RSS Feed for This Post

Bugün yeni bir pazartesi…

Bugün 28 haziran 2010, yeni bir pazartesi. Senin vatandasi oldugun ülkede yillardir büyük bir haksizlik yapiliyor. Inançlarina göre giyindikleri için insanlarin egitim haklari ve gelecekleri ellerinden aliniyor. Hastahanelerde, Orduevlerinde, mahkemelerde ve hatta kimi zaman resmî olmayan yerlerde dislaniyorlar, asagilaniyorlar.

Bu insanlarin ödedikleri vergiler onlara üniversite yasagi, polis copu olarak geri dönüyor. Yasadigin ülkenin siyasetçileri ve basini dahi bu linçe katiliyor. Kimi bilgi kirliligi yaparak, kimi susarak, seyirci kalarak.

“Ben tek basima ne yapabilirim ki?” deme. Elinle engel olamadigin bu haksizliga dilinle karsi çik. Dostuna, is arkadasina bunun kabul edilemez bir durum oldugunu anlat. Bu mesaji mail ile dostlarina, akrabalarina ulastir. Eger bunu yapacak cesaretin de yoksa en azindan kalbinle karsi çik bu duruma. 5 dakikacik olsun isi gücü birak bu sabah. Kendi kendine söyle, “ben bunu kabul etmiyorum, bütün kalbimle degismesini istiyorum” de sessizce ama inanarak, insanca, insancasina…

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:beytullah emrah Tarih: Haz 28, 2010 | Reply

    bu pazartesi için çok güzel bir çağrı olmuş.

    çağrının “ben ne yapabilirim” kısmına bir kaç husus da ben ekleyim müsadenizle.

    * gördüğün yasakçı bir uygulamayı deşifre et.

    * yasağın yasal olmadığını herkese anlat. dinlemeyen bir yasakçı için suç duyurusunda bulun.

    * bu cumartesi bir başörtüsüne özgürlük eylemine katıl, bir pankart aç, bir slogan at!

    * ya da bulunduğun yerde yoksa bir platformu da sen kur, mücadeleye katıl. her cumartesi olmasa da ayda bir cumartesi başörtüsü platformları’nın sesine ses kat!

  3. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Haz 28, 2010 | Reply

    Bugün 28 haziran 2010, yeni bir pazartesi. Senin vatandasi oldugun ülkede yillardir büyük bir haksizlik yapiliyor. Inançlarina göre giyindikleri için insanlarin egitim haklari ve gelecekleri ellerinden aliniyor. Hastahanelerde, Orduevlerinde, mahkemelerde ve hatta kimi zaman resmî olmayan yerlerde dislaniyorlar, asagilaniyorlar.

    Bence haksızlık yapılmıyor.

    Onlar da inançlarının gereğini yapıyor.

    Her ne kadar “alçak” bir inanç da olsa, bu böyle.

    Alçaktır, çünkü hiçbir ahlak ya da vicdan ilkesi barındırmaz.

    Alçaktır, çünkü kin ve saldırganlık temel nitelikleridir.

    Alçaktır, çünkü kendisinden olmayanı elinden gelse yok etmek ister.

    Neresi haksızlık bunun?

    Hakla hukukla ne işleri ola ki?

    Yapılan ne ise, bunu onlar yapmıyor.

    Bunu belki de ülke insanının “yarıya yakın” kesimi yapıyor.

    Bu ülke böyle bir ülke, bu insanlar böyle insanlar.

    Bu kadar bencil, ve bu kadar acımasız.

    Düşeni tekmeleyen yok belki ama elinden tutan da yok.

    Sırf başörtüsünde değil ki bu.

    Heryerde, herşeyde..

    Dolayısı ile “Neden tepki yok?” sorusu yanlış bir soru.

    Olmayan şeyin nedeni olmaz.

    Yoktur, o kadar.

    Varsa niye var diye sorulur.

    Çünkü “olan”ın mutlaka nedeni olur.

    Demek ki “neden” yok ortada.

    Neden tepki göstereyim ki başkasına yapılan saldırıya?

    Bana dokunan bir şey mi var?

  4. Yazan:garabet Tarih: Haz 28, 2010 | Reply

    Bir tek bu sabah değil, “benliğimi” bilinçlendiğim 27 yıldan beridir ki; her sabah “yasaklara” karşı direncimi, direnci olmayanlara anlatarak çoğalmaya çalıştım. Yan yatacağım güne kadar da, Sizlerle kol-kola olacağım. EVET; Türkiye’ye HİÇBİR YASAK YAKIŞMIYOR. Bende bunu kabul edemiyorum, bütün kalbimle DEĞİŞMESİNİ istiyorum.

  5. Yazan:nedret Tarih: Tem 2, 2010 | Reply

    Ya tamam bu önemli bir sorun ama asıl önemliyi hep gözden kaçırıyoruz. Keşke bir de bizim gibilerin başa geçtiklerinde yaptıklarını yazsanız. Makam sahibi olanların etrafında oluşturdukları yalaka ve kölelerden bahsetseniz. Beleşçi en ufak bir menfaatlerini bile devletin kasasından karşılamaya çalışan memurlardan bahsetseniz. Bizim başörtülülerin okumasına değil adam gibi insana ihtiyacımız var. Asgari ücretlilerin nasıl geçindiklerini düşünmeyen uykuları kaçmayan insanlardan bahsetseniz. Bu yöneticilerin hepsi bizden ve başörtüsü zulmüne en çok karşı çıkanlar onlar, hepsi namazında niyazındalar. Her sene umreye giden insanlar bunlar. Yönetici koltuğunda iş değil de iş takibi yapanlardan bahsetseniz. Yöneticisi haksız bile olsa itiraz etmeyen yanılışın devamına hizmet eden başörtülülerden bahsetseniz. Aç insanları görmeyip sürekli cami üstüne cami yapanlardan bahsetseniz keşke. Bir düşünün bakalım asıl mesele ne imiş?

  6. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Tem 2, 2010 | Reply

    Ya tamam bu önemli bir sorun ama asıl önemliyi hep gözden kaçırıyoruz.

    Önemli bir sorunsa bunun “ama”sı ne oluyor?

    Öyle ya,bir sorundur ve buna işaret edilmiş,o halde neden rahatsızlık duyuyorsunuz bundan.

    Yoksa “diğer sorunlar”ın varlığı,başörtüsü mağdurlarının susmasını mı gerektiriyor.

    Bakın,bir gerçek var.Siz ve sizin gibilerin,alışkanlık haline getirdiği tipik bir yaklaşımı var:Sorunları bile zihninizde bölecek hale gelmişsiniz.

    Bu nedenle de kapıldığınız ideolojik bağnazlık sonucu,sorunların varlığından değil,dile getirilmesinden rahatsızsınız.

    Konu yoksulluk olduğunda da,sarıldığınız roterik aynıdır.Biri Güneydoğu mahrum bırakılmış der,siz meşhur “ama”nıza sarılarak;”ama Karadeniz’de,İçanadolu’da yoksulluk var”dersiniz.Demek ki Karadenizde,Çanakkalede yoksulluk yaşanıyorsa;açlık,sefalet ve ayrımcılıkla cebelleşen biri ya da vicdanı gereği buna itiraz edenlerin susması gerekiyor.

    Adaletten,insan haklarından sözedilir,yine “ama”larınız iş başındadır.Savunma hazır,”ama Avrupada da adaletsizlik var”.

    Bu nedenle sizin bu “ama”lı itirazlarınız artık gına getirdi.

    Bir kere de bu at gözlüklerinden kurtularak bir olaya hakça,insanca bakmayı deneyin.

    Şimdi,inançlarından ötürü tercihte bulundukları başörtüsü nedeniyle eğitim ve öğretimi engellenen,geleceği karartılan insanların,bu keyfi ve zorba uygulamalara maruz kalması sizce büyük bir utanç değil midir?

    Hadi bunu söylemeye diliniz varmadı ve korkarım vicdanı kararmış sizin gibilerin zülme karşı tek söz söylemeye dili varmayacak,peki kraldan daha kralcı davranarak insanların yaralarına tuz basmaktan da mı vazgeçemiyorsunuz.

    Keşke bir de bizim gibilerin başa geçtiklerinde yaptıklarını yazsanız. Makam sahibi olanların etrafında oluşturdukları yalaka ve kölelerden bahsetseniz

    Kimdir bu başa geçenler ve “bizim gibiler”dedikleriniz kimlerdir?
    “Sorunları gözden kaçırıyorsunuz” diyen biri nasıl oluyor da daha ikinci cümlede siz-biz moduna geçebiliyor.

    Yoksa başörtülü öğrenciler mi “başınıza gelenler”den sorumlu?Bu nasıl bir paranoyadır ya!Kusura bakmayın ama bu hastalıklı taraf mantığı vicdanınız kadar bilincinizi de kör etmiş.Bu bakımdan başörtülüleri pozitif düşman olarak görüyorsunuz.Gizleyemediğiniz tahmmülsüzlüğünüz sizi yeterince ele vermiş.

    Oysa,biraz mantıklı baksaydınız iyi ve kötünün giyim tercihiyle doğrudan bir ilgisinin olmadığını anlardınız.Fakat,başörtülerinden ötürü birileri artık sizin için “öteki”dir…Ötekileştirdiğiniz içindir ki,her türlü kötülükle özdeşleştiriyorsunuz.

    Neyse,yorumunuzun geri kalan kısmı bence zaman ayırmaya değmez…Deştikçe,ırkçılığa varacak her türlü ıvır zıvıra rastlamak mümkün.Bölücülük ta iliklerinize kadar işlemiş çünkü.En kısa zamanda psikolojik destek almanızı öneririm.Yoksa bu paranoyayla sağlığınıza zarar vereceksiniz,benden söylemesi.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin