RSS Feed for This Post

CHP Yerel Seçimlerde Ne Yapabilir?

Yazar: Ramazan Akkır

Türkiye, tutum ve davranışların siyasallaştığı ve ideolojik körlüğün had safhada olduğu bir ülkedir. Bu ideolojik körlüğün yanında “siyasetsizleşme” tuzağı, Türkiye’de siyasetin sık sık içine düştüğü derin girdaplardan biri. Oysa siyasetin ve siyasi partilerin varoluş gayesi, hem ülkenin ruhuna uygun/yerel, hem de küresel bir nitelikte “siyaset üretmek”tir. Bir erdem biçimi olarak siyasetin iflas etmeye yüz tuttuğu bir dönemden geçiyoruz. Siyasi aktörler, reel-politik adına iyi-kötü arasında seçim yapmaktan veya sahici kararlar almak sorumluluklarından sürekli uzaklaşıyorlar. Peki, genel ahval ve şerait böyleyken siyasetsizleşme tehlikesine düşmeden sahici bir dil ile siyaset üretmek mümkün müdür? 

     Tarihin hızını yakalayabilmenin, küresel dünyanın ve siyasetin gidişatını etkileyebilmenin yolu; değişimi anlamaktan, hazmedebilmekten ve değişim şenliğine katılabilmekten geçiyor. Türk siyaset tecrübesi gösterir ki, bu toplum, değişim şenliğine katıl(a)mayan siyasi partileri, tasfiye ederek siyasi tarihin arkeolojik malzemesine dönüştürmüştür. ANAP, DYP, Genç Parti bunun örneklerindendir. Yine unutulmamalıdır ki, şark kurnazlıklarıyla siyaseti ve toplumu statükocu bir noktaya doğru sürüklemek veya değişime direnmek, bir partinin veya siyasetin tükenmesinin göstergelerindendir.  

     Bu ülkenin siyasi aktörleri, maalesef, duygusallıktan uzak bir dil ile kendilerini ve siyasi paradigmalarını inşa etmeyi en doğru siyaset biçimi olarak benimsemişlerdir. CHP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sefa Sirmen’in “her mahalleye Kur’an Kursu” açılımı veya yeterince açılamadan kapanan “çarşaf açılımı” CHP’nin değişim şenliğine katılmaya başladığını veya sahici bir dille yeni bir siyasi tavır ortaya koymaya başladığını gösterir mi? 

     “Paramparça olmuş bir hayatın hikâyesi ancak ufak tefek parçalar halinde anlatılabilir.” diyen imparatorlukların çöküşüne tanıklık etmiş Alman Şair Rilke’nin bu sözünün izini sürelim. Alman şairin izinden giderek -yeni bir yerel seçimin sathı mailine girmiş olduğumuz şu günlerde- CHP’nin birkaç siyasi pratikten hareketle, bu siyasi geleneğin kodlarını çözümlemeye çalışalım.   

     İlk olarak özgürlükçü sol siyasi gelenekle hiçbir bağı kalmayan ve halkı mümkün mertebe devre dışı bırakan, neredeyse tüm siyasal tarihi boyunca resmi ideolojinin sözcüsü/taşıyıcısı olan CHP, devleti kuran bir parti olmaktan dolayı Kemalist ve fakat sağcı bir kafa-yönetim kâğıdına sahip olan sol bir parti hüviyetini bu güne kadar korumuştur. CHP’nin sol bir muhalefet ortaya koyabilmesi, devlet ile arasındaki genetik ilişki dolayısıyla neredeyse imkânsızdır. Halk ile kısa dönemler hariç bir türlü aynı dili konuş(a)mayan, toplumun yoksul kesimlerinden neredeyse hiç oy alamamasına karşın, siyaseten oy almakta zorlanabileceği sınıflar olan zengin ve ayrıcalıklı sınıflardan oy alması da siyasi yelpazenin solundaki bir parti için oldukça manidar olsa gerek. 

     Bir buçuk yıl öncesine dönelim, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine… Bu tarihte ve sonrasında yaşananlar, Türk siyasal hayatı ile değişim arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından oldukça ufuk açıcıdır. CHP yöneticilerinden Onur Öymen’in, “Bu kadar sıkıntı çektiğimiz bir dönemde hükümeti eleştirmemize rağmen AKP’ye oy veriyorsanız bu işte mantıkla açıklanamayacak bir şeyler var demektir” ifadesi, CHP’nin zihniyet dünyasının resmini ortaya koyması açısından oldukça ilginçtir. Peki, bu söylemdeki “Mantıkla açıklanamayacak bir şey” yargısı ne anlama gelir?  

     İlk olarak hızla kendi çekirdeğini kırarak “dünyalılaşan”, küresel değerlerle bütünleşen bir toplumda, çağın gerisinde kalmış ve bir o kadar da kendi içine kapanmış bir partinin  “siyasal körleşme” halini ifade eder. Ardından siyasal partilerin ancak halka güvenerek iktidara gelebileceğini ve değişim doğrultusunda siyaset üreterek varolabileceğini/var-kalabileceğini, “kriz üreten bir siyasetin” artık miadının dolduğunu faş eyler. Ayrıca Türk sol geleneği bağlamında, CHP solculuğunun yerli değerlerle ya da bu ülkenin “yerlileriyle” ilişkisinin ne kadar sancılı olduğunu ve aynı zamanda tek meşruiyet kaynağının halk olduğu demokrasi fikriyatıyla olan genetik uyuşmazlığının da dışavurumuydu. 

     Türk toplum yapısı doğru olarak çözümleyebilmek için tüm boyutlarıyla dini, dini tavır ve tutumları anlamak zorunludur. Çünkü bu toplumun en önemli meşruiyet kaynağı dindir. Yine Türkiye’nin siyasal hayatı eksene alınarak fotoğrafa bakıldığında, geleneksel inanca sahip olan, değişime ve bir o kadar da sürekliliğe vurgu yapan geniş halk kitlelerinin, genellikle dine karşı saygılı olan partilere oy verdiği görülür. Muhafazakâr kesim de, her ne şekilde olursa olsun CHP’ye karşı daima muhafazakâr veya liberal nitelikteki partileri desteklemiştir. Bu bağlamda Tek Parti döneminde bile muhafazakâr ve liberal unsurları içerisinde barındıran Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı ve daha sonra Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı desteklemişlerdi. Demokratik sistemin motoru olan siyasi partiler, siyasal iktidarı ele geçirmek için verdikleri mücadelede, başarının ölçütü ya da iktidar olabilmenin temel koşulu seçmenden aldıkları oy olduğu için, partiler seçmenlerle değişik biçim ve söylemlerle onların oylarını/desteklerini kazanmaya çalışırlar. Sosyolojik olarak belli bir dine bağlı insanlar, dine saygı duyan partileri desteklemişlerdir. Çok partili politik hayata geçiş ile birlikte din ve dinin sembolleri, kanaatleri etkilemek amacıyla partiler tarafından siyasi arenada açıkça kullanılmaya başlanmıştır.  

     Yerel seçimlerin sathı mailinde, Cumhuriyet ile yaşıt olan CHP’nin, kendi tarihselliği ile hesaplaşmadan yeni bir vizyon ortaya koyması mümkün müdür? Ya da Deniz Baykal’ın “Bize ne insanların kılık kıyafetinden? Kıyafet zaptiyesi miyiz biz?” çıkışı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gideceğim İsmailağa Cemaati’ne… ‘Bana neden oy vermiyorsunuz’ diye soracağım” tavrı veya Sefa Sirmen’in “Her mahalleye Kuran kursu açma” vaadinin seçimlerde oya tahvil edilebilmesi mümkün müdür? Tüm bu seçim stratejisinin başarılı olabilmesi ancak ve ancak CHP’nin sahici bir dille yeniden kendini inşa etmesine bağlıdır. Bunun yanında uzun süreden beri iktidar yüzü görmeyen CHP, önümüzdeki yerel seçimleri kazanmak ve iktidar olmak istiyorsa -her ne kadar bu mümkün görünmese de- halkın diliyle konuşmayı/buluşmayı öğrenmesi veya bir dönem DP’nin sloganı olan “Yeter, söz milletindir!” sözünü benimseyip içselleştirmesi gerekmektedir. CHP’nin yeni bir gelecek vizyonu ve sahici bir siyasi dil ile halkın ruhuna seslenebilmesi, bir samimiyet testi işlevi gören seçimlerin de kazanılmasının anahtarıdır. Yoksa hem Baykal’ın, hem Kılıçdaroğlu’nun, hem de Sirmen’in çabası, şark kurnazlığından öte bir anlam ifade etmeyecektir.  

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:adem karakurt Tarih: Şub 12, 2009 | Reply

    Tesadüfen bulduğum bir sitede yıllardır aradağım sorunun cevabını bulacağım, hayal edeceğim bir şey bile değildi. Ama bazen insan düşleyemediğini karşısında bulabiliyor. Nedir yıllardır cevabını aradığım soru: Üyesi olduğum CHP’nin iktidara yürüyememesinin nedenleri nelerdir? İşi sadece Baykal’ı safdışı etmeye indirgeyerek çözeceğine inanların yanıldıklarını bir kez daha gördüm. Hal böyleyken Baykal’a posta koymak neyi çözecek? Ramazan Bey’e, bu ufukaçıcı yazıdan ötürü teşekkürler…

  3. Yazan:samvan Tarih: Şub 12, 2009 | Reply

    CHP ne yapacağını şaşırdı.Çarşaf,Kuran kursu derken inşallah şeriat falan demez 🙂 Bu açılımları maalesef hiç kimse benimsemiyor çünkü samimi olduklarını ispatlamak istiyorlarsa üniversitelerde başörtüsünün serbestliğini de açılımlarına dahil etmeliler.
    CHP bu açılımlarıyla CHP lilerin tepkisini çekiyor,muhafazkarlardan da samimi olmadığı gerekçesiyle destek göremiyor.Yani herşey boşa bile çıkamıyor 🙂

  4. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 12, 2009 | Reply

    Türkiye’nin ilk ve gerçek takiyeci partisi CHP’dir.

    1. Kuruluşundan 40 yıl sonra siyasi yelpazedeki yerini belirleyen (1960’lı yıllarda “ortanın solu” olduğunu açıklamıştır.) dünyada ilk ve tek partidir.

    Ortanın solu olmayı 40 sene sonra tercih etmesinden de bellidir ki, CHP, siyaseten omurgasız bir partidir ve konjektöre göre davranmaktadır. Yükselen solu kontrol altında tutmak ve TİP’in önünü kesmek için 1960 lı yıllarda -sözde- sol yelpazeye geçmiştir.

    2. Sol ve sosyal demokrat vatandaşların oylarını alarak girmiş olduğu TBMM’de tek bir kez bile “on milyon işsiz”den bahsetmemiştir.

    3. AB uyum yasaları gereğince imzalanan kriterlerin bir sonucu olarak işçi, emekçi çalışma koşulları, ücret iyileştirmeleri ve sendikal hakların geliştirilmesine yönelik en ufak bir talebi ve çalışması olmamıştır.

    Temsil ettiği kitle gereğince, temsil ettiği kitleye yönelik en ufak bir çalışmasının olmaması ikiyüzlülğünü ve samimiyetsizliğini göstermektedir. (sol takiyye)

    Emekçilerin haklarını savunmak yerine Tüsiad’ın haklarını savunur konumdadır.

    AB uyum yasalarına kadar rol gereği sahnelediği sureti haktan görünme sol’culuğundan da vazgeçmiş, ancak halen sol yelpazeyi işgal etmeye devam etmektedir.

    Solcu bir parti olmasının mümkün olamacağı açısından ya milliyetçi olduğunu deklere etmelidir, ya da siyasi yaşamına son vermelidir.

    Zira 1990’lara kadar SHP, bu partiden çok daha başarılı bir sosyaldemokrat parti olma özelliği göstermiş, “hakça bölüşüm” ve “emekten/emekçiden yana siyaset üretmiş ve parti programı yapmıştır.

    Türk halkının sorunlarına çözüm üretmek yerine, Ergenekon avukatlığına üstlenmiş, bugüne kadar eleştirmiş olduğu ve kapatılmasını canı gönülden savunduğu AKP’nin sistem için sakıncalı görülen dini siyasete alet etme politikasını bizzat kendisi uygulamaya başlamış, bugüne kadar yürüttüğü tüm siyasetlerdeki ikiyüzlülüğü ve samimiyetsizliğini bu yaklaşımı ile de göstermiştir, Türk halkının zerre kadar güveninin olmadığı bir parti olup, daha önceki aldığı oy “cumhuriyet ve laiklik elden gidiyor” korkusu üzerine kuruludur.
    Bu korkunun propagandası ise Ergenekon ile işbirliği halinde yürütülmüştür.

    CHP, derin organizasyonların sonucunda ikinci kez açılmış, derin organizasyonların senaryosu ile “Hikmet Abi” ana formülü, “Altan Abi” ara formülleriyle Baykal’a teslim edilmiştir, bu formüllerin nerede ve nasıl ürettildiği bir muammadır

    CHP, çok kısa zamanda pilotuna son verilmesi gereken bir seçime gitmektedir.

    Oy oranındaki büyük düşme nedeniyle son çare olarak çarşaf ve kuran kursu vb. açılımlara başvurmuştur, ancak beyhudedir.

  5. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Şub 13, 2009 | Reply

    CHP son taktiklerle oylarını biraz arttırsa ne olur,kalanlarını da tamamen kaybetse ne değişir?Her halukarda ülkeye bir yararı olmayacak.Ayrıca eski hali şimdiki durumuna göre çok daha tutarlıydı.Bu sözde açılımlarla iyice batırdı kendini.O açıdan bu saatten sonra bu partiden bir şeyler beklemenin bana göre hiçbir mantığı yok.Tek umudum tarih olan diğer partilere karışıp gitmesi.Yani Türkiye için en isabetli ve selametli olanı sanırım bu.

  6. Yazan:ender güçlü Tarih: Şub 13, 2009 | Reply

    CHP; kömür soğan patates çamaşır makinası,bulaşık makinası,buzdolabı,halı,arazi rantı dağıtmadığı sürece,melih gökçeği aday göstermediği sürece,işyapacağız ama yiyeceğizde demediği sürece hiçbir seçimde hiçbirşeye yapamaz.

  7. Yazan:ender güçlü Tarih: Şub 13, 2009 | Reply

    Birşeyi unuttum 6 milyon kadarda olmayan seçmen bulup sandıklara yazdırması da gerekiyor.

  8. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 13, 2009 | Reply

    CHP’nin tarihi boyunca zırvalamadığı bir dönemi olmamıştır.

    Kuruluşundan 40 yıl sonra sol’da olduğunu ilan eden DÜNYA YÜZÜNDEKİ TEK PARTİ’dir. (40 yıl neden beklemiş olabilir?)

    Aslında en büyük yanılgı CHP’yi parti olarak kabullenmektir. CHP olsa olsa bir OLUŞUMDUR. Oluşumun sahibinin kim olduğunu öğrenmek için ise 1992 yılında aniden kurulmasına karar verenlerin kim olduğuna, kuruluş aşamasında “HİKMET ABİ” formülünü kim(lerin) ürettiğine, sandığa gömüldüğü noktada ise BAYKAL’ı geçici istirahate alıp, sonra tekrar geri getiren “ALTAN ABİ” ara formülünü kim(lerin) ürettiğine bakmak gerekir.
    Öyle bir parti ki dışarıdan bir takım formüller üretiliyor ve partiye enjekte ediliyor, böylesinin bir örneği yok.

    Parti değil bir OLUŞUM olduğuna dair güçlü kanıtlardır bunlar,Ergenekon avukatlığını da bu delillere kapak yapmak gerekir.

  9. Yazan:ender güçlü Tarih: Şub 14, 2009 | Reply

    Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu anayasa mahkemesi tarafından tescillenen,Genelbaşkanı fırça attığı öldürmeyi iyi bilirsiniz dediği katillerden madalya alan,partisine kayıtlı bir çiftçiyi kendisini eleştiriyor diye provakatör ilan eden eski meclis başkanına sahip, memlekette satılmadık çöp bırakmayan,kıbrısı AB hayaliyle kaderine terkeden,muhalif nekadar yazar düşünür varsa içeriye alan,belediyelerde ki ankara en güzel örneği hlkını soyan bir parti,….hangibirini yazacağızki şimdi buraya partiden anladığınız buysa evet CHP parti değil oluşum.

  10. Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Şub 14, 2009 | Reply

    Kuran Kursu vaad eden bir Atatürkcü partiden ne beklenir? Hic!!! Dedekorkut Fasist Baykalin bili bitmistir.

  11. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 14, 2009 | Reply

    40 yıl sonra sol’culuğunu deklere eden hilkat garibesi parti, sol’culuğu takiyye olan, Türkiye’nin tek TAKIYYECİ partisi, Deniz Gezmiş’in asılmasını seyreden, rol gereği timsah gözyaşları döken ikiyüzlü parti, görevi solun önünü tıkamak olan TIKAÇ parti, solu felçeden parti, emekçinin adını dahi anmadan, 10milyon işsizin adını dahi anmadan sol’culuk oynayan parti, dün tu-kaka (türban, çarşaf vs.)dediğini sandık gelince yücelten parti…Tek parti diktatörlüğü sırasında Nazım Hikmet’i hapishanelerde çürüten parti, Sol gazete çıkartan TAN matbaasını yakan parti, işçi sendikalarının genel kurullarına bile gidemeyen sözde sol parti

    hilkat garibeliğinin dünyada ki tek örneği, sola açılmak yerine, gericiliğe açılan dünyadaki tek örnek…(saymakla bitmez örnekler)

    BÖYLE PARTİ OLSA NE OLUR OLMASA NE OLUR…

  12. Yazan:Tülin Pak Tarih: Şub 16, 2009 | Reply

    Biz Ak’ız deyipte çamur içinde çırpanları görmez misin be hey garip?

    Ne idüğü belirsiz, ne düşündüğü belirsiz bu ve bunun gibi birçok site yayıldı son zamanlarda…
    Bir de enteresan yorumlar… “Tesadüfen bulduğum bir sitede yıllardır aradağım sorunun cevabını bulacağım, hayal edeceğim bir şey bile değildi.”

    Komik duruma düşüyorsunuz Fethul efendi torunları!!! Kimi kandıracağınızı zannediyorsunuz siz?

  13. Yazan:ender güçlü Tarih: Şub 16, 2009 | Reply

    BÖYLE PARTİ OLSA NE OLUR OLMASA NE OLUR…

    Olunca sen rahatsız olursun olmayınca ben.

  14. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 16, 2009 | Reply

    Sn.Ender Güçlü,
    Ben niye rahatsız olayım ki, ömrü billah iktidara gelemeyecek bir partiden, muhalefet sorunu olur ülkenin, halen olduğu üzre.

    Emekçilerin, işsizlerin, sol/ sosyaldemokratların temsil sorunu olur, halen olduğu üzre.

    siz, sol/sosyaldemokratların, TBMM’de temsil edilemeyişinden çok memnunsunuz galiba.

    Tüsiad’ın haklarını savunan sol parti, bir benzeri yok dünyada, bu garipliğin, zaten bize yakışır tüm gariplikler, siyaset eksik mi kalacaktı.

    Sanırım anlayamamıyorsunuz beni; TBMM’de, sol temsilin olmamasından, sol parti olmamasından rahatsızım. Siz CHP’yi sol sayabilirsiniz, o sizin sorununuz. (hangi kriterlere göre sol saydığınızı açıklarsanız memnun olurum)

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin