RSS Feed for This Post

Başbakan Tayyip Erdoğan’a Açık Mektup

Sayın Başbakanım,

AKP ile birlikte seçimi kazanıp ülkeyi yönetmeye başladığınızdan beri birçok icraâtiniz oldu. Bunların, özellikle ilk üç dört yılındakileri vicdan sahibi demokrat insanlar olarak destekledik. Demokratikleşme yönünde reformlar hız kaybedince eleştirilerimizi de sakınmadık. Bu ülkenin en hassas sorunlarının tümü için bir çırpıda çözüm beklemek belki haksızlıktı, ama bu umudu ilk yıllarda almıştık açıkçası. Başörtüsü sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, azınlıklar sorunu, demokratikleşme sorunları gibi birçok önemli sorunda, doğru yaptığınızı düşündüğümüzde destekledik, yanlış yaptığınızı düşündüğümüzde ise eleştirdik. Çünkü, ahlâkî ve vicdanî bir duruşun bunu gerektirdiğini gayet iyi biliyorduk.

Son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrasında yapılan çeşitli türde anti-demokratik müdahelelerde, haksızlığa uğrayan taraf olduğunu düşündüğümüz için sizlere destek verdik. Bu destek, belki de bu ülkede daha önceki darbe girişimlerinde hiç olmadığı kadar yüksek sesli desteklerdi. Bunun karşılığını seçimlerde de %47 gibi bir oy ile gördünüz. Seçim sonrası, hız kesen reformlarda, ekonomik problemlerde, Kürt sorununda kimi zaman yalpalayan ve “resmi devlet söylemlerine yaklaşan” tutumlarınızda eleştirilerimizi de sakınmadık. Çünkü gerçek bir vatandaşın görevlerinin oy vermekle bitmediğini, seçim sonrasında da iyiye iyi, kötüye kötü diyerek devam etmesi gerektiğini düşündük. Hiçbir çıkar bağımız olmadığı için de, gerçekten insan haklarına, demokrasiye ve özgürlük yanlısı tutumlara tam destek verirken, bunun tersi olduğunu düşündüğümüz icraâtlere sert eleştiriler yöneltebildik.

Davos’taki sizin de içinde bulunduğunuz tartışmaya dikkat çekerek, bir vatandaş olarak içimden geçenleri dile getirmeyi, olay hâla sıcakken önemli buluyorum.

Davos zirvesinde, Gazze ile ilgili yapılan paneldeki tartışmaları izledim. Sizin ilk yaptığınız konuşmayı oldukça yapıcı buldum. Sonrasında BM Genel Sekreteri ve Arap Birliği Genel Sekreteri konuştu. En son İsrail Cumhurbaşkanı, sizlerin konuştuğundan çok daha uzun şekilde ve bazen de direkt size bakarak yüksek sesle konuştu. Açıkçası o konuşmayı dinlerken vicdan sahibi bir insan olarak içimden geçenleri  anlatabilmem zor. Hele, konuşmanın yoğun bir alkış alması, açıkçası bu dünyada vicdan bitmiş dedirtti bana. Sonrasında siz sözü aldınız; ancak size cevap hakkı tanınmadı ve sadece bir dakikada “Sayın Perez yaşça benden büyüksün,sesin gür çıkıyor bu suçluluktan kaynaklanıyor ben o kadar yüksek konuşmayacağım kısa ve özetle siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz,İsrailin bu zulmü asla meşru gösterilemez ve Davos benim için bitmiştir”dediniz.

Bu sözleriniz konuşma sonrası Türkiye televizyonlarında da çok ciddi yankı buldu. Yaygın basında televizyona çıkan kimi diplomatlar ve gazeteciler bu sözleri çok ciddi bir diplomatik yanlış olarak değerlendirdiler. Gelecekte bizi bekleyen tehlikelerden bahsedenler bile oldu, aynen 1 Mart tezkeresi geçmeyince felaket tellallığı yapan hassasiyet kumkumaları gibi!

Hayatımda bir ülke başbakanının tutumundan dolayı, o ülkenin bir vatandaşının gurur duyması gerektiğini asla düşünmedim; ancak ilk defa ülkemin başbakanının söylediği bu sözlerden dolayı gurur duydum. Gazze yanarken, çoluk çocuk katledilmişken İsrail’e destek veren Batı dünyasına bir tepki gösterilmeliydi. Hele ki İsrail Cumhurbaşkanı’nın o sözlerinden sonra böyle bir tepki vicdanî bir görevdi olmalıydı. Bu tepkiyi de bu akşam sizin söylediklerinizde gördüm. Kolay değil, dünyanın tüm güçlü devletleri ve uluslararası kuruluşları tarafından açıkça desteklenen bir ülkenin cumhurbaşkanına, onun yüzüne baka baka ” siz katilsiniz” diyebilmek. Bunu diyebildiğiniz için gurur duydum. Kim mazlumun yanında olacak ve mazlum için bir ses verecek diye beklerken verdiğiniz bu ses, içime biraz olsun ferahlık verdi.

Bir takım diplomatlar, gazeteciler kendi aşağılık komplekslerini, ya da kişisel düşmanlıklarını koz kullanıp diplomatik dil ve edep erkân dersi vereceklerdir. Bir takım siyaset bilimi ve uluslar arası ilişkiler uzmanları, olayı bir kriz boyutuna taşıyacaklardır. Uzman olmanın getirdiği vicdan körlüğünden muzdarîp bu kişilerin hassasiyetleri ile vicdan sahibi insanların hassasiyetleri aynı yolda olmadığı için, onların söyledikleri bende yoğun bir tiksinti duygusu yaratacak. Katliâm yaparken üzerindeki smokine kan bulaştırmamaya dikkat eden İngiliz kolonyalistlerinin yaptığına benzer şekilde sizden robot olmanızı bekleyecekler. Hissetmeyen, sevmeyen, öfkelenmeyen bir robot! Bense, vatandaş Enver olarak bir robota değil, bir insana oy vermek, bir “insan” tarafından temsil edilmek istiyorum. Vicdanî duruşumdan kaynaklanabilecek öfkeme tercüman olacak, sevgime kol kanat gerecek bir insan, ruhsuz, kompleksli robotlardan çok daha yeğdir çünkü. Gerektiğinde hiç imtina etmeden bir çocuğu kucağına alıp sevecek, haksızlık karşısında öfkeden kıpkırmızı olabilecek bir insan, “aklı” kendinden menkul bir cyborg değil! Zaten bu ülke o tür robotlardan çok çekti ve hiçbir şey de kazanmadı şimdiye kadar. O diplomatlar, gazeteciler, entelektüeller belki diplomatik dil dersi verecekler, ama ben sıradan bir vatandaş olarak böyle olduğunuz sürece arkanızda tüm gücümle durmayı taahhüt ediyorum. Benim başbakanım vicdanî acı veren bir konuda ruhsuz bir robot değil, vicdan sahibi bir “insan” olsun, katile, gerektiğinde “siz katilsiniz” diyebilsin istiyorum.

Bugün, benim için bir tür milât oldu. Bu heyecanla, bu istekle dile döktüm bunları. Bundan böyle bu ülkenin, çözülmesi için sadece vicdanî bir duruş gereken sorunlarının çözülmesi için sizden bu duruşunuza yakışan adımlar bekliyorum, çünkü olabileceğini gösterdiniz. Kürt sorunu, Alevi sorunu, başörtüsü sorunu, azınlıklar sorunları ve bunun gibi demokratikleşme ile ilgili sorunlar, sadece ve sadece böyle bir vicdanî duruş ile çözülebilecek şeylerdir bence. Bu yönde icraatları da son zamanlarda yine görmeye başladık. Bu adımları attığınız sürece, belki arkanızdan iş çevirecek, illegal yollarla, antidemokratik kumpaslarla devirmeye çalışanlar olacaktır, ama vatandaş Enver gibiler arkanızda olacaktır. Bu adımları yavaşlattığınız, ya da tersi yönde adım attığınızda da, şu hayatta isteği adalet, hakkâniyetli bir toplum olan benim gibiler sert eleştirileri de eksik etmeyeceklerdir.

Lütfen biliniz ki, her davranışınızı kayıtsız şartsız eleştiren, ya da öven çıkar endekslilerdense vatandaş olarak bizlerin tutumları daha değerlidir.

Trackback URL

  1. 11 Yorum

  2. Yazan:Hasan Yavuz Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    Sayın Enver Gülşen,nedendir bilinmez ama benmi kendimi çok kötü hissediyorumda üslubumu aşacak yorumlar yazmaya eğilim gösteriyorum.Bende bir mektup isterim kendi payıma,bende az yaralanmadım bu ülkenin güzelikleri için.Tek kusurum kabadayı ağzıyla şov yapmamam sanırım,müsade ederseniz vede fırsat tanırsanız onuda yaparım.öyle yazılar yollarımki,vicdanınız yerinden kopacak gibi olur.Sevgili Enver,gazzede yaşanan dramı ve sonuçlarına girmek istemiyorum.Bahar aylarında olsa sanırım türk-israil ortak tatbikatı için banada yer ayırın,siz,biz ve başbakan seyerederiz….

  3. Yazan:eg Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    bakın beyefendi,
    bir tavır var bu ülkede. maalesef bu tavrı, liberallerin başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliğine veremedikleri destekte, solcuların yapılan reformlarda ya da ergenekon konusunda veremedikleri destekte görüyorum. siz de aynı tavrı gösteriyorsunuz. bu tavır şudur: doğru birşey yapılıyorsa, o doğru tavra doğru deyip, yanlışları eleştirmeye devam ederiz. ancak bazı yanlışların devam ediyor olması yapılan doğruyu görmezlikten gelip kulağının ve vicdanının üstüne yatmayı gerektirmez. davos’ta yapılan şey son derece doğrudur. ancak bu ömrümce bu doğruyu yapanı her durumda destekleyeceğim manasına gelmez. burada da yayımlanan bazı yazılarımda belirttiğim gibi gereğinde akp’yi ve başbakanı olabilecek en sert şekilde de eleştirebiliriz. ahlaki olan da budur.
    hasan bey, bana kalırsa bu dilinizle siz benim değil vicdanımı, parmağımı bile oynatacak birşey yazamazsınız!

  4. Yazan:Hasan Yavuz Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    Evet haklısınız,vicdan denen duyarlılığı harekete geçeribilmek için önce vicdanın var olması lazım.Bir ulusun tavrı,başbakanının mahalle ağzıyla gösteriliyorsa ve siz buna doğru bir tavır diyorsanız buna ortada yazılacak hiçbirşey yok demektir.sizin CHP yi marksist argumanlarla sosyal demeokrat tanımı gibi bişey bu….

  5. Yazan:eg Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    efendim demogojiye gerek yok. yazıda neden desteklediğimi yazdım. o benim seçimimdir, desteklememek ve “israil cumhurbaşkanının yaptığının yanına kar kalmasını talep etmek” de sizin…dünyanın filistinin de sesini duymasını talep etmek benim, filistinin sesini dillendiren ve israil’i destekleyenlerin yüzsüzlüğünü yüzüne vuranlara “mahalle ağzı” demek de sizin. valla ben vicdanlı bir mahale ağzını, vicdansız bir “ingiliz aristokartına” tercih ederim monşer!

  6. Yazan:Talip Gurbetçi Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    Kendini Genç Sivil hisseden bir Erdoğancı olarak, mektubunuzun duygularıma tercüman olduğunu belirtmek istiyorum. Evet ben Erdoğan’ı sonuna kadar destekliyorum. Ancak o aşırı milliyetçi açıklamalarını da eleştiriyorum. Bu yazınız tam da benim düşüncemi ifade ediyor. Teşekkür ediyorum.

  7. Yazan:fuatogl Tarih: Şub 1, 2009 | Reply

    İyi güzel hoş da, aynı zamanda başbakanın bu tavrında bir tutarsızlık gören yok mu? Hatta öfkesinin şiddetiyle doğru orantılı, bence çok rahatsız edici bi tutarsızlık. Çocukların ölmesine çıkmak sorun değil, karşı çıkmayan zaten insandan sayılmaz pek. İsrail siyasetinin ve ordusunun savaş uygulamalarını da yerin dibine sokalım. Bunlara tamam diyelim fazla deşmeden.

    Tutarsızlık kısmı özellikle Hamas ın durumuyla ilgili olarak tanınma meselesi ve seçimle gelmiş olması ile ilgili Başbakanın tavrında ortaya çıkıyor daha belirgin olarak. Anlayamadığım, Hamas a gösterilen anlayış neden bizim meclisteki DTP den esirgeniyor değişik şartlar öne sürülerek? Sergilenen tavırlar o kadar tutarsız ki, aklıma tek açıklama olarak dinsel milliyetçilik geliyor. Fakat bu bile tek başına açıklamaya yeterli değil çünkü hemen yanıbaşımızda, yani Irak’da, ortalama bir hafızaya yüzbinlerce ölmüş insanı kaydedecek “gelişmeler” yaşandı ve yaşanıyor. Şu gürleyen “Osmanlı” tavrı çok yanar döner gibi yani. Hak ve hukukta seçicilik var ama mantığı nasıl işliyor anlayabilmiş değilim.

  8. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 1, 2009 | Reply

    Sn. Enver Bey,
    Bir mektup hissiyatıma ancak bu denli tercüman olabilirdi, yüreğinize ve dilinize sağlık.

    Mektubunuzdan önce bir Kemalist tanıdığın forward ettiği imzasız bir KOMPLO TEORİSİNİ okudum, Meğerse Davos’ta olanlar tamamıyla önceden planlanmış bir KURGU imiş, maksat “bir Türk çıkışı ile İRAN’ı yanlızlaştırmakmış” kurgu gereği “Peres’de, modarötör de, Erdoğan’da rol yapmış,(yoksa yılların kurdu Peres böyle bir yanlışı yapar mıymış)” nasıl ama şahane bir senaryo dimi, CANNES’dan ödül çıkar mı bu senaryoya sizce. Bazıları tarih yazıyor, bazıları da senaryo yeteneklerini geliştiriyor, gerçekleri çarpıttıkça battıklarının ve kendilerini kandırdıklarının farkında bile değiller. Bu ülke ne garip bir ülke oldu böyle.
    Dua edelim ki Peres özür diledi, dilememiş olsaydı ülkemin insan müsveddeleri sizce kaç kez ipe çekeceklerdi başbakanı?
    Bu senaryo sahipleri son zamanlarda acayip bir şekilde ANTİ-EMPERYALİST kesildiler, (anti-emparyalist olmak için SSCB’nin çöküşünü niye beklediklerini ve hatta SSCB varken niye NATO’cu olduklarını ise anlayabilmiş değilim, anlayan varsa beri gelsin) ayrıca bu ne menem bir ANTİ-EMPARYALİST olmaksa, söz konusu HAMAS-İSRAİL olunca terse dönüyor, o noktada anti-emperyalist olan HABAS’ın yanında yer almaktansa İSRAİL ve ABD yandaşı oluveriyorlar, herşeyi çarpıtmada bu denli absürd bir oluşum dünya yüzünde var olmadı.
    Tüm bu komplo teorisi üreticilerine karşı, tüm darbe yanlılarına karşı, tüm insanlık ve demokrasi düşmanlarına karşı, halkımızın demokratik tercihine olan saygımız ve demokratlığımız gereği meşru hükümeti ve parlementer rejimi desteklemek savunmak durumundayız, bunu tam 4 kez başaramadık (27 mayıs, 12 mart, 12 eylül, 28 şubat) bu kez bunu başarmak zorundayız, zira bu bir demokrat olabilme, hukuku üstün kılabilme mücadelesidir.

  9. Yazan:irem Tarih: Şub 6, 2009 | Reply

    mrhaba ben giresunda oturuom bana bu türban chp ile kavga cook sacma gelıo doğuda o kdr terorıst sehıt dusuruo sız turban konusun beyaz esya dağıtın sızın dusuncelırınız bnm ıcın coook sacma sehıtlerımızı unutmayın bu basbakan tayıp erdoğanaa

  10. Yazan:ayhan korkmaz Tarih: Mar 2, 2009 | Reply

    öncelikle kendi memleketim olan ordu gurgentepe ılcesinden bahsetmek istiyorum ılcemız göc nedenıyle nufusu 10000 bin olan ılcemizin yerel secimlerde yaklaşık 10yıldır chp partisi kazanıyor ve bu kazanan sahıs akp adayıolarak cıkacak ınşallah kazanır akp li oısteklarak üzülmek değil kahrolurum cok önemsıyorum
    istek : 70 yaş üzeri ehliyetinn emnıyete ıadesı 18 yaş sınırı olduğu gibi

  11. Yazan:nesrin arslan Tarih: May 20, 2009 | Reply

    sayın başbakanım.bu yazdığım mesajı okumanızı arz ederim,ben 20 yıllık evli bir bayanım.kira denilen bu illetten kurtulamadık.bursada ikamet etmekteyiz.lise ye giden bir oğlum var,kira vermekten oğlumun ihtiyaçlarını karşılayamıyorum.bunu sizden istemek gücüme gidiyor.benim bir evim olsun istiyorum.böyle birşey istediğim için özürdilerim……………………sygılarımla

  12. Yazan:murat yusuf Tarih: Tem 7, 2013 | Reply

    ben turkum ahiskaliyim yasiyorum kabordinobalkariyada cerkeslerin icihde yasiyoruz bizi milete cok ezyet veriyorlal bizim cocuklari doviyorlar kalkin gidin diyorla biza yardim verin bizi koruyun sizden yardim istiyoruz

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin