RSS Feed for This Post

Yeni CHP ve Liberaller

Okan Kemal

“Hiç bir ağaç, rüzgâr olmadan sallanmaz” (Afgan Atasözü)

 Türkiye’de sistemi ve rejimi kuran; oyunun kurallarını belirleyen; hepimize baştan yaşam stili belirleyen; topluma tepeden bakan; sosyal mühendislik yapan; halkın irade ve tercihine saygı göstermeyen; 27 Mayıs’tan kalma asker-yargı vesayet rejiminin her daim koruyucusu olan; ve çağdışı kalmış bir anlayışla çağdaş bir anlayışı harmanlamak gibi “anokronik” bir çaba içinde olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), son dönemlerde AKP’den sıdkı sıyrılmış Liberallere göz kırpmaya başladı. Kılıçdaroğlu ile sözüm ona yeni bir başlangıç yapan ve Kemalist bir devlet partisi hüviyetinden çağdaş Sosyal Demokrat partiliğe doğru geçiş yapan CHP, partiye katılan ünlü-ünsüz kişilerle birlikte kendisini “Yeni CHP” olarak lanse etmeye başladı. CHP’nin bu ilk ve muhtemelen son olmayan yeni açılımının ciddiyetini ve samimiyetini anlamak ve değerlendirmek ise, son zamanlarda partiye davet edilen Liberallere kalmış görünüyor. 

Liberallere davet, esas itibariyle AKP’nin son dönemdeki hayli Muhafazakâr ve yasakçı zihniyetiyle ters düşen Liberal entelijansiyaya, CHP PM Üyesi Gülseren Onanç’tan geldi. Daha evvel Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) üyesi olan Onanç, Liberallerin AKP’ye vermiş oldukları desteği bırakarak; CHP’ye yönelmelerinin yerinde bir tercih olacağını ve bunun CHP’yi değiştirecek bir adım olduğunu belirtiyor. Öte yandan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin kapılarını Liberallere açması, ve “Bizi hep eleştirdiniz. Şimdi yeni CHP‘ye biraz daha yakından bakın. Kim demokrasiyi özgürlükleri, kadın-erkek eşitliğini, temiz ve dürüst siyaseti samimi olarak istiyor? Yeni CHP‘de niçin onlara da yer olmasın?’ Biz Türkiye’nin gerçek anlamda demokrasiye kavuşması için tüm engelleri kaldırmaya kararlıyız. Bu bağlamda liberallerin de desteğini bekliyoruz” şeklindeki sözleri, Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’sinde Liberallere de yer olduğu şeklinde yorumlanabilir. Liberallerin bugüne kadar CHP’yi ciddi manada hedef aldığı ve özellikle CHP’nin Kemalist yaklaşımlarını eleştirdikleri doğrudur. Şahsen ben, yazdığım bir çok yazıda- bu yazı da dâhil- CHP’yi ve Kemalizm’i eleştirdim. Ancak, Liberallerin bir kısmının AKP’ye CHP kadar eleştiri sarf etmediği ya da AKP’nin memlekete demokrasi getireceğini düşünüp sonra AKP’yi oluşturan temel zihniyetin ve yönetici kadrosunun demokrat bir gelenekten gelmediğini hatırlayarak hayal kırıklıklarını ifade ettiklerini de yakinen biliyorum. Ancak, AKP’yi oluşturan İslami geleneğin temsilcilerinin, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, zaman içinde büyük bir değişimden geçtiği ve demokratlaşma yönünde mesafe kat ettikleri öncelikle dikkat edilmesi gerekli bir husustur. Aynı değişimin Kemalist kesimde yaşanmaması ve AKP’nin iktidara gelmesiyle CHP’nin daha fazla devleti ve statükoyu temsil eder hale gelmesi, Liberallerin eleştirilerini ister istemez CHP üzerinde yoğunlaştırmalarını doğurmuştur.  Ayrıca, CHP’nin bugün “Yeni CHP” adıyla ortaya koyduğu ve Liberallere de kontenjan ayırdığı yeni açılım, bu yazının başında da belirttiğimiz gibi yeni bir şey değildir. CHP tarihi, yeni açılım ve arayışlarla doludur. Bu açılımlarda kısa bir süre de olsa halktan karşılık bulmuş olumlu neticeler olduğu gibi çoğu zaman CHP’yi halktan daha da uzaklaştıran sonuçlarla da karşılaşılmıştır. CHP, 1960’lı yıllardan itibaren Genel Başkan İnönü öncülüğünde “Ortanın Solu” şeklinde bir politika belirlemiştir. “Ortanın Solu”, en çok Ecevit tarafından benimsenerek geliştirilmiş; ne var ki, örneğin 1971 Muhtırasının Solun tepesine “balyoz gibi inen” Başbakanı CHP’li Nihat Erim gibi kişiler tarafından endişeyle karşılanmıştır. Kimileri “Ortanın Solu”nu “Moskova’nın Yolu” olarak Komünizmle bağdaştırsa da esasında uluslararası bir geçerliliği olmayan, Marksist temeli bulunmayan, bugünkü Sosyal Demokrasi’den farklı bir açılımdı “Ortanın Solu”. Bu açılım, İnönü zamanında olmasa da yeni bir liderle Ecevit döneminde karşılık bulmuş ve CHP, bu yeni anlayışın olumlu sonuçlarını hükümette olmasa da, seçimlerde görmüştür. Ortanın Solu’nun başlattığı Sol-Demokrat algılama,  CHP’nin Atatürk’ün kurduğu parti olması ve temelinde Kemalizm bulunması sebebiyle bir noktada Kemalizm ile bütünleşmiş; ama kimi noktalarda da açıkça ayrışmıştır. Bu ayrışma, Ecevit’in “Bu Düzen Değişmelidir” adlı kitabında açıkça ifade edilmektedir. Kemalizm’den uzaklaşan Ecevit, CHP’yi gitgide bir halk hareketine dönüştürmüş ve Türkiye’de değişim ve özgürlükler, CHP ile anılmaya başlanmıştır. Ecevit, İnönü’den devraldığı “Ortanın Solu” anlayışını, Kemalizm’i Sol olarak lanse eden 27 Mayısçı jakoben algılamadan da uzak bir noktaya taşımıştır. Ortanın Solu, 12 Eylül sonrasında kurulan siyasal partilere de ilham vermiş; bu nokta da, her ne kadar Ecevit itiraz etse de, Sosyal Demokrasi ile özdeş bir kavram şeklinde algılanmıştır. Nitekim, CHP’nin kapatılması sonrasında kurulan Halkçı Parti (HP), Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), 1970’li yılların CHP’sinden kalan kitleyi hedef almışlar ve daha demokrat gündemleri ortaya koymuşlardır. Özellikle SHP, bugünkü CHP ile de karşılaştırılamayacak ölçüde demokrat ve çoğulcu bir hareketti. Bugünün CHP’sinde tartışamadığınız konuları SHP’de tartışabiliyordunuz; SHP gerçekten ilerici, demokrat ve sol bir parti görüntüsü veriyordu. Ancak, merkez sağda ivmenin Siyasal İslam’a doğru kayması, öncelikle Refah Partisi’nin iktidara gelmesi ve ardından AKP’nin yükselişi, zamanla solda tek parti olarak kalan CHP’yi 1970’lerden itibaren başlayan Sol çizgiden gitgide uzaklaşarak, devletçi-militarist-statükocu-ulusalcı bir çizgiye kaymaya zorladı. Daha doğrusu CHP, ayakta kalmasının tek yolu olarak İslami bir iktidara karşı Laiklik ve Kemalizm vurgusu yaptı. Kemalizm’i, özgürlükçülük gibi algılayıp, öyle de algılatmaya çalıştı. Sonuçta, ortaya, özüne dönen, fundamentalist ve hayli “Sağ” bir parti çıktı. Uluslararası düzenden ve Sol ilkelerden uzaklaşıldı; Kemalizm, Sol ve Demokrat bir akım gibi lanse edildi; ve sürekli insanların bireysel özgürlüklerinin kısıtlanacağına dair korkularla sanal Laiklik vurgusu yapılarak ayakta kalınmaya çalışıldı. Neticede ise CHP hiç bir şekilde büyüyemedi ve belli bir kitle ve oy oranına hapsoldu. Ayrıca CHP, AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber, İslami kesimin, özellikle 28 Şubat sonrası yaşadığı dönüşümü algılayamadı; AKP’lileri sürekli “takiye ” yapmakla itham etti ve korku ve reaksiyon üzerinden politika üretti. Bu arada, AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber, CHP, 1998’den itibaren benimsediği Tony Blair önderliğinde İngiltere’de başarılı olan “Yeni Sol-Üçüncü Yol” anlayışını bir kenara bıraktı ve halka da inemeyen “Dünya’da Yeni Sol-Türkiye’de Yeni CHP” sloganı bir anda yerini, “Laikliğin Güvencesi olan CHP’ye” bıraktı. Yani, CHP, başlattığı bir açılımı daha akamete uğratarak, aslına rücu etti.

Şimdi, yeni bir açılım daha getiriyor CHP:  Liberal açılım. Bunun için Türkiye’nin Liberallerini ikna etmek şart CHP için. Geçmişten bugüne bakıldığında CHP’nin inandırıcılık ve samimiyet sicili çok sağlam durmuyor. Kılıçdaroğlu’nun “Yeni CHP”sinin de yeni neyi getirdiği henüz somut olarak bilinmiyor. Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisi, söylediği sözler ve eylemleri bakımından açıkçası güven telkin etmiyor. Dolayısıyla Liberallere yönelik açılımın neler doğuracağını şimdiden kestiremiyoruz. Öte yandan, Liberal kesimin her ne kadar büyük bir değişim geçirse de, AKP’ye verdiği desteğin boyutunun CHP’ye yapılan eleştirilerle doğrudan orantılı olması da garip bir durum. Yani, Liberal entelijansiya AKP’ye ne kadar büyük bir destek ve övgü sunmuşsa aynı oranda CHP’yi eleştirmiştir. Oysa ki, İslami kesimin de CHP gibi çok sert ve katı kırmızı çizgileri olduğunun; gelinen kültürün demokratik ve sorgulamacı değil; bir “el pençe divan ve biat” kültürü olduğunun her daim akılda tutulması gerekiyor. Liberallerin bugüne kadar unuttuğu bir diğer husus da, AKP’nin geleneksel olarak demokrat bir nüveye sahip olmaması sebebiyle, tam demokratik bir açılıma başlamışken ansızın oraya buraya savrulabileceği gerçeğidir ki, bu son yıllarda sıklıkla yaşanmıştır.

Peki, Liberaller CHP’nin davetine ne cevap vermelidir? Liberal kesimden kimilerinin yakınları, eşleri ve hatta bizzat kendileri AKP’ye katılmış ya da AKP’nin faaliyetlerinde yer almışlardır. Esasında kim ne derse desin, AKP’ye özgürlük minvalinde yol gösteren ve deniz fenerliği yapan da Liberallerdir. Aynı şey, CHP için de geçerli olamaz mı? Liberallerin bunun için gidip CHP üyesi olması ya da CHP’ye oy vermesi şart değildir. CHP ile diyalog kurulup; bir iletişim kanalı oluşturulabilir ve bunun sonuçlarına göre hareket edilebilir. Liberallerin yol göstericiliği ya da fikirleri sadece AKP ile mi sınırlıdır? Zira en nihayetinde bir Liberal, AKP’ye ne kadar uzaksa, CHP’ye de o kadar uzaktır. 28 Şubat sonrası süreçte ve Milli Görüş içinde yaşanan ayrışmada İslami kesim Liberallere ve Liberalizme kucak açmıştır. Aynı şeyi, Kemalist kesim yapsa ve bunu “Kemalizm” adına değil Sosyal Demokrasi adına yapsa ne olur?  Bu soruya cevap vermek için; bence denemek gerekir.  CHP’nin özgürlükçü ve Sosyal-Liberal bir partiye dönüşme yönünde samimi olması gerekir. Bu konuda CHP, Liberallere açılırsa, bence Liberaller de kayıtsız kalmamalıdır. Eleştirdiklerini değiştirmek için kayıtsız kalmamalıdırlar; AKP’ye yaşattıkları değişimin benzerini CHP’ye de yaşatmak için kayıtsız kalmamalıdırlar; İslami kesimin yaşadığı demokratikleşmeden Kemalistlerin de nasiplenmesi için kayıtsız kalmamalıdırlar; Tayyip Erdoğan sonrası muhtemel bir kaotik ortamda Türkiye’nin özgürlük dışı yollara sapmaması için kayıtsız kalmamalıdırlar. Sonuçta sayıları azdır Liberallerin. Bir elin on parmağını geçmez. Ancak yarattıkları etki çok büyük olmuştur. Bundan CHP de payını almalıdır; CHP’nin Liberallere ihtiyacı vardır. Artık takılıp kaldığı yerden öteye gitmeye ihtiyacı vardır; neredeyse asırlık köklü bir ağaç olabilir ama şöyle bir silkinmesi ve üzerindeki ölü toprağı atması lazımdır; bu asırlık ağacın, değişmek için bir rüzgâra ihtiyacı vardır; çünkü hiçbir ağaç rüzgâr olmadan sallanmaz.

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:ufuk tan Tarih: Şub 8, 2011 | Reply

    Chp’nin değişmesi için önce S.Batumları partiden temizlemesi lazım.Liberal düşünce asla özgürlük ve demokrasi getiremez.Çünkü emeğin örgütlenmesi ve sömürünün ortadan kalkması(en azından azalması) konusunda hep ikircikli davranmışlardır.Serbest piyasa,vahşi kapitalizm demektir.Bu günde esnek çalışma koşullarını işçi-emekçilere dayatan Akp hükümetine karşı bir tavır gösteremiyorlar.Soyut özgürlük alanları üzerinden bir politika emekçileri kandırmaktan öteye gidemez.

  3. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Şub 9, 2011 | Reply

    Süheyl Batum gibilerinin partiden uzaklaştırılması bir yana,Batum’un önermesiyle Ergenekon sanıkları davet ediliyor.CHP’ye “taze kan”niyetine Ergenekon takımından medat umuluyorsa varın gerisini siz düşünün.Uzun lafın kısası CHP’nin adam değiştirmeye değil zihniyet değişimine ihtiyacı vardır.Liberallerin zorlamasıyla CHP’de köklü bir değişim yaşanacağını sanmıyorum açıkçası.Zira her ne kadar siyasetin doğası gereği bazı strateji ve denenmemiş taktikler gerekli olsa da,bir partinin güçlenerek kitlelerle bağ kurması,öyle göstermelik vitrin değişiklikleri,imaj yenilenmesi vb günü kurtama hamleleriyle olacak iş değildir.Dolayısıyla libeal yahut demokrat kesimlerin sürüklemesiyle kalıcı ve köklü bir değişim mümkün görünmüyor.CHP,şayet güven vermeyen siciline karşın Türkiye adına bir beklenti yaratıyorsa başta ülke sorunlarına eğilmeyi misyon edinmeli ve bu anlamda sorumluluk almalıdır.Oysa uzunca bir süredir partiyi ayakta tutacak yollar deneniyor.Bırakınız iktidara oynamayı,ülke sorunlarını çözmeye aday olmayı tersine varlık nedenini sorunlara ve çözümsüzlüğe bağlamış durumdadır CHP.Haliyle siyaset sahnesinden silinmesine ramak kalmış CHP gibi statükocu bir parti tıkpı kendisi gibi can çekişen MHP gibi baraj altında kalmamayı hedefliyor.Yani açılım maçılım tabir caizse hikaye;kendi derdine düşmüştür ve bu debelenmeden de pek bir şey çıkmayacak;olsa olsa tarihi hatalarına yenisini ekleyecektir.
    Ayrıca islami kesimle berabar liberal ve demokatların desteği konusu da daha dikkatli bir gözleme ihyiyaç duymaktadır.Evet AKP’bu kesimlerin desteği olmuştur.Ancak bu kesimlerin dönüştürme çabasından çok AKP’nin başta gösterdiği demokratik çabanın bu yakınlaşma ve destekte rolü olduğu ıskalanmamalı.Daha anlaşılır bir ifadeyle önce AKP’den-yetersiz de olsa-demokrasinin yerleşmesi adına bir kıvılcım,bir işaret geldikten sonra bahsi geçen kesimlerden destek gelmiştir.Tabi ki burada gerek aydınların/stk’ların gerekse de seçmenlerin siyaseti dönüştürme rolü olmadığını söylemiyorum.Elbette bir etkileşim vardır.Lakin bu etkileşim daha ziyde AKP’nin irade ve isteği doğrultusunda gerçekleşmiştir.Tabi AKP’nin yalpalamasıyla da aynı kesimlerden destek yerine bugün ihtar gelmektedir.Kısacası CHP’nin olayı oldukça farklılık arzediyor.Ve korkarım vaziyeti kurtaracağım diye bünyesine katacağı kesimleri de kendisine benzetecektir.Biraz karamsar bir tablo oldu ama ne yalan söyleyeyim benim CHP’den yana pek umudum yok.

  4. Yazan:durhat Tarih: Şub 11, 2011 | Reply

    valla bence de chp’ye haketmediği bir iyimserlikle umut bağlanmamalı.konuyla alakalı olarak liberallerin davet edilmesi de öyle ciddiye alınacak bir durum değil.malum,yarattığı imajın partiye zarar vereceği düşünülerek çarçaşflı kadınlara parti rozeti takılmış,chp’ye üye yapılmışlardı.güya bu yolla chp’ye dair bazı yargıların kırılması amaçlanmıştı.peki ne oldu?kısa bir süre sonra olayın bildik ayak oyunlarından,chp’nin medet umduğu bir şowdan ibaret olduğu anlaşıldı.bir kere samimi olsalardı böyle göstermelik şowlarla kendilerini temize çıkaracaklarına o dönemde başörtüsüyle uğraşmaktan vazgeçip samimice özelşetiri verirlerdi.yani basit taktiklerle,aldatma ve oyunlarla olacak iş değil bunlar.kaldı ki o dönemde canan arıtman başörtülüleri “eski sümer fahişeleri”ne benzetme küstahlığı göstermişti.temize çıkmak istiyodularsa çarşaf şowu yapacaklarına canan arıtman gibi islam düşmanı ırkçı faşistleri partiden ihraç ederlerdi.
    yani bu liberal kucaklaşması da bildik taktiklerden farklı değildir.muhtemelen, parti genel başkan yardımcılığına getirilen bay batumun patavatsızlıklarını kapatma gayesiyledir.hazret,liberaller hakkında ileri geri konuşunca gandi kemal devreye girip aklı sıra bu gafı telafi etmeye çalışıyor hepsi bu.
    diyeceğim,liberaller konusunda samimiyse,ahmet altan’ın da dediği gibi kılıçdaroğlu’nun liberalleri çağırması değil onlara katılması gerekir(yol yakınken).zaten liberlleden hangi kesimlerin katedildiği de bellidir.chp ve şurekasının, demokrasiye ve insan haklarına saygılı kesimleri liberal tanımıyla dışladığı sır değil.dolayısıyla bu kesimlere duydukları hazımsızlıktan ötürü her demokratı liberal tanımıyla akılları sıra gözden düşürmeyi amaçlamaktadırlar tıpkı sahte solcuların,nasyonal faşistlerin yaptığı gibi.
    ama artık bu basit ve bayatlamış numaraları kimse yemiyor,ne demokratlar ne liberaller ne de islamcılar.kısacası bu kesimlere saygısızlık yapmaktan,dil uzatmaktan vazgeçsinler kafidir.yani gölge etmesinler yeter.
    son söz:
    KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANİ?

  5. Yazan:ali duman Tarih: Şub 11, 2011 | Reply

    chp, tarihinde ilk kez halka yaslanmayı bir defa denemiş, o denemenin aktörü olan “karaoğlan” Ecevit, bu denemesinin karşılığında halktan gereken desteği bulmuş, partisini iktidara taşımış, ancak ne var ki, bu deneme karşılığında kendisine İzmir Çigli havalanında kurşun sıkılmış akabinde iktidar olan Karaoğlan Ecevit’in chp’si türlü ayak oyunları, yapay olarak yaratılan yokluklar, tüpgaz, margarin, sigara vs. kuyrukları ile iktidardan alaşağı edilmiştir.

    halkın yarattığı “karaoğlan” efsanesi, bugün açığa çıkan derin yapılanmaların vasıtasıyla akamete uğratıldığı aşikardır. derin yapılanma, kendisinin tapulu malı olarak gördüğü devlet partisi chp’yi halka “yedirmemiş”tir.

    gerçeği kavrayan Ecevit, sonradan açılan bu partiye, son genel başkanı olmasına rağmen geri dönmemiştir. Ecevit’in bizzat yaşadıkları ve bu yaşadıkları nedeniyle geri dönmeyişi chp’nin asla değişemeyeceğinin bir göstergesi olsa gerekir.

    26 yıl boyunca tek parti diktatörlüğü gibi talihsiz bir ünvanı olan chp’nin türkiye’nin siyasi tarihinde iki önemli işlevi olmuştur, bunlar;

    1. 1965 yılında kuruluşundan 41 yıl sonra esasında milliyetçi bir devlet partisi olmasına rağmen dünyada esen sol rüzgarı arkasına almak, solu kontrol etmek maksadıyla kendisini “ORTANIN SOLU” ilan etmiş, dünya konjektöründe sosyalist rüzgarların estiği bu dönemde, sol adına takiyye yaparak sosyalist TİP’in yükselişinin önündeki en büyük engel olmuştur.

    2. SHP, Sosyal demokrat siyasetin tek adresi olmuş iken, yeniden kurularak ve başına Deniz Baykal’ın atanmasıyla tıpkı TİP örneğinde olduğu gibi SHP’yi akamete uğratmış ve Avrupa ülkelerine benzer sosyal demokrat siyasetin ortaya çıkmasına ve sosyal demokrasinin parlementer temsiliyetine engel teşkil etmiştir. (bugün parlemanto sol’suz ve muhalefetsiz kalmış ise bunun tek sebebi chp’nin takiyyeciliği ve siyasetteki -sol- sahteliğidir)

    bu işlevlerin tek amacı statükonun devam etmesine yöneliktir.

    demogoji ve laf oyunları yapılarak en nihayetinde 12 eylül cuntacılarının kurduğu düzen savunulmaktadır. Böyle bir pervasızlık ancak türkiye halklarının “aptal” yerine konulmasıyla mümkün olabileceğinden, bu pervasızlığı yapabilen partidir chp, üstelik te “takke düşmüş, kel görünmüş” olmasına rağmen milletin “aptal” yerine konulmasına devam edilmektedir.
    bugün gelinen nokta göstermektedir ki; milletin hiçte “aptal” olmadığı, ancak öyle sanan birilerin aptal olduğu su götürmez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. (Heyy chp, uyanda balığa gidelim, bu nasıl bir uykudur(!) )

  6. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 12, 2011 | Reply

    Liberallerin CHP ile ne isi olur? Misyonu tek tip, robot gibi insan yaratmak, herkesi kontrol altinda, goz hapsinde tutmak olan kollektivist bir parti nasil liberal dusunen biri icin cazip olabilir? Ne degismis CHP’de? Parti programi mi, vizyon mu? Ne? Koskoca bir hic! 3-5 tane sima degisti. Bol bol yalan-dolan, goz boyama var… Iktidarda besleyecegi ufak bir kesim haric hicbir kesime zerre kadar faydasi olabilecek bir parti degil.

  7. Yazan:durhat Tarih: Şub 12, 2011 | Reply

    chp’yi,partinin bir dönem genel seketerliğini yapmış ve yarım asırlık üyeliği bulunan Tarhan Erdem’dem duymanızı öneririm.sitenin sağ bölümümde de yer alıyor,Neşe Düzel’e verdiği röportajda chp’ye dair çok önemli saptamalar var.

  8. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Şub 20, 2011 | Reply

    Kılaçdaroğlu’nun liberallere çağrısı şu yürüyen merdiven sakarlığına benzemesin sakın?Merdiven değil,sağını solunu da karıştırmış bu adam.Adamlarından biri,çağrı yaptığı kesime “liboş”diyor,kendisi kucak açıyor…Sonra bu karışık trafiğe dair gündem henüz tazeliğini korurken “gerekirse Ergenekona üye olmaya hazırım”gibilerinden bir bomba daha patlatıyor hazret.

    Yani kelimenin tam manasıyla dökülüyor CHP.Bozgun halindedir.
    Biz de oturmuş bu şaşkınlar takımından ciddi ciddi beklentilere giriyoruz.Adamların kendine hayrı yok ki memlekete olsun.
    Doğrusu şu yaşımda siyasetin her türlü sığ ve çapsızını gördüm ama hiç biri CHP’nin sefilliğiyle ölçülemez herhalde.

  9. Yazan:Osman tek Tarih: Mar 24, 2011 | Reply

    Chp ye oy vermek icin , Aday listelerinin aciklanmasini bekliyorum sahsen, eger varya Özkani, Balbayi ve ona Benzeyenleri hatta Balkayi , Savi, Batumu, ve öymeni aday yapin Yeni Cph falan hikaya olur ya hep ya hic iste bütün mesele bu . bizi bu Akp li mangalara Mahkum ettiniz. Nerde genis Vizyonlu Cagdas Chp Tükiye Halklarini kucaklayan Chp. Türban ve Laik lige takilmayin . Bu Halkin dinine Saygi göstermeyen bari müslüman olsa . Halk bunu düsünüyor Chp yi iktidar yapmiyor.. Nerde planlariniz Projeleriniz??Gönül Ister Ergenekonculari Chp iceri tiksin .Yolsuzluk yapanlari,Ülkeyi ileriye götürmek icin acin kapinizi Bu millete sonuna kadar …

  10. Yazan:tuncay köse Tarih: Mar 24, 2011 | Reply

    mustafa balbayı tanımıyanlar mustafa balbay hakkında yorum yapmasınlar kı 2 senedır ıcerde olan balbay hala neyle suclandığınnı bilmemektedir….balbay aday gösterileçektir çünkü cumhuriyet gaztesinde derin yapılanmaya en cok karsı cıkan kişilerden biridir….diğer söleyeceklerim aynen ali duman kardeş gibidir chp kesinlikle sırtını halka işçi kesme emekli kesme ezilen kesme dayamalıdır ki yüzde 42 lerde oy alsın

  11. Yazan:tuncay köse Tarih: Mar 24, 2011 | Reply

    evet ülkede laiklik kalmadı ama siz bunun üzerinden siyaset yapmıyacaksınız halka gitip ben sana iş vercem yolsuzluğunu giterecek politikalar uygulayacam özgürlük demokrasi getirçeğim gibi projeler sunduğunuzda başarılı olursunuz akpnin başarılı olmasını tek sebebi budur

  12. Yazan:qemal Tarih: Mar 24, 2011 | Reply

    Aziz Yılmaz,

    Ahmet Şık da ergenekon sanığı ve kitabı “imha” ediliyor, bu sebeple ergenekon sanığı olmak suçlaması artık bir anlam ifade etmiyor.

  13. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Mar 24, 2011 | Reply

    Ahmet Şık da ergenekon sanığı ve kitabı “imha” ediliyor, bu sebeple ergenekon sanığı olmak suçlaması artık bir anlam ifade etmiyor.

    Sizin için neyin anlam ifade ettiğini bilmiyorum.”Anlamları neyin üzerine kuruyorsunuz?” sorusunu da sormayacağım.

    Ancak öğrenmek istediğiniz,benim Ergenekon denen örgüt hakkında ne düşündüğüm ise sizi merakta bırakmak istemem.Ergenekon ve ona hizmet eden zihniyet benim için zerre kadar olumlu bir anlam ifade etmiyor.Ancak bunun yanında çok ama çok şey ifade ediyor.Duymak istediğinizden emin değilim,lakin teklif sizden geldiğine göre Ergenekonun ne olup ne olmadığına dair listemi yazacağım sn.qemal!

    Ergenekon:
    Kanlı Pazar’dır,
    1 Mayıs Katliamıdır,
    17 500 Falili Meçhul(aslında belli)cinayettir,
    6-7 Eylüldür,
    Toplu mezarlardır,
    Maraştır,Çorumdur,Sivastir,Gazi mahallesidir,
    Bağbaşlar,Pınacık katliamlarıdır,
    Hrant Dink cinayetidir,
    Sayısını bilemediğim aydın cinayetidir,
    12 Eylüldür,28 Şubattır,27 Nisandır,
    Balyozdur,Ayışığıdır,Sarıkızdır,
    Andıçtır,lahikadır,boru denilen Lavlardır,ıslak/kuru imzalardır,
    Karadan,denizden fışkıran silah ve muhimmatlardır,
    Kayıp yakınlarının gözyaşlarıdır,
    Yargısız infazlardır,
    İnsanların kemikleriyle yok edildiği asit kuyularıdır,
    Dörtyoldaki provakasyondur,
    Baykalı ipe çeken kaset komplosudur,
    Cami,okul bombalama,kendi uçağını düşürme planlarıdır,
    Cuhuriyete atılan bomba,danıştaya yapılan kanlı saldırıdır,
    Mahkeme önlerinde aydınlara saldıran kerinçsizler familyasının faşistleridir,
    Misyoner avcılığı adı altında gayrimüslimleri kasap gibi doğrayan zihniyettir,
    Alaatin Çakıcılar,Abdullah Çatlılar,Haluk Kırcılar,Peker kardeşler,Veli Küçükler,Doğu Perinçeklerdir,
    Tetikçilere emir veren Çillerler,Ağarlar,Mesut Yılmazlardır,
    Domuz bağıyla öldürülen insanlardır,
    Konturgerilladır,Hizbullahtır,Gladyodur,Jitemdir.
    Bunlar geliyor aklıma Ergenekon denince.

    Ve önemsiyorum,benim için bir şey ifade ediyor bütün bu karanlık olaylar.

    Önemsiyorum,çünkü bu kanlı,kapkaranlık tarihin sorumluları uzaydan falan gelmedi.Bunlar içimizde yaşıyor,aramızda dolaşıyor.Bu topluma çok bedel ödettirildi,acılar çektirildi.Bu zulme,bu katliam ve cinayetlere artık dur demenin zamanı gelmişti.Bu er geç yapılcaktı.Bugün yapılan da budur.Gördüklerimiz/bildiklerimiz ise sadece buz dağının görünen kısmıdır.Daha ne açılmadık kara dosya vardır tanrı bilir.Bir gün onlar da aydınlığa çıkacak elbet.Adalet er veya geç tecelli edecektir.Hiçbir zaman zalimin zulmü yanına kalmamıştır.Bunun hesabını adalet önünde verecek bu kanemiciler.Ve insan vicdanında mahkum edileceklerdir birgün.Engizisyon dönemi,Cahiliye dönemi gibi tarihin kara sayfasındaki yerini alacaktır tüm Ergenekoncular da.O günler yakındır artık.

    Sahi ne sormuştunuz bana unuttum.Dedim ya Ergenekon denince akla gelebilecek her türlü insanlık suçu geliyor aklıma,tarihin lanetli kara bir sayfası sadece!Utanılası,kahredici bir dram!

    Sizin için bunlar bir anlam ifade etmeyebilir.Etmediğini düşünüyorum kusuruma bakmazsanız.Çünkü 33 Kürt köylünün suçsuz yere kurşuna dizilmesine verdiğiniz tepkiden gönlünüzde hangi aslanın yattığı çok aşikardır.

    O makale için can havliyle başka katliamlardan haber vererek savunmaya geçmiştiniz.
    Eminim Ergenekonu aklamak için de heybenizde bir şeyler bulunuyordur.

    Öyle ya,Ahmet Şık “suçsuz yere”Ergenekon üyeliğyle suçlandığına göre gayrı Ergenekon merkenekon diye bir şey yoktur ortada!Ne cinayetler yaşandı bu ülkede,ne katliam ne de darbe!Muhtemelen birilerinin uydurmasıdır.

    Devam edin,sakın ha sorgulamayın.Kim ölmüş,kim kalmış,kim kaybedilmiş;acılar çekilmiş,masum insanların kanı,anaların gözyaşı dökülmüş…ne önemi var?Siz yine de halının altına süpürmeye devam edin,inkar edin tüm gerçekleri!Bir AKP’niz,bir Osmanlınız var nasıl olsa tartışacak,dalaşacak “gerici dindarlarınız”da var,boş verin gerisini.Bunun üzerinden aydın,hümanist,solcu mulcu geçinip gidersiniz.

    Ha,unutmadan;yolunuz açık olsun da beri alakasız yerlerden girip kendinize yalancı şahit aramayın.Yanlış kapı çaldınız, içinde kendinizi kaybedip tasasına düştüğünüz kaygılarınıza ortak olamayacağım,üzgünüm.

  14. Yazan:Alpay Şenkal Tarih: Şub 7, 2016 | Reply

    Bakıyorum ne kadar Atatürk ve Chp düşmanı varsa doluşmuş buraya atıp tutuyor, merak etmeyin Kılıçdaroğlu da sizin kafanızda aslında, o da sizin gibi hainleri partiye dolduruyor yıllardır, yaptığı hataların haddi hesabı yok yine de Akp gibi rezil partiye oy vereceğime gider kötünün iyisi yine de diyerek ya Chp’ye ya da başka bir partiye oyumu veririm. Sizlere bu cumhuriyeti bitirene kadar Akp ile mutluluklar dilerim. Tesadüfen girdim bu siteye bir daha da girmem.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin