RSS Feed for This Post

Her başarılı diktatörün arkasında bir Batı ülkesi vardır!

diktatorMısır’daki darbeyi kınayamadı demokrasi şampiyonları. Ne Avrupa ne de ABD adam gibi tavır koyamadılar. Aslında şaşıracak bir şey yok. Her başarılı diktatörün arkasında bir Batı ülkesi vardır. Batı ülkeleri diktatörleri severler çünkü halkın nefret ettiği bu adamlar bol bol silah alır ve Batı istihbaratına gebedir. Çoğu diktatörün güvenliği CIA gibi batının gizli servisleri tarafından sağlanır. Karşılığında diktatör onlara ülkenin yeraltı zenginliklerini verir. Yani diktatörler Batının sömürge valileridir.

Örnek? Saddam’a yıllarca destek olan ABD, Almanya, Fransa ve Britanya. Halepçe katliamında Kürtlere atılan bombaları üreten fabrika “made in germany” idi. Atan uçaklar ise Fransız Dassault firmasının Mirage tipi jetleriydi. Pilotlar Fransa’da eğitim görmüştü. Arap sonbaharının starlarına bakın isterseniz. Libyalı diktatör Kaddafi meselâ. Eski Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy’nin seçim kampanyasını finanse etti. Fransa’dan istihbarat ve silah desteği alarak yıllarca ayakta durdu. Tunuslu Ben Ali de öyle. İşkence tezgâhlarında can veren direnişçileri yakalatan elektronik sistemler fransız malıydı ve fransız teknisyenlerce destek veriliyordu. Güney Amerika’da Şili’de onbinlerce insanın kanına giren Pinochet Londra’nın koruması altındaydı. Komşu ülke Arjantin’de 1976’dan 1983’e kadar halkın anasını ağlatan cunta Fransa himayesindeydi. Mısır’daki darbeyi tebrik eden Suudi Arabistan Washington’un himayesinde. Mali’ye bakın ya da Nijerya, Çad, Sudan…
Altın, petrol ve muazzam uranyum yatakları olan bu ülkelerde milyonlarca insan açlıktan öldü. Nasıl oluyor? Diktatörler herşeyi Batıya verdikleri için halka bir kuru ekmek kalmıyor. Mısır’da Mursi iktidara geldikten kısa bir süre sonra yaptığı kanunlarla petrol tekellerini rahatsız etmişti. Darbeyle devrilmesi ve batının buna alkış tutması raslantı mı?

Peki hani batı demokrat idi? Hani demokrasiyi destekliyordu? Yalan. Yok böyle bir şey. Gerçek şu ki demokrasi bir değer değil, adalet, iyilik, vicdan gibi bir şey değil. Demokrasi sadece fiziksel çatışmaları önlemek için bir teknik. Bir ateşkes yöntemi. (Bkz. “Banka Ordudan Tehlikelidir!” isimli e-kitap) Asırlarca mezhep savaşı, sınıf kavgası, dünya savaşı derken adamlar bunu buldular. Ama bir değerler manzumesi olmadığı için çıkar birliği bozulunca demokrasi de çöküyor. Yani fizikî şiddeti yok etmedikçe o zulüm zemin değiştiriyor; “meşru” kabul edilen bürokrasi veya piyasa gibi yerlere sirayet ediyor. Piyasa demokrasinin ve halk iradesinin düşmanı olup çıkıyor. (Bkz. “Liberalizm Demokrasiyi Susturunca” isimli e-kitap)

Son resim: Kuzey Irak’ta Halepçe’de uygar(?) Avrupa malı kimyasal silahlarla ölen bir Kürt bebek.

 

… Bu konuda okumak için…

  İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

 

Yahudi oldukları için mi zalimler?

İsrail bir çok bakımdan Türkiye’ye benzeyen bir ülke. Paranoyak bir ulus-devlet. “Yoktan var edilmiş bir millet” dört tarafı “düşmanla çevrili” kutsal bir vatanda yaşıyor. Terör tehlikesine karşı ülkenin güvenliği için(?) haklar ve özgürlükler çiğneniyor. Devlet eliyle düşman üretiliyor!

Gidemeyenlerin ülkesi oluyor İsrail… Kendi zulmü altında ezilen, korku içinde yaşayan, dünyasıyla beraber Ahiret’ini de kaybetmiş olan İsrailli zannederimFilistinliden bile daha zavallı bir durumda bu yüzden.Buradan indirebilirsiniz.

 

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?
Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz.ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Muzaffer Kazım Tarih: Tem 10, 2013 | Reply

    Merhabalar;

    Tespitleriniz mükemmel. (normalde yazılara “çok güzel” v.b yorumlar getirmeyen biri olarak yazıyorum bunu.)

    Peki hani batı demokrat idi? Hani demokrasiyi destekliyordu? Yalan. Yok böyle bir şey. Gerçek şu ki demokrasi bir değer değil, adalet, iyilik, vicdan gibi bir şey değil. Demokrasi sadece fiziksel çatışmaları önlemek için bir teknik. Bir ateşkes yöntemi.

    Bu çok canalıcı bir tespit. Ustad Bediuzzaman batıda hakim zihniyeti (hikmet- i felsefe) hikmet- i Kuraniye ile karşılaştırırken:

    Amma hikmet-i felsefe ise, hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı, “kuvvet” kabul eder. Hedefi, “menfaat” bilir. Düstur-u hayatı, “cidal” tanır. Cemaatlerin rabıtasını, “unsuriyet, menfî milliyeti” tutar. Semeratı ise, “hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin ve hacat-ı beşeriyeyi tezyid (insan ihtiyaçlarını çoğaltmak)”dir. (Bunların bir de sonuçları var tabii)Halbuki kuvvetin şe’ni, tecavüzdür. Menfaatın şe’ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır. Düstur-u cidalin şe’ni, çarpışmaktır. Unsuriyetin şe’ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür… İşte bu hikmettendir ki, beşerin saadeti selb olmuştur.

    Devamını okumak isteyenler bakabilir:
    Sözler ( 132*133 )

    Batının değerlerinin olmadığını bir takım mekanizmalarının olduğunu sanırım ilk Davut Dursun yazmıştı. Menfaate dayalı bir hayata bakış var. Maslahat-menfaat bittiği zaman dostluk da biter.

    Bu topraklarda dostluğun baki kalması temennisiyle…

    Selamlar

  1. 4 Trackback(s)

  2. Tem 30, 2015: İslâmistan / Land of Islam / ديار الإسلام | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Nis 3, 2017: Lityum savaşları başladı | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. May 10, 2017: Realpolitik / الواقعية السياسية | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Ağu 14, 2017: Kâfirin silahıyla mücahid değil ancak fedai olursun

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin