Archive for Eylül, 2015

Rönesansçı Körlükten Kurtulmak… »

Panoramik bir fotoğrafa bakarken gözümüzle serbestçe geziniriz; ilgimizi çeken noktalara odaklanırız. Sonra gevşetiriz bakışlarımızı ve bir başka noktaya yöneliriz. Pasifçe bakmayız, yaşarız adeta. Bu panoramik okuyuş tecrübesi müzik gibi, zamansal. Fotoğrafçının bize dayattığı mutlak doğru bir bakış noktası veya diğer nesnelerden daha önemli (merkezî) bir nesne yok. Dar açıyla çekilmiş fotoğraflara kıyasla geniş açı gerçek […]

Denemeler / Montaigne »

Bize yaşamayı ömür geçtikten sonra öğretiyorlar. Cicero dermiş ki, iki insan hayatı yaşayacak olsam bile, lirik şairleri incelemeye zaman harcamam. Bence bu dırdırcılar daha hazin bir şekilde yararsızdır. Çocuğumuzun o kadar yitirecek zamanı yoktur: Pedagogların elinde ancak hayatının ilk on beş, on altı yılını geçirebilir: Geri kalan zaman hayatındır. Bu kadar kısa bir zamanı zorunlu bilgilere verelim; üst yanı […]

Saptırılmış Vasiyetler / Milan Kundera »

Brod olmamış olsaydı, bugün Kafka’nın adını bile bilemeyecektik. Brod, dostunun ölümünün hemen ardından onun üç romanını yayımlattı. Hiçbir yankı olmadı. Bunun üzerine, Kafka’nın yapıtını kabul ettirmek için, gerçek ve uzun bir savaşa girmesi gerektiğini anladı. Bir yapıtı kabul ettirmek, benimsetmek, onu sunmak, onu yorumlamak demektir. Bunun üzerine Brod, yaradana sığınıp müthiş bir topçu saldırısı başlattı: Önsözler: Dava için (1925), Şato için (1926), […]

Zeytindağı / Falih Rıfkı Atay »

“… Bir cenaze töreni için Şehitliğe ilk defa gidiyordum. Yeni kabirlere ve mezar taşlarına baka baka ürperdim. Bu kültürsüzlük ancak telefon kılavuzlarındaki soyadları zevksizliği ile kıyaslanabilir. Kendi kendime: – “Yeni mi ölmeye başlayan bir milletiz?” dedim. Giriş kapısı yanında eski ölmüşlerin mezar taşları gözümde birer anıt değeri bağladı. Yaşayışımız değiştiği için, şehir ve evlerimizdeki kültür […]

Türk solu Dersim’den özür diler mi? »

… Kemalizm konusunda kitap okumak için …

Metafizik Üzerine Konuşma / Gottfried Wilhelm Leibniz »

Tanrı kötülüğün nedeni değildir. Kökel günah insanlar arılıklarını yitirdikten sonra ruhu ele geçirdi, ama daha önce de tüm yaratıklar için doğal olan ve onları günaha ya da eksikliliğe yatkın kılan özgün bir sınırlanmışlık ya da yetkin olmayış vardı. Bu konuda Adem’den önce yazgılanmışlığa inananların güçlüğü öbürlerininkinden az değildir. Aziz Augustinus’un ve daha başka yazarların duyguları […]

Kutsal, Din ve Devlet / Ahmed Yüksel Özemre »

Kitap buradan ücretsiz indirilebilir … Din ve devlet üzerine kitap okumak için…   İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. […]

Gurbet / Das Unheimliche / homesickness / الاغتراب »

Ne değildir? Yabancı ülkede/şehirde yaşayan bir insanın hasret çekmesi veya kendini ait olmadığı bir yerde hissetmesi değil. (Bkz. Ölürsem beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar!) Nedir? İnsanın bu dünyaya ait olmadığını idrak etmesidir. Zira insan kendi ülkesinde hatta kendi ailesinde bile yalnızlık ve yabancılık hissedebilir. Kendisini gurbette hisseden bir insanın kendini bulmaya ihtiyacı vardır, seyahat etmeye değil. M.Ö. […]

Emma’dan Bihruz’a… Bovarizmden Sendroma »

Yeryüzünde yazarından daha çok tanınmış bir kurgu kahramanı varsa o da şüphesiz Emma Bovary’dir. 12 Nisan 1857’de yayımlanmış Madame Bovary. O zamandan beri de hakkında hala bir şeylerin söylendiği, tahlilinin yapıldığı, yazarını sıkıntıda bırakan ve itirafa zorlayan bir karakterdir Emma. Hatta  Emma Bovary fahişelikle, Flaubert’in ahlâksızlıkla suçlanır Fransa’da, bir yıl sonra da “yaşam, sanatı taklit […]

Seksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimler »

12 Eylül, 12 Mart’ın aksine Türk romanında sosyalleşmeyi değil, ferdileşmeyi, anlatımda klasik yapının aksine üst dille biraz daha kapalı bir ifadeyi gündeme getirmiştir. Bu yönelim ve değişim post modern çizginin yansıyışı olarak ele alınmalıdır. Dönemin en bariz kaçış fikri, gerçeği örtülü kılmanın çok ötesine kaymıştır.[1] Ancak tam aksine örtülü gerçeklik; hatta yalın sosyolojik gerçeklik romanları […]