RSS Feed for This Post

Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

Mehmet Şarman

Kemal Bey, cumhuriyetin toplamı sensin. Sensin, köy enstitülerin kırık menteşesi.  Önün ilikli, pantolonun  ütülü, önünde evraklar kapmışsın devlet dersinde(Ece Ayhan’ın hep ikmale kaldığı ders)yıldızlı pekileri. Yakaladığın her “yolsuzlukta”  yüzün tam orta yerinde mazoşist bir haz damlası, onuna adı da Mustafa olsun.

Bir dersin vardı, kaldığın derslerden bir Dersim vardı Kemal. Bit kadar bir şey, koca bir haritada. Hani demirden kuşlar uçmuştu tepenizde sen daha bir fikir  bile değilken.  Hani dağların anahtarını kaybettiğin o günlerin evraklarına ne oldu. Sen şimdi beş kuruşu olmayanın kaçak elektriğini yakalayan sevgili devlet memurunun çarpık adalet anlayışıyla Gandi Kemal diye traktörlere binip, emekliklere umut bağlarken. Hiç mi başın dönmez Dersim dersinde.

Bir keresinde bana Alevi, Kürt, Ermeni diyebilirler ama asla hırsız diyemezler diye sayıklamıştın.  Peki, şimdi biz bu cümleni hangi yolsuzluk dosyasıyla açıklayacağız. Ermeni olmak ya da Alevi olmak,  hırsız olmaya denk gelir diye cumhuriyet tankları gibi dizilen bu söz dizimini hangi hafıza virüsüne borçlusun.
Buyurmuşsun ki, insan aç kalınca ya dağa çıkar ya da mafyaya gider. Ya öyle mi? biz Kürtlerin tüm sorunu buysa bir sayısal loto ya da bir milli piyango bileti çözer bu kangreni. Olmadı bir şans topu. Belki en
sağlıklısı Et Balık Kurumu’nu geliştirmek. Kürt ulusu üzerine bu etçil söylemler hangi ahir zaman  dilencinin torbasında düştü de sen  ona dört elle sarıldın. Bu yiğit muhtaç olmuş kuru soğana felsefesinden, bu kara düzen bağlama türkülü kof kaba Anadolu  Marksizm’ini  öğrendiğin o kitaplardan sonra kaç Frankfurt okulu gelip geçti sen hala yalın ayak edebiyatı yapıyorsun.  Sen bu yaraya üç kuruşluk yara bandınla çözüm bulmayı umarken, biz hali vakti yerinde olan pek de okumuş ama bir türlü uslanmamış Kürtleri nasıl tanımla(ma)yacaksın?  Yoksa biz senin ve devletin onca lütfüne mazhar olmuş ama dış mihrakların etkisiyle kafayı yemiş bir avuç hain miyiz? Belki de Genelkurmay başkanın dediği gibi damarlarındaki asil kan hain virüsleri yenilmiş kanserli hücreleriz. Gel bizi  karantinaya al da kurtulalım.

Neyiz biz Kemal Bey ?  Seyit Rıza hangi kuru ekmeğin peşinde idama gitti. Ya onca yolsuzluk ve yokluk içinde hala meydanlara inip paraya değil de kimliğine hasret onca halkı, böylesine aşağılamayı vatandaşlık bilgileri dersinde mi öğrendin,  yoksa Milli Güvenlik dersindeki sözlü notunun karşılığı mı bu mahfuz ve kıymetli önermen?
Söyler misin, hangi onulmaz açlık ki ruhunda sen evrak aşkıyla yanıp tutuşuyorsun? Bu sadakatini hangi sadakatsizliğine borçlusun?   Gündüzleri aldığın münazara galibiyetlerine karşılık, geceleri kim başını okşuyor rüyalarında? Kodaman bir devlet eli mi, yoksa garantili ve sağlam bir “tunç eli”  mi?  Ya dersim katliamını öven Onur’lu Öymen’i alkışlarken Kürt olmanın kaçınılmaz ağırlığı seni az da olsa
sıkmadı mı?
Hayır, maalesef kaçmayacaksın kâbusun olan tüm bu aidiyetlerden kaçamayacaksın. Bütün coğrafya sırtında dağ gibi uzanmakta ve sen dağlarda silah çatan eşkıyaların gürültüsüne kulağını tıkayıp dersine çalışırken, başbakan da olsan, Bir densiz çıkıp  hep hatırlatacaktır sana acı hafızanı…
Söyler misin!  Siyah Deri Üzerine Beyaz Maskelerle, Devletin tunç elinin keskin darbeleriyle ütülediğin boyun bağınla,  dağ kokunu bastırmak için süründüğün Gökçen marka parfümlerle, altı okunu alıp dağda “Ceylan” avına çıksan, bir iki münazara kazanıp, bir iki yolsuzluk çözmekle bitecek mi, her şey?

Dön Kemal demeyeceğim tabi ki. Çünkü bir baba figürünün peşinde(Devlet baba)  bir baş okşamasının eşiğinde geçen hayatının iç boşluklarından kurtulman mümkün değil. Boşluğun hükmü bir tükenmez kalem  gibi ceketinin iç cebindeyken, sen imza ata ata,okları fırlata fırlata  silinip gideceksin..
Ah! ne kadar ağır derdin,  ah o sakat adalet anlayışıyla nasılda komik görünüyorsun.
 Ah!  ne trajiksin ve komik bir o kadar da zavallı.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Burak Örkün Tarih: Tem 22, 2010 | Reply

    Bu sadakatini hangi sadakatsizliğine borçlusun? bence yazının tamamını özetleyen cümle bu olmuş. Anadolu marksizminin neferi Kemal Bey’ sorularınız akabinde aklıma Seyit Rıza’nın bir sözü geldi: “Ben sizin yalan ve hilelerinizle bas edemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde egilmedim bu da size dert olsun…” Sizin gibi aydın Kürtler de statükocu Kemal Bey’e dert olsun. Açık mektubunuzu keyifle okudum. Tebrikler.

  3. Yazan:sait Tarih: Tem 23, 2010 | Reply

    Psikalanizi ve siyaseti böyle içiçe güzelce harmanlayan edebi olarak da oldukça lezettli yazınızı için teşekür ederiz.zevkle okudum.

  4. Yazan:ali duman Tarih: Tem 26, 2010 | Reply

    merak ederek izliyoruz “hayır”ı nasıl savunacak, ne inciler dökecek diye gandi kemali, ancak ne varki recep aşağı, recep yukarı. Recepsiz bir cümle kurabilmiş değil.

    bu söylem acizliğin, halka söyleyecek sözünün olmamasının bir tezahürü olsa gerek, 12 eylülü kadar ne yazıkki recep aşağı, recep yukarı söylemine (seviyesizliğine/siyasetsizliğine) devam edecek gibi görünüyor.

    seçimlere kadar emanetçi gandi kemal, sahte siyasetten hakiki siyasete ne zaman dönecek, halkla örülen duvarı ne zaman aradan kaldıracak merak ediyorum, sanıyorum sonsuza kadar beklememiz gerekecek.

    recep ismi halktan olmayı temsil ederken, kemal ismi de elitten olmayı temsil ediyor, işin birde bu yanı var, bu anlamda recep söylemine gizli bir anlamda yüklenmiş olduğunu söyleyebiliriz.
    (yani anlaşılan demokrasi karşıtı, vesayetçi, postalcı, darbeci cephede değişen yeni bir şey yok, huylu huyundan vazgeç(e)miyor, halkı salak yerine, “göbeğini kaşıyan ayı” yerine koymaya devam ediyorlar)

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin