RSS Feed for This Post

Liberalizm ve Totalitarizmin Düğünü (Yazarlara Davet)

Özgür ol! Bu bir emirdir!

Küresel ekonomik kriz bitmedi, biz krizle yaşamaya alıştık. Krizin çıkmasına sebep olan faktörler ortadan kalkmadı. Bu durum yeni krizlere zemin hazırlarken dünya tarihinde dönüm noktası sayılabilecek bir viraja geldik. Liberalizm ve totalitarizm birbiriyle mücadele etmiyor artık, işbirliği yapıyor.

Neden?

Komünizm-kapitalizm sentezi yapan Rusya ve Çin “özel koşulların” gereği olarak değerlendiriliyordu. Demokratik devletler ve ABD ve Avrupa Birliği gibi heterojen yapılar ise 1980’lerden beri liberal ekonomiyi “demokrasinin bir koşulu olarak” destekliyorlardı. Bankaların, finansal kurumların, uluslararası ticaretin önündeki yasal engeller hızla kaldırıldı bu yıllardan itibaren.

Oysa demokrasi ile liberalizm her zaman birbiriyle uyumlu değil. Çünkü halkın tercihleri daha güçlü, bazen daha “sosyal” bir devletten, kolektif dayanışmadan, yüksek asgârî ücretten yana olabilir. Yani daha az liberal bir devletten. Peki halka rağmen dayatılmalı mıdır liberalizm? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkların iradesi çiğnenebilir mi?

2008 krizi sırasında ve sonrasında bu soruya koca bir “EVET!” yanıtı verildi. ABD ve Avrupa Birliği’nde kamusal imkânlar kullanarak liberal tercihler batılı ülkelerin halklarına dayatıldı, dayatılıyor.

Dünya liberal bir totalitarizme doğru mu gidiyor?

Ekonomik krizin ortaya çıkmasına sebep olan kuruluşları kurtarmak için milyarlarca dolar harcayan devletler kâh vergileri ağırlaştırıyor, kâh kamu hizmetlerini kısıyor. ABD’nin bazı eyaletlerinde devlet okulları kısmî olarak kapatıldı, sağlık servisleri ve sosyal yardımlar kısıldı. Krizden çıkmak için kullanılan milyarlarca dolar Amerikan halkının alın teriydi. Ama bu para onlara kamu hizmeti olarak geri dönmedi, dönmeyecek.

Avrupa’da da durum daha iyi değil. Güçlü ekonomiler bile sarsılırken zayıf devletler iflas noktasına geldi. İzlanda, Yunanistan, İrlanda, Portekiz kaosun eşiğinde.  İngiliz, Fransız ve Alman bankalarının bu ülkelerdeki alacaklarını kurtarmak için yine İngiliz, Fransız ve Alman vatandaşlarından toplanan vergiler kullanılıyor. Bir başka deyişle batılı devletler finansal aktörlerin haciz memuru gibi kendi halklarını soyuyorlar.

“Kemer sıkma” politikaları yakın zamanda sosyal patlamalara, ırkçılığın yükselmesine sebep olabilir. Belki de ulus-devletlerin zayıflayacağı çağdaş bir derebeylik sistemine doğru gidiyor batı dünyası.  Fransız ya da Alman vatandaşı olmak yetmeyecek, Microsoft, Coca Cola ya da Mc Donald’svatandaşlığına” da ihtiyaç duyacağız. Filan yerde oturmak, doktora gitmek ya da üniversitede çocuk okutmak için devletsi yapılara, örgütlere boyun eğmek gerekecek. Neticede tarihin henüz yazılmamış sayfalarını yaşıyoruz.

Önümüzdeki aylarda Liberal Totalitarizmin yükselişini mümkün kılan koşulları inceleyen, mümkünse çare arayan bir kitap hazırlamayı istiyoruz. İnsan’ın Para ve Teknoloji ile kurduğu ilişkinin zemin teşkil edeceği bu kitap için çeviri ve makale göndermek isteyen dostlar iletişim sayfasını kullanabilirler. Amaç “kahrolsun kapitalizm!” gibi ucuz efeliği ve “piyasa-birey neylerse güzel eyler” şeklindeki yobaz liberalliği aşıp özgün fikir üretmek.

İnsan – Para – Teknoloji üçgenini analiz etmek üzere Simmel, Marx, Weber, Simondon, Arendth gibi düşünürlerden istifade edebilen,  isli, sisli, pis puslu bir dünyada önünü görebilen yazar arkadaşlarımızın kaliteli çalışmalarını bekliyoruz.

 

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 7 Yorum

  2. Yazan:exhorder Tarih: Ara 5, 2010 | Reply

    burjuvazinin ideolojisi ne olursa olsun kapitalizmin temel üretim dağıtım ve tüketim rejiminde bir değişiklik olmadığından dolayı, ülkeye ister faşist rejim getirsin ister liberal, sınıflar arasındaki uzlaşmaz karşıtlıklar varlığını devam ettirecektir. liberalizm, sermaye sınıfının ilk ideolojilerindendir. sermaye, emperyalizm dönemi kapitalizminde yani yirminci yüzyılda başgösteren sosyalist hareketlere karşı faşist diktatörlükleri ortaya çıkardı. şimdi sosyalist blok geçici süreliğine tarihsel sahneden çekilince yeniden eski liberalizmine bir iki ekonomik ve siyasal paket yamayarak yeni liberalizm icat etti ve uygulamaya başladı. ama sınıf mücadelesi sermaye birikimi ile birlikte başlayan temel iktisadi çelişkilerden yeniden doğunca yine “özgürlük” laflarını bir kenara atıp, baskıya dayanan milliyetçi ve faşist rejimleri ikame edeceklerdir.
    türkiye emperyalizme bağımlı yarı-sömürge orta ölçekli gelişmiş kapitalist bir ülkedir. bu temel üzerinde gerçekleşen bütün üstyapı değişikliklerinin hepsi yapay olup ana işleyişi asla bozmuyor.
    yirminci yüzyıl pratiği göstermiştir ki sol içerisindeki oportünist ve küçük-burjuva unsurlar proleter sosyalizmi ve dünya komünist hareketinin önüne ciddi engeller teşkil etmektedir. önümüzdeki dönemde proletarya ve sosyalist hareketlerin tüm bunlardan ders çıkarıp mücadeleyi örgütlemesi gerektiğini düşünüyorum.

  3. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Ara 7, 2010 | Reply

    Liberalizme dört elle sarılmak istenişinin sebebi alternatiflerinin tarihte yarattığı büyük yıkımlar olabilir. Liberalizmi, kriz döneminde uygulanan birkaç mecburi yasal düzenlemeyle değerlendirmek de pek sağlıklı değil.

  4. Yazan:dilaver demirag Tarih: Ara 18, 2010 | Reply

    Bu ön yazıyı kaleme alan arkadaş bence nefi yazmış evet ekonominin adeta tanrı mertebesine oturduğu ve halkın rızasının filan umursanmadığı demokratik bir düzen bu bence bu yazı derinleşmeli, liberal demokrasi konusunda batıda örneğineb ol rastladığımız kailteli eleştiriye o kadar çok gereksinme var ki.

  5. Yazan:MY Tarih: Ara 18, 2010 | Reply

    Selam Dilaver,

    senden haber almak güzel, iki yöne de yaptigin sitemlerinde haklisin, sagci/solcu olmakla bitmiyor mesele, insanlar akillarini ideolojik veya dinî kisve altinda bir çengele asiyor, sonra düsünme bitiyor. Amigoluk var her yerde.

    Altina yorum biraktigin bu kisa yazi (ölmez isek) bir kaç kitapla meyve verecek olan bir proje.

    Insanoglu tarihin hiç bir döneminde bugün oldugu kadar büyük bir güce sahip olmadi. Olmadi ama magara devrinden bu yana alâken bir ilerleme de kaydetmedi. Tek tük istisnalar disinda ciddi bir ilerleme yok. Dolu bir ilahla oynayan bebeklere benziyoruz. Irak’in hali ortada, dünyanin neresine baksan azliktan ve çokluktan azmis insanlar görüyorsun. Paylasmayi bilmiyor insanlik.

    Özetle Para, Teknoloji, Doga, Iktidar ve daha bir çok kavram ile olan iliskimiz bastan düsünülmeli, sil bastan yapilmali. Su an krizin sebep ve sonuçlarini farkli açilardan inceliyoruz, klasik analistlerin gözden kaçirdigi çOK AMA çOK ÖNEMLi DÜSÜNCE EKSENLERi var. Bunlari ortaya çikarmaya çalisiyoruz. FED’in, Avrupa Merkez Bankasinin, banka müdürlerinin resmî açiklamalarini vb tariyoruz.

    Böyle kapsamli bir fikir projesi bildigim kadariyla Bati’da da yok. Zira bati maddî zaferinin sarhoslugu içinde akil almaz bir felakete dogru sürükleniyor. Yunanistan, Portekiz, Irlanda vb ile basgösteren durum gelecekte meydana çikabilecek depremlerin sadece öncülleri 🙁

    Bizim katkimiz (ALLAH nasib ederse) sadece bu dosyayi açmak olacak, elimizden geldigince kapsamli kitaplar yayinlamak istiyoruz ama son sözü söylemek degil amacimiz. Ilk sözü söylemek, KRAL çIPLAK diyebilmek. Sonra bizden daha akilli, daha bilgili bir ekip gelecektir, barak yarisini devam ettirecktir ins.

    Selam ve Muhabbetle

  6. Yazan:exhorder Tarih: Tem 29, 2011 | Reply

    liberalizmden ziyade post*modernizm eleştirilmeli. neo-liberalizm ve post*modernizm, klasik liberalizmden farklı çünkü.

  7. Yazan:exhorder Tarih: Eki 31, 2011 | Reply

    güzel.

  8. Yazan:exhorder Tarih: Şub 27, 2012 | Reply

    güzell..

  1. 1 Trackback(s)

  2. Şub 1, 2011: Vodafone: Paran kadar konuş! - Liberal Ahlâksızlık’a suçüstü : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin