Deniz Baykal… »
By Katrin Baskiotis on May 29, 2010 in atatürkçülük, CHP, darbe, Ergenekon Nedir?, Karikatür, Serin Devlet | 1 Comment
By Katrin Baskiotis on May 29, 2010 in atatürkçülük, CHP, darbe, Ergenekon Nedir?, Karikatür, Serin Devlet | 1 Comment
By Fatma Sancak on May 28, 2010 in 27 Mayıs, CHP, darbe, Ergenekon Nedir?, Militarizm, Psikolojik harp, Türk faşizmi, Türk Silahlı Kuvvetleri, vicdan | 8 Comments
Çok Partili döneme geçişin rahatsızlığını daha ilk günlerde yaşamaya başlayanlar; kendi içlerinde guruplar oluşturmuş, küçük darbe birlikleri kurmuş, kendi içlerinde birbirine düşmüş, rahatsızlıklarını arttırmış, ülkeyi de rahatsız etmeye başlamıştır. Artık ortam her türlü hukuksuzluğun uygulanabilirliği kıvamına gelmiştir. Her dönemin hamanı basın, iki öğrencinin öldürülmesini abartmış, açlık-sefalet naraları atmıştır. Bugünlerin bir cümlesi olan ‘ Ordu Göreve ‘ naraları düşmeden, ordu içinden bazı isimler gaipten bu seslenişlere cevap vermiştir. Dayatılan son vuku bulmuştur; vakit darbe vaktidir.
Ali Fuat Başgil 27 Mayıs sabahını şöyle anlatmaktadır:
” 26/27 Mayıs gecesi, her türlü tertibat yerli yerince alınmıştı. Plan gereğince önce PTT ve Ankara Radyosunu ve sonra da tespit edilen diğer yerleri ele geçirmek için sabah saat 04.00’da tam teçhizatlı ve elleri silahlı Harp Okulu talebeleri, uykuya dalmış şehre indiler. Yalnız PTT’nin işgali bir kişinin ölümüne mal oldu. Bilinçli patlayan silah sesleri durumu halka bildirmenin bir yöntemiydi. Çok kısa bir süre içinde ( 1.5 saat ) bütün kilit noktaları işgal edilmişti. Önce hükümet üyeleri, sonra büyün milletvekilleri derhal Harp Okulu’na sevk edildiler. Bu arada Ankara Radyosu iktidarın silahlı kuvvetler tarafından ele geçirildiğini ilan ediyordu.
Cumhurbaşkanı kendisine silah doğrultanlarca Köşk’ten sürüklenircesine çıkartılarak tutuklandı.
Tüm bunlar gerçekleşirken, Menderes Eskişehir’deydi. Durumu haber alır almaz Konya’ya geçmek üzere Kütahya’ya hareket etti. Kütahya Vilayet Konağına geldikten sonra burada tutuklanarak Ankara’ya götürüldü.” ( Ali Fuat Başgil 27 Mayıs İhtilali Ve Sebepleri )
Milli Birlik Kuruluyor…
Halkın lehine bir iş yaptığını düşünenler aslında ne yaptığını bilmiyordu. Tek derdi demokrasiyi baltalamak, militer bir sistemi ve onun sivil ismini hükümran kılmak isteyenler darbeye konsantre olmuştu. Bu öyle bir darbe hipnozuydu ki; darbeden başka bir şey düşünemeyenler, hükümeti devirdikten sonra ne yapacaklarını dahi düşünmemişti. Milli Birlik Komitesi içerisinde mühim bir isim olan Orhan Erhanlı anlatıyor:
” Hükümet devrilmişti ancak kimse ne olacağını bilmiyordu. Memleket radyo tebliğleri, telsiz ve telefon emirleriyle yönetiliyordu. İktidarı ele geçirenlerin kimler olduğu, Read the rest
By Editorden on May 27, 2010 in Ekonomi, Kapitalizm, Liberalizm | 5 Comments
1980’lerden itibaren “liberal politikaların” bir çok ülkede uygulandığına tanık olduk. ABD’de Ronald Reagan İngiltere’de Margaret Thatcher, Şili’de Augusto Pinochet, Kanada’da Brian Mulroney ve bütün çelişkilerine rağmen Türkiye’de Turgut Özal…
1600’lerden 2000’lere “liberal ahlâk” denen şeyin sabitleri nelerdir? Liberal düşüncenin BÜTÜN AHLÂKÎ DAYANAĞININ BİR YANLIŞ ANLA(ŞIL)MA ÜZERİNDE DURDUĞUNU söylersek çok mu abartmış oluruz?
Smith, Mandeville, Mill, Hayek, Friedman, Rawls, Röpke, Kant, de Tocqville, Popper, Berlin, Rothbard, Mises, Atilla Yayla, Pascal Salin, …
Liberaller, liberalimsiler, ölümünden sonra devşirilenler, kolektivist ve solcu liberaller liberal ahlâkı nasıl temellendiriyorlar? Pek yakında, Derin Düşünce sayfalarında!
By Editorden on May 27, 2010 in 27 Mayıs | 0 Comments
Darbelerle geçen 50 yıl. 26 Mayıs Çarşamba 20.30’dan 27 Mayıs Perşembe 20.30’a kadar tam bir gün etkinlik.
Bilgi için: Genç Siviller Sitesi
By Fatma Sancak on May 27, 2010 in 27 Mayıs, Adalet, CHP, darbe, Ergenekon Nedir?, Psikolojik harp, Resmî Tarih, vicdan | 2 Comments
Şüphesiz bir dönemi anlatmak belirli tarih aralıklarını konu edinmek değildir. Bir dönemi anlatmak geçmişini, yaşandığını dönemi ve sonrasını da gözlemlemeyi gerektirir. Her şeyden önce adaletli olmayı gerektirir. Bize tarihin objektif olması gerektiği yalanını yutturanlar, subjektif anlayışlarına böyle bir kılıf uydurmuştur. Objektif alanlar onların olsun, biz tarihin ezenler ile ezilenler arasında yaşandığını bildiğimiz için terazimizin adı; adalet olsun. Bu nedenle bir darbe dönemini anlatmak isteyişimiz kısa süreli tarihe not düşmelerden fazlası olsun. Bu nedenle ezenlerin kurguladığı darbeci tarihin, ezilenlerin kefesinden yorumlanışı olsun. Varsın ezilenler lehine subjektif olsun. Anlatacaklarımız sadece yazılanların değil, yaşanılanların anlatıldığı Read the rest
By İbrahim Becer on May 26, 2010 in Akıl, PKK, Terör, Türk Silahlı Kuvvetleri | 0 Comments
Hafızam beni yanıltmıyorsa Doksan sekiz yılının sıcak bir Şırnak Ağustosuydu.
Otuz Askerim ve Ben, Beytüşşebeb, Hakkâri, Şırnak yol ayrımındaki 1802 rakımlı Büyük tepe’yi tutuyoruz. Tam karşımızda da Sarabove ile start alan Irak dağları var. Aradaki tek sınır Habur Çayı.
Yaşayan bilir derler ya, Siz sadece yukarıdaki coğrafi isimlerden araziyi tahayyül edin yeter. Sayısız problemin varlığı bir yana hepimizi endişeye sevk eden bir konu vardı: Mahkûm arazideydik.
İşin Türkçesi şu ki; hemen üzerimizde bize hâkim bir tepe daha vardı ve en kötü tarafı, kimse tarafından tutulmuyordu. Bu hâkim tepeye Read the rest
By Fatma Sancak on May 26, 2010 in 27 Mayıs, Adalet, Demokrasi, Ergenekon Nedir?, Türk faşizmi, vicdan | 1 Comment
Sunuş: Tarih üzerine konuşabilmenin ön koşullarından biri de, objektif değerlendirmelerdir. Bazı toplumlar güdüleri ile değil, güdü(l)meleri ile varışlara ulaştırılmaya çalışıldığı için resmi tarihleri objektif olmaktan uzaktır. Sadece varış noktaları ya da varış süreçleri üzerindeki değerlendirmeleri değil sonuç üzerindeki değerlendirmeleri de bu güdülmelerden nasiplenmiştir. Ancak bu toplumlarda dahi toplumu oluşturan insanlar, -biz onlara millet diyelim- güdülmelerine kendi içlerinden cevaplar üretirler.
Yaşadığımız son 10-12 yılı göz önünde bulunduracak olursak; bir atasözü olan tarih tekerrürden ibarettir sözü, yahut İbn Haldun’un buyurduğu gibi suyun suya benzediği kadar, tarihin tarihe benzer sözü aslında bugün yaşadıklarımızın hemen hemen hepsinin 50 yıl önce de yaşandığının, en azından yoğun benzerlikler olduğunun kanıtıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti tarihi, gerçeği yaşayanlar ile yalanı yazanlar arasında gidip gelirken Read the rest
By Tavit Kilimciyan on May 25, 2010 in atatürkçülük, Basın günlüğü, CHP, Kemalizm | 4 Comments
Ülkemin bereketli toprakları, her darda kaldığımızda, ne yapmış etmiş bağrından bir ‘kurtarıcı’ çıkarmayı bilmiştir…
Cümle âlem gene böyle bir beklenti içine düşmüşken beklenen Read the rest
By Fatma Sancak on May 25, 2010 in Devlet Terörü, vicdan, Zulüm | 4 Comments
Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir yazı üzerine bir eleştiri yorumu aldım. Bu eleştiri yorumunu bana yazan kişi benimle konuşmak istediğini mail üzerinden belirtti. Daha sonra online olduğum nadir zamanlardan birinde selam verdi ve eleştiriye kızıp kızmadığımı sordu, hayır dedim. Sonra konuşmaya başladık. Kendisinin İstanbul Üniversitesi İletişim mezunu olduğunu ve şu an aynı üniversitede master öğrencisi olduğunu belirtti. Kürt meselesi ve Tehcir ile ilgili biraz soru sorduktan sonra bu bilgilere nereden ulaştığımı sordu birkaç kaynak ve yazı linki verdim, sonra okurum dedi. Derken konuşmamız sertleşince cahilliğim ile başladı ve defetmeyi maharet bilerek offline oldu. Sorduğu sorulardan biri de; bir ülkenin patırtı çıkartan insanlara ne yapması gerektiğiydi. Ona göre patırtı çıkartan Kürtler, Ermeniler ve azınlıklardı. Devlet yaptıkları konusunda haklıydı. Peki ya bu patırtı çıkartanlara karşı devlet, yok etme siyaseti gütmemeliydi de ne yapmalıydı?
Ben devlet değilim, devletin ne yapması gerektiğini bilemem ancak ne yapmaması gerektiğini çok iyi biliyorum. Read the rest