RSS Feed for This Post

Bekir Coşkun’un Türkiye nefreti

Kürt Sorunu, başörtüsü sorunu vb yapay problemlerle uğraşıyoruz ama Türkiye’nin gerçek bir sorunu var, adı Bekir Coşkun. Bekir Bey Türkiye’den nefret ediyor ve Türkiye’ye zarar verebilecek her yolu deniyor.

Son takıntısı yerel seçimler sonrasında ortaya çıkan harita:

[…] Türkiye’nin bir türlü alt edilemeyen kara yazgısının, geri kalmışlığının 1/100.000 ölçekli haritasıdır o.[…] O harita aynı zamanda; dans haritasıdır…Kadınlar açısından ise; dayak haritası…”Aile salonumuz vardır” tabelası asılı çay salonlarını, pastaneleri, lokantaları da gösterir bize… […] Kitap satışlarını da gösterir… […] O; seçerken domateslerini mıncıklayan müşterisine kızmayan manavın bulunduğu yerleri gösteren haritadır. […]

Bu ırkçı ve bölücü yazı böyle uzayıp gidiyor. Acaba Bekir Bey iyi niyetli olup da bilgi ve zakâ bakımından geri midir? Yanlış hatırlamıyorsam Fransız olan eşine sorabilirdi meselâ, Sarkozy’nin kazandığı seçimlerden sonra “Fransa haritası neye benziyordu” diye?

Bir kere bu tür haritalar yapılırken iller o bölgeden en çok oy alan partinin rengine boyanır. Yani bir ili AKP %30 ile kazanmış iken DSP %20 ve CHP %20 almışsa o il AKP’nin olur, turuncu boyanır. Bekir Bey’in faşist kurallarına göre o ilin zavallı insanları da yobaz, karı döven filan olurlar. Yok eğer AKP %20 ve Saadet Partisi %20 alırken %30 ile CHP malı götürmüşse bu sefer o il Bekir’in gözünde şarapçı ve operacı, haliyle uygar bir il olur.

Yerel seçim sonuçlarını dikkatle inceleyecek olursanız iki durumda da bir çok il bulacaksınız. Bazen SP ya da MHP gelip AKP’nin oylarını bölmüştür, bazen de DSP ve CHP kapışmış, toplam “sol” oyların altında kalmasına rağmen AKPli aday malı götürmüştür.

Bu dünyanın her yerinde böyle olur. Buna “seçim” denir.

Seçim sonuçlarını coğrafî değerlendirmek faydalıdır. Ama gelir dağılımı, meslek grubu, sigara içen-içemeyen gibi bin tane ölçüt bulabilirsiniz. Ev adresi bunlardan sadece biridir. Meselâ Fransa’nın neresinde yaşarsa yaşasın işçiler ve öğretmenler sol partilere oy verirler. İşsizler ırkçı partilere oy verirler. Öğrenciler çoğunlukla sosyal demokrattır. Avcılar sağı destekler. Çünkü sol partiler avlanmayı yasaklamak istiyorlar yıllardır. Çevreciler, özellikle de nükleer karşıtları solcudur. Ülkenin neresinde olursa olsun Ermeni kökenliler adaylara göre her sene taraf değiştirirler. Müslüman seçmen patron ise sağ, işçi ise sola verir oyunu. Bunları renklendirilmiş bir Fransa haritasında göremezsiniz.

Obama’nın kazandığı seçimlerin sonucuna göre renklendirilmiş bu harita da size ancak sınırlı bir bilgi verecektir. ABD’nin iç kesimleri daha tutucu, dindardır. Kıyı kesimleri ve büyük şehirler azınlıklara karşı daha meraklı ve açıktır. Teksas ırkçılığı ve silah merakı ile tanınan bir eyalettir. Obama gibi zenci bir adaya en çok oy vermesi beklenenler grupların arasında zenciler, katolikler, eğitim seviyesi yüksek olanlar ve savaş karşıtları ve Bush döneminde sıkıntı çekmiş fakirler vardı. Ama Obama çok iyi eğitim almış, elit sayılabilecek bir insandı. Yani öyle halkın bağrından kopup gelmiş bir gariban değildi.

Renkli haritalar bütün bunları size söylemez. Harita bir alettir. Onu kullanan insan beyni bilgiyi üretir. Ama Türkiye’den nefret eden gazetecilerimiz bilgi değil kışkırtıcı slogan üretmeye devam ediyorlar. Bekir Coşkun kimdir? Neyin nesidir? Bilmiyorum. Ama bu derecede cahil ve aptal olamayacağına göre yaptığı kışkırtıcılıktır ve kötü niyetle hareket etmektedir.

 

…Bu makale ilginizi çekti ise…

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Öğretmenlik, savcılık, soytarılık, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 

Trackback URL

  1. 79 Yorum

  2. Yazan:eg Tarih: Nis 8, 2009 | Reply

    bekir coşkun “safkan” bir faşisttir, bence ciddiye bile alınabilecek bir özelliği yoktur…

  3. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Nis 8, 2009 | Reply

    Vatanın kurdunu, börtü böceğini seven(ondan da emin değilim)ama bu vatanın insanını sevemeyen bir zavallıdır kendisi.

  4. Yazan:Mahmut Yaşar Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    bekir coskunu elestiriniz haklı da siz de faşistsiniz anlasılan mehmet bey. ABD haritasına bakıp Texas’ı ırkcı yapmıssınız. Ben Texas’ta oturan bir ABD vatandasıyım ve McCain’e oy verdim. Beni ırkçı yaptınız. Faşistin önde gidenisiniz bu durumda.Yazık

  5. Yazan:Ali Erkin Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Yazının başında “Türkiye’nin gerçek bir sorunu var, adı Bekir Coşkun.” demişsiniz. Kannatimce doğru cümle şöyle olmalıydı: “Türkiye’nin gerçek bir sorunu var, Bekir Coşkun’u ciddiye almak.”

    Bu kadar provokatif bir dil, bu kadar sığ bir idraksizlik, bu kadar sefil mantık yürütme, bu kadar zihni fukaralık üzerine neden burada veya herhangi bir başka yerde bir yorum yapma, kelam etme durumunda insanlar? Eğer bir olgu, fikir, söylem hakkında yorum yapılacaksa ortada bunlara dair iz, emare, belirti en azından bir gayret olması kaziye. Pekala bunların hiçbiri ortada yoksa niçin varmış gibi pozisyon alıp “şimdi şöyle efendim…” diyerek bir anlatma çabasının içine giriyoruz. Son birkaç yıl içindeki siyasal çalkantılarda da kim bilir kaçıncı kez bu adam ve ait olduğu familyadan sadır olan fikirlerin(!) zavallığını hep beraber şahit olunmadı mı, niye bunlara gösterilen “itibar”?

    Bu gibi kifayetsizlerin acınası laflarına cevap verme çabası sadece onların hasbelkader işgal ettikleri köşeleri sağlamlaştırmaktan başka işe yaramıyor maalesef.

    Bir de bu ve bunun gibiler bütün kuvvetlerini yazdıkları gazetelerin kendisinden alıyor. Buyrunuz Emin Çölaşan örneği… Bu adamı hatırlayan var mı yahu? Yazdığı ‘büyük gazeteden’ kesiliverince süngüsü düşüverdi. Allah aşkına, kimse merak ediyor mu bu adam şu mevzuda ne düşünüyor diye? BK’nin elinden de yarın o sütunu alsalar, emin olunuz ertesi gün böyle bir adamın varlığın Türk kamuoyu unutur, dönüp de ‘ya köşesinde ne inciler diziyordu, aydınlanıyorduk, ufkumuz açılıyordu, dünyamız değişiyordu’ demez kimse.

    Okuyup yazan-çizen ortalama Türk vatandaşları olarak bu gibi hezeyanları yok hükmünde saymalıyız kanatimce… Meramım budur…

  6. Yazan:MY Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    @Ali Erkin,

    çok haklisiniz, Emin çölasan örnegi yerinde olmus. ALLAH bizi Bekir Bey’den de en kisa zamanda kurtarsin ins.

    ancak “ciddiye almamak” nereye kadar? Emin çölasan gibi bu adam da geçip gidecek ama “deldi de geçti” diyecegiz. Ektikleri nefret ve korku tohumlari yeni Coskunlar ve çölasanlar yetistirmiyor mu? Buna karsi çareniz nedir?

    @Mahmut Yaşar,

    “Ben Texas’ta oturan bir ABD vatandasıyım ve McCain’e oy verdim. Beni ırkçı yaptınız.”

    demissiniz. Hayir, “Texas’ta yasayan HERKES irkçidir” önermesi yanlis oldugu gibi “Texas’ta yasayan Hiç KiMSE irkçi degildir” önermesi de yanlistir. McCain’e oy vermek sizi irkçi yapmaz ama irkçi olmadiginizi da ispat etmez.(Bekir Coskun’a göre farkli olabilir)

    Texas ve daha bir çok eyalet irkçi eylemlerde öncüdür. 11 eylülden sonra yakilan cami ve müslümanlara ait isyerleri konusunda raporlara göz atin. Is bulabilmek için ismini degistirmek zorunda kalan bir çok Müslüman var Texas’ta. Sadece kendi yasadiginiz mahalleyi, gelir grubunuzu ya da is sektörünüzü göz önüne almayin.

    Tabi bütün bunlar Texas’i GERçEKTEN DAHA IRKçI yapar mi? Hayir. Biz de onun için “öyledir” demedik, “Teksas ırkçılığı ve silah merakı ile TANINAN bir eyalettir” dedik cümlenin tamamina bir kez daha bakarsaniz.

    Mesela bazi Human Rights Watch raporlarina göre en “kültürlü ve liberal” kabul edilen Massachusetts’te HATE CRIMES sizin eyaletten yüksektir. Kimi arastirmacilar suçu yine de Texas’a atarlar “halk bildirmiyor polise” diyerek.

    Neticede Texas’in ünü kötüdür. Sadece “ünü”. Yine de zülfü yare dokunmusuz, affola 🙂

  7. Yazan:özlem Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Bence yanılıyorsunuz Mehmet Bey. B.Coşkungiller tam da bilgi ve zeka bakımından bu kadar geridirler.:) Tamam önemsemeyelim. Ama Türkiye’nin trajı en yüksek gazetesi ve diğer türevleri ile beraber son derece kalabalık bir nüfus okuyorsa ya salak işte deyip geçmek gibi bir luksumuz de yok.
    Aşağıda Etyen M.nın CEO lar niye cahil kaldı diye eski bir yazısından bir bölüm var. Bahsettiği araştırma Türkiye’nin en büyük 150 şirketinin CEO ları ile yapılmış bir ankete dayanıyor. CEO ların en çok okuduğu yazarlar listesinde Bekir Coşkun bir numara. Buyrun bir de buradan yakın. Eğer bu yönetici kravatlı takım elbiseli adamlarının da Türkiye ye bakışı bu yönde ve vicdani olarak da Bekirimsi iseler buyrun işin yorumunu siz yapın.

    ……….
    Bir süre önce iki haftalık dergi ülkedeki en önemli şirketlerin CEO’larına şu soruyu sormuşlardı: “Basında beğeni ile okuduğunuz, vazgeçemediğiniz köşe yazarları kimlerdir?”

    Ortaya 20 yazarlık bir liste çıkmıştı… Bekir Coşkun, Ertuğrul Özkök, Ege Cansen, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil diye başlayıp giden. Galiba ilk 10 yazarın 6’si Hürriyet’ten, 4’ü Sabah’tanmış. Listenin tümüne baktım, aralarında sadece birini düzenliye yakın bir sıklıkta okuyor; diğerlerini ise genelde hiç okumuyordum… Tabii görmezlikten gelmeyi ima eden bu davranışım, CEO olmayı becerememenin verdiği bir kıskançlık ve eziklikle de ilgili olabilirdi. Ama ne garip tesadüf ki, belki de devletçi medyayı okumama sayesinde, toplumu çok daha iyi anlar ve tanır hale gelmiştim. Söz konusu müthiş kalemlerin uzağında, onların yol gösterici yorumlarından yararlanamadan yaptığım akıl yürütmeler, anlaşılan gerçeği anlama açısından çok daha yararlı olmuştu.

    Doğrusu halime şükrettim… Ya daha bilinçli bir duruş sergileme ihtiyacıyla Bekir Coşkun diye başlayan listedeki yazarlara kapılıp gitseydim? Belki de öylesine saçma sapan yazılar yazacaktım ki gazetedeki işimden de olacaktım. Umarım CEO’larımız buna benzer kötü bir durumla karşılaşmamış ve işlerinden olmamışlardır. Çünkü ben patron olsam, herhalde neyi okuyup neyi okumaması gerektiğini ayırd edemeyen kişileri CEO olarak tutmak istemezdim. Bence geçilen dönemi bir ‘öğrenme süreci’ olarak almakta yarar var. Artık CEO’lar da kimi okumaları gerektiğine ilişkin daha sağlıklı bir bakış geliştirmişlerdir.

    Unutmamak gerekir ki bir kerelik cehalete tahammül edilebilir, ama cehaleti ideolojik olarak savunmaya başladığınızda, gülünç olmak bir yana işinizi bile kaybedebilirsiniz.(E.M.CEO lar neden cahil kaldı)

  8. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Adı geçen yazar tek örnek değil bence.Buraya bir liste çıkarılsa sanırım epey kabarık olur.
    Ayrıca kendi halkına bu denli tepkili ve tepkisini küçümsemeye vardıran sadece gazeteciler de değil.Devlet adamından siyasetçisine,mankeninden akademisyenine, sıradan vatandaşına kadar,insanları ötekileştirmeyi kendisinde bir hak olarak gören hatırı sayılır bir kesim var.

    Bu tür kışkırtıcı beyanların onaylanabilir,savunulubilir bir yanı yok elbet.Neresinden bakılsa toplumu birbirne karşı kışkırtan,insanları tahrik eden çok yönlü zararlar içerdiği kesin.

    Fakat “düşünce ve ifade özgürlüğü”ne sığınılarak,kendisi gibi düşünmeyen,aynı yaşam biçimini benimsemeyen kesimlere sözlü saldırıda bulunma bir hayli yaygın toplumda.Sitemizde yorum adı altında yapılan küfür ve hakaretler bu anlayışın bir örneğidir.Düpedüz kişilik haklarına saldırı sayılan düzeysiz ve saldırgan bu tür yorumlar da hiçbir sınırlama getirilmeksizin yayımlanabiliyor.

    Peki ne fark var ağzına gelen hakaretleri sıralayan bir yorumcu ile bir yazar,siyasetçi ya da tanınmış birinin gafı arasında?Belki tirajı yüksek bir gazetede,izlenme oranı yüksek bir tv.de yayımlandığında,ya da tanınmış biri tarafından sarfedildiğinde yarattığı manevi tahribat daha fazla oluyor ve daha çok kin ve öfke yaratıyordur.Ancak sonuçta hepsi zararlı ve topluma zarar verdiği için suç kapsamına girer.Yani bir suç işlenirken,bundan zarar görenlerin azlığı ya da çokluğu,o suçu ortadan kaldırmaz/hafifletmez.Suç suçtur;pek az kişiyi etkiler ya da büyük bir çoğunluğu etkiler ama mahiyeti değişmez.

    Dolayısıyla nelerin konuşulup nelerin konuşulamayacağı,bir fikrin hakaret mi yoksa eleştiri veya düşünce mi olduğunu belirleyecek kesin sınırlar yok.Çok çok yargıya intikal eder,savcı ve yargıçlar da kendi kişisel kanaatlerine göre değerlendirir.Nitekim bugüne kadar sözlü saldırıların kısmen azalabileceği bir hukuk mekanizması da bulunmuyor.Kimi bilimsel gerçekleri söyledi diye hüküm giyerken,düpedüz hakaret sayılacak eylemler ise eleştiri sayılıp söylenenin yanına kâr kalmıştır.Yani kısacası hukuki yolların da bu anlamda pek işe yaradığını söylemek mümkün değil.

    Geriye,bu tür keyfi davranışlara fikir ve düşünceyle karşılık vermek ve bunu vicdanlarda mahkûm ederek,saldırıda bulunanı utandırmak kalıyor.Tabii bu da bu fiili işlemiş olanların biraz yüzülerinin kızarmasına bağlı.Yüz kösele gibiyse zaten yapılacak bir şey kalmamıştır.Aksine kendilerini bir şekilde kanıtlayamamış psikoloji içinde olanlar için her itiraz bir prim haline geliyor ve bu yolla kendilerinden sözedilmesinden memnuniyet duymuş oluyorlar.Hatta bazen bu yolla ünlü(!) olabiliyorlar.

    Son olarak bence Enver beyin dediği gibi bunları ciddiye almayarak kendi haline bırakacaksın.En etkili yöntem bu bence.

  9. Yazan:eg Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    vallahi özlem hanım,
    bu CEO işini farklı bir perspektiften incelemek lazım. onlar kültürel ya da insani değil başka “performanslarıyla” CEO oluyorlar çoğunluk. daha önce yazdığım birkaç yazıda şirketlerin büyük çoğunluk faşist organizasyonlar olduğunu söylemiş; bunu ve bunun gibi iktidar ilişkilerini göremeyen liberalizmin aslında toplum içindeki iktidar yapılarının neredeyse tümünü ıskaladığını söymeiştim. büyük şirketlerde çalışmış oraların nasıl yerler olduğunu bilen – ama o cendereye kendisini kaptırıp kraldan fazla kralcı olmamış ve iktidarcılık oynamaya başlamamış olan (ki çok azdır) – herkes bu faşizan yapıyı bilir zaten. bu yüzden CEO’ların bekir coşkun vs. okumaları bir sürpriz değil, dünya görüşlerinin “gereğidir”. etyen mahçupyan bu yazıyı yazdığında kendi çalıştığım son şirketten hareketle (tabii ismini vermeden) CEO’lar ve üst düzey yönetici tipinin “zorunlu” faşizmi üzerine bir yazı yazmıştım ama o zaman taraf’ta – belki de tehlikeli buldukları için bilemiyorum – yayımlamamışlardı. gerçekten de bu yapının (ekonomi ve şirketlerin yapısı) demokratik yapılarla da, insani bir kurguyla da ilgisi yoktur. üstelik benim örnek olarak aldığım uzun yıllar çalıştığım şirket bunlar içerisinde türkiye’de en iyisi bile sayılabilir, o kadar yani!

  10. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Aslında kişisel hırslardan beslenen bütün “başarı”odaklı hedeflerde biraz CEO vari tutumlar vardır.En başta siyaset böyle bir şeydir.İlke ve prensipler çerçeveletilip duvara asılmadan siyasette başarılı olunamaz mesela.Kural budur,insani erdemler pek geçerli olmaz çünkü.O bakımdan hepsinden vazgeçip bir kenara koymalı ki başarı basamakları ikişer ikişer atlansın.
    Tabii bu biraz da ortamdan kaynaklanıyor.En büyük(!)köşeleri tutmuş yazarların etik yönden sorunlu olması,diğer yandan oyunu kuralına göre oynamayarak dürüstlükte ısrar eden yazarların pek itibar görmemiş olması bir tesadüf olmasa gerek.
    Ticaret ve çalışma hayatı da bu tuhaf ilişkiler ağından farklı gelişmez doğal olarak.Hırs bazen insana ruhunu bile sattırabiliyor.E,haliyle CEO olmak için yanıp tutuşan biri Taraf gazetesi ya da DD yazarlarını okuyacak hali yok.Tencere kapak misali,kendi felsefesine uygun yazarları okumak kadar doğal bir şey olamaz.Sonuçta her şeyi en iyi bilen,diğerlerinden farklı olan,yöneten,tepeden bakan bir kibre adamıştır kendisini…Kendisini o yüksek(!)yerlere taşıyacak olan donanım her neredeyse oraya ilgi duyacaktır.

  11. Yazan:neriman Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    BENCE FAŞİST OLAN SİZSİNİZ

  12. Yazan:Mahmut Yasar Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    yanılıyorsunuz MY bey. Texas ırkıçılığıyla tanınana bir yer falan değildir. Bekir Coskun’dan zerre kadar farkınız yok gözümden.aynı faşizm, aynı etiketleme zihniyeti, aynı cehalet, aynı körlük

  13. Yazan:özlem Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    “BENCE FAŞİST OLAN SİZSİNİZ”

    “aynı faşizm, aynı etiketleme zihniyeti, aynı cehalet, aynı körlük”

    bu sözler hakaret edeyim de içim rahatlasın mantığı ile söylenmedi ise yani gerçekten böyle inanıyorsanız sayın yorumcular sanırım neye dayanarak bu ithamı yaptığınızı da söyleyebilirsiniz. Mehmet Bey üşenmemiş neden bu şekilde düşündüğünü anlatan uzun bir yazı yazmış. Hem zihin yormuş hem bilgi aktarmış hem de emek harcamış.

    Peki sizler kendi düşüncenizin dayandığı sebepleri zahmet olmazsa açıklayabilir misiniz. Buradaki Mehmet Bey ve yorumcular neden faşist, hangi faşizm tanımının hangi kriterlerine uyuyorlar, ne açıdan cahil buluyorsunuz vs.

  14. Yazan:Mahmut Yasar Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    bu site gayet liberal açık sözlü bir siteyken önce sansürler şimdi de ırkçı falan diye eyaletleri toptan etiketlemeler başladı.CHP’nin seçim başarısı birilerini değiştirdi anlaşılan.CHP gibi oldu bu sitede

  15. Yazan:muhsin cakmak Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Fasist olarak nitelendirdiginiz yazarlarin (bu arada onlarin düsünce istikametinin) ne oldugunu,ülkemiz icin ne ifade ettigini (en azindan)anlamaya calismak her vatandas gibi sizlerinde vicdanen borcunuz olsa gerek. Tabi böyle birsey cemaat zihniyetiyle olamiyor.Bekir Coskun benim gözümde Türkiyenin nadir yetisen Vicdanlarindan biridir. Emin Cölasanda ayni. Güce yaslanarak aygini kaydirmak bir Aydini fikren malup ilan etmek sefaletin ta kendisidir. Özellikle Bekir Coskunun ” Göbegini kasiyan Adam ” önermesini iyi tahlil edemeyen insanlarin Fasizmi dogru algilamasini beklemek bosunadir.

  16. Yazan:eg Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    yahu bekir coskun o gobegini kasiyan adam yazisindan ibaret olsa belki yanlis analiz ettik derim ;ama bekir coskun’un dogru bir yazisi mi var ki!bekir coskun ve aydin! vah vah …darbecilerin aydin sayildigi bir ulke, en son franco donemi ispanyasinda kaldi ama bizim ulkede hala artiklari mecvut!!!

  17. Yazan:muhsin cakmak Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Rica ediyorum! :

    “Aydinlik” ve “Aydin Insan” kavramlarini her türlü Ideolojiden ve Etkiden bagimsiz olarak hepimiz iyi tahlil edelim! Fikirlerini her türlü vicdni baskilardan uzak olarak gelistirebilen Insanlar makul bir Noktada herzaman bulusabilirler. Ülkemizin icinde bulundugu sü sancili dönemde ortak Payda olarak “Akil”i almazsak sonu neye varir bu nefretin? Bir Bekir Coskunu iyi okuyamamak, onu isaret ettigi Tehlikeler istikametinde anlamaya calismak yerine, sirf bazilarinin Ülkesi Insani icin reva gördügü yeri kabullenmiyor diye “Tu Kaka” görmek, en hafif tabirle “Düsünememek”tir.
    Düsünmek demek sorgulamak demektir. Anlasilan o ki Türk Insani kendini,ve dünyadaki konumunu iyi sorgulayamiyor. Kendimizi ülke olarak birazcik iyi konumda görüyorsak, bunun sebebi düsünebilen bir Neslin aksayan taraflarimizi iyi analiz ederek önlemler almasi sonucundadir.

    Birileri kalkipta bu süreci sekteye ugratmaya calismasi “Cikar hesaplari” olarak bir ölcüye kadar normaldir. Ammaa biryandan buna calisip, öte yandan insanimizi sürülestirmek istiyorsa burada “Millet”in yaninda olmak bir insanlik vazifesidir. Benim gözümde Bekir Coskunlarin yaptigi tamda budur.Farkli olan Bekir Coskunun yöntemidir. Insanimizi uyanik tutmak adina bu yöntem yerindedir.Millete hakaret degil.

  18. Yazan:muhsin cakmak Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Ayrica burada darbe savunan kimse yok. Anlamak yada Anlamamak durumu var.

  19. Yazan:eg Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Allah aşkına ben “uyuyayım” da bekir coşkun gölge etmesin yeter olmaz mı!

  20. Yazan:nazmi öner Tarih: Nis 9, 2009 | Reply

    Coşkun veya Çölaşan… Veya her söylediği keramet sayılan benzerleri çok okunuyor diye kızmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Çünkü kültür şark kültürü ise, yani akıl ve bilim yerine kurnazlık egemense, kültür uzlaşmalara kapalı olup, çatışmalardan,zıtlaşmalardan, komplolardan besleniyorsa,sistem pislik üretmekten,hain yaratmaktan başka hiç bir işe yaramıyorsa,bir de eğitim sistemi araştırma, sorgulama ve yargılama yerine, insanları hamasete şartlandırıyorsa, bu kültüre uygun yazıları yazanların okuyucuları da elbetteki çok olacaktır.
    Ayrıca, şöhret olmuşlar ve de ülkenin en büyük gazetelerinde yazmaktalardır. Şark kültüründe şöhret de çok önemli olup, şöhretin alanı da fazla önemli değildir. Örneğin,İbrahim Tatlıses halk müzüği alanında büyük bir şöhrettir. Ama tutup da bir roman yazsa Yaşar Kemal’in, kitaplarının toplamından fazla satar. Öyleyse burada arzın talebe uygunluğu gündeme gelmektedir. Yani ya isteneni yazarsınız ve uygun araçlara ve havaya da sahipseniz çok okunursunuz. Ya da istediğinizi -doğru bildiğinizi- yazarsınız, az okunursunuz. Uygun araçlara ve şöhrete de sahip değilseniz hiç okunmazsınız. Bazan da doğru bildikleriniz, doğrularınız: evrensellikten, objektiflikten uzakta kişiye özel doğrulardır. O zaman yine okunma oranınız, ne yazdığınızdan çok, olanaklarınıza ve şöhretinize bağlı bir bir seyir izleyecektir diye düşünüyorum.

  21. Yazan:muhsin cakmak Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Ayrica Yönetici durumundaki arkadasa sansür konusunda esnekligi icin sükranlarimi sunarim.

    Gecmis dönemde “Zaman” menseyli bir siteye üye oldum. Sadece oradaki düsüncelere elestirilerimi yazmaya calistim. Hicbir yazim yayinlanmadigi gibi, ogünden sonra otomatige baglanmis “Bülten”leri kutumdan okumadan silmekle mesgulüm.

    Demem oki karsilikli müsamaha gerekli. Bizler birbirimizi anlayarak dertlerimizi cözebiliriz. Anlamak icinde tahammül sart.

  22. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    . B.Coşkungiller tam da bilgi ve zeka bakımından bu kadar geridirler.:)

    Discovery Channel’da belli türler üzerinde “IQ”testi yapan uzman sandınız sanırım kendinizi. Bir insanı sığ bulabilrisiniz, ki haklı olduğunuza katılırım ama bu ifadeler bana gayet faşizanca geldi.

    CEO’ların neden cahil kaldığı konusunda gerçekten derin bir merak içerisindeydim. Sorunun yanıtının “Ferrasinin satan bilge”‘de değil de Taraf, Today’s Zaman vb. okuyan bilge’de saklı olduğunu ne oldu da düşünemedim?
    Peki benim patronlar Bekir Coşkun falan okumuyordu, AKP’ye bile oy vermişlerdi, “halk sevgilerini” ne oldu da göremedik acaba?

  23. Yazan:eg Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    snowqueen,
    bu kadar öfke neden? CEO derken (hatta yöneticilerin çoğunu kast ederken) bir parti ya da fikirden değil, tam tersi bir zihniyetten ve iktidardan bahsettim. bu kadar öfkeli olmanız ne söylendiğini de anlamanıza engel oluyor. halbuki kalburüstü bir anlayış kabiliyetiniz olduğunu yorumlarınızdan biliyorum. ama öfke insana neler yaptırıyor! tekrarlayayım: şirketlerde, özellikle büyük şirketlerde birer faşizan iktidar mekanizması vardır ve yöneticiler tam da buna uygun yapıda bu yapıyı devam ettiren insanlardır. ister akpli, ister chpli ister bilmemnereli…

  24. Yazan:durhat Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Bazı yorumları okuyunca “iyiki ki bunlar hakim,savcı falan değil”diyesi geliyor insanın.Yani bu kadar vıcık vıcık tarafgirliğe pes diyorum!
    Neymiş efendim Bekir’in küstah kibri eleştirildiğinde bu faşizan tutum oluyormuş.Tabii Bekir efendi kafasına göre medeniyet haritası çizdiğinde,sırf kuyrukçusu olduğu CHP’ye oy vermediler diye halkla alay ettiğinde,çirkin sıfatlar taktığında bu gayet doğal karşılanacak,ama birileri bu terbiyesiz tavrı elştirdiğinde bu faşizanlık olacak.
    Yahu bunlar insanları salak falan mı zannediyor,anlamadım.Merek ediyorum,AKP yanlısı biri aynı mantıkla bu edepsizliği yapsa bizim CHP kutrukçuları bunu nasıl karşılardı acaba?Vallahi adamı tefe koyarlardı…Kimlik ve ruh çözümlemelerine varıncaya kadar ne varsa ortaya saçarlardı.

    Ama ne hikmetse yumurtlanan inciler Bekir Coşkun’dan,Emin Çölaşan’dan,Yılmaz Özdil’den gelince bizim CHP tayfası birden düşünce ve ifade özgürlüğü yanlısı kesiliveriyor.

    Tek kelimeyle yazıklar olsun diyorum!İdeolojik takıntılar nelere kadirmiş?Vicdanı,ahlakı, onuru yerlerde süründürebiliyormuş meğer.

  25. Yazan:Mahmut Yasar Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    burda sorun sadece bekir coskunun degil bu sitenin her gecen gün faşizan akımların esiri olmasıdır.mehmet yılmazın yazısı kafasına eseni ırkcı diye etiketleyen bir manifestodur. CHP seçimde oy arttırdı diye bu sitede faşistleşti.vah vah vah

  26. Yazan:durhat Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Belli oluyor faşizan akımlar.Kimin faşist olduğu gayet ortada yeter ki biraz aynaya bakılsın.Ama nerdeeee?Dolunay çıkınca ayna mayna kimselerin aklına gelmiyor.Her nedense…

  27. Yazan:Hasan Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Bekir Coşkun sadece bir yazar değil, bence Türkiye’deki bir cemaatin adı. Hatta bir insan tipinin adıdır Bekir Coşkun. Bu yüzden Bekir Coşkun değil, Bekir Çoşkun’lar vardır Türkiye’de.

    Kimdir bunlar? İçinde bulunduğu toplum içinde bir yönüyle kendini ileride gören bütün insanlardır aslında. Çantasının pahalılığıyla övünen öğrenci de bir nevi Bekir Coşkun sayılabilir.

    Bunlar neyi savunuyorlar? Bir felsefeleri, bir siyasetleri yok bunların. Bunların siyaseti de felsefesi de “kim daha kaliteli şarap içiyor, kim daha kalitesizini” “kim evinde pantolonla dolaşıyor, kim pijamayla” “kim piyano çalıyor, kim saz?”

    Bunların derdi de budur. Emek-sermaye ilişki ve çelişkisi, insan hakları, birey kültürü ya da demorkasi yoktur bunlarda. Şarabın tadından anlayan ve piyano çalabilen herkes üstündür, bitti bu kadar.

    Peki neden böyle düşünüyorlar? Daha ileri olan bir şeyi mi savunuyorlar? Hayır. Zaten sosyolojik olarak her toplum, bulunduğu koşullar içerisinde olabilecek en ileri durumdadır. Jared Diamond “tüfek, mikrop ve çelik” isimli kitabında “bir kabilenin şehir toplumundan geri olduğunu düşünmemiz için mantıklı hiçbir neden yok” yazmıştı.

    Peki bunların derdi ne? Bertrand Russell’in bir “sorgulayan denemesinde” dediği gibi: toplumdaki her sınıf, bir yönüyle kendini diğer sınıflardan üstün görür. Yani Bekir Coşkun’unkisi tipik bir sınıfsal-kendini-beğenmişlik. Biri daha kültürlü, öteki daha maneviyatçı, biri daha ahlaklı, biri daha bilmemne olduğunu düşünür ve aslında hepsi yalandır. Yanılsamadır.

    Koşulların bir sonucu olan özellikleri değer sayıp üzerinden siyaset yapan insanlara Bekir Coşkun denir.

    Bu adamlar Türkiye’nin en büyük sorunudur.

  28. Yazan:durhat Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Hasan bey,
    Kaleminize,beyninize sağlık,Bekir Çoşkun’ları bir güzel tahlil etmişsiniz vallahi.Gerçekten de bizim Bekir Çoşkun’umuz yok,Bekir Coşkun’larımız var.Burnu yukarıda,insanlara tepeden bakan bu kibirli tiplere her yerde rastlanıyor çünkü.

  29. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir.
    Bir insanı ve yazılarını karalamak bu kadar kolay olmamalı.

    Bekir Coşkun’un en büyük hatası AKP ve Tayyip Erdoğan’ın hiçbir doğru hareketini görmemesi, yanlışlarını da abartmasıdır. Bu yüzden tarafsızlığı kaybolmuş ve zaman zaman kötü yazılar yazmaktadır. Ancak bu onun iyi bir yazar olmadığı ve söylediği her şeyin yanlış olduğu, anlamına gelmez.

    Şimdi durun ve düşünün. Burada yorum yapan birçok yorumcu Bekir Coşkun ile aynı hataya düşüyor. Tamamen korumacı bir taraflılıkla olaya yaklaşıyor. O kadar ki Bekir Coşkun’un okuyucularına bile laf çakma yoluna gidiyorlar.

    Şimdi sizin Bekir Coşkun’dan ne farkınız var ? Bence hiçbir farkınız yok.

    Ancak ben sizin Bekir Coşkun’a yakıştırdığınız sıfatları sizin için kullanmam. Çünkü biliyorum ki, bu yorumlarınız sert bir taraflılık etkisi altında. Ve aslında sizin de doğru söylediğiniz konular var….

    Son olarak, Eğer Bekir Coşkun gerçekten “Nefret Ettiği bir Ülke’de yaşıyorsa” Bence ona acımak gerekir.

  30. Yazan:MY Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    “Eğer Bekir Coşkun gerçekten “Nefret Ettiği bir Ülke’de yaşıyorsa” Bence ona acımak gerekir.”(HAKKI BENTEK)

    🙂 Walla dogru söze ne buyrulur? Bence bu adam Türkiye’yi seviyor da Türklere gicik kapiyor biraz. “halk olmasa ne güzel memleket olacak” diyen cinsten.

  31. Yazan:ömer Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Lafı başka taraftan anlamak bu olsa gerek…Bekir Coşkunu anlayabilmeniz için kafanızdaki kafesten kurtulmalısınız öncelikle…

  32. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    @Sayın eg(Enver Gülşen sanıyorum?)

    Madem bahsetitğiniz anlamda iktidarı siyasi tavrıyla değil, sınıfsal boyutuyla değerlendiriyoruz, o halde sadece tek bir elit varmış ve o da yekpare bir bütünmüş gibi değerlendiren yukarıda okuduğum yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Misal “şarabın tadından anlayan, piyano çalabilen” gibi açıklamaları.
    Şarap içmeyip Cola-Turka pazarlayınca, piyanoda “Gülnihal” çalınınca sorun olmuyor sanırım.

    Kaldı ki başka insanlar hakkında “zekada gerilik” gibi tanımlar kullanmayı, “bidon kafalı ve göbeğini kaşıyan halk” demekten daha az kusurlu görmüyorum. Bence de arada bir fark yok.

  33. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Bu B.Çoşkun denen fecaat kişi yaklaşık 15 yıl önce astsubaylar hakkında bir yazı yazarak “dağda savaşmaları gereken, astsubayların %80’nin masa başında çalıştığını” iddia etmişti, acaba kendileri bir arkadaşım olan makinacı deniz astsubayının 50-60 C sıcaklıkta çalıştığı/ömür tükettiği makina dairesinde kaç saat dayanabilir, 1 saat dayanabilir mi? bugünkü koşullarda astsubaylar ya da askerler hakkında bu tarz bir yazı kaleme alabilir mi? masa başında yazı uyduran MEMURLAR BUNLAR. Patronunun memuru, kalemşör, patronunun gazetecisi ancak bu kadar olur. O günkü koşularda halka dalkavukluk yapmak icap ediyordu, “halk çocukları dağda ölmesin, astsubaylar savaşsın” demek icap ediyordu, öyle emir almıştı, sizce bu postal yalayıcısı bu sözleri bugün yazabilir mi mi? ALIN SİZE “DÜN DÜNDÜR” SİYASETİNİN GAZETECİSİ. Alın size kalemşör gazeteci örneği, kum gibi bunlar kum gibi. Ancak ne varki “HAKİKAT” denen tarih yargıcısının da bir kotası var, bir kaldırma kapasitesi var, bu kota doldu, bu kapasite doldu, yalan/dolan kredisi ise çoktan bitti. Uzatmaları oynuyorlar, uzatmaları.

  34. Yazan:eg Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    snowqueen,
    “öteki”ne aşağılayarak bakmaksa, bekir coşkun bunun en görünen sembolerinden olduğu için ele alınmıştır bana kalırsa. ancak benim açımdan “öteki”ni aşağılayan ve bu aşağılamadan dolayı ayrımcılık yapan herkes potansiyel faşisttir. bunun akplisi, chplisi olmaz. CEO örneği bir anlamda tam da bu konunun en önemli sembollerinden olduğu için önemliydi bence. çünkü iktidarın (sınıfla da ilgisi yok bunun) en net denendiği ve bir insanın “insan” olma kapasitesinin en net görülebildiği yerler orası. ve bu konuda şunu net olarak söyleyebilirim: ister müslüman, ister ateist ister bilmem ne olsun, insan kendisini o iktidarın şehvetine kaptırdığı zaman artık kaydıraktan aşağıya kaymaya başlıyor ve en son yere çakılmadan (insani olarak çukura düşmeden) duramıyor. o yüzden yöneticlik denen şeyin altından insani özelliklerini yitirmeden kalkabilen çok az insan gördüm. bense yönetmek ve yönetilmeyi hep reddettiğim için zaten her bulunduğum yerde “çürük elma” oldum:))ddiğim gibi bekir coşkun bu tür bir iktidarın sembolü olduğu için örnektir ama bekir coşkun gibilerden diğer kesimlerde de bolca vardır…

  35. Yazan:özlem Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    haklısınız snowquin aşağıdaki satırların yazarına aptal ve cahil değil sadece ahlaksız demeliydim.

    Ses…Ses…

    TÜRKİYE’de bundan böyle darbe olmaması için şu üç şeyin mutlaka var olması gerekli:

    – Demokrasi.

    – Hukuk.

    – Bilinçli ve örgütlü toplum.

    Bu üçü var mı?

    Yok…

    Darbe olması için ise şu üçünün olmaması gerekiyor:

    – Devrim yasalarına hakaret.

    – Rejime karşı hareket.

    – Cumhuriyete ihanet.

    Bu üçü var mı?

    Var…

    *

    Bu “yok”lar ile “var”ların esrarengiz tel örgüleri arasındadır korktuğumuz darbeler.

    Aslında bizler Erbakan’ın, “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sorusunun yanıtını yaşıyoruz şu günlerde.

    Erbakan’ın yetiştirdiği, ondan daha zeki ve kamuflajlı veletleri, onun başaramadığını başarıyorlar.

    Evet…

    Kansız oluyor…

    Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz?..

    Hayır…

    *

    Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe.

    Patron kuruluşlarının, esnaf ve işçi örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların pısırık, ikiyüzlü ve çıkarcı tavırları, demokratik olmayan müdahaleler olasılığını artırıyor.

    Çünkü; bu karşı devrim durdurulmasına durdurulacak.

    Burada Erbakan’ın, “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sorusunun karşı versiyonu söz konusudur:

    “Darbeli mi olacak, darbesiz mi?..”

    Hangisi?..

    Siviller her zaman gaflete düştükleri için, darbeler her seferinde Türkiye’yi beterin beterine sürükledi.

    O zaman laik cumhuriyetin çocukları yükseltin sesinizi…

    Ses…

    Ses…

  36. Yazan:durhat Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    @snowqueen,
    Yazmayayım diyorum ama inatla yazdırıyorsunuz.Vay efendim iktidar sınıfsal boyutuyla eleştirilemiyormuş da,tek bir elitten sözedilemezmiş de,”şarabın tadından anlayabilen,piyano çalabilen”e laf etmekle Bekir efendinin küstahlığı arasında fark yokmuş da…
    İnsanın “yuh artık!”diyesi geliyor.Konuyu çarpıtmaya,başka yerlere çekmeye amma da meraklısınız.
    Birincisi kimsenin şarabına,piyanosuna karışıldığı falan yok.İsteyen istediği şarabı da içiyor,ciplere de biniyor,köpüklü banyo da yapabiliyor.
    İkincisi,burada kimse sosyal katmanları,sınıfları tartışmıyor.
    Adam düpediz halkı küçümseyip alay etmektedir.Sırf fanatik taraftarı olduğu ergenekon artıklarına oylarını atmadılar diye milleti çirkin sıfatlarla itham etmekte,ayrımcılık yapmakta düpedüz ırkçı ve faşist bir yaklaşımla kin ve öfke nöbetlerine girmektedir.Olay bu kadar basit.Bu kadar kem küm etmenin “ama”lara sarılmanın lafı dolandırmanın bir manası var mı?
    Oysa bütün bu faşizan tutumlara kısa ve kestirme tek bir soru ile açıklık getirilebilir:Bu zat, küstah ve terbiyesiz bir tavır içine girmişmidir girmemiş midir?
    Eğer dürüstçe ve mertçe verecek bir cevabınız yoksa meseleyi sulandırmanın bir manası yok!
    Şarap,piyano,klasik müzük falan derken,siz de pekâlâ biliyorsunuz ki,kendilerini bu ayrıcalıklara sahip olduğunu düşünen elitlerin halka tepeden bakmaları,küçümsemeleri kasdedilmiş.Yoksa şarap mı içerler,havyar mı yerler,kimsenin bunu tartıştığı falan yok.
    Üçüncüsü,kimsenin burada,kimler burjuva yaşamına yöneliyor,kim daha çok lüks ve sefa içinde yaşıyor,kim daha çok tüketim çılgınlığna kapılmış gibi,meseleyi “hangi taraf suçlu?”şeklinde bir ahlaki bir sorgulama da yok ortada.Kendilerini halktan üstün gören,kibir taslayan anlayışlara vurgu yapılmış.Dolayısıyla insanların emeklerini sömürerek,gayrimeşru yollardan haksız kazanç elde ederek zevk ve sefa içerisinde yaşayan elitler her kesimden çıkabiliyor.Ha,bu general olur,diplomat olur,gazeteci olur;dindar sağcı,solcu,liberal veya aydın olur…Şimdi başka işimiz kalmadı hangi kesim bu burjuva yaşamına daha meyillidir,kim daha çok bu sosyetenin içindedir,bunu taraflara ayırıp bunun tarafı olmak mı gerekir?
    Burası Türkiye!Sistemin elverdiği ölçüde herkes kendince bir yaşam biçimi seçiyor.Dolayısıyla da bu seçimler yapıldığında kendinden olmayanlar dışlanıp ötekileştirilmediği sürece herkes kendi “özel yaşamı”da özgür.Yeter ki kendi yaşam biçimini,ideoloji ve tercihlerini halka dayatmasın ve birilerinin bundan yoksun olduğunu düşünüp alay ederek küçümsemesin.
    Bekir Çoşkun,yazılarıyla topyekün bir toplumun sınırlarını hoyratça ihlal etmektedir.Buna ne Bekir Çoşkun’un ne de kendilerini halktan üstün gören hiçkimsenin hakkı yoktur ve kimsenin de haddine düşmemiştir.Olay bu kadar basittir.
    Taraf psikolojisiyle gerçekleri söylemek gelmiyorsa içinizden bunu da anlarım.Ama lütfen ahlak ve tutarlılık dersi vermekten vazgeçin.Bu tutarsız tavır gerçekten sizin gibi birikimli insanlara yakışmıyor,bilesiniz.

  37. Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Nis 10, 2009 | Reply

    Hiristiyan hocam bana ögreti ancak Ifade ve Fikir özgürlügü sayesinde kimin ne b.k oldugunu ögrenirsin.Dingilin ne olgunu biliyorum ve patronu sicili vergi kacakcisi.

  38. Yazan:durhat Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    @özlem,
    Darbe için ellerinizi nasıl heyecanla ovuşturduğunuzun farkındayım.
    Ama,korkarım bu emelinizin gerçekleşmesini sağlayacak koşullar pek kalmadı.

    Hitler’vari kalabalıklardan medet umdunuz olmadı.
    Toplumu kışkırtarak sokaklara döktünüz gene olmadı.
    Ana okulundaki çocuklara varıncaya kadar insanların ellerine bayraklar tutuşturup savaş tam tamları çaldınız yine işe yaramadı.
    Silahlı çetelere,mafyalara umut bağladınız,o da tutmadı.Katliam,komplo ve entrikaların kokusu dünyaya kadar yayıldı çünkü.

    Daha ne zaman anlayacaksınız o umutla yolunu gözlediğiniz darbelerin artık gelmeyeceğini…

    Gelmeyecek!

    Beyhude hayallere gerek yok!
    Bu halk artık darbe istemiyor…
    Çete ve mafya artıklarıyla yöneltilmek istmiyor…
    Karanlık yerini şafağın aydınlığına terkediyor gayrı.
    Neden anlamak istemiyorsunuz?

    Biliyorum,demokrasinin sizin gibi darbe yanlılarının yüreğinde ne tür derin yaralar açtığını.
    Acınızın,kaybınızın ve derin üzüntünüzün farkındayım.
    Demokrasiye ne kadar tahammülsüz olduğunuzun da farkındayım.
    Siz darbeseverler için demokrasinin hazmı kolay değil biliyorum.
    Ama artık acı gerçeğinizle yüzleşmenin zamanı geldi…

    Demokrasiye,
    Özgür ve eşit bir yaşama,
    Kardeşçe bir arada,
    Bir hukuk devletinde…Evet,yaşamaya alışın,alıştırın kendinizi.
    İçinizde birikmiş kin ve öfkeden kurtulun.
    Hayatın anlamına,insan sevgisine ve sizi çevreleyen doğanın güzelliğine odaklanın.

    Hem,artık beklediğiniz tren de gelmeyecek.
    Yokluğuna alışın.

    Ve inanın bunu başardığınızda hiçbir şey katbetmeyecek,yaşamın çok daha farklı olduğunu anlayacaksınız.

  39. Yazan:eg Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    @durhat,
    hatlar mı karıştı ben mi yanlış anladım? özlem hanımı mı darbecilikle itham ettiniz? cidden anlamadım kusuruma bakmayın. eğer yanlış anladıysam gece yarısı yorgunluğuma verin., eğer gerçekten öyleyse ;yani yazdıklarınız özlem hanıma yönelikse, hayatımdaki en büyük şaşkınlık anlarımdan birisini yaşıyor haldeyim…

  40. Yazan:durhat Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    @eg,
    Çok haklısınız.Ve bana önemli bir gafımı hatırlattığınız için size çok teşekkür ederim.
    Evet aynen söylediğiniz gibi hatlar karıştı:))
    Daha doğrusu aklım karışmış.Bu darbeciler adamda kafa mı bırakır yahu!Özlem hanıma ait tek bir cümle var en üstte.Bunu atlayarak alttaki metni okuduğumdan(ki başkasına ait)yazının tamamından yazı sahibini sorumlu tutmak gibi bir algıya kapılmışım.
    Hatta ben de şaşırdım.İlk elden özlem hanımı uyarıp “tez elden rumuzunuzu değiştirmelisiniz”diye aklımdan geçirdiydim.Zira kesinlikle “özlem”mahlasıyla yazmış başka biri yorumcu zannetmiştim.
    Vallahi özlem hanıma çok ayıp olmuş.Tek teselim bu bölümü okumayacağını umud etmek.Nasıl düzeltip özür dileyeceğimi de bilmiyorum.İnşallah okumaz!
    Ama başta özlem hanım olmak üzere sizden ve tüm katılımcılardan tekrar tekrar özür diliyorum.

  41. Yazan:Hasan Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    Misal “şarabın tadından anlayan, piyano çalabilen” gibi açıklamaları.
    Şarap içmeyip Cola-Turka pazarlayınca, piyanoda “Gülnihal” çalınınca sorun olmuyor sanırım.

    Bu şekilde anladıysanız üzülürüm. Russell’den yaptığım alıntıda ona da karşı olduğumu belirttim zaten. Bu çok açık bir grup mantığı. Her sınıf, kendini diğer sınıflardan üstün görüyor. Kimi daha ahlaklı, kimi daha mütedeyyin, kimi daha ileri, kimi daha kültürlü olduğunu düşünüyor ama bunların hepsi yanılsama.

    Bakın, ben de bir kaç yıldır bütün arkadaş toplantılarında şarap içerim,piyano dinlerim. Mesele bunları yapmak değil. Mesele; şarabı bir siyasi değer zannetmek ve bunun üzeriden farz-ı misal ayran içenleri aşağılamak. Aynı şeyin tam tersi de, yani ayran içenlerin şarap içenleri ötekileştirmesi de benzer bir mantığa dayanır.

    Bunların arasında bir tercih yapmak zorunda değiliz. Türkiye’de siyaset takunya-postal çelişkisine göre bölünmeye çalışılıyor, ama başka yol var. Türbandan, takunyadan, fötrden, postaldan başka bir yol var..

  42. Yazan:özlem Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    :)) olur boyle seyler:))

  43. Yazan:özlem Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    yazı Bekir Coşkunundu bu arada:))

  44. Yazan:durhat Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    Özlem hanım,
    Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi oldu.Yorumu okuduğunuz anlaşılıyor çünkü:))Nasıl mahçup oldum bilemezsiniz.Gerçi kesinlikle size yazılmış değildi,ama sonuçta yorum(imza olarak)sizden gelmişti.Zaten yazının ne stili ne de anlatım biçimi kesinlikle sizinkine uymuyordu.Ve tabii siz aklımından ucundan bile geçmemiştiniz.Bilirsiniz benzer isimler olabiliyor.Ah akılsız başım,baştaki ilk cümleyi okusaydım bu kadar sakarlık olmayacaktı.Neyse ki durum anlaşıldı.Tekrar özür dilerim.

  45. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    Özlem hanımın örnek verdiği Bekir Coşkun yazısı, darbe isteyen bir yazı değil ki !

    “Siviller her zaman gaflete düştükleri için, darbeler her seferinde Türkiye’yi beterin beterine sürükledi.”

    Şeklinde bir cümle kuran biri, sizce darbesever olabilir mi ?

    Bekir Coşkun çok doğru bir noktaya parmak basmış. Biz siviller seçimlerimizi doğru yapmalı ve ülkenin daha demokratik yürümesini sağlamalıyız.

    Önceki yorumumda dediğim gibi, bazılarının taraflılığı bazı şeyleri görmelerini veya doğru yansıtmalarını engelliyor.

  46. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    Bekir Çoşkun ve avanesinin son zamanlarda yazmakta olduğu “bakın Türkiye’de tahsilli, eğitimli, kültürlü İzmir, İstanbul gibi sahil kentler CHP’ye oy veriyor, geri kalmış, kültürsüz iç bölgeler AKP’ye oy veriyor” tarzındaki İRİNLİ fikirlere şöyle bir cevap yapıştırmak gerekiyor “İstanbul, İzmir düşmana esir düşmüştü, onları düşmandan Anadolu kurtardı, işte bu cahil cühela dediğiniz bölgelerden başlattı Atatürk, kurtuluş mücadelesini ve hor gördüğünüz, beğenmediğiniz Anadolu kurtardı, Türkiye’yi” demek gerek ammavelakin, bu fikir de onların İRİNLİ FİKİRLERİYLE eşdeğer olma tehlikesi vardır, zira biz onlar gibi

  47. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 11, 2009 | Reply

    YIKICI ve BÖLÜCÜ olamayız. İstanbul’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Samsun’da, Siirt’te bizimdir, biri diğerinden farklı değildir, siyasi tercihi her ne olursa olsun.

    Kısacası “it ürür, kervan yürür” ya da “it kervan gölgesinde havlar da, kendini nimetten sanırmış” bilmem bir şey anlar mı bu atasözlerinden, patronunun kalemşörleri.

  48. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    Yeni bırakılan yorumları okudukça eklenecek noktalar çıkıyor.
    Mesela,ağırlıklı olarak “taraf olma” durumuna vurgu var yorumlarda.Tabii karşılıklı olarak yapılıyor bu.Yani aslında her bir görüş aynı zamanda taraf olmak demektir.Zaten bu duruma işaret edenler,kendilerini bir tarafta hissederek diğer tarafı taraf olmakla suçlar.Tartışmanın doğasında vardır bu.
    Doalayısıyla gerek Bekir Coşkun’un makaleye konu olan sözkonusu yazısı olsun,gerekse Özlem hanımın alıntıladığı yazı ya da herhangi başka bir yazısı olsun,farklı düşünce ve bakış açısına sahip insanlarca farklı okumalar çıkması gayet doğal.Kimi bunun düşünce ve ifade özgürlüğünü aşan,eleştiriden çok maksatlı yazılmış olduğunu düşünecek.Kimi de gayet mantıklı ve doğru olduğunu kabul ederek/benimseyerek,bu ifade biçimini düşünce özgürlüğü bağlamında değerlendirecektir.Nitekim de öyle oluyor.Örneğin sn.Hakkı Bentek,Özlem hanımın alıntladığı yazıda darbe yanlısı bir ima’nın bulunmadığını belirtmiş.Bense tamamen darbe yanlılığı ve bir darbe çağrısı olarak buluyorum.Ayrıca yine aynı yorumcu,Bekir Coşkun’un bütün yazılarının olumsuz olmadığını ve hepsinin aynı kefeye konmaması gerektiğini ileri sürmüş bir önceki yorumunda.Elbette bütün yazıları tu kakadır demek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.Kendisinin de ifade ettiği gibi bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterebilir.Lakin,burada üzerinde durulması gereken bir ayrıntı var:Bekir Coşkun’un bazen kışkırtıcı olmayan yazılarının olabilmesi,pot kırdığı yazılarının da eleştirilemeyeceği anlamına gelmez.Doğruysa doğru,yanlışsa yanlış diyeceğiz.Ve bana göre söz konusu her iki yazı da düşünce özgürlüğünü aşan maksatlarla yazılmıştır.Seçim sonuçlarından yola çıkarak insanların bilinç ve yaşam seviyelerinin haritasını çıkarmanın makul karşılanabilir bir yanı yoktur.Ayrıca her satırında darbe kışkırtıcılığı akan bir yazının da tutarlı bir yanı olamaz.Ha,kimilerince böyle bir kasıt aranmayabilir ama görünen köy kılavuz istemez.Neler yazıldığı yukarıda duruyor ve kelime kelime,cümle cümle tahlil edilebilir.Dolayısıyla bütün bunlar demokratik tartışma kültürünün olmazsa olmaz kuralındandır.Belki ille de bir ikna olmayabilir;herkes kendi doğrusuna göre bir yargıda bulunacaktır sonuçta.

    Toparlamak gerekirse,ben şahsen her türlü düşüncenin özgürce ifade edilebilmesinden yanayım.Ama elbette bu da yanlış bulunan düşüncenin de eleştirilebilmesi demektir.E, peki Bekir Coşkun’un yazıları eleştirildiğinde neden bu kadar tepki doğuyor.”Ağzına sağlık çok isabetli şeyler yazmış”denilmesi mi bekleniyordu?Adam gaf üstüne gaf yapmış,bunu farkedebilenler de bir güzel hakkettiği dersi yine düşünceyle karşılık vererek yapmış.Yani ortada bir hukuksuzluk olduğu falan yok,gayet demoratik bir tepki bence.Ha,antidemokratik veya faşizan bir tutum olarak addelicekse,bence ülkenin yarısına saldırandan başlanmalı,bu ayıbını yazara hatırlatanlardan değil.İşte artık adı taraflı olmak mı,tutarsızlık mı olur bilemem.Çifte standart uygulamadan olaylara dosdoğru yaklaşılabiliyorsa zaten sorun yok demektir.

  49. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    Sn. Aziz Yılmaz

    Ben Bekir Coşkun’un yukarıdaki yazısını doğru bulduğumu söylemedim. Ülkeyi şurası şöyle, burası böyle gibi genellemeler ile ayırmak doğru değil. Bu noktada Bekir Coşkun’u eleştiririm. Sizin de dediğiniz gibi yapılan anlışlar eleştirilmelidir. Ancak daha önce de söylediğim gibi taraflılık (Burada Bekir Coşkun’un da taraflı olduğunu söylüyorum, bu durumda ben karşı tarafta mıyım? )ile yazılmış bir yazıdan dolayı onunla ilgili bu kadar ağır ifadeler veya okuyucularına yönelik aşağılayıcı ifadeler doğru mudur ?

    Nitekim Özlem Hanım’ın alıntıladığı yazı konusunda ısrarlıyım. Bekir Coşkun ülkede darbe için gerekli ortamın olduğunu belirtmek istemiş. Tespit yapmış. Tespit yapmak, darbe kışkırtıcılığı değildir. Lütfen söylediğiniz gibi yazıyı satır satır açıklayın ve darbe kışkırtıcılığı nerede gösterin. Belki benim gözümden kaçmış olabilir.

    Öte yandan Aziz Bey Taraflı olarak görüş belirtmek başka, belirtilen görüşten dolayı Taraf olmak başkadır. Sizin söylediğiniz 2.si. Benim söylediğim ise 1.si.

  50. Yazan:zafer paycı Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    faşistlik çok ağır bir sıfattır hitler mussolini faşisttir siz sizden olmayan herkese faşist diyorsunuz boş yere uğraşmayın kendisine bu coğrafyada faşit olmadı hiçbir zamn da olmayacak sizin aşağılık kompleksiniz var sorun bu polis size kimlik sorunca onu da faşist diye nitelendirirsizniz tarafsız olun anadolu halkı arasında böyle bi sorun olamaz kaba yerinizden konuşmayı bırakın

  51. Yazan:özlem Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    Birincisi bu bir istemem ama şartlar bunu gerektiriyorsa nedem anam biz de boyle yaparız, tek yol budur yazısıdır. Yani Allah’ım günah yazma, Allah’ım yazma ee ister yaz ister yazma şeklinde veciz bir şekilde açıklanabilir.
    İkincisi kitleleri darbe ile korkutup içlerindeki korkuları kışkırtıp bu korkular ve şantajla cumhuriyet mitinglerine zorlama amaçlıdır. hadi ses verin yoksa silahlı güçler gelip bu işi halledecek hııı! İnsanları tehdit ederek kışkırtmanın ben hiç bir ahlaklı yönünü görmüyorum.

  52. Yazan:eg Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    bu arada bekir coşkungillerden olan ADD yöneticileri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na google’ın kapatılması için başvurmuşlar:) gerekçe de Atatürk’e hakaret etmekmiş…Allah bunlara akıl fikir versin…

  53. Yazan:Osman Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Enver Bey, ne demezsiniz!

    Bahsettiğiniz Atatürkçü Düşünce Derneği bundan iki hafta önce de TRT Şeş için dava açmıştı; hem Kürtçe olduğu için kapatılması konusunda, hem de Başbakan hakkında, anayasayı ihlalden!

    Aslında ikisi birleştirilip Google hakkında Kürtçe yayın davası açılsaydı, dava daha sağlam olacaktı. Çünkü Atatürk videolarını arasıra kaldırıyorlar internetten, ama Kürtçe kalkmıyor tabi…

  54. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Sn.Hakkı Bentek,

    Taraflılık konusunda amacım şahnıza yönelik bir eleştiride bulunmak değildi.Daha çok genel bir duruma(ve varolan bir gerçeğe)işaret etmek istedim.Ve ayrıca bu eğilimin tartışmanın doğasında varolduğunu da uzun uzadıya anlatmıştım.
    Ancak bir önceki yorumunuzun son cümlesi dikkatimi çekmişti.Bakın şöyle bitirmişsiniz yorumunuzu:Önceki yorumumda dediğim gibi, bazılarının taraflılığı bazı şeyleri görmelerini veya doğru yansıtmalarını engelliyor.Dolayısıyla sizin de bundan azade olamayacağınızı belirtme gereği duydum.Ki,kendimi de bunun dışında tutmuyorum.
    Şimdi izninizle bir kaç sorum olacak;
    Sizce o bazıları kimler oluyor?Onları size göre taraflı kılan ve bu taraflı anlayışları sonucu acaba ne tür gerçekleri/doğruları ıskalamış olabilirler?
    Şayet bundan kasıt,ifade ettiğiniz “ağır ifadeler” ve yazarın okuyucalırına hakedilmeyen aşağılayıcı ithamlar ise;evet bana göre eleştiri daha düzeyli yapılabilir.
    Ancak,tasvip etmemekle beraber olumsuz bir üslup daha çok tepkisel bir duruma işarat eder.Eleştirilmesi gerekenin eleştirilemeyeceği ya da bundan taraflılık sonucu çıkarılmamalı.
    Bekir Çoşkun,kendisiyle aynı düşüncede olmayanları dışlayıp alay ederken bu tutumun eleştirmesi ve tepki alması doğaldır.Dolayısıyla üslup ve düzeye itiraz edilebilir ama bunu taraflılık olarak değerlendirmemek gerekir diye düşünüyorum.
    *****
    Ayrıca dikkatinizden kaçan noktaları hatırlatmamı istemişsiniz.Baştan da söyledim;siz farklı okursunuz,ben farklı okuyabilirim.Bunu bir iddialaşmaya dönüştürmemek gerekir.Ama çok ısrar ederseniz akşama iş dönüşü memnuniyetle bunu tekrar tartışabiliriz ve her satırını beraber inceleyebiliriz.

  55. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Sn. Aziz Yılmaz

    “Şayet bundan kasıt,ifade ettiğiniz “ağır ifadeler” ve yazarın okuyucalırına hakedilmeyen aşağılayıcı ithamlar ise;evet bana göre eleştiri daha düzeyli yapılabilir.”

    Evet kastım budur. Aynı noktada buluşmamıza sevindim.

    Taraflılık konusuna gelince, dediğim gibi
    1 – Görüşten dolayı taraf olmak vardır.
    2 – Taraftan dolayı görüş belirtmek vardır.

    Sizinle bugün belirttiğimiz görüşlerden dolayı ayrı tarafta gibi görünebiliriz. Yarın başka bir yazı olur, bir bakmışsınız aynı görüşü savunuyoruz ve aynı taraftayız.

    Ancak ben dersem ki, “Ben Aziz Yılmaz ile farklı taraftayım”. O zaman bütün yazılarda sizin savunduğunuz görüşün tersini savunmaya çalışırım. Bu yüzden de objektifliğimi kaybederim.

    İşte benim bazı yazarların Bekir Coşkun ile farklı tarafta olmasından kastım budur. Bekir Coşkun’un taraf olması da tamamen AKP karşıtlığı ile alakalıdır. Yani objektiflikler kaybedilmiştir.

    Bu açıdan bakarsanız ben Bekir Coşkun ile aynı tarafta gibi görünebilirim. Ancak (yukarıdaki yazı gibi) objektifliğin kaybolması ile yapılan hataların da farkındayım. Bu yüzden yeri geldiğinde Bekir Coşkun’u da eleştiririm.

    Tavsiyem sizin de kendi açınızdan aynı hatanın farkına varmanızdır. Ortada böyle buluşulur.

  56. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Bekir Çoşkun gibi yazarların tek bir tarafkirliği vardır, o da “maaşını ödeyenlerin tarafıdır”, buna itaat etmediğinde de Çölajanı gibi kapı önüne konularak “gelsin sıradaki” denir. Kartel medyasında bugüne dek hep böyle oldu.

    Söz konusu kartel medyasının amiral gemisi Hürriyet, 13 Eylül 1980’de darbecileri alkışlayarak “Bugüne kadar neredeydiniz” diye manşet atmıştı, unutanlara hatırlatmak isterim.

    28 Şubatta da bize pespaye bir “fadime şahin, ali kalkancı, müslüm gündüz” filmi izleterek, 28 şubat soygun darbesine ortam hazırlamışlardı, bu gazetenin gazeticilileri hakkında yeterli fikirler vermeye yeterli gerçeklerdir bunlar.

    %25’lik Alman kökenli yahudi siyonist ortağı olduğu halde ucuz milliyetçilik adına “Ermeni düşmanlığı” yapmakta geri durmuyor, çünkü siyasetleri düşmanlık üzerine kuruludur. Ancak düşman olarak kabul ettiği hasımları kendisinden daha seviyeli ki, onu “siyonist” ortağı üzerinden vurma içerisine dahi girmiyor, oysa kendilerinin kendilerinden olmayanlar için başvurmadıkları düşmanlık siyaseti kalmadı.
    Bu gurubun gazetecileri dünya basın tarihine kara bir leke olarak geçeceklerdir.

  57. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Haklısın Ali Duman Kardeşim, Bekir Coşkun patronunun tarafında bulunan ender gazetecilerdendir. Halbuki baksana öbür gazetelere..

    Vakit gazetesinde Hüseyin Üzmez’i yerden yere vurdular.
    Sabah gazetesi yazarları sabah akşam patronları Çalık’ın nasıl kredi aldığını sorguluyor.
    Zaman gazetesinde sürekli Fethullah Hoca’nın ABD’de yaşaması eleştiriliyor.
    Taraf gazetesinde Ahmet Altan ile laf dalaşına giren gazeteciler var.
    vs….

    Ali Duman kardeşim ben tam hatırlayamadım ama sanıyorum Emin Çölaşan da patronu AKP’ye giydir dediği halde, AKP’yi savunduğu için Hürriyet’ten atılmıştı değil mi ?

  58. Yazan:durhat Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Sn.Duman,

    Sözlerinize dikkat edin,yoksa birileri tarafından “faşizan” tutumla falan itham edilebilirsiniz ha:)).Özellikle de ortalıkta bolca rastlanan sahte solcuları dikkate almanızı öneririm.Bekir abilerine laf geldi miydi hışımla atlayıp bize demokrasi dersi vermeye gelen taklit solcular yok mu,işte onlardan sözediyorum.Nedense bu ikiyüzlü zavallılar mesela Rasim Ozan Kütahyalı’nın fiziki saldırıya uğraması karşısında dut yemiş bülbüle dönerler.
    Çünkü Kütahyalı her yazısında foyalarını meydana çıkarıyordu.Böyle olduğu için de “oh olmuş”dercesine her zamanki gibi ortalıktan sıvışmak daha kolay oluyur.Sonra da birgün tekrar faşizan tutumlar üzerine nutuk çekmek için geri dönerler.Faşizan tutummuş,peeh!
    Vallahi artık bu tiplere acımaya başladım.Kör ideoliji ruhlarını teslim almış adeta.Ama bu sahtekarlığı ne kadar gizleseler de her şey kabak gibi ortaya çıkıyor.
    Ah ah!Ergenekon sempatizanlığını devrimcilikle karıştıran cüce kafalılara bilmem ne demeli?Devrimciliği,solculuğu,feminizmi yerlerde süründürüp madara ettiler ona yanarım.
    Ama bir şey demeye bence gerek yok,maskelerini kendileri düşürüyor zaten.Battıkça batıyorlar,lakin bunun anlaşılmadığını zannederek,hala “devekuşunu”oynamaya devam ediyorlar.

  59. Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Sn. DURHAT,

    ilginç bir durum ve dönemde yaşıyoruz, Kemalizmin kendisi dışında koymuş olduğu yasakların en amansızı SOL ve SOSYALİZMe imiş.

    ve üstelik bize NASYONAL SOSYALİZM, çok usta bir ambalajlama ile SOL ve SOSYALİZM olarak yutturulmuş, pes dedim, tüm gerçekler orta yere dökülünce pes dedim.

    sol ve sosyalistlerin büyük umutlar ve binbir zorluklara rağmen kurmuş olduğu ÖDP bile, başkanını (Ufuk Uras) ergenekoncu olmadığı için başkanlıktan indirdi.

    en çok merak ettiğim şey, bu ülkede gerçek anlamda 3-5 tane sol/sosyalist var mıdır? bu zorba diktatörlük sol’u bu denli imha etme koşullarını nasıl sağlayabilmiştir, üzerinde kafa yormaya değer bir konu.

    Öyle bir hayat yaşadık ki 50 yaşındaki bir vatandaşın ömrüne 4 tane silahlı faşist darbe, büyük bir bölümü yasaklar ve sıkıyönetim ile geçen zindan edilmiş hayat sığdırıldı. bir ülkede değil, sanki bir AÇIK HAVA CEZAEVİNDE yaşadık.

    İşte böyle bir ülkenin, böyle bir paradigmanın gazetecisidir Bekir Çoşkun, muhaliflik demek, kendi çıkarlarına uymayan demektir, bunların muhalifliğini 12 eylül’de, 28 şubatta gördük, nasıl postal yaladıklarını gördük, ha bunlar az mı, kum gibiler kum, işimiz zor. bazı arkadaşlar isimlere karşı isimler çıkartmayı çok seviyor, nerden ve kim olursa olsun, biz o zihniyetleri tanırız, kişi en iyi zulmedenlerini ve onun yardakçılarını, gazeteci kılığında dolaşan, apoletli gazetecilerini tanır. malzeme bu, ahval ve şartlar bu, çetin altan hocanın dediği gibi yine de biz “enseyi karatmayalım”
    Behice Boran yoldaşı anımsayalım ve “SELAM OLSUN TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİNE” diyelim, tüm güzel insanların adına ve tüm güzel umutlarımızın gerçek olması dileğiyle.

  60. Yazan:blue Tarih: Nis 14, 2009 | Reply

    Ben Bekir Coşkun’dan şunu anlıyorum:
    Türkiye’nin kıyı kesimlerinde kocalar karılarını dövmezler, şarap uzmanıdırlar, herkes tango, çaça, latin danslarıyla sokak sokak dans ederek dolaşır, trafikte birbirlerine “buyrun efenim”, “yok lütfen siz buyrun” diye yol verirler. Tam bir beyfendi ve hanfendidirler; gece gündüz kitap okurlar, kültür desen zirvelerdedir. Tiyatrolar, operalar dolup dolup boşalmaktadır.
    Biz de gidiyoruz yazın oralara ama, mayomuzu k.çımıza geçirip yüzmekten başka bir şey yapmıyoruz. Malum, sarı bölgedeniz ya ondandır.

  61. Yazan:mehmet Tarih: May 6, 2009 | Reply

    sn. Ali ERKİN’in yorumunun tekrarıdır.

    ”Bu kadar provokatif bir dil, bu kadar sığ bir idraksizlik, bu kadar sefil mantık yürütme, bu kadar zihni fukaralık üzerine neden burada veya herhangi bir başka yerde bir yorum yapma, kelam etme durumunda insanlar? Eğer bir olgu, fikir, söylem hakkında yorum yapılacaksa ortada bunlara dair iz, emare, belirti en azından bir gayret olması kaziye. Pekala bunların hiçbiri ortada yoksa niçin varmış gibi pozisyon alıp “şimdi şöyle efendim…” diyerek bir anlatma çabasının içine giriyoruz. Son birkaç yıl içindeki siyasal çalkantılarda da kim bilir kaçıncı kez bu adam ve ait olduğu familyadan sadır olan fikirlerin(!) zavallığını hep beraber şahit olunmadı mı, niye bunlara gösterilen “itibar”?” ALİ ERKİN Bey’le aynı kanatteyim.NOKTA

    ***Böyle bir konu hakkında Bunu da sayarsanız 60.yorum.Derin düşünce okur ve yazarları adına TRAJİKOMİK desem doğru kelime olur mu acaba? 60 son olur inşallah.

  62. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 7, 2009 | Reply

    Bekir Coşkun ve türevlerinin geçmişte ne olduğu belli.Bugün ve gelecek için durum tespiti yapmak gerekirse bence onlar Kafka’nın Değişimin’deki ‘böceğe dönüşmüş insan’ durumundalar yakın tarihe kadar ne olduklarını anlayamadıkları için derin bir şoktaydılar şimdilerde ise saklandıkları köşelerden acaba ‘ne yapabilirim?’i düşünüyorlar.
    Bilirsiniz Kafka o eserinde kişinin kendi değişiminden çok etrafının ona bakışındaki değişimi işlemiştir.Yani failin içsel sefilliğinin dışa vurumundan çok artık içtekini açık seçik görebilen insanların tutumunu.Bizim konumuzla ilişkilendirirsek Göbeğini kaşıyan,bidon kafalı güruh artık Bekir Coşkun ve türevlerinin içsel sefilliğini çok net bir şekilde görebildiği için onlara hak ettikleri ‘böcek’ muamelesini reva görmüşlerdir.Sırt üstü yatıp(Kemalizm üzerinde yatmakta diyebiliriz),bir türlü kalkmanın yolunu bulamayıp(rahat geldiğinide düşünebiliriz,ilk başta rahat gelen bu yatak zaman içinde sürekli yatmanın etkisiyle bedende yaralar açacaktır tabii fark edene),mevcut 8-10 ayağını oynatarak görüntü kirliliği yapanlara(darbe şakşakçılığıda diyebiliriz) yolunun sonunu ‘çalı süpürgeleri’ yön vermek suretiyle gösterecektir.

  63. Yazan:herackles Tarih: May 7, 2009 | Reply

    Mehmet Bey,

    Vakit darligindan midir nedir siz de artik iki satirda meraminizi anlatmaya baslamissiniz yazilarinizda. Nerde o uzun ve doyurucu yazilar. “Nerde o eski aksamlar”…

    >>Yani bir ili AKP %30 ile kazanmış iken DSP %20 ve CHP %20 almışsa o il AKP’nin olur, turuncu boyanır. Bekir Bey’in faşist kurallarına göre o ilin zavallı insanları da yobaz, karı döven filan olurlar. Yok eğer AKP %20 ve Saadet Partisi %20 alırken %30 ile CHP malı götürmüşse bu sefer o il Bekir’in gözünde şarapçı ve operacı, haliyle uygar bir il olur.

    Bekir Coskun’u okumaktan “karnini kasiyan adam” benzetmesinden beridir haz etmem ki zaten pek de okumam. Yalniz, soylediklerinde hakli oldugu yanlar vardir. Siyasi tercihler o bolge insaninin yapisi hakkinda fikir verebilir. Ornegin Konya ile Izmir arasinda bircok farklilik vardir. Hos, bunu da anlatmanin bin tane farkli yolu varken…; Bekir Bey biraz romantik takilmis…

    Benim gelmek istedigim nokta, taraf olmasina tarafsiniz da kizdiginiz yazarin yaptigi ayrimciligin benzeri yazilarinizda buram buram kokuyor. Yalniz kullandiginiz kelimelere bakinca bunun “ozellikle” yazildigini degil de artik icsel bir sey oldugunu goruyorum.

    Ne diyelim; Allah hepimize yardim etsin!

  64. Yazan:durhat Tarih: May 7, 2009 | Reply

    Mehmet bey,gördüğünüz gibi bu mesele öyle 60 yorumda pek kalacağa benzemiyor.Gerçi sizinki, Bekirgiller familyasının çok da ciddiye alınmaması gerektiği yönünde -haklı- bir serzeniş.Ancak,bana göre Bekir’in gönüllü avukatlığına soyunmuş “kraldan daha kralcı”türevlerine de birileri “kral çıplak”diyebilmeli.
    Yazıyı okuduğumda,böylesi kibir ve her yanı ırkçı nefreti kokan -ırkçılık ve faşizan eğilimler sadece etnik ayrımcılıkla sınırlı değil çünkü-sığ beyanatlara nasıl bir tepki geleceğinin sezgisel bir haritası belirdi zihnimde.Hoş bir durum değil elbet,fakat sitede takip ettiğim ideolojik pusulaların bilinen seyri maalesef bende bir takım değişmez yargılara neden olmuş.Artık ideolojik pusulaların yönü o kadar belli ki, insan,kimlerin nasıl bir tepki vereceğini önceden kestirir duruma gelmiş.

    İnanın,sezgilerim beni yanıltmadı.Oysa bir kez olsun yanılmayı o kadar çok isterdim ki…

    Olmadı işte.Demek ki ideolojik körlük bir yerde sonra insanı sadece taraf olmaya hapsedebiliyormuş.

    Bence üşenmeyin ve yorumları bir kez daha gözden geçirin.Göreceksiniz,Bekir Çoşkun’dan hiç hazetmediğini,yazılarını dahi hiç okumadığını belirtenlerin okkalı bir “ama”dan sonra nasıl savunma moduna geçtiğini.

  65. Yazan:MY Tarih: May 7, 2009 | Reply

    “Böyle bir konu hakkında Bunu da sayarsanız 60.yorum.Derin düşünce okur ve yazarları adına TRAJİKOMİK desem doğru kelime olur mu acaba? 60 son olur inşallah.”(Mehmet)

    hiç bir zaman son olmasin, neden son olmasini istyorsunuz ki? Yorumlarin bir çogu diger yorumlara cevap ve verdikleri ilham, yaptiklari çagrisimlara birer uzanti.

    “Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül dost ister kahve bahane” diye bir söz var hatirimda simdi…

    Yazilar birer bahane, mühim olan yazarin fikrini benimsemek ya da reddetmek degil ki. Siz sofraya ne koyabiliyorsunuz? Misafirlige giderken yaninizda bir kutu lokum olsun alip gitmez misiniz?

    “Bu yemekleri begenmedim, sofra güzel kurulmamis” diye surat asmak yerine aksamdan oturup bir tencere zeytinyagli dolma sarsaydiniz olmaz miydi?

    Sevgi ve muhabbetlerimle (herseye ragmen)

  66. Yazan:mehmet Tarih: May 7, 2009 | Reply

    ***Anlaşılan Konu Uzayıp Gidecek 60 değil 160 yorum yetmeyecek 🙂

    ***Yazar : Başkalarının 20 sayfada anlattığını bir paragrafta anlatan
    ***İyi Yazar : başkalarının bir kitapta anlattığını bir cümlede anlatabilendir.(tabi bana göre)

    ***Bir toplumu bölmek için toplumu bölecek olayların varlığına gerek yok. Literatüre iki kelime sokun yeter.(örneğin sağ ve sol kelime-terimleri. Tabi bizim ülkemizde sağ ve sol vardır; bunlar içeriği dolu kavramlardır diyorsanız, tarihsel bir köken ve oluşum süreçleri vardır diyorsanız BEKİR COSKUN gibilerin yazılarını gereğinden fazla ciddiye alabilirsiniz.)
    ***birine sürekli hırsız derseniz hırsız olur. Orhan pamuk sadece iyi bir yazar olduğu için almadı o nobeli.Onu ona ve yazdıklarına karşı olanlar ve hakkında dava açılmış olması meşhur etmedi mi?
    ***Fikirlere karşı fikir ileri sürülür, Bekir Coskun’u bir fikir-düşünce adamı kabul edenler(ki olması normal-değildir demiyorum) beyin fırtınası yapsın ama kabul etmeyenler bunu yaparak neye-kime hizmet ediyorlar.? CEVAP:Bekir COŞKUN’a

    ***NOT:İfade özürlüyümdür. Lütfen Benim anlatmaya çalıştıklarımı hüsnüniyetle yorumlayınız.

  67. Yazan:S. ALİ Tarih: May 9, 2009 | Reply

    Bekir Çoşkun Türkiye gerçeğini yazmış! O yazdığı yazıda belirmek insteme hususlar Türkiyeninin resmidir! Onun için bu yazıda düşmanlık çıkarmak, bir insana yapılan en büyük kötülüktür. Adamın yazılarını beyenmeyebilirsiniz? Ama düşman gibi göstermek çok ağır bir itamdır! Nalıncı keseri gibi hep kendi tarafınıza yontmayın.. Keser döner sap döner gün gelir bir güngün hesap döner”

  68. Yazan:ali duman Tarih: May 9, 2009 | Reply

    Tahminen 15 yıl önce, 3 ncü sınıf bir köşe yazarıyken (kanattimce hala öyle), kendi reklamını yapıp, gündeme gelebilmek için “60 bin profosyonel astsubay evrak ve büro işlerinde çalışıyor, savaşmasını bilmeyen ve profosyonel olmayan vatan evlatları ise şehit oluyor” mealinde bir yazı yazmıştı.

    yazdığı yazıya diyecek hiç bir eleştirim yok, ancak o yazıyı bugün yazabilir mi? zira yazamaz, o gün altına imza attığına, bugün imza atamaz, tüm apoletli kalemşörlerin ortak özelliğidir,ayrıca demokrat olamayanların “dün dündür” pür-ü halidir bu durum. misal; siyasi görüşlerine katılmadığım rahmetli uğur mumcu yazdığı tüm yazılarının her daim altına imza atabilecek gerçek gazeteci örneklerinden biridir. uğur mumcu halkın gazetecisine, bu zat ise patronunun gazetecisine örnektir.

    yani kimi gazetecidir, kimi ise bu zat gibi kalemşördür, “güzel ve yalnız ülkemin” monşerleri de kalemşörleri de kum gibidir, maşallah.

  69. Yazan:durhat Tarih: May 9, 2009 | Reply

    @S.Ali,

    Bekir Çoşkun’nun avutkatlığını yapmasaydınız şaşardım zaten.İkinci çoğul şahıs eki kullanarak birilerini suçlamışsınız ya,hoş bunların kim olduğunu belirtmemişsiniz.Eh,atış serbest nasıl olsa,salla salayabileceğin kadar.Ne de olsa bir sorumluğu falan yok, internet kafenin birinden yorum niyetine stres at gitsin.İyi de kardeşim,Bekir Coşkun’u düşman ilan eden yok,anlama zahmetinde bulundaydınız pekala B.Coşkun’un zırvalıklarından aslında halka gizli bir düşmanlık beslediğinin ima edildiğini anlamak zor olmayacaktı.Ama nerdeeee?Birilerine sataşmak varken anlamaya çalışmak de neyin nesi!
    Birde şu “Türkiye gerçeği”dediğiniz şey nedir?Biraz açsaydınız da nalıncı keseri gibi kendi tarafımıza yonttuğumuz şeyin ne olduğunu öğretip bizi bir güzel mahçup etseydiniz.

    Nedir bu “gerçekler”ler?
    Mesela Doğu ve Güneydoğu’da AKP dışındaki tercihe ne demeli?Acaba Iğdır’da,Diyarbakır’da,Tunceli’de ve sayamadığım pek çok ilde yaşam tarzı falan değişti de haberimiz mi olmadı?Baleye,operaya,dansa,valsa mı merak sardılar ne dersiniz?Hadi buraları geçtim.Hani ülkücüydünüz diye merak ediyorum MHP’nin oy topladığı bölgeler de “gerçekçi”bulduğunuz B.Coşkun’un “çağdaşlık haritası”nın dışında kalıyor.Peki nerde kaldı milliyetçiliğiniz?Adam(Rasim Ozan Kütahyalı)Denizlerin asılmasına mecliste Demirel ve avenesi tarafından nasıl hareretle el kaldırılıp onay verildiğini yazdı diye “ülkücü gençleri niye yazmıyorsunuz?”diye sızlanan siz değil miydiniz?Şimdi ne değişti de Bekir abinizin siz milliyetçileri de yaşam biçimiyle haritalara bölüp küstahça alaya aldığında birden gerçekçi buluverdiniz?Mümkünse bana bunun izahını yapın,inanın çok merak ediyorum.
    Yani birbiriyle bu kadar tutarsız,çelişki dolu argümanlara nasıl kapıldığınızı inanın işin uzmanı bir terapist bile zor çözer.Bu nasıl yaman bir çelişkidir böyle?

  70. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: May 10, 2009 | Reply

    O haritanın 2009 yerel seçim sonuçları olduğuna eminmsiniz bildiğim kadarıyla eskişehiri Büyükerşen(dsp) kazandı. Eksikler var biraz sanırım. Adam saçmalamış bu arada evet.

  71. Yazan:herackles Tarih: May 11, 2009 | Reply

    Tahminen 15 yıl önce, 3 ncü sınıf bir köşe yazarıyken (kanattimce hala öyle), kendi reklamını yapıp, gündeme gelebilmek için “60 bin profosyonel astsubay evrak ve büro işlerinde çalışıyor, savaşmasını bilmeyen ve profosyonel olmayan vatan evlatları ise şehit oluyor” mealinde bir yazı yazmıştı. yazdığı yazıya diyecek hiç bir eleştirim yok, ancak o yazıyı bugün yazabilir mi? zira yazamaz, o gün altına imza attığına, bugün imza atamaz…

    Bu mantikla ne Hasan Cemal’e sans verirsiniz ne de Abdullah Gul’un AB ile iliskileri gelistirmek icin attigi adimlari aciklayabilirsiniz.

  72. Yazan:durhat Tarih: May 11, 2009 | Reply

    Hangi mantık?Tarafgirliği futbol fanatizmine vardılanlar için henüz bilmediğimiz bir mantık yöntemi varsa bir şey diyemem.Benim bildiğim,doğruya doğru yanlışa da yanlış denir.Ama yok konu B.Coşkun,Emin Çölaşan,Mustafa Balbay ve diğer saz arkadaşları olduğunda akan sular seller duruyorsa o ayrı.

  73. Yazan:eg Tarih: May 11, 2009 | Reply

    bakın bekir coşkun’un “tiyatro temsilcisi” bir zat yakın zamanda ne söylemiş:

    “Tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy, önceki gün Eskişehir Kültür Merkezi’nde sahnelenen ‘Fername’ isimli oyunu sırasında Türkiye’nin çağdaş değerlerinden uzaklaştığını iddia ederek AK Parti hükümetine yüklendi.

    Ferhan Şensoy “Daha önce yapılan 3 askeri darbe ottan bo.tan sebeplerle yapıldı. Asıl darbe yapmak için geçerli sebepler şimdi var ama darbe yapan yok. Bu ülkenin darbe vakti geldi fakat asker birşey yapmıyor. 1980’de yapılan darbe sırf Kenan Paşa’nın resim merakından dolayı yapıldı. Darbe yapacaksanız şimdi yapın” diyerek sahneden orduya seslendi.

    Bu ikinci açıklaması

    Oyuna gelen seyircilerin bir bölümü bu açıklamalardan dolayı salonu terk ederken, bazıları da alkışla Ferhan Şensoy’a destek verdi. Ferhan Şensoy 2006’da da bir gazeteye verdiği röportajda “Büyükanıt Paşa darbe yaparsa sabah erkender kalkar, davul çalıp kutlarım” demişti.

  74. Yazan:herackles Tarih: May 11, 2009 | Reply

    Durhat bey /hanim,

    Ben yanlis anladim o zaman. Sizin “On bes sene once oyle demiyordu, simdi diyor” mealindeki cumlelerinizin dayandigi mantiktan bahsediyordum. Insanlar degisemez, degismemelidir diyorsaniz ayri. Yok, insanlar degisebilir diyorsaniz birakin da herkes ayni ozgurlugu kullansin.

    Bekir Coskun’un avukati muamelesi de yapmazsiniz umarim. Benim derdim fikirlerle…

  75. Yazan:ali duman Tarih: May 11, 2009 | Reply

    ayrıca değişim ve dönüşüm konusunda da sapla samanı karıştırmıssınız, değişim ve dönüşüm; düşünsel olur, fikirsel olur, kişilikte ve ahlakta olmaz.

  76. Yazan:ali duman Tarih: May 11, 2009 | Reply

    ayrıca bu bekir çoşkungiller türünden bir de Çölajanı (faşistlikle malul olduğu için 12 eylül öncesi devrimcilerin koyduğu lakap) vardı, hürriyetten atılınca ne hikmetse yok oldu, adeta silindi gitti. bu yok olmalardan, silinip gitmelerden dolayı güzel bir atasözünü anımsadım bilmem sizcede ilgili midir konuyla ne dersiniz?
    “it kervan gölgesinde ürür de kendini nimetten sanırmış”

  77. Yazan:herackles Tarih: May 11, 2009 | Reply

    Ali bey,

    Yukarida sizin soylediklerinizden Bekir Coskun’un daha once yazdiklarinin tersi seyler yazdigini ogrendim. On bes sene onceki yazilarini bilmem, okumadim. Sadece nakledilenler uzerine yazdim.Bekir Coskun’un kisiliginin veya ahlakinin eskiden ve simdi ne duzeyde oldugunu ise hic bilmem.
    Burada sap ile saman neresi ki karistirdigim izlenimi dogmus sizin uzerinizde?

    Not: Bir onceki yorumda Ali Bey diyecekken Durhat bey /hanim demisim. Alinti Ali Bey’dendi. Kusura bakmayin, karisiklik olmus…

  78. Yazan:m.akif mentesoglu Tarih: May 11, 2009 | Reply

    aslinda bekir coskun ve bu minvalde yazi yazan yazarlara acimak gerekiyor. biraz populer kultur, biraz provokasyon, biraz kirli siyaset seklinde ozetlenebilecek yazilar yazan sahsiyetimiz, entellektuel birikimsizliginin ve dunyali olamamasinin cezasini cekecektir. bu kohne zihniyetin kalintilari, medyada oldugu kadar, siyaset, sanat, burokrasi her alanda yer almakta olup, yapmamiz gerekenin bu insanlari kendi hallerine birakmak olmasi gerektigini dusunuyorum, onlar zaten bir sure sonra kendi kendilerini yok edeceklerdir.

  79. Yazan:ali duman Tarih: May 12, 2009 | Reply

    Sn. Herackles,

    Aslında bu konuda yorum yaptığıma çok pişmanım, zira bekir çoşkungiller bugün var, yarın yok. öyle ise üzerinde durmanın bir önemi de yok.

    bekir çoşkungillerin ömrü patronunun işine son vereceği döneme kadardır, bu türden olan Emin Çölaşan’ı bugün hatırlayan var mı? geçiniz efendim (pek tabiki sözüm meclisten dışarı).

  80. Yazan:sahane Tarih: Oca 26, 2012 | Reply

    Bekir Coskun’a hayranim ve benim gibi o kadar cok insan var ki. Kendiz soyleyip kendiniz dinlemissiniz boyle bir internet sitesinde – bu insanliga herseyden cok onem veren, ahlaki herseyden ustun tutan, dogrulari soyleyip dokuz koyden kovulan insani oturup bir kere dinlediniz anlamaya calistiniz mi? Cehaletinizden utanmali, onun hosgorusunun yuzde birine sahip olmaya calismayi kendinize amac edinmelisiniz.

  1. 1 Trackback(s)

  2. May 8, 2009: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin