Archive for Eylül, 2016

Kelime / Word / Mot / λέξη / كلمة »

Ne değildir? Mânâların içine hapsedildiği küçük kutucuklar değil. İnsanların birbirini anlamasını sağlayan araçlar değil. Nedir? Kelimelerle konuşan insan havanın direnciyle yavaşlayan kuş gibidir. Hava sayesinde uçar ama hızlanmasını engelleyen de havadır. Neden? Kelimeler, hatta dilbilgisi kuralları bir soyutlamadır; mânâlar arası farkların tecrid edilmesine muhtaçtırlar. Zira gerçekte yaşanan her his, her eylem, öznenin nesneler ve fiillerle kurduğu […]

Yanlış hesap Floransa’dan döner »

Rönesans’ın kokmuş leşini kim kaldıracak? “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” demişler. Rönesans felâketini çıktığı deliğe geri sokma vakti gelecek muhakkak. Floransa, Roma, Paris, Amsterdam yeniden sorgulanacak: Torunlarımız bu temizlik harekâtına rö-Rönesans yahut dé-Rönesans gibi bir isim verirler mi bilinmez ama er ya da geç bu “U” dönüşü yapacağız. Çünkü Rönesans’ın çarpık sanat tasavvuru kokmuş bir leş […]

Kılıçdaroğlu ve CHP’nin Zorunlu Dönüşü »

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin önünde nöbette olduğumuz bir gece… Memleketin nöbet tutulan hemen her meydanında olduğu gibi Kuran tilaveti, marşlar, türküler, konuşmalar vs. belli bir tertipte devam ediyor. Aradaki boşlukları ise yüksek performansıyla sahnedeki sunucu dolduruyor. Bir ara, sunucu “Ak Partilileri görebilir miyim Ak Partilileri?” diye seslendi kalabalığa. Büyük bir alkış tufanı koptu; slogan, bağrış çağrış gırla […]

Rönesans sanatın ölümüdür »

Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümüdür. Rönesans taklitçi sanatı, hümanizmi ve inançsızlığı insanlığa dayatmıştır. Doğadaki hayvanların, bitki ve manzaraların kötü birer kopyasını çizmek hiç sanat olabilir mi? Açlık, öfke, cinsel arzu gibi nefsanî dürtülerden kurtulmadıkça tabiata faydacı gözlerle bakarız ve güzelliği göremeyiz. Bir şeyi güzel anlatmak ile Güzel’i anlatmak arasında fark vardır. Rönesans sanatı güzellik […]

Germinal / Émile Zola »

Yıldızsız gecenin zifirî karanlığına gömülmüş dümdüz ovada bir adam, pancar tarlalarının arasından geçerek dosdoğru Marchiennes’den Montsou’ya uzanan on kilometrelik anayolda tek başına yürüyordu. Bastığı siyah toprağı bile görmüyor; uçsuz bucaksız ufkun varlığını ise, fersahlarca uzayıp giden bataklıkları ve çorak toprakları yalayıp geçerken buz kesen mart rüzgârının, engin denizlerdekine benzer bir fırtınanın sayesinde hissedebiliyordu ancak. Gökyüzüne […]

Körleşme / Elias Canetti »

Therese merdiven başına kadar geldiği halde, gitmekle gitmemek arasında bocalamıştı. Kien, aylık konusunda hiçbir şey söylememişti. Oysa eski işinden ayrılmazdan önce Kien’e bunu sormalıydı. Ama hayır, hiç sözünü etmese daha iyi olurdu. Konuşursa, yanlış bir iş yapabilirdi. Hiçbir şey söylemezse, belki Kien ona kendiliğinden fazlasını verirdi. İçinde sakıngan olma içgüdüsüyle açgözlülük çarpışmaklaydı. Sonunda üçüncü bir […]

Mezarların Çığlığı / Halil Cibran »

Askerler hapishaneden doğal ve kırılgan bir güzelliği olan bir genç kadını getirerek geri geldi. Solgun görünüyordu ve yüzünde zulmün ve düş kırıklığının izleri belirmişti. Gözleri yaşlarla ıslanmış ve başı acının yükü altında eğilmişti. Ona iyice baktıktan sonra Emir dedi ki, “Cesedin başında bir gölge önümde duran bu bir deri bir kemik kadın ne suç işledi?” […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Babam öldüğünde on dört yaşındaydım. Çocukluğum hayatımın en mutlu yıllarıydı. Ama buralarda değil, çok uzaklarda taşrada geçti. Babam T. kentinde Prens P.’ye ait koskoca bir malikânenin kâhyasıydı. Prens P.’nin köylerinden birinde sakin ve mutlu bir hayat sürüyorduk… İşi gücü yaramazlık olan küçük bir çocuktum. Yaptığım tek şey çayırlarda, ormanda, meyve bahçelerinde koşmaktı. Kimse benimle ilgilenmezdi. […]