RSS Feed for This Post

Türk Solu için zaman hâlâ durmuş gibi

 

Sunuş: Reçine içine hapsolmuş bir böcek gördünüz mü hiç, bir kelebek fosili meselâ? Mükemmel muhafaza edilmiştir, kanatları, bacakları… Çünkü geçen zamanın, gerçek hayatın yıpratan ve dönüştüren etkisinden korunmuştur. Türkiye’nin solcularını dinlediğim zaman hep bu kelebek fosillerini anımsarım. Bülent Ortaçgil’in pencere önü çiçekleridir onlar. Kırağı ve rüzgâr nedir bilmezler. Türk solcuları ekseriyetle 1800’lerden kalma avrupaî klişelere hapsolmuşlardır. 2 asır önceki Avrupalı hümanistlerin Vatikan’a yönelik eleştirilerini alırlar, hiç ölçmeden, tartmadan Müslüman Türklere uygulamaya kalkarlar. Uymaz tabi.

 Kıymetli kardeşim Cemile Bayraktar haber verdi, Mustafa Akyol‘un güzel bir makalesi yayınlanmış Star’da. Hayır, “güzel” değil, çalar saat gibi bir makale. “Uyaaaaan uyaaan!” diyen bir makale. Reçine içinde uyuya kalmış Türk solcularını rahatsız edecek bir yazı. Belki bu sefer uyanırlar. ALLAH’tan umut kesilmez. (MY)

Türk solunun İslam’la sorunu (Mustafa Akyol)

“Geçen haftanın 24 Nisan’ı, 1915’teki Ermeni etnik temizliğinin yıl dönümüydü. Bu vesileyle meseleyi bolca tartıştık. Kimileri “emperyalist yalan” saydıkları “soykırım” söylemine karşı çıkarken, diğerleri Türkiye’nin bu meselede daha dürüst ve öz eleştirel davranması gerektiğini savundu.

Bu ikinci gruptaki metinlerden biri, Radikal’de yayınlanan Ali Topuz imzalı ve “Soykırımı inkârın beş teranesi” başlıklı yazıydı. Yazıdaki argümanların çoğu aklıma yatmıştı ki, solcu yazarın gerek “soykırım“ı gerekse onun “inkarı“nı, kökü Sultan II. Abdülhamid’e uzanan bir “Türk-İslam sentezi” geleneğine dayandırdığını okuyunca durakladım. Durup bir daha okudum şu satırları: ” TAMAMI

Bu konuda e-kitap okumak için…

Türk solu iktidar olur mu? 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Derin MAЯҖ

Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?

Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok.  Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin