RSS Feed for This Post

Nasıl Bir Edebiyat?

Edebiyat, şüphesiz hayatın tam ortasında bir yerde durur.  Hayatın ağırlık merkezi neresiyse söz, yazı oradadır. Acınız neredeyse eliniz oradadır ya, merhem sürersiniz yaranıza… Elbette, derdiniz varsa dermanını aramaya koşarsınız. Dert, sizi yollara düşürür, kapılara koşturur. Düşünce dünyası ve vicdan’dan bahsettiğinizde ise  “mezkur dert” bir şekilde kendine bir ifade alanı ve biçimi bularak dışa yansıyor. Bu kaçınılmaz bir yazgıdır.

İfade şeklinizi, alanınızı belirledikten sonra tamamen insani bir kaygı olarak başlayan düşünce serüveninizi eyleme dönüştürürsünüz. Aslında bu da kaçınılmazdır. En naif ve asgari haliyle bir yazı, eylemin ta kendisidir.  Harfler büyür büyür azami bir ses dalgasına dönüşür, orada olanın orada olmayana ulaştırdığı bir kuş olur.

Tokat’ta bir grup insan, yukarıda acemice tasvir etmeye çalıştığım o muzdarip hallerinin bir yansıması olarak dergi çıkarmaya başladı birkaç yıl önce.  Edebiyatın hayatın kenarında, köşesinde değil tam ortasında durması gerektiğini söyleyen bir dergiydi amaçlanan. Sokaktan geçen insanın hikayesinin yer aldığı satırlarda siz, dev hikaye kahramanları görürdünüz. Yeni baştan bakmaya başlarsınız sokaktan geçene, içinde biriktirdiği hikayelere mihmandar olursunuz. Kapılar önce size açılır…

Hayatınıza bir saldırı gibi girer önce, izin almadan, sormadan, teklif etmeden. Direniş, adalet, özgürlük, gözyaşı, alın teri ve isyan… “İslamcıların” uzak kaldığı, daha doğrusu uzak durmayı tercih ettikleri bu kelimeler gökten yağmaya başlıyor siz bahsettiğim derginin sayfalarını çevirdiğinizde.

Kafa konforunuz kaçtığında içinizde başka başka kelimeler tasfiye oluyordur artık, bir yer değiştirme vardır: korku, kabulleniş, ezberleyiş,  kula itaat, suskunluk… zalimin safında durması gerekenler sizden ayrılıyordur bir bir.

Üç mesele değil, daha fazla meselenin “mesele” olarak adı konulup vicdanları rahatsız ettiği böylesi durumları günümüzde az yaşıyoruz. Özellikle edebiyat dünyasındaki eserlerin edebiyatın hayata üsten ve ürkek bakışlarını üzerimizde bir hayli hissediyoruz. Siz “edebiyat ve ideoloji” dediğinizde ise, edebiyat mı siyaseti/toplumu etkiler siyaset/toplum mi edebiyatı soruları alır sizi. Aslında çok net bir duruşu, böyle muğlak tartışmalara feda ederiz. 

Tokat merkezli Tasfiye Dergisi, böyle bir konfor kaçıklığının ve vicdan muhasebesinin neticesinde edebiyat dünyamıza girmiş oldu. Söylemek istediği şarkıları, anlatmak istediği meseleleri  ve iletmek istediği kuşları var. Mart ayı itibarıyla 29. Sayısına ulaşan dergi, zamanla daha iyi bir “kendilik” kazanıyor.

23 Mart 2011 tarihinde Sakarya İlahiyat Fakültesi’nde Mavera Öğrenci Topluluğu olarak Tasfiye Dergisi yazarlarından ve editörlerinden Beytullah Emrah Önce ile bir panel gerçekleştirdik. İlk kurucularından başlayarak bugünlere kadar gelen bir Tasfiye yolculuğuna çıktık hep beraber.  Edebiyat evet ama nasıl bir edebiyat derken, bir şekilde türlü platformlarda hak mücadelesi veren insanların edebiyatı da bu misyon için bir araç görmelerinden bahsettik. Yangın varken kimsenin bir perdenin ne kadar güzel olduğundan bahsetmemesi nasıl “olağan”sa, toplumsal yangınlarda da yükselen dumanları görmezden gelip popüler söylemlerde bulunmanın da bir o kadar “olağan olmadığını” söyleyebiliriz.  Diyor ki Beytullah Önce, biz ağaçtan, kuştan, çiçekten ancak onların “yaşama hakkı” ihlal edildiğinde bu ihlali durdurma adına bahsederiz. Edebiyatın amacı sosyal meselelere merhem olabilmektir. ”

Kamusal alanda bir ifade ve “dert anlatma” biçimi olarak Tasfiye, “direnen edebiyat” mottosunu taşıyor. Yerel ve küresel tüm krizlere mümkün olduğunca yer veriyor.  Hayatın riskli alanlarına dokunmaktan korkmamayı öğretiyor. Tam da bu korkunun bir tezahürü olarak Beytullah Önce “28 Şubat ve Edebiyat” panelindeki tespitlerini paylaşıyor bizimle. Bir dönem hidayet romanlarında anlatılan zengin, dindar ve genç kadınlara tebliğlerde bulunan ideal Müslüman erkeğin,  28 şubat darbesiyle birlikte ortadan kaybolduğunu yazar. “Hidayet romanları bir tür aldatmacadır.”

Sorumluluk şuuruyla edebiyata açılan akıl ve vicdanın referansının vahiy olduğunu belirten yazarımız,  Tasfiye’nin bu algıyla hareket etme çabasına sahip bir dergi olduğunu söyledi. 

Bu mütevazı panelimize iştirak eden arkadaşlar, son dönem edebiyat dünyasında farklı bir yer edinmeye başlayan bir dergiyi, edebiyatın “bir de bu yönü” nü tanımış oldular. Bilhassa derginin özel sayılarındaki dosya çalışmalarının ayrı bir takdire şayan olduğunu söylediler.

Bu satıların yazarının aslında tek bir çabası var: bir kuş yapmak. Orada olmayanlara, orada olan bitenden haber verme telaşıyla alt alta dizdiği bu satırlarda edebiyatta yaşanan bu “yerel” kırılmanın* büyüme potansiyelini görmenin sevincini de yaşamaktadır.

*kırılma diyorum çünkü tasfiye mesela 24. Sayısındaki Kürtçe Edebiyat sayısı ile bir ilki gerçekleştirmiştir. “Müslüman mahallesi” için büyük bir olay!

Trackback URL

  1. 2 Trackback(s)

  2. Mar 24, 2011: Nasıl bir edebiyat? « Tasfiye Dergisi
  3. Nis 6, 2011: Nasıl bir edebiyat? « Tasfiye Dergisi

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin