RSS Feed for This Post

YAKINDA: Batı neden İslâm sanatını anlayamaz?

bati_islam

Kayıp kelimeler

“… Hıristiyanlığa sırt çevirmiş, 300 yıldır maddîleşen bir toplumdur Batı. Son 3 asırda ticaret ve teknoloji sayesinde bireylerin gücü muazzam artmıştır, birey-devlet ilişkisi yeni dengelere kaymıştır. Ama bu bireyleşme beraberinde bencilleşmeyi de getirmiştir. Bencilleşirken bir yandan da yanlızlaşan, kimlik kaybına uğrayan bir insan topluluğu elbette İslâm’a objektif, renksiz, kokusuz, nötr bir bakışla yönelemez.

Batının kaybı olan kimlik, “Ben kimdir?” sorusuna vereceği cevaptır. Yani değişen, eskiyen, yok olan et-kemik vücut karşısında aynı kalan (ing. identic), eskimeyen bir mânâ, bir kim(?)-liktir Batının acı kaybı. Batı insanı artık Hıristiyanlığın değerleri ile borsadaki menkul kıymetleri ayırd edemeyecek durumda; her ikisine de “values” demekte ve birini öteki ile alıp satabilmekte. Bunun için Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı olarak kullanılır çoğu kez: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Aynı sebeple Batı insanı ruhun hürriyeti ile (liberty) nefsin serbestliğini (possibility) ayırd edemez. Her ikisine birden özgürlük der: liberty, liberté. Oysa polis korkusu ya da cemiyetin ayıplaması sebebiyle kendini tutan bir insanın ötekilere “saygısı” nefsanîdir. Polis ve mahalle baskısı ortadan kalkınca o insan bir anda hayvanlaşır, yakıp yıkar, öldürür, tecavüz eder. (Bkz. Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür)

Gandhi “Batı medeniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna gülerek “iyi fikir, yapsanız iyi olur” mealinde cevap vermiş. Gerçekten de Batı bir medeniyet değil sadece bir kültür olabilmiş, geçmişini müzelerde, kitaplarda, filmlerde biriktirebilmiştir sadece. Zira ruh ile nefsi ayıramayan bir topluluğun bunun ötesine geçmesi imkânsız görünüyor. Ruha ve nefse aynı ismi verdikleri için (ing. spirit, Fr. esprit) bir müddet sonra akıl ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar, ikisine birden reason / raison demeye başlamışlar. Oysa akıl ile zekâ bir değildir. Akıl (reason) iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrım yapar. Bir referans sistemine, değerler manzumesine dayanarak ayrım ve/veya yargı yapmaya yarar. Müslümanların FaRuKiyet (ing. discernement) dediği vasfın öznesidir akıl; insana mahsustur. [1] Oysa zekâ problem çözmeye yarar. Bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kaçmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan Atom bombasını yapmak için zekâ gerekir. Onu Hiroşima üzerine atmamak içinse akıl …”

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:isra (@Sofistik_e) Tarih: Haz 10, 2013 | Reply

    Batı neden İslâm sanatını anlayamaz?: http://t.co/jDdeRQnJiC

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin