RSS Feed for This Post

Yobaz laikleri unutma, unutturma!

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:özlem Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    bu videonun tarihi nedir acaba. Bu uygulamaları tarihleri ile kaydetmek takip etmek iyi olur. Çok üzücü insan diyecek bir şey bulamıyor.

  3. Yazan:ayşe çağlar Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    bu konuya dikkat çekmek için yapılan haberler bile duyarsızlık örneği malesef… biz başımızı bir kişi dahi az görsün diye uğraşırken kanal7 nin haber yaparken kızlara başı böyle açtırılıyor diye cümle aleme kızcazın sacını actıgı anı göstermesı tam bır felaket… bence bu vıdeoların boyle dolasmasınıda uzucu… belkı olaya boyle bakmak dıkkatten kacıyodur ama bu sekılde yayınlanmamalı dıye dusunuyorum…

  4. Yazan:beytullah emrah Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    2008 yılına ait bir olaymış. bu yılı raporlamak nasip olmadı maalesef. ama 2006, 2007 ile 2009-2010 yıllarına ait raporları hazırlarken buna benzer bir çok can yakan olayın yaşandığını biliyorum.

    ve bir de şu dikkat çekmek gerek ki, yasak aslında devam ediyor fakat kamuoyunda kampüslerle sınırlı -ki o da hâlâ hepsinde değil- bir serbesti ile sorunun çözüldüğü algısının yaratılmak isteniyor.

  5. Yazan:özlem Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    Bence kanal 7 de haberi hazırlayanlar son derece dikkatli almış. Baş açma olsa bile hep görüntüler flu kimlikler belli değil. bu psikolojiyi anlıyorum. Sonuçta bir tür işkenceye maruz kalıyorsunuz. Ve hiç kimse ggeçmişte yaşadığı o işkencenin ortaya serilmesinden, o görüntüler ile yüzleşmekten hoşlanmaz. Ama bu olayları da bir şekilde belgelemek lazım. 28 şubat sürecende çok ciddi eylemler ve eylemcilere sert müdahaleler oluyordu. Çok acı olaylar. Ama müslümanların bu görüntü vermeme hassasiyeti yüzünden o kadar az şey görsel olarak belgelenebilmiş ki. Binlerce onbinlerce kızın hayatını bıçak gibi kesip geçen o günlerden bugüne bir şeyler aktarmak isteseniz işe yarar 20 30 kare fotoğraf bulamıyorusnuz. bu da çok acı bir durum. Hani sorsalar ne oldu diye bir kaç ağlayan kız bir iki çarpıcı kareden bayşka görünür doğru dürüst bir şey yok. Döne döne onları kullanmak zorunda kalıyorusunuz. İçler acısı.
    Valla bence bu görüntülerde görününen arkadaşlar müsterih olsunlar. Açık anlaşılır görüntüler değil ama haberi yapanlar son derece acıtıcı hatta akıl ötesi bir durumu belgelemişler. Bence kınamak değil tebrik etmek lazım.

  6. Yazan:MY Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    ne yazik ki haklisiniz,
    su an tam olarak kaç genç kizin üniversite, lise, orta okul vs tahsilinden mahrum birakildigini bilmiyoruz. Mesela 198O’e kadar geri giderek devlet tarafindan bir tazminat ödenebilir bu insanlara, hatta ödenmelidir. Ama kimler onlar? nerede yasiyorlar? kaç kisiler?

  7. Yazan:Katre Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    Tarihini hatırlamasamda bu haberi hatırlıyorum… Normalde hafızası çok kuvvetli olmayan ben, anlıyorum ki başörtüsü yasağına dair gördüğü hiç bir kareyi zihninden silmemiş, silememiş…

    Cinayet işleyen insanların rüyalarına öldürdükleri kişi girer. Suç işleyenler, duydukları pişmanlıktan dolayı işledikleri suçu unutamazlar. Merak ediyorum, başörtüsü zulmünü yaşatanların rüyalarını süslüyor muyuz acaba? İşledikleri cinayetleri hala hatırlıyorlar mı? Umarım bir ömür boyu kabusları oluruz!

  8. Yazan:beytullah emrah Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    dün tütün deposu’nda rachel corrie’nin anne ve babasını dinledikten sonra soru soranlardan biri şöyle dedi: “acınızı çok iyi anlıyorum. rachel’dan bir kaç ay sonra ben de hapisten yeni çıkan kızımı kaybettim.” konuşan Hüda Kaya idi. 28 Şubat sürecinde kızlarıyla birlikte başörtüsü özgürlüğü için yapılan eylemlere destek verdiklerinden idamla yargılanan hanımefendi…

    bakın, 28 şubat yaklaşıyor. geçen sene tasfiye dergisi’ne bu sürecin edebiyata yansımalarıyla ilgili bir dosya hazırladık. elde avuçta doğru dürüst birşey olmadığını fark ettik.

    bu sene 27 şubat’ta tarık zafer tuna’ya da yine 28 şubat sürecinde edebiyatı konuşmak için bir panel düzenleyeceğiz. bunun özeleştirisinin yapılması gerekiyor.

    başörtüsü ve yasak sorununa dair kitapları, haberleri, dosyaları vs. mümkün mertebe topluyorum. özetle şunu söyleyeyim: müslüman mahallesi yaşadıklarını bir sonraki nesle aktarabilecek bir kamu oluşturamamış maalesef. oysa dökümantasyon yapmak gerçekten önemli. mesela mehmet bey’in sorduğu soruların cevabını gerçekten bilemiyoruz ve bunu araştıracak kurumsal bir yapılanmamız da yok. türkiye’nin her yerinde binlerce STK var, çoğu cemaatçi yaklaşımlarla çalışan yapılar… yani araştıralım desek bu meseleleri, bu network bile işe yaramayabilir.

    başörtüsü platformları, 6 yıldır sürdürdüğü eylemlerle birlikte hazırladıkları 3 raporla 2006, 2007, 2009-2010 yıllarını kayıt altına aldılar. http://www.platformhaber.net sitesi de en azından son iki yılı arşivlemiş durumda. sırf bunlar bile başörtü eylemlerinin kazanımları adına başlı başına önemli bence.

    ayrıca platformlar bileşenlerinden bursa mazlum-der’in de kendi şehirlerinde yasağın mağdurlarına ilişkin bir saha çalışması projesi var. inşaAllah gerçekleşirse diğer platformlara örnek olacaktır.

    doğru düzgün araştırma yok, kitaplar sorunun büyüklüğüne kıyasla çok çok az, akademi zaten kısır, saha çalışmaları yetersiz, belgesel çalışması yok, görseller eksik…

    bu konuyu gündemde tutmak, kayıt altına almak gerçekten gerekli ve bunu yaparken ciddi sıkıntılarımız var.

  9. Yazan:ayşe çağlar Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    bu durumu belgeleyim derken kaçırdığınız bir nokta var bence bu olayı yaşayan tarafında yaşatan tarafında belgeye ihtiyacı yok. çünkü 50 yıl sonrada yaşayanların yarası kanıyor ve cocuklarına bunu anlatıyor olcaklar. yasatanlarda ıkna odalarında hıc vıcdanları sızlamadan zulmettıklerı ve kednılerını gayet haklı gorduklerı bu ınsanlara yaptıklarını cocuklarına laık duzen, cumhuriyet daha bın turlu kutsalla anlatıyor olcaklar.ustelık malesefkı tarıh vesıkalardan degıl yorumlardan olusturuluyor. bu yuzden bızım tarıhımız 1 belgede olsa bın belgede olsa benım yukarıda anlattgım gıbı olucak.. malesef…

    not:amacım ne haberı sıteye ekleyen arkadasa nede ozlem hanıma satasmak degıl. bu durum fazla hassas sadece onu vurgulamak ıstedım. yoksa bırılerının ıyı nıyetle tabıkı sızın zulmunuze sessız kalmadıgını bılmek cok guzel.. emegınıze saglık…

  10. Yazan:MY Tarih: Oca 31, 2011 | Reply

    tesettürlü kizlarin insan oldugunu unutma egiliminde yobaz laikler. Oysa onlarin da korkulari, sevinçleri, zayifliklari var. Burada aglayan kizin maruz kaldigi baski ile karsi karsiya gelsek kimbilir biz ne olurduk?

    fransa’da vatandaslik almadan önce bayagi bir oturma izni vb için çile çektim. Bir kaç kez valilikteki insanlari girtlaklayacak durumu gelmistim (ya da getir-i-L-mistim)

    bir seferinde memur hanima “bari boynunuzdaki Hz Meryem kolyesinden utanin!” diye avaz avas bagirdigimi ve polislerce disari çikartildigimi hatirliyorum.

    Hakli olan bendim ama bunu bir ben, bir ALLAH bir de orada çile çeken diger yabancilar biliyordu. Disari atilan yine ben oldum.

    Neticede zulümün irki, vatani, milleti hatta dini yok. Zulüm kimden gelirse gelsin elimizle, olmadi dilimizle o da olmazsa kalbimizle direnecegiz.

    ALLAH’in emri de budur, aklin ve kalbin tasdik ettigi yol da budur.

  11. Yazan:ç-z Tarih: Şub 1, 2011 | Reply

    Sn. Ayşe Çağlar,

    yasatanlarda ıkna odalarında hıc vıcdanları sızlamadan zulmettıklerı ve kednılerını gayet haklı gorduklerı bu ınsanlara yaptıklarını cocuklarına laık duzen, cumhuriyet daha bın turlu kutsalla anlatıyor olcaklar.(Ayşe Çağlar)

    Bu tespitlerinizde kesinlikle haklısınız. Bir taraf çocuklarına “mağdur” olduğunu anlatıyor, diğer taraf da çocuklarına “mağdur” rolü oynayanlara karşı uyanık olması gerektiğini .
    Sadece birkaç saat önce muhtemelen 15-16 yaşında olan genç bir delikanlı “Türban AKP iktidar olmadan önce bu kadar yoğun tartışılmıyordu” dedi. Mustafa Kemal olup ülkeyi kurtarmaya aday bu gencin söylemeye çalıştığı ise çok açıktı: ”sorun olmayanı sorun haline getiriyorlar.” Add’li abla ve abilerinin yazdıklarından feyz alıyor olduğu kesin.
    Şimdi size sormak istediğim başörtüsüne yabancı olan bu gence, bunun, mağdurları olan, hakları gasp eden bir sorun olduğunu, belgesiz “benim adım Kemal, belgeye ne lüzum inan bana” diyerek anlatabilir miyiz?
    Evet 50 yıl sonra yaşayanların yarası hala kanıyor zira yaranın iyileşmesine izin verilmiyor. Bir taraf yarasını saklamaya tedavi olmaktan daha çok gayret sarf ediyor. Diğer taraf da fırsat bu fırsat diyor ve yerini bildiği yaraya durmaksızın vurup duruyor.
    Birinin yaşayıp yaşamadığından emin olmak için yapılacak en basit iş göğüs kafesini dikkatle izlemek, soluğunu dinlemektir. Hiçbiri sonuç vermiyorsa göğsüne kulağımızı dayar kalp atışlarını duymaya çalışırız. Kalp ritmini duyuyorsak da canlı olduğuna kanaat getiririz. Başörtüsü denilen kumaş parçasının nabzı atmıyor ama onu kullananların İnsan kalpleri atmaya devam ediyor. Başörtüsü sorunundan mustarip olanların yaşadıklarından haberdar olabilmek için illa da birilerinin göğüs kafeslerine kulaklarını dayaması gerekmemeli öyle değil mi?
    Hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünerek umutsuz olmak yaradan daha çok acı veriyor olmalı! Çocuklara sadece nasıl mağdur olunduğunu anlatmakla yetinmek ve sessiz kalmak da bir tercih elbette.
    Dilerim bu yorumu incitici bulmazsınız.

  12. Yazan:mer'A-kıl Tarih: Şub 1, 2011 | Reply

    Ama şöyle bir şey de var onları anlatan bir film ilk defa yapılıyor ve ilgilerini çekmesi çok doğal ama bu sadece onlara özel bir film yaptığımızın göstergesi değil.

    Bu sözler Büşra filminin başrol oyuncusuna ait.
    Rachel Corrie…ABD’deki oldukça konforlu, güvenlikli hayatını bırakıp Filistine giden ve son nefesini bir tankın altında ezilerek veren bir genç kız. Kendi tercihlerinin arkasında ölümü pahasına duran, cesaretine gıpta edilen bir genç kız. Filistin’de neler olup bittiğinden bihaber olan ve hatta hiç ilgilenmeyenler bile öncelikle bu genç kızı tanıyorlar. Gıpta edilen bu genç kız, inandığı ve gönüllüsü olduğu bir nedenden ötürü bu kadar kararlı ve cesurdu. Hayatının neredeyse her anı,hiisettiği her duygu yazdığı anı defterinden, mektuplarından,ailesinin anlattıklarından dolayı biliniyor.
    Ekrem Senai bir yorumunda genelleme yapmak istemese de şöyle demişti; En iyi yazarlar en çok ıstırab çekmiş olanlardır diye bir şey söylesem çok mu genellemiş olurum? Hatta yazı dediğin şey derd ehlinin halleşmesinden ibarettir diye beylik bir laf da edeyim, üstüme afiyet, sağlık çok severim genellemeyi çünkü… Ama hakikat payı da yok değil hani, değil mi?
    Haklılık payı var tabii. R.Corrie sadece bir gazete haberi değil. Derdinin bir tankın önünde korkmadan durmak olmadığını biliyoruz.

    Bu ülkede inançları nedeniyle pek çok acı ve sıkıntı çekmiş, hayatları değişmiş, umutları hayalleri yıkılmış, isyan duygularının eşiğinde dolaşmış, kızgınlığın, öfkenin muhtemelen en şiddetlisini yaşamış, dertleri ortak olan başörtüsü mağduru insanların tüm bu duyguları neredeyse hiçbir sızıntı olmaksızın içlerinde tutmalarını, ser verip sır vermeyen olmayı tercih ediyor olmalarını anlamaya çalışıyorum. (Sızdıysa bile mahallenin dışına kadar ulaşabilecek yoğunlukta değildi herhalde!)
    Bu kadar çok istismara uğramış, her türlü psikolojik şiddete ve tacize maruz kalmış insanların elbette yaşadıklarını başkaları ile paylaşabilmesi çok zor. Belki de bu paylaşım, sadece çekilen acıları kanatacağı için değil de bir tür acındırma/acizlik vb gibi algılanacağı düşünülerek tasvip edilmiyor, kol kırılır yen içinde kalır düsturuna uyarak engelleniyordur!
    Mahalleden değilim bu nedenle habersiz/bilgisiz olabilirim. Ama dışardan gözleyebildiğim kadarıyla şahit olduğum biz(onlar) bize yeteriz, biz birbirimizle alış veriş yaparız; okunan kitaplar belli, tercih edilen yazarlar, seyredilen filmler, yönetmenler belli (İslam= İslami film=İslam tarihi= İslam tarihi belgeseli!) vs vs.. Dışarıya sız(a)mayan yoğunlukta bir alış-veriş. Yaralı, acı çeken kadınlar sessiz ama erkeklerin maşallahı var bülbül misali şakıyorlar ama nakarat hem aynı!(istisnaları hariç tabii ki) Kadınların acısını yeterince İslami bulmadıkları için ele almak istemiyor olabilirler belki de! Hz.Rabia’nın hayatı, yaşadıkları ibret olsun, bilinsin diyerek sinema filmi olarak çekilebiliyor ama Hz.Rabia’nın erdemiyle yaşamaya çalışan günümüz kadınının hayatı es geçiliyor. Sebep? Bugüne ve yanı başlarında durana olabildiğince sağırken tarihe kulak kesilmişler. Amaç ulvi tabi; Dini tebliğ edip sevaba girecekler. Kadınlar da çektikleri acılara katlanıp saliha Müslümanlar olarak sevap kazanacaklar.
    R.Corrie’nin hayranlık duyulan kararlılığından, cesaretinden bahsediyordum konuyu dağıttım.
    Kendim için istediğimi başkası için de istemediğimi fark ettiğimde imanımın samimiyetinden şüphe ediyorum bu sebeple hadsizlik edip dil süpürgesiyle oldukça sessiz sakin olan ortalığı tefrit tozuna bulamış olabilirim.
    Uzun lafın kısası “yobaz laikleri unutmamak ve unutturmamak” için yaptıklarının aile mirası olmaktan çıkması ve anlatılması gerekir öyle değil mi?

  13. Yazan:Burak Tarih: Şub 17, 2011 | Reply

    Oruc tutmadığı İcin, sadece sokakta içki içtiği İcin ve Ramazan’da yemek yediği icin dayak yiyenleri ve hatta ölenleri de unutmayın. Basının açılmasından eğil fiziksel şiddetten ve cinayetten bahsediyorum. Onların vebali hepinizin boynuna.

  14. Yazan:beytullah emrah Tarih: Şub 18, 2011 | Reply

    bir, onları unuttuğumuz ya da onlara yapılan zulme karşı olmadığımızı nasıl iddia ediyorsunuz?

    iki, hiçbir dahlimizin olmadığı ve kabul etmeyeceğimiz bir şiddetin vebalini kesinlikle ilgisi olmayan insanlara nasıl yükleyebiliyor sunuz?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin