RSS Feed for This Post

Siz Görmedikçe Biz Ölüyoruz,Siz Görmeseniz de Yaşıyoruz

Yaşamları ‘ başörtülü ‘ oldukları gerekçesiyle ihmal edilerek ve kasten ölümlerine sebebiyet verilen Merve ve Medine‘den sonra geçtiğimiz aylarda ÇAPA TIP FAKÜLTESİNDE ailesinin söylediklerine göre ‘ başörtüsü ‘ ayrımcılığı nedeniyle hastahane personelinin ilgilenmediği Aynur Tezcan uzun süre bitkisel hayata kaldıktan sonra dün hayatını kaybetti.Ailesine sabır,Aynur Tezcan’a Allah’tan rahmet diliyorum.
 
Başörtüsü ayrımcılığını bilip,görüp elini kolunu kıpırdatmayan,bilip,görüp görmezden gelen,bu ayrımcılığa sebebiyet veren,bu ayrımcılığın sürmesine neden olan tüm vicdandan yoksun,hiçbir zaman sevmemiş, sevilmemiş, insanlıktan nasibini almamış herkesi bu üç kadının soğuk bedenlerini arkama alarak işaretliyorum. Çünkü siz duymadıkça biz soluyoruz,siz görmedikçe ölüyoruz,görmeseniz de yaşıyoruz.
 
 
  Ölüm bu.Keman seslerinin duyulmadığı bir gece,beyaz önlüklerden sızan,ölüm bu.Bir boş yatak,bir kadın cesedi.Çocukça bir günlük,birkaç dua,ilahi.Kadınlar çocuk olmaz,çocuklar hiç ölmez.
 
  Tanırsınız bizi,çocuk olmayışımızdan belki,en soluk renkli olanları biziz.En dar kuyularda adalet bekleyen yine biz.Eşitlik uğramadı hiç sokaklarımıza,orada da koşmadık zaten.Her ellerimizi başımıza götürdüğümüzde,çatırdayan parmaklarımızla birlik,en soluk olanları yine bizdik.Her yüzümüze götürdüğümüzde ;bir kadın matemi.Umutlarımızı yalayan her ateş,gözlerimize götürdüğümüz.Bilirsiniz,bilirsiniz.
 
  Görürsünüz bizi,siz gibi olmayışımızdan belki,ilk görünenler ama hep görmezden gelinenler biziz.En geniş kapılardan sığmayan yine biz.Her kapının bekçisi,her koridorun sahibi,her önlüklü,her üniformalı,her kapıkulunun kulluğuna kurban yine biz.Sığmadığımız kapıların önünde keyfiyetine görünen,keyfiyetine görünmeyen,yine orada beklenen yalnız biziz.Eşitlik uğramadı hiç sokaklarımıza,orada da koşamadık zaten.
 
  Yağmurun tenini yaktığı gece,titrerken,kendini bilmeden inlerken,sızısı…İnlediği duyulmayan yine biz…
 
  Dizlerime kapanmış,annem ağlıyor,benim için benden çok.Ben beni bilmiyorum anne,konuşamadığım yerimden sana ağlıyorum.Bu kokan toprak olmalı,yağmur mu yağıyor yine?Saçlarım toprak olmuş ufalanıyor ellerime,en çok,en çok onlar sızlıyor…Bedenim nicedir toprak kokuyor,ben toprağa sızdıkça,saçlarım sızlıyor,anne.Ben inliyorum anne,inliyorum,ağlamanı dinliyorum.
 
  Beni öldürdüler anne,duyulmayan bizden,birini daha öldürdüler.Görülmeyen bizden,birini daha.Ölüm bu,keman seslerinin duyulmadığı bir gece daha,bin geceye doğru…
 
  Bekleme o tabutu gelen ben değilim,hala soğuk,dar bir kuyuda solabildiğim kadar soldum ve bekliyorum.
 
  Ölüm bu,ben daha ölmedim.Biz daha ölmedik.Öldürüldükten sonra ölümü dahi yine ben bekliyorum,küçük yaşamımda gelmeyen ve beklenen her mavi gibi bunu da ben bekliyorum,biz bekliyoruz.Onlar görmedikçe biz ölüyoruz,görmeseler de yaşıyoruz,yaşamayı bekliyoruz.

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 15 Yorum

  2. Yazan:erhan kanışlı Tarih: Kas 16, 2009 | Reply

    cemile hanım, yazınızı bir çırpıda okudum. evet önemli ve önemli olduğu kadar bir an önce çözülmesi gereken bir konuya yer vermişsiniz. ne yazık ki, türkiye’nin muhtelif yerlerinde ve müteaddit kurumlarında elan türban ayrımcılığı yapılıyor.

    bir taraftan türbanlı olanların, olmayanlara dayatacağı ve hissettireceği baskından dem vurulurken, diğer taraftan da İran’a benziyoruz yönünde tartışmalar çıkarılıyor. evet bu iki argüman, ne yazık ki yobaz kesimin en sık beslendiği argümanlardan birkaçı.

    sonra da eğitim düzeyi neden bu kadar düşük, laik devlette hiç üniversite kurumlarına yahut devlet dairelerine dininin vecibelerini yerine getirenler girebilir mi? kabilinden serzenişlerde bulunarak, müştekiliklerine devam ediyorlar…

    sizin yazınız aracılığıyla bu konuda yukarıda zikrettiğim argümanlara birkaç cevabım olacak;

    -laik dediğiniz devlette dini kontrol altına almak ve onu denetlemek için diyanet işleri gibi bir makam olmaz, olamaz… eğer varsa, -ki bence olması Türkiye’nin şartlarına göre müspettir- o devlet laik değildir. zira “laikos” kök-kelimeden yola çıkarsak, bunun anlamı ruhbanın dışındakiler, yani ruhban sınıfının ilgilenmediği konular manasına gelir. e öyleyse, biz laik değiliz. buna başka bir isim verilebilinir fakat laik olan diğer devletlere bakıldığında farkımız daha şeffaflaşacaktır. sen önce tam laik ol, sonra üniversitelere yahut diğer devlet kurumlarına dindar insanların girmelerini engelle… ayrıca, laik denilen ülkede, GENEL KURMAY (genel olarak TSK)hiçbir zaman dini bir paye olan “şehitliği” kullanmaz. hem gencecik insanları, dini statüyle kandırmaya çalış, sonra da irtica var deyip devletin üstüne oturmaya kalk…

    -eğitim seviyesi düşük deniliyor. sen, ülkedeki binlerce türbanlı kızı okullara sokmazsan, üniversitelere girmelerine zorluk çıkartırsan, üstüne üstlük bir de krema olarak toplumsal baskı eklersen, şu bahsettiğin eğitim seviyesini kimler yükseltebilecek?

    saygılar…

  3. Yazan:cb Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    erhan bey,

    teşekkür ederim.

    Tr laikliği içerisindeki uygulamaya uygun olmayan ‘diyanet’ dediğimiz kurum,bu kurumun devlet eliyle yönetilmesi ve yönlendirmesi,TSK’nın bir takım ‘dini’ tanımlamaları kullanmaları normal şartlarda laik bir ülkenin kullanabileceği argümanlardan değildir,sizinde izah ettiğiniz gibi zaten laikliğe aykırıdır.Lakin Tr’de tam tersi bir uygulama ile laikliğe uygun olmayan bu tür uygulamalar laikliği koruma başlığı altında işlevini görmektedir.Bunun ucu yeri geldğinde ‘şehitlik’ makamını çarpıtarak kardeşi kardeşi kırdırmaya kadar varmaktadır.Diyanet’in çarpıklığına örnek olarak son ‘mahya’ krizi bu konuda oldukça ipucu veriyor.

    Asıl konuya dönmek gerekirse bugün yazıyı okuyan bir arkadaşım bir üniversite hastahanesinde muayene sırasına giren insanlar arasında orada bulunan ve yine muayene olmaya gelmiş bir beyin,yanında duran çarşaflı kadına yönelip ‘ sen burada bu kılıkla ne arıyorsun,hemen çık buradan’ dediğine bizzat şahit olmuş.Doktor tarafından muayene odasından kovulan bir çarşaflı bayan ile de sohbet etmiştik.Bu doktorun adını öğrenmek için çok uğraştım ama o hanım bana bir türlü vermek istemedi,aslında bu zulmün bir yönünde de ‘susmayı seçen’ haklı taraf var,bu daha üzücü.

  4. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    Sevgili CB;
    Artık yorum yazmak bile can sıkıcı valla, ama siz yılmayın, her fırsatta, her platformda birilerine vijdanlaroı olduğunu, düşünme gibi bir yetileri olduğunu yüzlerine yüzlerine vurun… Bana düşen elimden bir şey gelmiyorsa dua etmek diyecem de dinle aram pek yok haliyle küfür ediyorum:) Yine de ya Tanrı varsa deyip “Allahım sen varsan bu zalimler için bir mucizeni görmek istiyorum” arada kimse duymadan fısıldıyorum…

  5. Yazan:özlem Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    Cengiz Bey,
    dikkatli bakarsanız hayatın kendisi bir mucize zaten. Ama mutlak adalet diye bir şey var buna da gönülden inanıyorum. İnanmasam zaten bu hayatın benim için hiçbir anlamı kalmazdı.

  6. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    Özlem Hanım;
    Bu şaşkınlığımı son günlerde ortaya çıkan dehşet gelişmelere verin, şu subayın gönderdiği cd deki olaylar… Dehşete kapıldım, bugünden itibaren mutlak adalete inancı olanların bu dünyayı bu zalimler için cehenem etmek olmalı… Gözüm soyut mucizeler için kapalı adeta, ben Lut kavmine reva görülen bir mucize görmek istiyorum…

  7. Yazan:cb Tarih: Kas 17, 2009 | Reply

    Cengiz bey,

    Allah’ın elbet bir bildiği vardır.Lakin ben bazen bizim işlerimizi fazlaca Allah’a havale edip kendimizi geri çektiğimizi düşünüyorum.Bence Allah her türlü müşkülümüzde bizden çaba bekliyor,bizler ise çoğu kez tembellikten ve yılgınlıktan kendimizi geri çekip susmayı tercih ediyoruz,maalesef

  8. Yazan:Ali Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Haksızlığın gün geçtikçe artığını ve ayrımcılığın tek tek gözler önüne serilen olaylardan bir tanesi daha.
    Eğer olay gerçekten yazıldığı gibi yaşanmış ise vay halimize.
    Vay bu yazıyı kaleme alan Cemile hanımın haline.
    Hem sen ayrımcılık yapanlara kız hemde onlara çanak tut.Olacak iş değil değil mi?
    Haksızlık yapan kesim ile aynı dili konuşan ve daha başörtüsü ve türban kavramının kullanım alanlarını ve sınırının görülmediği bir kelime ordusu.
    Oy istenileceği zaman başörtüsü. ayrımcılık olarak görüldüğünde ise aynı başörtüsü oluyor türban.
    Hani nerde kulluk bilinci ile takılan örtü?
    Hani nerede farkımız?
    Hani nerede bizi öcü diye gösterenlere karşı Müslüman duruşu?

  9. Yazan:haritaci70 Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Ayarı bozuk olan sistemin terazisine güven olmaz

    İş bu sebepten nasıl olacaksa olacak bu sistem değişecek, bu dakikadan sonra birkaç hak vermeyle olacak iş değil bunlar.

    Zira artık mevcut sistemin canını yaktığı insanların sayısı oldukça fazla olmaya başladı.

  10. Yazan:Ali Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Sayın Yorumcular…
    Lütfen kullandığımız kelimelerin ve cümlelerin nerelere gidecek olduğunu düşünerek seçici davranalım. Mevcut düzeni kast ederek TR kısaltmasını lütfen kullanmıyalım. Bahsedilen duygu ile ifade edilen birbirinden farklı şeyler.
    Buradaki temel sıkıntı bahsedilen konu hakkındaki mevcut düzenin dışlayıcı ve adil olmayan yapısından söz ediyoruz. Bahsi geçen çarşaflı bayan ne güzel bir davranış sergilemiş.Dedikoduya mahal vermemek için susmuş.Bilinki içinden ettiği dua ve içindeki Yaradan’ında istediği yardım bizim buradaki yazacaklarımızdan çok daha etkilidir.
    Bu tür suskunluk davranışlarını bi nevi eksiklik ve sindiirlmiş olarak algılamayın.
    Şüphesiz Yaradan’ın Adaleti var ve çok güzelde işliyor.Ebu cehilller olmasa nerde kalır cennetin ve kulluğun hakiki özlemi.
    Herşeyden önce özümüze dönüp biz doğrumuyuz diye ne kadar halis bir inananız diye sormamız lazım.
    Klasiktir bu söz ama doğrudur. Nasılsanız öyle yönetilirsiniz.
    Selam sevgi Dua…

  11. Yazan:cb Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Ali bey,

    siz ne yapmaya çalışıyorsunuz ya da şöyle sorayım ne diyorsunuz?yok yani gerçekten ne anlatmaya çalıştığınız anlaşılmıyorda?

    Tr kısa olarak yazılınca ne oluyormuş,kim nereye gidiyormuş

  12. Yazan:özlem Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Herşeyden önce özümüze dönüp biz doğrumuyuz diye ne kadar halis bir inananız diye sormamız lazım.
    nefis mücadelesi ölene kadar bitmez. bu sorgulama daha iyi daha doğru olmaya ulaşma çabası. Ama müsadenizle biraz da dışımıza dönüp bu yapılanlar doğru mu? Beyler siz ne halt ediyorsunuz diye soralım. Belki nasıl iseniz öyle yönetilirsiniz ayetinin sırrı da biraz buradadır.

  13. Yazan:Ali Tarih: Kas 18, 2009 | Reply

    Sayın CB.
    İsterseniz anlam kargaşasına sebebiyet vermemek için TR yi hangi anlamda kullandığınızı söylerseniz sevinirim.
    Bence bu daha profosyonelce olur.
    Yorum bölümlerinden böyle şık ve uygun olmayan dillerde konuşmak sizin gibi kalemini konuşturan bi düşünür için hoş davranış değil.
    Yorumlarımı okuyunca şahsımı karşı mahalleden bir misafir olarak algılamayın.Söz konusu bizim meselemiz ve bunun uygun bir dille anlatmak.
    Haklıyken haksız pozisyonuna düşmemek.
    SAYGILARIMLA

  14. Yazan:cb Tarih: Kas 19, 2009 | Reply

    Ali bey,

    cemile bayraktar’ın kısaltması nasıl cb ise ve bunda bir sorun yoksa Türkiye’nin kısaltması Tr’dir bu kadar.şık olmayan dil nedir?onu halen anlayamadım.

    hem ailesinin anlattıklarına göre bir genç kız,sırf kılık kıyafetinden dolayı ayrımcılığa maruz kalıyor ve sonunda ölüyor,Özlem hanımda bu konuda aile ile görüşenlernden biridir ve ‘Bu Şüphe İle Nasıl Yaşanır’ başlıklı konuyu açıklayan güzel bir metni,anonim olarak bu sitede paylaşmıştır.isterseniz o yazıyıda bir okuyun gelin sonra konuşun.ya da siz en iyisi susun,ölümlere susun,zulümlere susun,ama kardeşim sakın tutupta İslam dinini ve Müslümanları sanki olması gereknmiş gibi pasifize davranmaya,kabuğuna çekilmeye davet etmeyin.ayrıca siz olamasanızda Allah adildir ve merhametlidir,kullarının en küçük çabasını dahi görür,zayi etmez,o nedenle çok şükür bu dünyadaki vicdansızların uygulamalrının nedeni olarak bizi görmez ve bize ‘siz buna layıksınız’ demez,çok şükür benim öyle bir Allah’ım yok,çünkü hiçbir insan giyim-kuşam tercihinden dolayı ayıplanmayı,kınanmayı,dışlanmayı,yasaklanmayı hak etmez ve bundan muzdarip insanlarada Allah ‘siz bunu ahk ettiniz’ demez!nokta

  15. Yazan:Ali Tarih: Kas 19, 2009 | Reply

    Sayın Cemile hanım…
    Bahsi geçen yazı ve yorumlardaki TR kısaltmasının TÜRKİYE anlamını bende çok açık bir şekilde anlayabiliyorum.
    Ama sizin kullandığınız anlam TC düzeni ifadesi kullanılacak bir durumdur.
    Takdir edersiniz ki TR ve TC düzeni bir birinden anlam yönüyle farklı ibarelerdir.Biri vatan kavramını anlatırken diğeri mevcut vatan üzerindeki birilerinin kurmuş olduğu bir düzeni ifade eder.
    Şık olmayan durum ise şudur CEMİLE hanım.
    Hiç bir düşünür ve makale yazarı, yazılarına yapılan yorumlarına böyle saldırıcasına ve bişeyleri ifade etmek istercesine davranmaz.Yorumcusuna hiç bir şekilde seviyeyi düşürücü kelimeler kullanmaz.Madem buradaki platformlarda bir şeyler ifade etmek istiyorsunuz bunun her türlü zorluğunu da göze almalısınız.Diyeceksiniz ki biz haklı davamızı savunuyoruz ve her türlü zorluğu göze aldık diyeceksiniz.
    Evet doğrudur ama sizin bir yorumcu ile bu denli tartışmaya girmeniz PROFESYONEL bir davranışa sahip olmadığınızı gösterir ve anlatmaya çalıştıklarınızın karşı taraf bakımından pek te bi önemi kalmaz.
    Amacım sizi rencide etmek yada kırmak değil.Sadece bir şeyleri anlatmaya çalışırken yapmış olduğunuz hatayı göstermek istedim.
    Şu cümlemin altını özellikle çizmek istiyorum.
    Ben karşı mahalleden değilim.
    SAYGILARIMLA…

  16. Yazan:cb Tarih: Kas 19, 2009 | Reply

    Ali bey,

    TC ifadesini kullanmak yasak öncelikle bunu size bildirmek isterim,konuya buradan başlayalım,yasak olduğu ise bir hukuçu arkadaşımın bana verdiği beyanat ile elde ettiğim bir bilgi.

    Ayrıca nerede kime,nasıl,hangi cümle ile saldırmışım şunu bir zahmet kopyalayarak bana gönderir misiniz?sakın tam tersi olmasın,siz sakın bana iftira ediyor olmayasınız?yorumları okuyunca özellikle son yorumunuzu okuyunca kimin,kime,nasıl ifadeler kullandığı ve göz göre göre iftira mahiyetinde yaftalamalarda bulunduğu ortada.

    İki de bir ‘mahalle’ muhabbeti seçiyorsunuz,yanılıyorsunuz ben benim mahallemden olmayan insanlar ile de çok güzel anlaşabiliyorum,tartışabiliyorum ötekileştirmekteki niyetinizide anlayabilmiş değilim.

    Kendinizi merkeze alıp sizin etrafınızda,sizin tercihlerinize göre bir yorum bekliyorsanız ki bu çok doğru değil,aynı talebin bende de olduğunu varsayarsak sizin tercih ettiğiniz üslup ile konuşmak mümkün olmaz,şöyle yapalım siz benim yazılarıma yorum yapmayın çünkü siz benim yazılarımı okuyan ve yazılar üzerinden benim tartışan biri değil,geçtiğimiz haftalarda benim facebook profilimden beni ekleyen,rahatsız eden,ismi ali olmayan bir beysiniz,sizi bloke etmemden kaynaklı,alaka göstermememden kaynaklı kişisel bir problem nedeniyle benim yazılarıma değil şahsıma ‘dadanmış’ problemli bir kişilik olduğunuz için size ne cevap verme niyetindeyim ne de yazılarımı kullanıp bana saldırmanıza izin vermek durumundayım.Mehmet beyden adresinizi banlamasını rica ediyorum.hoşçakalın

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin