diyanet işlerini ayıracağım diyoruz. Niye ayırıyorsun. Kimse ayırmamış. 1920’lerde ve 1930’larda ayırmışlar mı? Sen ayırınca daha mı güzel olacak” diyor.

    11- Bu paragraftan hicbirsey anlamadim. aciklayabilir misiniz?

    Ben bu konusmasindan hicbirsey anlamadim Ilber Hocanin. Ya gazetecinin dedigi gibi Ilber hocam telefon ve gorusmeler arasi gazetecinin sorularini cevaplarken araya giren seyler ortaligi karistirdi yada gazetecinin atladigi yerler var. Cunku bana yukarda soylenen birsey asagidakini curutuyor gibi geldi. Belki de ben anlamamisimdir. Bu kisimlari aciklayarak belki benim Osmanli’ya neredeyse deginmeyen ve genel olarak Turkiye Cumhuriyetinde meydana gelenlerle alakali yazima neden ‘cevap’ niteligi tasidigini da nalamlandirabilirim.

    Bu arada yukardaki yaziya cevap niteliginde hic alakasi olmayan bir cevabi yapistirmak yerine nerelerine itiraz ettigini soyleyebilirseniz belki ben de o kisimlari aciklamaya calisabilirim.

    Ne biliyim Ermeniler’in karisiklik cikaranlari mi azdi diyorsunuz?, Trakya olaylari cikmadi mi? Varlik Vergisi yokmuydu? Gunes-Dil teorisi mi asla iddia edilmedi? Toplama kamplari mi olmadi? 6-7 Eylulde onlarca kisi oldurulmedi, kilise ve okullar ve binlerce isyeri yagmalanmadi mi? Guneydogudan kimse surulmedi mi? 1000 tane okul kapatilmadi mi? Hicbir devlet kurumunun bahcesine “tek dil, tek millet, tek devlet, tek bayrak” diye yazilmadi mi?

    Tunc Bey’in elestirilerini kuru kuru bir ’bildiğindendir’ ile gecistirmissiniz ama ben sorularima ‘cevap’ istiyorum. Yoksa sizin icin de “Mustafa Ajlan Bey’in de bir bildigi vardir” mi diyelim?

    Tunc Bey,
    Ilber Hocamin kendine has bir uslubu vardir. Ilmin izzet-i nefsi diyebiliriz. Konusmayi direk kagida doktugunden oyle cok sert gibi cikmis ama kendisi son derece halim-selim bir insandir. Ama dediklerinizde haklisiniz. Ben Ilber hocaya genis bir zamanda ayni sorular yoneltilse aciklamalari ile daha elle tutulur gozle gorulur bilgiler verecegine de eminim. Dedigim gibi bircok seyi ben de anlamadim. Belki Mustafa Ajlan bey anlayip bize cevap niteliginde buraya yapistirdigina gore bizlere cevap verebilir.

    Saygilarimla

  31. Yazan:m Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    Fatih Bey,

    Sanirim haklisiniz, Ilber Bey ayni anda bir kaç is yaparken hizlica cevap vermis,
    bu tuhaf uslup belki de gazetecinin hatasi.

    Mustafa Ajlan Bey,

    Ilimde demokrasi olmaz. Hierarsi de olmaz. Yani bilimsel gerçekler oy kullanmak
    suretiyle veya emir komuta zinciri ile degistirilemez. On tane Ilber Ortayli ayni fikri savunsalar da kimseye bunu dayatamazlar. Açiklama gerekir, tahlil yapmak, argüman vermek gerekir.

    “Ben XX yilimi bu ise verdim, YY tane kitap yazdim, bana güvenin, gerisini merak etmeyin” diyen ilim adami hiyerarsi pesindedir.

    Osmanli imparatorlugunun dilini öyle 3 cümlede özetlemek de bir alime yakismaz diye düsünüyorum. 1299-1353 (rumeliye geçis) arasinda türkçenin hakimiyeti söz konusu olabilir ki rum asilli bir çok osmanli vardi daha o zamanda. Ama Arap yarim adasi ve misir alininca durum ne olmustur? 18inci yy’da imparatorlugun elitleri batiya özellikle de fransizlara hayranken durum nedir? Meselâ bir çok kaynak Istanbul’un fethinden sonra müslüman türklerin %40 civarinda oldugunu yaziyor.

    Iç kullanima yönelik dahi olsa son yüzyila ait osmanlica belgelerin üzerinde fransizca yazilar bulunmasi dikkat çekici. Rahmetli anneannemin ilkokul karnesi de buna dahil ! Gene 1800’lerde ve 1900lerde istanbul’a gelen fransizlarin birbirine “bonjour” diyen türklere saskinlikla baktiklarini hatirlatayim. Elit sinifta fransizca bilmemek ciddi bir eksiklik olarak görülüyordu. ¨Müslüman türkler günlük konusmalarda dahi fransizca kullaniyorlardi.

    Osmanlinin dili türkçe degildi, sirbistan’da sirpça, yunanistan’da rumca, arap yarim adasinda arapça konusuluyordu. Aksi takdirde bütün eski osmanli topraklarinda türkçe konusulmasi gerekirdi. (eski fransiz ve ingiliz sömürgelerinde fr ve ing konusuldugu gibi)

    Sarayda konusulan osmanlica ise basta türkçe, arapça ve farsça olmak üzere imparatorlugun bütün dillerinden kelimeler almisti. Dilbilgisi kurallari bakimindan ise türkçe agirlikli idi (özne+tümleç+yüklem) ama arapça ve farsçanin kurallarina göre tamlamalar yapiliyor hatta kelimeler üretiliyordu. Meselâ çagatay türkçesindeki Çalap (=Tanri) kelimesinden farsça takiyla yapilan “çelebî” gibi.

    Daha önce dil devrimi konusunda konusurken yazdigim gibi Atatürk’ün 1920lerde kaleme aldigi NUTUK bile bugün anlasilmaz bir metindir. Bizim gibi “cumhuriyet çocuklari” ancak türkçelestirilmis baskisini okuyabilirler. Oysa 1700lerde kaleme alinmis ingilizce veya fransizca bir metni anlamakta zorluk çekmiyoruz. (Bu ayip elbette dil devrimine aittir. Ama degisime dikkat çekmek için bu örnegi verdim.)

    Ilber Ortayli’nin burada benim hatirlattigim bilgilerin bin mislini bildiginden eminim. Fransa’da da bir çok bilim adami onun eserlerine gönderme yapar. Ancak alim olmak bir sorumlulugu da beraberinde getirir. Eger bildiklerini mezara götürmek istemiyorsa alim kisi ALLAH’in kendine bagisladigi zenginligi alçakgönüllülükle paylasmasini bilmelidir. Nasil Sabanci servetinin mutlak sahibi degilse alimler de bu ilim servetinin emanetçileridir. Böbürlenmeden, cahilligimizi (fakirligimizi) biz ögrencilerin yüzüne vurmadan ilim saçmalari gerekir kanaatindeyim.

    Sevgi, saygi ve muhabbetle

  32. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    beyler karnınızdan konuşmayın evelemeyin gevelemeyin sıkıntınızı ben anlıyorum derdiniz neyse korkmayın açıkça söyleyin derdini söylemeyen derman bulamaz. insanlar türk olduğunu belitti zaman hemen yok üç hilalci yok ırkçı yok bunların bilmeem kaç çeşidi var diye saldırıyosunuz peki bir insan kürt ermeni rum vs oldunu belirtti zaman niye tepki vermiyosunuz ırkçılıktan dem vurmuyosunuz anladık anladık sizler ermeniler karabağda KATLİAM yaparkende ortalıkta gözükmediniz şuanda kerkük KATLİAMINDADA ortada gözükmüyosunuz sizleri akepe nin ikdadar öncesinde filistin türban yök ( tribün sorunları) çok gördük geçin bunları yemezler slogan falan değil bir gerçeyin altını çiziyorum TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR

  33. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    TELAFER KATLİAMIYLA İLE İLGİLİ TÜRKMEN MİLLİYETÇİ HAREKETİN BİLDİRİSİ…!
    Türkmen kimlikli ve tamamı Türkmen olan Irak’ın Telafer şehrinde, Çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden Türkmen kanını akıtmaya başladılar ve köreltilmiş vicdanlar bu olaylar karşısında sesiz kalmaktadır. Amerikan güçlerinin ve Milli muhafız güçlerinin uzun zamandır devam eden ablukası, Telafer halkının evlerine baskınlar düzenlemek, gelişi güzel tutuklamalar şeklinde devam ediyordu.
    Bilindiği gibi Milli muhafız güçlerinin tamamına yakını bilinen bazı partilerin milis güçleridir ( peşmerge ve bedir tugayları ) ve yasa tanımaksızın istediklerini yapıyorlardı, bunlar geçmişte ceryan eden olaylardı, ama 01.09.2005’ten beri Amerikan ve Milli muhafız güçleri, ağır top, tank ve hava güçleriyle saldırıya geçtiler, hedef belirtmeksizin yapılan bu saldırılar sonucu binlerce Türkmen ailesi evlerini terk edip yaaükın köy ve kaabalara sığındı veya açık arazilerde çadırlarda yaşamak zorunda bırakıldı, bu arada evleri tek tek yıkılıyor, tarihi değeri olan ne varsa, cami ve vakıf binaları tahrip ediliyor.
    Feluce ve İmamlar köprüsü için sarsılan vicdan sahibi zevat, ister içerde, ister dışarda Mısır’ın El-Ezher‘inde veya Filistin, Suriye ve İran camilerinde, İslam dünyasında ve insan haklarına inanan hür dünya ülkelerinde Feluce ve Necef’teki Iraklıları kurtarmak için çırpınırken, bugün Telafer için suskun, boynu bükük olayları seyretmekle yetiniyor.
    Acaba Telaferde akan kanlar değersiz midir? Acaba Türkmenlere ait olan bu kan ikinci sınıf bir kanmıdır? Yoksa bazı partilerin desteklediği bu saldırının arkasında başka niyetler mi vardır?
    Irak’ın demokratikleşmesi beklentisi bir rüya gibi gün ışığıyla birlikte dağılmaya başladı ve bazı parti başkanları ve yöneticilerinin açıklamaları bir seraptan öte gitmediğini gördük.
    Bizler TMH olarak şiddet ve terörü ret ederken, Telaferde Türkmenlere yapılan zülümü Protesto eder lanetliyoruz ve tüm askeri harekatın derhal durdulurmasını talep ediyoruz, tüm milli güçlerin Telafer halkının yanında yer almasına çağırıyoruz.
    Bu arada Bileşmiş Milletleri, İslam Konferansını, Arap birliği, tüm insan hakları örgütlerini ,Irak Ulema heyetini, Necef’teki dini danışma kurulunu ve Sunni konferansını bu katliamı durdurmak için müdahale etmelerini talep ediyoruz.
    Özelikle Askeri operasyon kumutanının son açıklaması ( kısa sürede Felucede yapılan bir saldırının benzerini Telaferde gerçekleştireceğiz) ışığında müdahalede hızlı olunması gerekecektir. Felucemiz diye bağıranlara sesleniyoruz, Telaferimiz diye bağırsınlar.
    Tanrı Türkmenleri korusun.
    Yaşasın Türkmenler.

  34. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    SADECE İNSAN OLARAK NE TEPKİ VERDİNİZ ALLAH’A EMANET OLUNUZ

  35. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 26, 2007 | Reply

    ÖLÜLER DEMOKRASİYİ SEVER Mİ?

    ■ ALTAY GÖKBÖRÜ

    Bir sorum var. Sizce ölüler demokrasiyi sever mi? Düşüncelerini özgürce açıklama, istedikleri kişiye oy verme, özgür yaşama gibi hakları var mıdır? Sâhi ölüler özgürlüğü sever mi? Ne dersiniz? Bu konuda bir düşünceniz var mı? Bazılarının var.

    Diyorlar ki; “Kürt sorununa demokratik çözüm”. Bu cümle üzerinde düşünelim biraz. Kürt, sorun, demokratik, çözüm. Nedir bunlar? Şöyle açıklayabiliriz sanırım. Önceleri ortada bir sorun yok. Sonra Kürtlerin aklına birden, “bağımsız devlet” düşüncesi geliyor. Sonra bunu sağlayabilmek için sorun yaratıyorlar. Daha sonra yarattıkları sorunla ilgili, “Biz bu sorunu ‘demokratik yolla’ çözmek istiyoruz” diyorlar. Peki demokratik yol nedir?

    Bedirhanlar + Şeyh Saitler + Seyyid Rızalar + Barzanîler + Öcalanlar = Ölüm…

    On binlerce ölü, şehit, yaralı. Peki, her zaman sonu “ölüm” olan bu soruna, demokratik çözüm nasıl bulunur? Demokrasi, halkın düşüncelerini yansıtabilmesi değil midir? Peki, bu sorunun çözümünde halk düşüncelerini nasıl yansıtacak? En değerli şeylerini, canlarını veren insanlara da sorulacak mı, bu konudaki düşüncen nedir diye? Onlarında düşüncelerini, özgürce açıklayabilmelerini sağlayabilecek misiniz? Yoksa…

    Sadece on binlerce insanımızın canlarını alanlara mı soracaksınız, düşüncen nedir diye? Yani bir evi basıp, ev sahibinin çocuklarının öldürülmesi sorununu, çocukların katillerine mi soracaksınız? Onların istediklerini yapmaya “demokrasi” mi diyeceksiniz?

    Peki, size soruyorum. Biri gelse, dese ki, bundan evinin bir odasında ben oturacağım, kızın da bana hizmet edecek. Ne dersiniz? Yoksa onlara da mı “demokratik çözüm” diyeceksiniz. Hiç sanmıyorum. Öyleyse bize neden öyle diyorsunuz? Yoksa siz insansınız da, biz mi değiliz?

    Bu yazımda aslında çok daha farklı bir konuyu ele almayı düşünüyordum. Ama son günlerde yaşanan olayları görünce, Türkiye’nin bir numaralı sorunu olduğu ve yüzlerce, binlerce yazının bile yetmeyeceği düşüncesi oluştu.

    Başbakanımız bir süre önce “Kürt sorunu” sözünü söyledi, ardından da Bülent Arınç ve diğerleri bunu tekrar ettiler. Aynı günlerde PKK’nın yasal organı DEHAP ve birkaç tane tabela partisi ile birkaç tane dernek, Kürt sorunun ancak demokratik çözümle sağlanabileceğine ilişkin sözler söylediler. Askerlerimizin operasyonları durdurması gerektiğini söylediler.

    1984’den günümüze yaklaşık 30 bin insanımızı kaybetmişiz. Çocuklar, bebekler, kadınlar, siviller, askerler, polisler, öğretmenler çok sayıda insanımız şehit edilmiş ve hâlâ edilmekte. Bunu yapan kim? PKK. PKK kim? Kendisini “Kürtlerin kurtarıcısı” gibi gösteren ve ne yazık ki, çok sayıda Kürt’ünde öyle algıladığı terörist örgüt. Yani ne demek Kürt sorununa demokratik çözüm? Bunun adı, katillerinle birlikte yaşamak demek. Bunun adı, katillerine istediğini ver demek.

    Kaç kişi vardır, babasının katili ile aynı yeri paylaşabilecek ya da ona istediğini verebilecek? Tek kişinin bile çıkacağını sanmıyorum. O halde neden bizden böyle bir şey istiyorlar, bazıları? Çünkü bugünün Türklükle, hesaplaşma günü olduğunu sanıyorlar.

    Peki, şöyle sorsam: Gerçekten Kürt sorununa, demokratik çözüm olabilir mi? Bu soruya verilecek yanıtın evet olabilmesi için ancak ve ancak yazımın başında sorduğu “Ölüler demokrasiyi sever mi” sorusuna “evet” yanıtının verilmesi gerekir. Aksi takdirde bu konudaki demokrasi söylemlerinin hiçbir geçerliliği olmayacaktır.

  36. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    BENİM KARARIM
    Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklar çürüktü, temelsizdi. Gerçekte içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini sağlamaya çalışmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti onun istiklâli padişah, halife, hükûmet, bunların hepsi anlamı kalmamış birtakım boş sözlerden ibaretti.
    Neyin ve kimin dokunulmazlığı için kimden ne gibi yardım sağlanmak isteniyordu?
    O halde ciddî ve gerçek karar ne olabilirdi?
    Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milIî hâki’miyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!
    İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
    MUSTAFA KEMAL

  37. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    AZİZ MİLLETİME TAVSİYEM
    Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunutavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek basının üstünekadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyitahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın
    MUSTAFA KEMAL

  38. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    MİLLİ SIR
    Bu son sözlerimi özetlemek gerekirse, diyebilirim ki, ben milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme kabiliyetini, bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak mecburiyetinde idim
    MUSTAFA KEMAL

  39. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Hrant DİNK’in ölümünden sonra yaşananların ardından, VATAN’ı için DİYARBAKIR Lice’de şehit olan J.Komd.Astsb.Kd.Çvş.Kadir AYDIN’a ithafen yazılmıştır.
    RUHUN ŞAD OLSUN.

    EY KOCA DÜNYA BEN DE ÖLDÜM

    Ey koca dünya bende öldüm,
    Belli ki hiç birinizin haberi yok,
    Hem de DİNK’ten sadece bir gün önce,
    Ama sen ne duydun, ne gördün, ne de umursadın…

    Ölümümden hemen sonra kameralar gelmedi oraya,
    Halk’ta toplanmadı ellerinde karanfil ve mumlarla,
    Hiçbir devlet büyüğü ve Amerika da kınamadı ölümümü,
    Ve yazmadılar adımı mezar taşımdan başka, hiçbir yere…
    Halbuki benim adım öz ve öz Türkçe idi. “Kadir AYDIN”
    Okunması, söylemesi ve yazılması onunkinden daha kolaydı,
    Ama anmadı beni babamdan gayrı kimse, onu andıkları gibi,
    Ve yazılmadı başka hiçbir yere adım, anamın yüreğinden başka…
    Ben gencecik fidandım, daha hiç tomurcuk vermemiş,
    Ve soldurdular beni Lice’de, hayatımın baharında,
    Beni de vurdular, ben de öldüm, bilmem duydunuz mu?
    Ama bulamadılar beni vuranları 32 saatte, belkide hiç aramadılar…
    Ben kendi vatanımda, vatanımı vatansızlardan korumak için öldüm,
    Ben Türk’tüm, adım Türkçe, ama öğrenemedi adımı hiç kimse,
    Bir kez bile manşet olamadım ya o gül yüzümle gazetelere,
    İşte EY KOCA DÜNYA BEN ASIL O GÜN ÖLDÜM…

  40. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    ATATÜRK’ÜN SÖZLERİ

    “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir… Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni
    alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır…”

    “Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

    “Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.”

    “Türk milleti güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır.”

    “Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir halktır.”

    “Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir.”

    “Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.”

    “Büyük şeyleri büyük milletler yapar.”

    “Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı.”

    “Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım.”

    “Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur.”

    “Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur.”

    “Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir… Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

    “Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.”

    “Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”

    “Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tesbit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layik olmak için bugün çalışmak lazımdır.”

    “Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir gelecege layık ve aday olan bir millettir.”

    “Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.”

    “Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı.”

    “Bizim halkımız, menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil tam aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine gerekli olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada dinleyicilerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, ve isçilerdir. Bunların hangisi diğerinin muarizi olabilir?”

    “Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir?”

    “Bugün vardığımız barışın ebedi barış olacağına inanmak safilik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta, asla gecikmeyeceğiz.”

    “Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.”

  41. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    İŞTE SİZ BUNDAN DOLAYI YOK YOK SİZ ANLADINIZ ONU İYİ GECELER

  42. Yazan:M Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Sayin Türkoğlu,

    Sitemize katkilarinizdan dolayi tesekkürler. Mesajlariniz yazarin çabasinin bosa gitmedigini Ilber Ortayli’nin ise bazi konularda yanildigini bir kez daha göstermesi açisindan çok faydali olmus.

    Muhabbetle

  43. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Sayin Turkoglu,
    Duygu somurusunu birakin. Sehit Kadir Aydin’in cenaze torenine bakin kimler katilmis : “Şehit olan Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Kadir Aydın’ın cenazesi, askeri ambulansla Bostanlı Beşikçioğlu Camii’ne getirildi. Düzenlenen askeri törene, İzmir Valisi Oğuz Kaan Köksal, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Alev Gümüşoğlu, İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, belediye başkanları, siyasi parti il başkanları, dernek temsilcileri ve askeri erkan katıldı. Ayakta zor duran acılı baba Ahmet Aydın, başsağlığı dileyen bir paşanın elini tutarak, “Paşam hoş geldiniz. Paşam düğünümüz var, gelin edemedik ama böyle yaptık. Askerin düğünü böyle olur. Devlet millet için bir tane daha evladım var. Oğlum şehit olmuş, peygamberlikten bir önceki mevkiye ulaşmış ne mutlu bana” dedi. Babanın bu sözleri komutanları ve katılanları duygulandırdı.
    Baba Aydın, törene gelen Vali Köksal ve Ege Ordu Komutanı Orgeneral Sarıışık’a “Vatan sağolsun, millet sağolsun, devlet sağolsun” dedi.
    Cenaze törenine katılan anne Nurcemal Aydın’ın da ayakta güçlükle durduğu gözlendi. Kendisini teselli eden bayan jandarma astsubayına sarılan anne, astsubayın elini tutarak öpüp kokladı. Şehit annesini teselli eden bayan astsubay da şehit annesinin elini öperek sarıldı ve teselli etmeye çalıştı. Kılınan cenaze namazında şehidin babası Ahmet Aydın ve kardeşi Volkan Aydın saf tutarken, kız kardeşi Ayşe Aydın gözyaşlarına hakim olamadı. Ellerini açan baba ve kardeş dakikalarca dua etti. Tören boyunca ağlamayarak tepkisini gösteren baba Aydın, saf tutarken gözyaşlarına hakim olamadı. Türk bayraklı şapka giyen şehidin kardeşi Volkan Aydın ise, ağabeyinin tabutuna sarılarak ağladı.
    Askeri araca bindirilen oğlunun tabutuna son defa sarılan baba, el sallayarak “Güle güle oğlum” dedikten sonra oğlunu son yolculuğuna uğurladı. Törende ellerine Türk bayraklarını alan vatandaşlar, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Askere uzanan eller kırılsın” sloganları attı. Düzenlenen askeri törenin ardından şehidin cenazesi, Kadifekale Hava Şehitliği’nde toprağa verildi.”

    Siir bastan sona yalanlarla kurulu. Duygu somurusune sehitleri karistirip ismi kolay okunuyor gibi zirvalarla herseyi kirletiyorsunuz. Samast adi cok mu kolay okunuyor? Ne alaka yani???

    Yok Turkmenler katlediliyormus da yok bilmem neymis de. Kerkuk sitelerinin hangisinde var bu katliamlar. Yalan soyluyorsunuz utanmadan yuzumuze baka baka. Iki milleti birbirine dusman etmeye calisiyorsunuz ama oyununuza gelmeyecek bu millet. Ne yaparsaniz yapin Irkciliginiz, fasizan tavirlariniz, anti-demokratliginiz sizlerle son bulacak. Insallah gelecek nesil bunlarla vakit harcamayacak. Gelecekte Turkiye tum halklarin kardesce yasadigi bolge degil dunya onderi bir ulke olacak.
    Ayrica sagdan soldan yazi bulup buraya kopyalamayi birakin da yukardaki yazida “gercek” olmadigina inandiginiz ne var onu soyleyin. Deyin ki mesela “biz 6-7 eylulde hickimseyi oldurmedik” “deyin ki her vatandasimiza hakkini verdik” “irkcilik yapmadik” ..
    Bunlari soyleyemeyecekseniz sagdan soldan yazi yapistirip ortaligi gereksiz bilgi coplugune cevirmeyin. Yalanlari baskalarina satin…

  44. Yazan:türkoğlu Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Matematik sevinç dolu bir şeydir. Çünkü “bilmek”, korkuyu azaltır. Matematik, deli adamların çocuklara gıcıklık olsun diye uydurduğu bir saçmalık değil, hayatın kendisidir; kendisindendir.

  45. Yazan:M Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Fatih Bey,

    Türkoglu adli okurumuza haksizlik etmissiniz. Fethi Bey’in sitesine gidin de
    ilim-irfan alin biraz 🙂

    http://www.izlenimler.net/2007/02/22/sanli-bayragimiz/

    Dostlukla

  46. Yazan:levent Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Fatih bey, bugünkü milliyetçilik tartışmaları çok amaçlı bir politik
    gerilim filmi olarak sürüldü piyasaya.
    Çevirmek istediği dolapları ulusalcılık paravanıyla kotaramayanlar, daha
    geniş bir kesimide oyuna çekmeye çalışıyor. Bence tantana bundan.
    Bugünkü konjoktürel ortamda yanlış anlamalara, dahası tepkilere
    yol açabiliyor bu konu. İlginç yaklaşımlarla milliyetçilik kah İslamın karşı
    sına çıkarılmaya çalışılıyor; Kah tahrik edilerek gerilim yaratılmak sureti
    ile sivil siyaset bloke edilmek isteniyor. Geçmiş hınçlar gereksizce dışa vuruyor bu arada. Asıl olan ise, bölgede yeniden oluşturulmak istenen
    haritalar. İnsanımız endişeleniyor.. Unutmayalımki bu ülke,
    İmparatorluk sonrası oluşturulan yeni haritalara çok bedel ödedi. Göç
    yollarında Balkanda, Kırımda tarifsiz acılar yaşandı. Hassas bir konu. Suistimal edenleride var. Siyasi çıkar umarak gerilimi tırmandırmaktan
    murat, parçalı ve güçsüz iktidar yaratmak. Milliyetçilerin bu oyuna
    alet olmayacağını umarım.
    Saygılar Levent.

  47. Yazan:ahmet mete Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Yazıyı titizlikle okudum.Değerlendirmeme başlıktan başlamak isityorum;”Gamalı Haç” efendim,yazar bu başlıkla dikkat çekmek istemiş olabilir.Bu yönten özellikle gazetecilerin yaptığı bence içerisinde samimiyet olmayan okuyunun kandıkrıldığı bir yöntemdir.
    Ben “hilâl”in hiçbir yerinde haç görmedim(bunun kelimenin her iki anlamında söylüyorum,tevriyeli olarak)ama illa görmek isteyenlere son dönemlerde özellikle rastlıyorum ki bunlar zahiren aydın batında ise “fikir cüceleri” amaçları devamlı birilerini hedef göstererk gri propaganda yaparak Türk milliyetçileri zanlı sandelyesine oturtmaktır.Arif olan bu millet serüveni başından beri seyrediyor, değerleriyor.Bu tip fikir cüceleri işlerine ve kitaplarına uymadığı zaman şunu şöylerler:”Aman canım millet her zaman doğru düşünmeyebilir zaman zaman doğru gösterilmelidir.” İşte fikir cücelerimizin anlayamadığı nokta;bu millet “ariftir”
    Şimdi millet kelimesini çok kullandım farkındayım ama kasıt olduğunu belirtmek isterim;çünkü millet olmak kolay değil, özellikle bir millet, millet olmayı hak etmişse o bu millettir.
    Yazarımızın Türk şiirin zirvesi aruzun banisi,toplumun aynası,tefekkürün gözyaşları olan Akif’ten örnek vererek ırkçılığın kötülüğünden bahsetmiş.Irkçılık adı altında Türk milliyetçiliğine göndermelerde bulunmuş(gri propogandaya devam etmiş.) Evet açık olmak lazım ben insan haklarına,demokrasiyi siper olarak kullanarak saklanacak cücelerden değilim.Türk milliyetçiyim bu gurur kaynağımdır.yazılan bu yazıların muharrirleri de net ve açık olurlarsa sevinirim,çünkü hedefleri ortadadır.
    Akif!ten bir örnekte ben vereyim.”Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl”şimdi bu mısraı nereye koyacağız.hemen belirteyim bu mısraı Akif’in ırkçı bir anlayışta olduğunu söylemek için yazmadım;çünkü öyle olmadığını biliyorum.Zaten ırkçılık fevri olaylar hariç bu iklime uğramamıştır.Almanların Irkçılıkları ile Türk milliyetçiliğini aynı kefeye koyma anlayışı bilimin neresinden alınmış çözemedim.Sosyolojik bir gerçek biz müslümanız.Müslamanın hayat anlayışında ırkçılık yoktur,kaldı ki insanlar ırkçı olsa bunu niçin saklasınlar.Hele Türkiye’nin bugünkü şartlarında….
    Tekliet-ı mahsusa Enver Paşa Turan ilerine gitmeden o bölgeye de gidip teşkilatlanmayı sağlamıştı bilinmesinde fayda addediyorum.
    Miliyetçiliği değerlendirirken kültür öznesi unutulmamalıdır,kültür değerlerine vurgu yapılmayan ırk üzerinden yürütülen miliyeetçilik ölü doğmuş çocuk gibidir.
    Kültür denlince Türk milliyetçiliğinin abidesi olan Orhun Anıtlarından ve sözlü gelenekten değerlendirme yaparsak doğru bir değerlendirme yapılmış olur ki bizim anlayışımızın temelleri şifreleri o gelenekten gelir.
    Hilâl ve kurtu milliyetçiler kulanıyor bundan arkadaşlar rahatsız oluyor:))))
    İlahi siz niye rahatsız oldunuz ki yoksa gamalı haç kullanılmasını mı tercih ederdiniz,tercih sizin sizin ama bizim tercihimiz budur hoşunuza gidip gitmemesi sizin bileceğiniz bir iş.
    Bir de şu mozaikçilere iki kelam sizin halk anlayışınız Diyarbakır’daki hadep il başkanı gibi mi eğer değilse lütfen söyleyin biz de bilellim.Biz anlayışımızı dilimizin döndüğünce izah ettik.
    Anadilde eğitim meselesini geniş bir ortamda tekrara değerlendireceğim,çünkü bir saçmalıkta orda var.Bir cümleyle anayasaya karşı gelmişsiniz ki sakat bir anlayış hani demokrasiden bahsediyorsunuz ya onun enstürümanlarından biri de anayasadır.İlgili madde:MADDE 42 Türkçe’den başka hiçbir dil,eğitim ve öğretim kurumlarındaTürk vatandaşlarının ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemnez.
    Kanun böyle diyor şindi siz elbette kanunu da eleştireceksiniz.görüyorsunuz ki hamasetten değil kanundan kültürden bahsediyorum.
    Kültür meselesini anlatan kitaplar özellikle bazı arkadaşlar samimi tavsiyemdir.
    Türkçe’nin Sırları;Nihat Sami Banarlı, Kültür Köprüsü; Nihat sami Banarlı,Mehmet Kaplan;Nesilerin Ruhu,Osman Yüksel SErdengeçti’nin bütün eserleri,Ahmet Hikmet Müftüoğlu;Çağlayanlar,Türkçülüğün Esasları;Ziya Gökalp,Erol Güngör;Tarihte Türkler ,Türkçe’nin Karanlık Günleri ;Necmettin Hacıeminoğlu,Yavuz Bülent Bakiler’in tüm eserleri….bu eserlere bir göz atarlarsa arkadaşlar biraz daha anlamlı konuşabilirler.(sözüm gideceği yere ulaşmıştır umarım)
    Son söz Türkoğlu sözler için teşekürler.Allah millete zeval vermesin!

  48. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Ahmet Mete Bey,

    Yazıyı titizlikle okudum.

    Bunu birazdan gorecegiz.

    Değerlendirmeme başlıktan başlamak isityorum;”Gamalı Haç” efendim,yazar bu başlıkla dikkat çekmek istemiş olabilir.

    Gamali Hac mi? Nerde? benim yazimda oyle bir ibare yok? Titizliginiz buysa isimiz var demektir..

    Bu yönten özellikle gazetecilerin yaptığı bence içerisinde samimiyet olmayan okuyunun kandıkrıldığı bir yöntemdir.
    Ben “hilâl”in hiçbir yerinde haç görmedim(bunun kelimenin her iki anlamında söylüyorum,tevriyeli olarak)ama illa görmek isteyenlere son dönemlerde özellikle rastlıyorum ki bunlar zahiren aydın batında ise “fikir cüceleri” amaçları devamlı birilerini hedef göstererk gri propaganda yaparak Türk milliyetçileri zanlı sandelyesine oturtmaktır.

    Simdi yazinin neresinde hac yaziyor? Oncelikle size bir Turkce sozluk lazim, gozluk lazim, ne biliyim Hilal’i Hac diye okumanin problemini cozecek sey her ne ise ondan lazim. Onu elde ettikten sonra size Orhan Pamuk ve yedi fikir cucesi ile yardima gelecegiz.

    Arif olan bu millet serüveni başından beri seyrediyor, değerleriyor.Bu tip fikir cüceleri işlerine ve kitaplarına uymadığı zaman şunu şöylerler:”Aman canım millet her zaman doğru düşünmeyebilir zaman zaman doğru gösterilmelidir.” İşte fikir cücelerimizin anlayamadığı nokta;bu millet “ariftir”
    Şimdi millet kelimesini çok kullandım farkındayım ama kasıt olduğunu belirtmek isterim;çünkü millet olmak kolay değil, özellikle bir millet, millet olmayı hak etmişse o bu millettir.

    Ben o cumleleri nerde demisim bir de onu gosterirseniz sevinirim…

    Yazarımızın Türk şiirin zirvesi aruzun banisi,toplumun aynası,tefekkürün gözyaşları olan Akif’ten örnek vererek ırkçılığın kötülüğünden bahsetmiş.Irkçılık adı altında Türk milliyetçiliğine göndermelerde bulunmuş(gri propogandaya devam etmiş.) Evet açık olmak lazım ben insan haklarına,demokrasiyi siper olarak kullanarak saklanacak cücelerden değilim.Türk milliyetçiyim bu gurur kaynağımdır.yazılan bu yazıların muharrirleri de net ve açık olurlarsa sevinirim,çünkü hedefleri ortadadır.

    Ben de Komunistim…

    Akif!ten bir örnekte ben vereyim.”Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl”şimdi bu mısraı nereye koyacağız.hemen belirteyim bu mısraı Akif’in ırkçı bir anlayışta olduğunu söylemek için yazmadım;çünkü öyle olmadığını biliyorum.

    Ondan degildir … Yazmamissinizdir cunku biri cikar Akif Arnavut der ters kose yapar diye cekinmissinizdir..

    Zaten ırkçılık fevri olaylar hariç bu iklime uğramamıştır.Almanların Irkçılıkları ile Türk milliyetçiliğini aynı kefeye koyma anlayışı bilimin neresinden alınmış çözemedim.Sosyolojik bir gerçek biz müslümanız.Müslamanın hayat anlayışında ırkçılık yoktur,kaldı ki insanlar ırkçı olsa bunu niçin saklasınlar.Hele Türkiye’nin bugünkü şartlarında….

    Bir insanin hem Musluman hem de Turk Milliyetcisi olmasi oxymorondur.

    Tekliet-ı mahsusa Enver Paşa Turan ilerine gitmeden o bölgeye de gidip teşkilatlanmayı sağlamıştı bilinmesinde fayda addediyorum.

    Bu Enver Pasa hani Sarikamis’ta 90.000 Vatan evladinin sehit olmasini saglayan insan degil mi? Hani tum komutanlar kendisini uyarip hava sartlarini anlattigi zaman dinlemeyen.. Hani olumlerden sonra tum medyaya konu hakkinda haber sansuru koyan Enver Pasa… Hani Osmanliyi batiran pasalarin en basindaki katil pasa!

    Miliyetçiliği değerlendirirken kültür öznesi unutulmamalıdır,kültür değerlerine vurgu yapılmayan ırk üzerinden yürütülen miliyeetçilik ölü doğmuş çocuk gibidir.

    Bu cumleye eywallah…

    Kültür denlince Türk milliyetçiliğinin abidesi olan Orhun Anıtlarından ve sözlü gelenekten değerlendirme yaparsak doğru bir değerlendirme yapılmış olur ki bizim anlayışımızın temelleri şifreleri o gelenekten gelir.

    Turk kulturunun degil de kafatasci fasist paganlarin ki ordan gelir. Geri kalanlarin cogu Muslumanliktan gelir. Ermenilerden, Kurtlerden, Rumlardan gelir…

    Hilâl ve kurtu milliyetçiler kulanıyor bundan arkadaşlar rahatsız oluyor:))))

    Evet cunku kafatascilar hilali kullaninca hilal kurtlaniyor… saginda solunda gamalar cikiyor…

    İlahi siz niye rahatsız oldunuz ki yoksa gamalı haç kullanılmasını mı tercih ederdiniz,tercih sizin sizin ama bizim tercihimiz budur hoşunuza gidip gitmemesi sizin bileceğiniz bir iş.

    Walla ben sahsen Gamali hac kullanmanizdan hic rahatsiz olmam. Hatta Kurt kullanmanizdan da rahatsiz olmuyorum. (Turkes rahatsiz olurdu gerci, bir yayla toplantisinda indirin o kurdu pagan heriflerdiye bagirdigini hatirliyorum-mealen-)

    Bir de şu mozaikçilere iki kelam sizin halk anlayışınız Diyarbakır’daki hadep il başkanı gibi mi eğer değilse lütfen söyleyin biz de bilellim.Biz anlayışımızı dilimizin döndüğünce izah ettik.

    Yukarda yaziyla alakali tek kelime etmeden nasil izah bu… Aynen arkadasiniz Turkoglu gibi birsuru kel alaka yargi… Nerde yazi ile ilgili itirazlariniz… Nerde “yok Ataturk kimsenin kafasini keserim demedi” “hayir 6-7 eylulde kiliselere saldiracak kadar mide bulantici asagilik yaratiklar olmadik” soylemleriniz??
    Ben Turk milliyetcilerine karsi oldugum kadar Kürt milliyetcilerine de Japon milliyetcilerine de karsiyim. Icinde “irk” olan herseye karsiyim… Ama kulturel ozellikleri ile gelen dilini, gelenegini engellemeye varirsa bu noktada yapilacak cikislara dikkatli soylemlerle karsi degilim. Bu manada Almanya ve Yunanistandaki Turkler’e Turkce okuma ogretme yazma sarki soyleme, dinini yasama, geleneklerini koruma haklarinin verilmesine tam destek verdigim gibi ayni haklarin Turkiyedeki Kurtlere, Kuzey Iraktaki Turkmenlere de verilmesinden yanayim. Benim midemi bulandiran haklari kendileri icin isteyip baskalarina vermeyenler…

    Anadilde eğitim meselesini geniş bir ortamda tekrara değerlendireceğim,çünkü bir saçmalıkta orda var.Bir cümleyle anayasaya karşı gelmişsiniz ki sakat bir anlayış hani demokrasiden bahsediyorsunuz ya onun enstürümanlarından biri de anayasadır.İlgili madde:MADDE 42 Türkçe’den başka hiçbir dil,eğitim ve öğretim kurumlarındaTürk vatandaşlarının ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemnez.
    Kanun böyle diyor şindi siz elbette kanunu da eleştireceksiniz.görüyorsunuz ki hamasetten değil kanundan kültürden bahsediyorum.

    Yukarda yazdim… Tabiki buradan Almanyadaki Turklere de Yunanistandaki Turklere de bu 42.maddenin uygulanmasinda bir sakinca gormuyorum derseniz sizi diger kafatascilardan ustun tutacagim… Cunku en azindan tutarli olursunuz…

    Kültür meselesini anlatan kitaplar özellikle bazı arkadaşlar samimi tavsiyemdir.
    Türkçe’nin Sırları;Nihat Sami Banarlı, Kültür Köprüsü; Nihat sami Banarlı,Mehmet Kaplan;Nesilerin Ruhu,Osman Yüksel SErdengeçti’nin bütün eserleri,Ahmet Hikmet Müftüoğlu;Çağlayanlar,Türkçülüğün Esasları;Ziya Gökalp,Erol Güngör;Tarihte Türkler ,Türkçe’nin Karanlık Günleri ;Necmettin Hacıeminoğlu,Yavuz Bülent Bakiler’in tüm eserleri….bu eserlere bir göz atarlarsa arkadaşlar biraz daha anlamlı konuşabilirler.(sözüm gideceği yere ulaşmıştır umarım)

    Okumak guzeldir… Mesela siz de basliktan baslayabilirsiniz…

    Son söz Türkoğlu sözler için teşekürler.Allah millete zeval vermesin!

    Amin…

  49. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Levent Bey,
    Soylediginiz seylerin hemen hepsi dogru.
    Ben de “Cok saf olalim, her denileni kabul edelim” demiyorum ama Turkiyenin disarda olan herseye “korku” tepkisi vermesi de bana akillica gelmiyor. Devamli Hain ve vatani satanlardan bahsediliyor fikir uretmeye kalkarsaniz. Mesela bunlardan biri irak’in uce bolunmesi.
    Yugoslavyanin uce bolunmesini isteyen bizler degil miydik? Nedendi birlikte yasayamayacaklarina kanaat getirmistik. Ve ben bugune kadar bir kisi bile gormedim “keske beraber yasasalardi” diyen…
    Irak’ta olup bitene de biraz bu acidan bakmak lazim. Sunnilerle siiler birlikte yasamiyorlar. Hergun kan dokuluyor. Onlarca kisi olduruluyor. Belki ayrilsalar ulkelerinin isgal altinda oldugunun farkina varirlar. Biz karsiliginda ne diyoruz? Kurdistani kurdurmayiz… O zaman bul bir cozum… Baristir Sunnilerle Siileri…

    Turkiye’nin kirmizi cizgilerini kim cizdi bilmiyorum ama ilginc cizgiler bunlar. Vali oldurmeye calisan askerinden daha cok, yakalanip kafasina cuval gecirilen askerine dikkat eden cizgiler bunlar. Hadi cidden oldurmeye calismiyorlardi ve kafalarina cuval haksiz yere giydirildi diyelim, o zaman “Komsu ulkenin cumhurbaskanini gecmiste bir teroristle oturdu” diye “asiret resisi” deyip sonra gorusmeyen bol firfirli omuzu olan pasalarimizin, askerini asagilayan Amerikan komutanina “lutfen artik cuvalci pasa diye cagirmayalim, meseleyi unutalim” demesine ne demeli?

    Kibris,AB,Kurt bolgesi, Ermeniler, Rusya, Amerika, Yunanistan, Kibris… Bunu insan olarak yapsaniz paranoyak derler…
    Hurmetlerimle…

  50. Yazan:ahmet mete Tarih: Şub 27, 2007 | Reply

    Fatih Bey,
    Başlıkla ilgili değerlendirmem sizi biraz kızdırmış zannımca.Ben de kızdırması için o şekilde yazdım aynen sizin gibi.Sizinle temelden anlaşmayacağımız konular aşikar.
    Ben Türk milliyetçiliğinin “kültür” boyutunda olması gerektiğinden bahsediyorum;ancak siz de milliyetçilikle ilgili bir sindirim problemi olduğu ortada,yapabileceğim bir şey yok.Akf’in Arnavut olduğu’nu söyleyerek ufkumu genişlettiniz!..Anlaşamadığımız temel nokta şu:”siz müslüman olan birinin Türk miliyetçisi olamayacağını düşünüyorsunuz”
    Bir söz de ben ilave edeyim:”Vatan sevgisi imandandır.”
    Beni en çok kızdıran kurduğu cümlenin akislerini bilmeyen bir fikir cücesinin kafatasçı yakıştırmasıdır ki kötü söz sahinin olsa gerek.Böyle bir ifade kullanmanız bana da istediğimi kullanma hakkı verir.aynı kulnaıma devam ederseniz ben de size uygun yakıştırma çok.Malum biz kırk kişiyiz kırkımızda birbirimizi biliriz.Orhan Pamuk ve yedi cücler sizin şahsınızda Allah!a emanet,isterseniz bir de Yaşar Kemal gerillası göndereyim.
    Türkoğlu arkadaşım ve gönüldaşım hani sizin şu birbirini onaylayan üretmeyen sadece yorum yapan arkadaşlarınız gibi.Sizi gene kızdırdım galiba ama siz tahrik ediyorsunuz.
    Bir not Türkeş Erciyes Kurultayında benzer cümleleri kullanmıştır;ancak pagan kelimesini hatırlamıyorum siz uydurmuş olmayasınız!Kurt elbette bir semboldur.Türk’ün beş bin yıllık tarihden gelir ve bu söylediğim slogan falan değildir,(Ergenekon Destanı,Bozkurt Destanı)kimsenin kurt olmaya falan niyeti yok çok evhamlanmışsınız.
    Şu Ermeni’den Rum’dan Müslümanlıktan gelir ifadesi açarak ifade ederseniz önceki cümleyle beraber sevinirim çünkü kültürün ne olduğunu bilmediğiniz kanaati uynda bende.
    Benim hiçbir insan evladıyla meselem olamaz lakin benim değerlerimle derdi olanların karşısındayım işin özü budur;inandığımızı elbette savunuruz bundan imtina etmeyiz.Tevfik Fikret’ten bir söz:”Hak bildiğin yolda yalnız da olsan yürüyeceksin.”
    Saygılar

  51. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 28, 2007 | Reply

    Ahmet Mete Bey,
    Mesela biri size birsey sorunca o soruya cevap verirseniz ve cevaplariniz bittikten sonra yeni argumanlar uretirseniz buna diyalog denir.
    Yok birisinin size yonelttigi sorularin tamamini teget gecer yine dogadan, ciceklerden, agaclardan boceklerden bahsederseniz buna en kibar ifadesi ile monolog denir ve monolog bir kisi ile yapilir.
    Simdi yukarda sizin ilk mesajiniza yonelik olarak yazdigim seyleri tekrar okuyup orada size yonelttigim “Almanyadaki Turklere haklari verilmeli mi?” tarzi sorulara cevap verirseniz sizinle konusmaya devam ederiz.
    Yok “Vatan sevmek imandandir” gibi lanetlenmis sozlerle gelecekseniz pek bir diyalog olusturacagimizi sanmiyorum…

    Yine sunu da soyleyeyim de icimde kalmasin : Insanlara fikir cucesi derken kaba olmadiginizi dusunup sonra kafatasci kelimesine kizmaniz nerden baksaniz komik 🙂

  52. Yazan:ahmet mete Tarih: Şub 28, 2007 | Reply

    Fatih bey,
    Almayadaki Türkler ile hangi meseleye temas etmek istediğinizi idrak ediyorum.Ben dünyanın her yerindeki Türklerin bulundukları toplum içerisinde müreffeh,huzurlu yaşamasını istiyorum,onları rahat görmek hem yaşadıkları ülke için hem de Türkiye için hayırlıdır.Bu noktada önemli bir örnek Bulgaristandaki Hah ve Özgürlükler Hareketidir(HÖH) ki yanılmıyorsam hükümette üç bakanla temsil ediliyorlar.(Tarım Bakanlığı dahil)Bu insanlar bulundukları ülkenin değerleriyle uğraşmıyorlar.
    Bu noktada Ermeni şigali altındaki soydaşlarımızın dertleri elbette bizi ilgilendirir.Bu coğrafyada bu kadar kangren arasında mücadele eden milletimiz elbette kendini koruyacak değerlerini yaşatacaktır ki tarih sahnesinden çekilmesin.Devletimiz ve milletimiz güçlü olursa hem bütün Türk Dünyasına faydalı olur, hem de islam dünyasının temele meselelerine çözüm olur.İsrail-Filistin meselesini çözecek güç bu milletin elinde olsun.Belki düşüncelerim bazı arkadaşlara fazla gelebilir,bütün sorunlarımızı hallattik de bunlar mı kaldı diyeceklerdir.Ancak insanlar düşünebildikleri oranda vardır.
    Efendim derin bilginizi konuşturarak monologtan,diyalogtan falan bahsetmişsiniz.Biraz da empati kursak nasıl olur.Çünkü birçok sorumu es geçmişsiniz,ben de aynı şeyi yaptım.
    Fatih bey laf ebeliğini bırakarak sorularıma cevap verirseniz ben de sevinirim mesala Türk milleti vatanını bölmeye çalışlarla nasıl mücadele etmelidir?Bir diğeri de hadep Diyarbakır il başkanının görüşleri için ne düşünüyorsunuz?

  53. Yazan:fatih demir Tarih: Şub 28, 2007 | Reply

    Ahmet Mete Bey,

    Almayadaki Türkler ile hangi meseleye temas etmek istediğinizi idrak ediyorum.Ben dünyanın her yerindeki Türklerin bulundukları toplum içerisinde müreffeh,huzurlu yaşamasını istiyorum,onları rahat görmek hem yaşadıkları ülke için hem de Türkiye için hayırlıdır.

    Ne guzel. Peki ayni seyi diger milletler icin de istemez misiniz? Ermeniler, Kurtler, Rumlar da yasadiklari ulkelerde rahat etseler , onlar da bakan olsalar, ulkelerinin denetiminde bulunsalar iyi olmaz mi?

    Bu noktada önemli bir örnek Bulgaristandaki Hah ve Özgürlükler Hareketidir(HÖH) ki yanılmıyorsam hükümette üç bakanla temsil ediliyorlar.(Tarım Bakanlığı dahil)Bu insanlar bulundukları ülkenin değerleriyle uğraşmıyorlar.

    Burda ne demek istediginizi anlayamadim. Mesela 1935’te Yahudiler, 1955’te Rumlar 1990’lardan itibaren Kurtler ne gibi degerlerle ugrastilar? Dil hakki, din hakki, iletisim hakki gibi seyleri neden verilmedi…. Halifesi icin savasan insana niye ihanet edildi? Kurtulus savasini kim kazandi?

    Bu noktada Ermeni şigali altındaki soydaşlarımızın dertleri elbette bizi ilgilendirir.Bu coğrafyada bu kadar kangren arasında mücadele eden milletimiz elbette kendini koruyacak değerlerini yaşatacaktır ki tarih sahnesinden çekilmesin.Devletimiz ve milletimiz güçlü olursa hem bütün Türk Dünyasına faydalı olur, hem de islam dünyasının temele meselelerine çözüm olur.İsrail-Filistin meselesini çözecek güç bu milletin elinde olsun.Belki düşüncelerim bazı arkadaşlara fazla gelebilir,bütün sorunlarımızı hallattik de bunlar mı kaldı diyeceklerdir.Ancak insanlar düşünebildikleri oranda vardır.

    Tabiki guclu bir Turkiye herkese yardimci olur. Turkiye tum unsurlarinin akrabasidir. Kuruldugu ilk gunden itibaren yasayan 7,5 milyon Turk ve 1,5 milyon Kurt bu ulkenin milletidir, sahibidir. Ve fasist yonetim gondermemis olsa idi bugun Rumlarin da basina birsey gelse Turkiye kosup yardima gitmelitydi. Ermenileri gondermemis olsa aynisi yine onun icin gecerli idi. Turkiye Cumhuriyetinin devlet degil millet kulturu bunlari gerektirirdi. Turkiye milleti haksizliga karsi her zaman gucsuzun yaninda olmayi tercih etmistir. Ama ulkeyi oyle bir hale getirdiler ki su an sanki Turkiye’nin tek sahibi Turklermis ve dunyada tek yardim edilmesi gereken de Turklermis gibi bir hava estirilmeye baslandi. Iste bu noktada Turk milliyetcilerinin geriye donup kendilerine su soruyu sormalari gerekiyor : Kurtler bu ulkede azinlik mi yoksa milletin bir parcasi mi? Azinlik diyenler artik kafatasciligin ileri asamalarina varmislardir ve onlardan tum azinlik haklarini istemek haktir. Milletin parcasi diyenlerle de neden sag yanini sol yanindan fazla sevesin diyerek bir diyalog olusturulabilir.
    Guclu bir Turkiye dunyadaki tum gucsuzlerin hamisidir. Kurtlerin de muslumanlarin da. Guclu devletlerin ezmekle tehdit ettigi haklarin da.

    Efendim derin bilginizi konuşturarak monologtan,diyalogtan falan bahsetmişsiniz.Biraz da empati kursak nasıl olur.Çünkü birçok sorumu es geçmişsiniz,ben de aynı şeyi yaptım.

    Hayir ben butun sorulariniza cevap verdim…

    Fatih bey laf ebeliğini bırakarak sorularıma cevap verirseniz ben de sevinirim mesala Türk milleti vatanını bölmeye çalışlarla nasıl mücadele etmelidir?

    Elinde silah olanlarla silahla, fikir uretenlerle de fikirle. Bu manada silahli PKK ile ugrasip teroristlerin canimizi yakmasini engellemeye calismak yerine Turkiye Cumhuriyeti’nin fikir uretmekle sorumlu hukumetinin islerine burnunu sokan askerlerin gorevden alinmasi ve yerlerine teroristle mucadele edebilecek birilerinin getirilmesi cok yerinde olur. 100 milyar dolar 1 milyon asker ile 10.000 teroristin hakkindan gelemeyen kisilerinin utanclarindan yerin dibine gecseler yeridir.

    Bir diğeri de hadep Diyarbakır il başkanının görüşleri için ne düşünüyorsunuz?

    Bu soruuza yukarda cevap vermistim ama yine soyleyeyim… Hani Edip Baser’in “yaratik” dedigi adamdan mi bahsediyorsunuz??? Bildigim kadari ile tutuklandi o adam. Kerkuk’e saldiriyi Diyarbakir’a yapilmis sayariz diyen -mealen-… Zaten halki ” ‘Halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ” eden herkesin tutuklanmasinda bir bahis gormuyorum. Kizdigim ayrimcilik. Mesela bir suru kafatasci internet sitesi Samast gibi katilleri yetistiriyo. hepsini topluca hapise tiksalar da icerde birbirlerini yeseler acayip mutlu olurum mesela. Meclis’te gazetesinde Ermeni tohumu, Rum dolu ve benzeri ifadeleri kullananlarinda…. Cunku ifade ozgurlugunu sadece fasist kafatascilara verip digerlerine vermemek kendi icinde yine tutarsiz olur.

    Bakin tum sorulariniza istediginiz gibi cevap verdim. Simdi siz bana acikca cevap verin…
    Yukardaki yazimda yanlis oldugunu gordugunuz sey nedir?

  54. Yazan:M Tarih: Şub 28, 2007 | Reply

    Gazi Üniversitesi öğretim üyesi, siyaset bilimi ve kamu hukuku profesörü Levent Köker’le RADIKAL gazetesinden NEŞE DÜZEL’in yaptigi röportajdan bir alinti :

    Böyle bir tehlike var. Bunun için illa darbe olması şart değil. Bir popülist diktatörlük şeklinde de gelebilir faşizm. Öyle ki, Amerika ve AB’yle ilişkiler Türkiye’deki milliyetçi zihniyetle geriliyor. İkisinin de Türkiye’yi böleceği söyleniyor. Eğer Türkiye’nin ABD ve AB’yle ilişkisi tamamen bozulursa, AB üyeliği imkânsızlaştı diye Türkiye reformlardan büsbütün vazgeçerse ve bu durum finansal krize dönüşürse, Türkiye’nin faşizmden başka yolu olmaz. Türkiye bir otoriter rejime, askeri veya sivil diktatörlüğe kayabilir. Şu anki milliyetçilikle, faşizmin zihniyeti ve otoriter rejimin zemini hazır zaten.

    Bütünüyle çok faydali olan bu röportajin tamamini okumak için :
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=213377

    Dostlukla

  55. Yazan:bakır köy fatihi Tarih: Şub 28, 2007 | Reply

    ahmet mete bey bunlar çok derinde havasızlıktan boğulmuşlar boşver bunlar hiç bir soruya cevap veremez lafa baksana ‘Halifesi icin savasan insana niye ihanet edildi? Kurtulus savasini kim kazandi?
    TÜRKOĞLU

  56. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    http://www.turkintikambirligi.tr.cx/

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATITÜRKÇÜ ŞEHİR SAVAŞÇILARI’NIN BİLDİRİ DAĞITMA YÖNTEMİ

    Türkçü Şehir Savaşçıları dağıtacakları bildirilerde bölgelere göre iki ayrı yol izlemelidir. Türkçü Şehir Savaşçısı’nın hedef kitlesi, Türk Irkının asil bireyleridir. Bu bağlamda Türklerin ezici çoğunlukta olduğu bölgelerde beş’er kişilik iki eylem ekibi oluşturup, caddenin veya sokağın solunda beş, sağında beş kişi olmak üzere, seri ve atik davranarak bildirileri cadde veya sokağın sonuna kadar dağıtıp eylem bölgesinden uzaklaşmalıdır. On kişilik iki eylem ekibinin güvenliğini sağlama almak için, bir Türkçü Şehir Savaşçısı iki adet silah ve dört yedek şarjörle donatılmalıdır.

    Bölgelere göre dağılımdaki ikinci yol, Türkçü eylem ekiplerinin güvenliğini en üst seviyede tutmamızı gerektirir. Bazı Türk yerleşim bölgelerinde yaşayan farklı etnik unsurların bulunduğu bölgelerde ilk aşamada geniş istihbarat toplamalı ve Türk soyluların önceden belirlenmesi, buna bağlı olarak bildirilerin Türk Irkının bireylerine ulaşması sağlanmalıdır. Bu tür bölgelerde on’ar kişilik iki eylem ekibi oluşturup cadde veya sokağın sağında on, solunda on kişi olmak üzere seri ve atik davranarak bildirileri cadde veya sokağın sonuna kadar dağıtıp eylem bölgesinden uzaklaşmalıdır. Yirmi kişilik iki eylem ekibinin güvenliğini sağlama almak için, iki Türkçü Şehir Savaşçısı dört adet silah ve dört’er yedek şarjörle donatılmalıdır. Bölgede Türkçü Eylem ekipleri ile diğer etnik unsurlara mensup kişilerle sıcak çatışma yaşanması durumunda, Silahlı Türkçü Şehir Savaşçıları eylem alanında bulunan, çatışmaya dahil olan bütün farklı etnik unsurları imha etmeli ve Türkçü eylem ekiplerinin güvenli bir şekilde bölgeyi terk etmeleri sağlanmalıdır.

    SAVAŞAN ATSIZ

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATI

  57. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATITÜRKÇÜ SİLAHLI SALDIRI

    Türkçü Şehir Savaşçısı, belirlediği hedef yer ve muhiti incelemeli, harekat yapacağı bölgeyi Türk düşmanlarından daha iyi bilmelidir. Silahlı saldırıyı gerçekleştirecek Türkçü Şehir Savaşçısı veya Türkçü Şehir Savaşçıları, belirlediği hedefe silahlı saldırıda bulunmadan önce gerekli bir şekilde mevzi almalıdır. Mevcut duruma bağlı olarak kamyon, araba gibi taşıtlarla birlikte bir sokak köşesi veya bir duvar arkası mevzi olarak kullanılmalıdır.

    Hedefe silahlı saldırıda bulunacak Türkçü Şehir Savaşçıları yüzlerini kar maskesi ile kapatmalıdır. Saldırıda kullanılacak silahlardan düşen boş kovanların delil olarak aleyhimize kullanılmaması için mermiler üzerinde herhangi bir parmak izinin bulunmamasına özen gösterilmeli ve harekattan sonra kullanılan silahlar imha edilmelidir.

    Türkçü Şehir Savaşçıları harekatlarında her zaman yedek silahlar ve yedek şarjör bulundurmalıdır. Saldırı anında silahın tutuklu kalması gibi sorunlarda, yedek silahı ile Türk düşmanlarını imha etmek için kararlılıkla direnerek sonuca ulaşmalıdır.

    SAVAŞAN ATSIZ

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATI

  58. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATITÜRKÇÜ ŞEHİR SAVAŞÇISI’NIN SORGU USULLERİ VE TATBİKİ

    Türkçü Şehir Savaşçısı, Türklüğün bekası için gerçekleştirdiği harekatlarda gerekli gördüğü durumlarda, Türk düşmanlarını veya yabancı ordu mensupları ve vatandaşlarını tutsak ederek önceden belirlenmiş gizli sorgulama odalarına alıp, sorgu süreci tamamlandıktan sonra bu esirler imha edilmeli, uygun arazilere gece karanlığından faydalanarak gömülmelidir.

    Türkçü Şehir Savaşçısı, sorgulayacağı esire daima sert ve acımasızca kaba kuvvet kullanmalı, sorularını sert bir şekilde sormalıdır. Esirin doğru bilgileri aktarmadığını sezinleyen Türkçü Şehir Savaşçısı, silahının dipçiği ile esirin ön dişlerine doğru sert bir darbe vurarak ön dişlerinin kırılmasını sağlayıp esiri soru yağmuruna tutarak psikolojik direncini kırmalıdır. Ardı Ardına sorulan sorular karşısında cevap veren esir, düşünecek olanak bulamadığından arka arkaya gelen sorulara karşı gerçekleri veya kesin bilgiye yakın konuşabilir. Alınan cevapların doğru olup olmadığı birkaç günlük yoğun sorgularla açığa çıkacaktır.

    SAVAŞAN ATSIZ

    TÜRK İNTİKAM BİRLİĞİ TEŞKİLATI

  59. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Şaka gibi!

  60. Yazan:D.Blue Still Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Türk İntikam Birliği Teşkilatı bu talimatnameler ile ISO 9001 sertifikası alabilir. Bunların check sheet’leri de vardır kesin.
    Ön dişleri kırıldı mı? EVET – HAYIR – ZATEN KIRIKTI
    Adam Öttü mü? EVET – HAYIR – DAYANAMADI ÖLDÜ
    Gömme işlemi sonuçları… GÖMDİM ONİ KİMSE GÖRMEDİ- GÖMDİM ONU GÖRENİ DE GÖMDÜM- GÖMDİM ONİ GÖREN KAÇTİ…

    Tüm yasadışı teşkilatlarımız örnek almalı. İşte kurumsallaşma buna derim ben !

  61. Yazan:M Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    1924 Mübadelesinin bir cilvesi:
    SÜRGÜNDEKİ ORTODOKS TÜRKLER

    Hıristiyanlık ve Türklük. Yakın tarihimizde ve günümüzde bu ikisi, birbirine o kadar uzak mefhumlar olarak algılandı ki.. Daha “dün”e kadar Anadolu’da önemli miktarda Hıristiyan Türk topluluğunun yaşadığından, bunların Kurtuluş Savaşımıza canla başla katıldıklarından ve sonrasında başlarına gelenlerden bugünün Türkiyesinde kaç kişinin haberi var?
    Onlar, Anadolu’nun değişik bölgelerine dağılmış olarak kendi hallerinde yaşarken, Batılılar Osmanlı’yı parçalayıp yutma planlarını uygulamaya koymuştu ve mutlaka Batılıların dikkatini çekmişti bu topluluk. Onlara Osmanlı’ya karşı mücadele teklifi götürmekte gecikmedi Yunanlılar. Fakat Anadolu’nun Hıristiyan Türkleri, hem de görkemli bir kongreyle, Kurtuluş Mücadelesinin yanında olduklarını beyan ettiler ve her Türk gibi İstiklal Savaşında üzerlerine düşeni fazlasıyla ifa ettiler. Sonra mı? İnönü, Lozan görüşmelerinde Türk Hıristiyanların da mübadeleye tabi tutulması kararına imza attı ve zorla trenlere bindirildiler.
    Bu çalışmayla, çoğumuzun belki hiç bilmediği hazin ve ibretlik konuyu bir nebze olsun günışığına çıkarmak istedik. İslamiyeti tanıyıncaya kadar totemcilik, animizm(canlıcılık), şamanizm, budizm, manheizm gibi Asya kökenli (Asyatik) dinler arasında bocalayan Türkler, ilahi dinlerin gelmesiyle birlikte bu dinlerin en büyük koruyucu, savunucu ve yayıcıları oldular. Sosyolog Dr. Dursun Ayan’a göre bugün bile edebiyatımızda izleri olan Türkler’deki “Gök Tanrı” inancı onları ilahi dinlere daha yatkın kılmıştı. Göçeden Türklerin ilk önce Hıristiyanlıkla daha sonra İslam’la tanıştıklarını Harizmilere ait belgelerden anlıyoruz.

    Karaman yöresinde bulunan “Binbirkilise” bu bölgenin 1922 yılına kadar Türk Hıristiyanlar için yurt edinildiğini ortaya
    koyuyor. Konya, Niğde, Nevşehir, Kayseri, Ankara civarları Hıristiyan Karaman Türklerinin yaşadığı yerler. Bunun dışında bir kısmının İstanbul, İzmir ve Trabzon’da varlıklarını sürdürdüğü biliniyor. İsimleri Türk olan ve Türkçe Hıristiyan tapınış gösteren, Türkçe konuşan, Grek harflerini kullanarak Türkçe dini ve edebi eserler verip yayın yapan ancak karşılıklı değişime tabi tutularak Anadolu’dan göç ettirilen Hıristiyanlardı bunlar.
    “Kavimler Kapısı-1” kitabının yazarı Hale Soysü, 1924 yılına kadar Aksaray, Ihlara Vadisi, Ürgüp, Göreme, Derinkuyu, Akşehir, Ereğli, Ermenek, İçel, Antalya ve Fethiye’de Hıristiyan Karaman Türklerinin yaşadığını belirtiyor. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, “Alanya-kadim eyyamından beru Urum (Rum) keferesi bir mahallededir… Amma Urum lisanı bilmeyub, batıl Türk lisanı bilirler. Ve Antalya, dördü Urum keferesi mahallesidir. Amma keferesi asla Urumca bilmezler, Batıl Türkçe lisan üzre kelamet ederler” diyerek bölgedeki Hıristiyan azınlığın Türk kökenli olduğunun ve dillerinin de bozulmadığının altını çiziyor. Hıristiyan Türkler içinde Karamanlıların yeri ayrı bir öneme sahip. Tek kelime Rumca bilmeyen ve ibadetlerini Türkçe yapıp, yazı dilinde Grek alfabesini kullanan Karamanlılar’ın Türk soyundan geldiklerini hemen hemen tüm tarihçiler kabul ediyor. Hıristiyan Türklerin kendi durumlarını anlatmak için yaktıkları bir ağıt onları bütün yönleriyle anlatmaya yetiyor:

    “Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
    Ne Türkçe yazar okuruz, ne de Rumca söyleriz
    Öyle bir mahludi haddı tarikatımız vardır
    Hurufumuz (harflerimiz) Yunanice, Türkçe meram eyleriz”

    Bazı Yunan tarihçiler hariç Hıristiyan Türkler tarih boyunca Rumlarla yani Helen-Grek-İyon kökenli insanlarla hep karıştırıldı. Oysa Rumluk, bir ırk veya ulus adı olmayıp bir imparatorluğun adıydı. Bu konuları 1932’lerde yeniden gündeme getiren Abdülkadir Baykurt Cami de İstanbulluların “Karamanlı Rum” diye özel bir ayrıma tabi tuttukları Karaman yöresindeki Hıristiyanların; Yunancayı hiç bilmediğini, Müslüman Türklerden daha temiz bir Türkçe konuştuklarını vurguluyor. 1922-1923 yılları arasında 16 sayı yayınlanan “Anadolu’da Ortodoksluk Sadası” adlı gazete, Karamanlıların Hıristiyan Türkler olduğunu ısrarla savunuyor. Prof. Dr. J. Eckmann’a göre Karamanlılar, Hıristiyanlığı benimsemiş Selçuklu Türklerinden başkası değil. Gagavuzlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Atanas Monof da aynı görüşe sahip olduğunu söylüyor.

    Herşey Yunan işgaliyle başladı

    Orta Anadolu ve Karaman bölgesi Türkleri ile Doğu Karadeniz Türkleri, daha İslamiyet gelmeden Hıristiyanlığı seçmiş Türk boyları olarak, Kurtuluş Savaşına kadar varlıklarını ve benliklerini koruyorlar. Ancak, Yunanlıların Anadolu’yu işgali, Anadolu’da yaşayan Hıristiyanların sonunu hazırlayan en önemli etkenlerden biri. Emperyalist güçlere ve Yunanistan’a karşı başlatılan Kurtuluş Savaşı, Anadolu’daki Türk kökenli ve diğer Hıristiyanların birbirinden ayrılması için tam bir turnusol kağıdı işlevi yaptı. Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara Hükümetine başvurarak, Hıristiyan Ortodoks olduklarını, ancak soyları yönünden Türk olduklarını sık sık vurgulayan Türk Hıristiyanlar, Fener Rum Patrikliğinin etkisini kırmak için kendilerine bağımsız bir kilise kurulmasını talep ettiler. 11 Nisan 1921’de Kastamonu Valisi Sami Bey, Ankara’ya gönderdiği telgrafında, “Anadolu’da bir Türk Ortodoksluğunun kurulmasını isteyen Taşköprü Rumları dilekçelerini sundu” ifadesini kullanıyor. Trabzon Ortodoks Cemaatinin Ankara Hükümetine telgraf çekerek Ankara’da bir Türk Ortodoks Patrikhanesinin kurulmasını istediği de Doç Dr. Zeki Arıkan’ın yaptığı araştırmalardan anlaşılıyor. Dr. Sabahattin Özel, Maçka Rumlarının da benzer bir girişimde bulunduklarını söylüyor: “Anadolu’da tarihen dahi müspet olduğu üzere Rum-Elenik namıyla hiç bir millet yoktur. Mevcut Rumlar yalnız asırlarca Türk Müslümanlarla birlikte yaşayan Türk Ortodokslardır.”

    Fener Rum Patrikhanesine isyan

    Türk Ortodoks olduklarını ısrarla vurgulayan Kayseri bölgesindeki Hıristiyanlar, Kurtuluş Savaşının başlamasıyla birlikte, diğer Hıristiyanlardan oldukça farklı bir strateji takip ediyor. Sosyolog Dr. Dursun Ayan, 1870’li yıllarda Bulgarların, Rumlarla karıştırılmaktan ve Rumlaştırılmaktan korktukları için padişahtan milli bir kilise kurma izni aldıklarını hatırlatarak, “Bulgarların bu kaygısını Anadolu’daki Türk Hıristiyanlar da taşıyor. Onlar da aynı dönemde milli bir kilise kurulması için başvuruda bulunuyorlar ama sonuç alamıyorlar” diyerek Ortodoks Türklerin Rumlarla karıştırılma endişelerinin 1870’li yıllarda başladığını söylüyor. Ankara ve İç Anadolu Bölgesindeki Hıristiyan Türklere ise Papa(baba) Eftim liderlik yapıyor. Atatürk, Papa Eftim’e her zaman Baba Eftim olarak seslendiği için, çoğu zaman ismi Baba Eftim olarak anılmıştır. Teoman Ergene’nin “İstiklal Harbinde Türk Ortodokslar” adlı eserinde, Türk asıllı Hıristiyan Ortodokslardan Baba Eftim’in Kırıkkale’nin Keskin ilçesi Metropoliti olduğunu ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağılmış olan Türk Ortodokslarla sürekli haberleştiğini belirtiyor. Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Ekincikli, “Türk Ortodoksları” adlı kitabında Baba Eftim’in Bağımsız Türk Ortodoks Kilisesi’nin kurulması için girişimlerde bulunduğunu dile getiriyor.
    Kurtuluş Savaşının henüz yeni filizlendiği dönemde Türk kökenli Ortodoks Hıristiyanlar bu amaçla, TBMM’den ve Adalet Bakanlığı’ndan izin alarak Kayseri’de bir kongre topladılar. Kongreye, Gümüşhane Episkoposu Yervasyos, Konya Metropoliti Prokobios, Antalya Episkoposu Meletios ile Anadolu ve Trakya’nın diğer bölgelerinden gelen 72 temsilci katıldı. 21 Eylül 1922’de toplanan kongrede Türk Hıristiyanlar Türk Ortodoks Patrikliğinin kurulmasını kararlaştırdılar. “Milli Mücadelede Kayseri” adlı çalışmasında Zübeyir Kars, bu toplantıya Mutasarrıf Muammer Bey, Mevki Kumandanı ve Kalem Reisi Miralay Abdullah Bey ve sonraki yıllarda TBBM’de Eskişehir Milletvekili olan Türk asıllı Ortodoks Umumi Katip Bodrumi İstimad Zihni Özdamar Efendi’nin de katıldığını belirtiyor.
    Yunanistan’ın Batı Anadolu’da işgal faaliyetlerine girişmesiyle birlikte İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, Anadolu’daki tüm Hıristiyanları Yunanistan lehine faaliyette bulunmaya davet ediyor. Dr. Dursun Ayan, Fener Rum Patrikhanesinin Anadolu’daki Hıristiyanlara yaptığı çağrının ciddiyetini Atatürk’ün Nutku’ndaki önemli bir ifade ile açıklıyor: “Atatürk Nutuk’ta Mavri Mira’nın Fener Rum Patrikhanesinde hazırlandığını söylüyor. Fener Rum Patrikhanesi, Ortodoks ders kitaplarının içeriğinde Türk aleyhtarı düzenlemelere giderek Milli Mücadele safları oluşmadan Yunanistan’ı desteklemeye karar vermişti zaten. Rum kökenli olmayan diğer kiliselere de bunu kabul ettirmeye çalıştı. Ancak bir kısmı bu oyuna gelmedi.”

    Çerkez Ethem tanıştırdı

    Kayseri’deki toplantıda Türk Hıristiyan Ortodokslar, Fener Rum Patrikhanesinin baskılarına rağmen Kurtuluş Savaşında Milli Mücadele saflarını seçtiler. Türk Ortodoksların Anadolu’daki bu hareketi Atatürk’ün takdirine mazhar oldu. Papa Eftim’le tanışmak isteyen Atatürk, 4 Eylül Sivas Kongresinden önce Papa Eftim’i Sivas’a davet ederek uzun uzun sohbet etti. Mustafa Kemal ile Papa Eftim’in biraraya gelmesini ise çok ilginç bir isim sağlamıştı: Çerkez Ethem. Papa Eftim’in oğlu ve Türk Ortodoks Cemaati Lideri Selçuk Erenerol, “Atatürk, Anadolu Hıristiyanlarının Kayseri’deki toplantısını yakından takip ediyor. Babamla tanışmak isteyince, Akdağmadeni’nden (Yozgat) yakın komşumuz Çerkez Ethem bu görüşmeyi sağlıyor” diyerek anlatıyor bu konuyu.

    Kiliseden çıkıp İstiklal Harbine gittiler

    Kayseri’deki kongreye katılan Hıristiyan Türk çevreleri Milli Mücadelede Atatürk ve arkadaşlarının yanında yer alırlar, gerekli desteği verirler. Türk Hıristiyan Ortodoksların önderi Baba (Papa) Eftim’e, Kurtuluş Savaşına verdiği destekten ötürü bizzat M. Kemal Atatürk tarafından İstiklal Madalyası verilir. Büyük Taarruzdan önce Ankara’da ilk toplanan TBMM bahçesinde, Atatürk’ün de hazır bulunduğu bir miting sırasında halka seslenen Papa Eftim, İncil’den bir pasaj okur: “Düşmanlarımızın herşeyi var, ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk Ordusu!” Bağımsız Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol’un babası olan Papa Eftim, Kurtuluş Savaşına verdiği destekten sonra Atatürk’ün şu sözlerine mazhar oldu: “Baba Eftim, bu memlekete bir ordu kadar hizmet etmiştir.”

    Atatürk- Papa Eftim dostluğu

    Çerkez Ethem’in Yozgatlı olduğunu bilen çoktur ancak onun Türk Ortodokslarının dini lideri Papa Eftim’in hane komşusu olması ilginç bir tecelli. Fener Rum Patrikhanesinin Yunanistan’ı destekleme konusundaki baskılarına ve çabalarına rağmen Papa Eftim ve 72 kilisenin Milli Mücadele saflarına katılmasının Mustafa Kemal’i bir hayli etkilediği biliniyor. Çerkez Ethem aracılığı ile Papa Eftim ile Sivas’ta tanışma imkanı bulan Mustafa Kemal, Selçuk Erenerol’a göre 1924 yılında Papa Eftim’den Fener Rum Patrikhanesinin başına geçmesini istiyor. Cemaatin halen dini lideri görevini yürüten Selçuk Erenerol, babasının Atatürk ve arkadaşlarının bu teklifini, “Benden üstün dini ruhbanlar dururken, benim o makamı doldurmam mümkün değil” diyerek geri çevirdiğini söylüyor. Ancak Papa Eftim, Atatürk ve arkadaşlarına Yunanistan’ın göndereceği patriğin özelliklerinin ne olması gerektiği konusunda 11 maddelik bir rapor veriyor. Papa Eftim’in, patrik için birinci şart olarak Yunanistan’da kral taraftarı olması gerektiğini ileri sürmesi dikkat çekiyor. O dönemde Kral taraftarı din adamlarının Yunan Hükümetinden farklı görüşlere sahip olduğu biliniyor. Papa Eftim’in, atanacak patriğin Yunan Hükümetinin kirli emellerine alet olmaması için böyle bir istekte bulunduğu tahmin ediliyor. Ancak Atatürk’ün ısrarından sonra Papa Eftim, yardımcısı Yakup ile birlikte Fener Rum Patrikhanesine giderek, bir anlamda yönetime el koyuyor. Ankara Hükümeti dış baskılara dayanamayıp kendisini geri çekinceye kadar orada kalıyor.

    Lozan’da verilen ödül!
    Kurtuluş Savaşında dindaşlarını değil de, kendi ırkından olan Türkleri destekleyen Türk Hıristiyanlarını, savaşın kazanılmasından sonra büyük ve acı bir sürpriz bekliyordu. İsmet İnönü’nün Türk delegasyonuna başkanlık ettiği Lozan görüşmeleri sırasında 30 Ocak 1923 tarihinde varılan anlaşmayla, Anadolu’daki Hıristiyan Ortodoksların, ırkına ve kişisel isteklerine bakılmaksızın karşılıklı değişime tabi tutularak Yunanistan’a gönderilmesine karar verildi. Mübadeleye tabi tutulan insan sayısı konusunda abartma olmadığını belirten Dr. Dursun Ayan, “Mübadeleye tabi tutulan nüfusun küçük gösterilmesi her iki ülkenin de işine geliyordu. Bu insanlık dramında Türkiye kendi yüreğine su serperken Yunanistan kendi demografyası açısından bu konuda tartışma bile yapmadı. Rakamın fazla olma ihtimalı elbette var” diyor. Doğan Avcıoğlu, “Türkler’in Tarihi” adlı eserinde Karamanlıların değişime tabi tutulmasının tartışmaya açık bir konu olduğunu ve mübadelenin yapıldığı yıllarda da bu tartışmanın yaşandığını belirtiyor. Bernard Lewis’ye göre, 1924 ve 1930 yılları arasındaki değişimin, Türk-Grek değişimi değil, Grek Ortodoks-Osmanlı İslam değişimi olduğunu söylüyor: “Bu değişim Anadolu Ortodoksları için vatana kavuşma değil, gurbete sürgündür.”
    Kayseri, Karaman, Trabzon, Sivas, Konya, Yozgat ve Ankara’da toplanan Hıristiyan Türkler trenlerle Yunanistan’a gönderiliyorlar. Yürek paralayan sahneler yaşanıyor; “Biz sizdeniz, göndermeyin” yalvarmaları, Lozan Anlaşmasının kararlılığında Ankara’ya kadar ulaşmıyor bile. İçlerinden sadece bir aileye özel bir ayrıcalık tanınıyor. Bir tek Baba Eftim ve ailesi (Erenerollar) bu zorunlu göçten muaf tutuluyor. Atatürk’ün isteği ile o dönemde TBMM’den şu özel kanun çıkarılıyor: “3 Ağustos 1924 tarihli Papa Eftim teskeresi. Papa Eftim efendinin harekat-ı milliyenin gidişatından beri Türkiye davasıyla alakadar görülmesi ve Patrikhane ile arasındaki vaziyet nazarı itibara alındığı takdirde efrad-ı ailesinin mübadeleye tabi olması düçar-ı felaket olacağı muhakkak bulunduğundan bir karar ittihazı talebini havi Dahiliyet Vekale-i Celilesinin 2.8.1340 tarih ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’nin 3798 nolu teskeresi üzerine mumaileyh Papa Eftim ve ailesinin İstanbul’da yerleşmesine müsaade itası icra vekilleri heyetinin 3.8. 1340 tarihli ictimasında karargir olmuştur.”
    Ancak Baba Eftim’in kendi ırkdaş ve dindaşlarının gönderilmesine neden tepkisiz kaldığı da tam olarak bilinmiyor. Zaten bir süre sonra Anadolu’da Hıristiyan Türk azınlığı kalmadığı için Anadolu Türk Ortodoks Patrikliği Kayseri’den İstanbul’a taşınmak zorunda kalıyor.

    Atatürk’ün üzüntüsü

    “Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Anıları”nda ismi geçen Mahmut R. Kösemihal, Hıristiyan Türklerin zorunlu göçüne ilişkin, “Biz Anadolu’nun bir miktar Hıristiyan Türk’ü ile Hıristiyan Elen’ini ayıran farkları incelemeye vakit bulamadan, mübadele, bir miktar Türk unsurunu Yunanistan’a göçtürdü..” değerlendirmesinde bulunuyor. Hamdullah Suphi’nin anılarında Celal Bayar’la aralarında geçen bir diyalog bu konuda Atatürk’ün üzgünlüğünü ortaya koyuyor: Celal Bayar bir gün Hamdullah Suphi’ye, “Bilir misin Hamdullah, Atatürk’ün son yıllarda en büyük üzüntüsü ne idi?” diye sorar. Hamdullah Suphi bilmediğini söyleyince, cevabı kendisi verir: “Anadolu’dan binlerce Hıristiyan Türk’ü göndermiş olmasıydı. Paşam yapmayın, yollamayın, bunlar özbeöz Türktür dedim. Kendisine kitaplar gönderdim, fakat dinlemedi.” Yunanistan’a gönderilen Türk Hıristiyanlar Türkiye’de Rum olarak adlandırılıp mübadeleye tabi tutulurken, Yunanistan’da da “Turko Sporos-Türk tohumu” diye aşağılanarak Yunanlı olarak kabul edilmediler. Gittikleri Batı Trakya’da, biraz da Anadolu’yu hatırlamak için olsa gerek, “Karaman” adını verdikleri bir yerleşim birimi kurdular. Yunanistan’da Batı Trakya Türklerinden daha fazla horlanan ve ayrıma tabi tutulan Türk Ortodoks Hıristiyanların bir çoğunun daha sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerine dağıldığı biliniyor. Bilinen bir gerçek var ki, mübadele sonucu Yunanistan’a gönderilen Türk Hıristiyanlar, bu ülkede de artık yok denecek kadar az.

    Hamdullah Suphi Tanrıöver’in maceraları

    İstanbul’da cemaat bulmakta güçlük çeken Türk Ortodoks Patrikliği Hamdullah Suphi Tanrıöver’in girişimleriyle Galata Merkez Grek Ortodoks topluluğu ile birleştirilerek cemaat haline getirildi. Hamdullah Suphi’nin bundan sonraki uğraşı, büyükelçilik yaptığı Romanya’daki Hıristiyan Türkleri Marmara Bölgesine yerleştirmek oluyor. Ancak ll. Dünya Savaşının patlak vermesi Tanrıöver’in bu hayalini suya düşürüyor. Buna rağmen Hamdullah Suphi, büyük düşlerini gerçekleştiremese de 1935 yılında Romanya’dan 10’u kız 70 Hıristiyan Türk gencini getirip Türkiye’deki çeşitli okullara yerleştiriyor. 16 Eylül 1943’te nüfus kağıtlarına kavuşan 70 Hıristiyan Türk genci, kendilerinin diğer Hıristiyanlarla karıştırılmasını istemedikleri için “Türk Ortodoks” yazılmasını istiyor ve Hamdullah Suphi de bunu sağlıyor.
    Türkçe dini eğitim yapan bu gençler iş hayatına atılmaya başlarken Hıristiyan olmaları engeliyle karşılaşıyorlar. Çevresel şartların da etkisiyle İslamiyeti seçen bu gençler, Müslüman kızlarla evlenerek çoğunluğa adapte oluyorlar. Hürgün Gazetesi’nden Osman Balcıgil’e göre ithal cemaatini de kaybeden Papa Eftim bu gelişmeler üzerine Hamdullah Suphi’yi arayarak, “Hamdullah bey, hani ya benim yetmiş kişilik cemaatim? Müslümanlığın defterinde 70 kişi mi eksikti?” diyerek sitem ediyor. Zaten o tarihten sonra da ne Anadolu’da ne de İstanbul’da Türk Hıristiyanların sayısı 1000’i geçmiyor. Bazı tarihçilere göre ise Türk Hıristiyanların sayısı 100’ü bile bulmuyor. Tarihçi Barker’e göre ise Türkiye’deki Türk Hıristiyanların sayısı sıfıra yaklaşmış durumda. Dr. Dursun Ayan’nın yaptığı araştırmalar İstanbul’da yaşayan Hıristiyan Türklerin sayısının 250’yi bulmadığını ortaya koyuyor. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde çeşitli vesilelerle din değiştirerek Hıristiyan olan Türklere Presbiteryen adı veriliyor. Presbiteryenlerin ünlüleri arasında ilk sırada Tevfik Fikret’in oğlu Haluk yer alıyor. Sanatçı Barış Manço’nun da zaman zaman Presbiteryen Hıristiyan Türklerle ayinlere katıldığı biliniyor.

    İkincisi “Tehcir”d

    Atatürk’ün özel izni ile mübadeleden ayrı tutulan Papa Eftim ve 50 kişiyi bulan yakınları önce Ankara’ya getirildiler. Ardından İstanbul’a götürülerek Karaköy yakınlarına yerleştirildiler. 1964 yılına gelindiğinde Anadolu’da Türk kökenli Ortodoks kalmamıştı. Ancak mübadeleden uzak tutulan İstanbul’da Türk kökenli Ortodoksların sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı. Üstelik bu insanların büyük bölümü ticaret ve sanatta Müslüman Türklerle kıyaslandığında çok daha zengin durumdaydı.
    Yunanistan ve yerli işbirlikçileri Kıbrıs’ta kanlı olayları başlatınca dönemin başbakanı İsmet İnönü, Yunanistan’a iyi bir ders olur niyetiyle İstanbul’daki Rumların sınırdışı edilmesini gündeme getirdi. Papa Eftim İsmet Paşa ile Taşlık’taki evinde görüşerek ikinci bir Lozan faciasının yaşanmamasını istedi. İsmet Paşa ile Papa Eftim arasında sert tartışmaların yaşandığı da biliniyor. Ancak İsmet Paşa kararlıydı. Tıpkı Lozan’da olduğu gibi 1964 yılında da insanların kökenine bakılmaksızın, din unsuru dikkate alınıp yaklaşık 70 bin kişi sınırdışı edildi. Selçuk Erenerol’a göre bu rakam 86 bin olup 15-20 bini hariç hepsi Türk’tü. Ağırlık kazanan rakam ise 50 bin. Mübadeledeki gibi toplu halde trenlere bindirme değil, tek tek toplayıp sınırdışı etme vardı bu defa.
    Papa Eftim Türkiye lehine yaptığı çalışmalardan sonra Yunanistan’da istenmeyen adam ilan edilmişti artık. İstanbul’daki diğer Hıristiyan cemaatlerin aksine Türk Ortodoks Kilisesi mensuplarının Yunanistan’la ilişkileri bugüne kadar düzelmedi. Selçuk Erenerol, babasına Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanistan’ın yanında yer alması için çok büyük baskılar yapıldığını söylüyor: “Eğer babam Yunanistan’ın istediğini yapmış olsaydı, bugün Atina’da heykeli dikilmiş olacaktı.”
    İstanbul’da kalan Türk Ortodokslar Yunanistan’daki akrabalarının durumunu bir kaç kez dünya gündemine getirmeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar. Çünkü Yunanistan’a gönderilen Türk Ortodokslar, orada üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyordu. Papa Eftim, 1960’lı yıllara gelindiğinde Yunanistan’daki dindaşlarının trajik öykülerinin de etkisiyle felç geçirdi. Yunanistan’a gönderilen Türk Ortodoksların daha sonra İsviçre, Fransa, ABD gibi ülkelere göç ettikleri biliniyor. Bu ülkelere göç eden Türk kökenli Hıristiyanların Rumlardan kız almamak için özen gösterdikleri de kendilerinin ifadesi.
    Yunanistan’a gönderilen Türk Ortodoksları her yaz, Kayseri’nin Zincirdere yakınlarındaki ilk Türk Ortodoksları kongresinin yapıldığı kiliseyi hala ziyaret etmeye devam ediyorlar.
    *Katkılarından dolayı Dr. Dursun Ayan’a teşekkürler.(E.Y)

    Dr. Dursun Ayan (Sosyolog):
    Türkler semavi dinlere ilgi gösterdi
    Türk Kültür tarihini daha gerilere ve Anadolu dışına götürdükçe din temelinde bazı ayrımları hem kronolojik olarak hem de coğrafi olarak gözden geçirmek gerekir. 8-9. yüzyılda İslamiyeti kabul eden Türkler, Anadolu’yu fethederek İslam tarihinin seçkin bir cephesini Selçuklu, Osmanlı desteği ile oluşturmuşlardır. Müslümanlık ile Türklüğün beraber anılması bu tarihi gelişimin sonucudur. Anadolu’nun Müslüman Türkler tarafından fethinden öncesine gidildiğinde Türklerin İslamiyet öncesi tarihi karşımıza çıkar. Türk Hıristiyanlığının kökleri burdadır. Kaldı ki Malazgirt öncesi göçlerde Anadolu’da Türklerin Hıristiyanlık gibi bir semavi dini kabul etmesi normaldir. Semavi dinler Türk milletinin kültürel anlayışına uygundu. “Her dini bir alfabe izler” ilkesi dikkate alınırsa Grek alfabesinde yazılmış belgeler buna güzel bir örnektir. İster İslamiyet döneminde olsun, isterse daha önceki bir dönemde, Anadolu’daki Türklerin tarihi Karadeniz’in kuzeyinde dikkate değer bir canlılık göstermiştir. Hazar Türklerinin bir diğer semavi din olan Museviliği kabulü, her ne kadar tüm Hazar federasyon nüfusu Musevi olmasa da tarih ve kültür açısından ilginç bir olaydır ve bakiyeleri hala vardır. Bugün dünya Türkleri büyük bir çoğunlukla Müslümandır ve İslam kültürüne katkılarıyla tarih oluşturmuşlardır.

    Selçuk Erenerol (Bağımsız Türk Ortodoks Cemaati Lideri): İnönü, babamı dinlemedi
    Osmanlı’dan kalma bir yanlış olarak Rumlukla Hıristiyanlık hep karıştırıldı. Biz Türküz ve Milli Mücadelede Fener Rum Patrikhanesinin baskılarına rağmen Atatürk ve arkadaşlarının yanında yer aldık. Babamın Atatürk’le arası iyiydi. O dönemde Fener Rum Patrikliği babama teklif edildi ama babam kabul etmedi. Ancak Lozan’da İsmet İnönü büyük bir hata yaptı; Anadolu’daki tüm Ortodokslar toplanıp Yunanistan’a gönderildi. Bu insanlar orada daha feci şekilde aşağılandı ve dışlandılar. Atatürk’ün özel izni ile babam ve aile efradı Türkiye’de kaldı. 1964 yılında İsmet İnönü ikinci hatasını yapıp İstanbul’daki 86 bin Hıristiyanı Yunan uyruklu diye bu ülkeye gönderdi. Kıbrıs’taki gerilime karşılık bunu yaptığını söylediğinde babam, Taşlık’taki evinde İnönü’ye, “Lozan’da bir hata yaptın, ikinci hatayı yapma” dedi ama dinletemedi. Oysa gönderilen 86 bin kişiden sadece 15-20 bin kişi Yunan uyrukluydu. Şu anda cematimiz 250 kişi. Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkilerimizin çok sağlıklı olduğunu söylemek güç ama bir iki defa görüştük. Protestan Kilisesi ile ilke olarak ayrıldığımız noktalar var.

  62. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Bu tartismadan uzak durayim diyordum ama “I can resist anything but temptation” (kuvvetli arzu (veya tahrik) disinda herseye direnebilirim” hesabi yenik dustum.

    Bana oyle geliyorki sadece “Turk millyetciliogi” hedefe konulmus. Lumpen millyetcilik kinanirken kantarin topuzu kacmis. Bunu yapmak icin tarih revize edilmis.

    Lumpen millyetciligi guclendirmenin en iyi yolu butun mesru milli uygularla dalga gecmek, veya “millert- hakime” (Mahcupyan) yi kucultucu, veya onun acilarina, ona karsi yapilan ihanetlerhaksizliklari minimize etmektir. “baksaniza siz Hocali katliaminin yioldonumu icin ne dediniz” diyerek birilerinin siyasi cikar saglamasini onlemek bu katliami en az Hirant’in katli kadar kinamaktir. Digerleri hakeza.

    Millyetciligi, irkciligi kinamanin diger bir sekli de adamin birisi “Siz Ermenileri bilirim, babam sozin ne mal oldugunuzu soylemisti bana. O sizin degismeyeceginizi biliyordu ama ben genctim , idealisttim. Degisirsiniz sanmistim. Babam hakliymis; sizin icinizdeki sizi bilirim…” turu tradi da her turlu irkcilik gibi kinama omurgasini gostermektir. Alinti tam degil mealdir. Cumledek Ermeniler kelimesinin yerine Turk gelmis olabilir. Soyleyen de Mahcupoglu degil Mahcupyan olabilir.

    Bu gun bir gazetede okudum. Izmir civarinda bir okulun ogrencileri toplu olrak cem evine goturulmus ogretmenleri tarafindan, aleviligi uygulamali ogrenmek icin. Daha sonra da havra ve kiliselere gideceklermis. Iki yil kadar once Kadikoy Eminyet Mudurlugu’nun sitesinde bir yer ariyordum. Kadfikoy’un onemli noktalari diye bir liste vardi. Bolgedeki havra, kiliseler, “Caddebostan ibadethanesi”, Mason locasi yazilmis idi. Ne bir tane cami ne bir Islami tarihi eser var imis Kadikoy’de.

    Simdi yukardakilerde ogreniyoruzki meger ne Eremeni, ne Rum, Ne Yahudi’nin hicbir gunahi varmis. Burun kabahat Turklerde imis. Azinliklarimiza sahip cikmamisiz. Lozan’da onlara haksizlik yapmisiz. Sahi Lozan antlasmasi bizim istegimiz uzerinemi yapilmistiki? Yahudiyi, Ermeniyi, Rum,.u Suryaniyi bilimumum gayrimuslimi “bizden” olrak bagrimiza basalim guzel de niye bu gruplar “Yahu siz ne yapiyorsunuz; biz buranin vatandasiyiz; kendi devletimizden bizi korumak icin kendi devletimizin elin Avrupalisi ile antlasma yapmasini hakaret addederiz” niye dememisler. Bugun her taleplerini niye Avrupali vasitasi ile ulastirirlar kendi devletrlerine?

    Bakin kantarin topuzu kacinca insan haklari savunucusu,. millyetcilerin dusman ilan ettikler birini mudafa pozisyonuna sokabiliyorsunuz.

    Marstan gelmis olsam,. Yazilari okudugumda dunyada millyetcuilik illetinden muzdarip tek milletin Turkler oldugu izlenim edinebilirim. Millyetciligi (genis manada) bir sosyal olgu olrak kabul etmek, alternatif bir sosyal muhendislik projesi ile onu yok etmek yerin adaletin, akilci dusuncenin, ahlaki kistaslain onune gecmemesini saglamak olmali gaye. Bu manada millyetciligin olmadigi ulke yoktur. Bu gun Bati ulkelerinde bir avuic muslumaninm sidsdet eylemlerinden (ki temelde yatan hakli kok sebepler vardir) dolayi onlara kollektif suclu, icimizdeki besinci kol mamelesi yapildigini okuyoruz. “tehcir” den nerede ise bir asir sonra, ve alweyhimize “soykirim” kanunlari gecirenler tarafindan. II. Dunya harb sirasinda elde hicbir delil olmadigi halde Japin_amerikalilar toplanma kamplarinda toplandilar. Hayal edin, Amerika Osmanli’nin son gunlerindeki gibi kusatilmis oldugunu ve icerdeki “milletio sadika” Japonlain dusmanin uniformasini giyip silahlarin kusanip katrliamlar yaptigini. Ne yaparlardi acaba? Bunlari bircoklariniz benden iyi bilyorsunuZdur.

    Neyse bu kadar yeter.

  63. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Yukridaki yorumumda verdigim “cemevi haberinin” yarisini nakletmsim. Diger kismi da soyle “Camide din dersine soruşturma açılmıştı

    Yalova’da Atatürk İlköğretim Okulu 5-A ve 5-C sınıfı öğrencilerine, din dersinde işledikleri ‘abdest alma, namaz kılma ve camiler’ konuları Merkez Camii’nde uygulamalı olarak anlatılmıştı. Uygulama öğrenci velileri tarafından büyük destek görmüştü. Ancak bazı yazılı ve görsel basın organları olaya sert tepki göstermişti. Bunun üzerine Yalova Valisi Yusuf Erbay, camide uygulamalı din dersi verdiği iddia edilen öğretmen hakkında soruşturma başlatmıştı. ” Bugunku Zaman gazetesi.

    Bir ilave daha yapayim, “millyetci tepkiler”in anlasilmasina yardimc olmak gayesi ile. Turkiye’de kacak elektrik kullanm il ilgili bazi rakamlar okudum gecen bir gazetede. Basta gelen illerin hemen hepsi Kurt cogunluklu iller. Saisirmadim, cunku bir kac ay oncki Urfa bolgesi ziyaretimde dag basindaki en ucra koy evlerinin ble neden Las Vegas Casinolari gibi aydinlandigini gordugumde anlamistim vaziyeti. Bolgeye Turkiye’nin gersinden giren kaynaklar bolgenin ekonomiye kastkisinin en az on misli. Bask rakamlar da var.

    Demem o ki, Inonu’nun diyetini odem isinin br noktada bitmesi lazim. “millet-i hakime” olrak Orhan Pamuk’un dedigi gibi “alttan aliriz” fakat “it takes two to tango” (tango yapmak iin iki kisiy ihtiyac var). Birinin alttan almasi digerlerini simartiyor gibi.

  64. Yazan:fatih demir Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Bekir Agabey,

    Bir ilave daha yapayim, “millyetci tepkiler”in anlasilmasina yardimc olmak gayesi ile. Turkiye’de kacak elektrik kullanm il ilgili bazi rakamlar okudum gecen bir gazetede. Basta gelen illerin hemen hepsi Kurt cogunluklu iller. Saisirmadim, cunku bir kac ay oncki Urfa bolgesi ziyaretimde dag basindaki en ucra koy evlerinin ble neden Las Vegas Casinolari gibi aydinlandigini gordugumde anlamistim vaziyeti. Bolgeye Turkiye’nin gersinden giren kaynaklar bolgenin ekonomiye kastkisinin en az on misli. Bask rakamlar da var.

    Bekir agabey oncelikle hangi gazete ve oranlar ne idi…
    Ayrica bari siz yapmayin Bekir abicim… Gidip il il dolasip o ildeki Turkmenler mi yapiyordu bunu Kurtler mi diye arastirma mi yaptiniz???

    Buyrun haber mi istiyorsunuz buyrun haber : http://www.ntvmsnbc.com/news/397248.asp
    bu da savunmasi
    http://www.haberler.com/akp-li-baskandan-kacak-elektrik-savunmasi-haberi/

    Burdan da sonuc cikarabilir miyim ben kendimce? AKP’liler, Muslumanlar, Antepliler falan diyerek… Ayrica Turkiyenin en cok vergi kaciran illeri de aciklansaya? Yada ben de Turkiyedeki butun Kurtlere 100 yil bedava elektrik verseniz yine de Demirel yada Uzan gibi “Turk”lerin 5 yilda caldiklarinin bankalardan topladiklarinin karsiligi etmez mi diyeyim? Ne alaka yaw??? Bu nasil “milliyetci tepkiler”i anlamak… Hem muslumanlarin ezildiginden bahsediyorsunuz hem bunu getiriyorsunuz sayin agabey…. Turkiyede yasayan Kurtler musluman degil mi? Cocugu (siz guneydoguyu Kurtlere verdiginiz icin soyluyorum) Turk sehirlerinde kafasinda basortusu oldugu icin tedavi edilmeyerek olen Kurt annenin sucu nerede aramasi lazim…

    Hadi elektrik istatistiklerini biliyorsunuz da bana Turkiyenin son 20 yilinda en fazla “kayip” olan bolgesini de soyler misiniz? Faili mechullerin en cok yasandigi bolgeleri de soyler misiniz??? Turkiyenin baska hangi bolgesinde komutanlar “hizaya gelmeleri icin birkac bomba attirdim saga sola” diyebiliyor? Hangi bolgesinde verdiginiz vergi ile yasayan asker vatandasinin dukkanina el bombasi atip ogle yemeginde salcali yumurta yiyen insanlari olduruyor…. Ulkenin hangi bolgesi son 20 yilin buyuk kismini olaganustu halde yasamis??? Turkiyenin diger hangi bolgesinde 1 milyon kisi surulmus, binin uzerinde okul kapatilmis…

    Belki de bunlar da “Kurt milliyetci tepkilerinin” bahsettiginiz sekilde anlasilmasina yardimci olur… Ne dersiniz?

    Hrant’la birlikte Avrupa’daki Ermeni diyasporasının karşısına epeyce çok çıkmıştık son dönemde. Tartışmalar döner dolaşır hep aynı noktada yoğunlaşırdı. Soru Türklerin değişebilip değişemeyeceğiydi…

    Diyasporadakiler Türklerin değişemeyeceğini, uygarlığın getirdiği tüm yeniliklere karşın, onların ötekini kabullenemeyen özlerinin hep orada olduğunu söylerlerdi. Biz ise ‘Türkler’ diye bir kategoriden söz etmenin yanlış olduğunu, son dönemde Türkiye’de her kesimde önemli bir değişim dinamiğinin yaşandığını, artık geçmişe ve ötekine farklı biçimlerde de bakıldığını, toplumun kandırılmaktan bıktığını örnekleriyle anlatırdık. Sonuçta karşımızdaki grubun büyük çoğunluğunun bizim fikrimize geldiğini, Türklerle ilişkide normalleşmenin bizzat Ermeni kimliğinde bir normalleşme ürettiğini gözlemler, kendimizden memnun otelimize dönerdik. Yolda hemen her zaman sevinçli, hatta coşkulu olduğumuzu hatırlıyorum. Sanki adım adım köhnemiş kilitleri açıyormuşuz, bir toplumu ve kültürü açık havaya, özgürlüğe taşıyormuşuz gibi bir duygumuz olurdu. İyimserliğimiz bir gün bile azalmadı… Sonunu gördüğümüz hayırlı bir yolda ilerlemekte olduğumuza ilişkin güçlü bir kanaatimiz vardı…

    Oysa Türklere ilişkin bu ‘değişmezlik’ kanısı hiç de yabancı olduğumuz bir görüş sayılmazdı. Çocukluğumdan beri ve özellikle siyaset yazmaya başladığımdan bu yana babam sık sık geçmiş örneklere dönerek fazla kendimi yıpratmamamı, çünkü ‘bu Türklerin değişmeyeceğini’ konuşmasının bir yerine iliştirirdi. Kendi babası da ona hep bunu söylemiş ve nihayette haklı çıkmıştı… Anlaşılan her Ermeni nesli geleceğin artık eskisi gibi olmayacağı kanaatiyle kendini bir süre avutuyor, sonra da Türklerin değişmeyen özüyle karşı karşıya geliyordu. Ama Hrant’la ben bu telkinlerin üzerinde durmaz, kendimizi ikna ettiğimiz bir umut çizgisi üzerinde yolumuza devam ederdik. Şimdi düşünüyorum da demek ki henüz gençmişiz… Babamın çoktan öğrenmiş olduğunu bilecek yaşta değilmişiz…

    Hrant’ın gidişi Türklerin bize ‘artık kendinizi kandırmayın’ demesidir belki de. Bugün sokaklarda Hrant için biriken insanlara bakarak değişimi görsem, ‘benim Türklerim işte bunlar’ desem de, acaba o Türk’ten içerü değişmeyen başka bir Türk mü var, diye sorgulamadan edemiyorum. Bu farkındalık içimi burkuyor… Benim ‘Türk’ dediğim insanların hayatımı, günümü, fikirlerimi, iç dünyamı paylaştığım can yoldaşlarım olduğunu nasıl es geçebilirim? Ama eninde sonunda diğer ‘Türk’ün ortaya çıkıp her şeye damgasını vurduğu gerçeğini de nasıl görmezden gelebilirim? Bugün artık mesele ‘Ermeni sorunu’, ‘soykırım’ falan değil… Artık bu iki Türk’ün arasındaki esas meseleyi yaşıyoruz… Ermeniler olarak yarını hangi Türk’ün belirleyeceğini merak ediyoruz. Ve gönlümüz bir güvercin tedirginliği içinde bizim can yoldaşlarımızın bu insanlık sınavından yüz akıyla çıkmasını diliyor…

    Hrant’ı hazmedemeyen, onun varlığına bile tahammül edemeyen öteki Türk’ün cinayete uzanan elini tutacak, onu anlayacak halimiz yok. Katil henüz reşit değilmiş… Hrant olsa “tam da bu işte” derdi, “Türkler reşit mi ki?” Olgunlaşması engellenmiş bir toplumda yaşadığımızın farkındaydık zaten, ama belki şu soruyu da sorma zamanı geldi: Yoksa kendi kimlik sorununu ötekine yönelen bir şiddet eylemine dönüştürerek ayinleştiren, bu işler için ‘yaşı küçültülmüş’ bir toplum mu bu? Benim Türklerimin önündeki mesele artık açık… Toplu patolojiye doğru hızla kaydırılmak istenen toplumun intiharını engellemek, herkesin kendisini ‘insan’ hissedeceği bir var olma halini ortaya koymak…

    Türkler değişebilir tabii ama öteki Türkleri değiştirebilirler mi, gerçekten de söylemek zor. Ama niye olmasın?.. Hrant olsa benim bu kuşkuculuğuma karşı çıkar, “onlar da insan değil mi, hayret bişey” derdi…
    22 Ocak 2007, Pazartesi

    http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=490871

    Mahcupyan’in yukarda soylediklerinin ben de sonuna kadar arkasindayim… Turkiye’de iki Turk var evet… Degisebilen ve degisemeyen Turk… aynen iki Kurt oldugu gibi… Iki Amerikali oldugu gibi… Ne var bunda? Bu da mi yanlis? “Ermeni Malatya” diye bagiranlar “bagirmayan Ermenidir” diyenler turk degil mi? Diyarbakir spor klubunu gittigi her yerde “PKK disari ” diye isliklayanlar turk degil mi? Ha onlar Lumpen milliyetciydi degilmi… O zaman soyler misiniz kim Turk milliyetcisi??

  65. Yazan:fatih demir Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Ya aklima geldi bu elektrik dagitim sirketleri ozellestirilmedi mi?

    Bu arada bahsedilen haberle alakali birseyler buldum galiba :

    Kayıp + Kaçak Oranı (%) İller

    70-80 Mardin, Van, Urfa

    60-70 Diyarbakır, Hakkari, Batman, Şırnak, Muş, Bitlis

    40-50 Ağrı, Karaman, Iğdır, Erzurum, Bingöl, Siirt

    30-40 Kars, Aksaray

    20-30 Ardahan, Sinop, Yalova, Kilis, Artvin, Tokat, Tunceli, Nevşehir, Aydın, Edirne, Gümüşhane

    20 TÜRKİYE ORTALAMASI

    15-20 Mersin, Samsun, Erzincan, Afyon, İstanbul (Avr.), Muğla, Giresun, İzmit, Balıkesir, Hatay, Sakarya, Gaziantep

    10-15 Eskişehir, Ordu, Manisa, Adıyaman, Ankara, Çanakkale, Burdur, Kırşehir, Tekirdağ, Elazığ, Malatya, Bartın, Zonguldak, Maraş, Trabzon, Bilecik, Düzce, Adana, Yozgat, Bayburt, Bursa, Rize, Kırıkkale, çorum, İzmir, İst. (Ana.), Çankırı

    5-9 AB ve GELİŞMİŞ ÜLKELER ORTALAMASI

    5-10 Niğde, Kastamonu, Osmaniye, Isparta, Amasya, Uşak, Bolu, Sivas, Kütahya

    1-5 Karabük, Konya, Denizli

    (Tedaş, Haziran 2005)

    Bolgelerin nufus toplamlari ile devlete verdigi zararlari arastiriken sunlari da buldum…
    Milli gazetenin haberi…
    http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=report&id=112&topicid=112

    Güneydoğu’nun yarısı kaçak elektrik kullanıyor

    Marmara Bölgesi kayıp-kaçak oranı yüzde 18 iken Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise % 49’dur. Fakat bölgesel kayıp-kaçağın teşekkül genelindeki oranı her iki bölge içinde % 29,5’tir. Bir diğer önemli saptama da; Marmara bölgesinin Türkiye GSYİH’dan aldığı pay % 35 iken Güneydoğu Anadolu bölgesine düşen pay sadece % 5’tir. Marmara vb. bölgelerde kaçak kullanım nedeni maliyetleri düşürüp, rekabet olanağı sağlamak olarak tanımlanırken Güneydoğu Anadolu vb. bölgelerde daha çok sosyo-ekonomik nedenler (yoksulluk, işsizlik vb.) ve bölge halkının bedelsiz kullanımı hak olarak kabulleniyor olmasıdır. Kaçak kullanım daha çok kışın ısınma, yazın tarımsal sulamada yoğunlaşmaktadır. Yine Akdeniz Bölgesi gibi bölgelerde yazın özelikle klima kullanımı neden olmaktadır. Diğer yandan bedelsiz aydınlatma ve ‘diğer’ diye tabir edilen kullanım kalemlerinin özellikle bazı bölgelerde bir hayli yüksek olması dikkat çekicidir.

  66. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 2, 2007 | Reply

    Fatih Bey Kardesim,

    Burada buirazcik kes yapistir yapmak zorundayim, cuunku spesifik sorular argumanlariniz var.

    “Bekir agabey oncelikle hangi gazete ve oranlar ne idi…
    Ayrica bari siz yapmayin Bekir abicim… Gidip il il dolasip o ildeki Turkmenler mi yapiyordu bunu Kurtler mi diye arastirma mi yaptiniz???”

    Sorunuzu daha sonra Fatih Bey cevaplamis. Ama not etmeliyim, “mukiyeli” olan birindn yani syasetiin “bilimini” okumus bir kiiden bu sekilde soru gelmesini gercekten yadirgadim. eminimki istatistik dersi aldiniz. Ve siyasi, ekonomik konularda fikir yuruturken kendiniz de bircok istatistiksel bilgilerden yararlaniyorsunuz. O zam,an benim bir konuda bilinen bverioleri analiz edip, sonuclar cikrmami anlayamamaniz sok edici.

    Eger belirli sehirlerde belirli bir sosyal gosterge diger bir sehre gore cok yuksek cikarsa, ve bu iki sehirdeki etnik oranlar biliniyor ve biribirinin tam tersi ise, siz buradan sonuc cikmaz, gidip tek tek herkesle konusmak gerekir mi diyeceksiniz? Bu ne mantik orgusu, bu ne nesnel analizdir?

    Soyleduigim seyi iddia etmek icin sizin beni dogrulayicio rakamlainiza gerek yoktu. Bu Turkiye’nin GNP’si Amerika’nin 8 de biridir kadar kesin br gercektir. Ben rakam vermedim, elimde hazir rakam yoktu; arastirmayi da gerek gormedim bir yorum icin. Kimsenin aksini idda edecwegi aklimdan gecmemis idi.

    bundan 8-10 yil once Hakkari’den vergi olrak cikan her bir lira icin 79 lira girdigini okumus idim. Hesap neyi baz aliyordu, bu gun o rakam gecerlimidir emin degilim. Ama herhalde Kurt yogunluklu bolgelerin Turk ekonomisinde buyuk bir ALICI olduklari tartisilmaz bir veridir. Bolgede 30 yil oncesinsden staj yapmisligim da var, bolgeden arkadaslarim da oldu. Ama birsey degistirmez. NY’ta ofisinde oturak biri de ayni bilgilere ulsip ayni sonuclara varir. Yegenim ve esi GAP Bolgesinde “:tarim Destek bilmem ne” dairesine calisiyorlar. Bolge insanina (cogunlukla kabile resileri) “tarim destegi” olrak buyuk paralar veriyor devlet (yani millet). Yuzde 40 kusur kacagin oldugu Urfa yuzde 5 civarinda kacagin oldug Sivas’tan cok daha zewngin bir sehir. Daha temiz veya duzenli degil ama daha zengin. Muhtemelen Afyon, Kutahya, Kastamonu gibi illerden de daha zengin. Sadece GAP projesi ile bolgeye milyalarca dolar akti, hala da akiyor.

    Neyse, esas mevzuya gelelim. Bana oyle geliyorki Fatih kardesim, siz benim yazdiklarimi dogruluyorsunuz. Sizi tek rahatsiz eden “millyetcilik” turu icinde TURK geceni. Mallesef bu bir tepki doguruyor. Nasil ki Batuili’nin Heybeliadaya ruhban okulu, Ermeni soykirimi, azinliklarin din haklari diye bastirirken fasist rejimin baskilarinin birinci magduru “Muslumanlari” ihmal ettigi gibi siz de Mahcupyan’in irkciligina gayet nlayisla yaklasabiliyor, Turk icin farkli bir standatr kullaniyorsunuz.

    Size Mahcupyan’inkine benzer bir ornek vereyim. Ozgur Poltikami idi ne idi bir Kurtcu yayinin bir yazari il birkac yazismamiz olmus idi. Epeyce bir mutabakatimiz olmustu (gecmiste hukumetlerin Turklestirme potikasi, vb, cogunlukla benim “gecmis hatalari kabulum uzerine idi mutabakat). Ben de ona kendi gazetesinde cikan “Turkler Cansiz Mankenle Sevisiyor” baslikli haberi hatirlattiml; ama bu da irkci, hakaret, utandiricidir dedim. Adamin cevabi ” bunu butun gazeteler yazdi; bunda ne varki” idi. Konusmamiz orada bitti. (haber Antalya’da bir sapik sahsin magaza vitrinindeki cansiz mankeni “tacizi” habetri idi).

    Demirel veya Uzan gibi “turkler” e gelince. Bunlara anekdotal veri denir. Istatistiksel degildir. Bir istatistik ogrencisi bu orneklere bakarak “turkler” veya Kurtlermi daha fazla “buyuk vurgun yapiyor” gib bir sonuc cikaramaz. Benim her gun yemek yedigim lokanta bir Kurde ait. Adam istemeden fis hic vermiyor. Istedigim zaman da surat asiyor. En az iki yildir iorada yuzlerce kere yemek yemis olmama ramen. Simdi buna bakarark KDV’yi odemeyenlerin buyuk cogunlugu kurttur dityemem. Anasildimi fark?

    Demirel herhalde Turk imis. Uzan’in ne oldugunu bilmiyorum. Selanikli oldugunu okumus idim. Halis Toprak, bilmem kim bir suru Kurt ismi sayabilitrim. Yalniz bu tartismanin gittigi dogrultu beni rahatsiz ediyor.

    Benim gibi sizin de tanidiginiz bir LDT uyesi tarafindan “Turk dusmani; Turk olmayan herkesin dostu” ilan edimis birisini simdi “Turkcu” yapacaksiniz bu gidisle.

    Ikimiz icin de onerim” AYNI ILKELERI AYNI AHLAKI KRITERLERI HERKESE UYGULAMAK. Benim her tarafta yazdiklarimda bunu uygulamadigima dair ornek gostremezsiniz. Hakkaniyet birinci kriterdir. Iste bu hakkaniyet kriteri “VUR TURKE” partyasi gordugumde de mudahele ettirir bana. Burada “vur abaliya” yapilan sadece Turke ait olan degil Kurt, ermeni veya baska bir grup olsa idi ayni tutarli ahlaki prensipl;erle karsi koyardim. Bunun ornekleri Mustafa, suat , Afsar Beylerin ve benim blogumda vardir bolca.

    Lumpen millyetciyi, vurguncuyu, fasisti lanetlerken “bu milletin samar oglani” yapimasi hos deghil; tam da ziddi etki yapar. Madem “ustunluk takva iledir” baska subjektif kriterleri enjekte etmeyelim. Mahcupyan’in yazisindan her tarfindan irkcilik damliyor. “ermeni soykirimi” konusundaki soylemlerinde resmen entellektuel kurnazlik yapiyor, gozuimuze yun cekmeye calisiyor. “cemaatciligi” sadece urkler icdin elestriyor; Ermeniler icin ayni arguman yapidiginda hemen mudafaya geciyor. turkiye’ye, veyua “millet-i hakime” ye getirdigi “siz adam olmazssiniz” mealindeki eledtrileri bazi yazismalarimda kendsine, ermenlere cevirdigimde hic te hos karsilamadi. (or: diasporanin Amerika’da bastirdigi Atatrurkun onun monte edilmis bagarsaklari cikmis cocuk resmi hakkinda ne dusundugun sorduguimda “o temsili resim, onda ne var…” mealinde cevap vermis idi.

    30 yil once Batman, raman’da staj yaptigimda bolge halkinin “:musluman kardes” diye bizleri vasgrina bastigini “islamin cimento rolu” baglaminda soylemis idim daha once. Tekrar etmis olayim. Ama bu “blame only the Turks” sendromundan cikalim, derim.

  67. Yazan:fatih demir Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Bekir agabey,
    Tabiki sizin bugune kadar yazdiklariniz sizin referansinizdir. Ben sizi irkcilikla neyin suclamiyorum… Ama burada aldigim istatistik dersleri geregince bir problem var.
    Eger belirli sehirlerde belirli bir sosyal gosterge diger bir sehre gore cok yuksek cikarsa, ve bu iki sehirdeki etnik oranlar biliniyor ve biribirinin tam tersi ise, siz buradan sonuc cikmaz, gidip tek tek herkesle konusmak gerekir mi diyeceksiniz? Bu ne mantik orgusu, bu ne nesnel analizdir?
    Bahsettiginiz Guneydogu illerindeki demographic durum hakkinda elimde bir tane bile kaynak yok… Urfada Turklerin oraninin Kurtlerden fazla oldugunu biliyorum ben mesela. Ama benim kaynagim yok o yuzden bu argumani direkt olarak kullanmiyorum.
    Ayni sekilde Mardin, Antep ve Hatay’da Arap vatandaslarimizin orani cok yuksek. Bunlar benim bildiklerim. Ama siz guneydogunun tamamini Kurt kabul edip, hirsizligi oraya baglayip, sozde “Turk milliyetciligine” yol veriyorsunuz…
    Guneydogudaki elektrik sisteminin denetiminin Konya ile ayni oldugunu, calma isleminin ayni derecede kolay sekilde yapilabilecegini, kullanilan eski sistemlerden ve benzeri seylerden bir elektrik kaybinin olabilecegi ihtimalini hice sayiyorsunuz… Bu yaptiginizin amerikalinin “profiling” dedigi “Driving while Black” , “Flying while Arap” gibi suclara yol acacaginin farkina varamiyor musunuz? Muslumanlikta “profiling” var mi?

    Ayrica verdiginiz vergi rakamlarina nereden ulasabilirim? Bu tekrar harcamaya Ordunun harcadigi paralar giriyor mu? Malatya elazig bolgesindeki barajlara harcanan para ne suyundan ne isciliginden yararlanamayan Hakkarililere mi sayiliyor mesela?

    Ben yukardaki yazi ve yorumlarda hep birseye itiraz ettim. O da irkcilik yapilmasina. “Turk Milliyetciligi” altinda bunu yapmalari beni ilgilendirmiyor. Umrumda degil butun dunyadaki Ermenilerin , Rumlarin, Ruslarin ekmegine yag surup surmeyecegi. Boynumuz kopsa haksizlik karsisinda durmaya devam edecegiz cunku. sizin de bu durusunuzu her zaman goruyorum.

    Neyse, esas mevzuya gelelim. Bana oyle geliyorki Fatih kardesim, siz benim yazdiklarimi dogruluyorsunuz. Sizi tek rahatsiz eden “millyetcilik” turu icinde TURK geceni
    Bunu nasil soylersiniz? Ben ki siz de dahil herkesin toplu olarak Mustafa Akyol’da surda burda herkes “Turklerin barbarliklarindan” bahsederkende kurduklari medeniyetlere isaret eden bir tek bendim. Cunku Turk irkinin da durduk yere ezilmesine izin vermem. Benim icin Turk ne ise Kurt odur. Ayri gayri da tutmam Turkiye vatandasi olarak…

    Aha da burada da yazmistim :

    http://siyahi.wordpress.com/2006/11/14/turkler-neden-budist-olmadilar/

    Hem madem genel seylerden istatistik cikarmaya calismak dogaldir benim sordugum sorulara neden cevap vermediniz??? Devlet tarafindan sorgulanmak icin alinip gozaltinda kaybolan insanlarin en cok oldugu bolge neresidir mesela?? Gap’a kadar Turkiye’nin kac kurusu guneydogu anadolu bolgesine yapilmistir?

    http://www.secimsonucu.com/Detays.asp?ID=63

    Sanliurfayi bir tane ornek olarak vereyim geri kalanina siz bakin. AKP’nin oy oranlari ile bolge uzerinde ben de bu hirsizlik istatistigi ile baglanti kurabilir miyim? Kursam dunyanin en sacma isini yapmis olurum… Elimde bir tane bile veri yok…

    Yukardaki argumanlarin herhangi birine itiraziniz varsa lutfen soyleyin. Ozellikle yazimdan baslayabilirsiniz. Bilirsiniz ki sabit fikirli insanlar degiliz. Hatamiz varsa duzeltiriz.

  68. Yazan:M Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    özelestiri aaaah ah ne zor seysin sen!

    Türk milliyetçiligini elestirdik Bekir bey’i kizdirdik, “neden baska milliyetçiliklerden rahatsiz olmuyorsunuz?” diye soruyor bize. Elbette oluyoruz. ABD’de “LOVE IT LEAVE IT” Fransa’da “TU L’AIMES OU TU LA QUITTES ” diyen irkçilarla bizim YA SEV YA TERKET diyen milliyetçilerimiz arasinda ne fark var?

    Ama haklisiniz Bekir Bey kardesim, beni en çok rahatsiz eden türk milliyetçiligidir. Çünkü Türkiye’mizin temellerine dinamit konmasi beni ABD’nin veya Fransa’nin dinamitlenmesinden çok daha fazla rahatsiz eder.

    Milliyetçilik Islâm dini ile uyumlu mudur? Yani araplari veya kureys kabilesini diger kavimlerin üzerinde veya önünde tutabilir miyiz? Hz Muhammed yapmis midir böyle bir sey?

    Bana öyle geliyor ki müslüman türklerin bir kismi içten içte Türk milletinin “seçilmis” bir millet olduguna inaniyor.

    Istanbul’un fethi ile ilgili pek de saglam olmayan o hadis (“ne mutlu o komutana…”) bunun bir göstergesi olabilir mi?

    Gene haçli saldirilarinin türkler sayesinde zayiflamasi ve Islam dünyasini korumus
    olmasi bazi arkadaslarin gözünde türkleri “basat” veya “lider millet” gibi bir
    konuma getiriyor.

    Osmanli basarilarini çalismaya, adalete, bilime ve baska kültürlere açik olmasi sayesinde elde etti kanimca. Yoksa türklerin kanlarinda veya genlerindeki bir üstünlük degil söz konusu olan.

    Türkiye’nin önümüzdeki onyillarda Islâm dünyasinin liderligine soyunabilecegini düsünüyorum. Ama alçakgönüllügü elden birakirsak bu biraz zor olur. Atalarimizin yaptiklariyla gurur duymayi birakalim artik onlarin mirasina layik olmaya çalisalim derim. Bu kismi sakin ALEV ALATLI’ya göstermeyin 🙂

    Nizam-ül Mülk savasta esir düsen ve selçuklara köle olan bir Iran askeriyken yükselerek kariyer yapti ve basvezir oldu, devleti reform etti. Osmanli da da kökeni ne olursa olsun yetenekli insanlara basvezirlik yolu açikti yani meritokrasi.

    Her ne kadar Islâmî bir sosla sunulsa da türk milliyetçiligi atalarimizin gösterdigi bu açikliga bir engel gibi görünüyor. Bir ermeninin dis isleri bakani oldugunu düsünebiliyor musunuz 2007 Türkiye’sinde?

    Odasinda kürtçe müzik dinliyor diye devlet memurlari hakkinda sorusturma açilabilen bir ülke oldu memleketimiz.

    Illâ söyle düsünülsün, böyle davranilsin demiyorum. Ama milliyetçilik sanildigi gibi bir çimento degil C4 tipi plastik bir patlayici olabilir.

    Selam, saygi ve muhabbetle

  69. Yazan:M Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    asagidaki sözleri kürtlere kin kusan irkçi sitelerden birinde görseydim sasirmazdim :

    …Turkiye’de kacak elektrik kullanm il ilgili bazi rakamlar okudum gecen bir gazetede. Basta gelen illerin hemen hepsi Kurt cogunluklu iller. Saisirmadim, cunku bir kac ay oncki Urfa bolgesi ziyaretimde dag basindaki en ucra koy evlerinin ble neden Las Vegas Casinolari gibi aydinlandigini gordugumde anlamistim vaziyeti.

    Ama DD’de görmek biraz endise verici sanki?

    Ne diyelim? belki de karakollar tüketiyordur bir kismini, bilirsiniz ya,
    sorgu odalarinin aydinlatilmasi lâzim…

    Urfa’ya gelince… Herhalde zorla bosaltilan köylerinden atilan insanlar isiklari söndürmeyi unuttular giderken. JITEM’i arayin Bekir Bey, onlar kapatir geçerken.

    Dostlukla

  70. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Fatih Bey,

    Maalesef cevabinizda “faulty logic” den demagojiye kadar uzanan ithamlar, karakterizasyonlar var. Baslayalim:

    “Bekir agabey,
    Tabiki sizin bugune kadar yazdiklariniz sizin referansinizdir. Ben sizi irkcilikla neyin suclamiyorum… Ama burada aldigim istatistik dersleri geregince bir problem var.
    Eger belirli sehirlerde belirli bir sosyal gosterge diger bir sehre gore cok yuksek cikarsa, ve bu iki sehirdeki etnik oranlar biliniyor ve biribirinin tam tersi ise, siz buradan sonuc cikmaz, gidip tek tek herkesle konusmak gerekir mi diyeceksiniz? Bu ne mantik orgusu, bu ne nesnel analizdir?
    Bahsettiginiz Guneydogu illerindeki demographic durum hakkinda elimde bir tane bile kaynak yok… Urfada Turklerin oraninin Kurtlerden fazla oldugunu biliyorum ben mesela. Ama benim kaynagim yok o yuzden bu argumani direkt olarak kullanmiyorum.
    Ayni sekilde Mardin, Antep ve Hatay’da Arap vatandaslarimizin orani cok yuksek. Bunlar benim bildiklerim. Ama siz guneydogunun tamamini Kurt kabul edip, hirsizligi oraya baglayip, sozde “Turk milliyetciligine” yol veriyorsunuz…”

    1. Eger sizin aldiginiz istatistik dersi ile soylediklerim arasinda celiski varsa, samam. YOk Universitesi mezunu olmalisiniz. Benim soyledigimi anlamak icin statisik dersi almaya dahi gerek yok. Iki sehir nufusunu karsilastirip birinde belirli bir grubun cogunlukta onburunde diger bir grubun cogunlukta oldugunu tesbi eder, DIGER BUTUN DEGISKENLERI SABITLERSENIZ, ele alinan degiskendeki degisimi neye yorarsiniz?

    2. Sizin kendi verdiginiz verilerdennsiz Kurtlerin cogunlukta oldugu bolgelerde kacak elektrik kullaniminda artma gormuyorsaniz yazik sizin aldiginiz gitime. Bu gercek bircok kaynakta verildi. Bulundugunuz ABSD’de zencilerin suc isleme orani beyazlarinkinden fazla dendiginde, veya Turkiye’de nflasyon 5 sene oncenin cok altinda denildiginde de mi “nerde kaynak” diyeceksiniz? Bu ne bicim demagoji.

    Guney Dogunun cogunlukla Kurt oldugu ve bu insanlarin gerek vergi, gerek kacak kaynak kullanimi konusunda diger bolgelerden cok ilerde oldugu GERCEGINI size sbatlamak cin simdi gidip tez hazirlayacak halim yok. Siz sunmussunuz veriler. Urfa’nin cogunun Turk oldugunu ilk olrak sizden duyuyorum. Boyle ilginc, kimsenin bilmedigi VERILER SUANLAR DELIL GOSTERMEKLE MUKELLEFTIR./ Tersi degil.

    “Ama siz guneydogunun tamamini Kurt kabul edip, hirsizligi oraya baglayip, sozde “Turk milliyetciligine” yol veriyorsunuz…” (Fatih)

    Nerede demisim Guneydogu Halkinin tamaminn Kurt oldugunu?
    Bunu hangi cumlemden cikardiginizi soylermisiniz? “Turk millyetciligine yol vermek” ne demek oluyor acaba? Hal boyle ise yukaridaki yorumlar hangi milliyetcilge yol veriyor? Simdi ben siz “:kurt, Ermeni mllyetcilgine yol veriyorsunuz” desem irkci olurum degilmi?

    Gerisine sonra geliriz. Gerek kalirsa,. Simdi baska birisine cvap yazacagim

  71. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    MehmetBey,

    Size karsi epeyce dilimi tuutum. Bu defa kontrol edemeyecegim. Akyol’un sitesinde hakkimda iftiralar yazdiniz, ALENEN YALAN SOYLEDINIZ. Sonradan farkettim. Diger bazi arkadasdlarin sizi de davet etmeler uzerine vaz gectim. Ben insan sarrafiyim. Neyin pesinde oldugunuzu tahmin edebiliyorum Yahudiler Lubnan’da soykirim yaparken “Israil bvasarisini, caliskanligina, zeklasina borclu” diyen “dostlukla Baris, pardon neydi adiniz” bey!

    DD’yibiz kurduk uc bes genc arkadas ile. Benim niyetim dogru durust bir dergi idi; ama is sulaninca geri cekildim. Bir arkadas haberimiz olmadan sizi dave emis; hadi olsun dedik. DD’ya neyin yakisip yakismadigina karar verme hakkini neye dayanarak kendinizde goruyorsunuz? Edep ya hu!

    JITEM’i falan sizden iyi bilyorum. “JITEM’i arayin” falan demekle ne nuktedan olunur, ne de mevzuda birsey bildiginiz intibasi olusur

    Simdi yeri geldi asagiya Akyol Sitesinden bir aliniti koyuyorum:

    Once Mustafa Akyol’un yazisinin son kismi:

    “Bence de büyük bir komplonun önüne geçmenin en doğru yolu, “diyalog
    kapılarının açık tutulması”dır. Diyaloğun cevazını Papa vermiyordu ki,
    onun vazgeçmesiyle bu iş sona ersin. Diyaloğa inanan sayısız
    Hıristiyan var. Bundan sonra bu sürecin başını İslam çekecek, dünyanın
    hızla büyük bir felakete doğru gidişini büyük endişe ile gören erdemli
    insanları kendi şemsiyesi altında konuşmaya, müzakere etmeye ve yeni
    Hilfu’l-fudullar akdetmeye davet edecektir.

    Yazan: Mustafa Akyol Tarih: September 20, 2006 11:54 AM

    Okur Yorumları
    (NOT: Yazılar üzerine yapılan yorumların sitede yer alması, bunların
    Mustafa Akyol tarafından benimsendiği ve desteklendiği anlamına
    kesinlikle gelmez. Aksine, farklı ve karşıt görüşleri ifade eden
    yorumlar da kabul edilmektedir. Ancak saldırgan, düzeysiz veya konuyla
    ilgisiz yorumlar reddedilecektir. Eğer bu siteye ilk kez yorum
    yazıyorsanız, standart yorum kurallarını dikkate almanız önemle rica
    olunur.)

    İşte. Sn. Akyol’un bizim yapmamızı istediği özeleştiriyi Uluengin
    yapabiliyor. Dürüst olma vakti geldi.

    Saygılarla,

    Yazan: barış Tarih: September 20, 2006 12:32 PM

    ===========================

    Baris Bey,

    Hosgeldiniz. Sanal biçimde de olsa sizi (ve fikirlerinizi) tanimaktan
    mutluluk duydum. Diger makalelerde yazdiginiz baris taraftari
    yorumlarinizi gönülden destekliyorum.

    Sayin Blue da baska bir makalede yabanci sitelerdeki tirmanan islâm
    düsmanligini isaret etmis hakli olarak.

    Google’in trendine baktigimizda da Islam ve terörizm kelimeleri
    arasindaki korelasyon çarpici:

    http://google.com/trends?q=islam%2C+terrorism&ctab=0&geo=all&date=all

    Zaman gazetesi yazarlarindan Mahçupyan’in deyimiyle Huntingtoncu
    müslümanlar da farkinda olmadan biz/siz kavgasina girerek yangina
    benzinle gidiyorlar.

    ALLAH’tan Akyol, Bulaç, Chomsky ve Mahçupyan gibi insanlarin basini
    çektigi bir “diyalog” hareketi var. Tabi içindeki hristiyan ve
    yahudilerden ötürü Sayin Bekir L. Yildirim onlara “biz” diyemez ama
    ….:-))

    Neyse Bekir Bey’i kizdirmaya gelmez, iki hafta önce bana bir kizdi,
    ANABRITANICA ansiklopedisini copy/paste yapti cevap olarak.
    “Dinozorlarin yok olusunda yahudi parmagi” adli baslik gerçekten
    ilginçti ;-))

    Neyse, Türkiye’nin bu baris sürecinde oynayacagi önemli bir rol oldugu
    kanisindayim. Papanin tehlikeli laflarinin hemen arkasindan Abdullah
    Gül’ün “lütfen Türkiye seyahatinizi iptal etmeyin” mesajini sag
    egilimli Le Figaro gazetesi mansetten verdi :
    http://www.lefigaro.fr/international/20060918.FIG000000077_le_souverain_pontife_reste_malgre_tout_bienvenu_en_turquie.html

    Hz Muhammed’in dedigi gibi “kalem kiliçtan güçlüdür”. Düsünmeye ve
    yazmaya devam…

    Dostlukla

    Yazan: Mehmet Tarih: September 20, 2006 02:54 PM
    ========================================

    1.Goruldugu uzre ben henuz yorum dahi yazmamisim. Once H. Uluengin milyonlarca muslumanin kaltlinden Bat’yi aklayan “muslumanlari sorumlu tutan” bir yazi dokturuyor. Sonra Mustafa Bey o yazidaki bazi aergumanlari hakli bulan bi yazi yaziyor goruldug gibi ((konu benim bolgda “islam Savaslarimi Dediniz” basligi altinda islendi).. Sonra ilk yorum olrak bir Baris (?-dostlukla) bir yorum yaziyor.

    Ve MehmetBey (gene dostlukla Baris’i hosgeldin eden yazisinda bana yukleniyor “ana Britannmca’dan kopye ettigim, yerli Huntingtoncu oldugum vs” ve asina oldugumuz Wedge strateji ile bazi arkadaslara yag cekiyor.

    Evet, Baris pardon MehmetBey. “yerli Huntingtoncu” oldugum gorusunuz, belki manasini da bilyorsunuzdur, beni de tanidiginizi saniyorsunuzdur olabilir.

    Ama benim ANA BRITANNICA (veya herhangibir kaynaktan) bir aklintiyi keni fikrim olrak sunduguma dair bir tek ornek vermezsesniz ne durumuna dusersiniz?

    2. Her ne kadar bu yorum altinda henuz ben agzimi acmadan bana ALENI YALANLARLA sadirmissiniz, ama diger bir baslik altinda bu her firsatta Islama, Muslumana saldiran, Hiristiyan Yahudiyi yucelten Baris’in Turk ve Muslumandan bahsederken “BIZ” demesindeki SAHTEKARLIGI NOT ETMIS VE BIZ kelimesinin kendinizi icine alan kumeler icin kullanabuilirsiniz demis idim. Epey acitmis olcakki iftiranizi diger bir baslik altina tasimizssiniz. “bekir Bey Hiristiyan Yahudiyi bizden saymiyor” demekle kalmamissiniz, henuz ben hicbirse soylemeden sahsima bu tur ithamlarda bulunmussunuz.

    O muslumana sadiran Baris ta sizssiniz!! Bu gruba ne icin girdiginizi cok iyi bliyorum. Alin DD’niz sizin olsun! Ben artik elimi ayagimi cekiyorum!

  72. Yazan:M Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Bekir Bey,

    Ayni fikri savunan herkesi tek bir insan oldugunu düsünmeyin. Baris Bey, Mustafa Akyol, Fetullah Gülen, Chomsky, Eyten Mahçupyan ayni kisiler degil. Hepimiz diyalogu savunuyoruz ama ayni kisiler degiliz 🙂

    Islâm’da bildiginiz gibi irkçiliga yer yok. Buna ragmen bazi müslüman arkadaslar “seytan geni” teorileri attilar ortaya. Akyol nazikçe reddetti.
    isimleri lâzim degil, onlar kendilerini biliyor 🙂

    Filistin’de Israil ordusundan zulüm gören din kardeslerimiz için gösterdiginiz hassasiyeti ülkemizin sinirlari içinde, bizim ordumuz tarafindan zorla göç ettirilen kürtler için de göstermeniz gerekmez mi? Elektrik çalmakla suçladiginiz kürtler ne yapmali sizden merhamet dilenmek için? Arapça kursuna mi gitmeli?

    Sayilari hükümete göre 300 bin, NGO’lara göre bir milyon tahmin edilen ve hepsi de kürt olmayan bir sürü müslüman TR’nin büyük sehirlerinde suç örgütlerinin, fuhusun kucagina itiliyor. Nerede din kardesligi?

    Son bir soru : Israil Lübnanlilari öldürürken çok sesi çikan müslümanlar bir kaç bakanlik içi müslüman kiyan filistinli politikacilara karsi garip bir sessizlik içinde. Ne diyecegiz? Aile kavgasi mi? Karikatür skandali daha mi önemliydi bu iç savastan?

    Bekir Bey, fikirleri elestirmek ile insanlara saldirmak arasinda kalin bir çizgi vardir. “Fikirlerin çatismasi bizler için rahmettir” (SAV)

    Genede herseyin en dogrusunu ALLAH bilir.

    Dostlukla

  73. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Kendinizi Chomsky, Gulen veya Mahcupyabn ile bir araya koyarak kendinize iltifat ediyorsunuz Sn. Mehmet Bey. Cogu kinmseler desfre ettim sizin gibi; yazdikklariniz benim icin imzanizdir. ikinci yazinin kimden ciktiginianladim. Bircoklari Akyol sitesini onun iocn terkettiler. Kucuk zihin oyunlarinizi anliyorum.

    Son yazim ve cevabiniz IL MUFERI OLDUGUNUZ TESCIL EDILMISTIR MONSGENOUR!

    Bunu da ioyle apatlaca yapmissinizxki benim ornek lrak kullandigim Chomsky’yi benim dusmanim olrak sunmussunuz. Guya Mustafa’yi da o kategoriye koyarak ona yaranacaginizi sandiniz. Yorumlainizin e-postalarinizin cogunda once bukemeyeceginiz anladiginz bilegi opme, bu basarili olmayinmca diger arkadaslara yag cekerek bana karsi cevime styratejisine grduiniz. Ne icin? Cunku sizi desifre ettigimi, kul yutmayacagimi biliyordunuz Sn. Hirisiotyan_yahudi propogandiosti. Baris-Mehmet (sizin de disuiniz sokuldu, zehiriniz aritildi).

    ——————————
    Asagidakiler bir iki alinti Sn. Baris Mehmet’tan.

    ==========================
    Bazi arkadaslar yahudilerin kendilerini üstün saydiklarini söylüyor. Suudi Arabistan’a hiç gittiler mi ? Orada mesela zenci veya asyali müslümanlara hatta türklere nasil davranildigini gördüler mi? ABD veya ingilizlerin diger müslümanlardan üstün tutulmasini nasil açikliyorlar ?

    Demekki Tevrat veya Talmud olmadan da insan irkçi olabiliyormus.

    Dostlukla
    ================================
    Aidiyetinden dolayi bütün yahudileri kendimize düsman ilân etmek hiç bir yere varmadigi gibi dinimizce de dogru degil.

    1° Aidiyeti ne olursa olsun, yahudi, müslüman, hristiyan, her ülkede ve her camiada savas “sayesinde” zenginlesen, oylarini arttiran, etki alanlarini genisletenler var.

    2° Filistin sorununu layik oldugu çerçeve içinde degil de tüm müslümanlar ile tüm yahudiler arasinda “temelleri kutsal kitaplara dayanan ve ahirete kadar sürecek” bir sorun gibi görmek ve göstermek en basta müslümanlara zarar veriyor.

    3° Cihad’dan çok bir kan davasina benzeyen bu kirli savasin son muharebesinde Israil 102 asker kaybederken Lübnan’da 1000’den fazla insan öldü.

    4° Çok sayida müslüman gencin gözünde “yahudi ve ABD nefreti” adeta Islam’in bir sarti oldu sanki, güzel dinimizin baris ve sevgi mesajinin yerini aldi. Islâm’in özünün ne oldugunu biliyoruz, dinimizin savunmaya ihtiyaci yok ama müslümanlarin ve gayri müslimlerin aklinda Islam inanci “kin ve intikam” ile özdeslestikçe müslümanlar zarar görüyor.

    5° Bu dinî ve/veya millî kimligini bir katliam ile tarif etme sorunu yahudilere ve ermenilere nasil zarar veriyorsa ayni tuzaga müslümanlar da sürükleniyor gibi geliyor bana.

    Yazan: Mehmet Tarih: August 15, 2006 08:49 PM
    ====================================================
    NE YAPMALI?

    Israil’e ve ABD’ye kafa tutabilen bir Islâm dünyas mi istiyorsunuz? Kitap okuyun, etrafinizdaki insanlara okuma-yazma ve internette bilgi aramayi ögretin, evlatlarinizi okutun, okutmayanlari uyarin. Gazaniz mübarek olsun!

    ALLAH’in Kur’an’da çok açikça belirttigi gibi “akli olmayanin dini de olmaz”.

    Yahudi lobisine karsi bir Müslüman lobisi yoksa bu kimin suçu? Yahudilerin mi yoksa müslümanlar açliktan ve savaslardan ölürken altin kaplama arabalarla gezen kuveytlilerin mi?

    Bütün yahudi evlerinin ortak noktasi nedir biliyor musunuz? Kütüphane! Bütün yahudi tanidiklarimin evleri 2 veya 3 dilde kitaplarla dolu. Dünyada kaç yahudi var? 20 milyon? 30 milyon? Kaç müslüman var? 1,5 milyar. Fark? Bilgi ve zekâ.

    Türkiye’de okullarda bile bir kütüphane yok. Biz müslümanlar kendimizi zorla ortaçag avrupasi’nin karanligina boguyoruz sonra da bu yahudilerin veya hristiyanlarin suçu diyoruz. Müslüman dünyasi bilgice zayif ve bazi müslümanlar da dahil olmak üzere herkes bundan istifade ediyor.

    “Alim’in mürekkebi sehidin kanindan yegdir.” (SAV)

    Sorun bizde, çözüm bizde.

    Dostlukla

    Yazan: Mehmet Tarih: August 10, 2006 03:19 PM

    Yapmayin be Mehmet Bey kardesim! Birazcik tevazu lutfen. Bu ne uslup? Demirkan Efegil yerine sizimi tayin etti de bizim gibi cuhelaya “yahudinin usunlugunun sirlari” dersi veriyorsunuz? Bir ustteki ilmekteki yorumumu okuyn lutfen?

    Uslubunuz koyden sehre lise okumaya gitmis gencin koyune dondugunde koyluleri icin kullandigi usluba benziyor. Teolojiden, poltikaya, sanata kadar yahudilerin “goyimden” ustun olduklari Yahudiligin bir “irk dini” oldugu konusunda pek cok Yahudi kaynagi, siyon protokolleri dahil yuzlerce refransi, pek cok Yahudi alimi, ve mutfekkirin bu minvaldeki yazilarini, ve kendi yasadiklarimizi baz alarak yaptigimiz degerlendirmelerden hicbirsey anlamadinizmi? “bilgi ve zeka” kadar basit bir aciklamasi vardi da herseyin Noam Chomsky’den Israel Shamir’e, Haham Michel Lerner’e kadar pek cok dusunur niye goremedi acaba sizin sak diye ortaya koydugunuz bu bilgelik urununu.

    En azindan bu konuda fikir beyan eden diger insanlarin da sizin kadar bilgisi olabilecegine ihtimal vermenizi rica edebilir miyim.

    Yazan: Bekir L. Yildirim Tarih: August 10, 2006 07:31 PM
    =======================================

    Arkadaslar, sizlere su aciklam yaopma geregi duydum:

    1. Kurtkleruin cogunlukta oldugu bolgelere ait verilerin hepside digrudur. Hepinz de bunu anlayacak zekada insanlarsiniz. Sundugum veridir. Istatistikseldir; (exact degil, rough). Bu bolgelerde elektrik hirsizliginin daha fazla oldugunu gosteriyor bu veri o kadar.

    2. VERILERIN TAHLILINI YAPMADIM. NEDEN BOYLEDIR DEMEDIM. CUnku konum degfildi. Gererk yoktu. Gerekitrse bun da yapaim,. Feodal sistem, aidiyet duygusu, Inon sdnmi, terorle savas sonucui devletten oguma gb pek cok sosyolojik, sosyopsikolojimk faktorler sayilabilir. Guzel bi sosyal arastirma konusudur.

    3. ABD vya Avrupa’yi biracik bilen herkes bu ulkelersde muhyelif etnik , din gruuplara ait irza gecm oranindan, evlilik disi cocuk yapma oranina kadar her turlu istatistik tutulu; bunlar degeledirilir, ebepler arstirilir. Sosyal bilimler bunun icin vardir. Yahudiperveerin “IRKCI SITEYE LAYIK DEDIGI BUDUR”.

    Her Ayet, Hadis palatani dedeniz sanmayin . Fazla “gullible” siniz, Girebildigim kada il muslumanin muslumana karsi huasn-u zanni, bazen gerecegi gormenizi engelliyor. bazi arkadaslar bunun boyle oldugunu spesifik orneklerle biliyorlar. Ben gecmistye islam cemaatler icerisine mutelif saiklerle girmis, 30 kuasur yildir orada olan yiksek mevkilere gelen, ve gercek aidiyetlerinin baska yerlerde olan coklarini biliyorum.

    Gozunuzu acin.

    Aranizda cok kaasbilyetli arkadaaslar var. Hepiniz de entellektuel seviye olarak bizim neslin cok onundesiniz. Daha Akyol’un sitesine ilk basladigm zamanlrda bu potansiyelinizi gormus, sizlerin ciddi bir yayinda toplanmanizi arzulamistim. Bunu Asl Hanim ve Suat Beyle konustuk o zamanla, Sonradan Cengfiz Bey’de ayni seyden bahsedince uzerine atlamisim. Ama maalesef bu gullibility ve her selam vereni cagirma isi sulandirdi, mecrasdindan cikardi.

    Su andan itibaren lutfen beni mazur gorunuz. Allah’tan iyi niyetli gayretlerinzi hedefe vasil etmesini diliyorum. Tecrubelerimden birseyler sunabildimse ne mutlu bana.

    Allah’a emanet olunuz.

    Yazmak veya idari konular disinsda herhangibir konuda yardimim dokunabilirse tereddut etmeyin. Akyol’un orada daha da seyrek olsa da yorumlar yazabilirim.

  74. Yazan:Fatih Demir Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Bekir Agabey,
    Tunc Bey’den alintiladiginiz kisimlarin hicbirinde Yahudileri oven birsey gormedim. Soyledigi seylerin hemen hemen hepsine katiliyorum. Eger bunlari soylemek Yahudiperverlikse beni de o haneye yaziniz lutfen.
    Bunu soylememin sebebi de sizin gibi severek okudugum bir agabeyimizin bir arkadasimizi boyle basit gerekcelerle suclamasi. Ve haksizlik karsisinda susmayi haksizliga katilmak olarak gormeye olan inancimizdan.
    Tunc Bey’e haksizlik etmissiniz.

    Tunc bey’in irkci sitelerde gorulme lafi dogru olsa da size karsi kullanmasi bence yanlis olmus. Bir irkciliginiza sahit oldugumu bugune kadar soyleyemem. Ama kendi adiniza su asagidaki paragrafi bir kere daha okumanizi tavsiye ederim…

    Saygilarimla…

    Bir ilave daha yapayim, “millyetci tepkiler”in anlasilmasina yardimc olmak gayesi ile. Turkiye’de kacak elektrik kullanm il ilgili bazi rakamlar okudum gecen bir gazetede. Basta gelen illerin hemen hepsi Kurt cogunluklu iller. Saisirmadim, cunku bir kac ay oncki Urfa bolgesi ziyaretimde dag basindaki en ucra koy evlerinin ble neden Las Vegas Casinolari gibi aydinlandigini gordugumde anlamistim vaziyeti. Bolgeye Turkiye’nin gersinden giren kaynaklar bolgenin ekonomiye kastkisinin en az on misli. Bask rakamlar da var.

  75. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Bak Fatih,

    Sen Mulkiye’de ne ogrendin? Daha onemlisi nasil girdin? Kac opuan aldin OSS’den? Sana VERI ILE ANALIZIN FARKIN ANLAMAK ICIN NE YAPMAK LAZIM? Ise bunn icin ben SOSYAL BILIMLER DIYE BIRSEY YOK DERIM! Bu alintiladigin paragrafin neresinde irkcilik var?esine bakacagim bir daha bu BIR BILIMSEL VERIDIR. RAKAMLARIN GOSTERDIGI. Senin kendi verdigin kaynak bunu diyor kardesim. Ne demek isiyorsun Ya HU? YORUMU YAPILMAMIS HENUZ. SEN VERI (RAW DATA) ile ondan CIKAN YORUMUN FARKINI BUILMIYORSAN YAZIKLAR OLUN SANA.
    Daha sonra bu sonucun muhtemel sosyolijik aciklamalari olabilecegini BUNUN BIR ARASTIRMA KONUS OLABILECEGIN DE SOYLEDIM. SEN OKDUGUNU ANLAMAZMISIN? Tekrar edeyim faydasi olcagini sanmasam da: KURT YOGUNLUKLU BOLGELERDE EKLEKTRIK KACAGININ DIGER BOLGELERDEN COM DAHA TUKRK OLDUGU SENIN VERDIGIN REFERANSTA YAZIYOR!!!!!

    Sen AND’de ze-nxcile car dite zencilerin ortalama hapse girme oraninin beyazlarin dort misli oldugu verisini DWEGISTRIRMISIN?

    Benim zekama hakaret etme. Ben MENSA uyesiyim! (ne olduguna Tunc-Baris gidip Ana Britannica’dan grenip soylesin sana.

    TUNc-BARIS mustearlari ile yazan sahis o ifadeleri Lubnanda her gun bebekler katledilirken yaziyordu. Simdi aradan zaman gecti duygular sogudu, Kana’dan komurlesmis bebek resimleri gorunmuyor eklranda. Etrafi kokadi, tonunu ona gore ayaladi.

    Sen hakimmisin de onun “Yahuidiperver olup olmadigina karar veriyorsun? Veri ile yorumun ayrimini ogren once. Ben pek cok maske cikardim; adamimi bilirim. Sana git butun yazdiklaini oku; ne zaman nerde ne yazmis, nasil degisim gostermis diyecegim ama o da analitik kaabilyet gerektirir. Yukrda yarim satt ABD’den Avrupadan orneklerle bun anlattim.

    Yukarda (ilk yorumda) adama BU IFTIRADIR. EGER bu iddia ettigin seyi (Anna britannica veya baska yerden kopye yaptigimi), gostermezsen MUFTERI OLURSUN Dedim, NEYDI CEVABI bu Ermeni-Yahudi propgandistinin?

    Ben Yahudiler hakinda en az 30 tane yorum yaptim, veriler iddialar kullandim. Bana bir tane cikip ta “su YANLIS” dedimi bu cocuk; sonra cikip ben ortada yok iken, yorum dahi yapmamisken “mustafa Bey , Noam Chomsky cok yasa..” Bekir Yildirim gibi yerli Huntingtoncula “yahudi Ermeniye BIZ diyemiyor” demesinde sen bir problem goremiyor isen gene idrakin veya ilkeli davranis problemin var.

    Ben Yashudilerin kurbani olmus biriyim; bu  kalkmis “dinazorlarin olumunden Yahudileri sorumlu tutacak” diye yuvarlak sozlerle bana saldiriyor. Ben blogumda “Siyon Liderlerinin rotokolleri” ni yayinladim pek cok kaynak gibi. Bir yorumcu bunla hoax imis dedi. Gittim arstirdim, boyle olduguna kani olunca onlasrin hoax *sahte) oldugna dair yazi yuazdim. Benim ailem hakkinda bin turlu iftirala atan medyanin bnun biinde biri kadar ahlaki davranis gormedim.

    Tekar ediyorum: Bilerek degil, dogruyu yaptiginizi zannederek irkcilik yapiyorsunuz; AZINLIK IRKCILIGI! Bunu soylyen kimse ulkuculerin “kara listesindeki”, hatta liberal Turkcu Afsar Celik tarafindan “Turk dusmani” ilan edlimis biri ise, bir dakika durup “acaba benim davranisim kendi savundugum ilke ile tartsam ne cikar demeni tavsiye ederim. Burdaki yorumlarda sadece Turkler onlarin irkciligi, millyetciligi sanik sandalyesine oturtulmus,. BU ADALETSIZLIGE, ILKESIZLIGE DIKKAT CEKTIM. Mahcupyanin o cumlelerindeki Turk yerine Ermeni veya Kurt koydugunda nasil oluyor. Sen O cumleler Fklorida’daki bir gazeteye yaz Turk yerin Amerikali koy bakalinm. Bu bi zihin testidir!

    IFTIRAYA VICDANSIZLIGA, DUYARSIZLIGA  TAHAMMULUM YOK. Bunun icin de kimseden ozur dilemeiyorum. Yuksek maasli, rahat, garantili teknokratik isini terk etmeyi alcak Yahudi oyunbazlardan ozur dilemeye tercih etmi biris suarda iki tane cahil cocugun sempatisini kazanm notasinin otesindedir! Ayakkabiyi ayagina uyanlar giysin.

    Tamamini oku. BIR CUMLE BULUP EVREKA DIYE FIRLAMA SANDALYENDEN.

    Tekrar buraya gelip birsey okumayacagim. Cevap yazacaksan ona gore yaz.

  76. Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Asagidaki alinti bir IRKCI SITEDEN OLMALI.

    Kime air biliyomusunuz? ABD Adalet Bakanligi.

    Cinayet rakamlarini degisik irklara gore ayiormis. Bir zencinin cinaye isleme sansinin bir beyazinkinin 8 misli oldugunu gosteriyor. VAY IRKCILAR VAY!!!

    1930’larin veya Bush’un Adalet Bakanligi degil. En LIBERAl-ZEnci DOSTU BASKAN CLINTON”UN ADALET BAKANLIGI. Bakan da fazla libveral, fazla zenci dostu olrajksuckanan Floridali Janet Reno (senin heseri Fatih)

    Kaynak: http://www.ojp.usdoj.gov/bjs/homicide/race.htm

    Alinrida grafikler var, bilmiyorum cikcakmi. Deneyelim ama rakamlarda isi gorur.

    http://www.ojp.usdoj.gov/bjs/homicide/race.htm

    ————————————————

    Homicide trends in the U.S.
    Trends by race
    Racial differences exist, with blacks disproportionately represented among homicide victims and offenders
    In 2004, homicide victimization rates for blacks were 6 times higher than the rates for whites.
    To view data, click on the chart.

    [D]

    For more information about racial patterns in violent victimization
    see Key Facts at a Glance.

    In 2004, offending rates for blacks were 7 times higher than the rates for whites
    To view data, click on the chart.

    [D]

    The race distribution of homicide victims and offenders differs by type of homicide
    For the years 1976-2004 combined –

    Black victims are greatly over represented in homicides involving drugs. Compared with the overall involvement of blacks as victims, blacks are less often the victims of sex-related homicides, workplace killings, and homicide by poison.

    Race patterns among offenders are similar to those among victims.
    Homicide Type by Race, 1976-2004
    Victims Offenders
    White Black Other White Black Other
    All homicides 51.0% 46.9% 2.1% 45.9% 52.1% 2.0%
    Victim/offender relationship
    Intimate 56.5% 41.3% 2.2% 54.3% 43.6% 2.2%
    Family 60.6% 37.1% 2.4% 59.1% 38.6% 2.3%
    Infanticide 55.8% 41.6% 2.5% 55.3% 42.2% 2.5%
    Eldercide 69.1% 29.3% 1.6% 54.4% 44.0% 1.6%
    Circumstances
    Felony murder 54.8% 42.7% 2.5% 39.1% 59.3% 1.6%
    Sex related 67.0% 30.6% 2.4% 54.9% 43.3% 1.9%
    Drug related 37.2% 61.9% .9% 33.8% 65.1% 1.1%
    Gang related 57.6% 39.0% 3.5% 54.4% 41.3% 4.3%
    Argument 48.5% 49.4% 2.1% 46.7% 51.1% 2.1%
    Workplace 84.9% 12.0% 3.1% 70.5% 26.4% 3.1%
    Weapon
    Gun homicide 47.3% 50.8% 1.9% 42.0% 56.2% 1.7%
    Arson 59.2% 37.9% 2.9% 55.7% 42.0% 2.3%
    Poison 80.2% 17.2% 2.5% 79.6% 18.6% 1.8%
    Multiple victims or offenders
    Multiple victims 63.6% 33.1% 3.4% 56.1% 40.5% 3.4%
    Multiple offenders 55.0% 42.3% 2.7% 44.8% 52.8% 2.4%

    Although slightly less true now than before,
    most murders are intraracial
    From 1976 to 2004 —

    86% of white victims were killed by whites
    94% of black victims were killed by blacks
    To view data, click on the chart.

    [D]

    Stranger homicides are more likely to cross racial lines than those that involve friends or acquaintances
    For homicides committed by —

    a friend or acquaintance of the victim less than one-tenth (8%) were interracial
    a stranger to the victim, one-quarter were interracial
    To view data, click on the chart.

    [D]

    Source: FBI, Supplementary Homicide Reports, 1976-2004.
    See also Additional information about the data.

    Note: The victims of the 9/11/01 terrorist attacks are not included in this analysis.

    Related charts on this site

    The number of homicides of children under age 5 by race, 1976-2004
    Homicide victimization rates for children under age 5 by race, 1976-2004
    Homicides of intimates by gender and race of victim, 1976-2004
    Intimate homicide rates by race, gender and relationship, 1976-2004
    ========================================

    Simdi git o verdigin gazete haberindeki biklgileri al. Sonra her bir sehir icin etnik dasgilimi al. Bu bilgiler yoksa devletin, sosyal arastirmacilarin elinde yandik! Bunlar olmadan ne devlet hizmwe verebilir, bne sosyal etudler mumkundur. Understand Fatih?

  77. Yazan:Fatih Demir Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    Sevgili Bekir agabey,
    Buyugumuz oldugun icin attigin fircalara yine birsey demiyor ana meseleye donuyorum.
    Ben o kadar bilgi istiyorum “sana tez yazamam” diyorsun sonra gidip Amerika’dan ornek getiriyorsun. Kac defa soyledim bilmiyorum ama burada bir kez daha ifade edeyim… Wallahi Turkiye’deki Kurtlerin il il dagilimi hakkinda hicbir bilgim yok. Internette de bulamadim. Bi kere daha istirham ediyorum. Bu bilgileri bana verebilirsen, bolgede elektrik calanlarin irklara gore dagilimi, Turkiyede suca bulasanlarin irklara gore dagilimi gibi “resmi” belgeler sunarsan tabi ki buna irkcilik denmez. Ama sen elinde bir tane bile belge yokken bunlari soyluyorsun… Neymis , Guneydogunun cogunun Kurt oldugu ortadaymis. Diger bolgelerde nufus yapisi olarak tek fark Kurtlerin yogunlukta olmasiymis. Bu kadarini ben de biliyorum. Ama buradan o yorumlarin cikarilmayacagini da biliyorum. Siz muhendizsiniz belki o yuzden sosyolojik verileri yanlis kullaniyor yanlis cikarimlar yapiyorsunuz.

    amerikadan verdiginiz ornekle devam edelim… Veri sunmak ayri birseydir o verilerden yorum cikarmak farkli. Devletin resmi sitesinde ““KKK”in anlasilmasina yardimc olmak gayesi ile” sizlere su zencilerin suc oranini vereyim” gibi bir ibareyi ben okumadim.

    Yok eger “milliyetci tepki” deyince Turk milliyetcilerinden bahsetmedim diyorsaniz o ayri tabi de onlardan bahsetmedi iseniz de o cumleniz “sense” yapmaz. Turk milliyetcilerinin tepkilerinin anlasilmasi icin “Kurtler Turklerden daha cok elektrik calarlar” demek bu manada ne demektir???

    Ben size basindan beri ilk cumleyi sunuyorum.. siz hep ilk cumleyi atlayip cevap veriyorsunuz… Bir kere daha soruyorum “milliyetci tepki”lerin anlasilmasinda Kurtlerin yogunlukta yasadigi bolgelerde elektrigin daha cok calinmasini nasil veri olarak aliyorsunuz???

    Bu soruma cevap alamiyorum bir turlu. Bunun Tunc beyle de baska biri ile de alakasi yok. Cumlenin fikir vermesine taktiniz ama halen ilk bastan beri bizim olaya hangi yonden yaklastigimizi anlamadiniz. Orada kullandiginiz “yargi” cumlenizle problemim var benim….

  78. Yazan:bakır köy fatihi Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    e cenaze hanıma saygılarımla. Milliyetçiler suçlu, hainler güçlü ha!..

    05.03.2007
    SERVET KABAKLI
    servet.kabakli@tercuman.com.tr

    ——————————————————————————–

    AZİZ gönüldaşlarım, herhalde dikkatinizden kaçmıyordurÖ Hainlik artık o kadar ucuzladı ve devletimizin varlığına, milletimizin mukaddeslerine, birliğine, dirliğine kast eden hainler o kadar çoğaldı ki, Türkiye’de bölücü, AB’ci, ABD’ci her türden hain ihanet hürriyetine sahip ama haine “hain” demek en büyük suç sayılmaya başlandı. Türkiye’nin millî menfaâtlerini, bu aziz milletin değerlerini savunanlar suçlu, ekranlarda, manşetlerde, kongrelerde, çıktıkları dağlarda, oturdukları makamlarda ihanetin bin bir çeşidini sergileyenler, kopardıkları yaygara ölçüsünde güçlü (!)..
    Milletimiz çok ağır propaganda bombardımanına tutulmasına rağmen, yaldızlı ambalajlara sarılı vaziyette kendisine yutturulmaya çalışılan döneklerin, “sütten çıkmış ak kaşık” değil, midelerine uzaktan kumanda yerleştirilmiş birer “bulaşık” olduğunu nihayet bütün çarpıklığıyla görüyor, biliyorÖ Bilmesine iyi biliyor da hainliğin bile ayağa düştüğü böylesine bir zavallı ortamda, kime hain diyeceğini şaşırıyor.
    Aslında uzak ve yakın tarihimizi dikkate alırsak, bizim milletimiz kadar dışarıdan düşmanı, içeriden haini bol bir millet yok gibidir. Düşmanı bol millet olmamız, bizim aynı zamanda büyük millet oluşumuzun delilidir ama içimizden bu ölçüde hain, dönek, yabancı uşağı, yalandığı çanağı pisleten mahlûkatın çıkması da son derece düşündürücüdür. Hele hele son 2 asırdır, “dışa yamuk” aynalara bakıp kendilerini milletin çok üzerinde gören, üstelik “aydınlığımla ışık saçacağım” iddiasıyla, milletin tepesine çöreklenen, ensesinde boza pişirmeye kalkışan örümcek kafalı şu entel – dantel takımı yok mu?!..
    Bu “sınır ötesi güdükler”, bu hödükler, “önlerine yal koyup beyinlerine tasma takan” efendilerince “en iyi” diye pazarlanırken, milleti de enayi zannetmiyorlar mı?!.. Ama maalesef zaman zaman “tavan yapan” bu ihanetlerden milletçe ibret almak yerine, çabuk unutuyoruz. Hal böyle olunca buldukları her fırsatta bu “gidi hainlerin” yeni ihanet hançerlerini sırtımızda hissediyoruz.
    Keşke ibret alabilsek?!..
    “İstiklâl Şairimiz” rahmetli Mehmet Akif bey, bakınız nasıl işaret ediyor bu acı gerçeğimizi:
    “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
    Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
    ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye ta’rîf ediyorlar;
    Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi ?”
    İşte “adam gibi devlet adamı, milletine yabancı ve düşman olmayan aydın kıtlığında” şu son 2000 yılda yaşadığımız ihanetlerden ibret almak kim, biz kim?.. “Zarar, ziyan köylüye” misali, maddeten ve manen bütün darbeler bütün hançerler, ödenecek bütün can ve kan bedelleri millete; payeler, makamlar, yallar, şallar, şanlar, şöhretler, tantanalı göklere çıkarmalar, balon gibi şişirilmeler, ekranlar ve manşetler bu devşirilmiş mankurt kafalılara!..
    Bu gidiler, “demokrasi, insan hakları, hürriyet, özgürlük, bağımsızlık” gibi kelimeleri dillerine dolarlar ama bütün bu güzellikleri millet için değil kendileri için isterler. Kendileriyle birlikte tescilli hain takımının topu her türlü hakka sahip olacak, “ihanet hürriyeti” dahil her türlü “özgürlüğü” yaşayacaklar. Ancak, bu mazlum milletin kendi değerlerine sahip çıkması, demokrasiyi, hürriyeti yaşaması, vatanını sevmesi yasak olacak!.. Arada sırada “hürriyet masalları” anlatacaklar milletimize, yaldızlı ambalajlarda her türlü ihaneti yapacaklar ve sonra parsayı toplayacaklarÖ
    Cennetmekan Akif’imiz, bu “masal şebeklerini” 1 asır önce “Süleymaniye Kürsüsü’’nden çok güzel tarif ediyor ama okuyan, ibret alan kim:
    “Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar
    Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var!
    Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
    Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!
    Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak
    -Yaşasın
    -Kim yaşasın?
    -Ömrü olan. Şak! Şak! Şak!”
    Ortak hedef milliyetçiler
    Dostlarım, bizi sırtımızdan hançerleyenlerin şu andaki tek ortak hedefi Türk Milliyetçiliği ülküsüdür. Çünkü milliyetçiler bu hainlerin kâbusudur. Aslında bu hainler çok iyi biliyorlar ki Türk Milliyetçileri, bu aziz vatan toprakları üzerinde hayat süren bütün vatandaşlarımızı sevgiyle, saygıyla şefkatle bağrına basıyor. Bununla da kalmayıp, Cihan devleti Osmanlı’nın bakiyesi olarak sınırlarımız dışında kalmış bütün kardeşlerimize ve Türk Dünyasına aynı gönül seferberliğiyle hizmet etmeye çalışıyor. Eğer Türkiye’de Türk Milliyetçileri tek başına iktidar olma imkânına kavuşursa, bu hainlerin ve efendilerinin çanlarına ot tıkanacaktır. Biliyorlar ki, artık Türkiye’de milleti bütün değerleriyle birlikte yüceltecek vatansever kadrolar yetişmiştir. Hainlerin korkusu dağları sarmıştır. Bu sebeple koru halinde “havkırıyorlar”Ö Neymiş efendim “milliyetçilik önlenmeli”miş!.. Etnik ırkçılık, hainlik hep birlikte soysuzluk serbest, milliyetçiliğe yasak!..
    İşte bölücü terör çetesinin legal uzantısı olan göstermelik “Türkiyeli Parti”nin “oş başkanlığı”nda oturan “hukuksal dişi şempanze”, İmralı’da besiye çekilen çetebaşını “sayın”layarak; “zehirlenme” iftirasıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit edecek cür’eti gösteriyor ve hainlik hürriyetini kullanabiliyor. Hemen ardından bilcümle “şebekler”, “çelikleşmeden bay olmuş kütük demirler”, gövde gösterisiyle tehdide kalkıyorlar bu devletiÖ Irak’ın kuzeyinden paçamıza dalan bir başka çapulcubaşı ile görüşebileceklerini söyleyenler, AB’ye kulluk yarışındakiler, Okyanus Ötesi’nden ve İsrail’den talimatlandırılanlar da işte bu bölücü çapulcularla birlikte milliyetçilere saldırıyorlar.
    Ama bu hainler de ibret almıyor. Bilmiyorlar ki Müslüman Türk Milleti 5 bin yıllı tarihi boyunca ihanet edenlerin cezasını bazen biraz geç de kalsa vermiştir, bugün de verecektir!.. Hainlerin gücü de cezaları verilince balon gibi sönüp gidecektir.

  79. Yazan:fatih demir Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    Ben en cok su kisma guldum : “Bilmiyorlar ki Müslüman Türk Milleti 5 bin yıllı tarihi boyunca” 🙂
    bes bin yillik Musluman Turk Milleti gibi ifadeleri hergun her yerde duyamiyorsunuz 🙂

  80. Yazan:metin-thePoor Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    Fethi Bey’in yerinin kirlendiği yetmiyormuş gibi burayı da kirletti birtakım faşistler.

  81. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    Bakırköy Fatihi bey,
    e cenaze hanıma saygılarımla. Milliyetçiler suçlu, hainler güçlü ha!..

    Töbe yarabbim:)
    Eşşeğini döveMeyen semerini dövermiş!
    Başlık yazarı, Florida Fatihi bey iken, bana niye sataştınız anlamadım doğrusu..
    Ha eğer, benim verdiğim linkteki komiklikleri ciddiye alıyor, savunuyor ve onları da halis niyetli, vatansever milliyetçi sınıfında değerlendiriyorsanız, PES!

    Adamlar, saf türk ırkı mensuplarını belirlemekten bahsediyorlar..
    Saf türk ırkı diye birşey nasıl tesbit ediliyor arkadaşım, bana anlatır mısınız lütfen?
    Biz 1071 Malazgirt savaşında, Alparslan ile Anadolu kapılarını zorladığımızda, Anadolu da inler ve cinler cirit mi oynuyorlardı?
    Saf ırkımız, anadolunun hangi bölgesinde ve pastörize edilerek mi korundu?
    Gözlerimizin çekikliği niye kayboldu?
    Sarışın mavi gözlü Atamız, saf ırkımızın üretim hatası mıdır?
    Ayrıca,Nihal Atsız ın DNA testinin yapılıp, kamuoyuna sunulmasını talep ediyorum..
    Son olarak, hiç güleceğim yokken, gripli halimle, Florida Fatihi beyin güldüğü cümleye ben de güldüm, üzgünüm:))

    saygılarımla

  82. Yazan:bakır köy fatihi Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    ilahi fatih bey(nedemekse) bende fatihin bu 26 çoçukla niye arkadaşlık yaptını anlamamıştım çooookkk teşekkür ederim anlaşıldı……

    Oğuz Kaan’ın Duası

    ULU TANRI !

    GÜZEL TANRI !

    GÖK TANRI !

    Sen TÜRK’Ü TÜRK yurtlarını koru !

    Düşman şerrinden sakla ! TÜRK’Ü yiğitlikte daim et ! TÜRK’Ü erlik davasıyla
    yaşat ! TÜRK’Ü gerçekçi yap ! TÜRK’ün gönlüne her şeyden önce, hatta kursağına
    ekmek koymadan evvel TÜRK’lük sevgisini koy ! TÜRK’Ü ideal ile yaşat ve ideali
    hakikat yapmaya çalışsınlar ! Törelerini canları gibi saklat ! TÜRK’E zevk ve
    rahat verme ! Bilakis zahmete alıştır ! Zahmetle yürekleri, bedenleri demir
    olsun ! Bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin ! TÜRK’Ü faal, cevval
    edersin. TÜRK’E değişmez bir seciye ver ! Zamanla seciyesi değişmesin, sade
    tekemmülle tadilat görsün !

    ULU TANRI !

    Milli kuvvet, namus, ahlak, azim , sebat, ideal, TÜRKÇÜLÜK ruhu, yurtseverlik,
    ilim, sanat teşkilatı, intizam, beden kuvveti ve zenginlik ile hasıl olduğundan;
    TÜRK’E bunları ver ! TÜRK’ten hırsız, namussuz türerse hemen kahret ! TÜRK’E
    benlik, hem de yüksek bir benlik ver ! TÜRK nefsine itimat sahibi olsun ! TÜRK’Ü
    muhakemeli, ciddi adam olarak yarat ! Hissiyatına kapılıp, öfke ile ayaklanmasın
    ! Birden barut gibi parlamasın ! Daima soğuk kanlı olsun ! TÜRK’Ü her milletten
    cesur yarat ! Öç almayı TÜRK asla unutmasın !

    ULU TANRI !

    Namussuz bir tek TÜRK yaratacağına, dünyayı yık daha iyi ! Ne kadar korkak TÜRK
    varsa hepsini helak et ! TÜRK her şeyi mukayese etsin ! Yalnız akıl ve mantık
    denen şeylere bırakma onu ! Sabırlı, derde dayanıklı olsun ! İradesi çelik gibi
    olsun ! Dönek TÜRK yaratma ! TÜRK’leri maymun iştahlı yapma ! TÜRK daima
    ihtiyatla adım atsın ! Kimsenin tatlı diline inanmasın ! Kimseye emniyet olmasın
    ! Çalışma zekadan üstün bir kıymet olduğundan, TANRI, sen TÜRK’Ü çalışkan et !
    TÜRK’ÜN ömrü çalışma ile geçsin ! Ona daima çalışma aşkı ver ! Hele elbirliği
    ile çalışmayı alet etsin ! Tembel TÜRK’Ü hemen öldür ! TÜRK’E her milletinkinden
    üstün zeka ver ! Zeka ve çalışma ; ikisi bir arada olunca TÜRK’ün önünde
    durulmaz ! Milli büyüklüğün tek şartı yüksek ideal, buna alışmak için de yüksek
    ahlak, fedakarlık ve sebat lazım olduğundan TÜRK’leri ahlaklı, sebatlı ve fedai
    kıl ! TANRI , TÜRK’leri sen kendi elinle birleştir ve her şeyden evvel ruhları
    birleşsin ! Onları tek bir kafa gibi birleştirici kültür sahibi et ! TÜRK’Ü
    töresine sadık kıl, Tanrı ! TÜRK budunu : Biliniz ki atalar töresi asırların
    tecrübesi ile husule gelmiş büyük bir hikmettir. Tanrı beni töreye dokunmaktan
    ve dokundurmaktan sakladı ve saklasın!

    ULU TANRI !

    Türk milletini lafçı değil, elinden iş gelir insanlar et ! Bir şey söylemek
    vazife yapmak değildir. Onu fiilen yapmak ve yaptırmanın vazife olduğunu
    beyinlere sok !

    GÜZEL TANRI !

    Sana hepsinden çok yalvardığım şudur : TÜRK’Ü dalkavukluktan kurtar !
    Dalkavukluk ve emsali vasıtalara zengin olmaktan koru ! TÜRK’E kötü para hırsı
    verme ! Dalkavukları yok et

    AMAN TANRI !

    TÜRK aile, töre ve disiplinini her şeyden evvel koru ! TÜRK toprağında hürler
    yaşasın. Adaletten başka bir şey hüküm sürmesin ! Sen TÜRK’E tabii şeylere
    tabiata karşı sevgi ver ! TÜRK yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki fakirlik
    suç sayılsın !

    ACUNU ( DÜNYAYI ) YARATAN YÜCE TANRI !

    TÜRK’E insaniyetten evvel TÜRK milletini düşündür. İnsanların insaniyet
    dedikleri şey, göz boyamak için icat edilmiş bir boyadır. İnsaniyet maskesi
    taşıyan öyle milletler vardır ki maskelerinin altında canavarlar yaşar.
    İnsaniyeti gören olmadı. TANRI , TÜRK’E sağlam, sürekli irade ver ! Güçlüklerde,
    sabrını, tahammülünü aynı zamanda gayretini arttır ! Ona esas seciye olarak
    vazife muhabbeti ve mesuliyet duygusu ver ! Mesuliyeti TÜRK yurdundan eksik etme
    ! En büyük kuvvetin TÜRKLÜK asi olduğunu TÜRK’E öğret !

    AMAN TANRI !

    TÜRKÇE konuşulan, TÜRK’E yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar TÜRK’ÜN
    hükmü altında bırak !

    TANRI TÜRKÜ KORUSUN!

    AMİN!!!

  83. Yazan:Ecenaze Tarih: Mar 5, 2007 | Reply

    Amiiiiiin,El Fatiha! :)))

  84. Yazan:M Tarih: Mar 6, 2007 | Reply

    Oğuz Kaan’ın Duası tutmus sanki?

    “…TÜRK’E zevk ve rahat verme ! Bilakis zahmete alıştır ! ….”

    kismen amin diyorum, çekincelerim var, yazmiyorum, ALLAH herkesin kalbini bilir.

    Dostlukla

  85. Yazan:m Tarih: Mar 7, 2007 | Reply

    Güneydogu’da olan biteni anlamak için faydali veriler içeren iki röportaj Nese Düzel’den :

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=169155

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=170609

    Dostlukla

  86. Yazan:Ayşenur Bulut Tarih: Mar 13, 2007 | Reply

    Şeytanın kendini ademden üstün görmesi…

    Kendi varlığını(materyalini)bir insandan üstün görmesi…

    Ateşin topraktan üstün olması…

    Ve şeytan kovulanlardan olur.

    İnsanlar ise kendi aralarında üstünlük yarışına başlar.

    Çünkü kovulan şeytan insanların arasında dolaşmaktadır.

    İnsanların arasında dolaşan bir peygamber, üstünlüğün yalnız takvada olduğunu söyler.

    Bir siyahi olduğu için anlık bir itham ile Bilal’in yüreğini zedeleyen Ebu-Bekir, eşikte, o siyah’ın beyaza üstün gelmesini ister.

    Tarih sahnesinde zaten Türkler de vardır.

    Türkler, bir savaşta “Bilal-Ebu Bekir ırkı” ile omuz omuza savaşır.

    Düşmana üstünlük Türklerin yardımı ile mümkün olur. İslam’ı seçen Türkler, insanlıkta eşi olan Araplar ile bu kez kardeş olurlar.Bir başka savaşta ise insanlık bile ölür.

    Tarih sahnesinde zaten Fransızlar da var.

    Ama onlar kendi aralarında mutlu değildir.

    Çünkü üstünlüğü ele geçirenler zulmetmektedir.

    “Üstünlük bağımsızlıktadır” diyenler, kendi aralarında millet olurlar.

    Ve üstünlük bu kez insanlar arasında değil,miller arasında dolaşmaya başlar.

    Gamalı Haç’ın davasını süren Haçlıların yerini milliyetçilerin Gamalı Hilali alır.

    Yeryüzünün nüfusu çoğalır,

    Yeryüzünün ülkeleri çoğalır.

    Üstünlüğün haksız zenginlikte olmasından bıkanlar,üstünlüğü güce verir.

    Üstünlüğün o vazgeçilmez tutkusu kılıf değiştirse de devam eder.

    3 kıtadan geriye bir avuç toprak kalsa da, bitmez üstünlüğün tende dolaşan zulmü.

    Tarih sahnesinde zaten Kürtler de vardır.

    Üstünlüğün fertten millete taşındığı devirde Kürtler hala ferddir. Başlatılan 250 bin şehide 250 bin hatim kampanyasının yarısını onlar üstlenmiştir,”üstünlük daha çok şehit vermektir”deyip. Bir bayrak taşıma üstünlüğü uğruna, insalıktan çıkanlar olsa da yine de Kürt Hüseyin/ler Amca da cenneti hayal eder.

    Elhamdulillah Kürdüm,

    Elhamdulillah Arabım,

    Elhamdulillah Türküm,

    diyenlerin değil;

    Elhamdulillah Müslümanım diyenlerin inandığı takva üstünlüğü kıyamet hala gelmediğine göre devam eder.

    Çünkü Türk,Kürt,Arap kendi üstünlüğüne inandığının canının yanmasına tahammül edemez, oysa bu tabuları kaldıran biri için acının renk körlüğünden söz edilemez.

  87. Yazan:Öncü Nesil Tarih: Mar 14, 2007 | Reply

    Türk-Arab-Fars-Kürt yoktur ! Sünni-şii yoktur ! Sufi-Selefi yoktur ! Kadın-Erkek yoktur ! Şarklı-Garplı yoktur ! Köylü-Şehirli yoktur ! Özürlü-Sağlıklı yoktur ! Zengin-Fakir yoktur ! Diplomalı-Diplomasız yoktur ! Yaşlı-Genç yoktur ! Güçlü-Güçsüz yoktur !… “Arif” ya da “Gafil” vardır!!!…

    ***/***

    mr^sair Abimiz bizi başka bir bölümde Amacımız öyle olmasada, genelleme konusunda uyardığı için ona çok teşekkür ederim Allah Razı olsun.

    ***/***

    Gerçekten güzel açıklamışsınız, Ayşenur Hanım. Allah Razı olsun.

  88. Yazan:fatih demir Tarih: Mar 16, 2007 | Reply

    Aklima bu irkcilikla alakali bir hatira geldi… Bir gun calistigim isyerine uc bayan geldi. Gelenlerden biri siyahi ikisi beyazdi. Neyse siyahi olani Jamaica bayragina bakiyordu. Ama bayraga zarar vericek sekilde davraninca ben de gozumu uzerinden ayirmadim. Bunun uzerine beyaz arkadasi gelip, “arkadasimi niye takip ediyorsun, irkci herif” dedi… Ben siyah ile beyaz farkini goruyorum elbette. Ama bunu sarisinla esmer olarak goruyorum beynimde. Ben de safiyane bu yuzden anlamadim ne demek istedigini. “Jamaicalilara karsi bir irkcilik mi var bu ulkede dedim?” Kadin da kizarak “hayir “siyah” oldugu icin” dedi…. Ben de “kusura bakmayin ben renk koruyum siyah ile beyazi ayiramiyorum” deyince kiz suratima bakti biraz dusundu ve birsey soylemeden arkadaslari ile ayrildi…
    Benim ifade etmeye calistigim seyde aslinda renkler var…dinler var… ama adaleti bu yuzden degistirmek yok….
    Kur’an’in emri cok acik… Hem de bir ulkenin, bir grubun, bir toplulugun buyuk bir parcasi da buna dahil olsa ,cok acik….

    Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allahtan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

  89. Yazan:Salazar Tarih: Kas 12, 2007 | Reply

    Ein Volk ein Reich ein Führer
    Kandaşlarımızı uyutuyorsun ama bu dünyayı aydınlatacağız. Yadudilerin engeldiği gerçekleri öğrenecek herkes lemuria yolunda yürüyecek

  90. Yazan:egemen Tarih: Ara 1, 2007 | Reply

    kerkük türk değilmiş öyle mi, eminim istanbul da türk değildir ne de olsa bizanstan aldık onu. arkadaşlar hiç tarih bilginiz yoksa bile nüfus kayıtlarına bakın da görün kerkük ün türklüğünü. ayrıca bu ülkede yaşayan türkler ırkçı değildir, kürtler ırkçı değildir. korku edebiyatıyla da yaşamazlar sadece herşeyin farkındadırlar. kürt ve türktürler ama yurttaştırlar en nihayetinde. öyle bu yazıyla yapılmaya çalışıldığı ayrışmazlar. 1000 yıllık vatan kardeşleridir onlar. yapmaya çalıştığınız şey nedir farkına varamadım? bu ülkeyi kötülemek mi, atatürk e yeni versiyon hakaretler mi? böyle şeyler yazabilmek için biraz ehil olmak gerekir. insanisiniz ama ehil değilsiniz.

  91. Yazan:egemen Tarih: Ara 1, 2007 | Reply

    ayrıca gamali hilal çok iddialı bir söz olmuş. sayısız yerde sayısız defa okudum. 20lerin 30ların nazi almayasına benziyormuşuz. bunu söyleyen akademisyenler. hayret doğrusu! biz 20lerin almanyasına benziyorsak hollanda, belçika, isviçre, yunanistan çoktan azınlıkları fırınlara atmaya başlamıştır. bu kadar dünyadan habersiz bir değerlendirme olur mu? olaylara bu kadar safça yaklaşılabilir mi? 301 e dokunulamıyormuş. ne olacak 301 kalkınca daha mı demokratik olacağız? devlete ve kurumlarına hakaret edince daha mı medeni olacağız? burada da avrupayı mı örnek göstereceksiniz bize? sanki dünyada hiç 301 yokmuş gibi, medeniyetin beşiğinde ermeni yasası yokmuş gibi.

  92. Yazan:mr^sair Tarih: Ara 23, 2007 | Reply

    Merhaba Derin Düşünce;

    Yukarıda bu konu ile ilgili tartışmalar geçtiği, ve önemli bir ağızdan, tartışmadaki taraflardan birinin sözlerini te’yid eder mahiyette bir açıklama yapıldığı için paylaşmakta yarar olduğunu düşündüm. İletinin başlığı şöyle:

    Başbakan: Doğu kaçak elektrik kullanıyor

    http://haber.mynet.com/detail_news/?type=actuel&id=N118578&date=22Aralik2007&ref=haberHome

    ve sâir…

  93. Yazan:TUNC Tarih: Oca 28, 2008 | Reply

    en iyi faşist ölü faşisttir.!
    RAF..(BAİDER MAİNOF)
    DİN KİTLELERİN AFYONUDUR
    KARL MARX
    TUNÇ2]]
    milliyetçiliği,faşizmi ve dini tartışmak için sol litaratürü bilmeniz lazım beyler..azınlıklar üstüne yazılan yazıya bir sosyalist olarak katılıyorum ama milliyetçiliğin yada faşizmin panzehiri din değildir,bunuda iyi bilin..

  94. Yazan:muberra Tarih: Mar 21, 2008 | Reply

    tanri diye bisi yoktur bunu afacik beninizin bitarafian yerlestirin ALLAH cc hun 99 tane ismi vardir esmaul husna cahillesmeyin rahman ve rahim

  95. Yazan:kamil Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    Yazan:M Tarih: Mar 3, 2007 | Reply

    özelestiri aaaah ah ne zor seysin sen!

    Türk milliyetçiligini elestirdik Bekir bey’i kizdirdik, “neden baska milliyetçiliklerden rahatsiz olmuyorsunuz?” diye soruyor bize. Elbette oluyoruz. ABD’de “LOVE IT LEAVE IT” Fransa’da “TU L’AIMES OU TU LA QUITTES ” diyen irkçilarla bizim YA SEV YA TERKET diyen milliyetçilerimiz arasinda ne fark var?

    Ama haklisiniz Bekir Bey kardesim, beni en çok rahatsiz eden türk milliyetçiligidir. Çünkü Türkiye’mizin temellerine dinamit konmasi beni
    ENTERASAN

  96. Yazan:kamil Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    OOOOOOOOOOOOOOO

  97. Yazan:ez te hesdıkım Tarih: Eyl 10, 2009 | Reply

    Bu başlığı güncellemekte fayda olduğunu sanıyorum.

  98. Yazan:ali yardım Tarih: Eyl 29, 2010 | Reply

    mehmet akif beye saygımız sonsuzdur. kendisi ümmetçi siyasi organizasyonu savunmuştur ki,sınırları içerisinde bir hayli müslüman olan gayriTürk bulunan bir imparatorlukta bu düşünce çok garip değildir. amma kendisnin afgani den ilham aldığı islamcılık öğretisi beynelmilelcilik siyaseti güdüp “milliyete düşman olsada” kendisi en büyük Türk milli destanını yazmıştır, yani millidir. kendisne olan saygımız fikirlerine karşı olmamıza engel değildir. ey islamcı dostlar mehmet akifin milliyet karşıtı sözleri bir NASS mıdır ki, onun tenkidinden yola çıkarak milliyetçiliği mahkum ediyorsunuz. bir de mehmet akifin yaşadığı şartlarda neden böyle bir tavır aldığını düşünün;karşısında harap olan bir imparatorluğun yöneticilerini turan diyerek bir maceraya sokan, asıl amaçları Türk devletini yaşatmak değil,rusyadaki soydaşlarımızı kurtarmak olan(bu ülkü yanlış değildi, ama osmanlının sıkıntıda olduğu bir zamanda başlıca ülkünün devletimizi yaşatmak olması lazım) rusya Türkleri, ve laikçi bir fikriyatı Türkçülük kisvesi altında sürdüren batıcılar. akif beyin milliyetçilere yüklenmesi bu şekilde konjonktürel olarak anlamak lazım. bunun şahidi istiklal marşıdır. sayın yazar ise savunduğu bu fikriyat ile Türk-İslam ülküsüne yüklenerek hem milliyet düşmanlarını,hem Türk kültüründen haberi bile olmadan “tek adam” fikriyatına dayalı türkçülük yapan islamaofobik kemalisleri güçlendirmektedir. islamcı yazar savunduğu milliyet düşmanı tezlerle Türk halkı ile İslam arasına çizgiler çekmekte,Türklerin vicdanını dinamitlemektedirler. Allah aşkına, cenabı Allah sizi TÜRK olarak yaratmışken Türklüğe düşman kesilmeyiniz.Türk değilseniz açık açık belirtin ki insanlar sizin tavrınızın inandığınız dinden dolayı değil, ırkınızdan dolayı olduğunu bilsin

  99. Yazan:Muhammet Çay Tarih: Kas 14, 2011 | Reply

    Çok güzel kendinizi kandırıyosunuz.

    Sizin ne haddinize bizim ırkımızı eleştirmek xxxxxxxx xxxxxxxxxx xxxxxxxxx?

    Anadolu Türkleri orta asya kökenli bir millettir. Gözlerimiz çekik derken ne biliyosunuz da Türk halkını kendinden şüphe etmeye itiyosunuz?

    Anadolu Türkleri Oğuz Boylarından gelir. Oğuz Boylarında çekik gözlülük oranı düşüktür hatta hiç yoktur.

    Burada biz ne dersek o olur. xxxxxxxxx xxxxxxxx xxxxxxxxxxx xxxxxx xxxxxxx 🙂

  100. Yazan:Tarih Tarih: Şub 13, 2017 | Reply

    Sultan II. Abdülhamid Han’ı daha 20 senedir anlamaya çalışıyoruz. Ondan önce tüm dünyanın yakinen tanıdığı ve hayran olduğu içinde bulunduğumuz dönemin siyasi, iktisadi, sosyal, toplumsal birçok meselesini 19.yüzyılda çözmüş ve cumhuriyeti kuran nesli yetiştiren okulları açan Osmanlı’nın gerçek manada son cihan hükümdarı II.Abdülhamid’i gerçek manada idrak ettiğimiz zaman coğrafyadaki etkinliğimiz tarihteki yerimiz daha farklı olacak.

  1. 6 Trackback(s)

  2. May 21, 2007: Derin Düşünce » Müslümanların iç hastalıkları ve Neo-Cahiliyye devrinin sonu
  3. Ara 12, 2008: En çok “sevilen” yazılar… : Derin Düşünce
  4. Tem 4, 2009: Müslümanların iç hastalıkları « Düşünüyorum o halde yokum!
  5. Tem 5, 2009: Milliyetçi Türk ırkçı mıdır? : Derin Düşünce
  6. Eyl 11, 2009: Müslümanların iç hastalıkları! « Besir Eymen
  7. Mar 24, 2011: 101 bin kez okunan yazı için 101 bin kere teşekkür : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin