RSS Feed for This Post

Kılıçdaroğlu deneyi başarılı oldu mu?

Okan Kemal

Bu sitede yayımlanan, bundan önce yazdığım “CHP Değişiyor mu?” başlıklı yazımda[1] , CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve ‘Kılıçdaroğlu Deneyi”nin başarılı olup olmadığının 12 Haziran 2011 seçimi sonrasında tartışılacağını; net başarının %30 olduğunu; bunun altındaki bir oy oranının başarılı olup olmadığının kişiden kişiye değişeceğini ve bu kadar kısa bir sürede CHP’nin yeni söylemiyle halkta ciddi bir etki yapmasının güç olduğunu belirtmiştim. Ayrıca, Kılıçdaroğlu için devam edip etmeme barajının %25 olduğunu, bunun altında bir sonucun Kılıçdaroğlu’nun istifası anlamına geleceğini ve hemen kurultay kararı alınacağını ifade etmiştim. Bu yazıda, daha önceki yazımdaki görüşleri de baz alarak, Kılıçdaroğlu deneyinin başarılı olup olmadığını irdeleyeceğim.

12 Haziran Genel Seçim sonuçları, CHP’nin net bir şekilde başarılı ya da başarısız ilan edilemeyeceği sonuçlardır kanımca. Kılıçdaroğlu’nu sevenlerin, gerek oy artışı gerekse milletvekili sayısındaki artışa bağlı olarak memnun olduğu; ancak AKP’nin %49.9’luk başarısı ile karşılaştırdığında yetersiz gördüğü %25.9’luk oy oranı, Kılıçdaroğlu’ndan haz etmeyen ve başarısız olmasını dört gözle bekleyen, daha ziyade Kemalist paradigmayla hareket eden muhalifler açısından tam bir hezimettir. Bu kişilere göre Kılıçdaroğlu, beklenen çıkışı yakalayamamış; AKP bir kez daha, hem de oylarını artırarak iktidara gelmiş ve Kılıçdaroğlu ve ekibi başarısız olmuşlardır. Muhaliflerin içinde en dikkat çekeni ise kuşkusuz 1992-2010 yılları arasında (9 aylık ara hariç) CHP’yi neredeyse 18 sene idare eden ve yerel ya da genel, girdiği hiçbir seçimde Kılıçdaroğlu’nun aldığı 25.9’luk oyu alamayan; ancak bir komployla alaşağı edildiği tarihlerde yaptırdığı -kendince güvenilir- bir ankete göre CHP’nin oylarını %29’a çıkarmış olan Deniz Baykal’ın ifadeleridir. Baykal, Kılıçdaroğlu’na muhalif kesimlerle bir yerde saf tutarak, seçim sonuçlarını başarısız bulmaktadır. Bundan önceki yazımda belirttiğim gibi, Kılıçdaroğlu için, CHP %30 oy alamadığı sürece muhalifleri tatmin etmek ya da susturmak mümkün olmayacaktır ve nitekim olamamıştır. Ancak, burada en önemli husus, CHP’den ziyade AKP’nin aldığı oy ve aradaki muazzam farktır. Bu fark daha az olsa ya da AKP eskiye göre oy kaybetse ve CHP yine %26 bandında oy alsaydı, bu sefer göreceli olarak CHP başarılı kabul edilebilecekti. Yani, CHP, %25.9 alırken; AKP, %49.9 yerine %40 veya altı oy alsaydı, bu durum CHP için başarı olarak nitelendirilebilirdi ve AKP’deki düşüş eğilimine göre, ilerisi için CHP açısından umut verebilirdi. Ancak, iki parti arasındaki makasın 2007 yılındaki gibi açık olması, önümüzdeki seçimlerin CHP açısından çok iç açıcı olmadığını gösteriyor. Nitekim, AKP’nin çok ciddi hatalar yapmaması ya da ekonomide negatif yönde, çok derin ve ani değişiklikler olmaması halinde, AKP’nin tek başına ya da koalisyon ortağı olarak 2015 ve 2019 yıllarında da iktidarda kalması bugünden bakıldığında kuvvetle muhtemel görünmektedir. Başka bir ifadeyle, bu gidişle, AKP, Cumhuriyetin 100. Yılının kutlanacağı 2023 yılında yapılacak seçimlere kadar iktidarda kalabilir. Belki, bu tarihten sonra bir iktidar değişikliği söz konusu olabilir. Dolayısıyla, CHP, %30 ve altında kaldığı müddetçe iktidar şansını zora sokmakta ve başarılı sayılamamaktadır.

 

Tabii yukarıda anlattığım madalyonun bir yüzü ve karamsar tarafı. Madalyonun bir de öbür, iyimser yanı var. O da, geçmişle mukayese ettiğimizde CHP’nin hem oylarında hem de milletvekili sayısında bir artış olduğu. Hatırlanacağı üzere, CHP, 2007 seçimlerinde 7.316.242 oy ile % 20,84 oranına ulaşmış ve Meclis’te 112 sandalyeye sahip olmuştur. 2007 yılındaki toplam geçerli oy sayısı ise 34,822,907’dur. 2011 yılında CHP, 11.134.616 oy almış ve  % 25,91’e ulaşmıştır. 2011 seçimlerinde kullanılan geçerli oy sayısı ise 42,969,408’dur. Yani; dört yılda oyu geçerli sayılan seçmenlerin sayısında 8 milyonu aşkın bir artış olmuş; Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle 8 milyonu aşkın yeni oydaş ortaya çıkmış (daha doğrusu, ilk defa oy veren seçmenler); AKP, 2007’de 16.340.534 oy almışken bu seçimde oy sayısını 21.442.206’ya çıkarmış (yani 5 milyondan fazla yeni oydaş kazanmış); CHP ise 4 milyona yakın yeni oydaş kazanmıştır. CHP’nin hızı AKP’nin iktidarda bir parti olmasına rağmen kat ettiği hıza yaklaşamamıştır. Yani; Matematik’teki hız problemlerinde olduğu gibi, CHP arabası, AKP arabasından 3-4 saat geride bir mesafededir, hızını artırmaktadır; ancak AKP arabası da hızını artırmakta ve ara kapanmamakta ve AKP arabası varacağı yere yine CHP arabasından 3-4 saat evvel ulaşabilmektedir. Ancak, AKP hızını kesmese de, CHP, geçmişe nazaran ciddi bir artış eğilimine girmiştir. Zira, 2002 seçimlerinde CHP 6.114.843 seçmene sahipken 2007’de- DSP ile birlikte- 1 milyondan biraz daha fazla yeni oydaş kazanırken; 2011’de bu sefer 4 katı daha fazla oydaş kazanmış görünmektedir. AKP’ye bakıldığında ise bir istikrar dikkatleri çekmektedir. AKP, ilk defa iktidara geldiği 2002’de 10.848.704 oy almıştı. Yani, yıllara vuracak olursak AKP, 2007’de 6 milyona yakın yeni oydaş kazanırken; 2011’de 5 milyondan fazla yeni oydaş kazanmış ve artış trendini sürdürmüştür; dolayısıyla AKP’nin geride kalan 3 seçimde yeni oydaş kazanma trendinde bir gerileme yoktur, ancak ciddi bir artış da yoktur. Ancak CHP’nin 2002-2007 arası yeni oydaş kazanma performansıyla; 2007-2011 arası yeni oydaş kazanma performansı arasında 4 kat fark vardır; dolayısıyla yeni oydaş bakımından CHP, 2007 seçimlerine nazaran çok büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Bu açıdan bakıldığında CHP 2011 seçimlerinde başarılı olmuştur. Keza milletvekili sayısı ele alındığında AKP’nin vekil sayısında 2007’ye göre düşüş vardır. AKP, 2007’de 341 vekil çıkarırken, bu seçimde 326 vekil çıkarmıştır. Yani kaybı 15 milletvekilidir. Buna karşılık, CHP, 2007’deki 112’den 2011 yılında 135 vekile çıkarak 23 yeni vekil kazanmıştır. Bir başka ifadeyle, CHP, kendi başına grup kurabilecek bir milletvekili sayısını (+23) mevcut vekil sayısına katmış bulunmaktadır ki, bu da Kılıçdaroğlu başkanlığındaki bir CHP’nin başarılı olduğunu gösterir.

 

Evet; madalyonun iki yüzü var. Bir tarafta büyük beklentiler içine giren ve bu beklentileri karşılanmadığı için hayal kırıklığına uğrayan ve her seçimde olduğu gibi hemen kurultay isteyen muhaliflerin başını çektiği “kötümserler”; bir de bu kadar kısa zaman içinde ancak bu olur; ayrıca pek hız kesmeyen ve avantajlı bir iktidar olduğu faktörünü göz ardı etmeyelim diyen ve Kılıçdaroğlu deneyinin, bu koşullar altında başarılı olduğunu ya da en azından başarısız olmadığını ve bu deneyin daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünen “iyimserler”. Sizi bilmem, ama ben ikinci gruptayım. Kılıçdaroğlu bu kadar kısa sürede daha fazlasını yapamazdı. Bence, bu sonuçla liderliğini perçinledi ve en azından bundan sonraki döneme kadar başta kalacağının sinyallerini verdi. Ancak, asıl mücadelesi ve imtihanı da şimdi başlıyor. Öncelikle partiye hâkim olması gerekli. Bunun için muhtemel bir olağanüstü kurultaydan da güçlü çıkması gerekiyor. Ardından yeni politikalar geliştirmeye ve siyasete yeni isimler katmaya devam etmeli. CHP’nin siyasi yelpazesini biraz daha genişletmeye ve Muhafazakâr kitlelere de yönelmeye başlaması gerekir. Bu arada, parti politikasından memnun olmayan Kemalist muhalefetle de mücadele etmesi gerekiyor; hatta bazı Kemalist muhalifler, KIlıçdaroğlu’lu bir CHP’nin orijinal yolundan saptığını söyleyerek yeni bir oluşum içine dahi girebilirler. Dolayısıyla, CHP’de daha çok depremler, sarsıntılar olması gerekiyor. Bu eşyanın tabiatı gereği böyle. Bir de unutulmaması gerekli şey, AKP seçmeninden oy almadığı sürece CHP’nin hiçbir vakit iktidara gelemeyeceği gerçeği. Evet; Kılıçdaroğlu deneyi bu laboratuar koşulları altında bir yere kadar başarılı oldu. Ama yeni karışım ve formüllerle yeni bir deney daha başlıyor. Bu deney, ilkinden çok daha zor. Bakalım bu uzun soluklu yeni Kılıçdaroğlu Deneyi başarılı olacak mı? Hep beraber göreceğiz; daha çok vakit var.

 

 

 


[1] http://www.derindusunce.org/2011/06/01/chp-degisiyor-mu/

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:sevim Tarih: Haz 19, 2011 | Reply

    …net başarının %30 olduğunu; bunun altındaki bir oy oranının başarılı olup olmadığının kişiden kişiye değişeceği…

    bence meseleye sadece oy oranıyla bakılmamalı.”başarıdan”kasıt,elde edilen oy oranıysa,evet,%20’lerin altına düşmüş-ya da baykal chp’sinin gerisine düşmüş-bir sonuç “başarısızlık”,bu oranın geçilmesi durumunda da bir “başarıdan” belki sözedilebilir.ancak bu tarz bir kıyas daha çok partinin(chp’nin)toplumdaki temsiliyetiyle ilintili bir analiz olabilir.

    bu anlamda bir parti başarısı eğer toplumun talepleriyle örtüşmüyorsa,bu başarının benim için pek bir kıymeti harbiyesi yoktur.tutun ki kılıçdaroğlu deneyi tuttu ve %40’ları aştı.gerçi zor bir ihtimal ama dediğim gibi “deneyin”toplumda bir karşılık bularak bir ikna zemini yartmış olması, chp’nin mevcut stotukuyu aşmaya aday bir siyasi parti yapmaya yetmez.tamam,kılıçdaroğlu’yla “yeni”sıfatı yakıştırılan chp kısmen klasik kemalist laiklik söyleminden uzaklaştı bir bakıma.elbette cumhuriyet tehlikede,rejim elden gidiyor nakaratlarının aşılması olumlu bir gelişmeye yorulabilir.ancak bana göre bu sadece,miadı çoktan dolmuş bu tür söylemlerin chp’ye sürekli kan kaybettirmesinin yarattığı endişe sonucu bir imaj yenileme stretejisinden öte bir anlam ifade etmiyor.nitekim de böyle bir imaj yenileme isteğiyle bir değişim rüzgarı(!) estirilmek istenmişse de bunun altı doldurulamamıştır.

    “nerede bu ergenekon gidip ben de üye olayım diyebilen,s.demirel gibi sırf koltuk sevdası ve bu hırs uğruna elinde şapkasıyla bukelemun misali her renge girebilen ilkesiz siyasetçilerin akıl hocalığından medet uman;derin devlete yaranacağım diye ergenekon sanıklarını meclise taşıyan…hasılı statüko ve vesayetin neferliğine soyunduğu her söz ve icraatıyla tescil eden kılıçdrağlu ve yeni chp(!)’nin varsa bir başarısı,bu takiyeci/toplumu aldatmaya yönelik sığ siyaseti olabilir.
    bu da tutmamıştır.ancak es kaza tutsaydı dahi bu garbet anlayış chp’yi “ileri”,”yeni”,”dönüşümcü”vesair yapmaz ve yapmamıştır.derin devleti yaşatmak adına bunca takla atan,sistemin tüm çarpıklıklarına karşın mevcut yapıya sımsıkı yapışarak eklemlenen bir partiden merek ediyorum bu vizyonuyla ne beklenebilir?
    eğer gerçek bir başarıdan sözedeceksek,bence seçim sonuçlarını bir kenara koyarak tüm partilerin demokratikleşmeye,şeffaf bir hukuk devletine gidebilecek yeni bir sivil anayasaya ne kadar istekli oldukları ve bu hamleye ne kadar omuz vererek destekleyeceklerine bakılmalıdır.

    bu anlamda bana göre %30’ların altına düşmüş ama söylemlerinde samimi ve sahici olan bir chp,yalan rüzgarıyla %40’lara ulaşmış bir chp’den çok daha evladır ve asıl başarı burada aranmalıdır.

    sonuç olarak, geçmişin üzerine bir sünger çekerek geleceğe bakmalıyız.chp için de,bdp ve mhp için de asıl sınav yeni başlıyor.bu kavga rant,koltuk,siyasi iktidar için midir,yoksa gerçekten bu ülke için bir şeyler mi yapılmak isteniyor hep beraber göreceğiz.o halde bekleyip gördükten sonra başarı notu verilmesinde fayda var.özetle ben bir vatandaş olarak chp’nin seçim kampanyası boyunca sergilediği popülist siyaseti hiç benimsemedim ve eğer mantalite böyle devam edecekse ülkem adına umutlu da değilim.ancak bu gerçeğin farkına vararak türkiyenin demokratikleşmesine katkı koyacak bir chp benim de en büyük istek ve hayalim.

  3. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Haz 20, 2011 | Reply

    Kemal Kılıçdaroğlu başarili deyildi tabi. Başarılı denmesi için secimleri kazanmasi gerekirdi. Secimleri kazansa bile herhangi Sosyal ve Ekonomik bir programi olmagi için 6 ay sonra bagıra bagıra kaçardi.

  4. Yazan:faris Tarih: Ara 14, 2012 | Reply

    Saf oylara bakarak araç sürerken burnuna bakmak gibi olur.
    1. iktidar partisi yıpranan partidir.
    2.Yeni lider bir rüzgarla gelir beklenti oluşur.
    3.CHP başarısı yeni seçimlerde alacağı oy oranları ile ölçülmeli hormonlu başarı olup olmadığını göreceğiz.
    şimdi yorum yapmak sağlıklı olmaz erken doğmamış çocuğa don biçmek olur. bekleyelim görelim

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin