RSS Feed for This Post

Kriz nasıl fırsata dönüştürülür?

Türkiye’deki temel sorun yatırım yapmaya yönelik kaynak yokluğudur. Şu ana kadar özel sektör yurt dışından kaynak temin etme yoluna gidiyordu. Global kriz bütün kredi imkanlarının, portföy yatırımlarının ve doğrudan yatırımların önünü kesti.

 Yatırımların önü kesildi; ancak tüketimi daraltacak bir etki yok aslında. Dolar kuru yükseldi; ama petrol fiyatları daha hızlı düştüğü için enerji maliyetlerinde bir artış olmadı. Böyle olunca dış kaynaklı bir zam baskısı yok. Enflasyon yükselmediği için alım gücünü düşürecek bir etki de yok. Faizler her geçen gün düştüğü için tüketicinin kredi alması eskiye göre daha kolay. Sonuç olarak Türkiye’de iç pazar eskisi kadar güçlü bir alım gücüne sahip.

 “Ama ihracat düştü.” İhracatın düşmesi Türkiye’yi çok etkilememeli; çünkü ihracat 2007 rakamlarına göre GSYİH’nin sadece %17’si. Yani toplam ürettiğimizin sadece %17’sinin dışarıya satıyoruz. İhracat bu sene dörtte bir oranında azalsa toplam üretimi %4 oranında düşürür ki; bunu piyasayı birazcık canlandırarak dahi telafi etmek mümkün.

 Türk ekonomisinde aslına bakılırsa bir talep sorunu yok. Sorun temelde yatırım yapacak paranın piyasada olmayışından kaynaklanıyor. Ancak yatırım yapılmayınca istihdam yaratılmıyor, işsizlik artıyor, böylece tüketicinin ekonomiye olan güveni azalıyor. İşte sorun burada. Güvensiz bir ortamda tüketici harcamalarını ertelerse ekonomi bir anda dar boğaza girer.

 Hükümet dar boğaza girmemek amacıyla tüketimi artırıcı yönde bir paket açıkladı. Bu kısa vadeli bir çözümdür. Yatırımı artırıcı yönde çözümlerle desteklenmezse sorun tekrar tekrar önümüze çıkar.

 Şu anda ekonominin temel sorunu yatırım yapılamaması. Yatırım yapılamamasının temel nedeni ise döviz borcu ile meşgul olan özel sektörün kaynak darboğazında oluşu. Ben hükümetin döviz borçları ile ilgilenmesi gerektiğini söylemiyorum. Hükümet yatırımı desteklemelidir. Yatırıma yönelik projesi olan şirketlere düşük faizli krediler verilmelidir. Bu krediler verilirken yapılan yatırım çok sıkı kontrol edilmelidir. Şirketlerin yaptıkları masrafların faturaları talep edilmelidir.

 Kredi ile yatırım yapmak geldiğimiz şu noktada birçok girişimcinin cesaret edemeyeceği bir şey. Bunu başka imkanlarla da desteklemek gerek. Hükümet önümüzdeki 6 ayda yatırım yapmak isteyenlerden 3-5 sene boyunca vergi almayacağını garanti edebilir. Bunun gibi maliyetleri etkileyen diğer kalemlerde de yapılacak kriz düzenlemeleri girişimciyi harekete geçirecektir. Bu ve benzeri üretime yönelik tedbirlerle yatırımlar yapılmaya başladığında istihdam yaratılır, tüketicinin güveni de tekrar yerine gelir. Özel sektöre yatırım yapacak kaynak temin edilirse Türkiye bu krizden karlı çıkar.

 Son cümlemi açayım. Bir anlığına global krizi unutun, kendi krizlerimizi düşünün. 2001’de kimler karlı çıktı? Parası olanlar. Bütün krizlerde elinde likit para bulunanlar karlı çıkarlar. Çünkü kriz esnasında her şey gerçek değerinin çok altında satılır. Finansal açıdan güçlü olan şirketler zayıf şirketleri böyle zamanlarda ele geçirirler, ve kriz sonrasında çok yüksek fiyatlara satarlar.

 Özel sektöre yatırıma yönelik kredi olanaklarının sunulması sadece Türkiye’de krizin etkilerini hafifletmeyecek, aynı zamanda kriz sonrası Türk şirketlerinin gücünü çok arttıracaktır. Avrupa’daki birçok şirketi, makine parkını ucuza kapatmanın tam zamanıdır.

 İlk defa Türkiye ekonomisi bir global krizde çok güçlü. Ama ne yazık ki kimse bunun farkında değil. Krizler güçlü olanlar için kaçırılmayacak fırsatlardır. Türkiye tarihinin en büyük fırsatını böyle giderse göz göre göre kaçıracak. 

 

Gelecek yazı

 Global kriz AKP oylarını azaltmalı mı? 

Bu yazı “Global kriz AKP’nin oylarını azaltır mı?” diye sormuyor, “azaltmalı” mı diye soruyor. Başka bir deyişle global krizin faturası AKP’ye kesilmeli midir?

 Türk halkı AKP’yi global krizin Türkiye’deki olumsuz etkilerinden bence sorumlu tutmalıdır.

 1. Yabancı yatırımların azalması.

2. Dolar kurunun yüksek oluşu.

3. Turizmin zayıflaması.

…Bu makale ilginizi çektiyse…

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…

Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.

Buradan indirebilirsiniz.

 

Liberalizmin Ak Kitabı

1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.

Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.

Trackback URL

  1. 9 Yorum

  2. Yazan:amarat Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    ALLAH rızası için bu tarz yazıları liberalizm etiketi ile etiketlemeyin.Liberal değilseniz liberalizmi kötülemek yanlış tanıtmak amacıyla yaptıgınızı düşünüyorum.Yok liberalseniz bir daha düşünün diyorum.

    Hükümet yatırımı desteklemelidir. Yatırıma yönelik projesi olan şirketlere düşük faizli krediler verilmelidir. Bu krediler verilirken yapılan yatırım çok sıkı kontrol edilmelidir. Şirketlerin yaptıkları masrafların faturaları talep edilmelidir.

    Bir liberal nasıl bunu der ? Siz amerikadaki sistemi söylüyorsunuz.Amerikan hükümetinin yaptıgı bu şimdi.dev şirketlere nakit aktarıp karşılıgında “özellikli hisse” adında bir hisse alması daha sonra bunu elinden nasıl çıkaracak o da bir muamma ama siz abd deki sistemi tanımlamışsınız.Ve bize göre biz derken liberallere göre amerika liberal değil.

    Lütfen liberalizmi yanlış tanıtmayalım, tanıttırmayalım.

    İyi günler.

    Not: ben tüm yazıları takip edebilmek adına entelektuel.org’a girip oradan bakıyorum, bu yazının başlıgını görünce Emre Er’in yazdıgını tahmin etmiştim.

    bkz:emre er’in başlıklarını bin metreden tanımak “:swh”

    Ayrıca cash is the king mantıgı bir yere kadar emre..

  3. Yazan:Murat Aygen Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    “Krizi fırsata dönüştürmeğe” ilk kalkan Şevket Süreyya’dır. Onunla ilgili şu anekdotu sanırım Sn. Engin Ardıç bulmuş ve yazmıştı: hazret o zamanın d.p.t.si denebilecek bir “daire”nin başında iken gitmiş İnönü’ye, “paşam Avrupa’da hurda fiyatına fabrika satıyorlar, şunları alıp sanayi kuralım” demiş. Hiçbir siyasi rakibini i.m.f.ye teslim olmakla suçlamamış olan İnönü onu münasip bir biçimde geri çevirmiş. Dünyadan bihaber c.h.p.lilerin bugün hovardaca harcadıkları siyasi mirastır bu.

  4. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    Emre Bey’in çözüm önerilerinin çoğuna katılıyorum.

    Ancak Tespit yanlış. Türkiye’de 2001 krizinden beri düzelmemiş bir talep daralması var.

    Piyasa krize kadar bu talep daralmasına uymuş vaziyette idi. Nasıl ? Üretimi bırakıp ithalata yönelerek. Her taraf ucuz uzakdoğu malları ile doldu. Kalan sanayicilerimiz de rekabet edemez hale geldi. Böylece zamlar bıçak gibi kesildi.

    Enflasyon’un düşmesinin altında da bu talep daralması yatıyor.

    Peki talep daralmasının sebebi ne ? İşsiz kalan insanlar, ücretlerine zam alamayan insanlar, tüketimin üzerindeki aşırı vergiler vs…

    Hükümet geçen 7 – 8 senede tüketimi arttıracak hiçbir tedbir almadı. İnsanlar Kredi kartları ile karınlarını doyurabildiler. Yani borçlandılar. Şimdi bakın bakalım Kredi kartı kullanımı son 7-8 senede nerden nereye geldi. Daha önemlisi borçlar ödenebiliyor mu ?

    Başbakan kredi kartı borcu olanların dürüst olmadığını söyledi. Emre bey ise sürekli borçlanmanın faydalarını anlatıyor.

    Borç yiyen kesesinden yer. Borç borç ile dönmez. Ancak şu da bir gerçek ki olan oldu.

    Şimdi yapılması gereken, çok ciddi ve radikal tedbirler almaktır. Bu tedbirlerin bir kısmını Hükümet panik halinde aldı. Ancak yetmez. Gerekli düzenlemeler yapılmazsa (en basitinden Gümrük Birliği’nden çıkılmazsa) bu tedbirler için ayrılan ödenekler daha büyük borç ve sorun olarak geri dönecek.

  5. Yazan:emre er Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    Peki talep daralmasının sebebi ne ? İşsiz kalan insanlar, ücretlerine zam alamayan insanlar, tüketimin üzerindeki aşırı vergiler vs…

    Hakkı Bey, bu bilgi yanlış.

    Türkiye büyürken 2004-2007 arasında 3 milyon insan istihdam edildi. Bu tarım dışı istihdamın %20 artması demek. Türkiye büyürken istihdam inanılmaz arttı.

    Sorun istihdam artmayışı ama son 6 sene değil, son bir sene. Ve nedeni de global krizin yarattığı olumsuz psikoloji.

    Borç konusuna girmeyeceğim. Ama biliniz ki borç düşündüğünüzden çok farklıdır. Türkiye’de tüketici çok borçlu değil. Oranı %17. ABD’de %90. Türkiye’de tüketicinin borç sorunu yok. Kredi kartı kullanmayı daha öğrenemeyenler ve insafsız bankalar var, o kadar. Onlar da ekonominin genelini etkileyecek düzeyde değil.

  6. Yazan:emre er Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    Hükümet yatırımı desteklemelidir. Yatırıma yönelik projesi olan şirketlere düşük faizli krediler verilmelidir. Bu krediler verilirken yapılan yatırım çok sıkı kontrol edilmelidir. Şirketlerin yaptıkları masrafların faturaları talep edilmelidir.

    Amarat;

    Biliyorum derdimi anlatmam zor. Farkları hemen söyliyim.

    Vergileri düşürmek liberal politikadır. Bu bir önlem.

    Hibe liberal değildir ki ABD buna benzer şeyler yapıyor. Ama düşük faizle kredi liberalizme zarar vermez. Aslında buna da gerek kalmayacak bankalar merkez bankası faiz indirimine uysa ama şu durumda ciddi güven sıkıntısı var. O yüzden devlet düşük faizli kredi vermeli.

    Sigorta kesintilerinin düşürülmesi liberaldir.

    Kurumlar vergisinin düşürülmesi liberaldir.

    Kısaca devlet işveren üzerindeki yükleri kaldırdıkça liberal olur.

    Sanırım şimdi liberalizm ile ilgi kuruldu. Liberal kelimesinin altını epey deşmemiz gerek. Göründüğü kadar basit değil.

  7. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    Emre Bey insaf !

    Gözüme, yaşadığıma ve eldeki verilere mi inanacağım, size mi ?

    Biraz olsun doğru bilgi vermeye gayret edin. Başka da birşey söylemiyorum.

  8. Yazan:emre er Tarih: Mar 24, 2009 | Reply

    Hakkı Bey;

    Bana birden inanmazı beklemiyorum.

    Sizden şu anda isteyeceğim tek şey yazılarımı okumaya devam etmenizdir.

  9. Yazan:amarat Tarih: Mar 25, 2009 | Reply

    Liberalizm basit, onu karmaşıklaştıran insanlar.
    ayrıca amerika hibe etmiyor.özellikli hisse diyorlar sanırım.ekonomiturk’e soracagım bunu.

  10. Yazan:emre er Tarih: Mar 25, 2009 | Reply

    Amarat;

    Amerikan yardımları ile ilgili bir yazı bulursan buraya da koy bir bakayım ben de.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin