Archive for Kasım, 2010

Romanın Yapısal Elemanları »

 Roman,  kurmaca bir anlatı,  doğal olarak yapay anlatıdır.  Doğal anlatı ile yapay anlatı arasındaki farkı  “Gerçekten olmuş, anlatanın olduğuna inandığı veya gerçekten olduğuna bizi inandırmaya  (yalan söyleyerek)  alıştığı bir olaylar dizisi anlatıldığında,   bu bir doğal anlatıdır;   dolayısıyla,  dün başıma neler geldiği hakkındaki anlatım… doğal anlatıdır. Yapay anlatıyı ise kurmaca anlatı temsil etmektedir; kurmaca anlatılar, hakikati […]

Bu Pazartesi Beş Yüz Bin Radikalden Biriyim »

Radikal’de yayınlandı Gazete sadece haber değildir. Hele bahsi geçen yer Türkiye ise gazete durum, hal olmanın üstünde bazen ideolojidir, taraftır, bir kitlenin ağzıdır. Kah kitlenin beklentisi, kah kitleden beklenen üzere yürür. Bazen yönlendirilir, bazen yönlendirir.  Yeni Radikal, yayın hayatına başladığı günden kısa bir süre sonra bir imza kampanyası başlattı. ‘ Savaşma, konuş diyen

Yüzlerce Gizli Dünyadan Bazıları »

Cihan Aktaş (Hayal Perdesi’nde yayınlandı) Gönlüm beden ve ruhun sırrını bilir Sanmayasın ecel bize ağır gelir Bir dünya kaybolmuş gözümden ne gam İçimde hâlâ yüzlerce  dünya gizlidir… Muhammed İkbal, Lale-i Tur; çeviren: Murat Sürmen  Filistinli şehit karikatür sanatçısı Naci el-Ali bir konuşmasında, kendisini en çok korkutan duygunun yeis olduğunu söylemişti. Filistinli sanatçı, içinden geçtiği yenilgi yıllarında […]

Cihan Aktaş’tan Avrupa Yazarlar Parlamentosu’nun toplantısına red »

“…Avrupa Yazarlar Parlamentosu toplantısına katılmayı severek kabul ettim ben, konu ilginçti çünkü: Dijital çağda edebiyat. Onur konuğunun kim olduğunu dün, Hilmi Yavuz’un yazısını okuyunca öğrendim. V.S. Naipaul. Doğrusu, Naipaul herhangi bir yazar olarak çağrılı olsaydı, yine de katılabilirdim toplantıya. Ancak “onur konuğu”, farklı bir mesaj bildiren, beni de yazar olarak, Müslüman olarak bağlayan bir sıfat. 1992 yılında […]

Erste Begegnung – ilk Karşılaşma (Robert Schumann) »

Ölüm’ün ışığında Zaman  Schumann’ın en lezzetli eserlerinden birini dinliyorum,  “spanische liebeslieder” (op. 138). Aşk şarkıları bunlar. 15ci asırda İspanya’da yazılmış aşk şiirlerinin Almanca tercümelerinden ilham almış büyük besteci. Albümdeki birinci parça gül bahçesinde rastladığı delikanlıya aşık olan bir genç kızın şarkısı. Mezzo-soprano Angelika Kirchschlager‘in berrak sesi su gibi akıyor ve soprano Barbara Bonney‘inkiyle “karışınca” öyle […]

Karanlık’ın Işığında Akıl »

Kıymetli bir dostumuz Bilmediklerimize sınır koyan bildiğimizi düşündüklerimiz olsa gerek! Karanlığı da bir gören olarak biliyormuşuz gibi tarif edip, tanımlamaya çalışıyoruz. Karanlığı, bir bebek gibi kucağımıza almış, kollarımızla sarmış ve gözlerine bakabilmişsek şayet ona devşirebilecekmiş gibi sahip olamayacağımızı, “tamamıyla bilemeyeceğimizi bilebilmek” yolunda ilk adımı atmış sayılırız. Dolayısıyla da karanlığın kuyruğuna, bacağına dokunmakla onu bildiğimizi söyleyemeyiz. […]

Arthur Rimbaud, Illuminations, Cehennemde Bir Mevsim, Sayıklamalar »

‘Durdu bir tavşan evliya otlarında… ve dua etti ebem kuşağına. Oy! Gizlenen değerli taşlar, -bakıp duran çiçekler… O zamandan beri ay işitti çakalları kekik çöllerinde uluyan… Yürüdüm uyararak canlı ve ılık solukları; ve değerli taşlar baktı, ve gürültüsüz kalktı kanatlar. Serin ve körpe aydınlıklarla dolmaya başlayan keçi yolunda ilk tanışmam bana adını söyleyen bir çiçekle […]

Hızırla Kırk Saat (Sezai Karakoç) »

Bir resim, manzara resmi… Su birikintisi, göl muhtemelen. Etrafta ağaçlar var. Suyun üzerine ağaçlar, bulutlar ve sema aksetmiş. Göl sakince gökte ne gördüyse onu yansıtıyor. Suda kıpırtı yok, yansıtmadan başka bir eylem görünmüyor. Betimlemeyle süslememe rağmen, sıradan bir manzara resminden çok bir farkı yok, ta ki altına şu satırları alıntılayana kadar: Suyu arayan adam değil […]

Descartes felsefesi ve Nietzsche »

 Erhan Kanışlı Rene Descartes felsefe tarihinde ilk sistem kurucu filozof ve modern felsefenin kurucusu olarak yer alır. Rasyonalizme verilecek en büyük değeri verme göreviyle, bütün felsefi uğraşında “mutlak”ı bulmayı amaçlamıştır. Öyle ki, nefes alan ve düşünen bir canlı olan insanın, bu evrende yolunu, aklını kullanarak ve kesin bilgiye ulaşarak bulması gerekir. Bu bağlamda, Descartes, kendi […]

Reddedilen Yazılar… Peki ne yapmalı? »

Yayınlanması için bize gönderilen yazıların önemli bir kısmı ne yazık ki yayına girmiyor. Yazar adayları kadar bizim de üzüldügümüz bir durum bu. Ama normal bir haftada 20 ila 50 arasında yazı geliyor. Seçmek kolay degil. Emeklerin bosa gitMEmesi için bir kaç noktaya dikkat çekmekte fayda var: