RSS Feed for This Post

Öldürmeyin demek suç mu?

baris_icin_vicdani_r​ed@yahoogroups.com‘dan alınmıştır.

Halil Savda’nın yargılanması ile ilgili olarak düzenlenen basın toplantısında söylemeye fırsat bulamadığım düşüncemi kısa ve öz olarak paylaşmak istedim… Umarım hala Halil Savda için yapabileceğimiz bir şeyler vardır.
 
Ağır bir militarist dille her gün halkı barış ve özgürlükten soğutanların, şiddeti tırmandıranların yanında masumiyetin ve şiddetsizliğin diliyle barıştan ve özgürlükten söz edenlerin bu kadar ağır bir bedel ödemesine hiç bir vicdan sahibi sessiz kalmaz diye ümit ediyorum. Kaldı ki bu sessizlik derinleştikçe bizi de karanlığa kapatabilir…

Ayşe Lebriz Berkem
 
 AKIS
 

A (Ayse Lebriz Berkem)- Hosgeldiniz
 
B (Ayca Damgaci)- Hosgeldiniz
 
A- Basin toplantimizi Ingiltere’de yasayan besteci, soz yazari ve vokalist Aygul Erce’nin bugun icin ozel yaptigi bir sarkiyla acacagiz.: “Benim Sana Vercek Oglum Yok Pasa”. Erce’yi TMK Magduru Cocuklar ve Pinar Selek icin yaptigi sarkilardan hatirlayacaksiniz.  Ileriki dakikalarda Erce’nin kendi vicdani red aciklamasini da okuyacagiz.
 
B- Aygul Erce soyluyor: Benim Sana Vercek Oglum Yok Pasa
 
SARKI
 
A- Az sonra basin bildirisini okuyacagiz. Ardindan sözü Halil Savda alacak. Halil’in konusmasinin ardindan kadinlardan gelen destek metinlerini okuyacagiz. Daha sonra da kadinlar vicdani redlerini aciklayacak. Aciklamalarin bitiminde sahsi ve kurumsal soz almak isteyenler sozlerini soyleyecek. Hatirlatmaya gerek yok sanirim ama lutfen mümkün oldugu kadar kısa tutmaya calisalim. Ve bir karisikliga sebebiyet vermemek icin soz almak isteyenler isimlerini kagitlara azip gorevli arkadaslara versin, kurumsal olarak soz alacaklar lutfen kurumlarini da bildirsin. Son bolumde ise Halil Savda basının ve destekcilerin sorularini cevaplayacak ve Aygul Erce’nin sarkisini bir kez daha dinleyerek basın toplantımızı bitirecegiz.
 
B- Basin bildirisini oyuncu arkadasim Ayse Lebriz Berkem ve ben Ayca Damgaci seslendirecegiz. Bizimle paylasarak okumaya gonullu olan oyuncu kadinlar Akasya Asilturkmen, Berfin Zenderlioglu, Defne Halman, Derya Alabora, Filiz Kutlar, Hasibe Eren, Julide Kural, Lale Mansur, Nihal Koldas, Pelin Batu, Tulay Gunal ve Yesim Buber basin toplantisi tarih ve saatinde istanbul disinda olduklari, cekimleri ya da provalari oldugu ya da saglik problemleri sebebiyle bizimle birlikte olamadilar ama desteklerini iletmemizi istediler.
 
BASIN BILDIRISI (Ayse Lebriz ve Ayca Damgaci ortak okudular)
 
“İsrail hükümeti 2006 yılında Lübnan’ı kuşatmaya alıp saldırdığında birçok İsrailli vicdani redçi bu saldırıya karşı çıktılar. Saldırıya karşı çıkan vicdani redçiler israil hükümeti tarafından yargılandılar ve tutuklandılar. 
Türkiyeli savaş karşıtları da bu saldırıya ve haksız tutuklamalara tepki koymak için 1 ağustos 2006 tarihinde İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu önünde bir basın açıklaması yaptılar. Açıklamada özetle; “Sürmekte olan çatışma, abluka ve işgale antimilitarist etkinlik ve tarzla son verilebilir. Savaşları durdurmanın yolu onların insan kaynağı olmayı reddetmekten geçer. Paster derhal serbest bırakılmalı; Lübnan ablukası ve saldırısına son verilmeli. Herkesi askerliği reddetmeye çağırıyoruz!” dendi. 
Halil Savda bu açıklaması nedeniyle sorgulandı, mahkemeye çıkartıldı ve 2 Haziran 2008 tarihinde İstanbul Sultanahmet 1. Sulh Ceza Mahkemesinde gıyabında yapılan duruşmada TCK 318’den (Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunmak veya propaganda yapmak) 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul Sultanahmet 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararını Yargıtay 9. Daire de onayladığı için Savda’ya verilen ceza ertelenemiyor ve paraya çevrilemiyor. Yani Savda 5 ay daha ataerkil askeri zihniyet tarafından hapsedilecek.
Mussolini İtalya’sından devşirme “halkı askerlikten soğutma” suç tarifini alanlar, askerliği sorgulamanın sürekliliği ile yaşamı şiddetle özdeş kılmanın sorgulanamazlığını adaletlerinin ana unsuru yaptılar. 
“Halkı askerlikten soğutma” suç maddesi TCK 318, uluslararası hukuka, insan haklarına ve düşünce ifade hürriyetine aykırıdır. TCK madde 318 biran önce kaldırılmalıdır.
Toplumsallık, güvenlik, özgürlük ve varoluşun şiddetle özdeş olduğu bir dünyada toplumsallığı güveni ve varoluşu tersinden algılamanın hapisle, işkenceyle cezalandırılması maalesef işin doğası olacaktır.  TCK madde 318’in koruduğu Hrant’ı, Rahip Santoro’yu ve Pippa’yı katleden karanlık… BU karanlıktan katil yetiştirenler kendilerini madde 318 ile korumaya almışlardır. 
Ağır bir militarist dille her gün halkı barış ve özgürlükten soğutanlar övgüye mahzar olurken, masumiyetin ve şiddetsizliğin diliyle barış mesajı vermek cezalandırılıyor.
İnsanın şiddet duygusundan ve şiddetten arınması özgürlük ve barış ahlakının gerekliliğiyle ilgili. Özgürlük ve barış ahlakıyla varolma, halkı şiddetten ve silahtan soğutma çabasına sevk ediyor. “Halkı askerlikten soğutmak” gibi bir suç tarifi akıl dışıdır. 
Askerlik eğitimi saldırgan erkeklik kurgulamasına dayanır. Bu kurguda güç, risk, yok edicilik, yenme ve itaat vardır.
Askerlikte erkek bedeni bir illüzyon halinde yeniden oluşturuluyor; yorulmaz, üşümez, korkmaz ve uyumaz… Bu erkeklik “kadınsı” olarak kabul edilen yumuşaklığı, kırılganlığı, şiddetsizliği ve duygusallığı öldürmeyi emrediyor. TCK madde 318 tam da bunu koruyor.
Bunu eleştirmek ve reddetmek suç olarak görülüyor. “Halkı askerlikten soğutma” suçunu düzenleyen TCK madde 318; yaşama, düşünce ve vicdan hürriyetinin savunusunu yasaklıyor.
Bütün şiddet biçimlerini ve şiddet organizasyonlarını enine boyuna eleştirmeliyiz, eleştirebilmeliyiz!
Askerlik bir dogma, bir tabu bir kutsal değildir; dünyevidir, eleştirilebilir, sorgulanabilir ve değişebilir!
Her türlü dayatmaya, şiddete, militarizme karşı olduğumuzu tekrarlıyor, düşüncemizi ifade hakkımızı kullanarak Halil Savda’nın yanında olduğumuzu bir kere daha söylüyoruz”
 
B- Halil Savda’yi konusmak icin davet ediyoruz. Soz Halil’de
 
HALIL SAVDA (spontane konumsa yapti)
 
A- Bazi kadinlardan gelen destek mesajlari soyle:
 
DESTEK MESAJLARI. (Ayse Lebriz ve Ayca Damgaci ortak okudular)
 
“Ayşe Günaysu Sevgili Arkadaşlar,
 Evde hasta yatıyorum ama gönülden yanınızdayım.
 Kadınların vicdani reddini bütün kalbimle desteklememe rağmen bunu nasıl formüle edebileceğimi bilemiyordum. Bu konuda okumuşluğum da yok. Ama Serpil’in vicdani reddimdir metni zihnimi açtı.
 Ben de vicdani reddimi açıklamak istiyorum. ilk fırsattametnimi  hazırlayacağım ve vicdani reddimi açıklayacağım.
 Çabalarda emeği olan herkese teşekkürler,
 Yanınızda olduğumu belirtmek istiyorum.
Ayse Kilimciİzmir’deyim gelmem mümkün değil sevgili arkadaslar, ancak tüm kalbimle ve fikrimle yanınızdayım, oradayım…
Ayten ZaraGelemiyorum, ama her zaman yanınızda olduğumu bilmenizi isterim. Vicdani red açıklama yazım hazır olmakla beraber  hukuki bir sürecim devam ettiğinden avukatım şimdilik açıklamamı uygun görmediğinden açıklamadım. Sevgiyle,
Bilge ContepeBen Bodrumdayım katılamayacağım ama Halil Savda’ya ve vicdani red hakkına başka  destek için neler yapabilirsek uzaktan da olsa katılırım, yanınızdayım 
Insanları milliyetci ve militarist anlamlara sahip vatan hizmeti ile yukumlu anlayisa tabiiki karsi cikmaliyiz
Genel olarak, siddetsizligi ilke olarak savunurken vicdani reddin siddetsizlik ilkesi ile bir hak olarak taninmasini da belirten durusumuzu aciklamaliyiz
 Cihan Aktaş
 Merhaba.
 İstanbul’da olsam hakikatten katılmayı cok isterdim. Ama İran’dayım, kalben yanınızdayim. Hayırlı şeylere vesile olur inşallah.
 Selamlar…
Fusun Celiköz
Sevgili Halil ve arkadaslar
Dayimin rahatsizligi nedeniyle su aralar hic bir etkinlige katilamiyorum.
Bugun de gelemeyecegim ama Gonlum sizlerle
Antimilitarist bir calismanin bizim ulkemiz gibi bir ulkede ne kadar zor oldugunu bilerek bakmamiz gerek
Sevgilerimle
Sirin TekeliNe yazık ki, Istanbul’da yaşamıyorum. Basın toplantınıza katılmam mümkün değil, ama yüreğim sizlerle birlikte…
Saygılarımla,
Ülkü Özakın
sevgili halil ve arkaşlar,
cok istedigim halde ankara’da yasadigim icin ne yazik ki toplantiya katilamiyorum ama bunun disinda destek verebilecegim konularda her zaman ulasabilirsiniz, sonucta ayni mucadeledeyiz.
selamlar,
Yasemin GoksuMerhaba,
Bugün orada olmayı çok isterdim ama ne yazık ki o saatte, çok geçerli bir sebepten dolayı başka bir yerde olmak mecburiyetindeyim. Faydası olmayacağını biliyorum ama gönlüm orada!
Özür dilerim.
Zehra IpsirogluKölnden selamlar, ben şu sırada İstanbul’a değilim.
kendim bu konuda etkin olamasam da destekliyorum
yillar once Avusturya Lisesi bitirme sinavlarinda ASKERLIK dersinden kalan magdur bir ogrenci, Zehra Ipsiroglu”
 
B- Simdi Kadinlari vicdani red metinlerine geciyoruz. Once istanbulda olmadiklari icin katilamayan kadinlarin vicdani red aciklamalarini okuycagiz. Ardindan aramizdaki kadinlardan hazirladiklari vicdani red metinlerini okuyacak ya da spontan vicdani redlerini aciklayacak kadinlar soz alacak. Ama ik sozleri biz aliyoruz. Evet Ayse.
 
A- Ağır bir militarist dille her gün halkı barış ve özgürlükten soğutanların, şiddeti tırmandıranların yanında masumiyetin ve şiddetsizliğin diliyle barıştan ve özgürlükten söz edenlerin bu kadar ağır bir bedel ödemesine hiç bir vicdan sahibi sessiz kalmaz diye ümit ediyorum. Kaldı ki bu sessizlik derinleştikçe bizi de karanlığa kapatabilir…
 
VICDANI RED AMETINLERI VE ACIKLAMALAR
 
Once Nebiye Ari kendi metniyle vicdani redini ackladi:
 
“Ben 22 yaşında bir ilahiyat öğrencisiyim.. Hayat boyu sorguladığım şeylerden birisi de; Laik bir düzende, kime hizmet ettiği belli olmayan bir orduda, sistem karşıtı erkeklerin askerlik yapması zorunluluğudur. Her daim dini şeylerden  uzak duran ordunun, müslümanların dini duygularını kullanarak askerliği ‘peygamber ocağı’, askerde ölenleri de ‘şehid’ olarak nitelendirmesini sıkıntılı bir iç çelişki olarak görüyorum.  Halkı kendisine düşman olarak gören bir orduda açıkçası kim ne için savaşıyor? anlayamıyorum. Kürtleri, müslümanları, sosyalistleri, alevileri, ermenileri kendisine düşman olarak gören bir sistemin, zorunlu askerlik dayatması ile erkeklerimizin kendi kimliklerine karşı savaşmalarını istemeleri de abesle iştigaldir.

Ben bir bayan olarak, ne babamın, kardeşlerimin ve ne de sevdiğim adamın askerlik adı altında ezilmesini ve sistemin savaşına ortak olmasını istemiyor, çocuklarımı bu uğurda asker doğrumayacağımı beyan ediyor ve  vicdani red hakkının tanınmasını istiyorum..

Nuri Pakdil bir kitabında şöyle diyor : 

‘Daima terazinin ibresi vicdandır.
Artık, vicdan dışında hiçbir şey namusluluğu açıklayamaz: kazanımlarımızı tartsak tartsak bu terazide tartabiliriz ancak.
Yeniden oluşturup yapılandırmak: eğer yoksa : vicdanımız. Önümüze konan bu gerçekdışılığın dışına çıkabilmek başka türlü mümkün mü?’

Her türk asker doğmuyor ve birinci vazifem bu ülkenin istikbalini! korumak uğruna ölmek değildir. Bu vatan için oğullar feda olmasın, varsın vatan sağ olmasın.. Vatan denilen şey, nasıl olur da halkının ölümüyle temellerini sağlamlaştırarak var olmaya devam edebilir ki zaten?

Milliyetçilik ve Militarizmden Allaha sığınır, barış-adalet-tevhid için vicdani reddimi açıklarım..

nebiye arı”
 
Ardindan Esmeray spontan kendi vicdani reddini acikladi.
 
Daha sonra Ayse Lebriz toplantiya gelemeyen ama vicdani red acşklamlarini gonderen uc kadinin aciklamalarini okudu:
 
1-
“Londra’da oldugu icin aramizda olamayan ama vicdani red aciklamasinin okunmasini isteyen Aygül Erce’nin metni:
 
“Devletlerin ve düşmanlarının durmadan artan zulmü tebalarından öyle maddi ve manevi fedakarlıklar talep etme noktasına geldi ki artık herkes durup bir düşünmeli:

Nelerden feragat edebilirim? Hem ne adına edeceğim? Bu fedakarlıklar benden
Devlet adına bekleniyor. Devlet adına bir insan için değerli olan her şeyden, ailemden, guvencemden, huzurlu bir hayattan ve kendime olan saygimdan vazgecmem bekleniyor” Tolstoy.

Buyuk yazarin dusuncelerine katilmamak olanaksiz. Bizler bu dunyaya yasamak
icin geldik oldurmek icin degil. Oysa gunumuz dunyasinda olum, siddet, savas gibi kavramlar o kadar normal hale getirildi ki, butun bu kavramlarin karsisinda olan biz vicdani reddciler vatana ve millete ihanet eden kisiler olduk, hem devletin gozunde hemde uyuyan halklarin gozunde.Sizlerin de bildigi uzere gercek hic de oyle degil.

Cocuklugumdan bu yana yurutulen bu kirli savasa taraf olmanin suc olduguna
inaniyorum.Cocuklarimizi askere yolluyarak sadece suc isliyoruz. Oysa bu kirli savatsa oldurulen Kurt ve Turk annelerin hicbir farki yok birbirlerinden. Anneler aglamasin artik.

Gencler olmesin, oldurulmesin. Bu kan dursun ve herkes uyansin. Savas sadece bu isten para kazanan kirli yuzlerin, bankadaki hesaplarini kabartmasina yarar.
 
Onlar ne bilirler ki oglunu yitiren bir annenin can yakici acisini!

Vicadani reddimi acikliyorum YUKSEK SESLE!!

Vicdani redciyim cunku, yasamdan yanayim.
Vicdani reddciyim, cunku her ne adina olursa olsun oldurmeye karsiyim.
Vicdani redciyim, Kurt ve Turk kardeslerimin oldurulmesini istemiyorum.
Vicdani redciyim, zulme karsiyim.
Vicdani redciyim, politikacilarin kirli oyunlarindan biktigim icin.
Vicdani redciyim, silahlar sussun diye.
Vicdani redciyim, savasta cocuklar anasiz babasiz kalmasin diye.
Vicdani redciyim, savasa ve silahlara harcana paralarla cocuklar/dunya yoksulluktan kurtulsun diye.
Vicdani redciyim, savas yanlilarinin kirli oyunlarina gozyummak istemedigim icin.
Vicdani redciyim, dunyayi daha yasanilir bir yer kilmak icin.
Vicdani redciyim, vicdan sahibiyim .
Vicdani redciyim, insanlik onurumu korumak istedigim icin.

Vicdani redciyim tum anneleri anti-militarist olmaya davet ediyorum!

Vicdani redciyim, haberlerde kan, nefret, gozyasi, siddet, olum, gormek istemiyorum.
Bu kangolunden mutluluk duyanlara karsiyim.Ben insanca yasayabilecegimiz bir ulke/dunya istiyorum.Cocuklarimizin yuzlerine bakacak yuzumuz olsun istiyorum.

VICDANI REDDIMDIR INSANIM, HUMANISTIM, ANNEYIM, OLUME, SIDDETE,
ASKERLIGE VE SAVASA KARSIYIM!

Saygilarimla

Aygul Erce”

2-
“Aksaray’da oldugu icin aramizda olamayan ama vicdani red aciklamasinin okunmasini isteyen Rana Aribas’in metni:
 
Kısa sözcüklerle vicdani reddimi açıklıyorum.

Yaşama dair hiç bir zaman kocaman cümlelerim olmadı. Hep gölgeleri sevdim ben, sonbaharları, gün doğumlarını. Hep ötekiydim ben. Hep bir adım uzak. Öteki olmaların, ıssız olmanın ne demek olduğunu öğretti yaşam bana hep, o yüzden vicdan duygum herşeyden ağır bastı, gün geldi kılıcı en çok kendime salladım. Salladım canım acımadı. Vicdanımsa sakinleşti.

Küçük bir kız çocuğuydum ben, herkesin babası figürdür ya benim ki Ağbimdi. Kocaman aşktı benim için. 68 kuşağının sıkı devrimcisi, kazandığı İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Bölümü’nü bırakmak zorunda kalan Ağbim. Uzun ve karanlık yıllardan sonra, askerliğe karşı verdiği inanılmaz mücadele yılları. Ağbimdi benim ama daha çok yolum. Kambur bir adamı, askere almaya çalışan zihniyete karşı verilen mücadele süreci. Senin için evet en başta senin için Vicdani redciyim  Ağbi. İnsanın sağlık sorunu olsun, olmasın, istemediği hiç birşeye zorlanmaması için , yattığın yerde rahat uyuman için vicdani redciyim.

Evet insanın iradesi dışında hiçbir şeye zorlanmaması için vicdani redciyim.

Evet Kıbrıs Savaşını yaşamış bir ailenin , Kıbrıs Savasında insanların neler yaşadığını bizzat tanıdıklarımdan dinlediğim ve savaşın insan ruhunda bıraktığı tramvaları bildiğim için vicdani redciyim. Savaşın hiç bir mübah yönü olduğuna inanmayanlardanım.

Ancak içimizdeki barışı yakalarsak, savaşın durcağına inananlardanım. İçimizdeki huzurun en çok vicdandan geçtiğine inanırım. Vicdan ağır bir yüktür bilirim. Bu yükü taşımak taşımamak için isteğim dışında bana uygulanabilecek herşeyin tecavüz olduğına inananlardanım. O yüzden vicdani redciyim.

Ben Anneyim, ben kadınım ben evladım, babamı – oğlumu – sevdiceğimi, savaşlarda ölsünler diye emek vermedim. Onlarla geçirebileceğim her anın beni ben ettiğini, onlarsız yaşamımın eksik kalacağını bilirim. Yaşamımı yaşam yapan asıl payda sevdiklerimse, yanımda ölmelerini dilerim. Sebepleri olmadıkları bir savaşta asla değil. Kavga onların kavgası değildir . Ancak anneler çocukların barışçıl, hümanist yetiştirirse, dünyayı güzelliğin kurtaracağının ve sevmekten geçtiği yollarının bilinciyle vicdani redciyim.

Eğer cinsel tercihler farklı ise bireylerin buna saygı duyularak ama askere gitmediğinde de onuru kıracak, toplumda daha farklı baskıların oluşmaması için, bu arkadaşlarımın sonrasında yaşadıkları tramvların olmaması için, temiz bir dünya, özgür düşünce adına, insan kalabilmek adına, bir başka insanı öldürme hakkım olmadığına inandığımdan, yaşamın en kutsal hak olduğuna olan inancımla, sebebi olduğum şeylerin sonucu olabilmek adına, Ağbim için, hiç olmayan oğlum için, vicdani redciyim. Özgür irademle verdiğim bu kararımın sonuna kadar savunucu olduğumun bilinmesini isterim. Umud ediyor ve diliyorum ki aynı yoldan yürcek arkadaşlarımla uzun parkurları kısaltacağız.”
 
3-
“Ankara’da olan Selen Dogan’in vicdani red aciklamasi:
 
Savaşı vicdanıyla tartıp insanlığından utanan herkes gibi, ben de, savunmamız gerekenin şiddet değil şiddetsizlik olduğunu bilerek, bu bilgide ısrar ederek, militarizme ve onun öğrettiği milliyetçilik ve cinsiyetçiliğe karşı durmayı varoluşumun bir gereği sayıyor ve vicdani reddimi açıklıyorum.

Selen Doğan”

A- Evet simdi konusmak isteyen katilimcilarimizda soz. Sirayla soz verecegiz.
 
KATILIMCI KONUSMALARI
 
Dusunce Sucuna Karsi Girisim’den Sanar Yurdatapan spontane bir konusma yapti
 
Umit Kardas’in kisa mesaji okundu:
 
“Daha önce haberim olmadığı için şu an gelmem mümkün değil. TCK görüşülürken özellikle 301 ve 318. maddeye ifade özgürlüğü açısından tehlike oluşturmaları bakımından dikkat çektim. Daha sonra kaldırılmaları gerektiğini yazdım. Özellikle 318. madde vicdani ret hakkının savunulması bakımından en büyük engel. Bu konuda yargılamalara ilişkin istatistiki bilgiler elime geçtiğinde bir yazı yazmak istiyorum. Bu maddenin kaldırılması gerekiyor.
Herkese selam. Sevgilerimle…. Ümit Kardaş”
 
Mahmut Alinak’in kisa metni okundu:
 
“Sevgili arkadaslar, saat şu an 13.oo. Yetişemeyeceğim, çok çok üzüldüm. Keşke bilgisayarı erken açsaydım. İnan çok üzüldüm, sizlerden ve Halil’den özür dilerim. 318. madde bir an once kaldirilmalı  ve vicdani ret hakkı tanınmalı”
 
Türkiye Baris Meclisi’ndan Hakan Tahmaz spontene bir konumsa yapti.
 
Cicek Eken sahsi bir spontane konumsa yapti.
 
Baris Icin Vicdani Red Platformu’ndan Oguz Sonmez spontane bir konumsa yapti.
 
Aygul Erce’nin sarkisiyla basin toplantisi bitti.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin