RSS Feed for This Post

Şikâyet etme zamanı değil artık

 Şikâyet etme zamanı değil artık (İbrahim Becer)

Bu Pazar kendime bir iyilik yaptım ve iki Ustanın yanına çırak yazılmak üzere Şirince’ye, Nesin Matematik köyüne gittim. Bu sitenin müdavimlerinin dikkatini çekmiştir şüphesiz; Sevan Nişanyan ve Ali Nesin “bu Pazar ve her Pazar” başlığı altında bir düşünce platformunu hayata geçirdiler. Belki de ilk hafta olması, ulaşımın göreli olarak zor olması sebebiyle katılım altı kişiyle sınırlı kaldı.

Sekiz kişi oturduk ve Diyanetten tutun da yerel yönetimlere kadar konu başlığımız olan Anayasa çerçevesi altında birçok konuyu dört saat boyunca konuştuk. Benim için bu toplantıdaki en can alıcı noktalardan biri Sevan Nişanyan’ın bir katılımcıya yaptığı müdahaleydi. Katılımcı, haklı eleştirilerini sıraladığı bir anda Usta onun sözünü kesti ve şöyle dedi: ” senin bu söylediklerinin altına imzamı atarım ama zaman şikayet etme zamanı değil, ne yapmalıyız onu söylemelisin”. Toplantının seyrini değiştiren bu müdahalenin ardından katılımcılara cesaret geldi ve klişe söylemler terk edildi. İtiraf etmek gerekirse ben, Ali Nesin ve Sevan Nişanyan’ın konuşmacı, bizlerin de dinleyici olacağımız bir ortam bekliyordum. Daha da ileri gideyim, benim beklediğim bir mürşit- mürit ilişkisiydi. Oysa ki, her iki Usta da bizi zorlayarak ortak olmamızı teklif ettiler ve biz de, belki de haddimizi aşarak bu davete icabet ettik.

Toplantıda konuşulanların ütopik olmamaları, ayaklarının yere basması için her iki Usta da azami gayret gösterdiler. Örneğin iki alevi katılımcının Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması fikrini ortaya atmasına Sevan Usta karşı çıktı. Usta’nın buna düştüğü şerh de, bunun kaosa yol açacağıydı. İtiraf etmeli ki Usta gerçekten çok detaycı. Şöyle bir cümle kurduğunu hatırlıyorum: “bu köyün imamını da herkes sever ama iş para vermeye gelince kimse elini cebine atmaz”.

Bu örneği vermemin sebebi meselelerin ne kadar enine boyuna tartışıldığının daha iyi anlaşılması içindir. Bir konu başlığı kapatıldığı zaman, bunun Anayasa’ya nasıl geçileceği konusunda da her iki Ustanın tartışmalarını dinlemek gerçekten büyük keyifti.

Anadilde eğitim konusunda tartışmanın odağında doğal olarak Kürtçe vardı. Mesele köşe bucak konuşuldu. O kadar detaya inildi ki bir ara kendimizi görevi gereği Doğu ve Güneydoğu illerine giden memur çocuklarının adaptasyon sorununu konuşurken bulduk.

Yerel Yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının öneminden bahsettik. Cemaatlerin ve Tarikatların Diyanetin boşluğunu doldurup dolduramayacağı konusu hakkında uzun uzun tartıştık. Türkiye’deki Nur Hareketinin kendi kurumlarına sahip olmasıyla Avrupa’daki Kilisenin de aynı durumda olması bir paralelliği akıllara getirdi. Bir sivil toplum kuruluşu olarak Nur Cemaatinin bir prototip mi yoksa arkasının geleceği mi meselesi konuşuldu. Her iki Usta’ya göre de bu sağlıklı bir gelişmeydi ve Laik bir ülkede zaten olmaması gerektiğine inanılan Diyanet bu şekilde pasifize edilebilirdi.

Hülasa zorlayıcı bir toplantıydı. Bir ara Ali Nesin, “matematik problemi çözmek daha kolaymış” deyiverdi.

İzlenimlerim kısaca bunlar değerli Okurlar. Çok daha ayrıntılı yazmak isterdim ama ilk haftanın acemiliğine verin. Eğer yakınsanız buralara ve gerçekten de önemli bir işiniz yoksa Siz de katılın. i.becer@hotmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz. Ya da sorularınızı, önerilerinizi gönderebilirsiniz. Artık şikâyet etme zamanı değil sevgili Okur, ne yapacağımızı konuşma zamanı. Gökkube altında nelerden şikayet etmedik ki bir düşünsenize; Dersim Katliamı, Dağlıca, Aktütün, Kült Laik sorunsalı…

Liste uzayıp gitmekte sizin de takdir ettiğiniz gibi. Şimdi soru şu: “Ne yapalım da bunlar bir daha başımıza gelmesin ?”

Yani Mevlana’nın dediği gibi: “Dün, dünle gitti Cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım!”

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:özlem Tarih: Eki 12, 2010 | Reply

    İbrahim bey,
    katılma imkanım yok ama yazılarınızı ve gözlemlerinizi okumak isterim.Umarım paylaşımınızın devamı gelir. Keyifli bir yazı olmuş.
    selamlar

  3. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 13, 2010 | Reply

    6 kişi çok az. Ama siz konuşulanları detaylı bir şekilde aktarabilirseniz, belki Derin Düşünce sayfalarından da hep birlikte katkıda bulunabiliriz.

  4. Yazan:Mustafa Çorlu Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    Artık yeni bir anayasa yapmanın zamanı geldi de geçiyor. herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin