RSS Feed for This Post

Kılıçdaroğlu kimsenin önünde eğilmez!

Trackback URL

  1. 45 Yorum

  2. Yazan:Blogcular Tarih: Tem 27, 2010 | Reply

    provakatif bir çalışma olmuş ama hoşuma gitti 🙂

  3. Yazan:sq Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    neden yorumum gözükmüyor?

  4. Yazan:Beşir Eymen Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    Ben de aynı soruyu soruyorum..Neden yorumlarımız gözükmüyor?
    !!!

  5. Yazan:ali duman Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    nerede eğilip eğilmediğini bilemiyoruz, ancak ne var ki kürt olduğundan ve alevi olduğundan pek hazzetmediği, bu kelimeleri yan yana kullanamamış olduğundan belli oluyor, bu durum bile vesayetçilerin önünde diz çöktüğünün en açık kanıtıdır.

    kürt kimliğinden utanan ya da bunu öne çıkarmaktan sakınan birinin başbakan olmasında hiç bir mahsurun olmadığını çok iyi biliyor, kürt kimliğini öne çıkaran birinin başbakan olamayacağını da çok iyi biliyor.

    dersini iyi çalışmış, yürü be kemal kim tutar seni.

  6. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    Bu tür yorumsuz çalışmalara uzun yorum düşmek ne kadar doğru bilmiyorum.

    Karikatür ve benzer çalışmalarda da bir mesaj amaçlandığı düşünülürse sanırım bu mesajdan ne anladığım üzerine bir şeyler yazılabilirim.Yazma gerekçemi sunarken biraz peşin pazarlık gibi oldu ya neyse,okur dostlarım bağışlar umarım.

    Şimdi mevzuya geçelim.Okuduğum kadarıyla Kılıçdaroğlu’nun politik duruşu karikatürize edilmiş.Ancak,yine okuduğum kadarıyla(veya zihnimde kurduğum imgeleme dayanarak)Türkiyedeki siyaset geleneğinden çok,”kişiye özel” bir değerlendirme merkeze alınmış.Daha sade bir ifadeyle, Kılıçdaroğlu’nun “geldiği kökleri”yle bugün içinde yer aldığı siyasi oluşum arasındaki “tezatlık”a dikkat çekilmiş.Ben böyle okudum,tabii yanılıyor da olabilirim.

    Elbet Kılıçdaroğlu’nun kendisini tanımladığı politik duruşu,tercih ettiği siyasi parti ve en nihayetinde bu partinin temsilcisi olma rolüne duyduğu istek ve heyecen fazlasıyla paradoksal bir duruma işaret eder.Bu zaviyeden bakıldığında kabul edilebilir bir eleştiri denebilir.

    Buna karşın Türkkiye siyaset geleneği bağlamında bakıldığında “orman yerine ağaca odaklanmak”gibi bir ıskalama da barındırıyor bu eleştirel bakış.Neden?

    Birincisi,bugün kabul gören ve halen ağılıklı olarak tedavülde olan siyaset tarzı,siyasetin doğasına uygun ideolojik/politik özgünlük çizgisinden bir hayli uzaktır.Alışık olduğumuz pek çok çelişki gibi siyaset mekanizması da ne yazıkki mecrasından koparılarak “sektörel” bir mekanizmaya dönüşmüştür.

    Dolayısıyla sektörel bir vecheye evrilmiş bu tarz-ı siyasetin “temsilcileri”,bu kökleşmiş geleneğin bir “eleman”ı olarak konumlandırıyorlar kendilerini.Tıpkı yetki hiyerarşisinin hakim olduğu bir şirket gibi…Patronlar,CEO’lar,bölüm şefleri,personeller.Açıkçası bir şirket nasıl yönetiliyorsa siyaset de öyle işliyor-bizde.Şirketlerde patron nasıl söz sahibiyse siyasette de parti genel başkanları.Kuşkusuz böyle merkeziyetçi bir yapı ve anlayış her şeyden önce demokratik ve çoğulcu değildir.Ve sanıldığı gibi halk iradesi değil,geçerli olan parti başkanının iradesidir.

    Tabi buraya kadar olan kısmı Türkiye’deki siyaset geleneğinin yapısal işleyişyle ilgili.Olayın bir diğer boyutu daha var:Farklı gibi görünen siyaset kurumlarına ortalama tercih nedeni oluşturacak saikler.Zira konumuzu asıl ilgilendiren püf noktası burasıdır.

    Mesela mevcut siyasi yelpaze içinde bir siyasi oluşum tercih edilirken baz alınan kriter nedir?Neye göre A partisi,B partisi cazibe merkezi haline gelerek bir tercih oluşuyor.Sıradan seçmen,yetkili yönetici ya da aktif siyasetçi sıfatıyla bir partiyi(veya siyasi oluşumu) çekim merkezi haline getiren nedir?

    Buradan bakıldığında hepten ideallerden yoksun,omurgasız bir siyaset dersek bu biraz abartılı kaçabilir.Ne var ki siyaset ilişkilerini belirleyen sistamatik işleyiş bir şekilde-azınlık da olsa-varolan bu unsurları içinde eriterek törpülüyor.Zira varolan sistem kollektif algılar dışında bireyin kendisini özgürce tanımlamaya geçit vermiyor.Dolayısyla “varolanla yetinen”-ya da öyle bırakılmak zorunda bırakılan-tercihler geçerli kılınmış oluyor.Özetle “değiştiren” olmaktan çıkıp “değişen”(değişmek zorunda kalan)orta yolcu bir ideoloji şekli çıkıyor ortaya…Varolanı değiştirme ruhu sönmüş,kendi görece “yararlar”ını merkeze alan bir anlayış.

    Böylelikle,her birey bu anlamda kendisi için en uygun(!)partiyi seçiyor.Aksi geçerli olsaydı bugün bütün Kürtler’in BDP’yi tercih etmesi gerekirdi.BDP bu anlamda mutlak tercih edilecek düzeyde bir ufka sahip olduğundan değil ama mevcut reailetenin doğasına daha uygun düşerdi bu.Örnekleri biraz çoğaltalım:eleştiri konusu yapılan saikler baz alınacak olursa tüm muhafazakar ve dindarların da AKP’de birleşmesi gerekirdi.

    Ancak,genel çerçevede katılım bazında bir çoğunluk tablosu oluşmasına karşın sanıldığı kadar keskin çizgilerle ayrılmıyor bu tür tercihler.En azından mutlak bir homojenlikten sözedilemez.Neden edilemez?Bugün AKP içinde BDP’nin tam üç katı oranında Kürt vekil var.Hadi seçim barajının bu oranı AKP lehine değiştirdiğini kabul etsek bile bu oran zannedersem yine yarı yarıya yakın olurdu.

    Çok uzattım,şuraya getireceğim.Mahyacı Kamil dostuma sorayım, eğer Kılıçdaroğlu aynı poltikasıyla AKP içinde yer alsaydı acaba yine bu kadar garipsenir miydi?Ya da tersinden bakalım,AKP içinde 80 küsür kürt vekil olması doğal da Kılıçdaroğlu’nun CHP’de yer almış olması neden bu kadar garip?Ha,CHP bana da sorsanız bir Alevi veya Kürd’ün içindde yer alacağı en son pari olmalıdır.Lakin seçenekler o kadar sınırlı ki herkes bir yere kapağı atmak zorunda kalıyor.Düşünün sol bu güne kadar-TİP’i saymazsak-parlametoda grup kuramamış.Halihazırda tek başına Ufuk Uras’la temsil ediliyor.BDP,çatışmalı konjönktürün yarattığı iklim olmasaydı belki de meclise giremeyecekti…Liberallerin ise esamesi yok-tabii AKP’ye liberallik atfedilmeyecekse ki bana göre değildir.Aydın ve demokratlardan oluşan STK’lar ise kendilerini hep bu misyonla sınırlandırmış görünüyorlar.E peki geçer akçe olup sektörleşen düzen partileri dışında geriye ne kalıyor?Tabiatıyla,aktif siyasetçi,seçmen tabanı vd bu markalaşmış sektörlerden birinden birini seçiyor çünkü başka alternatif yok.Kılıçdaroğlu’da bu geleneğin bir parçası olarak kendince bir yer edinmiş hepsi o kadar!Koltuk sevdasıyla habire taklalar atıp duruyor ama n’apsın iktidar hırsı,varolma arzusu bunu gerektiriyor(!).Sanırım sahip olduğu konumu elden bırakmama adına taklalarına devam edecek gibi görünüyor.Lakin türünün tek örneği gösterilmesi yine de biraz haksızlık,bunun da altını çizelim.Açıkçası zihniyet bu zihniyet olduktan sonra bu memleket çoook Kılıçdaroğlu türetecek.Sorun, bir türlü evrim geçiremeyen zihniyettedir azizim,Kılıçdaroğlu n’apsın.

  7. Yazan:sq Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    Yazdığım yorum gözükmüyor o zaman bir daha yazayım!

    Öncelikle bildiğim kadarıyla Kılıçdaroğlu yanılmıyorsam ALEVİ kökenli, dolayısıyla böyle bir fotomontaj bana pek keyif verici gelmedi.

    Hatta daha dürüst olarak ileri gitmek istiyorum, bu fotomantajı yapanın gözümde “kanıyla Atatürk resmi yapandan”zerre daha parlak tarafı yoktur ve açıkca kınıyorum. Kimse kimsenin dini, milli duygularını sömürmesin, kimsenin böyle ucuzluklara hakkı yok.

  8. Yazan:MY Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    Aziz Bey Selam,

    Ben kiliçdaroglu’nun Kürt ve Alevi oldugundan emin degilim. çünkü Kürt veya alevî olmak için önce insan olmak gerekir. Yani hayvanlara ek olarak vicdan ile donatilmis olmak gerekir. Zulme suç ortagi olunca vicdanli insanin midesi bulanir ve SERT TEPKi verir.

    Kürt ve Alevî olma suçundan(!) 80 bin insanin Dersim’de katledilmesine “OH NE iYi OLDU, ANALARINI AGLATTIK” diyen bir partiden istifa ETMEYEN kiliçdaroglu’nda öyle büyük bir mide var ki içeride vicdana yer yok.

    O büyük terbiyesizlikten sonra “Ben insanim” diyen herkesin CHP’den istifa etmesi gerekirdi.

    Kiliçdaroglu AYAKLI BiR MiDE. Dersim konusundaki tepkisizligi bundan sonra yiyebilecegi haltlarin da garantisi benim gözümde.

    Bugün 2 Ermeni kardesimle çay içtim. Hirant Dink’in de dostlari. 1400’den fazla GayriMüslim vakif malinin 1976’dan baslayarak devlet tarafindan GASP edildigini hatirlattilar. Henüz çözülmedi bu mesele. O insanciklarin alin terleri ile alip hastahane, okul, yetimhane vs yaptiklari araziler, binalar. Rahmetli Hirant Dink’in elleriyle insa ettigi yetimhane de aralarinda.

    Bu binalarin çogu su an CHP, Türk Silahli Kuvvetlerine bagli sehit/gazi dernekleri ve ADD (Atatürkçü Düsünce Dernegi) tarafindan kullaniliyormus.

    AKP sorumludur, CHP suçludur.

    Bugün iktidar oldugu için AKP sorumludur. TMK magduru çocuklar konusunda oldugu gibi agirdan almaktadir.

    CHP ise suçludur. Bu memleketin CANINA OKUMUS bir terör örgütünün siyasî kanadi olmak sebebiyle suçludur.

    Aziz Bey, üslubumun sertligi için özür diliyorum, kil kapiyorum bu adama ve bu partiye.

    Not: Aleviligi bilmeden bizi kinamaya kalkan degerli yorumcular bilmelidir ki Alevîler de namaz kilar. Kiliçdaroglu’nun secde özürlü olma sebebi kendisine baska bir rab bulmus olmasindandir. Hz Ali Efendimiz’in hayatini, sözlerini, fikriyatini, maneviyatini zerre kadar arastirmis olan yorumcular ne demek istedigimi çok iyi anlayacaklardir.

    “Ben ilim sehriyim, Ali onun kapisidir” hadisinin mânâsini veya Alevî Dede’lerin biyik birakma sebebini arastiranlar da sasiracaklardir. Ne de olsa ögrenmek sasirmaktir.

  9. Yazan:sq Tarih: Tem 28, 2010 | Reply

    Yazamazsam içimde kalacak, burdan kıssadan hisse “Kılıçdaroğlu Allah’ın önünde secde etmiyor” anlamı çıkarmamız gerekiyor sanırım.

    Hadi Alevi kökenliği geçtim, Vakit gazetesinin internet sayfasında mıyız?
    Siyasi iktidarların, tanrısal olanla organik bağı mı var. kim kime böyle bir misyon yükleyebilir ya da bu yolla itham edebilir? Ne alakası var?
    ideolojileri eleştirirken belaltı vurmaktan kaçınalım lütfen. Kimse “ilahi” olanı kendi TEKELİNE alıp, karşıt ideoloji için silah olarak kullanmasın.
    Hiç Kürt politikalarına oraya buraya girmeyeceğim, önce insanlar kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyleri başkalarına yapmamayı öğrenilerse, insanlık için küçük ama demokrasi için büyük bir adım atmış oluruz.

  10. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Selam Mehmet bey,

    Tepkinizi anlıyorum.Doğrusunu isterseniz Onur Öymen’in ırkçı sözlerine rağmen Kılıçdaroğ’lunun pişkin tavrı beni de çileden çıkardı.Yani hazetmediğim bir tip anlayacağınız.En azından onurunu bu kadar ayaklar altına almamalıydı.Yine de bu kişiliği içine sindiriyorsa bence kendi sorunu.

    Ancak sempati duymamakla beraber Kılıçdaroğlu’nun bu basiretsizliğini “kirlenen siyaset”e bağlıyorum-kısmen.Ortalık pek steril olmayınca malum ortalama ilke ve değerler bile aşınmaya yüz tutuyor.İlkesizliğin bu denli tavan yapmasına gerekçe midir bu kirli hava,elbette hayır.Nasıl olsa kirlenmiş deyip hadi bir çöp de ben atayım demekle ortalık daha da kirlenecek ve kirleniyor.
    Tabii dediğiniz gibi çöken sadece ahlaki değerler değil,vicdan denen şey de kaynayıp gidiyor arada.

    Gönül isterdi ki,ülkenin geleceğinde önemli role sahip siyasiler; küçük hesaplar peşinde koşmak yerine vizyon ve uzak görüşlülükkte yarışsınlar.Fakat maalesef bunun çok uzağındayız.Kemikleşmiz statukocu yapı,zihinleri kilitlediği gibi siyaseti de kilitliyor.Benim gözlemim bu.
    Umarım düzelir demekle yetiniyorum.
    Muhabetle.

  11. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Dikilecek yerde eğilen, eğilecek yerde dikilen tabiki yanlış yapar.

    Yani eğilmek ya da dikilmek kendi başlarına ne doğru, ne de yanlış.

    Kim ne derse desin, eğilmek her toplumda her daim bir saygı göstergesi.

    Dikilmek de genellikle bir onurlu duruş.

    Kötünün/yanlışın/değersizin karşısında eğilmek, İyinin/doğrunun/değerlinin karşısında dikilmek ahlaken hiçbir koşulda savunulamaz.

    Demekki tartışma, neyi değerli, neyi değersiz bulduğumuzla ilgili.

    Resimdeki Kemal, -cami ile ilgisini bilmiyorum ama- heykellerdeki Kemal’in önünde -isteyerek- eğilir mi?

    Kesinlikle eğilir, binlerce kez de eğilmiştir, daha da eğilecektir.

  12. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Bursa merkezindeki heykel de bize nerede ve ne için eğilmemiz gerektiğini anlatıyor.

  13. Yazan:Kemallettin Tuncay Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    @my

    CHP için söylediklerinize katılıyorum.

    Peki; mevcut iktidarın, devletin tüm malvarlığını, gerektiğinde yandaşına devlet bankasından kredi vererek dağıtıp, oradan elde ettiği geliri ilhaleler ile kendi yandaşlarına aktarması hakkında ne düşünüyorsunuz?

    devletin talan edilen mal varlığı biz ”insanciklarin alin terleri” kazanılmış değil midir?

    79dan bu yana 1400 gayrimenkul, 2002den bu yana ne kadar gayrimenkul peşkeş edildi acaba?

    My ”bey, üslubumun sertligi için özür diliyorum, kil kapiyorum bu adama ve bu partiye.”

  14. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    sq’nun yorumuna ek:

    Kimseyi insanlıktan afaroz edemezsiniz. İnsanlık değerleri tanımlayıp bu tanımlama çerçevesinde bazı insanları insanlıktan atmak durumunda kalıyorsanız, yaptığınız tanımı gözden geçirin derim.

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  15. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    “Kimseyi insanlıktan afaroz edemezsiniz”

    biz onu afaroz etmedik, o kendi seçimi. Beyaz kanatlariyla bir martinin fareler gibi lagim çukurlarinda gezmesi gerçekten hüzün verici.

  16. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Mehmet Yılmaz Bey,

    Biraz dobra olacak, kusuruma bakmayın, ama lafı çevirmişsiniz. “O kendi kendini benim insanlık tanımımın dışına attı” deseniz de sorunlu olan sizin tanımlamanız ve tasnif çabanızdır kanımca.

    Şimdi bu bahis size çok alakasız geliyor olabilir. Ama kişisel düşüncem, konuştuğunuz dilin gitgide bir nefret dili haline dönüşmeye başladığı yönünde. Açık söyleyeyim, böyle bir havanın hakim olduğu ortamda Kılıçdaroğlu’nun boş konuştuğunu söylemeye bile dilim varmıyor. Bu ortamda böyle söylersem taş atanlardan olacağımı hissediyorum çünkü.

    Ben günahsız değilim, taş atmak istemiyorum. Ben konuşmak istiyorum, tartışmak istiyorum. Buradaysa bir linç rüzgarı esiyor gibi hissediyorum.

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  17. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Kimseyi insanlıktan afaroz edemezsiniz. İnsanlık değerleri tanımlayıp bu tanımlama çerçevesinde bazı insanları insanlıktan atmak durumunda kalıyorsanız, yaptığınız tanımı gözden geçirin derim.(Atılım Ateş)

    Ne alaka?Ben afarozluk bir şey görmüyorum.”Değer tanımı,bu tanımlar üzerinden bazı insanları insanlıktan atmak” gibi bir durum da yok ayrıca.

    Aslında çok basit,Kılıçdaroğlu’nun mensup olduğu ırkçı partinin(chp) ve ırkçı sözcülerinin(Onur Öymen,Canan Arıtman vd.)ırkçı ve insanlık dışı sözlerine gösterdiği pişkinliğe karşın hâlâ “dik durma”pozlarına gönderme yapılmış.

    Atılım bey ve sq’ye sormak lazım madem “ötekileştirmeye” karşı bu kadar hassastınız,Onur Öymen Dersim Alevi’lerini kasderek”analarını ağlattık”dediğinde neredeydiniz?Ya Canan Arıtman Ermeniliği hakaret addedip Cumhurbaşkanını “Ermeni kökenli”ilan ettiğinde?

    Kusura bakmayın ama aynı duyarlılığı şahsen göremedim sizlerden.Hani chp,kemalizm,Türkçülük konu edildiğine ok gibi fırlıyorsunuz da,benzer ayrımcılık kendi aidiyetiniz dışında birilerine yapıldığında sesiniz pek çıkmıyor.

    Kusura bakmayın, böyle çifte standartlı yaklaşımlarla evrensel değerleri savunamasınız!Savunduğunuzu iddia etseniz bile inandırıcı olmaz.

    Ne olur? ben söyleyeyim:kendine demokrat,kendine özgürlükçü!Aynı şekilde müslümanlık iddasında olup da “kimlik müslümanlı”ğına kayanlar da “kendine müslüman” olur.

    Kısacası,birilerinin açığını yakalayacağım diye bariz taraftarlık yaptığınızda,eleştirdiğiniz tutuma kendiniz düşüyorsunuz bilmiş olun.

  18. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Aziz Yılmaz Bey,

    İki noktada size itirazım var. İlki, Mehmet Yılmaz Bey’e cevaben yazdığım yorumu savunma maksatlı. İnsanları kendi ait olduğunuz gruptan afaroz etmek, yani kendi grubunuza aidiyetini reddetmek, gayet normal bir tavır. Ama bu tavrın bir sınırı var, ben kendimce bu sınırın nereden geçtiğini söyledim: Kimseyi insanlıktan afaroz edemezsiniz. Bu doğrudan Mehmet Yılmaz Bey’in yaklaşımına genel bir itirazdı, insanlıktan afaroz etmeye çalıştığı kişiyle alakası yok. Provakatif olacak, ama ben bu yaklaşıma kendi erdemiyle kibirlenmek diyorum.

    İkinci itirazım ise vahim bir eğilimi kanıtlar nitelikteki yorumunuza:

    Atılım bey ve sq’ye sormak lazım madem “ötekileştirmeye” karşı bu kadar hassastınız,Onur Öymen Dersim Alevi’lerini kasderek”analarını ağlattık”dediğinde neredeydiniz?Ya Canan Arıtman Ermeniliği hakaret addedip Cumhurbaşkanını “Ermeni kökenli”ilan ettiğinde?

    Kime neyin hesabını soruyorsunuz? Burada bir de politik doğruculuk mu oynamamız gerekiyor? “O gün şu saatte neredeydin, kiminle konuşuyordun, NE KONUŞUYORDUN?”. Yine dobra olacak, isterseniz kusuruma bakın, ama bu tavır benim lugatımda faşistlik olarak yer alıyor.

    Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir diye bir söz okumuştum, kim söylemiş bilmiyorum ama sonuna kadar katılıyorum. İşte bahsettiğim nefret dili budur. Nefret etmek için milletin anasına babasına sövmeniz gerekmez. Hatta sövseniz daha iyi, belki öfkeniz diner de sakin sakin konuşuruz. Ötekinden nefretin dilidir bu, faşizmin dilidir bu, hesap verme zorunluluğudur bu. “Tarafını, aidiyetini belli et, yoksa seni de linç ederiz!”

    Buyurun, size Serdar Turgut’un bugünkü yazısı.

    Bu da konuyla ilgili olabilecek daha eski bir yazısı.

    Tavrımı soruyorsanız tavrım budur, hesabım ortada. Ortadaki ne kadar suçlu olursa olsun ben kenarda durup recm edemem. Kollektif cellatlığı içim kaldırmıyor.

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  19. Yazan:denis Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    kılıçdaroğlu kürt ve alevi olamazmış çünkü insan değilmiş. İnsan olsa CHP’den istifa etmesi gerekirmiş. Mantı bu mu? “CHP’liyse, insan değil bunlar”..

    AKP’liler dışında olanları topluca “insanlık”tan atan bir kafayla ne konuşulabilir ki? Bir de “bidon kafalı” dedi diye Bekir Coşkunlara kızarsınız.

  20. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 29, 2010 | Reply

    Atılım Ateş bey,

    Benim sizden hesap falan sorduğum yok,sadece bir hatırlatma yapayım dedim.Kaldı ki benimkisi hesap sormaksa sizin yaptığınıza ne demeli?Siz değil miydiniz “insanları afaroz edemezsiniz”diyen.Siz alasından hesap soracaksınız da başkaları susacak!Yok öyle yağma,doğrularınız varsa başkalarının da olacaktır.Ha,doğrular benim tekelimde diyorsanız o ayrı.

    Oysa çok basit bir soru sormuştum.Hoşlanmadığınız fikirleri “insanları afaroz ediyorsunuz,dışlıyorsunuz”diye kestirip atacaksınız ama daha vahimlerine ses çıkarmayacaksınız.Bu mudur demokratlık?Dediğim budur ve söylediklerimin arkasındayım.Poltik doğruculuk bilmemne diye savuşturacağınıza bu konuda tek kelime etmemişsiniz.İnsan haklarına bu kadar duyarlıysanız ayrım yapmayacaksınız.Bu kadar basit.

    Ayrıca Serdar Turgut’un fikirleriyle ilgilenmiyorum.Sizden alayım mümkünse,itirazınızı dillendirecek kadar birikimli bir insansınız.
    Kısacası eleştirdiğiniz zaman,eleştireleceğnizi de hesaba katacaksınıZ,eleştiriye açık olacaksınız.Burası bir fikir platformu,hazmetmediğiniz her eleştiriyi faşistlikle suçlayacağınıza faşizmin borazanlığını yapanlardan başlamanızı öneririm.

  21. Yazan:sq Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Sayın Aziz Yılmaz,

    Aslında bu cevabı yazmayacaktım, bir noktadan sonra kısır bir döngüye dönüşen tartışmalardan başka ne yapıyoruz ki?
    Ama sonra, yorum yazmazsam haksızlık olacağını düşündüm.
    Bir düşünelim bakalım, Canan Arıtman, Kayserili cumhurbaşkanımızı “ermenilikle”suçladğında ve cumhurbaşkanımızın da öz be öz Türk olduğunu açıkladığınde nerediydim acaba, kimbilir belki de o sırada desteklenirmiş gibi Ermeni evleri üzerine proje hazırlıyordum, yoksa Kayserili ve AKP’li akrabalarımın küfür niyetine birillerine “ermeni dölü”demelerine mi bozuluyordum acaba?

    işte kızdığım nokta bu, ne biliyorsunuz da ne için yargılıyorsunuz,
    evrensel değerler mi? o kadar çok gündelik politik mevzulara takılmışsınız ki, siz kendinizi ne kadar erdemli görürseniz görün, kimbilir belki de genel çercevede insani ve etik olanı kaçırıyorsunuz.

  22. Yazan:MY Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    @Denis,

    Alevilik’in NE?’liği konusunda lüzmsuz polemiklere kapi açMAmak için bir yorumunuzu engelledim. Sayet bu konuda sahip oldugunuz saglam bir bilgi varsa 6-7 sayfalik bir makale olarak yollayin, sitede seviyeli bir tartisma baslatalim.

    Size kabul etmek zor gelebilir ama Hz Ali Efendimiz’i sevmek onun ahlâkiyla, zühdüyle, sıdkı ile ve ELBETTE ilmiyle şereflenmeyi icab eder. Daha dogrusu pusulayi o yöne çevirmektir Alevilik. Ledün ilminden, Mevlânâ Hazretlerinden, Muhyiddin Ibn Arabî’den ve insanligin görüp görecegi en büyük zâtlardan haberdar olmadan Alevî olunmaz. AKP’ye gicik kapmakla, Osmanli’ya uyuz olmakla veya namazi, oruçu zor, çagdisi, gericilik vb sanmakla da Alevî olunmaz.

    Bu büyük zât namaz kilar miydi? Evet. O halde “Alevî namaz kilmaz” diye konusmak cahilliktir. çünkü Hz Ali’yi sevmek onun sevdiklerini sevmektir. Onu örnek almaktir.

    Hakiki Alevilerin binlerce isik yili gerisinde olan ve bu yolu sünnilige alternatif, liberal, solcu, nümeroloji, sümer dini, orta asya felsefesi vb sanan düdük makarnalarina kapilmayacak kadar AKILLI bir insan oldugunuz için yaziorum size bunlari.

    Mevlânâ Hazretleri’nin açikça belirttigi gibi Hz Ali’nin yolu Tevhid yoludur. Daha da açik bir ifadesiyle “Yazdiklarimda Tevhid’den baska bir sey görüyorsan o senin kendi gözlerinin sasiligidir”

    Bütün bunlari idrak edip de “Alevîlik bana zor gelir, yapamam” diyenleri anlarim. ilah mi yok? Atatürk’ün kâbesinde fir dönenlerin arasina katilin, elvis presley var, madonna var. ilah çok. Ama Hz Ali’yi uyduruk kaydirik siyasî projelere alet edilmesine karsi çikarim. Hakkim olmadan önce ödevim bu benim.

  23. Yazan:Amir Töre Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Ötekileştirmeye karşı olduğunu söyleyip de, bazı kişilere “insan değiller” iması yaparak ötekileştirmenin en alasını yapanların, üç defa düşünüp, içine düştükleri çelişkiyi tartmalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca herkese üslup tavsiyesi verip de kendileri en ağır üslubu kullananların samimiyetinden de şüphe ederim.

  24. Yazan:MY Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Amir Töre,

    vicdanini dinlemeyen insanliktan çikar, bilerek hayvanligi tercih ettigi için de hayvandan bile daha asagi olur. Kur’an’in ölçüsüdür bu zira insan her iki yolu seçmekte özgürdür.

    Öteki yol aklin yoludur.

    yazdiklarimi burun deliklerinizle okumayin, ALLAH size göz vermis, sebepsiz degil.

    iyi günler!

  25. Yazan:Amir Töre Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Sayın MY,

    Gördüğüm kadarıyla yazdıklarınız “el sürçmesi” değil.
    Kendi subjektif değerlendirmenize göre, bazı kişilere “insan değil” diyebiliyor, üstelik de bunun doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorsunuz.
    Bu anlayışla yönettiğiniz siteye daha fazla yazmayı düşünmüyorum.
    “Bi daha da Davos’ a gelmem” 🙂
    Siteyi izleyen herkese selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
    Esenlikler dileğiyle.

  26. Yazan:Atılım Ateş Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Amir Bey, Mehmet Bey, Aziz Bey ve sq:

    Bir fikir tartışmasında Türkiye’de gelinebilecek son noktaya geldik dayandık. Bu noktadan sonra aklıselim susar, egolar konuşur. Artık birbirinin bakış açısına yaklaşmaya çalışma biter, kendi pozisyonunu savunma çabası öne çıkar. Hakikati aramanın önemi kalmaz…

    Şu noktadan sonra karşılıklı sataşmalardan öte gidilemeyeceği kanaatindeyim. Birbirimizin akıl gücünü ya da yaşını başını falan sorgulamaya başlayacağız. Kafamıza göre birbirimize niyet yakıştırıp “Siz zaten böylesiniz” cilik oynayacağız, birbirimiz “birşey”ci ilan etmeye başlayacağız. Bu doğrultuda yazışmaya devam edersek olacak şey bu.

    Bu nedenle birbirimizi yemeye başlamadan bu tartışmaya ara verip bu konuda bir süre sessiz kalmayı öneriyorum. Bu doğrultuda, ben bugün bu konuda (insanlıktan afaroz-liberal faşizm) yazılan hiçbir şeye cevap yazmayacağım. Tekrar bu tartışmaya dönmek isterseniz yeni yorumlarınızı yarın beklerim. Yarına biraz daha düşünüp sakinleşecek fırsatımız olur diye umuyorum.

    Selamlar,

    Atılım Ateş

  27. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Sayın SQ,

    Biraz gerçekçi bakalım,kabul etmek gerekir ki sitede uzun zamandır yazanlar birbirlerinin dünya görüşleri hakkında az çok fikir sahibi olabiliyor.Bakın, ideolojilerden değil; adalet,eşitlik,özgürlük gibi değerler noktasında temellenen algılardan sözediyorum.Ki bu anlamda ideolojilerin şekillenmesi de gayet doğal bir şey.

    Dolayısıyla adalet,özgürlük ve eşitlik herkese lazımdır.Bunlar savunulurken tek taraflı olmamalı diyorum.Taraf hissiyatına takılıp kalan tek yanlı demokratlığı,hümanizmi ya da islamiliği çok da anlamlı bulmuyorum açıkçası.

    Özetle çıkış noktam buydu.Sanırım fazladan beklenti içine girmemden kaynaklı kişisel bir kusur,kabul ediyorum.Buna ne kadar hakkım var ondan da emin değilim.

    Ancak buna karşın her eleştiriyi kişisel sınırların ihlali gibi algılamak da ne kadar doğru,bu da tartışılır.Zira bu alınganlık üzerinden bakıldığında,sonuçta tartışmaya müdahil olduğunuzda siz de onaylamadığınız bir anlayışı eleştirmiş oluyorsunuz.Dolayısıyla onaylamadığınız/katılmadığınızın her fikir ve anlayışın da birer sahibi vardır öyle ya da böyle.Peki eleştiri size yapıldığında neden kendinizi dokunulmaz hissediyorsunuz?Sormak lazım her bir eleştiriyi baştan kişisel polemik olarak algılamanın mantığı ne olabilir?

    Bu bağlamda sizin de Atılım beyin de yanıtları kaçamaklıdır.Kusura bakmayın benim yaptığım şey beğenmesseniz de düşünce hakkını kullanmaktır,tıpkı sizlerin yaptığı gibi.Yani ne kimseyi hesaba çekmektir,ne de demagoji başlatma arzusuyladır.

    Dolayısıyla bu sitede yayımlanan makaleler ve bunların etrafında şekillenen yorumlardan yola çıkarak bir gözlemimi aktarmak istedim.Doğru bulursunuz,yanlış bulursunuz bu ayrı bir şey.Neticede görüşlerimin katılmadığınız kısmına açıklık getirip eleştirmeniz daha isabetli olurdu.

    Şimdi,ister polemik olarak anlayın ister haddi aşan bir tutum.Özgürlük ve adalet anlayışınızda(buna Atılım bey de dahildir)sorun olduğunu düşünüyorum.Önceki yorumumda yeterince değindim,tekrarlanması çok da doğru değil.Özetlemekle yetineceğim;ayrımcılık,dışlama,ötekileştirme…konu CHP’den,Kemalistlerden,ulusalcılardan açıldığında aklınıza geliyorsa bunu bir düşünün derim.Yine öznesi insan olması gerekirken,insan haklarının merkezine Aysun Kayacı,Bekir Coşkun,Kemal Kılıçdaroğlu gibi isimlerin alınması fevkalede düşündürücüdür.Neden sadece belirli “alanlar” ve belirli isimler insan hakları noktasında sizi bunca harekete geçirebiliyor da diğerleri pek ilgilendirmiyor?Bu bir tesadüf mü?Sanmıyorum.Zira bu ülkede ayrımcılığın daniskası yaşanıyor ve evet siteye de taşınıyor bu.Taşınıyor taşınmasına da nedense aynı şevk ve heyecanı göremiyorum.

    Son bir şey daha.Direkt şahsınıza bir suçlama değil.Bakın bu ülkede 12 yaşındaki çocuğun bedeni fşist devlet güçlerince kurşunlardan kalbura çevrildi.Kolları kırılıyor,dipçiklerle kafaları parçalanıyor çocukların(yaşlarından büyük cezalar almalarını geçiyorum).İşte bu faşist,sadist,insanlık dışı vahşete gıkı çıkmayanların,ergenekon sanığı generallerin “gece yarısı evlerinden alındılar”diye güya insan hakları savunuculuğuna soyunup feveran etmelerini midem kaldırmıyır.Dolayısıyla bu çifte standartlı zihniyetle aynı paralele düşmemek gerekir diyorum,anlatmak istediğim budur.Yoksa ben de Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsında bir ötekileştirme başlatılması tarftarı değilim.Politik duruşunu zerre kadar benimsemem ama sonuçta onun da hakları vardır tüm insanlar gibi.

  28. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    @ Ali Duman,

    kürt kimliğinden utanan ya da bunu öne çıkarmaktan sakınan birinin başbakan olmasında hiç bir mahsurun olmadığını çok iyi biliyor, kürt kimliğini öne çıkaran birinin başbakan olamayacağını da çok iyi biliyor.

    Iste bunu anlayamiyorum. Tayyip Erdogan Turk oldugunu soyleyerek mi basbakan oldu? Turgut Ozal’in da Kurt kokenli oldugu soylenmesine ragmen, Turk-Kurt herkes oy verdi. Tayyip Erdogan’in kokunun ne oldugunu, lazlik olup olmadigini, Emine Erdogan’in Kurt veya Turk olusu neden hic mesele olmuyor? Millet neden bunlarla ugrasmiyor da birilerini Kurt oldugunu gogsunu gere gere, dunyaya haykirircasina soylemesi bekleniyor? Utanmayip da buyuk bir gururla, “bakin Kurdum, basbakanim, hepinizin tepesindeyiz artik, zafer Kurtlerin” demesi mi bekleniyor? Bence artik, mumkun oldugunca “Turk” ve “Kurt” kelimelerinin kullanilmamasi, ideolojilerin tartisilmasi gereken zamanlarda, yangina korukle gidercesine surekli “Kurt irkciligi” pompalamanin ve karsiliginda Kurt olmayanlari da tahrik etmenin bir anlami var mi?

  29. Yazan:ali duman Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    sn. tayfun korkut,

    evet unutalım, etnik kimliğimizi unutalım, zira bizim için nasıl olsa hava hoş, birileri kimliklerini hatırladı ya, birileri uzun mücadeleler sonucunda kimliklerini kazandılar ya şimdi unutturmanın zamanı, şimdi kimlik sözünü ettirmemenin zamanı, şimdi unutturmanın zamanı, meşrep bu üzerinde artık durmaya değmeyecek bir meşrep bu, yenilmeye, tepetaklak tarihin çöplüğüne atılmak üzere olan meşrep bu, inkarcı, asimilasyoncu, katliamcı, faili meçhullerin meşrebi bu, isterseniz 12 eylülü de, 12 martı da, 27 mayısı da, kanlı pazarı da, istiklal mahkemelerinin astığı onbinleri de, dersimde asılan seyit rızayı da, kanlı 1 mayısı da, ermeni kıyımını da, karadenize gömülen mustafa suphi ve yoldaşlarını da, sivası da, kahraman maraşı da, çorumu da unutalım gitsin dimi, ne güzel olurdu, ne kadar memnun olurdunuz.

    evet unutalım, unutturalım zira herkese türk denir bu ülkede dimi, gerisinin ne önemi var, unutalım,unutturalım.

    peki adama sormazlar mı bir gün “türkiyede yaşayan herkese türk milleti denir” nerden geldi, kuranı kerimle mi indi diye.

    resmi söylem belli, söz konusu vatansa gerisi teferruattır dimi.

    milliyetçilik, ırkçılık, şovenlik ne kadar tatlı gizlenebiliyor. ırkçılar, şovenistler, ultra milliyetçiler son verin bitmez tükenmez kelime oyunlarına, son verin artık kelimelerin arkasına sığınamalara, demogoji yapmalara.

    elbetteki kürtler anayasal yurtaşlık haklarını alana kadar mücadelerine devam edecekler, elbette ki kürtler anadilde eğitim haklarını alana kadar devam edecekler, üstelik bunlar tamamen insani ve olması gereken haklardır, gayri-insanilik, faşistlik, ırkçılık ise bu hakların verilmesine karşı direnmektir.

    aradan 50 yıl geçti Türkiye İşçi Partisinin aklına ulaşamadınız, Türkiye İşçi Partisi solculuktan, komünistlikten, sosyalistlikten değil, bölücülükten kapatıldı, TİP’i kapatmak için faşist 12 mart darbesi yapıldı, çünkü en tehlikeli oluşum TİP’ti, çünkü TİP kongrelerini doğu illerinde yapmış, doğu mitinglerini düzenlemiş, kürt illerinde DDKO’nun, türk illerinde ise devrimci dinamik DEV-GENÇ’in doğuşuna ön ayak olmuş, kürtlere anayasal vatandaşlık hakkının verilmesini, anadilde eğitim hakkının verilmesini savunmuştu.

    ey TİP’i kapatan faşistler, bu ülkenin 50 yıl kaybetmesine niye sebep oldunuz, bu ülkenin en dinamik kuşaklarını niye kurban ettiniz, bu ülkenin kaynaklarını niye kendi yarattığınız danışıklı teröre, sahte ve şikeli savaşa heba ettiniz?
    tüm bunların hesabını sormak gerekmez mi? bunlar basit şeyler mi? kaç kuşak yok edildi, kaç bin kişi öldü, öldürüldü, kim verecek bunların hesabını kim???

  30. Yazan:denis Tarih: Tem 30, 2010 | Reply

    Size kabul etmek zor gelebilir ama Hz Ali Efendimiz’i sevmek..

    MY bey, siz HZ.ALi’den bense Alevilerden bahsediyorum. japonların çekik gözlü olup olmadıkları gibi birşey bu alevilerin namaz kılıp kılmadıkları. Bu ülkede milyonlarca alevi yaşıyor ve namaz kılmıyorlar. İbadet olarak perşembe geceleri ayin-i cem yaparlar, kadın erkek hep bir arada semah döner, saz çalıp söylerler. sunniler de böyle şeyler yapmazlar.

    “namaz kılmalılar çünkü hz ali de namaz kılardı” gibi bir argümana saygı duyarım ama kimseyle bunu tartışmayı gerekli bulmuyorum. ama “namaz kılmayan alevi olmaz” demek aslında, “madem HZ. Ali’cisiniz, siz de tıpkı biz sunniler gibi ibadet edin ve bizim itikadımıza bağlanın” demek. aslında kısa yoldan “şu aleviliğinizi bırakın da bizim gibi sunni olun” demek..

    alevi meselesini “alevileri sunni yaparak” çözecekseniz. kürtleri türk, gayri müslimleri müslüman, dindarları da laik yaparak çözmeye çalışan kemalistlerden ne farkınız var?

    aleviler kendilerine yüzyıllardır “alevi” diyorlar ve kendilerine özgü ibadet ve ritüelleriyle bu inancı yaşatıyorlar. “sen aslında kendini alevi sanıyorsun oysa sunnisin” yaklaşımıyla empati kurulamaz.

  31. Yazan:MY Tarih: Tem 31, 2010 | Reply

    Sevgili Denis,

    bu baslik altinda ve genel olarak Alevîlik konusundaki yazilarda gündeme gelen bir sey var, devlet eliyle Alevîlerin magdur edilmesi. En basitinden zorunlu din dersi. Bu elbette bir dayatmadir. Devletin imkânarini yani bizim vergilerimizi kullanarak bir inanç grubuna baski yapilmasi vicdana aykiri.

    Ne yazik ki AKP içinden de bir grup mevcut durumdan, alisilmis kliselerden istifade etmeye kalktilar. “Alevîyim” diyenleri herkes ile ayni semsiye altinda toplamaya kalktilar. Bu da haksizlik. Siyaseten.

    Buraya kadar hemfikir oldugumuz yerlerin altini çizdim. Ama ikinci bir düsünme ekseni daha var:

    HZ ALi ACABA ALEVÎ MiYDi?

    Alevîlik nedir? Siyasî veya demokratik açidan degil, Hakikat açisindan, kimdir, neye inanmis ve kendisini takip edenlerin neye inanmasini istemistir? Kâinat’in yaraticisiyla nasil bir iliski içinde olmustur? Peygamberleri tasdik etmis midir yoksa baska bir din/inanç kurmus mudur?

    Sahsen 3 çesit Alevî ile tanistim bu hayatta:

    1) Hz Ali Efendimiz’in “ilim sehrinin kapisi” olduguna inananlar (ki bu baglamda ben de Alevîyim)
    2) Peygamberlik atfedenler,
    3) Tanrilik atfedenler.

    Ben bir Alevî olarak diyorum ki Hz Mevlâna’nin Mesnevî adli saheserini okusun “Ben Alevîyim” diyenler. Hz Muhammed ve Hz Ali kimmis ögrensinler. Haa, eger diyorlarsa ki “biz Hz Ali’yi Mevlânâ Hazretlerinden daha iyi taniriz” o zaman onlari hiç mesgul etmeyelim, Mesnevî 2.0 yazsinlar, bizi de aydinlatsinlar 🙂

    Özetle herkes çikip böyle büyük bir zâti kafasina göre yorumlayip yeni dinler üretmeye kalkarsa … Evet, laik devlet karisamaz. Ama GASP EDiLEN ZÂT benim inancimin temel taslarindan birini temsil ediyorsa buna kelimelerle karsi durmak benim ödevim ve hakkimdir.

    Evet, Alevîlere soruyorum, Hz Ali efendimiz Alevî miydi?

    Sarabin ve rakinin içine ekmek dogramis midir? Nümeroloji, kabal, falcilik ve daha bir sürü seyi yapmis ve övmüs müdür? “Alevilik Nedir?” adli kitaplarin bu inanci eski misira, bazen sümerlere bazen orta asyaya uzatmasina nasil bakar?

    bence sünnî olmadan Alevî olunmaz, Alevî olmadan da sünnî olunmaz. Zira Hz Muhammed’in (SAV) Hz Ali efendimize olan muhabbeti, sevgisi, onun hakkindaki övgüleri öyle bir mertebededir ki… Alevîlik’i anlamadan, dinlemeden reddeden sünnîler de takkelerini önlerine koyup derin derin düsünmelidirler 🙂

  32. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Tem 31, 2010 | Reply

    @ Ali Duman,

    Acaba her sabah cocuklarimiza zorla “Turk’um dogruyum, caliskanim diye zorla, koroyla bagirttirilmasindan, coskuyla bagirmayanlarin avcuna cetvelle vurulmasindan mutlu ve memnun oldugumu falan mi saniyorsunuz? Yani, bugune kadar yazdiklarimda bir tane Turklukle, Turk olmakla ovunmekle ilgili birsey gordunuz mu? Turk olmanin bana hicbir ustunluk getirmedigi gibi hicbir asagilik da getirmeyecegine inaniyorum. Ne Turklerin asil bir kan tasidigina, ne de barbar olduguna inaniyorum. Her milletten dogru ve yanlis insanlar var. 1789’da baslayan irkcilik, Osmanli’da oncelikle Turkler haricindeki milletlerde yayildi. Sirp, Yunan, Bulgar milliyetciligi vs. Bu Osmanli’yi bolmek isteyen buyuk devletlerin kullandigi milliyetcilik ve boluculuk hastaligi en son da Turklere ve Kurtlere sirayet etti. Bu boluculukte sadece Kurtlerin sucu oldugunu iddia etmedim hic. Ancak, suc yalnizca Turklerde de degil. Bunu vurgulamaya calisiyorum hep. “Anayasal yurttaslik” denen kavramin icini biraz daha doldurmak, ne oldugunu kamuoyuna aciklamak gerekmiyor mu artik? Butun dunyada sinirlar acilirken, ulus devletler o eski patriyotizmlerini kaybederken, o Sirbistan, Yunanistan gibi dogu Avrupa ulklerinin 200 yil once izledigi yolu izlemek Kurtlere ne kazandirir? “Sana ne, ne kazandirirsa kazandirir? Kurtlerin kaderini belirlemek sana mi dustu?” diyebilirsiniz. Ancak, bu takdirde de ben su soruyu sormak zorunda kaliyorum. Eger, bir ulke icinde kendi kaderini kendi belirleyen bir kesim olmak; icislerine karistirmayan, ancak T.C.’nin ic ve dis politikalarinda da aktif rol almak istendiginde, bu bir “hak” arayisi midir, yoksa ayricalik arayisi midir, genisletilmis bir iktidar ve guc arayisi midir? Adalet midir bu?

    evet unutalım, etnik kimliğimizi unutalım, zira bizim için nasıl olsa hava hoş, birileri kimliklerini hatırladı ya, birileri uzun mücadeleler sonucunda kimliklerini kazandılar ya şimdi unutturmanın zamanı, şimdi kimlik sözünü ettirmemenin zamanı, şimdi unutturmanın zamanı

    Acaba bugun Turklerin yasadigi kimlik asil kimlikleri mi, gercek kulturleri mi? Topyekun bir donusum yasanmadi mi bu ulkede? Neden 200 yil oncesine ait bir belgeyi, gazeteyi okudugumda anlayamiyorum ben? Mesele acaba sadece “Turklerin Kurtleri asimile etmesi” diye aciklanabilecek basit bir mesele mi, yoksa Ortadogulularin islamla baglarinin sistematik bir sekilde koparilmaya calismasinin bir asamasi mi? Bu buyuk resmi gormemekte israr ettikce, “Kurtlerin sorunlari cozulsun de gerisi tufan” dedikce, hicbir sorunun cozumunde bir arpa boyu kadar yol alinamaz. Bugun, en az Kurtler kadar Turkler de ciddi bir toplum muhendisligi calismasinin deney fareleri olmustur. Bircok Kirsehir’li, Yozgat’li vs. Anadolu’lu, siveleri, aksanlari, kulturleri yuzunden alay konusu olmustur.

    Tabi Kurtculuk soyleminin PKK saldirilari sonrasi artmasi da kafalardaki supheleri artirmis ve Kurtlerin problemlerinin cozumunu zorlastirmistir.

    Ayni yorumu Turk milliyetcilerinin yogun oldugu bir sitede yaziyorum, PKK’ci olmakla yaftalaniyorum; burada yaziyorum, Turk irkcisi olmakla… Ikisi olmadigimi da cok iyi biliyorum. Acaba, ifademde bir hata mi var diyorum ama boyle bir sey de yok. Bugun, gormekteyiz ki, Kurt irkciligi da Turk irkciligi kadar tehlikeli bir boyuta ulasmis. Ulusal basin tarafindan yapilamamasi, el altindan yogun bir sekilde yapilmadigi anlamina da gelmiyor. PKK’nin saldirilari sonucu kendinde cesaret ve guc bularak Kurtcu soylemi artiriyorsa birileri, “gerillalari” gorunce bir anda icinde acayip patriyotik duygular kabaranlar varsa (video alti yorumlardan gormek mumkun), demek ki, bu birileri artik Turk F-16’larina bakip da aglayan Turk irkcilariyla ayni cizgiye dogru hizla geliyorlar.

    Ne Turk irkcisina, ne de Kurt irkcisina laf anlatmanin bir yolu yok. Irkcinin bir tane dogrusu vardir. O “dogru”yu soylersen dost, baska sey soylersen dusmanisindir.

  33. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 31, 2010 | Reply

    1789′da baslayan irkcilik, Osmanli’da oncelikle Turkler haricindeki milletlerde yayildi.

    Tayfun bey,tartıştığınız kişilerce zaman zaman Kürt karşıtı konumuna düşmenizin en büyük nedeni sanırım yıkarıdaki cümlede somutlaşan algı biçimidir.

    Farklı etnik toplulukların kimlikleriyle varolma hakkıyla ırkçılığı birbirine karıştırıyorsunuz.

    Alıntıladığım cümlenizde bu yanılgı çok berrak okunabiliyor.Zira “Türkler haricindeki milletler”dedikleriniz sonuçta farklı milletlerdir.Dolayısıyla bu “hariç”unsurların kendi kaderlerinin başka unsurlarca tayin edilmesine rıza göstermeMelerine ırkçılık demek çok naif bir düşüncedir.Peki andığınız etnik unsurlar(Sırplar,Rumlar,Kürtler vd.)Müslüman Türk tebasına kendi değerlerini mi dayattılar,Türk olarak tanımladıklarınızı asimile mi ettiler ki ilk bu hastalığa yakalanlar onlar olsun.

    Ancak bu hatırlatmaya karşın,sözünü ettiğiniz dönemde Osmanlı yönetimi de ırkçı değildir.Son döneme kadar diğer etnik unsurlara karşı sistemli bir asimilasyon,baskı vs geliştirmiş değildir.

    Dolayısıyla sözü edilen milletlerin,dünyada ulus-devlet modelinin icadıyla hareketlenmeye başladıkları doğrudur.Ayrıca dünyayı etkisi altına alan bu milliyetçi dalganın insanlık adına”artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı”bir baş aşağı gidişin miladı olduğu yönündeki kaygılarınızı da anlayabiliyorum.Zira aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine karşın hâlâ sönmüş değildir bu ateş;ne ülkemizde,ne Balkanlar’da,ne Ortadoğu ne de Kafkaslarda!Sonuç olarak günümüze sirayet eden bir sonun başlangıcı diyebiliriz buna ama budan “biz değil,onlar ırkçı”anlamı da çıkmamalı.Bu bir süreçtir,insanlık adına talihsiz bir süreç.İlk taşı kim attı,taş nasıl atıldı,neden atıldı?Bunlar elbette incelemeye değer.Ne var ki bu yapılırken suçluları sürekli başka yerde arayarak alakasız kavramlar üreterek olmamalıdır.Küçük devletler halinde Osmanlıdan kopuşları insanlık adına sağlıklı bir yöntem olmadığı görüşünüze saygı duyarım.Lakin bu ayrılma isteği ırkçılık olarak tanımlanamaz.Irkçılık çok daha farklı bir alan konusu çünkü.
    Şunu eklemek istiyorum.Bu ateşi söndürmek yine de bizim elimizde.Eğer birbirimizi karşılıklı ırkçılıkla suçlamak yerine demokrasinin yerleşmesini hedefler ve bunu kurumlaştırırsak pek çok sorun kökünden çözülecektir.Bundan hareketle çok önemli bir karar eşiğindeyiz.PKK,Kürt halkını temsil etmekten uzak olduğu halde 25 yıldır silahla bir çözüme ulaşamadı.Devlet de aynı şekilde şiddette ısrar ederek bir sonuca ulaşamadı.Eh demekki artık şiddetin dışında formüller aranmalı.Bu iradeyi ortaya koyacak cesareti gösterebilirsek(tüm toplum olarak)çözüm gelecektir.Ne varki hlihazırda Anayasal vatandaşlık tanımı ve ana dilde eğitim gibi bölünmeyi gerktirmeyen yasal düzenlemelerden bile öcü gibi korkuyoruz.Bu haklar tanınırsa sanki dünyanın sonu gelecek.Peki buna direneceğiz diye gençlerimizi heba etmemiz bir Yugoslavya’dan daha iyi bir noktaya mı taşıyacak bizi.Bunun üzerinde biraz düşünmek gerekmez mi?

  34. Yazan:ali duman Tarih: Tem 31, 2010 | Reply

    Sn. Tayfun Korkut,

    türk ırkçılığına/milliyetçiliğine de, kürt ırkçılığına/miliyetçiliğine de karşıyım, her türlü ırkçılığa karşıyım, ancak ne varki kürtlerin hatta diğer tüm etnisitenin anayasal vatandaşlık, ana dilde eğitim ve diğer kültürel haklarının verilmesini savunuyorum.

    zira bu haklar verilmiş olsaydı, bugün ne pkk, ne bdp ne de mhp gibi ırçkı, faşist, milliyetçi oluşumlar var olmazdı.

    bu hakları vermek bu denli zor mu?

    bu hakları vermeyerek, danışıklı, şikeli bir savaşı sürdürerek iktidarı elinde tutan oligarşik gizli bir iktiar var karşımızda, tüm halkların haklarının tesliminden yanayım, her türlü ırkçı, şoven, milliyetçiliğe karşıyım, milliyetçilikleri bitirmediğimiz sürece ne yurtta ne cihanda barış ve huzur olmayacaktır.

    milliyetçilik, ırkçılık bir hastalık ise, en temel hakları teslim etmemekte en az onun kadar hastalıklı bir durumdur.

    hakkı ehline teslem etmeyenler koca bir ülke ile alay etmekte, yıllardır bitmez bilmeyen kanlı bir oyun oynamaktadırlar, bu insanlık düşmanı hainlere karşı ortak mücadele etmek bir insanlık görevidir, bu mücadele sol’un da,sağ’ı da aşan bir mücadeledir, siyaset üstü mücadeledir, aklı selim tüm demokratlar, özgürlükçüler, barış yanlıları bu mücadeleyi vermek zorundadırlar.

  35. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Tem 31, 2010 | Reply

    @ Aziz Yilmaz ve Ali Duman,

    Aslinda, genel olarak farkli goruslerde degiliz. Farkli olarak, Bulgaristan, Sirbistan, Yunanistan gibi ulkelerin Osmanli’dan ayrilmak istemelerinin altinda ve Yugoslavya’da yasanan savaslarda irkciliktan ziyade dini nedenlerin oldugunu savunuyorum aslinda. Ancak, bu “ayrilma” fikri 1789’da yayildi. Ve bu bolunmeyi de milliyetcilik akimlari tetikledi. Simdi bu bolunmus kucuk ulkeler “hristyan” AB’ne girmekte bir sakinca gormuyorlar. Ancak, Turkiye’nin AB’ne girmesine karsi cikiyorlar. Ermenilerle ve diger gayr-i muslim milletlerle yasanan tatsiz olaylarin da temelinde de din savaslari var. Ornegin bir musluman Turk ile Ermeni, Rum vb. gayr-i muslim bir milletten birinin evliliginde yasanan dini anlasmazliklar, “cocugumuz sunnet olsun mu, olmasin mi?”, “basortusu takacaksin/takmayacagim”, “bizim geleneklerimize gore yetisecek cocugumuz/hayir bizimkine gore”, “musluman erkek gayr-i muslim kadinla evlenebilir ancak musluman kadin gayr-i muslim erkekle evlenemez” tarzi catismalar ve bazi onyargilar, zamanla musluman ve gayr-i muslim toplumlari birbirlerinden ayirmistir.

    Ancak, Kurtlerle ve Araplarla tarihte yasanmis tatsiz olaylar, dinle aciklanamayacak olaylar. Turklerle Kurtlerin bir arada yasayamacagini gosteren derin bir kulturel farklilik soz konusu degil. Kurtlerin temel haklarinin verilmemesini de savunmuyorum zaten. Cozulmesi kolay, ancak ciddi bir devrim gerektiren problemler bunlar. Cunku, bu statukodan beslenen epeyce bir insan var malesef. Ancak, mesele bu beslenenlerin kim oldugundan ziyade, bu zihniyetin basi. Iceride midir, disarida midir, yerli midir, yabanci midir, hala belli degil. Ataturk diyoruz, Inonu diyoruz, bir sonuca varamiyoruz. Sanirim bu sahsi en iyi aynada goruyoruz. Hepimiz dikkatle baktigimizda gorebiliriz sanirim.
    Nefret, intikam, para hirsi, kariyer hirsi, bir an once statu ve sayginlik kazanma hirsi, kisa yoldan koseyi donup zengin olup rahatlama hirsini icimizde duydugumuz anda aynaya baktigimizda “Ergenekon’un basi”nin kim oldugunu gorecegiz. Sanirim, oncelikle kendi nefislerimizle mucadele etmemiz gerekiyor. Yapici elestirileriniz icin tesekkurler…

  36. Yazan:sq Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Sayın Aziz Yılmaz,

    Atılım bey’in yazdığına katılıyorum. Bu saatten sonra aklıselim değil egolar konuşur hatta çatışır. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal ortam bence şizofreni, paranoya ve bir sürü garip ruh halini de barındıran cinnete dönmek üzere ve bu sonu gelmeyen tartışmalardan gerçekten sıkıldım çünkü sadece vakit israfı.

    Ece Temelkuran’ın yazısında da belirttiği gibi, insani ilişkileri bile yokeden bir durum bu. Herkes belli kamplara çekilmiş durumda ve sadece kendi dilini konuşan “demokrat” sayılsın istemek gibi hastalıklı bir ruh hali içindeyiz, bunda hepimiz suçluyuz.

    “özgürlük ve adalet algınızda sorun olduğunu düşünüyorum” yazmışsınız, varın siz haklı olun, sizin ve “sizin gibi düşünenlerin”, özgürlük ve adalet algısı en iyisi, doğrusu olsun, gerçekten bunu tartışabilecek bir motivasyonum yok.

    Herkes, doğruluğuna kesinlikle inandığı fikirleri, adeta kahramanca bir iş yaptığını düşünerek fanatizmle beraber savunmakla kalmıyor. bir de karşısındakine dikte etmeye çalışıyor, yetmiyor, kendi gibi düşünmeyene darbeci, vatan haini, yobaz ilan ediyor. Daha da yetmiyor, o kadar kahramanlaşıyor ki dinden, -daha da abartıp insanlıktan- afaroz ediyor.

    Hep dışarıda kanlı oyunlar oynayan, gizli iktidarlar, büyük bir düşman var, mitos adeta, hep bizden dışarıda bir yerde, hepimiz kahramanız ya güya, hepimiz doğruyuz ya sonuna kadar, “ordaki” bizden olmayan, düşmana karşı savaşıyoruz, Biraz aklıselim olsak, en büyük canavar içimizde, daha fikir tartışmalarında insani ilişkileri kopartıp atıyoruz, Demokrasi, büyük fikirler ortaya atmadan önce iki kişi arasında başlıyor. Faşizm, iki kişi arasında başlıyor. Biz bunu hazmetdik mi ki demokrasi havariliğine savunuyoruz? Sahi biz ne yapıyoruz gerçekten?!!Yanlış anlamayın, bu aslında bir özeleştiri yazısı. 12 yaşında çocuğun devlet şiddeti gördüğü bir dünyada, önce herkes “birey” olarak kendini temizlese, makrodan mikroya geçilse, kahvehane masası kahramanları olmaktan daha hayırlı bir iş yapmış oluruz. Kağıt üzerinde herkes, tabi ben de tam böyle düşünüyorum diyecektir ne ilginç ama uygulamada çuvallıyoruz işte kabul edelim.

  37. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Atılım bey’in yazdığına katılıyorum. Bu saatten sonra aklıselim değil egolar konuşur hatta çatışır. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal ortam bence şizofreni, paranoya ve bir sürü garip ruh halini de barındıran cinnete dönmek üzere ve bu sonu gelmeyen tartışmalardan gerçekten sıkıldım çünkü sadece vakit israfı.

    Atılım beyin yazdıklarlarına ben de bir yerde katılıyorum.Egoların düşüncenin önüne geçtiği bir iklim yoktur diyemeyiz.Ancak her olur olmaz yerde de bu argümana sarılarak konunun saptırılmasını da doğru bulmuyorum.Sorarım size neyi dikte ettirmişim de bu kadar kişisel alıyorsunuz.Anlamıyorum,düşünceler sizi neden bu denli rahatsız ediyor.Haa,vakit israfıysa israf etmeyin efendim.Sizi zorlayan mı var?Ayrıca Kemalizme eleştiri geldiğinde hiç de mesainize acımayarak kutsalınıza saldırılmış gibi bayağı vakit ayırabiliyorsunuz da,birileri taraflı tutumunuzu hatırlatınca mı sıkılma moduna geçiyorsunuz.

    Cevap verme zorunluluğunuz yok bakın.Zaten benim de son yorumum olacak.Ancak şunu bilin ki,özgürlükçü geçinerek saplandığınız islamofobik tavrınız gına getirdi.Bir kez olsun bozuk saat misali gerçekleri konuşmaya da diliniz varsın.Ben üç yıldır bu siteyi takip ediyorum ve bir gün olsun bu mucizeye nail olamadım.Ne zaman baksam faşistleri değil faşizme karşı haykıran insanların sözlerini boğazlarına tıkamakla meşgulsünüz.

    Ancak yine de size hak veriyorum.Bana ne ya?Kafanızı kuma gömerek ideolojilerinizin esiri olmuşsanız beni niye ilgilendirsin,bana niye dert olsun…Devam edin bu tavrınıza,içinize siniyorsa sorun yok.İdeolojik takıntılarınızla yaşamaya devam edin.İyi günler.

  38. Yazan:sevim Tarih: Ağu 4, 2010 | Reply

    ne yalan söyleyeyim kılıçdaroğlu’nu gördüğümde aklıma politikacıdan çok palyaço geliyor.hani hababam sınıfı filminde muzip öğrenciler öğretmenlerini gaza getirirler ya,gandi kemalimiz de medyanın şişirmesiyle işte çabucak gaza gelebilen filmdeki o öğretmen tiplemelerini hatırlatıyor.gandi’ye benzettiler(artık neresi benziyorsa)”öyle miymişim”gibilerinden havaya girdi.şener şen’di hatırlıyorsam “hocam sen güçlü bir karateciymişsin”diye kendisini tiye almışlardı da garibim üst üste sıralanmış tuğlaları bir vuruşta kırmaya kalkışmıştı.tabi tuğlalar değil,kırılan eli olmuştu.
    yani adama bakıyorsunuz bir gün traktöre binerek poz veriyor,bir diğer gün ecevit şapkası giyerek.sanki sirkte mübarek,rolü gereği hadi bir şövalye zırhıyla kameralara poz ver deseler onu da yapacak.velhasıl kelam etyem mahcupyan’ın da dediği gibi ip cambazlığı yapmaya çalışıyor ama bunu da yüzüne gözüne bulaştırıyor.o ipten hızla düşeceği günler yakındır,çünkü halk artık bu şaklabanlıkları,bu hokuspokusları yemiyor.bu yalan dolanla bir yere kadar.öncülü bay baykal’da bir müddet vazieti böyle idare etmişti.bütün numara ve hokkabazlıkların işe yaramadığı ortaya çıkınca malum hazretlerin ipi bir kasetle çekilivermişti.korkarım gandi kemalin sonu daha da hazin olacak.son kullanım tarihi baykalınkinden bile kısa çünkü.bekleyip göreceğiz hep birlikte.
    kısacası iflas eden chp’ye “yeni kan”gerekiyordu.kılıçdaroğlu’yu cilalayarak vitrine koydular ama nafile,hezimet bu kez daha büyük olacak.zira bu denli yalan,dolan ve entrikayla hiçbir lider ve parti ayakta kalmayı başaramaıştır.sosyal demokrat ecevit ve sosyal demokrat partisinin sonu hafızalardadır.%1’lere kadar düşmüştü oy oranı yanlış hatırlamıyorsam.peki bu danışman ordusu bu kadarını da mı göremiyor?görmesine görüyorlar da,bitkisel hayatı serumla bir gün bile uzatmayı kar sayıyorlar hala.”çıkmadık candan umut kesilmez” hesabı.ama hesap tutmuyor ve tutmayacak.gandi kemal hayranlarına önemle duyurulur.

  39. Yazan:Tayfun Tarih: Ağu 4, 2010 | Reply

    90 model siyasetçi. Demirel’i hatırlatıyor bana. ”Kayısı sorununu çözcez” Nasıl çözeceksin, ne yapacaksın? Bi anlat! Bu kadar aptal yerine konur mu bu millet? Demek ki, ”buzdolabına oy veren aptal halk” inancı hala devam ediyor CHP’de. Bunu açıkça söylemiyorlar da halkı aptal yerine koyarak dolaylı yoldan gösteriyorlar. Yavaş yavaş Cem Uzan çizgisine doğru da kayıyor. Hayal taciri!

  40. Yazan:cade Tarih: Ağu 18, 2010 | Reply

    Allaha secde etmiyeni Allah kullara secde ettirirmiş
    Allah da dandi kemali CHP genel sekreteri ÖNDER SAVA SECDE ettirir ne acıdır ki……

  41. Yazan:Helin Tarih: Ağu 25, 2010 | Reply

    Not: Aleviligi bilmeden bizi kinamaya kalkan degerli yorumcular bilmelidir ki Alevîler de namaz kilar. Kiliçdaroglu’nun secde özürlü olma sebebi kendisine baska bir rab bulmus olmasindandir. Hz Ali Efendimiz’in hayatini, sözlerini, fikriyatini, maneviyatini zerre kadar arastirmis olan yorumcular ne demek istedigimi çok iyi anlayacaklardir.

    “Ben ilim sehriyim, Ali onun kapisidir” hadisinin mânâsini veya Alevî Dede’lerin biyik birakma sebebini arastiranlar da sasiracaklardir. Ne de olsa ögrenmek sasirmaktir.

    Kılıcdarogulu hakkında yorum yapmadan önce bu yorumun sahibine bir kac cevabım olacak...Söyle ki;
    Ben bir ALeviyim.
    Bir Aleviden daha cok ALeviligi biliyor olamazsınız herhalde.
    Biz Alevilerde namaz terimi bile yoktur.
    Alevilerde namaz kılıyor demek tıpki yıllarca bir takım sosyal cevrelere sirin gözükmek ve kendini dis baskılara karsi bir nevi korumak icgüdünsen uydurulan koca bir yalandan ibarettir...Kılıcdaroglunun Aleviligi tartıslır elbette ki lakin, secde özürlü olaması baska bir rab bulmus olması manası oldukca komiktir...
    Önce secde etmek ne demektir?
    Secde dua etmektir,tanriya iyi dileklerde bulunmaktır.
    İbadetin sekli var mı?
    İlla tanrıya dua veya ibadet etmek icin egilip kalkmak mı gerekir...?

    Efendi,ALevilik kadim bir yoldur...Evvel ali ahir alidir denilmistir...
    Aleviligi getirip aliye baglamak sacmalıktır...
    Alevilik Aliden öncede vardı...Aliyle birlikte var olmadı...O yüzden bize Hz.Aliden sözler vererek secde özürlü oldgumuzu söylemeniz bizi pekde incitmez...

    Bizim kadim yolumuzun kabesi kıblesi herseyi İNSANDİR.

    Resimle ilgili olarakta sunu söyleyecegim;
    Kılıcdaroglu hemserim olmasına karsin kendisinden ve takındıgı siyasi cizgiden haz etmem...Alevi ve kürd oldugunu acık bir sekilde dillendirmeyen,üstüne üstelik 38 olayları ile ilgili olarak''ben o zaman dogmamaıstım, bilmiyorum gibi'' cocukca bir yaklasım ile bu isten sıgrılmaya calısan bir kisidir...
    Öymenin bir kafi ile medyada patlak veren Dersim 38 olaylarina karsi bir tek aciklaması olmadı simdiye kadar...

    Kendisi özünü inkar eden ve su siralar statükocu chpnin baskani...

  42. Yazan:MY Tarih: Ağu 25, 2010 | Reply

    Helin Hanim Selam,

    Türkiye’ye son geldigimde “Aleviligin Bilinmeyen Tarihi” diye bir kitap gördüm, yazar da sizin gibi Hz Ali Efendimiz ile ilgisi olmayan bir inançtan bahsediyordu. Bu ismin “ALEV” kelimesinden geldigini savunuyordu. Elbette bu türlü Alevî olanlarin namaz kilmasini tartismak abesle istigal olur.

    Kiliçdaroglu da sizinle ayni sehirden ise sizin gibi (belki de alevci?) Alevîlerden olabilir.

    Takdir edersiniz ki (yorumumda savundugum gibi) en az 3 din (mezhep degil, din) var karsimizda, hepsi de kendisine “Alevî” diyor.

    Bu konuya bir açiklik getirmek de sanirim basta Alevîlerin yapmasi gereken bir is.

    “Biz insani merkez aliriz” demekle de olmuyor, “hümanizm icad oldu, artik size gerek yok” derler adama degil mi? Ruh var midir? Ölümsüz müdür? ölümden sonra bir ceza günü var midir? Yoksa insanlar ölünce RECYCLE edilip böcek yemi ve papatya gübresi mi olacaklar? Bir din bu gibi sorulara cevap vermelidir. Yoksa o “merkezdeki” insanlarin birinin hayatini kurtarmak için bir baska insanin kendi hayatini feda etmesi ne anlam tasir? Meselâ sadaka vermek ne anlam tasir? Bir baba çocuklarini terk edip yeni bir hayat kurmak istese onu durduran ne olur? Merkez’deki insan bunlara kolay kolay cevap ver(E)meyebilir.

    Ayrica (sözüm meclisten disari) Hz Ali-siz Alevîlerden olup da Mevlânâ Hazretlerini, Pir Sultan Abdal’i, Yunus Emre’yi ve “TEVHiD iLLÂ Ki TEVHiD” demis nice büyük zâtlarin isimlerini anmak, siyasallasan, partilesen inançlara “o da bizden, bu da bizden” diye sempati toplamak olmaz degil mi? Yakismaz yani 🙂

  43. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Ağu 26, 2010 | Reply

    “Onur” kavramının kritik ve kaypak bir anlamı var gibi.

    Onurlu olmalı mıyız?

    Örneğin Peygamber onurlu bir insandı diyebilir miyiz.

    Onurlu bir kul olmak olacak bir şey mi?

    Ne demek bu onur, birisi açıklasa.

  44. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 26, 2010 | Reply

    Alevilik Aliden öncede vardı…Aliyle birlikte var olmadı…O yüzden bize Hz.Aliden sözler vererek secde özürlü oldgumuzu söylemeniz bizi pekde incitmez…
    Bizim kadim yolumuzun kabesi kıblesi herseyi İNSANDİR.

    Oh maşallah Ali’yi de çıkar aradan, geriye kaldı Yaradan! O da kalmamış belli ki. Alevilik olmuş hümanist ateizm. Maşallah Pir Sultan Abdal (KS), Hacı Hünkar Bektaş-Veli (KS) sizinle gurur duyuyor.

  45. Yazan:osman Tarih: May 30, 2011 | Reply

    islamın neresinde var ırk ayrımı yapmak. sonra hatırlatırm bir ayeti;”ayet” burada peygambere derki nerden biliyorsun belki ilerde inanacak, neden yüzünü dönüyorsun sen sadece tebliğ edersin. peygambere bu denirken sizemi kamış başkaarıın dininden ırkından. oyle başakalrının dünyalıkları için günah işlip duruyorsuz…

  46. Yazan:DonVito Tarih: Haz 11, 2011 | Reply

    Allaha havale ediyorum karikatürü yapanı da bu zihniyeti de. Allah korkusu hiç mi yok sizde.Kul ile Allah arasına girmek kimin haddine? siz kimsiniz ki?

  1. 1 Trackback(s)

  2. Ağu 17, 2010: Son 30 günde en çok okunan ve yorumlananlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin