RSS Feed for This Post

zorunlu askerlik kölelikten farksızdır…

Modern Kölelik Konusunda Hükümet ve Meclisin Tarihi Basiret Sınavı

Öner Bulut (Avukat)

insanın Kıymeti…

İnsan beden, zihin ve ruhtan müteşekkil bir canlıdır. Yani tek başına uzuv ve organlar, bir bütün olarak insanı değerli kılmaya yetmez. İnsanın değeri, uzuv ve organlarından ziyade, o uzuv ve organlarını, kendi aklî iradesi ve ruhsal kaygıları doğrultusunda kullanabilme mahareti ve melekesinde gizlidir. Örneğin, dünyanın en muhteşem yapısını çizen bir mimarın kıymeti, o mimarî projeyi çizerken kullandığı ellerinden değil de, ruhunda barındırdığı ve eserine yansıttığı estetik özellikleri ile ussal niteliklerinden kaynaklıdır. Yoksa duymayan kulaklarına rağmen, Ludwig van Beethoven, dünyanın en önemli klasik müzik eseri sayılan ‘9. Senfoni’sini nasıl bestelerdi? Ya da çok küçük yaşta görme yetisini kaybeden Âşık Veysel, nasıl olurda, ‘uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece’ diyerek, tüm zamanların en hisli türküsünü yaratabilirdi? Veyahut doğuştan kör olan Ressam Eşref Armağan, daha önce hiç görmediği nesneleri ve doğanın resimlerini nasıl çizebilirdi?
Yaratıcının bahşettiği bireysel irade, karar alabilme kabiliyeti, hiçbir kimsenin müdahalesine gereksinim duymaksızın tek başına yaşayabilme yetisi ve kendine mahsus karakteristik özellikleri, insanları, ancak sürü halinde ve yardımlaşarak yaşamını idame ettirebilen, birinin yekdiğerinden cinsi fonksiyonları ve sürü içerisindeki görevi haricinde, niteliksel ve karakteristik hiçbir farkı bulunmayan diğer tüm canlı türlerinden farklılaştırır.
toplum ve devlet, insanın yaşam membaı değildir…
Toplum ve devlet, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için olmazsa olmaz bir önkoşul değildir. Yani bu iki organizasyon, insan yaşamının kaynağı olamaz. Bu tarz kolektif oluşumlar, sadece bireyler arası işbölümü sağlayarak, ortak yaşam alanlarında insanların hayatını kolaylaştırmaya ve hızlandırmaya yarar. Bu nedenle bireyler, gönüllü olsun ya da zorunlu olsun, bu tarz bir organizasyonun üyesiyse, organizasyonun işleyebilmesi için elbette ki konulmuş olan üst normlara uymakla mükelleftirler. Lakin organizasyon, kullanımı ancak ve ancak bireyin tekelinde bulunan, yani bireyin müstakil idaresine bırakılmış olan organlar, zihin ve ruhtan müteşekkil vücudu üzerinde, bireyin açık izni olmaksızın bir tasarruf yapmaya yeltenemez. Yeltenirse eski çağların kölelik kurumunun, modernize olmuş ve günümüze uyarlanmış hali ile karşı karşıyayız demektir.
 
kölelik, insanlığın bittiği noktadır…
Kölelik, en yalın anlatımıyla, bir insanın bedeninin, başka bir insanın kullanım tasarrufunda olması durumudur. Kölelik halinde, kölenin bireysel iradesinin, öznel tercihlerinin ve yeteneklerinin yaşamında hiçbir kıymeti yoktur. Efendi, kölesi hakkında, onun yerine kararlar alır ve ona uygulatır. Efendi tarafından alınan kararlar, köle tarafından sorgulanamaz, yapmaktan imtina edilemez. Kanımca bir insanlık ayıbı ve hatta suçu olan kölelik kurumu, Avrupa’da 19. yüzyıl içerisinde yasaklandı. Kölelik müessesesini, diğer Avrupalı devletlerden farklı olarak, daha ziyade kamu yönetimi, askerlik ve başkaca devlet işlerindeki insan ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanan Osmanlı İmparatorluğu, zaman içerisinde belirli iyileştirmeler gerçekleştirmiş ise de, İmparatorluğun sonuna kadar kölelik kurumunu resmen ilga etmedi.
Kölelik, 20. yüzyıl ile birlikte tüm çağdaş devletlerce tamamen hukuksal dayanaktan kurtarılmışsa da, her dönem, kendi çağdaş kölelik kurumlarını oluşturmakta bonkör davranmıştır.
 
…2008‘de ihtiyacımın yüzde 66’sını karşılayabilmişim. 2009’da bu oranın yüzde 64’e 2010’da yüzde 62’ye 2011’de de yüzde 60’a düşeceğini tahmin ediyoruz…
Bu sözler, çalıştırmak üzere köle ihtiyacı çeken bir efendiye ait değil. Bu sözler Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı’na ait: “Bedelli askerlik uygulaması fazla yükümlülük olması halinde uygulanır. 2008’den beri TSK’nın asker ihtiyaçlarını karşılama yüzdesi düşüyor. 2008‘de ihtiyacımın yüzde 66’sını karşılayabilmişim. 2009’da bu oranın yüzde 64’e 2010’da yüzde 62’ye 2011’de de yüzde 60’a düşeceğini tahmin ediyoruz. Üstelik Türkiye terörle mücadele ediyor. Bu mücadele devam ederken kimse bedelli askerliğe ‘evet’ diyemez. Bunu kimseye anlatamam.” Fazlasıyla garipsediğim cümlenin tamamı böyleydi.
Yaklaşık bir ay önce, kamuoyuna verilen bu beyanat, milyonlarca insanı ilgilendiren bedelli askerlik konusundaki beklentileri, hayal kırıklığına dönüştürmekle kalmadı, arkasından tek tip ve uzun dönem, eşit standartlı askerlik skandalını da beraberinde getirdi. Skandal diyorum, çünkü beklentiler, tüm modern dünya devletlerinde olduğu gibi, askerlik hizmetinde iyileştirme yapılarak, bireyin özgür iradesine bağlı bir sistem getirmekten yanaydı. Önümüzdeki günler ne getirir bilinmez, ancak askerlik hizmeti konusunda birey odaklı bir iyileştirmeden ziyade, klasik devletçi paranoyadan ve sittin sene evvelinde kalmış sosyalist tipi bir eşitlikçilik anlayışından kaynaklı bir kötüleştirme yapılacağı kesin gibi.
Ekonomide, bilimde, sanatta, sporda ve sair fark yaratıcı alanlarda, en verimli olunacak yaşta, bireyin, tüm yeteneklerinin ve isteklerinin hiçe sayılarak, zorla (kamu gücüyle) askere alınmasının hiçbir mantıklı gerekçesi olamaz. Genelkurmay Başkanı’nın sebep olarak gösterdiği terörle mücadele konusu, bu denli fazla asker istihdamı gerektiren bir vakıa değildir. Aksine, terörle mücadelenin yoğun olarak verildiği bölgelerde, asker sayısının ve oranının yüksek olması, bu mücadelede verilen insan kayıplarını artıran baş etkendir. Yirmi beş senedir bu uğurda yapılan milyarlarca dolar para ve kaynak israfı da unutulmamalı. Ayrıca terörle mücadele konusundaki askeri eğitim zafiyeti ve birçoğu daha önce baba ocağından dışarı çıkmamış, sakalları dahi henüz sertleşmemiş çocuk yaştaki insanların, ellerine silah tutuşturularak, geçit vermeyen sarp dağlara, terörist avına gönderilmesindeki sakıncalar da cabası.
Tüm bu eksiklikler, problemler ve mahzurlar biliniyorken, vârolan asker sayısının dahi çok fazla olduğu bir dönemde, asker sayısını azaltmak yerine, halen asker sayısını artırarak terörle mücadele edilebileceğini düşünmek, geçmişi, bugünü ve geleceği okuyamamak, demektir.
Türkiye, şu an için bir milyondan fazla muvazzaf askere sahip bir ülke. Savaş hali yokken, seferberlik ilanı yapılmamışken; NATO ve benzeri güvenlik amaçlı birçok uluslararası organizasyon kurulmuşken; devletlerarası ilişkiler savaş değil de, serbest ticaret üzerinden yürütülüyorken; AB gibi ekonomik ve siyasi anlamda büyük ve güçlü bir bütünlüğün parçası olmaya çalışılırken; paranoyakça bir korkaklıktan beslenen mantaliteyle halen asker sayısını artırmanın, yani insanları modern köle vasfına sokmanın kime veya kimlere, ne gibi faydaları var? Daimi harbilik durumundaki Osmanlı İmparatorluğu’nun dahi hiçbir döneminde, nüfusa kıyasla bu denli yüksek oranlı muharip asker stoku yoktu.
 
zorunlu askerlik, kölelikten farksızdır…
Makalenin girişinde de bahsettiğim gibi, insan denen yaratığın değeri, diğer yaratılmışların aksine salt kol ve bacak kuvvetinden kaynaklanmaz. Ülke için, toplum için, gelecek için, kol ve bacak kuvvetine değil de, zihin ve ruh kuvvetine ihtiyaç duyulan, eğitimli insanların, aylarca gerçek hayattan tecrit edilmelerinin hiçbir akla yatkın gerekçesi yoktur. Bu durum modern kölelik kurumuna hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Öyle ki bu modern kölelik hali, aynı zamanda bireyin istek ve arzularından bağımsız gelişen bir süreci de ifade ediyor. Yani kendi vücut bütünlüğü üzerinde, kendi kararlarını, hiç kimsenin fikrine ihtiyaç duymaksızın, bağımsız bir şekilde almaya muktedir olan akıl baliğ insanlar, özgün ve özgür iradeleri hiçe sayılarak, bir zorlama neticesinde silâhaltına alınıyorlar. Ve kendilerinden belki de hayatlarının hiçbir dönemlerinde işlerine yaramayacak ve akıllarına gelmeyecek şeyler yapmaları isteniyor. Hatta yeri geldiğinde, ellerine tutuşturulan o soğuk demir mekanizmaları, karşılarındaki insanları öldürmek için ateşlemeleri isteniyor.
 
parlamento, bu konuyu iyi düşünmeli…
Tüm toplumsal konularda olduğu gibi, askerlik ve savunma konularında da tek yasal karar verici merci Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Eğer hükümet Genelkurmay’ın hazırladığı metni, yasa tasarısı olarak meclise gönderme basiretsizliğini, iradesizliğini ve iktidarsızlığını gösterirse, duruma sağduyulu vekillerin el koyması gerekecektir. Şu an için en az on beş milyon insanın hayatını doğrudan ve olumsuz bir şekilde etkileyecek bir yasanın, kuru bir milli güvenlik kaygısıyla kanunlaştırılması halinde, tarih ve insanlık ve en önemlisi hayata dört elle sarılmaya çalışan gençler, bu meclisi ve bu hükümeti affetmeyecektir.

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    insanları modern köle vasfına sokmanın kime veya kimlere, ne gibi faydaları var?

    Birilerine faydası var.

    Köle hizmet eder, efendi keyif sürer.

    Demekki bu işin ‘efendiler’e faydası büyük.

    Kölenin işçiden farkı karın tokluğuna yani bedavaya her istenileni yapması.

    Bu işe gönüllü o kadar insan varken niye kullanılmasın bu potansiyel?

    Muhtemel karşı koyuşları “kutsal vatan hizmeti” diyerek önleyebiliyorsanız kölelik çok pratik bir şey.

    Güçlü olan zayıf olanı kullanır.

    Zayıflar güçlülere hizmet için vardır.

    Ama bu böyle söylenmez.

    “Vatan sağolsun!” şeklinde söylenir.

  3. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Astsubay karisi, nobette bekleyen universite mezunu askere, “git bana bi ciklet al da gel!” diyor.

    Bizim cok yuce komutanlarimizin halkin geri kalanindan daha kiymetli olan cocuklarina saclarini dokerek, borcla harcla okulunu bitiren Matematik ogretmeni bedavadan ders veriyor. Ders biter bitmez de kosup, nobetine yetisiyor. Bazen, yemek saatlerini yakalayamiyor.

    Bu ornekler saymakla bitmez. Universite mezunu olmayanlara yapilan muameleyi anlatmaya dilim bile varmiyor. Omrunun 1.5 yilini yedigin zavalliya daha ne yapabilirsin ki? Bi de ustune hala bitmeyen dayak, iskence…

    Merak ediyorum, acaba Amerikan, Israil ordusunda boyle yetki asimi olabiliyor mu rahatlikla? Hic sanmiyorum. Kendisine verilen yetkileri asip, insanlari kole gibi kullanan, insanlik disi muamelelere tabi tutan ust duzey askerler var mi bu ulkelerde? Asker, hesap verecek. Asker, kendisine verilen kisitli yetki cercevesinde hareket edecek. Kendine verilen sorumlulugu yerine getirecek kadar emir verebilecek. Kimsenin kimseyi ezmeye hakki yok! Dunyanin gelismis ya da gelismek niyetinde her ulkesinde oldugu gibi, ordulari dunyayi titretmis Osmanli gibi, Turkiye’de de artik zorunlu askerlik tarihe karismalidir. Bu isi bir meslek olarak yapmaya istekli kisiler tarafindan, modern sartlar altinda bu meslek icra edilmelidir.

  4. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Eger, bu yasa gecerse, bir dahaki secimde AKP’ye oy vermek yerine, bos oy kullanacagim. Bu kadar nettir benim icin.

  5. Yazan:onur Tarih: Kas 24, 2010 | Reply

    zorunlu askerlik kölelikse eğer askerliği meslek olarak küçük yaşta seçen muvazzaf subay astsubayların, 15 sene isteselerde istemeselerde bu mesleği yapmak zorunda olmalarımı köleliktir acaba

  6. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    zorunlu askerlik kölelikse eğer askerliği meslek olarak küçük yaşta seçen muvazzaf subay astsubayların, 15 sene isteselerde istemeselerde bu mesleği yapmak zorunda olmalarımı köleliktir acaba

    haklısınız. askerlikten kendi isteğiyle ayrılanlar bir yana, atılanlara bile binlerce liralık senet imzalatıldığını okuyum medyada. bu da bir tür kölelik.

  7. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Kas 26, 2010 | Reply

    @ Onur & Logic,

    Ama kimse muvazzaf subaylara ve astsubaylara o binlerce liralık senetleri zorla imzalatmıyor. Acımasızca da olsa, zorunlu olarak askere gelen birisi kadar şikayet edecekleri bir durum yok. Bir şekilde ya kendisi, ya annesi babası gönüllü olarak bu riske giriyorlar.

  8. Yazan:logic Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    @Tayfun

    şüphesiz zorunlu askerler gibi değil durumları. yine de orada da bir zulüm var. buna da karşı olmak lazım. işkence yaparak askerlikten istifa etmesini sağladıkları insanlar var. mobing Ordu’da had safhada. buna da karşı olmak gerek.

  9. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    @ logic,

    Tabi ki, bahsettiğiniz gibi zorla istifa ettirmeler haricinde birçok ayak kaydırmaca da oluyor. Askeri hapishanelerde 10-15 yıllığına mahkum edilmiş, hayatı karartılmış binbaşılar, yüzbaşılar var. Hayatı bir güç ve iktidar mücadelesi olarak algılayan bir kurum bu TSK. Bu yolda, en yakınındaki insanı dahi hiç acımadan harcayabilecek kadar acımasızlaşabiliyor rütbeliler. En tehlikeli karakollara sürgüne giden üsteğmenler var. Bir karakoldaki komutanla öbüründeki komutan arasında bir rekabet, anlaşmazlık varsa, birbirlerine istihbarat vermeyip, terörist saldırılara hedef olmalarına bile göz yumuyorlar. Bu kurumdaki iktidar ve terfi hırsı ve ihtirası anlatılamaz. İçinde yaşayanlar da korkularından anlatamaz çoğunlukla. Evet, sivilde de oluyor kamu kurumlarında ayak kaydırmaca ama TSK, şeffaf bir kurum olmadığından çok daha bel altı vurarak yapılabiliyor bu ayak kaydırmacalar. Haliyle, bu kurumda en üst rütbelere erişmiş kişilerin neden bu kadar göz kırpmadan yüzlerce, binlerce, bazen milyonlarca kişinin ölümlerini göze alarak darbeler yaptıklarına, savaşlar yçıkardıklarına şaşırmamak gerek. En ideal dünya, hiçbir ordunun olmadığı, sınırların olmadığı bir dünyadır. Ama böyle bir ideale ulaşılabilir mi, dünyanın sonu gelmeden böyle bir dönem gelir mi bilinmez.

  10. Yazan:Oğuzhan ÖZAYAZ Tarih: Oca 3, 2012 | Reply

    İNSANLARI ASGARİ ÜCRETE KÖLELERDEN BETER ÇALIŞTIRAN ZENGİN EFENDİLER HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR SAYIN YORUMCULAR ?
    ZORUNLU ASKERLİK TSK TARAFINDAN MİLLETE DYATILAN BİR KANUN DEĞİLDİR BİZATİHİHALKI TEMSİL EDEN YASAMANIN YAPTIĞI BİR KANUNDUR
    xxxxxxxx xxxxxxxx KANUN DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ VEYA İPTALİ İÇİN YASAL MERCİLERE MÜRACAAT EDİN xxxx xxxx xxxx NASILSA İLERİ DEMOKRASİYE GEÇİLDİ
    BİR GÜN İLERİ DEMOKRASİ SİZİDE BULACAK BEKLEYİN VE GÖRÜN xxx xxxxx

  11. Yazan:mehmet avcı Tarih: Oca 15, 2012 | Reply

    selam oğuzhan kardeş ben Türkiyede demokrasinin hiçbir zaman olmayacağı görüşündeyim çünkü askerlik konusunda hep genelkurmayın dediği oluyor maşallah neden hükümet kendi karar vermez askeri konularda zaten bu yüzden demokrasiyi bırak reform bile olmaz

  12. Yazan:mehmet avcı Tarih: Oca 15, 2012 | Reply

    birde oğuzhan o köle çalıştıran zengin efendileri devlet denetleyemediği için hep böyle oluyor zaten

  13. Yazan:Oğuzhan ÖZAYAZ Tarih: Oca 15, 2012 | Reply

    ASKERLİĞİN SÜRESİ, NE ŞEKİLDE HANGİ YAŞTA YÜKÜMLÜ OLUNACAĞI YASAMANIN İŞİ ARKADAŞLAR TSK’NIN DEĞİL YASAMA ERKİ SADECE TSK’DAN GÖRÜŞ ALIR KARAR MECLİSİN VE KONU İLE İLGİLİ SİYASİ İRADENİNDİR SON OLARAK ÇIKAN BEDELLİ ASKERLİK KONUSUNDA KARAR VEREN AKP HÜKÜMETİ (YASAMA) DEĞİLMİ ?
    DEMOKRASİ HİÇ BİR ZAMAN TAM İŞLEYEMEZ HİÇ BİR ÜLKEDE
    BUNUN SEBEBİ ÇOK ULUSLU SERMAYELER İLE EGEMEN GÜÇLERİN DEVLETLER ÜZERİNDEKİ KONTROLÜDÜR
    BUNU HERKES BİLİYOR
    TÜRKİYE CUMHURİYETİ POLİTİKALARI ÜZERİNDE ASKERİN NE ETKİSİ VARKİ ARKADAŞLAR ORDUNUN YARISI SİLİVRİ ESİR EVİNDE
    ŞU AN İSTESE AKP HÜKÜMETİ ASKERLİK KONUSUNDA VEYA BİR ÇOK KONUDA KANUN YAPABİLECEK ÇOĞUNLUĞA SAHİP BU NEDENLE ASKERLER İLE UĞRAŞMAYI BIRAKSIN BU HALK
    GERÇEKLERİ HERKES BİLİYOR AMA KİMSENİN SES ÇOKARACAK NE GÜCÜ NE MECALİ VAR MAZALLAH TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLUVERİRİRM DİYE

  14. Yazan:Walkerman Tarih: Oca 29, 2012 | Reply

    Selam oğuzhan haklısın ne akp nede tsk hiçbir güzel iş yapmıyor ikiside kendi kafalarında gidiyorlar bu reformlar yapılmadığı sürece daha çok gencin hayatı mahvolur

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin