Sütlaç »
By Özlem Yağız on Tem 18, 2010 in İnsan | 11 Comments
Bugün tuhaf bir şey oldu. Tuhaf demek yetersiz kalır. Aslında saçma. Ya da aptalca. Son bir senedir neden yaptığımı bilemediğim bir şeyin sırrını çözüverdim. Sırrı çözmek aptalca değildi. Öyle aptalca bir şeyin sırrını çözüverdim ki bunu keşfettiğime bu kadar sevinmem çok saçmaydı.
Öylesine sallana sallana yürüyordum. Bir banka işim vardı. Ana caddenin güneş vuran tarafındaydım. Karşı tarafa bakan sokaklara pazar kurulmuş. Orası gölge ama nasıl da nefret ederim pazarlardan. Üstelik pazarın içinden geçsem bu sıcakta çok daha hızlı varacağım bankaya ama yok işte. Şimdi önümdeki yürümez, arkamdaki ittirir, satıcıların bağırtılarına sinir olurum. İyisi mi Temmuz güneşine katlanmak daha iyi. Yokuş aşağı cadde boyunca yürürken tam caminin köşesinde yine o teyzeye rastladım. Hani iki üç gün önce yine aynı yerden hızla yürürken rastladığım o hızım sebebiyle durup ıslak mendil almadığım teyze.
Ne kadar üzülmüştüm sonra mendili almadığıma. Teyze çok tatlı, güzel yüzlü. Sait Faik der ya bir hikayesinde insanlar artık yaşlanmıyorlar çirkinleşiyorlar diye. İşte bu yaşlananlardan. Minicik. En az 80-85 olmalı. Benim babaanneme de çok benziyor. Read the rest